Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İçinizde Suriye Nusayrilerinin Akidesini Bilen Var Mı?

eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
esad.jpg


Meğer olay Müslümanlar arasındaki üzücü bir kardeş kavgasıymış, Amerika’nın oyununa gelinmemeliymiş, öpüşülüp barışılmalıymış… Burada sormak lazım: Biz Nusayrilerle ne zaman kardeş olduk? “Müminler ancak kardeştirler.”(5), tamam. Peki, Nusayrilere göre biz ne zaman Müslüman kabul edildik, Ehl-i Sünnet’e göre Nusayriler ne zaman Müslüman kabul edildi? Tüm bu sorular bizi yeni bir soruya sürüklemekte: İçinizde Nusayrilerin akidesini bilen var mı?


Akide, bir dinin inanç esaslarıdır. Bir dine girmek için o dinin akidesinin benimsenmesi gerekir. O dinin akidesinin bir kısmının ya da tamamının reddedilmesi ise kişiyi o dinden çıkartır. Durup dururken “Ben Müslümanım” diyen bir insanın akidesinin araştırılması elbette güzel bir ahlak değildir. Ancak söz konusu olan Suriye’deki soykırımsa ve birileri katleden ve tecavüz edenlerle, katledilen ve tecavüz edilenlere “Nusayriler Müslüman kardeşleriniz, sizi öldürüyor ve katlediyor olsa da ayaklanmanız yanlış.” edebiyatı yapıyorsa, burada Nusayrilerin akaidine bir bakmak gerekir:

“Mezhebin kurucusu İbn-i Nusayr, Ali’nin ilahlığını, kendisinin de onun peygamberi olduğunu iddia etmiş, tenasühü(6) benimsemiş, haramları helal saymak gibi aşırı görüşler ileri sürmüştür.”(7)

“El-Hasibi tarafından yazılan ve 16 sureden oluşan Kitabu’l Mecmu, Nusayrilik’in kutsal kitabı kabul edilmektedir. Ali'nin ilahlaştırılması temelinde yükselen mezhebin nazariyesi, Hristiyanlıktaki baba/oğul/kutsal ruh üçlemesine benzer bir şekilde Ali/Muhammed/Selman üçlemesi yaparak bâtınî bir akideye dayanmaktadır.” (8)

“Nusayrilerin İslam’dan kopmalarının nedenlerinden biri de Allah’ın (haşa!) insan şeklinde zaman zaman yeryüzünde göründüğüne ilişkin inanışlarıdır. Onlara göre Allah, son olarak Hz. Ali’nin kişiliğinde gözükmüştür. Yani Hz. Ali, Nusayrilere göre Tanrı’dır ve o da (sahabeden) Selman-ı Farisî’yi yaratmıştır.” (9)

“Görünüşte (Ali) imam ise de, bâtınî olarak o Tanrı'dır. Bu, Nusayrilik'in temel inancı olduğu için, onlara göre şehâdet kelimesi, "Ben, Ali'den başka ilâh bulunmadığına şehâdet ederim" şeklindedir.” (10)
Şimdi kardeşlik edebiyatı yapanların cümlesini yeniden hatırlayalım: “Rabbimiz, kitabımız, kıblemiz, peygamberimiz birdir.”
Biz Ehl-i Sünnet’e göre Rabbimiz Allah’tır ve insan olarak yeryüzüne inmez. Nusayrilerin Rabbi ise Ali’de olduğu gibi yeryüzüne birkaç defa insan olarak inmiştir. Yani bizim ve onların Rabbi bir değildir. Kur’an’a göre İsa Allah’ın oğludur demek insanı kâfir yaptığına göre Ali’ye (haşa) Allah’ın kendisi diyenlerin Ehl-i Sünnet’e göre kâfir olduğu apaçıktır.
Biz Ehl-i Sünnet’e göre kitabımız Kur’an-ı Kerim’dir. Nusayriler Kur’an’la beraber 16 sureden oluşan Kitabu’l Mecmua’yı da kutsal kitap görerek kâfir olmuşlardır. Kitaplarımız da bir değil demek ki.
Biz Ehl-i Sünnet’ göre kıblemiz Kâbe’dir ona yönelerek namazımızı kılıyoruz. Diyanet Ansiklopedisi’nde Nusayrilerin bu konuya bakışı evlere şenlik: “Namaz, Ali’ye açılan kalbin niyazı anlamında anlaşıldığından özel bir mekâna, camiye ihtiyaç duyulmadığı gibi herhangi bir tarafa yönelme yahut özel bir duruş da söz konusu değildir.” (11) Kıblenin aynı olması da tutmadı.
Biz Ehl-i Sünnet için Hz. Muhammed (sav) son peygamberdir. Nusayrilere göre İbn-i Nusayr da peygamberdir. Resulullah (sav) zamanında Allah’ın ilah olduğunu, Muhammed (s.a.v.)’in peygamber olduğunu, aynı zamanda Müseyleme’nin de peygamber olduğunu iddia edenler mürted kabul edildiğine göre buradan Nusayriler de kâfir olmuş oluyorlar. Peygamberlerimiz de bir değil yani.
Bu meselenin anlaşılması çok önemli çünkü bu bakışla beraber uygulama da değişiyor. Nusayrilerin müşrik bir toplum olduğu, Nusayri rejiminin de tağut olduğu anlaşıldığında, Esad yanlısı “İslamcı” yazarların ikinci tezi de çökmeye mahkûm oluyor.


5) Hucurat 49/10
6) Ruhun ölümle birlikte bedenden ayrılınca başka bir bedene girerek yeniden dünyaya gelmesi
7) Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nin Nusayrilik maddesi, cilt 33, sayfa 271)
8) Genç Birikim Dergisi, Mayıs 2011 sayısı, sayfa 5
9) Ahmed Kalkan, Müslümanların Akaidi, Rağbet Yayınları, sayfa 423
10) Ahmet Turan, "Kitâbu'l-Mecmu'u'nun Tercümesi", Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı 8, Samsun 1996, s. 8-11.
11) Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nin Nusayrilik maddesi, cilt 33, sayfa 272

Mirac Karaaslan
 
Son düzenleme:
K Çevrimdışı

Kozzsoy

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi


Reenkarnasyon inancı [değiştir]Ana madde: Reenkarnasyon

  • Sadece erkekler için söz konusu olan reenkarnasyon inancı, dinin temel inancını oluşturur. Önceki hayatta sevap kazananların insan, kötülükleri işleyenlerin hayvan olarak tekrar Dünya'ya geleceğine inanırlarNusayrîlere göre Cennet ve Cehennem bu Dünya'dadır. Yedi defa Nusayrî inancıyla Dünya'ya gelen inançlı bir Nusayrî, gökyüzünde yıldız olarak mutlak iyiliğe (rahmete) kavuşacaktır.
  • Nusayrîlere göre kendileri, Ali'nin ulûhiyetine inanmak ve onun yüceliğinin nimetine ermek şerefine ulaşan kişilerdir. Ali'ye inanan ukkâl, yani Nusayrî ulularının ruhları, öldükten sonra hareket yoluyla yıldızlar haline dönüşerek nurlar âlemine yükselirken cuhhâl (sıradan) Nusayrîlerinki de Güneş’in etrafında dönen gezegenlere intikal eder. Nusayrî olmayanların ruhları ise hayvan bedenlerine girer.[11]


Sır inancı
  • Dinin şekillendiricisi olarak sahabelerden Salmân-ı Fârisî kabul edilir.
  • Hatay bölgesinde eski çağda yaygın bir "sır dîni" olan Mithras öğretisinden günümüze ulaştığı düşünülebilecek bir saklı öğreti üzerine inanç biçimlenmiştir.
  • Din, temelinin ne zaman ortaya çıktığı belli olmayan bir sır üzerine şekillenir.
  • Arap alfabesindeki üç harfle simgelenen sır, genel halk tarafından dahî bilinmez. Bu sırrı bilmek için ermek, "eve giden yola" gitmek gerekir. Bu sırrın yanı sıra, ibadet de gizlilik içinde yapılır.
Nusayrîliğe giriş [değiştir]Nusayrîliğe giriş şartları [değiştir]Kadınlar bu mezhebe giremezler, çünkü onlar sır saklayamaz. Bu sebeple Nusayrîler, inançlarını kadınlara bildirmezler. Erkekler ise mezhebe girmekle yükümlüdürler. Erkeklere bu inançlar 19 yaşında öğretilir. Bundan sonra öldürülseler bile bu sırrı kimseye söylemeyeceklerine yemin ederler. Nusayrîliğe giriş için esas şart, babanın Nusayrî olmasıdır. Erkek, sağlığı yerinde, 8-10 yaşından büyük ve ölümle karşı karşıya kalsa bile sır saklayabilecek kabiliyet ve olgunlukta olmak da Nusayrîliğe giriş için gerekli şartlardandır. Nusayrîliğe girmenin şartlarına haiz olup Nusayrî inanç ve sırlarını öğrenen ve Nusayrî ibadetlerini yerine getiren Nusayrîlere ukkâl (akıllı) Nusayrîler denir. Nusayrî soyundan gelip de Nusayrî inanç ve sırlarını öğrenmeye haiz olmayan veya haiz olup da bu sırlar kendisine öğretilmeyen ya da bu inanç ve sırları bilmeyen Nusayrîlere ise cuhhâl (cahil) Nusayrîler denir.[11]
Nusayrîlikte Şehadet Kelimesi [değiştir]Nusayrîliğe girişte şehadet kelimesi; "Nusayrî dinînden, Cundebî görüşünden, Cunbulanî tarikâtından, Hasibî akidesinden, Cillî inancından, Meymunî fıkıhından olduğuma şehadet ederim" veya kısaca "Ben, Ali’den başka ilâh bulunmadığına şehâdet ederim" şeklindedir. Böylelikle kişi Nusayrîliğe girmiş olur. Ardından da törene geçilir.[10]
Nusayrîliğe giriş töreni [değiştir]Nusayrîliğe giriş, birkaç merhaleden oluşmaktadır. Nusayrîliğe giriş töreni genel olarak aşağıda sıralanan dört merhaleden oluşmaktadır.
Ön merhale [değiştir]Mezhebe girecek yaşa gelen çocuğu babası, güvendiği bir Nusayrî’ye götürür ve ona tavassut etmesini ister. O şahıs, çocuğun manevî babası haline gelerek onu iyice tanır. Çocuğun durumu hakkında şahitler ve şeyhin huzurunda teminat alınır, çocuk eğer sır verirse öldürülür. Daha sonra o kişi çocuğun eğitimini sağlar. Nusayrîlerin gözünde iyi bir Nusayrî intibası bırakmak için namaz kılıp, oruç tutmasına özen göstermesi istenir. Zîrâ bu safhada çocuk, bir nevî ilk imtihandan geçmektedir.[11]
Birinci merhale [değiştir]Bu ön hazırlık safhasından sonra çocuk, "Meşveret Cemiyeti" adı verilen bir toplantıya alınır ki bu toplantı, şeyhin veya ileri gelen bir Nusayrî’nin evinde yapılır. Çocuk içeri alınır ve nefsini alçaltma, itaatkâr olmanın bir nişanesi olarak şeyhin ve orada bulunanların ayakkabılarını başına koyar. Ulûhiyet sembolü olan bir kadeh şarabı içtikten sonra o, "Abdu'n-Nur" (Nur'un kulu) adını alır. Bu arada Arapça ayn (ع), mîm (م) ve sîn (س‎) harfleri manaları anlatılmadan bir mühür şeklinde tekrar ettirilir, tekrar el ve ayaklar öpülür. Sonunda da bu merasimin gün, ay ve senesi kaydedilir.[11]
İkinci merhale [değiştir]İlk merhaleden kırk gün sonra yapılan bu toplantının adı "Melik Cemiyeti"dir. Çok zengin ve görkemli bir toplantıdır. Nâkip, çocuğa tekrar bir kadeh içki sunar ve ayn (ع), mîm (م) ve sîn (س‎) harflerinin sırrını öğreterek bunları her gün 500 defa tekrar etmesini emreder. Bu arada Kitâbül-Mecmu'dan da bazı bölümler kendisine öğretilir.[11]
Üçüncü merhale [değiştir]Bu ikinciden daha görkemlidir. Nusayrîliğe giren çocuk, eğer ileri gelen bir aileden veya şeyh ailesinden geliyorsa ikinciden yedi ay, eğer halktan birisi ise dokuz ay sonra icra edilir. Geniş bir salonda yapılan bu merasim, bir hayli kurala bağlıdır. Salonda ortada büyük şeyhi temsilen bir imam oturur, sağında nâkip, solunda ise necip vardır. Bu şekil, aynı zamanda ayn (ع), mîm (م) ve sîn (س‎) harflerini, yani Ali, Muhammed ve Selmân üçlüsünü temsil etmektedir. Bu üçlü sembolize sistemi Hıristiyanlıktaki "Baba - Oğul - Ruh-ul Kudüs" sistemiyle açıklanır. Ayrıca Selmân'dan sonra beş tane de eytam vardır (yukarıya bakınız). Bu beş eytam, aynı zamanda beş büyük yıldızdır. Nakibin sağında da havarileri temsilen on iki kişi bulunur. Necibin solunda ise yirmi dört kişi yer almaktadır. Bu kişiler, Kitâbul-Mecmu'nun beş defa tekrar edildiğine şahitlik ederler. Merasimin başında imam, dîne girmekte olan kişiden tekrar sır saklayacağına dair söz ister, havârîler de onun sözüne şahitlik ederler. Bu sırada on iki havari önlerindeki on iki bardaktan birer yudum içki alırlar, aday da alır ve böylece ulûhiyete erilmiş olur. Nusayrîliğe göre gök gürültüsü ve şimşek çakması, Ali’nin adının anılmasıdır. Üzüm çubuğu kutsaldır. Nusayrîler, onu bir nur gibi görürler. Ayrıca Nusayrîlere göre şarap, ulûhiyetin sembolüdür ve kutsaldır. Bundan dolayı şarabı ve şarabın aslı olan üzüm asmalarını aşırı bir şekilde yüceltirler.[11]
Nusayrîlikte kutsal kabul edilen bayram ve merasimler (gün ve geceler) [değiştir]
  1. Fıtr (Ramazan) [11][10][12]
  2. Adhâ (Kurban) [11][10][12]
  3. Gadîr (18 Zilhicce; Muhammed bin Abdullah'ın Ali bin Ebu Talib'i imam tayin ettiğine inanılan gün) [11][10][12]
  4. Mubâhale (21 Zilhicce, Necranlı Hıristiyanlarla Muhammed bin Abdullah arasındaki lânetleşme olayı) [11][10][12]
  5. Firaş (29 Zilhicce; Muhammed bin Abdullah'ın Medine'ye hicret ettiği gecede Ali bin Ebu Talib'in Muhammed bin Abdullah'ın yatağına yatması) [11][10][12]
  6. Aşûre (10 Muharrem; Nusayrîlere göre Hüseyin bin Ali Kerbela'da ölmemiş, İsa gibi göğe çekilmiştir.) [11][10][12]
  7. 9 Rebiulevvel (Ömer bin Hattab'ın şehit edildiği gün) [11][10][12]
  8. 15 Şaban (Selmân'ın ölümü) [11][10][12]
  9. Nevruz ve Mihrican bayramları [11][10][12]
  10. 24/25 Aralık gecesi İsa'nın doğumu ve "son yemek" âyini [11][10][12]
  11. Ayrıca Nusayrîler, Hıristiyanların bayramlarında da bayram yaparlar.[11][10][12]



Wikiiden aldım....
 
S Çevrimdışı

seeartos

Üye
İslam-TR Üyesi
Türkiye'deki aleviliğin arap versiyonu.

Yalnız wiki'deki şu kısım dikkatimi çekti;

Ön merhale Mezhebe girecek yaşa gelen çocuğu babası, güvendiği bir Nusayrî’ye götürür ve ona tavassut etmesini ister. O şahıs, çocuğun manevî babası haline gelerek onu iyice tanır. Çocuğun durumu hakkında şahitler ve şeyhin huzurunda teminat alınır, çocuk eğer sır verirse öldürülür. Daha sonra o kişi çocuğun eğitimini sağlar. Nusayrîlerin gözünde iyi bir Nusayrî intibası bırakmak için namaz kılıp, oruç tutmasına özen göstermesi istenir. Zîrâ bu safhada çocuk, bir nevî ilk imtihandan geçmektedir.

Sapık akidelerini çok ciddiye alıyorlar.Çocuk sır verirse öldürülürmüş.Gizli kapakli dinmi olur be...
 
Üst Ana Sayfa Alt