I
Cevapsız Sorular
Gönül hücresine kondurduğu dünyevi arzuları düşünüyor. Sonra aynanın karşısına geçip《Eyvah! Ne yapıyorum?》 sorusuna cevap arıyor. Aldığı cevap gönül hücresine muazzam bir umut yüklüyor ve 《tamam》 diyor 《tamam bunun üstesinden geleceğim》. Aradan 5 dakika geçmiyor yine aynanın karşısında 《Ne yapıyorsun? Nereye gittiğinin farkında mısın?》 sorusunu sorarken buluyor kendisini. Buna cevap vermeye amelleri yetmiyor. Sessizliğe bürünüyor aynalar. Aslında başka soru bekliyor. Onu tatmin edecek bir soru... Belkide rahat cevap vereceği, omzuna yük yüklemeyecek bir soru... 'Sevdiğin biri var mı? İşler nasıl gidiyor? Çok para kazanıyor musun?' gibi basit bir soru... Tam bu sırada İdami'yi yıkacak soruyu soruyor 《Ben... Ben iman olmadan yaşayabilirmiyim İdami?》. Bakışlarını aynaya çeviren İdami sinirli ama dokunsan ağlayacak bir eda ile 《Yaşayamazsın... Biliyorum yaşayamazsın. N'olur sus artık, dayanamıyorum...》cevabını vererek hıçkırıklara boğuluyor. İdami'nin hıçkırıklarına aldırış etmeden sorularına devam ediyor. 《Ne olacak seninle aramızdaki bu ilişki? Beni sadece göğsünde taşıyarak mı yaşayacaksın? Ne zaman kullanacaksın beni? Ne zaman ellerimden tutacaksın? Ne zaman birlikte yaşayacağız? Ne zaman bir olacağız? Zamanı gelmedi mi? Sevgilerin yücesiyle bağlanma zamanımız gelmedi mi?》aynaya bakan İdami 《Bilmiyorum kalbim, bilmiyorum... Belki de çok geç kaldık.》 diyerek aynaya sert bir yumuruk atar ve kana bulanan eline bakarak 《Belkide çoktan kana buladım seni》diyerek sorulardan kaçar.