Çözüldü Her Ayetin Zahiri ve Batıni Vardır Gibi Hadisler, Sıfatları Tevile İzin mi Veriyor?

Horasan Fedaisi Çevrimdışı

Horasan Fedaisi

Hayye ale'l-cihad
İslam-TR Üyesi
Şöyle bir iddia getirildi. Bazı rivayetler sıfatları tevile izin veriyor. Bu rivayetler şunlar:

“Her ayet için bir zah^^ir var, bir batın var.” (Sahihu İbn Hıbban bi Tertibi İbn Belabân (Tahk.: Şuayp Arnavut), 1/276, nr. 75, (Beyrut 1997).)

“Her ayet için bir zahir var, bir batın var. Ve her harfin (her zahir ve batının) birer had ve muttalaı vardır. Ve her had ve muttalaın çok şücun ve gusunu (dal-budakları) vardır." (el-Münavî Feyzü'l-Kadîr, 3/54)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Rivayetlerin sıhhatine ve yorumuna/şerhine daha sonra değineceğiz ama velev ki sahih olsa bile akideyi değiştirmez, Sıfatlar tevile götürmez!

Ebu İshak el-Hemdânî yolu ile, Ebu’l-Ahvas’tan, O da İbn Mesʿûd (r.anh)'dan rivayetle :

عن أبي عبد الرحمن عبد الله بن مسعود قال: قال رسول الله ﷺ : أَقْرَأَنِي جِبْرِيلُ عَلَى حَرْفٍ ، فَلَمْ أَزَلْ أَسْتَزِيدُهُ حَتَّى انْتَهَى إِلَى سَبْعَةِ أَحْرُفٍ
"Kur’ân yedi harf üzere indirildi. Her ayetin bir zâhiri (açık anlamı) ve bir bâtını (gizli/derin anlamı) vardır."
(İbn Hıbban, Sahih, Kitâbu’s-Salât, Hadis no: 75
Sahihu İbn Hıbban bi Tertibi İbn Belabân - Tahk.: Şuayp Arnavut- , 1/276, nr. 75, (Beyrut 1997).


Şuayb el-Arnavût’un hadise dair "Eğer râvî Ebu İshak, muellifin belirttiği gibi 'Amr b. Abdullah es-Sebî’î' ise, senedi hasendir (iyi dereceli). Ancak eğer Ebu İshak, İbrahim b. Muslim el-Hicrî ise (ki bu şekilde Taberî Tefsiri'nde rivayet edilmiştir), o zaman senet zayıftır."

Muhammed Nasuriddin el Elbânî, bu hadisi Zayıf Hadisler (el-Ḍâīfah), no: 2989’da zayıf olarak değerlendirmiştir.
Râvînin (Ebu İshak'ın kimliği) kim olduğu konusunda ihtilaf bulunduğundan hadis bazı alimlere göre hasen, bazılarına göre zayıftır.

Bu rivâyeti Taberânî el-Kebîr, Hadis no: 10107; Ebu Ya'lâ, el-Musned, Hadis no: 5149; et-Tahâvî Şerhu’l-Muşkîl, Hadis no: 3095'de Muğîre, Vâsıl b. Hayyân, Abdullah b. Ebi el-Huzeyl, Ebu’l-Ahvas, İbn Mes'ûd’dan, Peygamber (s.a.v) efendimize kadar ulaşan şekilde senedle rivâyet etmişlerdir." "Ebu Yâ'lâ’nın muellifi, bu hadisi sahih olarak değerlendirmiştir. Ancak en doğru görüş, hadisin zayıf olduğudur.

Hadis, ibret, hikmet ve derinlik anlamında Kur’an’ın bâzı ayetlerinin birden fazla yönü olabileceğini bildirir.
Bu, Kur’an’ın bir kısmı muhkemdir bir kısmı muteşabihtir (Âl-i İmran 7) ayetinin de bir yönüyle açıklamasıdır.
Ancak bu, ayetlerin bâtınî, gizli ve sadece ehline açık olan sırları vardır gibi Bâtınî fırkaların görüşüne kapı aralamaz.



İkinci olarak verilen hadis üsttek İbn Hibbân'ın Sahîh'inde (Hadis No: 75) geçen rivayetin aynı manada farklı bir varyantıdır.


لكل آية ظهر وبطن، ولكل حرف حد ومطلع، ولكل حد مطلع
"Her ayetin bir zâhiri (açık anlamı) ve bir bâtını (gizli/derin anlamı) vardır. Her harfin bir sınırı (had) ve bir başlangıç noktası (muttala) vardır. Ve her sınırın da bir başlangıç noktası vardır."
(el-Munâvî, Feyzu’l-Kadîr, C. 3 Hadis no: 54)


Şuayb el-Arnavût: Hadisin senedinin, râvî Ebu İshak'ın kimliğine bağlı olarak "hasen" veya "zayıf" olabileceğini belirtmiştir.
Elbânî: Bu hadisi "zayıf" olarak değerlendirmiştir.
İbn Abdilberr: "Et-Temhîd" adlı eserinde hadisin sahih olduğunu ifade etmiştir.
Rivâyetteki ifade genelde Kur’an’ın çok katmanlı anlam derinliğine işaret eden rivayetler arasında yer alır. Ancak Ehl-i Sünnet’e göre bâtınî anlamlar, zâhirle çelişmediği sürece kabul edilebilir; aksi hâlde bu, bâtınî sapmalara yol açabilir.


Bu rivayet, sahih hadis kriterlerine uygun değildir. Senedi zayıftır, hatta uydurma (mevzu) olma ihtimali de vardır.
Bu lafızla Sahih-i Buhârî, Sahih-i Muslim, Sunenler, İbn Hibbân, Ebu Yâ’la, Ahmed b. Hanbel gibi muteber kaynaklarda yer almaz. Feyzu’l-Kadîr bir hadis tahkik kitabı değildir, çoğunlukla Suyûtî'nin topladığı zayıf-rivayetli metinleri içerir. Rivâyeti şerh eden İmam Munâvî, rivâyetin zayıf ya da uydurma olduğuna dair tenkitlerde bulunur.
Rivâyeti el-Camiu’s-Sağîr adlı eserinde nakleden İmam Suyûtî ve ardından gelen âlimler bu rivayetin zayıf olduğunu, hatta batınî eğilim taşıdığını ve tasavvufî te'villere kapı araladığını ifade etmişlerdir.

"Her harfin bir haddi ve muttalaı vardır." "Her had ve muttalaın da dalları vardır." gibi ifadeler Batınî fırkaların çok sevdiği, her harfi bile sembolik, gizli anlamlarla yorumladıkları hurûfî yaklaşımı andırır. Bu da rivayetin itikadî tehlike taşıdığını gösterir.
Bu lafız, Kur’an’da kelime veya harf düzeyinde gizli manalar arayan Bâtınî, İsmailî, Hurûfî, hatta bazı tasavvufî çevrelerce kullanılagelmiştir.
Böyle bir anlam Ehl-i Sünnet akidesine aykırıdır. Kur’an lafızlar ve anlamlar üzerine kurulmuştur; harflerin “had” ve “muttalaı” olduğu iddiası, delilsiz, vehmî ve bid'at bir yaklaşımdır.


Bâtınî Yorum Nedir?
Bâtınîlik, ayetlerin zâhir (lafzî/açık) anlamını geçersiz sayarak, sadece “içsel”, “gizli”, “sembolik” anlamlar arayan bir anlayıştır. Bu, özellikle Bâtınî-İsmailî, Nusayrî, Dürzî gibi fırkalar tarafından Kur'an'a yapılan suistimallerde temel yaklaşımdır. Bazı sapkın tasavvufî akımlar da bu yaklaşımı kullanarak şeriatın zahirini küçümseyip bâtınî tevillerle hüküm çıkarma yoluna gitmiştir.


Ehl-i Sünnet -Selef ve Halef Uleması- Yaklaşımı
İmam Malik (rahimehullah): "Kim Kur’an’dan bâtınî anlamlar çıkarmaya kalkarsa, sapıklığa düşer. Çünkü Allah Kur’an’ı apaçık bir hidayet olarak indirmiştir. O’nun zâhirini bırakıp gizli anlamlar aramak, hevâya tabi olmaktır." (Ebû Bekr Muhammed b. Tayyib b. Muhammed el-Basrî el-Bâkıllânî, et-Temhîd fi’r-red ʿale’l-mülḥideti’l-Muʿaṭṭıla ve’r-Râfiża ve’l-Ḫavâric ve’l-Mûtezile, C. 7, Sf: 147)

İmam Şafii (rahimehullah): "Kur’an’a bâtınî yorumlar sokmak, müslümanları hükümden, şeriattan ve dinden uzaklaştırmak demektir. Böyle bir yöntem, Allah’ın Kitabı’na ihanettir." (Mecmû‘u’l-Fetâvâ li-Şeyhi’l-İslâm İbn Teymiyye, C. 3, Sf: 22)

İmam Ahmed b. Hanbel (rahimehullah): “Te’vil ehli, Allah’ın isim ve sıfatlarını ya inkâr eder ya da tebdil eder (değiştirir). Bunların çoğu bâtınîdir. Kur’an’ın zâhiri bizim için huccettir.” (Ebû Bekr el-Hallâl, as-Sunne li’l-Khallâl, C. 1, Sf: 168)



Ehl-i Sünnet : Sıfatlar Tevil Edilmez!
Sıfatlar tevil edilmez, olduğu gibi kabul edilir. Selef’in imamları (İmam Malik, Evzai, Sufyan es-Sevri, Ahmed b. Hanbel, vs.) şöyle der: "Sıfatlar sabittir, keyfiyeti bilinmez, tevil edilmez, inkâr edilmez."

Sıfat ayetlerinin zahiri bırakılmaz.
Allah’ın “yüzü” (vech), “eli” (yed), “istiwa” etmesi gibi sıfatlar Kur’an ve sahih sünnette geçer.
Ehl-i Sünnet der ki: “Zahiren sabit olan sıfatlar, tıpkı geldiği gibi kabul edilir, mecaza veya akla uydurmaya gerek yoktur.”

İbn Teymiyye (rahimehullah) : "Allah Teâlâ, kendisi için sabit olan isim ve sıfatları inkâr edenlerin; teşbih yapanların; ve keyfiyet araştıranların söylediklerinden munezzehtir."
"O’nu ne Kur’an’da ne de Rasûlunun sünnetinde gelmeyen şekilde isimlendirmeyiz. Ne teşbih ederiz ne de te’vil yoluna gideriz. Biz O’na O’nun dediği gibi inanırız."
(İbn Teymiyye, el-Akîdetu’l-Vâsıtıyye, giriş -Sıfatlar Babı- bölümü)

İbn Kudâme (rahimehullah) : "Allah Teâlâ’yı ancak kendi zatıyla, sıfatlarıyla ve fiilleriyle tanırız. Kur’an ve sünnette gelen sıfatlara iman ederiz, onları inkâr etmeyiz, te’vil etmeyiz ve tahrif etmeyiz."
"Allah’ın sıfatlarını inkâr edenler ya da onları benzetme (teşbih) ile anlamaya çalışanlar sapıklık üzeredir. Biz ise Ehl-i Sünnet olarak, ‘Onun benzeri hiçbir şey yoktur’ (Şûrâ, 11) ayetine göre iman ederiz." (İbn Kudâme el Makdisi, Lummatu’l-İtikâd'dan (Sıfatlar ve Te’vil Karşıtı Tavır)

Bâtın manalar sıfatlarda aranmaz
Yani “Allah’ın eli” demek “kudreti, nimeti” demektir; ya da “istiwa etti” demek “istila etti” demektir gibi teviller Batınîlik ve Mû’tezile tarzıdır. Ehl-i sunnet (Selef ekolu) bunları kesinlikle reddeder.

"Her ayetin bâtını vardırsözü nasıl saptırılıyor?
Bazı Mucessime (Allah’ı cisimleştirenler) korkusuyla, ya da felsefeye kapılan kelâmcılar bu tür rivayetleri bahane ederek: “Sıfatların bâtın manası vardır, zahirine göre anlamak câiz değildir” derler. Bu görüşü: Mûtezile, Maturidî kelamcıları (bazı kısımları), Eş'arî kelamcılar (bazı rivayetlerde) benimsemiştir. Fakat bu Ehl-i Sünnet ve Selef ulemasının görüşü değildir.


Soruna cevab olarak Ez cumle ;
“Her ayetin zâhiri ve bâtını vardır” rivayeti, sıfat ayetlerinde kullanılmaz. Bu hadis, Kur’an’ın tefekkür yönünü teşvik eder, şeriatın zahirini geçersiz kılmayı değil. Bu rivayet, zâhiri geçersiz kılan bâtınî anlayışlara asla delil olamaz.
Allah’ın sıfatları, tevilsiz ve keyfiyetsiz şekilde zâhiriyle kabul edilir.
Bu rivayet ahkâm ve ibret içeren ayetler için geçerlidir, sıfat ayetlerine uygulanamaz.

Bu tür bâtınî eğilimler, İslam dışı fırkaların yöntemidir ve Ehl-i Sunnet ulema ve menheci, sıfatlarda bâtın aramayı ve tevil yapmayı reddeder.
 
Geri
Üst Ana Sayfa Alt