Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

ibni teymiye hakkında....

matematikçi Çevrimdışı

matematikçi

Üye
İslam-TR Üyesi
s.a. Mihac es-Sünne en-Nebeviyye ve kıtab-ul arş kıtabını bana bulabilırmısınız?çok kötü seyler diyorlarda hakkında bakacagım bir dogru mu diye.....:kafaçakma
 
H Çevrimdışı

hido79

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Kim Ibni Teymiyye (rh) hakkinda kotu seyler soyluyor, ondan bahsetsene. ona gore sana tek tek cevap verelim
 
Y Çevrimdışı

Yavuz_Selim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bazı İslam Alimlerinin İbn Teymiyye Hakkındaki sözleri:


Hanefi mezhebinin meşhur âlimlerinden Bedruddin el-Ayni Şeyhulislam ibn teymiyye hakkında şöyle demiştir:

"Kim onun kâfir olduğunu söylerse o (ibn teymiyye'yi tekfir eden) kâfir olur. Kim onu zındıklıkla itham ederse o (bu ithamı yapan) zındıktır. Bu sözler ona nasıl nisbet edilebilir? Onun kitapları her tarafta yayılmıştır ve onun kitaplarında sapıklık ve tefrikaya işaret eden hiç bir şey yoktur."



İbnu Abdilhadi, İbnu Teymiyye hakkında şöyle demiştir:

"Rabbani bir imam, ümmetin müftüsü, ilim denizi, hafızların seyyidi, asrının eşsiz bir âlimi. Şeyhu'l-İslâm, Kur'an'ın tercümanı, zahidlerin önderi, abidler içinde sessiz, bid'atçıların düşmanı ve müçtehid imamların sonuncusu."


Hafız Zemlekani (727/1327) ibni teymiyye nin zekasını ve hadis ilmindeki yerini şöyle anlatır:

"Beşyüz seneden beri hıfzı ondan daha kuvvetli olan birisi görülmemiştir."


Hafız el-Mizzi onun hakkında:

"İbn Teymiyye'den daha iyi Kur'an'ı ve sünneti bilen ve en güzel şekilde onların yolundan giden görmedim" demiştir.



yine Bedruddin el-Ayni şöyle demiştir:

“Ona (ibn teymiyye'ye) dil uzatan kimse ancak gülleri koklamakla birlikte hemen ölen pislik böceği gibidir. Gözünün zayıflığı dolayısıyla ışık parıltısından rahatsız olan yarasaya benzer. Ona dil uzatanların tenkid edebilme özellikleri de yoktur, ışık saçıcı, dikkate değer düşünceleri de yoktur. Bunlar önemsiz şahsiyetlerdir. Bunlar arasından onu tekfir edenlerin ise ilim adamı olarak kimlikleri belirsizdir, adları, sanları yoktur."


fethul bari nin müellifi ibn hacer el- Askalani ise şöyle söylemiştir:

“Şeyhu’l-İslam İbn-i Teymiye kanaatlerini kabul edenin de, etmeyenin de çokça istifade ettiği bir kimsedir. Dört bir yana yayılmış eserlerin müellifi ünlü öğrencisi Şemsuddin İbn Kayyım el-Cevziyye dışında şayet İbn-i Teymiye'nin hiçbir eseri bulunmasaydı dahi, bu bile İbn Teymiyye’nin ne kadar yüksek bir konuma sahip olduğunu en ileri derecede ortaya koyardı. Durum böyle iken bir de gerek akli, gerek nakli ilimlerde Hanbeli mezhebine mensup ilim adamları şöyle dursun, çağdaşı olan Şafîi ve diğer mezheblere mensup ilim adamları akli ve nakli ilimlerde oldukça ileri ve benzersiz olduğuna da tanıklık etmişlerdir.”



Muhammed b. Abdi’l-Berr eş-Şafîi es-Subkî de şunları söylemektedir:

“İbni Teymiyye’ye cahil bir kimse ile yanlış kanaat ve görüşlere sahib bir kimseden başkası buğzetmez. Cahil bir kimse ne söylediğini bilmez, yanlış kanaat sahibi kimseyi ise sahib olduğu yanlış kanaat onu bilip tanıdıktan sonra hakkı söylemekten alıkoyar.”



Hasımlarından birisi olan Kemalu’d-Din b. ez-Zemelkanî eş-Şafîi (v. 727) Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye hakkında şunları söylemektedir:

“Herhangi bir ilim dalına dair kendisine soru sorulacak olursa, onu gören ve onu dinleyen bir kimse, onun bu ilim dalından başka bir şey bilmediğini zanneder ve bu seviyede kimsenin o ilmi bilmediğine hükmederdi. Diğer mezheblere mensub fukaha onunla birlikte oturduklarında kendi mezhebleri ile ilgili olarak daha önceden bilmedikleri şeyleri ondan öğrenirlerdi. Herhangi bir kimse ile tartışıp da hasmı tarafından susturulduğu bilinmemektedir. İster şer’î ilimler olsun, ister başkaları olsun herhangi bir ilim hakkında söz söyledi mi mutlaka o ilim dalının uzmanlarından ve o ilmi bilmekle tanınanlardan üstün olduğu ortaya çıkardı. Beşyüz yıldan bu yana ondan daha ileri derecede hadis hıfzetmiş kimse görülmüş değildir.”



Aslen İşbilyeli, Dımaşk’lı (v. 738 h.) el-Birzâlî Ebu Muhammed el-Kasım b. Muhammed, İbn Teymiyye hakkında şunları söylemektedir:

“Hiçbir hususta arkasından yetişilemeyecek bir imamdı. İçtihad mertebesine ulaşmış ve müçtehidlerin şartları kendisinde toplanmıştı. Tefsirden söz etti mi aşırı derecedeki ezberleri dolayısıyla, güzel sunması ile herbir görüşe tercih zayıflık ve çürütmek gibi layık olduğu hükmü vermesiyle ve herbir ilme dalabildiğine dalması ile insanları hayrete düşürürdü. Huzurunda bulunanlar onun bu haline şaşırırlardı. Bununla birlikte o zühd, ibadet, yüce Allah’a yönelmek, dünya esbabından uzak kalıp, insanları yüce Allah’a davet etmeye de kendisini büsbütün vermiş bir kimse idi.”



Şafîi mezhebine mensub Dımaşk’lı ve Tehzibu’l-Kemâl adlı eserin sahibi Ebu Haccac el-Mizzî de (v. 742 h.) Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye hakkında şunları söylemiştir:

“Onun benzerini görmedim, kendisi de kendi benzerini görmüş değildir. Allah’ın kitabı ve Rasûlünün sünneti hakkında ondan daha bilgilisini, her ikisine ondan daha çok tabi olanı görmüş değilim.” Bir seferinde de şöyle demiştir: “Dörtyüz yıldan bu yana onun benzeri görülmemiştir.”



“Uyûnu’l-Eser fi’l-Meğâzîl ve’ş-Şemaili ve’s-Siyer” adlı eserin müellifi olan İbn Seyyidi’n-Nas (v. 734 h.) ibn teymiyye hakkında şunları söylemektedir:

“Ben onu bütün ilimlerde pay sahibi gördüm. Nerdeyse sünnete dair bütün rivayetleri ezberlemişti. Tefsire dair söz söyledi mi bu işin sancağını yüklenmiş olduğu görülürdü. Fıkha dair fetva verdi mi en ileri noktaya ulaşmış olduğu, hadise dair konuştu mu hadis ilim ve rivayetinde oldukça ehil olduğu, mezheb ve fırkalar hakkında konuştu mu bu hususta ondan daha etraflı bilgi sahibi kimsenin görülemediği, onun ilerisinde bu hususların kimse tarafından idrâk edilemediği anlaşılırdı. Kısacası bütün ilim dallarında akranlarından ileri idi. Onu gören hiçbir göz onun benzerini görmemiştir. Hatta kendisi bile kendisi gibisini görmüş değildir.”
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
B Çevrimdışı

BaiTullaH

Üye
İslam-TR Üyesi
evet birkaç kişi cevremde onun sapık oldugunu söyledi bir hocamıza sordum diyor sapık demek dogru degil sevmeye bilirsin ama alime sapık demek yanlıştır diye cevap aldım
 
matematikçi Çevrimdışı

matematikçi

Üye
İslam-TR Üyesi
Hindistan'ın büyük alimlerinden allâme Muhammed Abdurrahman Silhetî, 1882 senesinde basılan kitabında şöyle diyor:
İbni Teymiyye, Vehhabîlerin büyüğü ve öncüsüdür. O şeyh-ül-islam değil, bid'at ve âsâm, yani sapıklık ve günahlar şeyhidir, önderidir. Vehhabîlerin bozuk itikadlarından ilk konuşan odur. Ve aslında, bu bozuk, sapık fırkayı ortaya çıkaran odur. Zamanından Sultan ikinci Mahmud Han zamanına kadar, zikri ve akideleri gizli kaldı. Sultan ikinci Mahmud Han zamanında, Yemen tarafından [Necd'den] Muhammed bin Abdülvehhab isminde biri zuhur etti. İbni Teymiyye'nin ölümü ile yok olan, üzeri örtülen ve İslam memleketlerinde eli kolu bağlı olan bozuk itikadları körükleyip ortaya çıkardı. Yeni bir din yolu tuttu. Ehl-i sünnet vel-Cema'at mezhebine uymayan bir bid'at kampı teşkil etti. (Seyf'ül Ebrar, s.26)
Hindistanlı Ehl-i sünnet alimlerinden Mevlana Muhammed Fadlurresul 1849 senesinde telif ettiği eserinde şöyle diyor:
Biliniz ki bu İbni Teymiyye bed mezheb [yolu kötü], nefsine mağlup, Ehl-i sünnetten hariç bir kimsedir. Allahü teala için cihet [yön] söylenir dedi. İmam-ı Sübkî ona reddiye yazdı. Tabakat-ı Sübkî'de bunlar anlatılmaktadır. Sonradan çıkan bu fırkanın [Vehhabilerin] onunla çok uygunlukları ve ilgileri vardır. (Tashih'ül Mesail, s.44)
İbni Teymiyye'nin Mü'min suresinin 36-37. ayetlerinde geçen Fir'avn'a ait bir sözü delil olarak öne sürerek Allahü teâlâ için cihet isnad ettiği anlaşılıyor: (Fir'avn, Ey Haman, bana yüksek bir kule yap; belki göklerin yollarına erişirim de Musa’nın Tanrısı’nı görürüm! Doğrusu ben onu, yalancı sanıyorum, dedi. Böylece Fir'avn’a, yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve yoldan saptırıldı. Fir'avn’un tuzağı tamamen boşa çıktı.) [Mümin 36/37]
İbni Teymiyye'nin çağdaşı olan Ahmed b. Yahya el-Küllabî diyor ki:
"Keşke bilseydim, İbni Teymiyye Fir'avn'un bu sözünden Allahü teâlânın göklerin ve Arşın üzerinde olduğunu nasıl anlamıştır? Fir'avn (Musa'nın Allah'ı göklerdedir) dememiştir. Haydi Fir'avn'un dediğinden böyle anlaşıldığını farzedelim. Peki İbni Teymiyye, nasıl Fir'avn'un zannıyla istidlal eder? ...Demek ki İbni Teymiyye'nin, bu ayetten anladığı mana ve Allah'a cihet olduğuna dair itimad eylediği delil, Fir'avn'un görüşüne göredir. Akidesinde itimad ettiği delil Fir'avn'un zannettiği şey olup o Fir'avn inancının kurucusudur." (Bera’atü’l-Eş’ariyyin min Akaidi’l-Muhâlifin, s.120-121.)
Büyük alim Yusuf-i Nebhanî diyor ki:
"Fir'avniye ismine hak kazanan, Allah'a cisim nisbet etmekte, benzetme yapmakda ve yön isnad etmekte Fir'avn'a muvafık kanaate sahip bulunan Haşviye taifesidir. Yoksa, noksan sıfatlardan münezzeh bulunan Allahü teâlâyı bu gibi şeylerin tamamından tenzih eden Ehl-i sünnet vel-cemaat topluluğu değildir." (Şevahidü'l-Hakk, s.223)
Kâdızade Ahmed Efendi, İmam-ı Birgivî’nin kitabının şerhinde şöyle diyor:
“[Allahü teâlâ] Gökte ve yerde değildir, mekândan münezzehdir. ..Mekân ve zaman O’nun şanına muhaldir. ..Sağda, solda, önde, arkada, üstte ve altta değildir....Allahü teâlâ cisim ve cismanî olmakdan münezzehdir. Bir tarafda [cihette] olmaktan da münezzehdir. ..İbni Teymiyye ve yolundakiler, Allahü teâlâ üst taraftadır dediler.” (Birgivî Vasiyetnamesi Şerhi, s.24).
Hafız İbni Hacer el-Askalânî, Ed-duraru’l-kâmine isimli kitabında, İbni Teymiyye'nin sahabenin büyükleriyle ilgili sözleri hakkında alimlerden bazı nakiller yapmaktadır:
“İbni Teymiyye Ömer ibnu’l-Hattab’a üç talak meselesinde ve Hazret-i Ali'ye de on yedi meselede Kur'anın nassına muhalefet etti diye isnadda bulunmuştur. Hazret-i Ebu Bekir ne dediğini bilen yaşlı birisi olarak müslümanlığı kabul etti, ama Hazret-i Ali çocukken İslamiyeti kabul edip bir kavle göre çocuğun İslamiyeti sahih değildir, demesi ve yine Hazret-i Ali hakkında, kendisi Ebu Cehil'in kızını istemiş ve ölünceye kadar onu severek unutmamıştır, demesi üzerine alimler ona münafıklığı isnad etmişlerdir. İbni Teymiyye Hazret-i Osman hakkında (Osman malı severdi) demiş ve (Peygamberden -aleyhisselam- istigasede bulunmazdı) dediği için ona zındıklık isnad etmişlerdir.” (Bera’atü’l-Eş’ariyyin min Akaidi’l-Muhâlifin, s.410.)
İbn Hacer el-Askalânî (v. 852/1448) İbn Teymiyye’nin, İmâmiyye Şîası’nın otoritelerinden olan İbnü’l-Mutahher el-Hıllî’nin (v. 726/1325) Minhâcü’l-kerâme fî ma’rifeti’l-imâme (Tebriz 1286, Tahran 1298, Kahire 1962) adlı eserine reddiye olarak yazdığı Minhâcü’s-sünne en-nebeviyye fî nakzı kelâmi’ş-şîa ve’l-kaderiyye isimli kitabı üzerine yaptığı değerlendirmede diyor ki:
Telif esnasında kaynağını hatırlayamadığı bazı makbül/sahih hadisleri veya senedi zayıf da olsa bazı mevcut/sabit rivâyetleri mevzu olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. İbn Teymiyye, İbnü’l-Mutahher el-Hıllî’nin kullandığı hadislerin büyük bir kısmı mevzu ve çok zayıf olmakla birlikte, onun sözünü çürüteyim (tevhîn) derken bazan Hz. Ali’yi küçük düşürmüş, ifrat ve teşeddüde düşmüştür. (İbn Hacer, Lisân, VI, 319-320; a.mlf., Dürer, I, 71; Leknevî, Ecvibe, s. 174-176.)
Leknevî diyor ki:
İbn Teymiyye, İbnü’l-Cevzî (v. 597/1200) gibi hasen hadisleri mekzûb, birçok zayıf haberi de mevzû kılmış, hatta zayıf veya mevzû oluşu ihtilaf konusu olan birçok haberin, mevzû olmasında ittifak olduğunu iddia etmiştir. (Leknevî, Ecvibe, s. 174)
Ehl-i sünnet alimlerinden Yusuf Nebhanî, Şevahidü'l-Hakk'da diyor ki:
"İbni Teymiyye, dalgaları kıyıyı döven gürültülü bir deniz gibidir. Bazen sahile inci ve mercan bırakır; bazı zamanlarda da taşları ve midye kabuklarını attığı, pislikleri ve hayvan leşlerini bıraktığı olur." (s.46)
İbni Teymiyye'nin yaptığı naklin sahih olmadığını İbni Hacer-i Heytemi, ona karşı yazdığı reddiyelerinde dile getirmiştir. Bu, alimde bulunabilecek ayıpların en kuvvetlisidir. Güveni zayıflatan ve itibarı düşüren huyların en şenii, başkalarından sahih olmayan nakil yapmaktır. İsterse en kuvvetli hadis hafızlarından ve en ileri alimlerden olsun. Hafız Iraki el-Kebir'in onun hakkında söylediği "İbni Teymiyye'nin yaptığı nakillerin bir kısmına itibar olunmaz" sözüne kuvvet kazandırmaktadır. (s. 191)
"Aliyy'ül-kaari Şifa şerhinde diyor ki: Hanbelîlerden İbni Teymiyye, ifrata kaçmış bulunmaktadır. Zira Resulullah aleyhisselam efendimizi ziyaret için yolculuk yapmayı haram saymıştır. Halbuki ziyaretin yakınlık sebebi olduğu bilinmektedir. Onu inkara kalkan üzerine küfür ile hükmolunmuştur. Zira müstehab olduğunda ulemanın icmaı bulunan bir şeyi haram kılmak küfür olur. Bu, mübah olduğunda icma bulunan bir şeyi haram kılmanın da ötesinde bulunmaktadır." (s.188) (*)
"İbni Teymiyye'nin bozucu aklı ile muhalefette bulunduğu her şey, kendi uydurmasıdır. Kendi fasid inanışına göre, def edecek boş bir şüphe bulamadığı zaman "O yalandır" diye başka bir davaya geçer. Onun hakkında "İlmi aklından büyüktür" diyen, insaflı davranmıştır." (s.189)
"Ben, İbni Teymiyye'nin Minhacü's-sünnet kitabında Allahü tealaya cihet [yön] isnadını tafsilatı ile görmüş bulunuyorum... Selef-i salihinden böyle bir söz varid olmamıştır...Bilakis [İbni Teymiyye] onu kendi nefsinden çıkarıp ortaya atmış ve birçok yerde tekrarlayıp durmuştur." (s.203)
"İbni Teymiyye'nin kitapları basılmış bulunduğundan ve onların içinde Ehl-i sünnet inançlarına aykırı meseleler mevcut olduğundan dolayı, alimlere bu meseleleri açıklamaya yönelmek ve bu hususta halkı uyarmak lazımdır" (s.203)
"İbni Teymiyye'nin kelamındaki çekişme ve çelişmeye delalet eden şeylerden birisi de, kitaplarından bir kısmında söylediğinin, diğer eserlerinde ifade ettiğini nakzeder mahıyette olmasıdır. Bu, ya inançlarında hata edip dönüş yapmasından veya ilminin geniş ve eserlerinin çok olup fetvalarını ve ibarelerini yayıp dağıtması sebebiyle, daha evvelki kitaplarında yazdığını unutmasından meydana gelmektedir." (s.222)
(*) Not: İmam-ı Kastalânî, Mevâhib kitabında, "Rasulullahın Kabri Şerifini Ziyaret" kısmında diyor ki: "Kainatın efendisi Muhammed aleyhisselamın mübarek mezarını ziyaret etmek en yüce taat ve en şerefli ibadetlerdendir. Bunun aksine inanan kimse, Hak teala hazretlerine ve Rasulune ve müslüman ümmetine aykırı davranmış ve bu yüzden İslamiyet bağından kopmuş olur. Allah'a sığınırız." (Mevâhibü Ledünniye, c.2, s. 473)
İmam-ı Ebül-Hasen Sübkî buyuruyor ki:
"Resûlullah ile tevessül etmek, yani istigase etmek, ondan şefaat istemekdir. Bu ise güzel bir şeydir. Önceki ve sonraki İslam alimlerinden hiçbiri buna karşı birşey dememişdir. Yalnız İbni Teymiyye bunu inkar etdi. Böylece doğru yoldan ayrıldı. Kendinden önce gelen alimlerden hiçbirinin söylemediği bir bid’at çıkardı. Bu bid’ati ile müslümanların diline düştü."
Büyük âlim İbni Hacer-i Mekkî Fetâvel-hadîsiyye kitabında diyor ki:
"Allahü teâlâ, İbni Teymiyyeyi dalâlete, felakete düşürdü. Gözlerini kör, kulaklarını sağır etdi. Birçok alim, bunun işlerinin bozuk, sözlerinin yalan olduğunu bildirmişler ve vesikalarla ispat etmişlerdir. Büyük İslam alimi Ebül Hasen-il-Sübkinin ve oğlu Tacüddin-i Sübkinin ve İmam-ül’iz bin-cema’anın kitaplarını okuyanlar ve onun zamanında bulunan Şafi’î, Malikî ve Hanefî alimlerinin, kendisine karşı sözlerini ve yazılarını inceliyenler, sözümüzün doğruluğunu iyi anlar."
Mehazlar:
1. Muhammed Abdurrahman Silhetî, Seyf'ül Ebrar, Berekat Yay., İst. 1978.
2. Mevlana Muhammed Fadlurresul, Tashih'ül Mesail, Berekat Yay., İst 1976.
3. Ebu Hamid bin Merzuk, Bera’atü’l-Eş’ariyyin min Akaidi’l-Muhâlifin, Bedir Yay., İst 1994.
4. Yusuf-i Nebhanî, Şevahidü'l-Hakk, Fazilet Neşr., İst.
5. Kâdızade Ahmed Efendi, Birgivî Vasiyetnamesi Şerhi, Bedir Yay., İst.
6. İmam-ı Kastalânî, Mevâhibü Ledünniye, Hisar Yay., İst.
 
M Çevrimdışı

Mutedeyyin

Guest
Hindistan'ın büyük alimlerinden allâme Muhammed Abdurrahman Silhetî, 1882 senesinde basılan kitabında şöyle diyor:
İbni Teymiyye, Vehhabîlerin büyüğü ve öncüsüdür. O şeyh-ül-islam değil, bid'at ve âsâm, yani sapıklık ve günahlar şeyhidir, önderidir. Vehhabîlerin bozuk itikadlarından ilk konuşan odur. Ve aslında, bu bozuk, sapık fırkayı ortaya çıkaran odur. Zamanından Sultan ikinci Mahmud Han zamanına kadar, zikri ve akideleri gizli kaldı. Sultan ikinci Mahmud Han zamanında, Yemen tarafından [Necd'den] Muhammed bin Abdülvehhab isminde biri zuhur etti. İbni Teymiyye'nin ölümü ile yok olan, üzeri örtülen ve İslam memleketlerinde eli kolu bağlı olan bozuk itikadları körükleyip ortaya çıkardı. Yeni bir din yolu tuttu. Ehl-i sünnet vel-Cema'at mezhebine uymayan bir bid'at kampı teşkil etti. (Seyf'ül Ebrar, s.26)
Hindistanlı Ehl-i sünnet alimlerinden Mevlana Muhammed Fadlurresul 1849 senesinde telif ettiği eserinde şöyle diyor:
Biliniz ki bu İbni Teymiyye bed mezheb [yolu kötü], nefsine mağlup, Ehl-i sünnetten hariç bir kimsedir. Allahü teala için cihet [yön] söylenir dedi. İmam-ı Sübkî ona reddiye yazdı. Tabakat-ı Sübkî'de bunlar anlatılmaktadır. Sonradan çıkan bu fırkanın [Vehhabilerin] onunla çok uygunlukları ve ilgileri vardır. (Tashih'ül Mesail, s.44)
İbni Teymiyye'nin Mü'min suresinin 36-37. ayetlerinde geçen Fir'avn'a ait bir sözü delil olarak öne sürerek Allahü teâlâ için cihet isnad ettiği anlaşılıyor: (Fir'avn, Ey Haman, bana yüksek bir kule yap; belki göklerin yollarına erişirim de Musa’nın Tanrısı’nı görürüm! Doğrusu ben onu, yalancı sanıyorum, dedi. Böylece Fir'avn’a, yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve yoldan saptırıldı. Fir'avn’un tuzağı tamamen boşa çıktı.) [Mümin 36/37]
İbni Teymiyye'nin çağdaşı olan Ahmed b. Yahya el-Küllabî diyor ki:
"Keşke bilseydim, İbni Teymiyye Fir'avn'un bu sözünden Allahü teâlânın göklerin ve Arşın üzerinde olduğunu nasıl anlamıştır? Fir'avn (Musa'nın Allah'ı göklerdedir) dememiştir. Haydi Fir'avn'un dediğinden böyle anlaşıldığını farzedelim. Peki İbni Teymiyye, nasıl Fir'avn'un zannıyla istidlal eder? ...Demek ki İbni Teymiyye'nin, bu ayetten anladığı mana ve Allah'a cihet olduğuna dair itimad eylediği delil, Fir'avn'un görüşüne göredir. Akidesinde itimad ettiği delil Fir'avn'un zannettiği şey olup o Fir'avn inancının kurucusudur." (Bera’atü’l-Eş’ariyyin min Akaidi’l-Muhâlifin, s.120-121.)
Büyük alim Yusuf-i Nebhanî diyor ki:
"Fir'avniye ismine hak kazanan, Allah'a cisim nisbet etmekte, benzetme yapmakda ve yön isnad etmekte Fir'avn'a muvafık kanaate sahip bulunan Haşviye taifesidir. Yoksa, noksan sıfatlardan münezzeh bulunan Allahü teâlâyı bu gibi şeylerin tamamından tenzih eden Ehl-i sünnet vel-cemaat topluluğu değildir." (Şevahidü'l-Hakk, s.223)
Kâdızade Ahmed Efendi, İmam-ı Birgivî’nin kitabının şerhinde şöyle diyor:
“[Allahü teâlâ] Gökte ve yerde değildir, mekândan münezzehdir. ..Mekân ve zaman O’nun şanına muhaldir. ..Sağda, solda, önde, arkada, üstte ve altta değildir....Allahü teâlâ cisim ve cismanî olmakdan münezzehdir. Bir tarafda [cihette] olmaktan da münezzehdir. ..İbni Teymiyye ve yolundakiler, Allahü teâlâ üst taraftadır dediler.” (Birgivî Vasiyetnamesi Şerhi, s.24).
Hafız İbni Hacer el-Askalânî, Ed-duraru’l-kâmine isimli kitabında, İbni Teymiyye'nin sahabenin büyükleriyle ilgili sözleri hakkında alimlerden bazı nakiller yapmaktadır:
“İbni Teymiyye Ömer ibnu’l-Hattab’a üç talak meselesinde ve Hazret-i Ali'ye de on yedi meselede Kur'anın nassına muhalefet etti diye isnadda bulunmuştur. Hazret-i Ebu Bekir ne dediğini bilen yaşlı birisi olarak müslümanlığı kabul etti, ama Hazret-i Ali çocukken İslamiyeti kabul edip bir kavle göre çocuğun İslamiyeti sahih değildir, demesi ve yine Hazret-i Ali hakkında, kendisi Ebu Cehil'in kızını istemiş ve ölünceye kadar onu severek unutmamıştır, demesi üzerine alimler ona münafıklığı isnad etmişlerdir. İbni Teymiyye Hazret-i Osman hakkında (Osman malı severdi) demiş ve (Peygamberden -aleyhisselam- istigasede bulunmazdı) dediği için ona zındıklık isnad etmişlerdir.” (Bera’atü’l-Eş’ariyyin min Akaidi’l-Muhâlifin, s.410.)
İbn Hacer el-Askalânî (v. 852/1448) İbn Teymiyye’nin, İmâmiyye Şîası’nın otoritelerinden olan İbnü’l-Mutahher el-Hıllî’nin (v. 726/1325) Minhâcü’l-kerâme fî ma’rifeti’l-imâme (Tebriz 1286, Tahran 1298, Kahire 1962) adlı eserine reddiye olarak yazdığı Minhâcü’s-sünne en-nebeviyye fî nakzı kelâmi’ş-şîa ve’l-kaderiyye isimli kitabı üzerine yaptığı değerlendirmede diyor ki:
Telif esnasında kaynağını hatırlayamadığı bazı makbül/sahih hadisleri veya senedi zayıf da olsa bazı mevcut/sabit rivâyetleri mevzu olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. İbn Teymiyye, İbnü’l-Mutahher el-Hıllî’nin kullandığı hadislerin büyük bir kısmı mevzu ve çok zayıf olmakla birlikte, onun sözünü çürüteyim (tevhîn) derken bazan Hz. Ali’yi küçük düşürmüş, ifrat ve teşeddüde düşmüştür. (İbn Hacer, Lisân, VI, 319-320; a.mlf., Dürer, I, 71; Leknevî, Ecvibe, s. 174-176.)
Leknevî diyor ki:
İbn Teymiyye, İbnü’l-Cevzî (v. 597/1200) gibi hasen hadisleri mekzûb, birçok zayıf haberi de mevzû kılmış, hatta zayıf veya mevzû oluşu ihtilaf konusu olan birçok haberin, mevzû olmasında ittifak olduğunu iddia etmiştir. (Leknevî, Ecvibe, s. 174)
Ehl-i sünnet alimlerinden Yusuf Nebhanî, Şevahidü'l-Hakk'da diyor ki:
"İbni Teymiyye, dalgaları kıyıyı döven gürültülü bir deniz gibidir. Bazen sahile inci ve mercan bırakır; bazı zamanlarda da taşları ve midye kabuklarını attığı, pislikleri ve hayvan leşlerini bıraktığı olur." (s.46)
İbni Teymiyye'nin yaptığı naklin sahih olmadığını İbni Hacer-i Heytemi, ona karşı yazdığı reddiyelerinde dile getirmiştir. Bu, alimde bulunabilecek ayıpların en kuvvetlisidir. Güveni zayıflatan ve itibarı düşüren huyların en şenii, başkalarından sahih olmayan nakil yapmaktır. İsterse en kuvvetli hadis hafızlarından ve en ileri alimlerden olsun. Hafız Iraki el-Kebir'in onun hakkında söylediği "İbni Teymiyye'nin yaptığı nakillerin bir kısmına itibar olunmaz" sözüne kuvvet kazandırmaktadır. (s. 191)
"Aliyy'ül-kaari Şifa şerhinde diyor ki: Hanbelîlerden İbni Teymiyye, ifrata kaçmış bulunmaktadır. Zira Resulullah aleyhisselam efendimizi ziyaret için yolculuk yapmayı haram saymıştır. Halbuki ziyaretin yakınlık sebebi olduğu bilinmektedir. Onu inkara kalkan üzerine küfür ile hükmolunmuştur. Zira müstehab olduğunda ulemanın icmaı bulunan bir şeyi haram kılmak küfür olur. Bu, mübah olduğunda icma bulunan bir şeyi haram kılmanın da ötesinde bulunmaktadır." (s.188) (*)
"İbni Teymiyye'nin bozucu aklı ile muhalefette bulunduğu her şey, kendi uydurmasıdır. Kendi fasid inanışına göre, def edecek boş bir şüphe bulamadığı zaman "O yalandır" diye başka bir davaya geçer. Onun hakkında "İlmi aklından büyüktür" diyen, insaflı davranmıştır." (s.189)
"Ben, İbni Teymiyye'nin Minhacü's-sünnet kitabında Allahü tealaya cihet [yön] isnadını tafsilatı ile görmüş bulunuyorum... Selef-i salihinden böyle bir söz varid olmamıştır...Bilakis [İbni Teymiyye] onu kendi nefsinden çıkarıp ortaya atmış ve birçok yerde tekrarlayıp durmuştur." (s.203)
"İbni Teymiyye'nin kitapları basılmış bulunduğundan ve onların içinde Ehl-i sünnet inançlarına aykırı meseleler mevcut olduğundan dolayı, alimlere bu meseleleri açıklamaya yönelmek ve bu hususta halkı uyarmak lazımdır" (s.203)
"İbni Teymiyye'nin kelamındaki çekişme ve çelişmeye delalet eden şeylerden birisi de, kitaplarından bir kısmında söylediğinin, diğer eserlerinde ifade ettiğini nakzeder mahıyette olmasıdır. Bu, ya inançlarında hata edip dönüş yapmasından veya ilminin geniş ve eserlerinin çok olup fetvalarını ve ibarelerini yayıp dağıtması sebebiyle, daha evvelki kitaplarında yazdığını unutmasından meydana gelmektedir." (s.222)
(*) Not: İmam-ı Kastalânî, Mevâhib kitabında, "Rasulullahın Kabri Şerifini Ziyaret" kısmında diyor ki: "Kainatın efendisi Muhammed aleyhisselamın mübarek mezarını ziyaret etmek en yüce taat ve en şerefli ibadetlerdendir. Bunun aksine inanan kimse, Hak teala hazretlerine ve Rasulune ve müslüman ümmetine aykırı davranmış ve bu yüzden İslamiyet bağından kopmuş olur. Allah'a sığınırız." (Mevâhibü Ledünniye, c.2, s. 473)
İmam-ı Ebül-Hasen Sübkî buyuruyor ki:
"Resûlullah ile tevessül etmek, yani istigase etmek, ondan şefaat istemekdir. Bu ise güzel bir şeydir. Önceki ve sonraki İslam alimlerinden hiçbiri buna karşı birşey dememişdir. Yalnız İbni Teymiyye bunu inkar etdi. Böylece doğru yoldan ayrıldı. Kendinden önce gelen alimlerden hiçbirinin söylemediği bir bid’at çıkardı. Bu bid’ati ile müslümanların diline düştü."
Büyük âlim İbni Hacer-i Mekkî Fetâvel-hadîsiyye kitabında diyor ki:
"Allahü teâlâ, İbni Teymiyyeyi dalâlete, felakete düşürdü. Gözlerini kör, kulaklarını sağır etdi. Birçok alim, bunun işlerinin bozuk, sözlerinin yalan olduğunu bildirmişler ve vesikalarla ispat etmişlerdir. Büyük İslam alimi Ebül Hasen-il-Sübkinin ve oğlu Tacüddin-i Sübkinin ve İmam-ül’iz bin-cema’anın kitaplarını okuyanlar ve onun zamanında bulunan Şafi’î, Malikî ve Hanefî alimlerinin, kendisine karşı sözlerini ve yazılarını inceliyenler, sözümüzün doğruluğunu iyi anlar."
Mehazlar:
1. Muhammed Abdurrahman Silhetî, Seyf'ül Ebrar, Berekat Yay., İst. 1978.
2. Mevlana Muhammed Fadlurresul, Tashih'ül Mesail, Berekat Yay., İst 1976.
3. Ebu Hamid bin Merzuk, Bera’atü’l-Eş’ariyyin min Akaidi’l-Muhâlifin, Bedir Yay., İst 1994.
4. Yusuf-i Nebhanî, Şevahidü'l-Hakk, Fazilet Neşr., İst.
5. Kâdızade Ahmed Efendi, Birgivî Vasiyetnamesi Şerhi, Bedir Yay., İst.
6. İmam-ı Kastalânî, Mevâhibü Ledünniye, Hisar Yay., İst.


daha yazının başında ibni teymiyeden için Allah cc ondan razı olsun vahabiliğin başı diyor. ya kardeşim ibni teymiye ( doğum 661 H.) ra abdulvahap (doğum 1100 )tan enaz 400 sen önce yaşamış vahabiliğin başı daha 200 sene önceye dayanıyor Allah cc bu sapıkların yüzünü sözünü karartsın inşallah
 
yusuf Çevrimdışı

yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
daha yazının başında ibni teymiyeden için Allah cc ondan razı olsun vahabiliğin başı diyor. ya kardeşim ibni teymiye ( doğum 661 H.) ra abdulvahap (doğum 1100 )tan enaz 400 sen önce yaşamış vahabiliğin başı daha 200 sene önceye dayanıyor Allah cc bu sapıkların yüzünü sözünü karartsın inşallah

guzel kardesim adamlar ahmak kafalari calismiyor ... seyhulislama ancak musrikler bugz eder ..

gunumuz musrikleri kim dogru soyluyorsa onu VAHABI DIYE cagiriyorlar .. yani MUSRIKLER gunumuzde hak uzere olanlara vahabi ismi veriyorlar ..
 
A Çevrimdışı

Abu Jafar

Üyeliği İptal Edildi
Banned
assalamu alaykum wa rahamtullahi wa barakatuh

Cok komik.

Shaikh al-Islam Ibn Taymiyyah, rahimahullah, mi sadece bu gibi ayet´ler: "
Fir'avn, Ey Haman, bana yüksek bir kule yap; belki göklerin yollarına erişirim de Musa’nın Tanrısı’nı görürüm! Doğrusu ben onu, yalancı sanıyorum, dedi. Böylece Fir'avn’a, yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve yoldan saptırıldı. Fir'avn’un tuzağı tamamen boşa çıktı.) [Mümin 36/37] Allah´in semanin, Arsin üzerinde oldugunu anlnmis?

O durumda burdaki almanca yaziya bakin, almanca bilmiyen´de isimleri ve kaynaklar yazili, in shaa Allah.

Allah ist über dem Himmeln, über Seinem Thron: der Standpunkt von Moses oder Pharao? | Islamische Artikel nach Quran & Sunnah | Ahlu Sunnah Wal Jammah

Burdaki anilan alimlerin hepisi bu Ayet´leri, Allah´in semanin üzerinde, Arsh´in üzerinde oldugu görüsündedirler.

wa Allahu a3lam.

Ve biri diyor diye birinin sapik oldugu yetmez. Deliler nerdeymis, bugüne kadar iftiradan baska birsey degildi, ve kesinlikle baska birsey de degil´dir.

Muhammad, sallallahu alayhi wa sallam,´in sapik oldugu diyen cok du. Ve gecen (Selef) Alimler üzeri de neler deinildi, sanki Jabriyyah, Jahmiyyah, Mutazillah gibi sapik firkalar Ehli Sünnet Alimler üzeri Mushabbihah diye demediler mi? Aynisini bügün´ki firkalar bize derler, walhamdulillah.

wa alaykum salam wa rahamtullahi wa barakatuh
 
Üst Ana Sayfa Alt