- İsmâilîyye, Dürzîlik, Hıristiyanlık ve Suriye'nin yerel inançlarının bu inançta birleştirildiği düşünülmektedir.
- Sadece kendilerinin Ehl-i Beyt inancında olduğunu söylerler. Anadolu Alevîliği ve Câferiyye Şiîliğine itikadî yönden kesinlikle benzememektedir.
- Nusayrîler, hayvanların ve kadınların ruhlarının var olmadığına inanırlarBu sebeple Nusayrîlerin itikadî inanışları erkeklerden oluşan topluluk içindeki sırlardan ibarettir.
- Nusayrîlikte Kur'an-ı Kerîm'in iki manası vardır.[kaynak belirtilmeli] Gizliliği anlayamayanlar için zahirî, (yani yüzünden okunan mana) geçerlidir. Ancak Nusayrîler, İsmâilîyye öğretisi gereği bâtınîtevillere göre hareket ederler.Dolayısıyla Kuran-ı Kerim'e bir Sünnî ya da Şiî din adamının hiçbir zaman yükleyemeyeceği manaları verebilirler
- İçki haram değildir. Sadece erkekler için söz konusu olan reenkarnasyon, dinin temel inancını oluşturur ve namaz şekillerle değil, sadece dua ile kılınır gibi anlamları Kur'an'dan çıkardıklarını söylerler
- Allah'ın bazen insan sıfatıyla ortaya çıktığına ve onun en son Dünya'ya geldiği zamanki sıfatının İmam Ali olduğuna inanırlar.
- Yani Nusayrîlerin inancına göre Ali’nin vücudunda Allah’ın ruhaniyeti vardır. Bu sebeple Nusayrîlerin görüşlerinin temelini Ali’nin ilahlaştırılması teşkil eder. Nusayrîlerin bütün kollarına göre Alimabuttur, Tanrıdır (insan biçimcilik). Ali ne doğurdu, ne de doğruldu. Ölümsüzdür. Her zaman vardır. Zâtı yıldızlara hâkim olan nurdur. Nûrun nûrudur. İlâhî zatı itibariyle gizlidir. Ali, yerler ve göklerin yaratılmasından önce de var olmuştur, sonra da. O, manadır. Görünüşte imam ise de bâtınî olarak o Tanrı’dır. Bu, Nusayrîliğin temel inancı olduğu için onlara göre şehâdet kelimesi, “Ben, Ali’den başka ilâh bulunmadığına şehâdet ederim” şeklindedir.[10] Ali, Allah’tır ve nurundan Muhammed’i yaratmıştır. Ali manadır, Muhammed ise isimdir. Muhammed de kendi nurundanSalmân-ı Fârisî’yi yaratmıştır. Bu sır, Nusayrîler tarafından Hıristiyanlıktaki “Baba-Oğul-Kutsal Ruh” sistemiyle açıklanır.
- Nusayrîler, insanlık tarihinin yedi kademesini gerçekleştiren "Sâmet" (susan)'ı "Nâtık" (konuşan)'ın üstünde tutarak Ali'yi "Sâmet", Muhammed'i "Nâtık" ve sahabelerden Salmân-ı Fârisî'yi "bâb" (büyük kapı) olarak tanırlar. Bunların baş harfleri Ayn ع, Mim م ve Sin س'i önemserler. Ayrıca bu üçlü Ay, Güneş ve gökyüzü olarak da bilinir
- Ayrıca Bab’dan, yani Salmân-ı Fârisî’den sonra beş “eytam” vardır. Bunlar, Bab’ın mânevî çocukları olup, Bab tarafından yaratılmışlardır. Bunlar, tabiat olayları ve zelzeleyi yürüten Mikdad bin el-Esved, yıldızların hareketini idare eden Ebû Zer-el Gifârî, canlıların hayatlarıyla ilgilenen Abdullah bin Revâhâ, rızık ve hastalıklarla ilgilenen Osman bin Maz'un ve ruhları cesetlere gönderenKanber bin Kadân ed-Devrî'dir. Bu beş eytam, aynı zamanda beş büyük yıldızdır.[11]
- Nusayrî inancına göre, ilk üç halife ile birlikte bir kısım sahabe (Ayşe, Talha, Zübeyr vb.), Muâviye, Yezîd ve Haccâc da İblis'in sembolleridir ve lanetlidirler.[11]
Reenkarnasyon inancı [
değiştir]
Ana madde: Reenkarnasyon
- Sadece erkekler için söz konusu olan reenkarnasyon inancı, dinin temel inancını oluşturur. Önceki hayatta sevap kazananların insan, kötülükleri işleyenlerin hayvan olarak tekrar Dünya'ya geleceğine inanırlarNusayrîlere göre Cennet ve Cehennem bu Dünya'dadır. Yedi defa Nusayrî inancıyla Dünya'ya gelen inançlı bir Nusayrî, gökyüzünde yıldız olarak mutlak iyiliğe (rahmete) kavuşacaktır.
- Nusayrîlere göre kendileri, Ali'nin ulûhiyetine inanmak ve onun yüceliğinin nimetine ermek şerefine ulaşan kişilerdir. Ali'ye inanan ukkâl, yani Nusayrî ulularının ruhları, öldükten sonra hareket yoluyla yıldızlar haline dönüşerek nurlar âlemine yükselirken cuhhâl (sıradan) Nusayrîlerinki de Güneş’in etrafında dönen gezegenlere intikal eder. Nusayrî olmayanların ruhları ise hayvan bedenlerine girer.[11]
Sır inanc
ı
- Dinin şekillendiricisi olarak sahabelerden Salmân-ı Fârisî kabul edilir.
- Hatay bölgesinde eski çağda yaygın bir "sır dîni" olan Mithras öğretisinden günümüze ulaştığı düşünülebilecek bir saklı öğreti üzerine inanç biçimlenmiştir.
- Din, temelinin ne zaman ortaya çıktığı belli olmayan bir sır üzerine şekillenir.
- Arap alfabesindeki üç harfle simgelenen sır, genel halk tarafından dahî bilinmez. Bu sırrı bilmek için ermek, "eve giden yola" gitmek gerekir. Bu sırrın yanı sıra, ibadet de gizlilik içinde yapılır.
Nusayrîliğe giriş [
değiştir]Nusayrîliğe giriş şartları [
değiştir]Kadınlar bu mezhebe giremezler, çünkü onlar sır saklayamaz. Bu sebeple Nusayrîler, inançlarını kadınlara bildirmezler. Erkekler ise mezhebe girmekle yükümlüdürler. Erkeklere bu inançlar 19 yaşında öğretilir. Bundan sonra öldürülseler bile bu sırrı kimseye söylemeyeceklerine yemin ederler. Nusayrîliğe giriş için esas şart, babanın Nusayrî olmasıdır. Erkek, sağlığı yerinde, 8-10 yaşından büyük ve ölümle karşı karşıya kalsa bile sır saklayabilecek kabiliyet ve olgunlukta olmak da Nusayrîliğe giriş için gerekli şartlardandır. Nusayrîliğe girmenin şartlarına haiz olup Nusayrî inanç ve sırlarını öğrenen ve Nusayrî ibadetlerini yerine getiren Nusayrîlere ukkâl (akıllı) Nusayrîler denir. Nusayrî soyundan gelip de Nusayrî inanç ve sırlarını öğrenmeye haiz olmayan veya haiz olup da bu sırlar kendisine öğretilmeyen ya da bu inanç ve sırları bilmeyen Nusayrîlere ise cuhhâl (cahil) Nusayrîler denir.
[11]
Nusayrîlikte Şehadet Kelimesi [
değiştir]Nusayrîliğe girişte şehadet kelimesi; "Nusayrî dinînden, Cundebî görüşünden, Cunbulanî tarikâtından, Hasibî akidesinden, Cillî inancından, Meymunî fıkıhından olduğuma şehadet ederim" veya kısaca "Ben, Ali’den başka ilâh bulunmadığına şehâdet ederim" şeklindedir. Böylelikle kişi Nusayrîliğe girmiş olur. Ardından da törene geçilir.
[10]
Nusayrîliğe giriş töreni [
değiştir]Nusayrîliğe giriş, birkaç merhaleden oluşmaktadır. Nusayrîliğe giriş töreni genel olarak aşağıda sıralanan dört merhaleden oluşmaktadır.
Ön merhale [
değiştir]Mezhebe girecek yaşa gelen çocuğu babası, güvendiği bir Nusayrî’ye götürür ve ona tavassut etmesini ister. O şahıs, çocuğun manevî babası haline gelerek onu iyice tanır. Çocuğun durumu hakkında şahitler ve şeyhin huzurunda teminat alınır, çocuk eğer sır verirse öldürülür. Daha sonra o kişi çocuğun eğitimini sağlar. Nusayrîlerin gözünde iyi bir Nusayrî intibası bırakmak için namaz kılıp, oruç tutmasına özen göstermesi istenir. Zîrâ bu safhada çocuk, bir nevî ilk imtihandan geçmektedir.
[11]
Birinci merhale [
değiştir]Bu ön hazırlık safhasından sonra çocuk, "Meşveret Cemiyeti" adı verilen bir toplantıya alınır ki bu toplantı, şeyhin veya ileri gelen bir Nusayrî’nin evinde yapılır. Çocuk içeri alınır ve nefsini alçaltma, itaatkâr olmanın bir nişanesi olarak şeyhin ve orada bulunanların ayakkabılarını başına koyar. Ulûhiyet sembolü olan bir kadeh şarabı içtikten sonra o, "Abdu'n-Nur" (Nur'un kulu) adını alır. Bu arada Arapça ayn (ع), mîm (م) ve sîn (س) harfleri manaları anlatılmadan bir mühür şeklinde tekrar ettirilir, tekrar el ve ayaklar öpülür. Sonunda da bu merasimin gün, ay ve senesi kaydedilir.
[11]
İkinci merhale [
değiştir]İlk merhaleden kırk gün sonra yapılan bu toplantının adı "Melik Cemiyeti"dir. Çok zengin ve görkemli bir toplantıdır. Nâkip, çocuğa tekrar bir kadeh içki sunar ve ayn (ع), mîm (م) ve sîn (س) harflerinin sırrını öğreterek bunları her gün 500 defa tekrar etmesini emreder. Bu arada Kitâbül-Mecmu'dan da bazı bölümler kendisine öğretilir.
[11]
Üçüncü merhale [
değiştir]Bu ikinciden daha görkemlidir. Nusayrîliğe giren çocuk, eğer ileri gelen bir aileden veya şeyh ailesinden geliyorsa ikinciden yedi ay, eğer halktan birisi ise dokuz ay sonra icra edilir. Geniş bir salonda yapılan bu merasim, bir hayli kurala bağlıdır. Salonda ortada büyük şeyhi temsilen bir imam oturur, sağında nâkip, solunda ise necip vardır. Bu şekil, aynı zamanda ayn (ع), mîm (م) ve sîn (س) harflerini, yani Ali, Muhammed ve Selmân üçlüsünü temsil etmektedir. Bu üçlü sembolize sistemi Hıristiyanlıktaki "Baba - Oğul - Ruh-ul Kudüs" sistemiyle açıklanır. Ayrıca Selmân'dan sonra beş tane de eytam vardır (yukarıya bakınız). Bu beş eytam, aynı zamanda beş büyük yıldızdır. Nakibin sağında da havarileri temsilen on iki kişi bulunur. Necibin solunda ise yirmi dört kişi yer almaktadır. Bu kişiler, Kitâbul-Mecmu'nun beş defa tekrar edildiğine şahitlik ederler. Merasimin başında imam, dîne girmekte olan kişiden tekrar sır saklayacağına dair söz ister, havârîler de onun sözüne şahitlik ederler. Bu sırada on iki havari önlerindeki on iki bardaktan birer yudum içki alırlar, aday da alır ve böylece ulûhiyete erilmiş olur. Nusayrîliğe göre gök gürültüsü ve şimşek çakması, Ali’nin adının anılmasıdır. Üzüm çubuğu kutsaldır. Nusayrîler, onu bir nur gibi görürler. Ayrıca Nusayrîlere göre şarap, ulûhiyetin sembolüdür ve kutsaldır. Bundan dolayı şarabı ve şarabın aslı olan üzüm asmalarını aşırı bir şekilde yüceltirler.
[11]
Nusayrîlikte kutsal kabul edilen bayram ve merasimler (gün ve geceler) [
değiştir]
- Fıtr (Ramazan) [11][10][12]
- Adhâ (Kurban) [11][10][12]
- Gadîr (18 Zilhicce; Muhammed bin Abdullah'ın Ali bin Ebu Talib'i imam tayin ettiğine inanılan gün) [11][10][12]
- Mubâhale (21 Zilhicce, Necranlı Hıristiyanlarla Muhammed bin Abdullah arasındaki lânetleşme olayı) [11][10][12]
- Firaş (29 Zilhicce; Muhammed bin Abdullah'ın Medine'ye hicret ettiği gecede Ali bin Ebu Talib'in Muhammed bin Abdullah'ın yatağına yatması) [11][10][12]
- Aşûre (10 Muharrem; Nusayrîlere göre Hüseyin bin Ali Kerbela'da ölmemiş, İsa gibi göğe çekilmiştir.) [11][10][12]
- 9 Rebiulevvel (Ömer bin Hattab'ın şehit edildiği gün) [11][10][12]
- 15 Şaban (Selmân'ın ölümü) [11][10][12]
- Nevruz ve Mihrican bayramları [11][10][12]
- 24/25 Aralık gecesi İsa'nın doğumu ve "son yemek" âyini [11][10][12]
- Ayrıca Nusayrîler, Hıristiyanların bayramlarında da bayram yaparlar.[11][10][12]