Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ilah Ve 'ilahlaştirma'

:)sümeyye:) Çevrimdışı

:)sümeyye:)

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
“İlah Kavramı” ve İlahlaştırmanın Anlamı



İnsanlar çoğu zaman birden çok ilah edinirler de farkına bile varmazlar. Çünkü, pek çok kimse “ilah” kelimesinin ne anlama geldiğinden habersizdir.

Halbuki, “ilah” kavramının içinde barındırdığı her anlama insanoğlunun ihtiyacı vardır. Eğer bu anlamlar iyi bilinmez ve kavranmaz ise o zaman bu boşluğu sahte ilahlar doldurur. İnsanlar “Tek İlah” yönelmeleri gerekirken başka ilahlara yönelmek ihtiyaç haline gelir. Böylece “ilahlaştırma” başlar.

İnsan psikolojisi ilaha sığınma ihtiyacı içindedir. Bu ihtiyaç bir şekilde karşılanacaktır. İlah kelimesinin içeriği, duygu ve davranışlar ile ilgili olarak hayatın tüm alanlarını kapsar. Bunun için, tek ilahtan saparak başka ilahlara kaymayı, yani “şirk”i hayatın her alanında görmek mümkün. Günlük işleri düzgün gitsin diye yanında taşıdığı uğur simgesi bir boncuk, bir tutam saç, içinde ne yazdığı pek de önemli olmayan ve merak dahi edilmeyen bir muskadan, uğurlu kelime ve sayılardan, kişilere, makamlara, servetlere kuruluşlara kadar.. Kendisi olmadan hayatın hiçbir anlamının olmayacağı düşünülen ve “her şeyden çok sevilen”, “bağlanılan” maddi manevi her şey bir anlamda ilahlaştırmadır.

Geliştiği zeminin özelliklerine göre, kişilikler; başkalarına sığınma, bağlanma ve itaate; gereksiz korkulara, sapmış sevgilere, umut ve beklentilere eğilimli olabilirler. Bu psikolojik özellikler ve eksiklikler ise ilah edinmenin hazırlayıcı, kolaylaştırıcı zeminini oluşturur.

Abdulkadir Geylani diyor ki;
"Allah'tan başka her kime itaat ediyorsan, o senin ilahın olur. Kimden korkuyor ve kurtuluşu kimden bekliyorsan onu ilah seçmişsin demektir. Zarar ve menfaati kimden biliyor ve Allah'ın o işi onun eliyle yaptığını görmüyorsan o senin için ilahtır. Ey kalbi ölü olanlar! Ey güç ve kuvvetlerinin putlarına tapanlar; geçim kaynaklarını, mallarını ve memleketlerinin sultanlarını putlaştıranlar! Kim zarar ve menfaati Allah'tan değil de başkasından görüyorsa o, Allah'ın kulu değil, onun kuludur."

"Yalnız dille şahadet getirmek sana fayda vermez. Çünkü kalbinde birçok ilah vardır. İdarecilerden olan korkun, kalbine ilahtır. Çalışmasına, kuvvetine ve yaptığın ticaretine güvenmen sana birer ilahtır. Onları kalbinden çıkarmadıkça, 'Allah'tan başka ilah yoktur' demen faydasızdır.. Neye, kime itimat ediyorsan sana ilah o'dur." (13)

Ebul Hasan el Nedvi de;
"Allah'tan başka kime itaat ediyorsan.. kimden korkuyor ve ondan kurtuluşu diliyorsan, onu ilah seçmişsin demektir. Zarar ve menfaati kimden biliyor ve Allah'ın o işi, onun eliyle yaptığını görmüyorsan, o senin için ilahtır" (14) diyor.

Mevdudi ise bu konuya şöyle açıklık getiriyor;
"Durmadan, 'Allah'tan başka ilah yoktur' kelime-i şahadetini tekrarladığı halde (insanlar) Allah'tan başka birçok ilahlar edinirler.. Şüphesiz ki, bu şahıslar Allah'tan başkasına dua etmez, O'ndan başkasını ilah ve Rab olarak adlandırmaz. Lakin bu dil iledir. Bunun yanında, bu iki kelimenin kullanıldığı manalarda birçok ilahlar edinir de, zavallıların bundan haberleri bile olmaz."

Bir kimse; "Ne olursa olsun, herhangi bir şeyi kendisi için veli, yardımcı, kötülükleri uzaklaştıran, ihtiyaçlarını gideren, duasını kabul eden, zarar ve fayda vermeye gücü yeten bir varlık olarak görüyor ve bütün bunları tabiat kanunları çerçevesi dışında manalarla anlayıp, onlar hakkında kabul ediyorsa bu, inandığı şeyin, bu alemin nizamı üstünde bir otoriteye sahip olduğunu kabul etmesinden ileri gelmektedir.

"İster ondan korkmak ve ona ümit bağlamak olsun, isterse onu Allah huzurunda bir şefaatçi kabul etmek veya ona mutlak itaat ve emrine düşüncesizce uymak kabilinden olsun (bu ilah edinmektir). Allah'tan başkasına bağlanan maddi ve manevi bağların Allah'u Teala'ya tahsis edilmesi gerekir. Zira O, yalnız başına bütün otoriteye maliktir." (15)

Seyyid Kutup da, yine ayetler ışığında şu izahları yapıyor;
"Tevhid akidesinin, berraklığını ve sadeliğini korumak için Kur'an-ı Kerim'in şiddetle yasakladığı (Allah'a eş koşma) keyfiyeti, her zaman müşriklerin yapa geldiği gibi, bir takım şeyleri ilah ittihaz edip, Allah'la birlikte onlara da ibadet etmek şeklinde olmaz. Bunun, muhtelif şekilleriyle bir de gizli olanı vardır ki: Mesela, ümitlerinin herhangi bir şekilde Allah'tan başkasından geldiğine inanmak şirkin bir çeşididir. Yani, gizlice Allah'a şirk koşmak demektir. İbn-i Abbas (ra) bir rivayetinde şöyle demektedir: "Ayette geçen öyle bir şirk çeşididir ki, bu gizlilik, gecenin karanlığında kaypak-siyah taş üzerinde yürüyen karıncanın ayak seslerinden daha hafidir (gizlidir).

Hal böyleyken, söz ile, 'biz hiç kimseyi Allah'a ortak koşmuyoruz' demenin bir yararı yok!
"Unutma o günü ki, onları hep birden toplayacağız; sonra da, Allah'a ortak koşanlara; 'Nerede boş yere davasını güttüğünüz ortaklarınız?' diyeceğiz." (En'am suresi, 22)

"Sonra onların mazeretleri, 'Rabb'imiz Allah hakkı için biz ortak koşanlar olmadık!' demekten başka şey olmadı." (En'am suresi, 23)

"Gör ki kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler ve (tanrı diye) uydurdukları şeyler kendilerinden nasıl kaybolup gitti!" (En'am suresi, 24)

Bir kimsenin; "Ey falan, Allah hakkı için, hayatımı sana borçluyum", gibi tabirler kullanması, "Allah'la falan adam olamasaydı işimiz olmayacaktı", gibi sözler söylemesi hep bu gizli şirkin bir nevidir."

Bir hadis-i şerifte, bir adamın Peygamberimize (sav); "Allah ve sen isterseniz" dediği ve bu söze karşılık Resul-i Ekrem'in; "Beni Allah'a eş mi koşuyorsunuz?" buyurduğu rivayet edilir." (16)
Şirk bu bilgiler ve izahlar ışığında ortaya konduğunda konunun önemi daha iyi anlaşılıyor olmalıdır.

Yoksa; "İslam'ı sadece tahtadan ve taştan imal edilmiş putları yok edip, onların yerine, o putlar gibi hiç bir fonksiyonu olmayan, kişi ve toplum hayatına müdahale etmeyen, hükmetmek gibi bir sıfatı bulunmayan, soyut bir tanrı inancı getiren din olarak algılayanlar, nice sahte ilahların hükümlerine uyarak gönül hoşluğuyla yaşarlarken, 'la ilahe İllallah'ı arada bir mırıldanarak cenneti garantilemiş olmanın hayalleriyle avunur dururlar."(17)


“İlah Birdir!” Ne Demek?


Bütün bunlardan sonra “ilah” ne demektir? İlah kavramını nasıl anlamalı? Kişi, ben ilahı “bir”liyorum; “Tek İlah ancak Allah’tır!” demekle ne demek ister, ne demiş olur?

“İlah” kelimesinin öyle bir anlamı ya da anlamları olmalı ki, bu sadece tek olan ilah için geçerli olsun. Çünkü ilah tek ise, ilahın anlamları da sadece O İlah’a ait olacak demektir. Bu sebeple inanan bir kişinin öncelikle “ilah”ın anlamını bilmek mecburiyeti vardır. Aksi halde sözle “ilahı birlemek” yani “la ilahe illallah” demek bir anlam ifade etmez. Kişi bir yandan “başka ilah yoktur” der, ama kafasında, gönlünde ve davranışlarına ilaha has olması gereken, düşünce, duygu ve davranışlarla başkalarına yönelirse çelişkiye düşer. Ve bunun karşılığı da “iman” değil “şirk” yani “ilaha ortak koşma”dır.

Öyleyse “ilah” kelimesinin karşılığı olan manalar başka hiçbir şeye, hiçbir kimseye, hiçbir nesneye verilemez. Bu anlamlar gerçek ilahtan başkası için düşünülürse, işte o zaman, o şey ilahlaştırılmış olur.

“İlah”ın anlam olarak içeriğinde şunlar var;
“Dua edilen, yardım istenen”,
“Sığınılan, güvenilen”,
“Her söylediği mutlak hakikat olan”,
“Mutlak itaate edilmeye layık”,
“En çok sevilen”,
“En çok korkulan”,
“Kurtarıcı.”

Bu manalara göre; “ilah’ı birlemek” yani “ilah” ancak Allah’tır demek şu demektir:
Yalnızca O’na dua ederim, yalnızca O’ndan yardım isterim. O’na sığınır, O’na güvenirim. Sadece O’nun her sözü mutlak doğrudur. Kayıtsız şartsız, mutlak itaate layık olan tek O’dur. O’nun korkusu önüne hiçbir şeyin korkusunu geçirmem. En çok O’nu severim ve tek kurtarıcının O’ olduğuna inanırım.

Yani, “O’dan başkasını; “dua edilecek, yardım istenecek, sığınılacak, mutlak güven kaynağı, mutlak doğruyu bilecek, sorgulamadan itaate layık, en çok sevilen, en çok korkulan ve kurtarıcı” olarak görmeyeceğim!”

Durum böyle olunca, herhangi bir şeye karşı yukarıdaki manaları atfetmek onu ilahlaştırmak olur. Eşini, erkeğini bu konumlarda görmek de bir anlamda ilahlaştırmadır. (13).Abdulkadir Geylani, İlahi Armağan, Bedir Yay. İst.1997 s.103
(14).Ebul Hasan en-Nedvi, İslam Düşünce Hayatı, İst. s.237
(15).Mevdudi, Kur'an'da Dört Terim, Beyan yay. İst. 1990, s.23-25
(16).Prof.Dr.Seyyid Kutup, Fizilal il Kur'an, c.1, s.96
(17).Celalettin Vatandaş, age, s.246
 
temin_dari Çevrimdışı

temin_dari

Üye
İslam-TR Üyesi
:)sümeyye:) ' Alıntı:
“İlah Kavramı” ve İlahlaştırmanın Anlamı


“İlah”ın anlam olarak içeriğinde şunlar var;
“Dua edilen, yardım istenen”,
“Sığınılan, güvenilen”,
“Her söylediği mutlak hakikat olan”,
“Mutlak itaate edilmeye layık”,
“En çok sevilen”,
“En çok korkulan”,
“Kurtarıcı.”
Bu manalara göre; “ilah’ı birlemek” yani “ilah” ancak ALLAH’tır demek şu demektir:
Yalnızca O’na dua ederim, yalnızca O’ndan yardım isterim. O’na sığınır, O’na güvenirim. Sadece O’nun her sözü mutlak doğrudur. Kayıtsız şartsız, mutlak itaate layık olan tek O’dur. O’nun korkusu önüne hiçbir şeyin korkusunu geçirmem. En çok O’nu severim ve tek kurtarıcının O’ olduğuna inanırım.
Yani, “O’dan başkasını; “dua edilecek, yardım istenecek, sığınılacak, mutlak güven kaynağı, mutlak doğruyu bilecek, sorgulamadan itaate layık, en çok sevilen, en çok korkulan ve kurtarıcı” olarak görmeyeceğim!”
Durum böyle olunca, herhangi bir şeye karşı yukarıdaki manaları atfetmek onu ilahlaştırmak olur. Eşini, erkeğini bu konumlarda görmek de bir anlamda ilahlaştırmadır.

Allah razı olsun...
 
M Çevrimdışı

Melis26

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Ödevime yardımcı oldu, çok teşekkür ederim. Allah razı olsun.
 
Üst Ana Sayfa Alt