Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Imam Malik'in ''el-muvatta'' Adlı Eserinin Tanıtımı

A Çevrimdışı

ammar huseyn

Üye
İslam-TR Üyesi
Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla


İmam Malik'in ''el-Muvatta'' adlı eserinin tanıtımı


Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Salat selam Muhammed'in s.a.v. ve ailesinin ve ashabının üzerine olsun. Bundan sonra:


Birkaç ay önce bazı kardeşlerimin isteği üzerine bu kısa risaleyi hızlıca kaleme almıştım. Fayda olsun diye yayınlamada fayda gördüm. Belli şeyleri risaleden çıkarttım ve belli şeyleri ekledim.

Yıllardan beri Hadis ilmi ile, özelliklede Buhari ve Muslim ve Muvatta üzerine arapça çalışmalar yapıyorum ve konu üzerinde eski ulemanın eserlerini okuyorum. Bu konuda bir risalede türkçe yazmayı düşündüm.


Allah bu yaptığımı sırf kendisini için yapmamı nasib etsin, beni ve Müslümanları affetsin, ayaklarımızı İslam üzere sabit kılsın.

Allah'ın tevfiki ve meşieti ile şöyle derim:


İmam Malik'in adı, doğumu ve vefatı


İmam Malik bin Enes bin Malik bin Amir el-Asbahi el-Himyeri, Ebu Abdullah el-Medeni. Allah ona rahmet eylesin.


İlginç olanı: İmam Malik'in de, İmam Şafii'nin de, İmam Ahmed bin Hanbel'in de künyeleri: Ebu Abdullah'tır.

İmam Malik yaklaşık 92.yılda vefat etmiştir. (İkmalu Tehzibulkemal. Şeyh Mogoltay el-Hanefi. 11.clt. 30.s.)

Yine yaklaşık 178.yılda vefat etmiştir. (İkmalu Tehzibulkemal. Şeyh Mogoltay el-Hanefi. 11.clt. 33.s.)

''Malik'in muvattası fetva kitabıdır''


''Malik insanlarin görüşlerini terk edip hadisler ile amel etmeye davet ediyor''

İmam Malik r.h. el-Muvatta adı altında bir eser yazmıştır. Bu eser, İslam aleminde yazılan ve günümüze kadar gelen eski Hadis kitaplarından birisidir.


İmam Malik bu eserinin içinde bir çok Hadis'leri zikreder. Bazen senedleri ile zikeder. Bazen senedlerini zikretmeden kısaca zikreder. Bazen Sahabe'lerin sözlerini de zikreder. Hatta bazen hocaları olan tabiinlerin sözlerini bile zikrettiği gözükür. (Tabiin: Sahabe'leri görenlere denir) Bazende belli başlı konularda senedle Hadis bulamaz ise, Medine ehlinde meşhur olan görüşlere dayanarak, bu konudaki Peygamberin s.a.v. ahkamlarına ulaşamaya çalışır.

İmam Malik r.h. bütün rivayet ettiği şeyleri ve duyduğu Hadisleri bu eserine koymak için yazmadı. Halbuki bu eserini halkın Hadisler ile amel etmesini sağlamak için yazdı.

Bunun delili de, İmam Malik'in rivayet ettiği bir çok hadisleri, alimlerin yazdıları diğer Hadis kitaplarında mevcuttur. Buhari'de ve Muslim'de ve benzerlerinde rivayet edilmiştir. Ama bu Hadisler Muvatta'da mevcut değildir.

Misal verelim:

Peygamberimiz s.a.v. şöye buyurmuştur: Şüphe yok ki Allah ilmi insanların göğüslerinden çekip alacak değildir. Ama Allah alimlerin ruhlarını alarak ilmi alır. Taki hiç alim kalmadığı zaman, insanlar cahil başlar edinirler, fetva istenildiğinde fetva verirler. Hem kendilerini, hemde başkalarını (batıl fetvaları ile) dalelete sürüklerler.


Derim ki: Bu Hadisi Buhari sahihinde İsmail bin Uveys'ten, o da İmam Malik'ten, o da Hişam bin Urve'den, o da babasından, o da Abdullah bin Amr bin el-As'tan rivayet etmiştir. Ama bu Hadis Malik'in Muvatta'sında mevcut değildir.

Bunun gibi bir sürü örnek verebiliriz.

Demek ki İmam Malik Sahih gördüğü halde belli hadisleri Muvatta'sında zikretmemiştir.

Bazıları şöyle derler: Malik'in Muvatta'sında bin civarı Hadis vardır. Bizler ise binlerce hadis biliyoruz. O zaman bizler Malik'ten daha bilgiliyiz!

Halbuki bu cahiller bilmiyorlar ki İmam Malik bu Hadisleri sadece amel edilmesi için bildiği ve rivayet ettiği binlerce Hadislerinin arasından seçip insanlara yaymıştır.

İmam İbni Ebi Hatim, el-Cerh ve et-Tadil adlı eserinde, Sahih olan bir sened ile Vuheyb bin Halid'den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Hicaz'a geldik. Kimden Hadis duysuysak, illa ki bir kısmını kabul ediyorsun, bir kısmını ise reddediyorsun. Sadece Malik bin Enes'inkiler hariç.

Diğer rivayette ise: … Sadece Malik ve Yahya bin Said'in Hadis'leri hariç.

(1.clt. 13-14.s. İhyautturas bsk.)

Derim ki: İmam Vuheyb'in r.h. kasd ettiği şudur: Hicaz'a gittiğimizde, orada bulunan alimlerden Hadis dinledik. Alimlere bakıyorduk, bazen Sahih hadisleri zikrediyorlardı, bazende kabul etmediğimiz zayıf hadisleri zikrediyorlardı. Ama İmam Malik ise öyle değildi. Sadece ve sadece kuvvetli ve Sahih olan Hadis'leri zikrederdi.

Senedlerine vakıf olamadığım bir çok rivayetler, İmam Malik'in Muvatta'sını bir çok Hadislerden seçme ile yazdığını isbat ediyor(Tertibul Medarik ve Takribul Mesalik. Yazarı: Kadı İyad 1.clt. 60.s.). Bu rivayetler Sahih olmasa bile, önceden zikrettiğim deliller bunun sahih olduğunu gösteriyor.

İbni Asakir '' Dimeşk'in Tarihi (Tarihu Dimeşk) '' adlı eserinde, kuvvetli olan bir sened ile Kari Ebu Huleyd Utbe bin Hammad'dan şöyle dediğini rivayet eder: Malik bin Enes'in yanında kaldım. Dört günde ona el-Muvatta'yı okudum. Bitirdiğimde şöyle dedi: Hocanın atmış yılda toparladığı ilmi, dört günde mi aldınız? (Bu şekilde) hiç fıkhetmemişsinizdir (anlamamışınızdır).

(Darulfikir bsk. 38.s. 238.s. 4453numaralı ravi)

Derim ki: İmam Malik'in r.h. atmış yılda toparlamasından kasdı, bu eserinde yazdığı ilimleri atmış yılda hocalarından öğrenmesidir. Yoksa kitabı atmış yılda yazmış manasında değildir.

İbni Ebi Hatim, el-Cerh ve et-Tadil adlı eserinde Yunus bin Abdul-Ala'dan, o da Halid bin Nezzar'dan şöyle dediğini rivayet etmiştir:

Ebu Cafer geldiğinde Malik'e şöyle haber gönderdi: '' İnsanlar Irak'ta ihtilaf ettiler. İnsanları bir araya toparlayacak bir kitap yaz '' Bunun üzerine el-Muvatta'yı yazdı.

(1.clt. 12.s. İhyautturas bsk. Senedi Sahih'tir. Halid, İmam Malik'ten rivayet etmiştir.)

Derim ki: Bu hikaye çok önemli bir hikayedir. İçinden alınacak bir çok fayda vardır.

Bir: İmam Malik el-Muvatta adlı eserini, Hadis'leri bilmeden kıyasa binaen ahkam veren Irak'taki bazı insanlara reddiye ve onları düzeltme amacı ile kaleme almıştır.

İki: İmam Malik, el-Muvatta'sını insanlar kendisini taklid etsinler diye değil, insanlar Peygamberi s.a.v. taklid ve takip etsinler diye yazmıştır. Bu nedenle kitabını Hadis'ler ile doldurmuştur. İmam Malik'ten kendi görüşlerini yayması değil, insanları birleştirece bir görüşlerini düzeltecek bir eser yazması istenmiştir. Elbette insanların düzelmesi, anca Kuran'a ve Hadis'lere sarılmak ile olur.

Özet: İnsanlar haktan kaymaya başladıkları bir zamanda, İmam Malik insanlara Hadis'leri öğretmek için bu eserini kaleme almıştır.

İmam Malik'in Hadisleri halklar arasına yaymaya gayret etmesi, ne kadar hadisler ile amel etmeye insanları teşvik ettiğini gösterir.

Halbuki halef ulemasının geneli Bidat çıkarmış ve Selefe muhalefet etmişlerdir. ''Avam kişiler mukallid olmak zorundalar'' demişlerdir.

Bu kötü ve tehlikeli görüşü inkar ettiğini belli etmeye gayret göstererek, İmam Malik insanların arasında (hadislerden ayıklanmış) fıkıh kitabı değilde, Hadis'leri yaymaya gayret göstermiştir. Hadisleri yaysa dahi, insanlar maalesef İmam Malik'e sapkın görüşleri nisbet etmekten utanmamışlardır.

İmam Muslim de r.h. Sahih'inin mukaddimesinde açıkça kitabını halk için yazdığını defalarca zikreder.

Yine İmam Ebu Davud r.h. , Mekke'ye gönderdiği risalesinde, es-Sunen adlı muhteşem eserini halk için yazdığını söyler.

Yani: Hadis alimleri Hadisleri doldurarak yazdıkları eserleri, halk hadisler ile amel etsin diye yazmışlardır. Ama hala insanlar: Halklar Hadis'ler ile amel etmez derler.

İmam Malik r.h. kendisi de bir çok sefer görüşlerini değiştirirdi. Çünkü ona bir müddet boyunca Hadis ulaşmaz idi. Sonra kendi öğrencilerinden Hadis'leri duyar, bunun üzerine görüşünü değiştirir ve kendisine ulaşan Hadis ile amel ederdi.

İmam İbni Ebi Hatim, el-Cerh ve et-Tadil adlı eserinde Ahmed bin Abdurrahman'dan, o da dayısı Abdullah bin Vehb bin Muslim el-Kuraşi'den şöyle rivayet etmiştir:

Malik bin Enes'e abdest alırken ayak parmakları arasını ovalamak hakkında sordular. O anda ben olayı işitiyordum. Bunun üzerine (Malik) şöyle dedi: İnsanların böyle yapmalarına hiç gerek yok!

(ibni Vehb) Diyor ki: İnsanlar azalıncaya kadar bekledim. Sonra ona dedim ki: Bu konuda bizde bir Sünnet mevcuttur.

(Malik) Dedi ki: Nedir O?

Bende dedim ki: Bize Leys bin Saad ve İbni Luhey-a ve Amr bin el-Haris tahdis etti.

Hepsi Yezid bin Amr el-Meafiri'den,

O da Ebu Abdurrahman el-Hubuli'den,

O da el-Mustevrid bin Şeddad el-Kureşi'en r.a. şöyle dediğini rivayet etti:

Peygamberi s.a.v. serçe parmağı ile ayak parmakları arasını ovalarken gördüm.

Bunun üzerine (Malik) şöyle dedi: Şüphe yok ki bu Hadis güzeldir. Bu Hadis'i hiçbir zaman duymamıştım. İlk defa duyuyorum.

(İbni Vehb diyor ki) Ondan sonra onu görüyordum ki (Abdest alırken) ayak parmakları arasını ovalamayı emrediyordu.

( 1.clt. 31.s. İhyautturas bsk. Senedi Sahih'tir.

İmam Malik'e kadar olan senedi Sahih'tir. Ahmed bin Abdurrahman adlı ravi ömrünün bir kısmında belli hastalıklar geçirmiş ve rivayetlerini karıştırmıştır. Ama sonra düzelmiştir. Yine hayatının ilk başında da ezberi iyidir. İbni Ebi Hatim, onun ne zaman hastalığa kapalık zayıf Hadis rivayet ettiğini, ne zaman hata etmeden eserleri ve duyduklarını anlattığını ve Hadis'leri rivayet ettiğini bilmekte idi. Kısacası: İbni Ebi Hatim hata ettiği rivayetleri de, etmediklerini de bilen büyük hadis tenkidçilerinden birisidir. Ne zaman hastalandığını ve ne zaman düzeldiğini biliyordu. Bu nedenle İbni Ebi Hatim'in ondan zikrettiği rivayetler Sahih'tir. İbni Vehb ise meşhur büyük imamdır.

Tenbih: el-Alai, el-Muhtalatin adlı eserinde, Ebu Zur-a ve Ebu Hatim'in, Ahmed bin Abdurrahman'dan önceden duyduklarını, bu nedenle bu kişilerin ondan rivayetlerinin Sahih olduğunu zikreder. Büyük ihtimalle Ebu Hatim'in oğlu babası ile duymuştur. En doğrusunu Allah c.c. bilir. (7.s.)

Hadis'in senedi de kuvvetlidir )

Derim ki: İmam Abdullah bin Vehb r.h. , İmam Malik'in talebelerindendir. İmam Malik, talebesine güvendiği için, onun zikrettiği Hadis'i hemen alıyor ve bunu sonuna kadar Sahih görüyor, hatta bununla amel ediyor ve bu şekilde insanlara fetva veriyor.

Muasırların geneli, Şeyhulislam İbni Teymiyye gibi seleften çok sonra yaşayan birkaç alimin mukallidi olmuşlardır. Hatalarında ve doğrularında onları takip ediyorlar. Böyle yapmak da sapıklığın ta kendisidir. Halbuki taklid edilecek tek şey Kuran ve Sünnet'tir. Allah bizleri sapıklıktan korusun.

Kısacası: Malik, görüldüğü gibi kendine ders almaya gelen halka okumak için ve onlara öğretmek için talebelerine toparlattığı Muvattayı yazdırmış, böylelikle insanları taklidden kurtarıp, tekrar hadisler ile amel etmeye götürmeye çalışmıştır.

Soru: İmam Malik neden kendi görüşlerini insanların arasında yaymamış da, Hadis'leri ve Eser'leri yaymış?

Cevap: Çünkü İmam Malik, insanların Hadis'ler ile amel etmelerini istemiştir. Bu nedenle böyle yapmıştır.

İbni Abdilber, Camiu Beyanil İlmi ve Fadlihi adlı eserinde kuvvetli bir sened ile İmam Malik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:

Şüphe yok ki ben bir İnsan'ım. Hata ederim, doğruda söylerim. Benim görüşüme bakın, her ne zaman Kitab'a (Kuran'a) ve Sünnet'e uyuyor ise, onu alın. Her ne zaman ki Kitab'a (Kuran'a) ve Sünnet'e uymuyor ise, bu durumda bırakın.

(1.clt. 775.s. 1435.numaralı rivayet. Darubnulcevzi bsk.)

Derim ki: İmam Malik bu söz dışında, hocalarındanda buna benzer sözleri rivayet etmiştir. (Zikredilen kaynağın devamına bak)

İşte bunlar gösteriyor ki İmam Malik, diğer eski ve büyük alimler gibi amacı Kuran'ı ve Sünnet'i insanlara yaymak ve insanların bunlar ile amel etmelerini sağlamak idi.

En doğrusunu Allah c.c. bilir.

Soru: İmam Malik, doğrunun sadece el-Muvatta'da olduğunu iddia etmiş midir?

Cevap: Açıkladığımız gibi İmam Malik el-Muvatta adlı eserini sırf Hadis'lerden ibaret yazmamıştır. Bu eserine Hadis'ler dışında Sahabe ve tabiin sözlerini, hatta Medine ehlinde meşhurlaşmış fıkhi meseleri dahi zikretmiştir.

Bunları anlarsak, elbette aklımıza şu soru gelebilir: İmam Malik doğrunun bu dediklerinin içinde olduğunu mu iddia ediyordu?

Bunun cevabında deriz ki: İmam Malik asla doğrunun kendi görüşü olduğunu iddia etmemiştir. Önceden ondan Sahih senedle naklettiğimiz şu sözü hatırlarsak '' Şüphe yok ki ben bir İnsan'ım. Hata ederim, doğruda söylerim '', o zaman anlarız ki İmam Malik, illa ki doğrunun Muvatta adlı eserinde olduğunu iddia etmemiştir.

İmam Malik, Muvatta adlı eserine koyduğu Hadis'ler ile insanların amel etmesini isterdi. Bunu da geçmiş Sahih olan şu sözünden anlarız: '' Benim görüşüme bakın, her ne zaman Kitab'a (Kuran'a) ve Sünnet'e uyuyor ise, onu alın … ''.

Ama Hadis'ler dışında, alimlerin sözlerini vb. zikretmesine gelince, bunları alıp insanlar böyle inansınlar diye mi zikretmiş?

Elbetteki hayır. Bunları sadece '' Hadis olmayan meselelerde bizim görüşümüz budur. Hadis'ler çıkarımlarımız budur. İsteyen alsın, isteyen almasın '' manasında zikretmiştir.

Bununda bir çok delili vardır. Muvatta'yı bolca okuyan kişi, İmam Malik'in görüşünün bu olduğunu anlar.

İmam İbni Ebi Hatim, el-Cerh ve et-Tadil adlı eserinde, Sahih olan bir sened ile Enes bin Malik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:

Bana (zamanımızda halife olan) Ebu Cafer şöyle dedi: Ben bu ilmi bir tek ilim yapmanı isterim (İlmi konularda bir eser yaz. Bütün ilim bundan ibaret olsun. Kimse buna muhalefet etmesin) . Bende bu (yazdığın kitabı alayım) Mücahidlerin emirlerine ve Kadı'lara gönderiyim. Bunu (yazdığın kitabı insanlara) öğretsinler. Her kimde buna muhalefet ederse, onun boynu uçurulsun.

(İmam malik der ki) Bende dedim ki: Ey Müminlerin emiri! Daha başka bir isteğinde var mı acaba!!!??? …

Her şehirde ne kadar ilim varsa, onları kendi hallerine bırak (bu ilmi yaymalarını yasaklama) . (Benim yazacağım) Bu ilmi ise sen kendin için al.

Bunun üzerine (Ebu Cafer) bana dedi ki: Kötü bir şey demedin. Bu ilmi yaz ki sana teşekkür edilsin.

(Hikayeyi muhtasarca zikrettim. 1.clt. 29.s.)

Derim ki: Bu hikaye gösteriyor ki İmam Malik, İlim diye adlandırdığı kendi görüşlerini alıp hiç kimseye zorla öüğretilmesi taraftarı olmamıştır. Aksine kendi bildiklerini zikretmiştir. Doğru gören alsın, doğru görmeyen bıraksın diye. Sadece Hadis'ler ile amel edilmesine teşvik etmiştir.

Özetleyelim:

İmam Malik'in Muvatta'sı iki şeyi içermektedir.

Bir: Senedleri ile zikredilen Hadis'ler.

İşte bunlar ile amel etmek gereklidir. Bunları Sahih görmek farzdır. İmam Malik ve bütün Müslümanlar böyle derler.

İki: Senedleri ile zikredilmeyen Hadis'ler. Sahabe ve tabiin sözleri. Medine ehlinde meşhur olmuş görüşler.

İşte bunlar ile amel etmek gerekli değildir. Senedleri olmayan Hadis'lere bakılır, sahih olduğu öğrenilirse amel edilir. Veya konu üzerinde başka bir şey bulunamazsa amel edilir. Sahabe ve tabiinin sözlerine ise bakılır. Hangisi doğru ise onlar ile amel edilir. Hata edenlerin hataları takip edilmez. Nasıl ki Sahabeler bizlere böyle öğretmişlerdi.


Muvatta bilinen kitaplar gibi yazılmamıştır


Muhtemeldir ki İmam Malik Muvatta'yı ilk başta eline kağıt kalemi alarak yazmamıştır. Halbuki ne zaman Müslümanlar dini öğrenmek için yanına gelseler, dini öğretmek adına her meselede aklına gelen hadisleri ve eserleri rivayet etmiştir. Sonradan talebeleri de bu Hadisleri bir araya getirmişlerdir.


Bunun en büyük delili de, İmam Malik'ten Muvatta'yı rivayet eden bir çok ravilerin olduğudur. Her birinin hadisleri zikretme metodu farklıdır. Her biri diğerinden daha farklı metod uygulamıştır. Hadislerin cem etme sureti Malik'e değil, onun talebelerine ait olduğu çok açıktır. Her ne kadar asıl itibari ile Malik bir metod üzerinde talebelerine bu Hadis'leri okutsa ve yazdırsada, talebelerinin yazma metodundaki yaptıkları sıralamalar ve değişimler çok açıktır.

Ayrıca bazı raviler, Malik'ten belli başlı hadisler rivayet etmişlerdir. Bu hadisleri Muvatta'ya koymuşlardır. Halbuki Malik'in diğer öğrencileri bu Hadis'leri Muvatta'ya koymamışlardır.

Bu da dediğim gibi Malik'in bu eserinin sadece fetva olarak, insanların hadisler ile amel etmesi için yazdırdığı bir eser olduğunu ortaya koyuyor.

(Daha fazla bilgi için: el-medhal İla Muvatta-i Malik bin Enes. Yazarı: Tahir el-Ezher 144.s.)

Önemli bir bilgi: Yukarıda şu hikayeyi Utbe'den r.h. kuvvetli senedle rivayet etmiştik: Malik bin Enes'in yanında kaldım. Dört günde ona el-Muvatta'yı okudum. Bitirdiğimde şöyle dedi: Hocanın atmış yılda toparladığı ilmi, dört günde mi aldınız? (Bu şekilde) hiç fıkhetmemişsinizdir (anlamamışınızdır).

Derim ki: Bu rivayet isbat ediyor ki İmam Malik r.h. el-Muvatta adlı eserinden bir nushayı elinde bulunduruyordu. Ama bu elinde bulundurduğu nusha, talebelerinin yazması mı? Yoksa kendi yazması mı? Bunu bilmek için delil gerekir.

Ama talebeleri hocaya kitabı okuduktan sonra, istedikleri gibi üzerinde değişiklikler yaptıkları kesin bir şeydir. Buda gösteriyor ki el-Muvatta kitabının sıralanmasında, İmam Malik'in talebelerininde katkısı vardır.

Şuda olabilir: İmam Malik r.h. el-Muvatta adlı eserini yazıyordu. Her zaman bazı Hadis'leri çıkartıyor, bazı Hadis'leri ekliyordu. Kendi isteğine göre değiştiriyordu. Ama böyle olma ihtimali çok zayıftır. Zaten o zamanlarda kağıt kalem zor bulunuyordu.

Ama el-Muvatta'nın rivayetlerine bakarsak, Allah'u alem talebelerin kitabın şeklinde ve düzenlenmesinde büyük rolleri olduğunu ögreceğiz.

Tenbih: Elbette talebelerin kitabı değiştirmesinden kasd ettiğimiz Hadis sıralaması vb. şeylerdir. Yoksa kitabın aslı İmam Malik'indir.

En doğrusunu Allah c.c. bilir.

İmam Malik ''Mursel'' Hadislere Sahih derdi iddiası:


Mursel demek, Tabiin tabakasından olan Ravi'nin, kimden duyduğunu zikretmeden direk: Allah Rasulu s.a.v. dedi ki: … diyerek Hadis'i zikretmesine denir.


Tabiin, Sahabe'yi görene denir. Eğer tabiin Peygamber s.a.v. dedi derse, bu Hadis'i kimden duyduğunu zikretmemiştir. Bu Hadis'i belki Sahabe'den duymuştur, ama belki Sahabe'leri gören zayıf bir ravi'den duymuştur! Hadis'in Peygambere s.a.v. ulaşımında araya şüphe girdiği için, Alimler buna zayıf demişlerdir.

Tabiinlerin birbirlerinden Hadis'leri rivayet etmeleri ise bilinen bir şeydir ve bunun misalleri çoktur. Hasan el-Basri, el-Ahnef bin el-Kays'tan Hadis rivayet etmiştir ve bu Sahihi Buhari'dedir.

Mursel rivayeti İmam Malik kabul etmiş ve Sahih görmüş iddiası yanlış iddialardan birisidir. İbni Abdilber bunu et-Temhid'de İmam Malik'e nisbet etmiştir. Halbuki imam Malik bu gibi iddialardan beridir. İbni Abdilber, bunu senedler ile rivayet etmemiştir! Hatta uydurma senedle bile rivayet etmemitşir! Sadece İmam Malik'in böyle dediğini iddia etmiştir.

İmam Malik'in neden Murselleri ve hafiften zayıf hadisleri bazen delil olarak zikrettiğini anlamak için, şunu bilmemiz gerekir:

Bir: Selef ulemasının bir kısmı, bir meselede eğer delil getirecek sahih bir Hadis bulamazlarsa, bu durumda Mursel gibi hafiften zayıf olan Hadisleri ele alırlardı ve bunlarla amel ederlerdi. Çünkü konu üzerinde zayıftan başka bir hadis yok. Başka bir çare yok.

Sünen'in sahibi Ebu Davud'un şöyle bir görüşü vardır: Bir meselede Sahih hadis bulamazsak, bu durumda aşırı derecede zayıf olmayan hadisler ile amel edilir. Çünkü başka bir çare yoktur. Bu görüşünü Mekke ehline gönderdiği risalesinde zikreder.

Bu görüş her ne kadar Buhari ve Muslim gibi ulemanın görüşlerine ters düşse de, Hadisçilerin bir kısmının görüşüdür. Malik'in görüşüde buna yakındır. Bu nedenle belli meselelerde Sahih Hadis bulamadığı zaman, o meseledeki zayıf rivayetleri zikretmiştir.

Ama Malik'in görüşünün Ebu Davud'un görüşüne tamamen uyup uymadığını anlamak için, daha uzun bir çalışma yapılması gerekir.

İki: Bazen de Malik senedsiz rivayetler zikreder. Bu rivayetin senedi olmadığından bize göre zayıf hükmünü taşıması gerekir. Ama bizler araştırdığımızda görürüz ki Hadisin aslı Sahih'tir. Çünkü o Hadisin kuvvetli senedleri de var idi.

Nasıl ki şu hadis gibi: Eğer elbise kısa ise onu şalvar yap.

Bu Hadisi İmam Malik el-Muvatta'sında, direk Cabir'den r.a. o da Peygamberimizden s.a.v. rivayet etmiştir.

[FONT=&amp]وحدثني عن مالك أنه بلغه عن جابر بن عبد الله أن رسول الله صلى الله عليه و سلم قال :من لم يجد ثوبين فليصلي في ثوب واحد ملتحفا به فإن كان الثوب قصيرا فليتزر به

Halbuki Hadis muttasıl sened ile Sahihi Buhari'de şu şekildedir: Eğer elbisen dar ise onu şalvar yap. (yani şalvar gibi giy ve göbek ile dizlerinin arasını kapat)

[FONT=&amp]فَإِنْ كَانَ وَاسِعًا فَالْتَحِفْ بِهِ، وَإِنْ كَانَ ضَيِّقًا فَاتَّزِرْ بِهِ

Üç: İmam Malik r.h. Medine ehlinin amelini hüccet görür.

Eğer Medine'de çokça yaygın olan bir şey varsa, ancak ve ancak bu Peygamberimizin s.a.v. sözü ile, yada Peugamberimizin s.a.v. zamanında yaygınlaşan bir amel ile gerçekleşebilir. Eğer bu şey Bidat olsa idi, bu durumda Medine uleması bu amelin yayılmasına izin vermezlerdi.

O zaman Medine ehlinin ameli hadis hükmündedir. Malik'in ve bazı ilim ehlinin görüşü böyledir.

Malik, kendi görüşünü Medine ehlinin ameli ile destekledikten sonra, konu üzerinde Mursel ve hafiften zayıf olan bazı rivayetleri zikrederdi. Yani aslında bu rivayetlere itimad etmezdi. Sadece mutabaa olarak rivayet ederdi. Görüşünü güçlendirmeye çalışırdı.

Yani bu rivayetleri sadece fazladan bir bilgi olarak naklederdi.

Dört: Ayrıca Malik, Sahabelerin öğrencilerinin ellerinde yetişmiş birisidir. Bu nedenle hocalarının ne zaman ''Peygamber s.a.v. dedi ki'' dediklerinde Sahabeden duyduğu hadisleri rivayet ettiklerini, ne zamanda Sahabeler dışında başkalarından duyduğu hadisleri rivayet ettiklerini iyi bilirdi.

Çünkü eğer bizler Sahabe'nin öğrencilerinin Mürsel'lerini, Sahabeden duyduklarını anlarsak, bu durumda bu Mursel Sahih hükmüne girer. Zaten bu durumda bu Hadis'e Mursel demez. Bunda ittifak vardır.

Yalnız bizler Sahabenin öğrencisinin bu Mursel olarak rivayet ettiği hadisin kimden duyduğunu anlıyamazsak, bu durumda hadislerine zayıf deriz. Bu ayrımı iyi algılamak lazım.

Kısacası: Sahabelerin talebeleri birbirlerinden Mursel olarak hadisleri rivayet ederlerdi. Kendi meclislerinde bu şekilde zikrederlerdi. Bu hadislerin senedlerinide sormazlardı. Çünkü Sahih olanları ile zayıf olanları kendi aralarında bilinen bir şey idi.

Ama vakit uzadığı için, İmam Şafii'nin zamanında insanlar her türlü Mursel rivayeti alıp Sahih hükmünü vermeye başladılar. Bundan sonrada Muttasıl olduğu bilinen Mursel hadisler ile, muttasıl olmayan ve zayıf olduğu bilinen Mursel hadisler birbirleri ile karıştı. Bu nedenle Şafii ve Ahmed ve hadis ehlinin geneli Mursel hadisin zayıf olduğunu söylediler. Taki Sahih senedle muttasıl olduğu ortaya çıkana kadar.

Bu ince ayrımı bilmek çok önemlidir.

İmam Muslim Sahih'inin mukaddimesinde şöyle demiştir:

Rivayetlerden Mursel olanına gelince, bu konudaki bizim görüşümüz, yine İlim ehlinin görüşü: Hüccet olmadığıdır.

Derim ki: Muslim hüccet olmadığını söyledi. Yani zayıf olduğunu söyledi. Ayrıca bu görüşün ittifaki bir görüş olduğunu aktardı.

Eğer İmam Malik bu görüşe muhalefet etse idi, bunu beyan ederdi.

İmam Ebu Davud r.h. Mekke ehline gönderdiği risalesinde şöyle der: Peygamberimizden s.a.v. rivayet edilen Mursel'lere gelince, bunlardan Sahih olmayanları vardır, ayrıca başkasından Müsned olarak rivayet edilip MuttasilSahih olanı da vardır.

Derim ki: İmamın bu sözü çok önemlidir. Bu sözü İmam Malik'in ve başka alimlerin neden Mursel rivayetleri zikrettiklerini gösterir.

İmam Ebu Davud, bizler gibi Mursel rivayetleri ikiye ayırır.

Bir: Sahih senedle buamadığımız Mursel'ler. Bunlar ise zayıftır.


İki: Sahih senedle bulduğumuz Mursel'ler. Bunlar ise Sahih'tir. Mursel olmaktan çıkmıştır. Sahih olma şartı ise Muttasıl olmasıdır. Yani kopukluk olmamasıdır.

İmam ibni Abdilber, et-Temhid adlı eserinde, Mursel Hadis'in Sahih olup olmamasından söz ederken şöyle demiştir: Bildiğim kadarıyla her şehirde olan Fıkıh ehlinin geneli ve Hadis ashabı cemaati şöyle demişlerdir: Eser'de olan kopukluk, onunla amel etmeyi engelleyen bir zayıflık alametidir(İllet'tir). (1.clt. 5.s.)

Zaten İbni Abdilber, bütün alimlerin lazımulmezhepleri Mursel hadis'in reddedilmesi olduğunu da zikretmiştir. (1.clt. 7.s.) Yani: Sonradan gelen bazı alimler Mursel Sahih'tir deseler bile, Hadis'lere verdikleri hükümlere baktığımızda, Mursel'leri zayıfladıklarını göreceğiz, demek istiyor.

Derim ki: Bu söz çok önemlidir. Bu gösteriyor ki Mursel Hadis'in sahih olmasını iddia etmek çok zayıf bir görüştür. Bununla birlikte ilk zamanki alimlerden hiç kimse böyle bir şey söylememiştir.

İbni Abdiler, bu görüşü Hadis ehline nisbet etmiştir. İmam Malik ise, zamanındaki Hadis ehlinin en büyük imamlarındandır. İmam Sabuni r.h. Akidetusselef ve Ashabul Hadisadlı muhteşem eserinde Hadis ve Sünnet imamları arasında İmam Malik'ide saymıştır. Bundan anlarız ki Hadis ehli olan İmam Malik Mursel'leri zayıf kabul eder.

Tenbih: İmam Hakim r.h. , İmam Malik'in Mursel'i Hüccet görmediğini, yani zayıf gördüğünü nakletmiştir(en-Nuket Ala İbnus Salah. Yazar: İbni Hacer 2.clt. 569.s.). Muhtemelen bu, Hakim'in İmam Malik'in sözlerinden yaptığı bir çıkarımdır.

Derim ki: Buda zikrettiğim görüşü kuvvetlendirmektedir. Malik eğer Mursel'in muttasıl olmadığını anlarsa direk zayıflar. Eğer sahih olduğunu anlarsa direk Sahih görür.

Ama sonradan gelenler bu ince ayrımı anlıyamadıkları için imam Malik'e garip ve zayıf görüşler isnad etmişlerdir. Murseli kabul eder demişlerdir. Sonra da gelip aslı olmayan Mursel rivayetleri ele alıp, onlara Sahih demişlerdir. Hatta bu tehlikeli görüşü İmam Malik'e nisbet etmişlerdir.

İbni Abdilber ve et-Temhid adlı eserindeki tahrifler


Malesef ibni Abdilber'in eserlerine batığımızda göreceğiz ki Mursel hakkındaki bu ayrımı anlıyamadığı için Malik'in mursel rivayetleri Sahih gördüğü iddia edilmiştir.


Ayrıca ibni Abdilber'in eserleri tahrife uğramıştır. El yazılı nushaları arasında bir çok farklılıklar mevcuttur.

Mesela İmam Şafii'nin Ahad haberlerin kesin manada ilmen ve amelen Sahih olduğunu söylemediğini, halbuki Ahad haberin sadece zan ifade ettiğini söylediğini iddia etmiştir! Bu bilgi İbni Abdilber'in et-Temhid adlı eserinde mevcuttur(1.clt. 7.s.).

Halbuki İmam Şafii, Ahad haberin kesin manada katiyyen Sahih olduğunu, ilim ve amel edilmesi gerektiğini söyleyenlerin en meşhur savunucusudur. Er-Risale'de , el-Um'da ve İhtilaful Hadis'te bu görüşü hararetle savunmuş ve Ahad haberin kesin bilgi ve amel gerektirdiğini söylemiştir.

İbni Abdilber de böyle saçma olan görüşü gelip de, ömrünü bu görüşe reddiye vermeye adayan İmam Şafii'ye nisbet edecek kadar cahil birisi değildir. Bu kesinlikle mütekellimlerin tahriflerindendir.

İlginç olanı da, İbni Abdilber (tahrif edilen sözlerinde) Ahad haberin zan ifade ettiğini iddia ettikten hemen sonra, İtikadda Ahad haberlere iman etmek gerektiğini zikreder! Bu da tahrif eden kişinin, son bölümü tahrif etmeyi unuttuğunu gösterir(et-Temhid 1.clt. 8.s.).

Kısacası: İmam İbni Abdilber'in r.h. et-Temhid adlı eseride, tahriften uzak kalmayan eserlerdendir.

Elbette bu demek değildir ki içinde geçen her kelime tahrif edilmiştir. Tahrif eden kişiler genelde, belli kelimeleri silip belli kelimeler eklerler. Yoksa kitabı baştan sonra tahrif edemezler. Bu konularda hassas davranmak gerekir. İki yerinde tahrif var diye tüm kitabı bırakmak, yada hiç tahrif yok diyerek bir çok hakikatin üzerini örtmek, Müslümanın yapacağı bir şey değildir. Aklı başında olan Müslüman kişi, tahrif edilen yerler ile tahrif edilmeyen yerleri ayıklamak ile görevlidir. Hadis ilmi, Cerh ve Tadil ilimleri tahrif edilen nakiller ile tahrif edilmeyen nakilleri ayırt etmek için, İslam alimleri tarafından ortaya koyulan bir ilimdir. Sahabe zamanından beri mevcut olan bir ilimdir.

Malik zayıf Hadis'leri neden nakletti ve rivayet etti?


Konuya girmeden önce şunu unutmamak lazım: İmam Malik'in el-Muvatta adlı eseri yazarken, sırf Sahih Hadis'leri ve Sahih rivayetleri zikredeceğim gibi bir iddiası yoktu. Her kim böyle bir iddiası vardı derse, onun delil getirmesi lazım.


Oysaki İmam Buhari ve Muslim'in sahih eserleri yazarlarken, sırf Sahih Hadis'leri zikretmek için yazmışlardır. Bu nedenle Buhari ve Muslim'de zayıf Hadis yoktur. Aksine Muvatta'da birkaç tane dahi olsa, Sahih senedleri bulunamayan zayıf hadis mevcuttur.

Ama İmam Malik Sahih Hadis zikretme kaydı koşmasa bile, el-Muvatta'yı okuyan kişi Malik'in hep Sahih ve gerekli Hadis'leri seçip zikrettiğini görecektir.

İmam Malik asıl olarak, selef ulemasının bir çoğunun görüşünü destekliyerek, Bidatçılardan Hadis almama taraftarı idi.

İmam İbni Adiy el-Cürcani, el-Kamil Fi Duafaur Rical adlı eserinde Yahya bin Muhammed'den, o da İbrahim bin el-Munzir'den, o da Ma-n bin İsa'dan şöyle dediini rivayet etmiştir:

Malik bin Enes'i şöyle derken işittim: Dört kişiden İlim alınmaz. Onlar dışındakilerden ise alınız.

( Bir: ) Akılsız olan kişi, isterse en çok rivayet eden kişi olsa da ondan (Hadis) alınmaz.

( İki: ) Kendi hevasına davet eden Hevacılardan Hadis alınmaz. (Heva ehli: Bidat ehli demektir)

( üç: ) Peygambere s.a.v. yalan söylemek ile itham etmesen bile, İnsanların sözlerine gelince yalan söyleyenden Hadis alınmaz.

( Dört: ) Ne okuduğunu bilmeyen, İbadet ve fazilet ehli hocalardan da Hadis alınmaz.

( elkutubulilmiyye bsk. 1.clt. 178.s.

Yahya bin Muhammed, Mechul'dür. Tarihu Dimeşk, İbni Asakir 64.clt. 367.s. / İslam Tarihi, Zehebi 6.clt. 1066.s. 558.numaralı ravi. Bu nedenle Sened zayıftır. Ama bu rivayet Hadis ıstılahı eserlerinin bir çoğunda geçmektedir. İmam Malik'e bu görüşün nisbeti güneşten daha parlaktır. )

O zaman İmam Malik bidatçılardan Hadis rivayet etmemiştir. Zaten vakıada bunu göstermektedir.

Peki sadece Güvenilir ravilerden mi nakletmiştir?

Hayır. Güvenilir ravilerin Hadislerini nakletmiştir, ayrıca senedinde MECHUL olan ravilerin rivayetlerini de zikretmiştir. Nasıl ki el-Mihdeci'nin kanalı ile bir hadis rivayet etmiştir. Mihdeci'den rivayet ettiği Hadis ise '' Allah'ın kulları üzerine yazdığı beş vakit namaz vardır … '' diye başlayan Hadis'tir. Bu Hadis üzerine Namaz'ı bırakmanın hükmü üzerine yazdığımız risalede tafsillice konuştuk, inşallah yakında bitirip yayınlayacağız. (Muvatta Malik. El-Azami'nin tahkiki ile olan bsk. 2.clt. 169.s. / Lisanulmizan. İbni Hacer. 7.clt. 517.s.)

El-Mihdeci adlı ravi mechuldür. Yani hali bilinmeyen bir ravidir. Hem de ittifaken mechuldur. Sadece sonradan gelen bazı şarihler, sırf İmam Malik onun hadisini rivayet etti diye güvenilir demişlerdir!

Tenbih: İmam Malik, kendince Mechul olan, yani halini bilmeyen bazı ravilerden de rivayet etmiştir. Başka alimler bu ravileri zayıf görmüşlerdir. Eğer İmam Malik o ravilerin zayıf olduğunu bilse idi rivayet etmezdi. Ama Medine ehli dışında belli başlı bazı zayıf ravilerden rivayet ettiği görülür. Bunu da unutmamak lazım.

Zayıf raviler derece derecedir. Zayıfı en hafif olanlardan birisi de Mechul ravidir. Mechul demek, halini bilmediğimiz kişidir. Bu halini bilmediğimiz kişi, güvenilirde olabilir, olmayadabilir. Ama güvenilir olup olmamasında şüphe ettiğimiz için zayıf hükmünü veririz.

İmam Nesai'den nakledildiğine göre şöyle demiştir: Bana göre tabiinlerden sonra Malik'ten daha fazla mükemmel bir kişi yoktur. Hadis rivayetinde ondan daha güvenilir, ondan daha emniyetli hiç kimse bilmiyorum. Ondan daha az zayıf ravilerden Hadis rivayet eden kimse de bilmem.


Bizler onun terk edilmiş raviler arasında, Abdulkerim dışında hiç kimseden rivayet ettiğini görmedik. (İkmalu Tehzibulkemal. Şeyh Mogoltay el-Hanefi. 11.clt. 30.s.)

Derim ki: Abdulkerim derken, İbni Ebilmeharik el-Basri adlı kişiyi kasd etmektedir. Zayıf olmak ile itham edilmiştir. Ulemanın geneli zayıf görmüşlerdir. Ama Basra'lı olduğu için, muhtemelen İmam Malik onun Hadis'lerinin Sahih olup olmadığını anlıyamamıştır. (Mesela bak: Tehzibut Tehzib. İbni Hacer el-Askalani. Darulfikir bsk. 7.clt. 335.s. 719.numaralı Ravi)

Yahya bin Muin'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Sen Malik'in ricallerini mi sormak istiyorsun? Malik kimden rivayet etti ise Sika'dır (güvenilirdir). Sadece bir, yada iki kişi hariç.

(el-Cerhu ve et-Tadil, İmam İbni Ebi Hatim 1.clt. 17.s. İhyautturas bsk.)

Yine Hafız İbnul Hazza, Malik'in Muvatta'sında Mechul Ravi'lerin olduğunu zikretmiştir. (et-Tarif, Bi Men Zekera Fil Muvattai Minen Nisai Ver Rical 2.clt. 3.s.)

Önemli olan: İmam Malik Sahih hadisleri nakletmiştir. Bunun yanında da aşırı zayıf olmayan, ama senedinde kim olduğunu bilmediği ravilerden hadis nakletmiştir.

Ama şunuda unutmamak lazım: İmam Malik, her ne zaman zayıf kişiden veya mechul kişiden rivayet etti denilse, bu zikredilenlere bakıyoruz, genelde Hadis'in aslını Sahih buluyoruz. Yada üzerine bir hükmün bina edilmediğini görüyoruz. Elbette bu genel bir sözdür. Bazen akside olabilir.

Bu mesele çok uzun bir meseledir. Tek başına üzerinde kitap yazılacak kadar detaylarına inilebilir. Ama bizler kısacasını zikrettik.

İmam Malik sadece sahih hadisleri rivayet etti iddiası


Bu iddianın hiçbir Sahih yönü yoktur. İmam Malik zayıf olan belli başlı birkaç hadisi de zikretmiştir.


Şeyh Musaad'ı şöyle derken işittim: Muvatta'da dört tane hadis vardır. Bunlara uydurma demiyorum ama, aslı yoktur diyorum.

Derim ki: Elbette kasd edilen, muttasıl senedler ile olan Hadis'lerden dört tanesi zayıftır manasındadır. Yoksa onun dışında kitapta olan Mursel'ler, yada Belagat'lar vb. ise, bunlar konumuzun dışındadır. Bu gibi rivayetleri İmam Malik'in neden rivayet ettiği ise, ya konu üzerinde sadece bu zayıf hadisleri bulmasındandır, yada kendisine göre bu Hadis'lerin senedleri Sahih'tir, kısaltma babından yada o anda ezberlemediği için senedlerini zikretmemiştir, ama senedler günümüze ulaşmamıştır.

Sadece bazı alimler Muvatta'ya bakmışlar, genel itibari ile hadislerini Sahih gördükleri için Sahih kitaptır demişlerdir. Yalnız bu demek değildir ki içindeki bütün hadisler sahihtir.

İmam Şafii'den şöyle nakledilen söze gelince: Yer yüzünde Malik'in Muvatta'sından daha Sahih bir eser mevcut değildir.

Deriz ki: İmam Şafii'nin sözü böyle değildir. Asıl sözü şu şekildedir: Yer yüzünde İlmi kitaplar arasında, doğrusu o kadar çokça olan, Malik'in kitabından daha üstün bir kitap yoktur.

Bu sözü bu şekilde İbni Ebi Hatim, Adabuş Şafii ve Menakibuhu adlı eserinde Yunus el-Misri'den, o da Şafii'den rivayet etmiştir. Bu sened çok kuvvetlidir.

Elbette bunu gördüğümüzde, İmam Şafii'nin ne demek istediğini anlıyoruz. O da şudur: İmam Malik'in el-Muvatta adlı eserinde çok fazla Hadis'ler mevcuttur. Bu Hadis'lerin geneli Sahih'tir. Bundan daha güzel bir eserde yazılmamıştır.

Ayrıca unutmamak lazım ki İmam Şafii vefat ettikten çok sonra Buhari ve Muslim yazılmıştır.

İmam Şafii:

Doğrum tarihi: 150.yılda doğmuştur.

Vefat etme tarihi: 204.yılda vefat etmiştir.

İmam Buhari:

Doğrum tarihi: 194.yılda doğmuştur.

Vefat etme tarihi: 256.yılda vefat etmiştir.

İmam Muslim:

Doğrum tarihi: 204.yılda doğmuştur.

Vefat etme tarihi: 261.yılda vefat etmiştir.

Derim ki: İşte İmam Muslim'in doğduğu yılda Şafii vefat etmiştir. Buhari ise on yaşında iken vefat etmiştir. Buhari yaklaşık 15 yaşından önce Buhara taraflarından uzaklaşmamıştır. Şafii ise son yıllarında Mısır'da idi ve orada vefat etmiştir. Zaten Buhari yaşı büyüdükten sonra Sahih'ini yazmıştır. O zaman Şafii'nin Buhari ve Muslim'den haberdar olması imkansızdır. Sahih'i Buhari ve Muslim, İmam Şafii'nin vefatından bir müddet sonra yazılmıştır.


Kısacası: İmam Malik, bu yazdırdığım eserde, sadece Sahih hadis zikredeceğim gibi bir iddiada bulunmamıştır. En doğrusunu Allah c.c. bilir.

İmam Malik Hadis'leri alimlerin görüşleri ile inkar etti iddiası


''İlim ehli bu Hadis ile amel etmedi'' sözünün manası

İmam Malik r.h. çok hassas ifadeler kullanan birisidir. Onun usulunu ve menhecini anlayamayanlar, onun çok farklı metodlarla hadisleri zayıfladığını düşünebilirler.


Mesela: İmam Malik'in bazı Hadisleri sırf alimler amel etmediler diye zayıf gördüğü iddiası zikredilmiştir.

Bu iddia aslında batıldır.

Bu iddiayı iki fırka kabul etmiştir.

Bir: Hadisçilerin bir kısmı. Bunlarda İmam Malik böyle dedi diye İmam Malik'i bu yön ile tenkid etmişlerdir. İbni Ebi Ziib gibi mesela. Nasıl ki Ahmed bin Hanbel ondan nakletmiştir. (el-İlel, İmam Ahmed 1.clt. 539.s.)

İki: Sonradan gelen ve Hadislerden uzak fıkıhçılar. Genelde de bunlar Hanefiler olmuştur. Muasır Kevseri medresesinde yetişenler İmam Malik'in bu sözünü sakız gibi kullanırlar. Her yerde bunu zikredip İmam Malik'in hadisleri sadece alimler amel etmedi diye zayıfladığını söylerler. Muasır sofilerden Muhammed Avvame(hala yaşıyor, Allah acilen öldürsün ve yerini cehennem yapsın), bu ididayı destekleyenlerin en meşhurudur. Hatta bu konuda bir eseri bile vardır. Ebu Gudde'nin talebeleri de bu gibi sözleri ele alarak, imam Malik'in rey ekolünden olduğunu iddia ederler!

Halbuki İmam Şafii gibi İmam Malik'in büyük talebeleri, hocalarının böyle derken neyi kasd ettiklerini iyi biliyorlardı. Bu nedenle İmam Malik'e saldırmadılar, hata etti bile demediler. Mesela Ahmed bin Hanbel hocası Şafii'den İmam Malik'in ne demek istediğini öğrenmiş idi. Bu nedenle İmam Malik'in hata ettiğini bile iddia etmedi.

İmam Sabuni, Akidetusselef ve Ashabul Hadisadlı muhteşem eserinde Sahih senedle İmam Şafii'den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Eğer Peygamberimizden s.a.v. bir Hadis Sahih olduğu halde benim tersine bir söz söylediğimi işitirseniz, biliniz ki aklım gitmiştir.

Yine İmam Sabuni r.h. , Şafii'den Sahih olarak nakledilen şu vakıayı anlatır: İmam Şafii r.h. bir gün bir Hadis rivayet eder. Birisi de sorar: Ey Eb Abdullah! Sende böylemi düşünüyorsun?

Bunun üzerine İmam Şafii şöyle cevap verir: Beni Kafir'lerin mabedlerinde, kilisedemi gördün? Benim üzerimde Kafir'lerin simasını mı buldun? İşte sen beni görüyorsun ki Müslümanların camisindeyim (dersi camide veriyordu) ve üzerimde Müslümanların siması var. Müslümanların kıblelerine yönelmişim.

Nasıl olur da Peygamberden s.a.v. bir Hadis rivayet ederim, sonrada öyle inanmam?

Derim ki: Elbette İmam Şafii İmam Malik'in en meşhur öğrencilerindendir. Böyle inançta olan ve Hadis'leri direk alan bir imamı yetiştiren İmam Malik, elbette böyle olması gerek. Bunu göz önünde bulundurmamız gerekmektedir.

Aynı şekilde İmam Şafii, Ebu Hanife'nin meşhur öğrencisi Muhammed bin Hasan eş-Şeybani ile konuşurken, kendi hocası İmam Malik'in, Şeybani'nin hocası Ebu Hanife'den daha bilgili olduğunu isbat ederdi. Buda İmam Malik'i övmektir. (Bu rivayet Sahih'tir. Muallimi Sahih olduğunu et-Tenkil'de isbat etmiştir. 1.clt. 350.s. – İbni Ebi Hatim kuvvetli senedi ile Cerh Tadil'de rivayet etmiştir. 1.clt. 4.s. – İbni Ebi Hatim aynı sened ile aynı hikayeyi Adabuş Şafii ve Menakibuhu'da rivayet etmiştir. 119.s.)

Yine İbni Ebi Hatim, Yunus el-Misri adlı güvenilir imamdan, o da İmam Şafii'den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Eğer Eser'e gelecek olursan, o konuda Malik yıldızdır. (Adabuş Şafii ve Menakibuhu 150.s.)

Derim ki: Eser'den maksad, Hadis'ler ve Sahabe'lerin sözleridir. İşte buda Şafii'nin Malik'in Hadis'lere uyan bir İmam olduğunu söylediğin isbat ediyor.

İmam Malik, belli Hadis'ler ile alimlerin amel etmediğini zikrederken şunları kasd ederdi:

Bilindiği gibi İmam Malik'e göre Medine ehlinin ameli, ikrari bir Sünnet haline gelmiştir. O zaman eğer bizler Medine ehlinin ameline muhalefet eden bir Hadis görürsek, ya bu hadisin senedinde bir illet vardır (Senedi zayıftır) . Veya bu hadis nesh edilmiştir.

Çünkü eğer nesh edilmese idi, o zaman bu hadis Medine ehlinin ameline muhalefet etmez idi. Çünkü Medine ehlinde yayılan ve Medine'de yapılması normalleşen bir şey, illa ki Peygamberin s.a.v. izin verdiği, peşine Sahabe'lerin ve Malik'in hocaları olan tabiinlerin kabul ve ikrar ettikleri bir şey haline gelmiştir. Eğer Medine ehlinin ameline ters olan bir Hadis var ise, o zaman bu Hadis nesh olunmuştur. Veya Hadis zayıftır.


İşte İmam Malik'in görüşü bu şekildedir.

Yani İmam Malik, ilim ehli hadisle amel etmiyor diye hadisi terk etmiyor. İlim ehlinin hadisle amel etmemesini, Hadis'te vuku bulacak bir illete bağlıyor. Bu illet de ya senedde vuku bulan bir zayıflıktır. Veya hadisin nesh olunmasıdır.

Malik'in Muvatta'sında ''İlim ehlinin amel etmesi buna uygun değildir'' veya ''İlim ehlince bu hadis ile amel edilmez'' gibi tabirleri, yukarıda açıkladığımız gibi algılanmalıdır. Nasıl ki Malik'in muvattasını çokça okuyanlar, İmam Malik'in bu sözlerinde neler demek istediğini çok rahatça anlıyabilirler.

İmam Malik sahabenin görüşünü hüccet görüyor iddiası


Bu iddiada batıldır. Bu meselenin açıklanması çok uzundur. Ama kısaca meseleye değinelim.


İmam Malik, Hz. Ömer'in r.a. hilafeti döneminde kendisinin verdiği bazı fetvaları kabul etmemiş ve reddetmiştir. Elbette Hz. Ömer r.a. bir insandır. O zaman Hz. Ömer görüşlerinde ve uygulamalarında hata edebilir, doğruda yapabilir.

İmam Malik, Hz. Ömer'in bir adamın ölmesinde, onun ölümüne sebep olanlardan diyyetin yarısını alma meselesinde Hz. Ömer'in r.a. görüşünü kabul etmemiştir:

İrak ve Süleyman bin Yesar şöyle derler: Saad bin Leys oğullarından birisi at sürüyordu. O sırada (At) bir adamın parmağına bastı. Bunun üzerine adam(ın parmağı kanadı ve) rahatsızlandı, rahatsızlığı sebebi ile vefat etti. (At'ın sahipleri, atın basması nedeni ile adamın ölmediğini iddia ettiler)

Olay üzerine Ömer bin Hattab r.h. aleyhine iddia olanlara (Atın sahiplerine) şöyle dedi: Bu adamın bu sebep ile ölmediğinde Allah adına elli kere yemin eder misiniz? Bunun üzerine yemin etmediler ve çekindiler.

Sonra (Ömer r.a. , o adamın at nedeni ile öldü diyen ailesine) şöyle dedi: Siz yemin eder misiniz? Onlarda aynı şekilde yemin etmediler ve çekindiler.

Bunun üzerine Ömer r.a. diyyetin yarısını Saad'ilerin vermesi ile hükmetti.

Malik dedi ki: Amel, bu şekilde değildir. (Yani: Bize göre bu şekilde amel edilmez)

[FONT=&amp]مالك عن بن شهاب عن عراك بن مالك وسليمان بن يسار :ان رجلا من بني سعد بن ليث أجرى فرسا فوطئ على أصبع رجل من جهينة فنزى منها فمات فقال عمر بن الخطاب للذي أدعي عليهم أتحلفون بالله خمسين يمينا ما مات منها فأبوا وتحرجوا وقال للآخرين أتحلفون أنتم فأبوا فقضى عمر بن الخطاب بشطر الدية على السعديين قال مالك [FONT=&amp]وليس العمل على هذا
Derim ki: Görüldüğü gibi İmam Malik, hiç kimsenin amel etmediği bu görüşü beğenmemiştir.

İmam İbni Abilber, İmam Malik'in Hz. Ömer'in bu hükmüne muhalefet etmesinin sebebinin bazı Hadis'lere muhalefet ettiği için olduğunu zikretmiştir. (el-İstizkar 8.clt. 52.s. darulkutubulilmiyye bsk.)

Derim ki: Gördülüğü gibi Hz. Ömer r.a. ilk önce aleyhlerine iddia bulunan kişilerden yemin etmelerini istedi. Oysaki bu, İmam Malik'e ulaşan Hadis'e muhalefet etmekte idi.

Peygamberimiz s.a.v. zamanında, Abdullah bin Sehl r.a. Hayber'e gittiğinde öldürülmüş bir şekilde bulunmuştu. Peygamberimiz de s.a.v. Abdullah bin Sehl'in ailesine şöyle buyurdu: Allah adına elli yemin edip, sahibinizin (Abdullah bin Sehl'in) kanının sahibi olmak ister misiniz? (Elli yemininiz üzerine, Abdullah'ın r.a. diyyetini Yahudi'lerden alıp sizlere veriyim mi?)

Bunun üzerine (Abdullah'ın ailesi) şöyle dediler: Ey Allah'ın Rasulu, bizler şahid olmadık ve o an oralarda değildik.

Bunun üzerine Peyamberimiz s.a.v. şöyle buyurdu: O zaman Yahudi'ler sizin yerinize elli kere yemin etsinler.

Bunun üzerine şöyle dediler: Kafir olan bir kavimin yeminlerini nasıl kabul edelim ki?

(Hadis Muvatta'da, Kasame kitabının ikinci Hadis'idir. Mursel olarak rivayet edilmiştir. Ama Sahihi Buhari ve Muslim'de muttasıl olarak da rivayet edilmiştir. Buhari Diyet'ler kitabında, kasame babında zikretmiştir. Bu olay üzerine, Peygamberimiz s.a.v. bizzat kendisi sadakalardan Adullah bin Sehl'in diyyettini ödediği de geçmiştir)

(Hadis'in bazı senedlerinde Peygamberimizin s.a.v. Abdullah'ın ailesinden yemin etmelerini istemesi dışında, Abdullah'ı Yahudi'lerin öldürdüğüne dair delil getirmelerini istediği rivayet edilmiştir. Ama bu rivayet Şaz ve zayıftır. Tafsilatlı bilgi için bak: et-Temyiz, İmam Muslim. Mektebetulkevser bsk. 192.s. - el-İma, İla Atrafi Ahadisil kitabil Muvatta. Yazarı: İmam Ahmed bin Tahir el-Endelusi. 4.clt. 484.s.)

Derim ki: Bu Hadis'i İmam Malik, Yahya el-Leysi'nin rivayetine göre şu başlık altında zikreder: İlk önce kan ehlinin yemin etmesi.

Yani: İlk önce yemin etme isteği diyyeti isteyen kişiler için olur. Oysaki Hz. Ömer r.a. yemini ilk önce diyyeti isteyen kişilerden değilde, diyyeti istenen kişilerden istedi. Yani aleyhine dava açılan kişiden istedi. Peygamberimiz s.a.v. ise aksine ilk önce diyyeti isteyenlerden yemin etmelerini istemişti.


Bunu anlarsak, Şeyhulislam İbni Teymiyye'nin: Hepsi (dört mezhep uleması) Ebu Bekir'in ve Ömer'in yaptığı şeyler ile amel etmekte ittifak etmişlerdir(Minhacussunne 6.clt. 186.s.) , sözünün yanlış olduğunu anlarız.

Zaten Şeyhulislamın kendisi, Hz. Ömer'in görüşünün her zaman doğru olmayacağını bir başka risalesinde şöyle beyan etmiştir: İşte bu nedenle Ömer r.a. Sahabeler ile muşavere ederdi. Onlar ile munazara ederdi. Belli başlı meselelerde onları muracaat ederdi. Sahabelerde ona belli meselelerde uymazlardı. Bu durumda onlara karşı Kuran ve Sünnet'ten deliller getirirdi. Nasıl ki Sahabelerde ona muhalefet ettiklerinde Kuran'dan ve Sünnet'ten deliller getirdikleri gibi. Yine (Ömer) kendi görüşüne karşı çıkaranların bu işini hoşça karşılıyordu. Onlara: Ben Muhdes birisiyim. Bana ilham ediliyor, demiyordu. (Mecmuul Fetava 11.clt. 207.s.)

Yine Şeyhulislam ibni Teymiyye r.h. , Peygamber s.a.v. dışında her hangi bir kişiye mustakil olarak salat getirmek hakkında konuşurken, bu şekilde salat getirmeye caizdir diyenlerin şu delili öne sürdüklerini söyler: Ali, Ömer'e şöyle demiştir: Allah sana Salat etsin.

Sonra Şeyhulislam der ki: Buna caiz diyenler de Raşid olan iki halife Ömer ve Ali'den delil getirirler. (Mecmuul Fetava 27.clt. 410.s.)

Derim ki: Demek ki belli kişiler Hz. Ömer'in r.a. yaptığı herşeyi kabul etmemişlerdir.

Bunlar isbat ediyor ki Şeyhulislamın kendisi, Sahabenin görüşünün hüccet olmadığını itiraf ediyor. Her ne kadar bazı yerlerde kapalı ifadeler kullansa da durum beyan ettiğimiz şekildedir.

Hele ki İmam Malik'in mutlak manada Sahabe'nin görüşünü hüccet olarak Kuran ve Sünnet gibi kabul ettiğini iddia etmek asla makbul bir şey değildir.

Allah c.c. şöyle buyurmuştur: Allah'a ve ahire gününe iman ediyorsanız, Her hangi bir şeyde ihtilafa düştüğünüz zaman, onu Allah'a ve Rasulune geri çeviriniz. (Nisa 59.ayet)


İmam Malik'in El-Muvatta adlı eserini rivayet edenler


İmam Malik'in el-Muvatta'sını kendisinden rivayet edenler çok fazladır. Bu ufak risalemizde hepsini zikretmek çok vakit alır. İsteyen Muhammed el-Azami'nin, el-Muvatta'ya yaptığı tahkikin önsözüne bakarsa, bu ravilerin genelini görecektir.


Ben ise burada sadece şunları zikredeceğim: el-Muvatta'nın elime geçen nushalarını zikredeceğim. Malik'in hangi talebesinin rivayeti ise onu zikredeceğim. Bunlar günümüze kadar ulaşan ve benim gördüğüm ve okuduğum nushalardır.

Muvatta'nın Ravi'leri derken şunu kasd ediyoruz: İmam Malik'e el-Muvatta'yı okumuş, yada dinlemiş. Bundan sonra bu eseri yazmış ve talebelerine rivayet etmiş.

İmam Ahmed bin Tahir el-Endelusi, el-İma adlı eserinde şöyle demiştir: Muvatta'yı Malik'ten sayılamayacak kadar (çok) kişi rivayet etmiştir. Bu rvayetlerden bazıları nakledilmiş ve meşhur olmuştur. Bazıları ise nakledilmemiş ve ortadan kaybolmuştur. (el-İma, İla Atrafi Ahadisil kitabil Muvatta 4.clt. 351.s.)

Şimdi bu şekilde günümüze kadar gelen nushalardan bazılarını zikredelim:

1- Yahya bin Yahya el-Leysi'nin rivayeti.

İmam Malik'in en değerli öğrencisidir. Muvatta'nın en meşhur Ravi'si budur. İtkan ve tahkik ve dikkatle rivayet etme konusunda son derece müthiş birisidir. Bu nedenle İmam Muslim r.h. Sahih'inde İmam Malik'ten bir Hadis rivayet ederse, Yahya'nın rivayetini diğer kişilerin rivayetlerinden öncelikle zikreder.

Bu nedenle alimler Muvatta'yı rivayet ederlerken genelde Yahya'nın rivayetine önem verirler. Bizlerde hocalarımıza ilk başta Yahya'nın rivayetini, sonra diğerlerini okuduk.

Aynı şekilde Abdullah bin Yusuf et-Tinnisi'de İmam Malik'ten el-Muvatta'yı rivayet eden en değerli kişilerdendir. Ama Tinnisi'nin nushasını göremedim. Yalnız İmam Buhari r.h. Sahih'inde İmam Malik'ten rivayet ettiği Hadis'leri bir çok kez Tinnisi'den rivayet etmiştir.

2- Abdurrahman İbnul Kasım'ın rivayeti.

Bu kişinin Muvatta'sını rivayet ettiği elime geçmesede, Şeyh Ali bin Muhammed el-Kabisi'nin (403.yılda vefat etmiştir) özeti gelmiştir. İbnul Kasım'ın nushasının tamamı günümüze kadar gelip gelmemesinde her hangi bir bilgim yok.

3- Ebul Hasan Ali bin Ziyad'ın rivayeti.

Muvatta'yı meşhur edenlerden birisidir. Malik'ten rivayet ettiği Muvatta'nın bir kısmı günümüze kadar gelmiştir.

4- Abdullah bin Mesleme el-Kanebi'nin rivayeti.

Muvatta'yı rivayet ettiği nusha tamamı ile günümüze kadar ulaşmıştır. Çok düzenli bir nushadır.

5- Suveyd bin Said el-Hadasani'nin rivayeti.

Muvatta'yı rivayet ettiği nusha tamamı ile günümüze kadar ulaşmıştır.

6- Muhammed bin Hasan eş-Şeybani'nin rivayeti.

Şeybani'nin İmam Malik'ten rivayet ettiği bir nusha vardır. Ama buna aslında Muvatta denmemelidir. İnsanlar arasında bunada Muvatta densede bu yanlıştır. Çünkü Şeybani bu kitabı tamamen kendi isteği üzerine yazmıştır. İstediği zaman Malik'e dil uzatmış, istediği zaman kendince reddiye vermiştir. Bu nedenle bu kitap aslında kendi eseridir.

Hocalarımıza Şeybani'nin bu nushasını okuduğumuz zamanlarda Arapça olarak bu eserde Hadis'lere muhalefet eden Şeybani'nin görüşlerini bir risalede toparlamıştım. Keza Şeybani'nin Ebu Hanife'ye muhalefet ettiği meseleleride bir cüzde toparlamıştım. Bazı arakadaşlarımız bu eseri Hindsitanlı hocalarımıza okumak istediklerinde, manen şöyle dediler: Rey ehlinin Muvatta'ya yaptığı rivayetlerini okumayızda, okutmayızda.


İbni Ebi Hatim, Adabuş Şafii ve Menakibuhu adlı eserinde babasından, o da Muhammed bin Abdullah bin el-Hakem'den, o da Şafii'den şöyle dediğini rivayet etmiştir:

Muhammed bin Hasan (eş-Şeybani) şöyle derdi: Malik'ten 700 taneden az fazla 800'e kadar Hadis duydum.

(Şafii der ki: Şeybani, İmam Malik'in) yanında üç yıl, yada üç yıla yakın bir müddet kalmıştır.

(Şeybani) Eğer insanlara Malik'ten hadis rivayet edeceğine söz verirse, o zaman o meclis dolup taşardı. Bir sürü insan gelirdi. Malik dışındakilerden Hadis rivayet edersede çok az kişi dışında kimse gelmez idi.

Böyle olunca (Şeybani) onlara şöyle dedi: Her hangi birisi sizleri bu yaptığınızdan daha büyük bir şey ile ayıplamak istese, onu yapamaz! Sizin ashabınızdan Hadis rivayet ettiğimde çok az kişi geliyor. Sizin böyle yapmamı sevmemenizi (yüzünüzden) anlıyorum. Ama eğer Malik'ten rivayet edersem, herkes geliyor. (Senedi çok kuvvetli ve Sahih'tir. Darulkutubulilmiyye bsk. 131.s.)

İmam Malik'in El-Muvatta adlı eseri üzerinde ulaşılabilecek kaynaklar


Allah'ın izni ile son olarak, İmam Malik'in el-Muvatta adlı eseri hakkında tarih boyunca yazılan bir çok eserlerden sadece bir kısmını ve önemli olanlarını zikredip kısaca tanıacağım, ki isteyen ilim talebeleri bu eserlere geri dönüp bunlardan faydalanabilsinler.


Konu üzerinde okuduğum ve baktığım bir çok eser daha mevcut idi. Ama risaleyi çok uzatmamak için sadece bazılarını zikrettim.

Muvatta'nın şerhleri


1- Kitabın adı: el-İstizkar, el-Cami Li Mezahibi Fukahail Emsar, Ve Ulemail Ektar, Fi Ma Tedammenehu el-Muvatta Min Meanir Ra-yi vel Esar, Ve Şerhi Zalike Kullihi Bil İcazi Vel İhtisar.


Yazarı: Ebu Ömer Yusuf bin Abdullah İbni Abdilber.

Vefat etme tarihi: 463.yılda vefat etmiştir.

Kitap hakkında bilgi: İmam Malik'in el-Muvatta adlı eserini ele almıştır. Yahya el-Leysi'nin el-Muvatta adlı nushasına göre, el-Muvatta'nın başından tek tek Hadis'leri ele alarak şerh etmiş ve manalarını açıklamıştır. Bu eserini et-Temhid'i yadıktan sonra yazmıştır. Çünkü et-Temhid adlı eserinden, bu eserinde bahsetmiştir (el-İstizkar 1.clt. 164.s.).

- Kitabın adı: et-Temhid, Li ma Fil Muvatta-i Minel Meani vel Esanid.[FONT=&amp]2

Yazarı: Ebu Ömer Yusuf bin Abdullah İbni Abdilber.

Vefat etme tarihi: 463.yılda vefat etmiştir.

Kitap hakkında bilgi: İmam Malik'in el-Muvatta adlı eserinde geçen bütün rivayetleri şerh etmiştir. Muvatta'nın nushaları arasında Yahya el-Leysi'nin nushasını şerh etmiştir. Ama bu kitabı farklı bir şekilde düzenlemiştir. El-İstizkar'daki gibi Muvatta'nın en baştaki Hadis'inden başlayıp sonuna kadar tek tek şerh etmemiştir. Bu kitabında İmam Malik'in hocalarını Arapça alfabesine göre düzenlemiştir. Sonra her hocasından kaç tane Hadis zikretmiş ise, onları zikretmiş ve şerh etmiş ve açıklamıştır.

Mesela: İlk Önce elif harfi ile başlar. İlk önce İbrahim bin Ukbe adlı kişiyi zikreder. Arapça alfabeye göre adı elif harfi ile başlamaktadır. İbrahim'in hayatından ve güvenirliğinden kısaca bahseder. Sonra Malik'in el-Muvatta'da hocası İbrahim'den kaç tane Hadis rivayet ettiğini zikreder. Ve bu şekilde. Diğer ravileride bu şekilde zikreder. Taki ''ye'' harfine kadar, bu şekilde eserini düzenlemiştir.

Ayrıca bu eserinin başında uzunlamasına çok güzel bir önsöz yazmış ve içinde çok önemli bilgiler vermiştir.

İbni Abdilber'e kadar Muvatta'yı o kadar güzel ve menheci ve edebi ve senedleri ile şerh eden hiç kimse bilmiyorum. Akidesininde düzgün olması, onun bu eserindeki celaletini yükseltmiştir.

Et-Temhid'i, İbni Abdilber'in öğrencilerinden Hafız Hüseyin Ebu Ali el-Gassani ve İbni Hazm el-Endelusi ve sonradan gelen İmam Zehebi ve başkaları övmüşlerdir. (Siyeri Alamin Nubela. Risale bsk. 18.clt. 157.158.s.)

Et-Temhid'i, muasırlardan Şeyh Muhammed el-Migravi bir eserde, fıkıh bablarına göre düzenlemiştir. Adı ise şöyledir: Fethul Ber Fit Tertibil Fıkhi Li Temhidi İbni Abdilber.


3- Kitabın adı: el-İktidab, Fi Garibil Muvattai ve İrabihi Alal Ebvab.

Yazarı: Ebu Abdullah Muhammed bin Abdulhak el-Yefurani et-Tilmisani.

Vefat etme tarihi: 625.yılda vefat etmiştir.

Kitap hakkında bilgi: Muvatta'nın Yahya el-Leysi'nin nushasına dayanarak, kitabın başından Hadis'leri tek tek ele alarak kısaca şerh etmiştir. Bazenleri kısa ve manaları açık Hadis'leri zikretmediği görülür. Yazarken genelde lugavi ahkamlara önem vermiştir. Bu şerh, kısa olması ile birlikte okumasından hoşlandığım şerhlerdendir.

4- Kitabın adı: et-Taliku Alal Muvatta.

Yazarı: Hişam bin Ahmed el-Vakkaşi.

Vefat etme tarihi: 489.yılda vefat etmiştir.

Vakkaşi'ye uydurulma ihtimali olan kitaplar: İbnu Beşkeval, Mutezile fikrine göre ona nisbet edilen eserlerin olduğunu söyler. Elbette bu eserler ondan sabit olmamıştır. (es-Sile Fi Tarihi Eimmetil Endelus 654.s.) Vakkaşi'nin talebesi Fakih Ebu Bekir Sufyan bin el-As'ın hocasının bu tür fikirlerden beri ve uzak olduğunu zikretmiştir. (Mucemul Buldan 5.clt. 438.s. – Geçmiş iki kaynak da şurada geçer: et-Taliku Alal Muvatta'nın önsözü 65-66.s.)

Kitap hakkında bilgi: Hadis'leri Muvatta'nın Hadis'lerine göre sıralamıştır. Anladığım kadarı ile yine Yahya el-Leysi'nin nushası üzerine şerh etmiştir. Genel olarak şerhi lugat ve dil bilgisi yönündedir. Fıkhi ve diğer meselelere çok değinmemiştir.

5- Kitabın adı: el-Mesalik Şerhi Muvatta-i Malik.

Yazarı: Ebu Bekir Muhammed İbnul Arabi. (Bu kişi zındıklığı ve küfrü ile meşhur olan, Fusus adlı küfür eserinin sahibi İbni Arabi değildir)

Vefat etme tarihi: 453.yılda vefat etmiştir.

Kitap hakkında bilgi: İbnul Arabi'nin bu eseri, düzen ve tertip olarak Kurtubi'nin tefsirini andırmaktadır. Hadis'leri en baştan tek tek ele alarak şerh etmiştir.

6- Kitabın adı: el-Munteka, Şerhi Muvatta-i Malik.

Yazarı: Ebul Velid Süleyman el-Baci.

Vefat etme tarihi: 494.yılda vefat etmiştir.

Kitap hakkında bilgi: Muvatta'nın Hadis'lerini baştan tek tek ele alarak şerh etmiştir. Orta boylu bir şerhtir.

7- Kitabın adı: Evcezul Mesalik, İla Muvatta-i Malik.

Yazarı: Muhammed Zekeriyya el-Kandehlevi.

Vefat etme tarihi: 1402.yılda vefat etmiştir.

Kitap hakkında bilgi: Genel şarihler gibi Yahya el-Leysi'nin nushasına göre Muvatta'yı şerh etmiştir. Muasır dille yazdığı için, arapçaya çok vakıf olamayan kişiler için önemli bir eserdir.

8- Kitabın adı: Tefsiru Garibul Muvatta.

Yazarı: İmam Malik'in talebelerinin öğrencisi: Abdulmelik bin Habib bin Süleyman es-Sulemi.

Vefat etme tarihi: 239.yılda vefat etmiştir.

Kitap hakkında bilgi: Bu kitap, Abdulmelik'e sorulan sorulardan ibarettir. Genelde Arap dili üzerine konuşulmuştur. Muvatta hakkında günümüze ulaşan en eski eserlerden birisidir. Hadis sıralaması pek düzenli değildir. Muhakkikin dediğine göre sondan başa doğru Hadis'leri şerh etmiştir! (Tefsiru Garibul Muvatta 1.clt. 155.s.)

9- Kitabın adı: Şerhul Muvatta. (Eski baskıda basılmıştır. Adı Muvatta şerhi diye geçer. Zurkani'nin şerhi diye meşhur olmuştur.)

Yazarı: Muhammed bin Abdulbaki ez-Zurkani.

Vefat etme tarihi: 1122.yılda vefat etmiştir.

Kitap hakkında bilgi: Yahya el-Leysi'nin nushasına göre Muvatta'yı şerh etmiştir. Eski bir baskıda 4.ciltte basıldığını gördüm. İmam Malik'in hayatından ve ilminden bahsederek başlamıştır. Kısaca Hadis'lerin senedi üzerinde, sonra az tafsilatlı bir şekilde manası yönünde konuşuyor.

10- Kitabın adı: Tecridut Temhid, Fil Muvatta-i Minel Meani Vel Esanid.

Yazarı: Ebu Ömer Yusuf bin Abdullah İbni Abdilber.

Kitap hakkında bilgi: et-Temhid adlı eserden sırf Ravi'leri çıkartmış ve bu eserle muhtasarını yazmıştır. Elbette bazı ek bilgilerde zikretmiştir. genelde sadece senedler ve Hadis'ler üzerine konuşmuştur.

Muvatta'daki raviler üzerine şerh edenler – Cerh ve Tadil ilmi ile şerh edenler


11- Kitabın adı: el-İma, İla Atrafi Ahadisi kitabil Muvatta.

Yazarı: İmam Ebul Abbas Ahmed bin Tahir bin Ali bin İsa el-Endelusi.

Kitap hakkında bilgi: İmam Yahya el-Leysi'nin nushasını asıl olarak almış, kendisine ulaşan diğer nushalarada muracaat ederek el-Muvatta'da geçen Hadis'ler üzerinde konuşmuştur. Senedsiz zikredilen Hadis'lerin senedlerini bulmaya çalışmıştır. Hadis'lerin sıhhat derecelerini ve ravileri hakkında bilgiler vermiştir. Muvatta'ya olan kendi senedlerini zikretmiştir. Hadis'lerin manalarını kısaca zikretmiştir. Arapça alfabesine göre düzenlemiştir. Çok hoş ve çok güzel bir düzenlemesi ve uslubu vardır. Hadis'lerin tahricini ve senedleri üzerindeki sözleri bilmek isteyenler için gördüğüm en güzel eserdir.

İtikadı: İmam Ahmed bin Tahir, Sahih bir itikad sahibidir. İmam Malik'in rivayet ettiği: '' Allah nerededir? Allah göktedir '' Hadis'inin Sahih olduğunu açıklayarak bu Hadis'in Sahihi Muslim'de olduğunu zikremiştir. Sonra şöyle demiştir: Bu Hadis'ten anlarız ki Allah c.c. göktedir. (el-İma 2.clt. 308.s.)

12- Kitabın adı: İs-Aful Mubatta Bi Ricalil Muvatta.

Yazarı: Celaluddin es-Suyuti.

Vefat etme tarihi: 911.yılda vefat etmiştir.

Kitap hakkında bilgi: Muvatta'da geçen ravi'leri Arapça alfabesine göre düzenlemiştir. Çok kısadır.

13- Kitabın adı: Ehadisul Muvatta Vettifakur Ruvati An Malik Vehtilafuhum Fihe.

Yazarı: Hafız Ali ed-Darukutni.

Vefat etme tarihi: 385.yılda vefat etmiştir.

Kitap hakkında bilgi: İmam Malik'in Muvatta'da hangi Ravi'lerden kaç tane Hadis zikrettiğini zikreder. Bu eser Darukutni'nin Hadis ilmindeki derecesini ortaya koymaktadır. Darukutni'nin malesef yazdığı eserlerin çoğu günümüze ulaşmamıştır.

İmam Malik'in Hadis ricalini diğer ravilerden farklı zikretmesi (el-Ehadisul Leti Hulife Fiha Malik bin Enes) hakkında da bir eseri günümüze ulaşmıştır. Bu eseri ise el-İlel adlı eseri şeklince yazılmıştır.

Yine ''Malik'in garipleri'' (Garaibu Malik) adındaki eseri en güzel eserlerindendir. Ama günümüze kadar ulaşmamıştır. Sadece büyük eserlerde bu eserden nakiller mevcuttur. Bazıları büyük eserlerden ''Malik'in garipleri'' adlı eserden olan nakilleri toplayıp bir risale haline getirmiştir.

- Kitabın adı: Esmai Şuyuhi Malik bin Enes. [FONT=&amp]14

Yazarı: Muhammed bin İsmail İbni Halfun.

Vefat etme tarihi: 636.yılda vefat etmiştir.

Kitap hakkında bilgi: Diğerleri gibi Arapça alfabesine göre Ravi'leri zikretmiştir. Başta İmam Malik'in hayatından bahsetmeyide unutmamıştır. Ravi'ler hakkında uzunca bilgi vermektedir. Bu yönü ile bol ilim içeren bir eserdir.

15- Kitabın adı: Mücerredu Esmaur Ruvati An Malik.

Yazarı: Raşid Yahya bin Abdullah ibnul Attar.

Vefat etme tarihi: 662.yılda vefat etmiştir.

Kitap hakkında bilgi: Kitapta sadece İmam Malik'in talebelerinin isimlerini, arapça alfabeye göre zikretmiştir. Bazenleride Ravi'nin adı dışında kısa bilgi vermiştir.

16- Kitabın adı: et-Tarif, Bi Men Zukira Fil Muvattai Minen Nisai Ver Rical.

Yazarı: Muhammed bin Yahya et-Temimi, ibnul Hazza.

Vefat etme tarihi: 416.yılda vefat etmiştir.


Kitap hakkında bilgi: Arapça alfabesine göre İmam Malik'in el-Muvatta adlı eserinde geçen Ravi'leri zikretmiştir. Rical ilminde kendini geliştirmek isteyen kişi için güzel bir eserdir.


Kitabın muhakkiki: Muhammed İzzeddin el-İdrisi. İbnul Hazza'nın kitabına çok uzun ve önemli bilgileri içeren bir önsöz yazmıştır. Okunmasında fayda vardır.

Muvatta'dan bahseden, yada Muvatta hakkında yazılan genel kitapları


17- Kitabın adı: el-Cerhu ve et-Tadil.

Yazarı: Abdurrahman bin Muhammed bin İdris, Ebu Muhammed İbni Ebi Hatim er-Razi el-Hanzali.

Vefat etme tarihi: 327.yılda vefat etmiştir.

Kitap hakkında bilgi: İmamın yazdığı bu eser, Hadis Ravi'lerinin güvenilir veya güvenilmez olmalarını öğrenmek için çok muhteşem eserlerden birisidir.

Kitabın başında, Hadis'leri rivayet eden kişiler hakkında konuşan ve onların doğru sözlü, yada hatalı, yada yalancı, yada ezberinin zayıf olduğunu, yada güvenillir bir ravi olduğunu ve benzeri şeyleri açıklayan büyük İmamların isimlerini zikretmiştir. Bu büyük İmamlar hakkında kısaca konuşmuştur.

Bu büyük imamların ilki olarak, İmam Malik bin Enes'i zikretmiştir. Orada İmam Malik hakkında başka yerlerde bulunmayacak bilgiler vermiştir. En önemliside zikrettiği bilgileri senedleri ile zikretmiştir. Senedler ile zikrettiği için bizlerin bu hikayelerin doğru olup olmadığını anlamamız kolaylaşıyor. Sonradan gelip de senedsiz bir şekilde İmam Malik hakkında bir sürü bilgi zikredenler gibi yapmamıştır. İmam Malik hakkında bir çok bilgiyi yukarıda bu eserden zikretmiştik.

18- Kitabın adı: İmam Malik'deki Hadis usulu.

Yazarı: Ahmed Ebu Halibe.

Kitap hakkında bilgi: Muasırlardan birisidir. Ufak hacimli bir eser olmasına rağmen, bir çok kaynaktan konu üzerinde önemli bilgiler çıkartmıştır.

19- Kitabın adı: Envarul Mesalik İla rivayati Muvatta-i Malik.

Yazarı: Seyyid Muhammed el-Alevi el-Maliki el-Haseni.

Kitap hakkında bilgi: Muvatta'yı rivayet eden kişileri ve nushalarını ve aralarındaki farkları ve benzeri önemli bilgileri zikretmiştir.

20- Kitabın adı: Muvatta dışında Malik'in Hadis'leri.

Yazarı: Ebu Abdilbari Rıza Buşame.

Kitap hakkında bilgi: Muasır bir yazardır. İmam Malik'in, Muvatta'sı dışında rivayet ettiği Hadis'lerin bir kısmını zikretmiştir.

21- Kitabın adı: İkinci yüz yılda İslam Teşri'inin menheci.

Yazarı: Dr. Muhammed Baltacı.

Kitap hakkında bilgi: Muasır bir eserdir. İkinci yüz yılda yaşayan büyük alimlerin fıkhi metodlarından söz etmiş ve çok güzel sonuçlara ulaşmıştır. İmam Malik hakkında uzunca konuşmuş ve el-Muvatta'sından onun metodunu incelemiştir. Faydalı bir eserdir.

Sön söz


Bu kısa risalede amacım, İmam Malik'in el-Muvatta adlı eserini kıaca insanlara tanıtmaktır. İnsanlar malesef günümüzde yeni eserler yazıyorlar, sadece onun bunun sözlerini zikrediyorlar. Hadis'leri zikretmiyorlar. Böylece Hadis'ler unutuluyor. Kuran ise zaten unutulmuş!


Malesef bazıları, ilimsiz ve cahilce bu eserler üzerinde konuşuyorlar ve kendileri saptırdıkları gibi insanları da saptırıyorlar. Onlar ahirette Allah'ın elçisinin sözlerini anlamadan dine iftira atmalarının, Sahih Hadis'leri zayıf, zayıf Hadis'leri de Sahih yapmalarının hesabını verecekler. Bu gibi insanların meşhur olmak ve cahilce kendilerini tanıtmaktan başka bir amaçları yok gibi gözüküyor. Amelleri böyle gösteriyor. İlimsiz adam, ilim alır. Selef uleması o kadar alim olmalarına rağmen fetva vermekten utanırlardı, nasıl ki Darimi Sünen'inde rivayet etmiştir.


Bu hali düzeltmek için elbette Kuran ve Sünnet üzerine çalışmalar yapmamız her Müslüman olarak üzerimize düşmektedir. Rabbim bizleri Kuran ve Hadis ile amel eden ve böyle inananlardan eylesin. Hak yıldan bizleri ayırmasın.

En doğrusunu Allah c.c. bilir.



Ebu Musa el-Medeni

 
Üst Ana Sayfa Alt