İbn Teymiyye (rahimehullah), Selef-i Sâlihîn’in akîdesi üzere olup, Allah (SWT)’tan başka her şeyin sonradan yaratıldığını (hâdis olduğunu) açıkça beyan etmiştir. Bazı kimseler, İbn Teymiyye'nin "âlemin nev’î kadim olduğunu" savunduğunu zannetmekte; bu ise hem İbn Teymiyye’nin ifadelerine hem de Selef'in icmâına açıkça aykırıdır.
İbn Teymiyye der ki:
Eğer âlemin nevi ezelî ise, o hâlde Allah’ın kudreti mahlûka tâbî olur. Çünkü yaratmayı bırakması imkânsız olur. Bu ise Allah’a acz isnadıdır. Tenzîh, böyle bir bâtılı red ile tamam olur.
Hudûs deliliyle bilinir ki, hâdis olan kadim olamaz. Ezelî varlık, vacibün li-zatihi’dir. O da yalnız Allah’tır. Bir nevin ezelîliğini iddia etmek, hulûl ve ittihad yollarının kapısını aralamaktır.
İbn Teymiyye, “Der’ü Teârud’il-Akl ve’n-Nakl”da apaçık bildirir:
İbn Teymiyye şöyle der: (Mecmuu'l-Fetava 17/328)
İbn Teymiyye'nin fiilî yaratma anlayışı, Allah’ın ezelî sıfatlarının tesiriyle mukadder vakitlerde yaratmayı gerektirir. Ama bu, "nevin kadimliği" demek değildir. Kadim olan Allah’tır; mahlûkat O’nun muradıyla yaratılır. “Nevi kadim” demek, ezelî mahlûk demektir.
Eğer "Allah" diyorsan, nevin de yaratılmıştır.
"Eğer kendiliğinden" diyorsan, bu bâtıl bir teselsüldür. Çünkü sonsuz sebepler zinciri yaratmayı izah etmez.
İbn Teymiyye’ye göre âlemin ne şahsı ne de nev’i kadimdir. "Nev kadimdir" gibi bir görüş, Allah’tan başka varlıkların ezeliliğini kabul etmek anlamına gelir ki bu, şirk kapısını aralar. Selef’in icmâı, Allah’tan başka her şeyin hâdis olduğuna dair açıktır.
Bu nedenle İbn Teymiyye'yi "nev kadim" görüşüne nispet etmek, hem metinlerine aykırı hem de ilim açısından haksızlıktır.
Akîde Açısından Net Hüküm
اللَّهُ أَوَّلٌ لَا شَيْءَ قَبْلَهُ; bu itikadla sabittir ki, mahlûkat ezelî olamaz. Ne nevi, ne şahsı; hepsi sonradan yaratılmıştır. Kadim olan bir “nevi” düşüncesi, ezelî olanla yaratılanı karıştırmaktır. Bu ise ta'tîl ve ilhad kapısını açar.İbn Teymiyye der ki:
Ezelî fiil yoktur ki ezelî âlem olsun. Âlem, Hâlık’ın iradesiyle başlar. Hudûs, nevinin zatına da racidir, ferde de."Her şey Allah’ın meşîetiyle olur; meşîet ise hudutsuz değildir."
Eğer âlemin nevi ezelî ise, o hâlde Allah’ın kudreti mahlûka tâbî olur. Çünkü yaratmayı bırakması imkânsız olur. Bu ise Allah’a acz isnadıdır. Tenzîh, böyle bir bâtılı red ile tamam olur.
Selef Âlimlerinden Böyle Bir Görüş Sabit Değildir
Selef âlimlerinden hiçbirinin “âlemin nev’i kadimdir” dediği sabit değildir. Bu söz, ne sahabeden, ne tabiînden, ne de dört imamdan rivayet olunmuştur. Böyle bir söz, ehl-i sünnetten dışarı taşar.Hudûs deliliyle bilinir ki, hâdis olan kadim olamaz. Ezelî varlık, vacibün li-zatihi’dir. O da yalnız Allah’tır. Bir nevin ezelîliğini iddia etmek, hulûl ve ittihad yollarının kapısını aralamaktır.
İbn Teymiyye, “Der’ü Teârud’il-Akl ve’n-Nakl”da apaçık bildirir:
Zamanlı olan, sonradan olandır. “Allah ezelden beri yaratmaktadır” sözü ise mecazla izah edilir. Hakikî mânâda değil. Çünkü ezelî yaratma, ezelî mahlûk gerektirir. Bu ise Allah’tan başka bir kadim varlık tanımaktır ki, şirktir."Allah’ın fiilleri zamanla mukayyed değildir; ama yaratılanlar zamanla kayıtlıdır. Bu da mahlûkun ezelî olamayacağını gösterir."
"Şahsıyla Hâdis, Neviyle Kadim" Sözü Tenakuza Dayalıdır
“Şahsıyla hâdis, neviyle kadim” sözü, kelâmcıların “nevi ile ferd” ayrımı üzerinden türettiği bir tenakuza dayanır. Hâlbuki âlem, Allah’ın yaratmasıyla vardır ve yaratma varsa, mahallin de hudûsu vardır. Nevin de hudûsu kaçınılmazdır.İbn Teymiyye şöyle der: (Mecmuu'l-Fetava 17/328)
Bu ifade hem ferdî hem nev’î kapsar. Nev’in kadim olduğunu iddia etmek, Hâlık’ın dışındaki bir şeyi ezelîleştirmektir. Bu ise ilahiyat sınırını çiğner."وأيضا فالذي علم بالاضطرار من دين الرسل أن كل ما سوى الله مخلوق محدث كائن بعد أن لم يكن." – "Yine peygamberlerin dinin zorunlu olarak bilinir ki Allahtan gayrı masiva(herşey) mahluk ve muhdestir yokken varolmuştur"
Sonsuz Geçmiş ve Teselsül Meselesi
Eğer nevi kadimse, sonsuz sayıda mahlûk geçmişte var olmalıdır. Bu da temâdî (sonsuz geçmiş) ve tedâhum (birbirine girme) demektir. Halbuki İbn Teymiyye, sonsuz geçmişin varlıkta değil, sadece Allah’ın kudretinde mümkün olduğunu kabul eder.İbn Teymiyye'nin fiilî yaratma anlayışı, Allah’ın ezelî sıfatlarının tesiriyle mukadder vakitlerde yaratmayı gerektirir. Ama bu, "nevin kadimliği" demek değildir. Kadim olan Allah’tır; mahlûkat O’nun muradıyla yaratılır. “Nevi kadim” demek, ezelî mahlûk demektir.
"Nev Kadimdir" Sözü Teselsüle Götürür
Şahıs hâdis, nevi kadim diyene sorulur: Bu nev’i kim devam ettiriyor, kim yaratıyor?Eğer "Allah" diyorsan, nevin de yaratılmıştır.
"Eğer kendiliğinden" diyorsan, bu bâtıl bir teselsüldür. Çünkü sonsuz sebepler zinciri yaratmayı izah etmez.
İbn Teymiyye’ye göre âlemin ne şahsı ne de nev’i kadimdir. "Nev kadimdir" gibi bir görüş, Allah’tan başka varlıkların ezeliliğini kabul etmek anlamına gelir ki bu, şirk kapısını aralar. Selef’in icmâı, Allah’tan başka her şeyin hâdis olduğuna dair açıktır.
Bu nedenle İbn Teymiyye'yi "nev kadim" görüşüne nispet etmek, hem metinlerine aykırı hem de ilim açısından haksızlıktır.
Son düzenleme: