Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

IMAN, HICRET, CIHAD!..

HuZeYFeN' Çevrimdışı

HuZeYFeN'

Üye
İslam-TR Üyesi
IMAN, HICRET VE CIHAD! 02/02/2009 - 21:33
Imam M. Metin Müftüoğlu (Kaplan) Besmele, Hamdele ve Salvele’den sonra...
„Iman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır. Rabb’leri onlara, tarafından bir rahmet ve hoşnutluk ile, kendileri için, içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdeler.“ (Tevbe, 20-21)



Yüce Mevlâ’mız cümlemize ve cümle ehl-i imana medetler, inayetler ihsan eyleye! Uzaktan ve yakından şu mescid-i şerif’e gelen dindaşlarımızın ve bizim kusur ve küsurlarımızı, günah ve hatalarımızı af ve mağfiret, onların da, bizim de makamlarımızı Cennet’ül-Firdevs eyleye! Ve cümlemizi bu arada okuduğum ayet-i kerime’nin manasını anlayan, şuuruna varan, emirlerini hakkıyla yerine getiren gerçek salih kulları arasına ilhak eyleye!

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim!
Yüce Mevlâ’mız okuduğum ayet-i kerime’de biz inanan kullarına şöyle ferman buyurmaktadır: „Ey iman edenler! (Ey Allah’a inanan mü’minler! Imanla şereflenen mü’minler topluluğu!) Allah yolunda hicret ve cihad ediniz! (Ne ile?) Mallarınızla ve bir de canlarınızla!“

Bu ayet-i kerime’de Mevlây-ı Müteal, „Ey inananlar topluluğu! Sizler mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda hicret ve cihad ediniz!” diye ferman buyurmaktadır.

Bu üç vasfa sahip olan kişiler, Allah indinde derece yönünden en yüksektir, işte onlar kurtuluşa erenlerdir; Korktuklarından emin, umduklarına nail olan kişiler bunlardır ! Rabb’leri o üç vasıfla vasıflanan kişileri tebşir ediyor ve müjdeliyor:

„Ey mü’minler topluluğu! Sizler iman ettiniz, Allah yolunda hicret ve cihad ettiniz! Bulunduğunuz yerde Islam’ı hakkıyla yaşayamadığınız, bulunduğunuz yerdeki o zalim idareciler sizlere kan kusturdukları halde, dininizden asla taviz vermediniz, Allah için hakkıyla onlara kıyam ettiniz ve Islam’ı tüm olarak yaşayabileceğiniz başka diyarlara Allah için hicret ettiniz!“

Rabb’leri onları ne ile tebşir ediyor?
Kendi katında bulunan bir rahmetle. Bir de rıdvanla, içleri bitip tükenme bilmeyen bol nimetlerle dolu olan cennetlerle sizleri tebşir ediyor Mevlâ’nız!

„Onlar ebedi olarak orada muhalleddir!” diyor. „Muhalled“, girişi var çıkışı yok demektir.Insan oraya bir postunu attı mı, evvelallah, kimse onu oradan çıkaramaz. Mevlâ cümlemizi Cennet’ül-Firdevs gibi makamlara ilhak eylesin! „Hiç şüphesiz bunlar yalnız Allah’ın indinde mevcut olan büyük bir ecirdir!“




Bu ayet-i kerime’lerin tefsirine baktığımız zaman şunları anlamaktayız: „Bunlar iman ve cihad ehli için apaçık bir beyan ve bir vazihtir. Neden? Onlar Allah’a iman etmekle ne yapıyorlar? Nefislerini şirkin pisliğinden temizliyorlar; O necis şirkin içinden çıkıp, tertemiz nurun içine gark oluyorlar; Neyle? Allah’a ve ahiret gününe iman etmekle!“

„Ve cahidu“ kelimesini de müfessir şöyle tefsir ediyor: „Vatanlarınızdan hicret etmekle bedenlerinizi temizleyin!“.

Bir yer düşünün ki, orada bütün putlar mevcuttur; Düşünün bir memleket ki orada her yer putlarla dolu ve hem de müslümanlara kan kusturuyorlar, okulların sınıflarının her birinde o putlar dikili ve en azından resimleri veya fotoğrafları asılı. Ondan sonra deniliyor ki: „Yeni yetişen nesil neden böyle zalim? Anaya-babaya, vatanına-milletine karşı geliyor! Mehmetçiğe kurşun sıkıyor! Acaba neden böyle yaramazlar peydah oldu?“ Ama başlarını ellerinin arasına alıp da, hiç düşünmüyorlar bu zalimler!

Hiç demiyorlar ki resim asılı olan yere melek girmez! Meleğin girmediği yere ne girer? Şeytanlar dolar! Işte şeytanlarla dolu olan yerlerde yetişen gençler, o talebeler, öğrenciler haliyle zalim, ezlem-u zulema’dan daha zalim,hatta hayvanlardan daha aşağı bir varlık olur, anasına-babasına karşı gelir, devletini-memleketini yıkmaya kalkar ve o
Mehmetçiğe kurşun bile sıkar.

Işte böyle puthanelerle dolu olan yerlerde Islam’ı hakkıyla yaşayamayan müslümanlar, Allah rızası için Islam’ın tümünü yaşayabilecekleri yerlere hicret etmeleri gerekir ve bu onlara farzdır!

Müslümanlar Rahman olan Allah’ın yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeliler ki zelillikten kurtulsunlar!
Bir millet düşünün ki zillet içerisinde yaşamaktadır.Bu zilletin sebebi nedir aziz kardeşlerim? Cihad terk edildiğinden dolayı o zilletin, bataklığın içine yuvarlanmış, çabalayıp durmaktadır.



„Ey iman edenler! Sizler babalarınızı ve kardeşlerinizi dost olarak ittihaz etmeyin! (Dost sanarak,onlara sırlarınızı açmayınız!)“ Niçin? O babalarınız ve o kardeşleriniz ki imanın yerine küfrü tercih ettiler, imanı bırakıp küfürden yana oldular, küfrün bayrağını taşıdılar ve böylece mü’minlere kan kusturdular; müslümanların başörtüsüne el uzattılar, o zalim ve necis elleriyle benim bacımın, kızkardeşimin tertemiz namusunu temsil eden o başörtüsüne el uzatmakla kalmayıp,

„Ben başörtüsüyle okullara, sınıflara veya herhangi bir daireye bırakmam!“ diyerek Çankaya’yı işgal eden o pis herifle (Kenan Evren) bir olmuşlar ve böylece imanı küfre tercih etmiş bulunmaktadırlar!

Aziz kardeşlerim! Işte ayet-i kerime apaçık meydanda ve biz inanan kullarına şöyle ferman buyuruyor: „Ey iman topluluğuyla müşerref olan mü’minler! Imanı bırakıp küfürden yana olanlar, babalarınız ve kardeşleriniz de olsa, onlara dost gözüyle bakmayacaksınız!“



Her akşam yatsı namazından sonra vitir namazı kılıyoruz. Vitir namazının son rekatında ellerimizi tekrar kaldırarak „Allahü Ekber“ diyor, Tekbir alıyor ve sonunda da Kunut duasını okuyoruz. Kunut duasını okuduğumuz zaman, son cümlesinde ne diyoruz: „Ve nahleü ve netrükü men yefcürük!“ Evet Kunut duasındaki bu cümle ne demektir? Ahidname demektir! Biz ne zaman ahidname yapmışız?

Ta „Kâlu Belâ“da! Mevlâ’mız bizleri yaratmadan önce, ruhlarımızı „Ben sizin Rabb’iniz değil miyim?“ diye sorguya çekiyor. O zaman ruhlarımız ne yapıyor? „Evet, Ya Rabb’i! Biz şahid olduk, sen bizim Rabb’imizsin!“ diye o ruhlar âleminde Mevlâ’mıza söz veriyorlar. Işte o vermiş olduğumuz sözü her akşam beş vakit namazın sonuncusu olan yatsının arkasından kılınan vitir namazında adeta tazeliyoruz.

„Ve nahleü ve netrükü men yefcürük“ demek, üzerimizden gömleği çıkarıp attığımız gibi atarız. „Nahleu“, gömleği başın üstünden çıkarıp atmak manasına gelir. Yani üzerimizdeki gömleği çıkartıp attığımız gibi, başımızda olan zalimleri, facirleri de alaşağı ediyor, onlara karşı kıyam ediyor ve onları ebediyyen terk ediyoruz!

Işte bu sözü her akşam Mevlâ’mıza karşı tazeliyor, tekrar tekrar bu hususta söz veriyoruz!

Aziz kardeşlerim!
Işte böyle zalim adamlara, Islam’a karşı gelenlere, açıktan açığa „Ben Islam’ın düşmanıyım!“ demeyip de,

„Irtica, irtica!“ diye bas bas bağıran o zalim, o fasık, o kâfir adamlara hakkı haykıracaksınız! Onların mürteciler diye vasıflandırdıkları siz aziz kardeşlerim ve irtica dedikleri de sizin baştacı yaptığınız Şeriat Nizamı, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’in anayasa ve Islam’ın Devlet olmasıdır!

Onlar bunlara karşı geliyor, fakat kelime oyunu yapıyorlar. Allah’a şükürler olsun ki müslümanlar artık uyanıyor ve elhamdülillah şu içinde bulunduğumuz Islamî hareketi bütün dünya takdir ve tebrik ediyor. Yine Allah’a hamd olsun ki bunlar her ne kadar müslümanların başına bir çorap örmek için basınıyla, yayınıyla, TRT’siyle bir takım propoğanda yapıp, şu içinde bulunduğumuz Islamî hareketi yerin dibine sokmak gayesiyle ortaya çıksalar bile, biz kârlı çıktık. Niçin kârlı çıktık?

Türkiye’deki en ücra köylere varıncaya kadar, Avrupa’daki şu mübarek cemaatı tanıdılar. Evet, Avrupa’da büyük bir cemaat var, müslümanlar toplanmış „Bizim devletimiz nerede?“ diye bas bas bağırıyorlar.




Elhamdülillah şunu da iyi biliniz ki, dört safhayı aştıktan sonra şu hareketin dört başı mamur birer mücahidi kesileceğiz inşaallah:



1- Tebliğ, 2- Târif, 3- Tedkik( tahkik), 4- Teslim!

Evet, teslim olmanız lazım kardeşlerim! Elhamdulillah üç-dört seneye yakındır tebliğ yapıyoruz. Islam’ı tebliğ ediyoruz; yani, „Ey müslümanlar! Ey yüzde doksan dokuzu müslüman olan memleketi idare eden zalimler! Aklınızı başınıza alın! Artık Islam devlet olmadığı müddetçe huzursuzluğa paydos diyemezsiniz, huzursuzluğun önüne geçemezsiniz.

Ne zaman ki Islam devlet oldu, o zaman çocuk anasın- babasını sayar ve sözlerini tutar ve emirlerini yerine getirir; o zaman insanlar ne vatanını yıkmaya kalkar, ne devletine, ne Mehmetcik’ine silah çekmeğe kalkar. Dört başı mamur, genç bir nesil yetişir!“ diyoruz.

O yetişen genci ister Rusya’ya,ister Amerika’ya gönder ve eline de sayılamayacak kadar çok altın veya Mark teslim et, gözünü açıp da bakmaz bile. Çünkü kalbinde Allah ve ahiret korkusu var, Peygamber sevgisi var...Kalbinde vatan ve millet sevgisi olduğu için o Mark ve altınlara elini dahi sürmez.

Çünkü onun kalbine “ yarın onun hesabını nasıl vereceğim?” korkusu yerleşmiş bulunmaktadır, aziz kardeşlerim!



Elhamdülillah, bu gazetelerin ve basının vasıtasıyla şu hareket tanındı.
1- Tebliğ yapıldı; Zaten her devirde tebliğin karşısına muhakkak tepki çıkmıştır.

Işte Avrupa’da 3-4 seneden beri tebliğ yapıldığı için karşımıza birden bire tepkiler çıkmaya başlamış bulunmaktadır.


2- Şu hareketin târifi de yapıldı. Herkes duydu ki Avrupa’da „Islamî Cemaatler Birliği“ adında bir topluluk var. Bunların gayesi nedir? Islam’ı devlet, Kur’an’ı anayasa ve Şeriat’ı kanun yapmaktır.


3- Tahkik : Türkiye’deki müslüman kardeşlerimize tebliğ ve târif de yapıldı, Hareket tanıtıldı. Artık düşünecek, tedkik ve tahkik edecek: „Acaba şu hareket doğru mudur, Islam’a tıpa tıp uygun mudur, değil midir?“ diye tahikatını yapacak ve inşallah „Uygundur!“ da karar kılacak. Allah’ın izniyle, şu hareketimiz yüzde yüz Islam’ın metnine de ruhuna da uygundur.

Çünkü kaynağını Kur’an’dan alıyor, örnek ve önderimiz de Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz’dir. Falanca ve filanca örneğimizdir demiyoruz; M. Kemal de bizim örneğimiz ve önderimiz olamaz, çünkü o da bir beşerdir ve bu yüzden hatalarla doludur. Humeyni de bizim örneğimiz olamaz,

o da bir insandır ve onun da bir takım hataları olabilir. Öyle bir örnek ve önder kabul edeceğiz ki onun hiç hatası düşünülemesin. O da ancak ve ancak Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendi’mizdir!



Muhatabımız tahkik yaptıktan sonra da hemen teslim olacak ve şu hareketi kabul edip, hareketin içinde görev almaya başlayacaktır.
Işte böyle çığ gibi gelişe gelişe, şu müslümanların

teşkil ettiği topluluğun tabanı istenilen kıvama gelip, tavana söz geçirebilecek bir yapı oluşur oluşmaz, tavan hizaya geliyorsa gelir, gelmezse onu hizaya getirecek vesileyi de teşekkül ettirir Allah’ın izniyle!

Ayet-i kerime devam ediyor: „Kim onlara tevellü ederse (imanı bırakıp da küfürden yana olanları dost edinirse), işte onlar zalim olanların ta kendileridir.“

Ey Habibim! Sen söyle; Eğer onlar babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, zevceleriniz, akrabanız, biriktirdiğiniz mallarınız (Mark’larınız, paralarınız), iflas ederiz diye korktuğunuz işiniz, hoşunuza gitmesi için yaptırdığınız meskenleriniz, apartmanlarınız, köşkleriniz, saraylarınız, saydığımız bu sekiz sınıf, size Allah’dan ve O’nun Resulü’nden, bir de Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, bu üç şeye karşı sekiz şey size daha sevimli ise, yani üç şeyi bırakıp, sekiz şeyi alıyor iseniz, o zaman bekleyin! Başınıza gelecek cezayı, belayı bekleyiniz diyor Mevlâ’mız, Allah’ın emri gelinceye kadar başınıza gelecek cezayı, belayı bekleyiniz! Hiç şüphesiz Allahü Azimüşşan fasık olan bir kavme hidayet vermez! diyor.

Burada üç şey var aziz kardeşlerim:

1- Allah,
2- Resulü,
3- Allah (c.c.) yolunda cihad etmek.

Işte mücahid olmanın şatları burada sayıldı.
Ancak sekiz şey size Allah’dan, Resulü’nden, Allah yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık başınıza gelecek belayı bekleyiniz diyor. Bu sekiz sınıf insan aynı zamanda fasıklar topluluğundan oluyor. Allahü Azimüşan da fasık olan bir topluluğa hiç bir zaman hidayet vermez!



Aziz kardeşlerim!

Yuce Mevlâ’mız biz inanan kullarına şuurlar ihsan eylesin! Şeriat şuuruyla şuurlandırsın, Islam’ın ruhuyla ruhlandırsın! Çoluğumuzu, çocuğumuzu Kur’an’ın ahlakıyla ahlaklandırsın! Mevlâ bizleri kendi yolunda malıyla, canıyla, hiç kimseden korkmadan ve çekinmeden cihad eden topluluğun içine ilhak eylesin!

El-Fatiha!
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
işiniz gücünüz tc, atatürkçülük. Buda ayrı bir hizipçilik anlayışı olmuş. Hicret edilecekmiş nereye almanya yavru şeriatçık devletinemi hicret edilecek. Ayıp ya ortada fol yok yumurta yok kafirlerin kucağında devlet açıp hicret mi istiyorsunuz..

Gözünüzü açın dünyada tek demokrasi ile yönetilen yer türkiye değil. Bizzat demokrasinin beşiği kaldığınız yerlerdir.
 
DAVA Çevrimdışı

DAVA

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Aynen Kardesim, Demokrasinin Ikiyüzlülügün, Sirtindan alcakca vurmaya calisan bir Memlekette yasiyoruz...

Türkiye düsman olmayin olacaksaniz Anayasasina olun...
 
HuZeYFeN' Çevrimdışı

HuZeYFeN'

Üye
İslam-TR Üyesi
Hicret; Taguttan Allaha, Sirk'ten Tevhide, Laiklik'ten Seriata manasinda buyururdu Hocamiz.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Hocanız ve sizle şeriat nedir konusunda ciddi ayrılıklarımız var. Biz şeriattan 4 halife dönemini anlıyoruz. Siz ise şeriattan, Osmanlı saltanatını anlıyorsunuz ve laiklikten ; osmanlı saltanatına dönüşü istiyorsunuz. Bilmem daha açık konuşabilirmiyim.
 
HuZeYFeN' Çevrimdışı

HuZeYFeN'

Üye
İslam-TR Üyesi
Osmanlinin Saltanati "isirici hükümdarlar" (hadis) hükmüne giriyor. Osmanli bircok islamla bagdasmayan isler yapti (babadan ogula gecme gibi). Biz Osmanliyi örnek almiyoruz. Tek iki sey: Kaynak Kur'an, Önder ve Önder Hz.Muhammed'dir(s.a.v)
Laiklik Küfürdür. Ona baglananlar'da birer Müsrik'tir. Nasil Seriattan bunu anlayabiliriz anlamadim..
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Bir tarikatçi, bir nurcu, bir tasavvufçu ne ise sizde bana onları anımsatıyorsunuz aranızda ilmi meselelere yaklaşma bakımından pek bir farkınız yok gibi. Onlarada Hak'kı anlattığımızda bize aynen yahu bizde kuran sünnete inanıyoruz bizde kuran sünnetle amel ediyoruz bizim kuran sünnetten başka dediğimiz yok derler. Siz de şimdi hem osmanlının yanlışlarından bahsetmissiniz hemde buradaki hemen hemen tüm yazılarınızda osmanlı şeriatına olan özlemlerle dolu yazılar yazıyorsunuz bu ne çelişki bilmiyorum...

Atatürkün şeriatı kaldırdığını bilmem ne yaptığından bahsediyorsunuz , demekki şeriat ve hilafet kavramını osmanlıda gördüğünüz ve ona özlem duyduğunuz bellidir. Madem babadan oğla geçmiyorda neden siz sözde şeriat devletinizde halifeliği babadan oğla veriyorsunuz...

Kardeş bak daha önce bir kaç söz demiştin iddialarına mucahidleri dahi bulaştırdın ve hiç bir iddianı ispat edemedin.

Dediğim yazılarına hassas davran açık olarak şeriat devleti olmadığınızı ve hatta sizde olan çoğu şeyin şeriatla hiç bir alakası kalmadığını üstüne sizdeki bakış açısının kuran sünnet değilde sofi mantığı olduğunu onlardan fark olarak Rab edinme, demokrasi vs konularda onlardan ayrı olduğunuzu söylüyorum..

Hiç kimse kuran sünnet demekle kuran sünnet olamaz. İddialar ispatlar ister. İddialar deliller ister. Dinimiz iddia dini değil aksine, vahy dini, vahyi kuran ve sünnet ile açıklayan delil dinidir.
 
M Çevrimdışı

MUNTASIR

Üye
İslam-TR Üyesi
Bismillah ile, Değerli kardeşim olan tevhid akidesi değilde taklit ve tenkid akidesi olursa işte genel anlamda bu tür çelişkilerde olur vahyi kuran ve sünnet delili ile değilde sufiizim ve küfrün finanse ettiği cemiyetler ve cerahat grupları delilleri alınırsa sonuç şirk ve küfür harici birşey bulunmaz osmanlının idare tarzı saltanat idi yaşam ve idare genel anlamı ile şeri değil yinede gaybın sahibi Allah herşeyi hakkıyla bilen ve hükme3decek olandır vesselam
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt