Müslüman Katliamına Destek Olan “İran İslam Cumhuriyeti!”
Yusuf Gezgin
Yayın Tarihi : 30-11-1999
Yayınlandığı Yer: yusufgezgin.com
(Türkiye’deki İran müdafilerine ithaf olunur!)
Türkiye’de İran İslam devriminden kalma, İran’ı hala doğru okuyamayan bir nesil var ve bunlar İslami duyarlılıkla İran’ı savunmaya devam ediyorlar. İran’daki devrimin İslam’la pek alakasının kalmadığının, devrimin “İslam” tarafının tedavülden kalkıp,“devrim” tarafının bizdeki Kemalizm’e benzer otoriter bir rejim olarak sürdürülmeye çalışıldığının farkında değiller. İran’a dokunan yazı ve yorumlarda bazı “Kek Müslümanlar” ümmet bilincinden girip İslam birliğinden çıkıyorlar ve İran’ı müdafaa yarışına giriyorlar. İran destekli son Suriye katliamlarına rağmen hala İran’ı müdafaa edenler olacak mı bilmiyorum. Şia propagandasına maruz kalanlara ve Şiilik eğilimi taşıyanlara sözüm yok. Ama ortalama ve samimi Sünni Müslümanlardan da bu ağa takılanlar ve İslam adına İran’ı müdafaa edenler az çıkmıyor.
30 yıl sonra Suriye ordusu Hama’da ve yeni bir katliama daha imza atıyor. Aylardır zalim Baasçı, Nusayri rejimi tarafından kuşatma altında tutulan Hama’ya dün tam teçhizatlı ordular girdiler ve şehri tekrar kana buladılar. Tanklar rastgele evlere, mahallelere ateş etti. İnsanlar kan revan içinde kaldı; yüzlerce ölü var. 21. Yüzyılda dünya ve Türkiye bu manzarayı sadece seyrediyor.
Hama’nın derdi ne?
Hama kökenlerinde Türkmenlik olan Araplaşmış samimi, Sünni duyarlı Müslümanların yaşadığı, zulme başkaldıran bir kent. Hama’lıların tek suçu Müslüman olmak, İslam’ı yaşamak ve %10’la %90’a hükmeden Esad diktatörlüğüne boyun eğmemek. Tanklar Hama’ya bu nedenle girdi. Rejime, orduya, devlete hükmeden Nusayriler (Nusayri, Nasara’dan “Hristiyancık” anlamına gelir) bu insanları başka değil, Müslüman oldukları ve zulme diklendikleri için öldürüyor. İslamcı(!) İran, Baasçı (Arap milliyetçisi, pozitivist, ateist) Suriye rejiminin arkasında siyaseten durmakla kalmıyor. Katliam yapan Suriye ordusuna bizzat ve aktif destek de veriyor.
Peki, bu nasıl bir İslamcılıktır?
Bu nasıl Müslümanlıktır?
Nusayri, ırkçı, İslam’la alakası olmayan bir rejim hangi İslam, hangi Müslümanlık adına desteklenebilir?
İran’ın yaptığı nedir?
İran’ın yaptığı bir mezhep dayanışmasıdır. Suriye, Ortadoğu’da İran’ın müttefikidir. Nusayrilerin Şia ile hatta İslam’la uzak-yakın bir alakası olmamasına rağmen, Suriye yönetimi İran yanında ve Şia ekseninde yer aldığından dolayı “İran İslam Cumhuriyeti!” Suriye diktatörlüğünün Müslümanlara karşı işlediği katliamlara göz yummanın ötesinde destek vermekte, kana ortak olmaktadır.
Başka?
İran’ın yaptığı Türkiye karşıtlığıdır. Türkiye’deki “Kek Müslümanların” basireti bu konuda bağlanmış olabilir; ancak İran, Türkiye söz konusu olduğunda Müslümanlığı, İslam’ı bir yana bırakır ve Türkiye’ye verebileceği zararın azamisini vermeye çalışır. Tarih buna şahittir. Türkiye, Suriye konusunda biraz sesini yükseltince, geçen aylarda bunu bir defa daha yakından görmüş; İran’ın tehdidine maruz kalmıştır. İran Suriye rejimiyle işbirliği yaparak Türkiye’yi kuşatmaktadır. Zira Irak Şiileşmiştir ve şu anda İran’ın tabii müttefikidir. Suriye ve Lübnan’ı da bu pakta kattığınızda Türkiye’nin doğudan ve güneyden İran tarafından kuşatıldığını görürsünüz. Ama ne hükümet, ne de “kek Müslümanlar” bunu görmeye hazır değillerdir. Türkiye’yi kuşatmak ve Türkiye’ye zarar vermek İran’ın temel, tarihi politikasıdır. Bu politikasını takiyye ile iyi perdelediğinden, bizimkilerde kandırılmaya hazır ve yatkın olduklarından İran’ın gerçek niyetleri devletlûlarımızca sezilememekte, gerekli tedbirler alınamamaktadır.
İran’ın bir başka derdi de Sünni karşıtlığıdır. İran İslam coğrafyasında Şii bir eksen oluşturmakla ve kendisine paktlar kurmakla meşguldür. Bu konuda İran ABD-İsrail’in desteğiyle ciddi mesafe almıştır; Irak Şiileşmiştir. Yüzde 90’ı Sünni olmasına rağmen Nusayri yönetimi sayesinde Suriye Şii eksende tutulmaktadır. İran Lübnan’da Hizbullah üzerinden etkinlik kurmaktadır. Pakistan ve Afganistan’da yine ABD-İsrail desteğiyle Şiiler ciddi mevzi ve üstünlük kazanmışlar, yönetimde etkin olmuşlardır. İran, batılılara, ecnebilere değil, ama Türkiye dâhil Müslümanlara Şii misyonerliği yapmaktadır. Batının tersinden katkısıyla İran, İslam dünyasında “batıya kafa tutan kahraman!” havasıyla sempati toplamakta, hızla (Müslümanlar arasında!) Şiiliği yaymaktadır.
Bu gün İran’ın İslam tarafı kalmamıştır. İçi boş, kof bir hale gelmiştir. Bizde Kemalizm ne kadar toplumsal tabana, desteğe sahipse, ne kadar etkinse İran’da İslam devrimi o kadar etkindir. Ama İran’ın yeni misyonu zaten İslam’ı yaymak filan değildir. İran’ın misyonu,“İslam” etiketini kullanarak Müslüman kitleler üzerindeki etkinliğini artırmak, Şiiliği yayarak siyasi güç ve hâkimiyet alanını genişletmektir.
İran’ın Suriye’de Müslüman kıyımına destek vermesini ancak bu pencereden bakarsanız anlamlandırabilirsiniz. İran, İslam rejimi deforme olduğu için bunu yapıyor değil. İran devrimi, başlangıcından itibaren sakat doğmuş, yukarıda saydığımız hedefler gözeterek yaptırılmış bir devrimdir. Zira daha devrimin 3. yılında, yani 1982 Hafız Esad’ın Hama-Humus’ta 60-80.000 Müslüman’ı katlettiği dönemde, İran, Suriye rejimine ses çıkarmamış, destek olmuştu. “İran sonradan değişti” argümanının altı boştur.
21. yüzyılda ateist, diktatör, Nusayri Suriye rejimi katliam yapıyor, kan akıtıyor. Bir İslam Cumhuriyeti olma ve İslam’ı yayma iddiasındaki İran bu katliama aktif destek veriyor. Bizim İran etkisinde kalmış, radikallik bulaşmış “İslamcı” aydınlar gözlerini yummayı, susmayı tercih ediyorlar.
Batının, miadı dolduğundan dolayı tedavülden kaldırdığı kuklası Kaddafi’ye “aslan” kesilen, İslamcı geçmişe sahip, dini duyarlılığı yüksek hükümetimiz, Başbakanımız, Esad’a karşı oldukça ılımlı ve olumlu yaklaşıyor.
İsrail’e kafa tutan AKP, Suriye’ye ve Suriye’deki katliama sırt dönüyor!….
Batı mı?
Onlar inançlı, Müslüman insanların kırılmasından, katledilmesinden ancak memnun olur. Sadece dünya kamuoyuna karşı bir şey yapıyor görünürler….