Çevrimdışı
Ehl-i sünnet ve'l-cemaat demek, dini Peygamberin anlattığı ve sahabenin anladığı gibi anlamak demek. Bu yol geniştir, düzdür, aydınlıktır, avama da havasa da malumdur. Mezheplerden bir mezhep, cemaatlerden bir cemaat değildir. İslam ümmetinin takip ettiği ana yol, bu yoldur. Şia, Hariciler, Modernistler ve Ehl-i Bidatın ortak noktası, bu ana yolu takip etmekte olan insanları kendi çıkmaz sokaklarına davet etmeleridir. Şia ve Hariciler, sahabenin adaletine saldırarak kendi sokak tabelalarını oluşturmuşlardır. Ortak noktaları sahabenin tekfiridir.
Modernistler ve Ehl-i Bidat ise doğrudan Muhammed Mustafa'nın (sav) nübüvvetine kastederler. İkisinin de ortak noktası sünnet yerine sünneti iptal etmeye güdümlü yeni dinler ihdas etmeleridir. Sünnetin hükümsüzleştirilmesi meselesinde Yahudileri neredeyse adım adım takip ederler.
Biri sünneti red ederek diğeri ilavelerde bulunarak kendi yollarını inşa ederler ve insanları ana yoldan tali yollara davet ederler, tıpkı Yahudilerin Peygamberlerini öldürmeleri veya Allah'ın oğlu ilan etmeleri gibi. Böylece sünneti iptal, dini de tahrif ederler. Bu sebeple her aklına ve sezgisine çağıran aynı zamanda bir sahte peygamberdir. İster içine bir tuluat doğsun ya da rüyasında görsün de buna davet etsin, ister hevasına bir şey essin de aklıma arz ediyorum buyrun siz de desin farketmez, yoktur farkları birbirinden.
Öyle bir zaman ki ateş su, su ateş. Üzerine Ehl-i Kur'an veya Ehl-i Sünnet yazan çıkmaz sokaklarla dolu büyük bir caddede yürüyor Müslümanlar. Kimi de utanmadan kendi adını koymuş sokağa. Kiminin sokağı, kiminin tabelası yok. Kimi geri dönüyor bu yoldan yürüyenlere çelme takarak. Ancak bu yolda yürümek o kadar da zor değil. Işıklarla dolu, nereye gittiğimizi biliyoruz, yönlendirmeler sağlam. Peygamber (sav) yürümüş bu yoldan. Sahabe, tabiin ve tebeu't-tâbiîn yürümüş bu yoldan, ayak izleriyle dolu yerler, beni takip diyen yıldızlarla dolu gökler.
Efendimiz (sav) bir gün yere düz bir çizgi çizdi ve şöyle dedi: “İşte bu Allah’ın dosdoğru yoludur.” Sonra da bu düz çizginin sağ ve sol taraflarına başka çizgiler çizerek, “Bunlar da diğer yollardır ki her birinin başında bir şeytan bulunmakta ve kendi yollarına çağırmaktadır.” Sonra şu ayeti okudu: "Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun; (başka) yollara sapmayın; sonra onlar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah bunları size emretti." En’am, 6/153
Modernistler ve Ehl-i Bidat ise doğrudan Muhammed Mustafa'nın (sav) nübüvvetine kastederler. İkisinin de ortak noktası sünnet yerine sünneti iptal etmeye güdümlü yeni dinler ihdas etmeleridir. Sünnetin hükümsüzleştirilmesi meselesinde Yahudileri neredeyse adım adım takip ederler.
Biri sünneti red ederek diğeri ilavelerde bulunarak kendi yollarını inşa ederler ve insanları ana yoldan tali yollara davet ederler, tıpkı Yahudilerin Peygamberlerini öldürmeleri veya Allah'ın oğlu ilan etmeleri gibi. Böylece sünneti iptal, dini de tahrif ederler. Bu sebeple her aklına ve sezgisine çağıran aynı zamanda bir sahte peygamberdir. İster içine bir tuluat doğsun ya da rüyasında görsün de buna davet etsin, ister hevasına bir şey essin de aklıma arz ediyorum buyrun siz de desin farketmez, yoktur farkları birbirinden.
Öyle bir zaman ki ateş su, su ateş. Üzerine Ehl-i Kur'an veya Ehl-i Sünnet yazan çıkmaz sokaklarla dolu büyük bir caddede yürüyor Müslümanlar. Kimi de utanmadan kendi adını koymuş sokağa. Kiminin sokağı, kiminin tabelası yok. Kimi geri dönüyor bu yoldan yürüyenlere çelme takarak. Ancak bu yolda yürümek o kadar da zor değil. Işıklarla dolu, nereye gittiğimizi biliyoruz, yönlendirmeler sağlam. Peygamber (sav) yürümüş bu yoldan. Sahabe, tabiin ve tebeu't-tâbiîn yürümüş bu yoldan, ayak izleriyle dolu yerler, beni takip diyen yıldızlarla dolu gökler.
Efendimiz (sav) bir gün yere düz bir çizgi çizdi ve şöyle dedi: “İşte bu Allah’ın dosdoğru yoludur.” Sonra da bu düz çizginin sağ ve sol taraflarına başka çizgiler çizerek, “Bunlar da diğer yollardır ki her birinin başında bir şeytan bulunmakta ve kendi yollarına çağırmaktadır.” Sonra şu ayeti okudu: "Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun; (başka) yollara sapmayın; sonra onlar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah bunları size emretti." En’am, 6/153
