Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Hz. Meryem Için " Harun'un Kız Kardeşi " Demelerinin Sebebi Nedir?

C Çevrimdışı

Celaleddin Yusuf

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum.
Meryem suresi 28. ayette Hz. Meryem için neden "Harun'un kız kardeşi" olarak bahsedilmektedir?
Ateistler ve Hristiyanlar bu ayete dayanarak Hz. Harun'un kız kardeşi olan Meryem ile Hz. İsa'nın annesi olan Meryem'in karıştırıldığını iddia ediyorlar. Bu iddiayı güçlendirmek için de Tevrat'ta Mısır'dan Çıkış bap15;20'de "Harun'un kız kardeşi peygamber Miryam... " bölümünü delil gösteriyorlar ve bu ifadenin aynen Kur'an'a geçirildiğini söylüyorlar. Ayrıca araştırdığım kadarıyla bazı tefsirlerde Hz. İsa (as)'ın gerçektan Harun adında dayısı olduğu belirtilirken, bazı tefsirlerde de Hz. Meryem'in Hz. Harun'un soyundan geldiği için "Harun'un kız kardeşi" ifadesinin kullanıldığı belirtiliyor. Yine aynı iddia sahipleri eğer bu soy bağını doğru kabul edersek, Hz. Meryem, Hz. Harun'un kız kardeşi değil kızı olması gerekir, şeklinde savunmaya geçiyorlar. Bu konuda oldukça kafam karıştı. Aydınlatırsanız sevinirim. Allah razı olsun.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullah;

Kardeşim ilgili ayette Harun'un kimliği hakkında âlimlerin açıklamaları arasında gerçekten ihtilaflar vardır. Tercih edilen görüşlerin dayanakları aşağıda zikredeceğiz.

"Onu taşıyarak kavmine götürdü. "Ey Meryem, gerçekten sen görülmedik bir iş yaptın" dediler. "Ey Harun'un kardeşi!; Senin baban kötü bir adam değildi. Anan da ahlâksız bir kadın değildi." (Meryem 27 -28)

"Ey Harun'un kardeşi" buyruğunda geçen "kardeşlik"in anlamı ve "Harun'un kim olduğu hususunda farklı görüşler vardır.

1- Takvaca: Musa'nın kardeşi olan Harun'dur.
Maksad da şudur; Biz seni İbadette Harun gibi zannediyorduk. Nasıl olur böyle bir iş yaparsın? demektir.

2- Soyca: Meryem, Musa'nın kardeşi Harun'un soyundan geliyordu. Ona kardeşlik suretiyle nisbet edilmiş oldu. Çünkü onun soyundandır.
Nitekim Temim'li olan birisine "Ey Temim'in kardeşi", Arab'lardan olan birisine "Ey Arab'ların kardeşi" denilir.
Peygamber (s.a.v.)'dan; "Onlar, bu sözleriyle, peygamber olan Harun'u kastetmişlerdir. Çünkü . Meryem, onn soyundandı" dediği rivayet olunmuştur. Ayette, "Uhte Harun" (Harun'un kardeş) Çünkü bu, "Onlardan birisi" manasında "Yaehâ Hemdan" " Ey Hemdâ'nın erkek kardeşi!" denilmesi gibidir. Ustad Mevdudi de bu görüşü tercih etmiştir.

3- Öz, gerçek kardeşi: Onun Harun adında baba bir kardeşi vardı.
Çünkü bu isim Musa'nın kardeşi Harun'un adının bereketinden yararlanmak maksadıyla İsrailoğulları arasında çokça verilen bir isimdi. İsrailoğullarında da örnek bir kişi kabul ediliyordu. Bu açıklamayı el-Kelbî yapmıştır. (Zemahşerî, II, 508)
Mufessir Fahraddin Razi: Bu ihtimal şu iki sebebten dolayı doğruya daha yakındır:
a) Sözde aslolan hakiki manadır. Ayetin zahiri manası da, onun bu isimle anılan bir erkek kardeşi olması halinde, ancak hakiki manasına hamledilebilir.
b) Meryem, buna nisbet edilmiş ve Meryem'in ebebeveyni iyi kimseler olarak tavsif edilmiştir. Çünkü böyle olması durumunda kınama daha şiddetli olur. O zaman ebeveyninin ve kardeşinin hali böyle güzel olan kimseden bir günahın sudur etmesi daha çirkin, daha fahiş olur.


4- Kötü Amel: Kötülüğüyle meşhur bir adamdır.
Yahudiler, Meryem’i kötülükte bu adama benzeterek yargılamışlardı. Dolayısıyla Meryem, neseb açısından değil, teşbih benzetme açısından ona benzetilmiştir.


5- Güzel Amel: Burada sözü geçen Harun, o dönemde salih bir zat idi.

Buna göre ayetten kastedilen, "Sen, zûhd ve takva hususunda, tıpkı Harun gibiydin. Binâenaleyh, sen nasıl böyle olabildin?" manası olmuş olur. Bu, Katâde, Ka'b, İbn Zeyd ve Muğire İbn Şu'be nin görüşüdür.
Rivayet olunduğuna göre, sâlih bir kimse olan Harun'un cenazesine kendisinin isminden bereket umarak aynı ismi taşıyan kırk bin kişi katılmıştır.

Katâde de şöyle demiştir: O dönemde İsrailoğıılları arasında kendisini tamamen yüce Allah'a veren ve Harun diye bilinen âbid birisi vardı. Meryem'i önceleri onun yolunda gittiğinden dolayı onun kardeşi olarak andılar. Çünkü o da mâbedlerin hizmetlerini görmek üzere vakfedilmişti. Yani, Ey Saliha Kadın! Sen böyle bir iş yapacak birisi değildin.

Ka'b el-Ahbar da mûminlerin annesi Aişe (ranha)'ın huzurunda şöyle demişti:
Meryem, Musa'nın kardeşi Harun'un kız kardeşi değildi.
Aişe (ranha) ona: Yalan söyledin, dedi,
Ka'b ona: Ey mûminlerin annesi! Eğer Rasûlullah (s.a.v.) böyle bir şey demişse cihetteki o daha doğru söyler, daha iyi bilir. Aksi takdirde ben bildiğim kadarıyla aralarında altıyüz yıllık bir zaman süresi vardır.
Bunun üzerine Âişe (ranha) sesini çıkarmadı. (Suyûtî, ed-Durrul-Mensûr, V, 5O7'de belirttiğine göre Ebû Hatim, İbn Şîrîn'den: "Bana haber verildiğine göre Ka'b eledi ki...'' peklinde kaydetmektedir ki; İbn Şirin'in bu rivayeti kimden naklettiği meçhuldur)

Muslim'in, Sahih'inde el-Muğîre b. Şu'be'den söyle dediği nakledilmektedir:
Ben Necran'a vardığımda bana şunu sordular: "Sizler "Ey Harun'un kızkardeşi!" diye okuyorsunuz halbuki Musa, İsa'dan şu kadar, şu kadar yıl öncedir."
Rasûlullah (s.a.v.)'ın huzuruna gelince buna dair ona soru sordum.
Şöyle buyurdu: "Onlar peygamberlerinin ve kendilerinden önceki salihlerin isimlerini ad olarak veriyorlardı. "
(Muslim, Âdâb, Bab 1, Hadis no: 9, 2135; Tirmizî, Tefsir 19. sûre , Bab 20, Hadis no: 3155; Musned, IV, 252)
Bu hadisin Sahih'in dışındaki rivayet yollarının birisinde de şöyle denilmektedir:
Hristiyanlar ona (Muğîre b. Şu'be'ye): "Senin arkadaşın Meryem'in Harun'un kızkardeşi olduğunu iddia ediyor. Halbuki aralarında altıyüz yıllık bir zaman vardır", Mıığire 'ne diyeceğimi bilemedim' dedi ve hadisin geri kalan bölümünü zikretti. (Taberî, Câmiu'l-Beyân, XVI, 78)

Muslim'deki hadisin açıklamasında şunlar zikredilmiştir: Meryem zamanında insanlar eski peygamberlerin ve sulehânin adlarını koyarlardı. Meryem de Harun isminde bir şahsın kız kardeşi idi. Yoksa . Musa 'nın kardeşi olan Hârun'un kız kardeşi değildir. Maamafih aralarında bin senelik bir zaman olmasına rağmen Meryem, Harun (Aleyhisselâm)'ın sulâlesindendi. Onunla kardeşlik tabakasında birleşiyordu, diyenler de olmuştur. Bu son hadîsle ulemâdan bir cemâat doğan çocuklara Peygamber ismi koymanın caiz olduğuna istidlal etmişlerdir. Nitekim Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) oğlunun ismini İbrahim koyarak bu cevazı fiilen göstermiştir. Kaadî Iyâz'ın beyânına göre ulemâdan bâzıları çocuklara Melâike ismi koymayı kerih görmüşlerdir. Hâris b. Miskin'in kavli budur. İmam Mâlik çocuklara Cibril ve Yasin adları verilmesini kerih görmüştür. (Muslim, Âdâb, Bab 1, Hadis no: 9, 2135)

Yani burada isimler arasında bir benzerlik olduğu anlaşılıyor. Bundan da peygamberlerin isimlerini vermenin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'dır.

Derim ki: Sahih hadis Musa ve İsa ile Harun arasında uzun bir zaman süresi geçtiğini göstermektedir. ez-Zemahşeri der ki: Musa, Harun ve İsa arasında bin yıl yahutta bundan daha fazla bir zaman vardı. O bakımdan Meryem (a.s.)'ın Musa ile Harun'un kızkardeşi olduğu düşünülemez. Eğer Musa'nın kardeşi Harun'un kızkardeşi olduğu görüşü doğru kabul edilecek olursa o takdirde, es-Suddî'nin açıkladığı şekilde kabul edilebilir. Yani onun neslinden olduğu için ona böyle denilmiş olabilir. Bu da bir kabileye mensub olan bir adama: Ey filanların kardeşi! demeye benzer. Peygamber (s.a.v.)'ın şu hadisi de bu kabildendir: "Sudahların kardeşi ezan okumuş bulunuyor. O bakımdan ezanı kim okursa kamet getirecek olan da odur." (Ebû Dâvûd, Salât 30; Tirmizî, Salât 32; îbn Mâce, Ezan 3; Musned, IV, 109) Bu da birinci görüştür.


îbn Atîyye der ki: Bir kesim şöyle demiştir:
O dönemde adı Harun olan fâcir bir kişi vardı, Onu ayıblamak ve azarlamak maksadı ile onu Harun'a nisbet ettiler. Bu görüşü Taberi zikretmiş olmakla birlikte bunu söyleyenin adını vermemiştir.
Derim ki: Bunu el-Gaznevî, Said b. Cubeyir'den nakletmektedir. Buna göre o ahlâksızlıkta örnek gösterilecek kadar ileri fâsık bir kişi idi. Ona nisbet edildi. Bunun da anlamı şudur: Senin baban da, annen de bu türden bir iş yapacak kimseler değillerdi. Sen nasıl böyle bir şey yaptın.
Bu gibi ifadeler ise açıkça konuşma seviyesinde ta'riz
(üstü kapalı) ifadelerdir. Bize göre bu tür ifadeler haddi gerektirir.
Ancak bu son görüşü sahih hadis reddetmektedir. Hadis bu konuda açık bîr nass'tır. Bunun karşısında artık kimsenin söyleyecek bir sözü de yoktur. Hadisin sıhhati konusunda da en ufak bir şubhe söz konusu değildir.

Safiye binti Huyey (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.), yanıma girmişti. Ben de Âişe ile Hafsa’nın benim aleyhime söyledikleri bir sözü kendisine bildirdim. Buyurdular ki: Sen de şöyle demeliydin: Siz benden nasıl hayırlı olabilirsiniz? Benim kocam Muhammed (s.a.v.) babam, Harun (a.s.), amcam ise Musa (a.s.) dır.
(Tirmizî, Menâkıb, Bab 64, Hadis no: 3892; Hâkim, el-Mustedrak, 4/31)

Anlaşıldığına göre Safiyye’ye ulaşan söz onların: “Biz Rasûlullah (s.a.v.)’e senden daha kıymetliyiz, Hem amca kızları durumunda olup aynı kabileden hem de Peygamber (s.a.v),in hanımlarıyız (Sen ise Yahudilerdensin) demişlerdi.” (Tirmizî rivâyet etmiştir. Gârib hadisdir. Bu Safiyye hadisini sadece Haşim el Kufî’nin rivâyetiyle bilmekteyiz senedi de pek sağlam değildir.)

Enes (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Safiyye’ye, Hafsa’nın “Yahudi kızı” dediği haberi ulaştı da Safiye ağlamaya başladı.
Peygamber (s.a.v) yanına girdiğinde ağlamakta idi.
Rasûlullah (s.a.v.), seni ağlatan olay nedir?
Safiye: Hafsa bana Yahudi kızıdiyor dedi.
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Sen bir Peygamberin kızı durumundasın amcan da Peygamberdi ve şu anda da bir Peygamberin nikahı altındasın. Hangi konuda sana karşı övünüyor?
Sonra Hafsa’ya: Ey Hafsa! Allah’tan korkbuyurdu.
(Tirmizî, Menâkıb, Bab 64, Hadis no: 3894; Musned: 11943)
(Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir.)
 
Üst Ana Sayfa Alt