Horasan’daki bir kızkardeşimizden Halep’teki Suriyeli kızkardeşlere mektup
Tehrik-i Talibanî Pakistan’dan Ümmü Horasanî, Halep kuşatmasında Şii militanların eline esir düşüp tecavüze uğramamak için canlarına kıyan Halep’teki kadınlar hakkında bir yazı kaleme aldı. Halep kuşatması sırasında yazılmış olan yazının çevirisini Genç Muvahhide sunar:
* * *
Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu
Bu imtihan süresince, Suriye’deki kız kardeşlerimize ve tüm Suriyeli müslümanlara rahmetini tecelli etmesi için Yüce ve Kudretli Allah’a, dua ediyorum. Şu an dökülen kanınızın durdurulabilmesi için ne söylenebilir, kayıp onurunuz nasıl geri verilebilir, parçalanmış vücutlarınız ne şekilde toplanabilir, gözyaşlarınız nasıl durdurulabilir, üzüntüleriniz mutluluk haline nasıl dönüşebilir ve ne yazılır ne söylenir bilemiyorum. Sözlerim sözleriniz kadar etkili değil; dualarım sizinki kadar süratli kabul edilebilir de değil; ve ağlamalarım sizlerinki kadar acı ve ıstırap dolu değil. Çünkü sizler gibi acı ve kan nehrinden geçmedim. Acımasız Rafizi ve Rus kuşatması altında uzun günler, işkenceye maruz kalmış geceler geçirmedim, açlıktan dolayı yavaş yavaş ölen ve yaralarından dolayı ağlayan çocuklarımı görmedim.
Şafakta bir fotoğraf gördüm. Aman ya Rabbi! Yatağımda sessizce uyurken, sevgili Suriyemde nasıl bir felaket meydana gelmiş! Suriyeli bir kadın son derece acılı bir şekilde: “Ey Müslümanlar! Sizler kıyamet gününü beklerken benim kıyametim Halep’te gerçekleşti!” dedi. Ey Suriye’deki sevgili kızkardeşlerim! Horasan’da sizden uzaktayım ancak üzüntünüzden ve acınızdan habersiz değilim.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) biz Müslümanların bir vücut gibi tek olduğumuzu belirtir. Eğer bir parçası acı duyarsa bütün vücut hisseder. Allah’ın izni ile, bombalandığınız zaman; biz burada acıyı hissettik, yine Allah’ın izni ile dumanla çepeçevre sarıldığınız zaman, biz de burada nefes alamadık. Kanınız döküldü, onurunuz çiğnendi ama bizim kederli kalplerimiz de paramparça oldu. Yaşıyoruz fakat ağır bir yükle.. Burada, Horasan’daki kızkardeşleriniz sizinle beraber kan gözyaşları akıtıyor. Taliban kardeşleriniz de endişeli ve huzursuz.
Ey değerli Suriyeli kızkardeşlerim!
Yardım için kardeşlerinizi çağırdınız. Lütfen sabırlı olun ve ümitsiz olmayın. Şimdi ne Rafiziler, ne Ruslar, ne Amerikalılar onları durduramaz. Kardeşlerinizi dağların yüksekliği, vadilerin genişliği ve okyanusların derinliği durduramaz! Kardeşleriniz; bunların hepsini, size ulaşmak için yalınayak geçecek.
Ey benim sevgili, değerli kızkardeşlerim! Siz tertemizsiniz, çok yücesiniz, onurunuz o kadar saftır ki hiçbir Rafizi, hiçbir Rus onu sizden alamaz! Sizler; Tahir (temiz) olan Hatice (ra)’nin kızlarısınız, Meryem (ra)’in kızlarısınız. Ve sizler Khaula (ra)’nın ayak izlerini takip edenlerdensiniz.
Allah sizlere merhamet yağdırsın, çünkü siz pak olan kanlarınızla tüm dünyayı şaşkına çeviren fedakarlık ve cesaretle böylesine bir tarih yazdınız. Uzun zaman evvel değerli Afgan kızkardeşlerim, hala tarih tarafından hatırlanan muazzam bir fedakarlık yapmışlardı. Ruslar, Afgan kızkardeşlerimizin namusuna göz diktikleri zaman teslim olmadılar, dağların zirvelerine koştular ve cesurca şiddetli akan Kabil nehrine atladılar! Böylece Rusların onları tutsak etmelerine izin vermediler.
Bugün aynı fedakarlığı sizler tekrarlıyorsunuz.
Evlerinizin yakınındaki Rus ve Rafizi askerlerinin, ruhlarınızı ezen o iğrenç seslerini duyduğunuzda ne yaptığınızı hayal etmeye çalışıyorum. Eşleriniz çok uzun zaman önce şehit olmuş olabilir, erkek kardeşleriniz Allah düşmanları tarafından esir alınmış olabilir, babalarınızın cılız vücudu, kafirlerin sizin namusunuza göz dikmelerine sebep olmuş olabilir. Fakat sizler; düşünüp bir karar verdiniz ve Allah düşmanlarıyla savaşmak için elinize bir silah aldınız. Bu köpeklerle savaşamayacağınızı biliyordunuz. Sizin gözyaşlarınızı, hıçkırıklarınızı hissedebiliyordum. Sizin “Ya Mutasım! Ya Mutasım!” diyerek ağlayışlarınızı duyabiliyordum. Fakat hiç kimse sizi kurtarmaya gelmedi.
Hakiki kuşatma şu anda; Rafiziler, Ruslar ve Amerikalılar tarafından İslam’a yapılmaktadır. Bugün İslam yapayalnızdır. Bugün tek başınıza küffar sürüsü ile karşı karşıyasınız. Eminim lanetli İblis sizi terk etmedi. Küffar’a teslim olma ve onlara merhamet için yalvarma düşüncesi aklınızdan geçti. Fakat sonra ‘islami onurunuz’ sizi çepeçevre sardı ve bu cılız düşünceleri görmezden geldiniz. Tevhidiniz, akideniz, imanınız ve dürüst amelleriniz size yardım etti. Allah rızası için hicret ettiniz, Allah rızası için savaştınız ve ölümleriniz yalnızca alemlerin Rabbi olan Allah’ın rızası için oldu.
Ey benim değerli şehit kızkardeşim!
Bu bir intihar değildir, zira intihar; korkakça bir eylemdir! İntihar; Allah’tan ümidini kaybetmektir! Sizin yaptığınız ise yüreklilikti, yiğitlikti, Allah’ın merhametini ümit ettiniz ve siz Rabbinizle kavuşmaya heveslilerdendiniz. Çok kıymetli kızkardeşlerim! Sizler bu ümmetin onuru ve gururusunuz. Yüce Allah, sizi peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve salihlerle haşretsin.
Amin.
Selametle.
Kızkardeşiniz ümmü Horasanî.
Tehrik-i Talibanî Pakistan
Mütercim: Reyyan
Alıntı: Genç Muvahhide
Tehrik-i Talibanî Pakistan’dan Ümmü Horasanî, Halep kuşatmasında Şii militanların eline esir düşüp tecavüze uğramamak için canlarına kıyan Halep’teki kadınlar hakkında bir yazı kaleme aldı. Halep kuşatması sırasında yazılmış olan yazının çevirisini Genç Muvahhide sunar:
* * *
Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu
Bu imtihan süresince, Suriye’deki kız kardeşlerimize ve tüm Suriyeli müslümanlara rahmetini tecelli etmesi için Yüce ve Kudretli Allah’a, dua ediyorum. Şu an dökülen kanınızın durdurulabilmesi için ne söylenebilir, kayıp onurunuz nasıl geri verilebilir, parçalanmış vücutlarınız ne şekilde toplanabilir, gözyaşlarınız nasıl durdurulabilir, üzüntüleriniz mutluluk haline nasıl dönüşebilir ve ne yazılır ne söylenir bilemiyorum. Sözlerim sözleriniz kadar etkili değil; dualarım sizinki kadar süratli kabul edilebilir de değil; ve ağlamalarım sizlerinki kadar acı ve ıstırap dolu değil. Çünkü sizler gibi acı ve kan nehrinden geçmedim. Acımasız Rafizi ve Rus kuşatması altında uzun günler, işkenceye maruz kalmış geceler geçirmedim, açlıktan dolayı yavaş yavaş ölen ve yaralarından dolayı ağlayan çocuklarımı görmedim.
Şafakta bir fotoğraf gördüm. Aman ya Rabbi! Yatağımda sessizce uyurken, sevgili Suriyemde nasıl bir felaket meydana gelmiş! Suriyeli bir kadın son derece acılı bir şekilde: “Ey Müslümanlar! Sizler kıyamet gününü beklerken benim kıyametim Halep’te gerçekleşti!” dedi. Ey Suriye’deki sevgili kızkardeşlerim! Horasan’da sizden uzaktayım ancak üzüntünüzden ve acınızdan habersiz değilim.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) biz Müslümanların bir vücut gibi tek olduğumuzu belirtir. Eğer bir parçası acı duyarsa bütün vücut hisseder. Allah’ın izni ile, bombalandığınız zaman; biz burada acıyı hissettik, yine Allah’ın izni ile dumanla çepeçevre sarıldığınız zaman, biz de burada nefes alamadık. Kanınız döküldü, onurunuz çiğnendi ama bizim kederli kalplerimiz de paramparça oldu. Yaşıyoruz fakat ağır bir yükle.. Burada, Horasan’daki kızkardeşleriniz sizinle beraber kan gözyaşları akıtıyor. Taliban kardeşleriniz de endişeli ve huzursuz.
Ey değerli Suriyeli kızkardeşlerim!
Yardım için kardeşlerinizi çağırdınız. Lütfen sabırlı olun ve ümitsiz olmayın. Şimdi ne Rafiziler, ne Ruslar, ne Amerikalılar onları durduramaz. Kardeşlerinizi dağların yüksekliği, vadilerin genişliği ve okyanusların derinliği durduramaz! Kardeşleriniz; bunların hepsini, size ulaşmak için yalınayak geçecek.
Ey benim sevgili, değerli kızkardeşlerim! Siz tertemizsiniz, çok yücesiniz, onurunuz o kadar saftır ki hiçbir Rafizi, hiçbir Rus onu sizden alamaz! Sizler; Tahir (temiz) olan Hatice (ra)’nin kızlarısınız, Meryem (ra)’in kızlarısınız. Ve sizler Khaula (ra)’nın ayak izlerini takip edenlerdensiniz.
Allah sizlere merhamet yağdırsın, çünkü siz pak olan kanlarınızla tüm dünyayı şaşkına çeviren fedakarlık ve cesaretle böylesine bir tarih yazdınız. Uzun zaman evvel değerli Afgan kızkardeşlerim, hala tarih tarafından hatırlanan muazzam bir fedakarlık yapmışlardı. Ruslar, Afgan kızkardeşlerimizin namusuna göz diktikleri zaman teslim olmadılar, dağların zirvelerine koştular ve cesurca şiddetli akan Kabil nehrine atladılar! Böylece Rusların onları tutsak etmelerine izin vermediler.
Bugün aynı fedakarlığı sizler tekrarlıyorsunuz.
Evlerinizin yakınındaki Rus ve Rafizi askerlerinin, ruhlarınızı ezen o iğrenç seslerini duyduğunuzda ne yaptığınızı hayal etmeye çalışıyorum. Eşleriniz çok uzun zaman önce şehit olmuş olabilir, erkek kardeşleriniz Allah düşmanları tarafından esir alınmış olabilir, babalarınızın cılız vücudu, kafirlerin sizin namusunuza göz dikmelerine sebep olmuş olabilir. Fakat sizler; düşünüp bir karar verdiniz ve Allah düşmanlarıyla savaşmak için elinize bir silah aldınız. Bu köpeklerle savaşamayacağınızı biliyordunuz. Sizin gözyaşlarınızı, hıçkırıklarınızı hissedebiliyordum. Sizin “Ya Mutasım! Ya Mutasım!” diyerek ağlayışlarınızı duyabiliyordum. Fakat hiç kimse sizi kurtarmaya gelmedi.
Hakiki kuşatma şu anda; Rafiziler, Ruslar ve Amerikalılar tarafından İslam’a yapılmaktadır. Bugün İslam yapayalnızdır. Bugün tek başınıza küffar sürüsü ile karşı karşıyasınız. Eminim lanetli İblis sizi terk etmedi. Küffar’a teslim olma ve onlara merhamet için yalvarma düşüncesi aklınızdan geçti. Fakat sonra ‘islami onurunuz’ sizi çepeçevre sardı ve bu cılız düşünceleri görmezden geldiniz. Tevhidiniz, akideniz, imanınız ve dürüst amelleriniz size yardım etti. Allah rızası için hicret ettiniz, Allah rızası için savaştınız ve ölümleriniz yalnızca alemlerin Rabbi olan Allah’ın rızası için oldu.
Ey benim değerli şehit kızkardeşim!
Bu bir intihar değildir, zira intihar; korkakça bir eylemdir! İntihar; Allah’tan ümidini kaybetmektir! Sizin yaptığınız ise yüreklilikti, yiğitlikti, Allah’ın merhametini ümit ettiniz ve siz Rabbinizle kavuşmaya heveslilerdendiniz. Çok kıymetli kızkardeşlerim! Sizler bu ümmetin onuru ve gururusunuz. Yüce Allah, sizi peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve salihlerle haşretsin.
Amin.
Selametle.
Kızkardeşiniz ümmü Horasanî.
Tehrik-i Talibanî Pakistan
Mütercim: Reyyan
Alıntı: Genç Muvahhide