Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İbn Teymiye'nin ictihadları

E Çevrimdışı

ebuhasanelmakdisi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
İbn Teymiye başlangıçta daha çok kelâm, felsefe, tasavvuf, dinler ve mezhepler gibi usûl konularıyla ilgilenmiş, hayatının sonuna doğru ise çalışmalarını daha ziyade fıkıh konularına kaydırarak bu alanda da ihtilâl ve inkılâp sayılan bazı yeni ve önemli hukukî içtihadlar ortaya koymuştur (Bk: İbn Teymiye, el-İhtiyârâtu'l-İlmiyye, mecmuatü'l-Fetâvâ'nın 4. cildine ek, Mısır. ts.) .Usûl konusundaki fikir ve kanaatları kelâmcılar ve mutasavvıfları rahatsız ettiği gibi fıkıh alanındaki ictihadları da fakîhleri, kadıları ve müftüleri rahatsız etmiş, hattâ son olarak hapse atılıp orada ölmesinin sebebi talâk konusundaki ictihadları olmuştur.
İbn Teymiye Hanbelî olmakla beraber müctehid olması dolayısıyla hiç bir zaman kendisini bu mez'hebe mutlak olarak bağlı saymamış, yaptığı araştırma ve incelemeler sonucunda bazan Hanbelî mezhebine muhalefet etmiş, bazan da dört mezhebi aşmıştır. Fıkıhta Kur'an'ı, sünneti, icma'ı, kıyası ve sahabe ve tabiînin fetvalarını, istishabı ve sedd-i zerayii esas alan ve maslahat esasına büyük önem veren İbn Teymiye'nin Zanaatına göre ictihad ulema için mutlaka ulaşılması ve elde edilmesi icabeden bir husus olmalıdır. Ulema için taklid caiz değildir. Mezhep taassubunun dinde de, ilimde de yeri yoktur. Nas, ictihaddan ve mezhep görüşünden üstün olduğundan bir âlim mezhebindeki hükmün sahih hadîse aykırı düştüğüne kanaat getirirse hadîsi esas alıp onunla amel etmelidir. Hangi mezhebin delili daha doğru ise o mezhepteki hükme göre hareket etmelidir.
Mezhep taassubunun ve taklitçiliğin yaygınlaştığı ve ictihad kapısının kapandığına inanıldığı bir çağda bu türlü yanlış telâkkileri yıkmak için kolları sıvayan, bazan kendi mezhebine, bazan da dört mezhebe aykırı düşen fetvalar verme cesaretini, hattâ cür'etini kendinde bulan İbn Teymiye, uyuşukluğun ve donukluğun içine sürüklenmiş olan İslâm aydınlarını ve sorumlu zevatı zamanında uyarmak için var gücüyle çalışmış ama bu çabaları maalesef sonuç vermemiştir. Onun bu teşebbüsünün ne kadar yerinde ve isabetli olduğu ancak XIX. asırda anlaşılmaya başlamıştır. Vaktiyle ona şiddetle karşı çıkan İslâm âlimleri çağımızda bilerek veya bilmeyerek geniş ölçüde onu takip etmekten başka çıkar yol bulamamaktadırlar. Hattâ kendisine en çok hasım" olan mutasavvıflar bile bir ölçüde onun yoluna girmek zorunda kalmışlardır.
İbn Teymiye'nin dikkate değer bazı ictihadları şunlardır:
1 — Talâk konusu: Talâk biri sünnete uygun, diğeri bid'at olmak üzere iki türlüdür ve bid'at tarzında kadın boşamak caiz değildir. Sünnete uygun olan talâk bir temizlik müddeti içinde kadını bir talâkla boşamaktan ibarettir. Üç talâkla boşamak bir talâk sayılır. Haram talâka itibar edilmez. İbn Teymiye'nin bu konudaki kanaatına göre kadın boşama zorlaşmakta, bir takım kayıt ve şartlara tâbi tutularak kadının hukuku ve aile yuvası korunmaktadır.
İbn Teymiye'ye göre «şu işi yaparsam karım üç talâkla boş olsun», «üçten dokuza şart olsun şu işi yapmayacağım» diye yemin eden, sonra da yapacağım dediği işi yapmayan veya yapmayacağım dediği şeyi yapan kişi bu sözüyle karısını boşamış olmaz. Sadece yemin kefareti verir. Zira bu türlü ifadelerde esas maksat kadın boşama değil, yemindir ve ameller niyete göredir. Cebir ve sarhoşluk halindeki boşamalar muteber değildir.
Hülle caiz değildir, kadının eski kocasıyla tekrar evlenmesi için yapılan muvazaalı nikâh akdi bâtıldır.
Âdet gören kadın tavaf yapabilir, evinde gusül yapamayan, hamama da gitme imkânı bulamayan kadın teyemmüm edip namazını kılabilir.
İbn Teymiye bu türlü pek çok fetvada kadın haklarının savunuculuğunu yapmıştı.
İster kısa, ister uzun olsun her türlü yolculuklarda namaz kısaltılabilir. Kasten ve bilerek terk edilen farz namazların kazası olmaz. Bu durumdakiler tevbe eder ve nafile namazı kılarlar. Tilâvet secdesi abdestsiz olarak yapılabilir.
Devlete verilen vergi zekât yerine geçer, insan usul ve fürûuna zekâtını verebilir, yoksul ve düşkün bile olsalar fâsık ve fâcirlere zekât verilemez. ».
Müslüman kâfire mirasçı olabilir.
Meşru yollardan hakkını alamayan veya haksızlığa uğramaktan kurtulamayan bir kimsenin rüşvet vermekten başka çaresi yoksa rüşvet verebilir. Bu, alana göre rüşvet ama verene göre hediyedir.
Fadl ribasının yasaklanması esas gaye değildir, nesie ribasına yol , açtığı için men edilmiştir. Ham, mamul maddeler farklı şekilde birbiriyle mübadele edilseler fadl ribası gerçekleşmez. Bilezik, yüzük ve mücevher gibi işlenmiş mallar kendi cinsleriyle mübadele edildiklerinde işçilik ve san'at dikkate alınarak fazla olarak mübadele edilebilir, bunda fadl ribası olmaz.
Görülüyor ki nascı ve nakilci olan İbn Teymiye fıkıhta bir hayli mâkul, mantıkî ve gerçekçi neticelere ulaşmış reyci ve kıyascı bilinen fakîh ve müftüleri gerilerde bırakmıştır. Bunun sebeplerinden biri kelâmcıların ve reyci fakîhlerin nasların dışında gördükleri aklı ve mantığı, İbn Teymiye'nin nasların içinde görmesi ve oradan çıkarmasıdır. Naslar uygulanmak üzere ve ihtiyaçlara göre ortaya konulduğundan fiilî ve amelî saha itibariyle Teymiye'nin akılcılığının ve gerçekçiliğinin kaynağı budur. Diğer bir sebep ise İbn Teymiye zamanındaki fakîh ve kelâmcıların nasları bir tarafa bırakarak çok katı bir metinciliğe saplanmış olmalarıdır. Âyet ve hadîs yerine fıkıh metinlerini hukukî çalışmalar için hareket noktası kabul eden fakîhler, İbn Teymiye'ninkiyle mukayese edilmeyecek katı ve müsamahasız bir dogmatizme saplanmışlardı. Bu durum İbn Teymiye'nin ictihadlarnın daha mantıklı ve daha gerçekçi olmasını te'min etmişti.
İbn Teymiye'nin derin vukufunun ve her türlü övgünün üzerinde olan emsalsiz cesaretinin eseri olan talâk konusundaki ictihadları 25 Mart 1929 tarihli Mısır Şeriat Kanunu'nda esas alınmış, daha sonra öbür müslümanlar da bu maddeleri iktibas etmişlerdi. Vaktiyle dört mezhebin dışında görülerek şiddetle reddedilen bu hükümler bugün dört mezhebin bu konudaki hükümlerini uygulamadan kaldırmıştır. İbn Teymiye'nin hapsedilmesine ve zindanda can vermesine sebep olan boşanma konusundaki ictihadları aradan altı asır geçtikten sonra müslümanların işine yaramıştır.
Hiç evlenmemiş olan İbn Teymiye'nin içtihadlarında daima kadınları koruması ve kollaması son derece dikkat çekicidir. Kadınların lehinde ortaya attığı hükümler dört mezhepde yer alan bu konudaki .hükümlerden çok daha isabetli ve müsavatçıdır.



İQRA İSLAM A.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt