İlginç paragraflar var okumanızı öneririm kardeşlerim.
İngiliz gazetelerinde bugün (4 Şubat)
İngiltere gazetelerinin ilk sayfalarında, IŞİD'in (Irak Şam İslam Devleti) öldürdüğünü açıkladığı Ürdünlü pilotla ilgili haberler öne çıkıyor.
Guardian IŞİD'in son eylemindeki "gaddarlığın", örgütün daha önceki acımasız cinayetlerine kıyasla bile şok edici olduğu yorumunu yapıyor.
İntikam sözü veren Ürdün'ün ilk cevap olarak elindeki 5 tutuklu teröristi idam edeceğini açıkladığı belirtiliyor. Bu 5 kişiden biri, IŞİD'in Ürdünlü pilot ve bir Japon rehine karşılığında salıverilmesini istediği bir militan.
Haberde, Ürdünlü pilotun yakınlardan bazılarının, ölüm haberini aldıktan sonra Ürdün Kralı Abdullah aleyhine sloganlar attığına dikkat çekiliyor.
Gazetenin vurguladığı bir diğer nokta da pilot Muaz Safi el-Kesasibe'nin, öldürülmeden önce Ürdünlü diğer askeri pilotların isimlerini ve çalıştıkları yerleri söylemeye zorlandığı...
Haberde pilotun ölümünün duyurulduğu 23 dakikalık videounun sonunda, bu pilotların fotoğraflarının da yer aldığı ve örgütün her öldürülen pilot için 20 bin Amerikan doları ödemeyi vadettiği belirtiliyor.
Gazetedeki bir yorum yazısında ise, IŞİD'in bu eyleminin ardından Ürdün'ün örgüte karşı silahlı mücadeleki rolünü azaltabileceği öne sürülüyor. Yazıda, pilotun öldürülmesinden bile önce, Ürdün'ün IŞİD karşıtı koalisyona olan desteğine yönelik ülke içindeki eleştirilerin artmış olduğu belirtiliyor.
Ürdün'ün ABD önderliğindeki IŞİD karşıtı koalisyona destek veren dört Arap ülkesinden (Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün) biri olduğunu hatırlatan gazete, bu ülkeler içinde hem Suriye hem de Irak'a sınırı olan tek ülke olarak Ürdün'ün diğerlerinden daha kırılgan bir pozisyonda olduğuna dikkat çekiyor.
Yazıda Eylül ayında Ürdün'de yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre, halkın %62'sinin IŞİD'i bir "terör örgütü" olarak gördüğü belirtiliyor. IŞİD içinde 2.000-2.500 kadar Ürdünlü olduğunun tahmin edildiği de haberde verilen bilgiler arasında.
Independent'ta Robert Fisk'in aynı konuyla ilgili bir yazısı bulunuyor. "Onu cehennem ateşinde yaktılar" cümlesiyle başlayan yazıda bunun Cengiz Han tarzı bir gaddarlık olduğu yorumu yapılıyor.
Fisk, aylar önce Esad'ı destekleyen Suriyelilerin ve askerlerin de IŞİD tarafından benzer şekilde kafaları kesilerek ve yakılarak öldürüldüğünü, o zaman kimsenin buna sesini çıkarmadığını belirtiyor.
Kamuoyunun o zamanlar bu cinayetleri görmezden gelmeyi tercih ettiğini belirten Robert Fisk, Batı'nın Orta Doğu'daki liderlere bakışını eleştirdiği yazısına şöyle devam ediyor: "Değişen IŞİD değil, değişen biziz. Orta Doğu'daki otokrat liderlere -Sisi, Esad, hatta Ayetullah Ali Hamaney- olan tahamülsüzlüğümüz şimdi halifeliğin (IŞİD) karşısında mutasyona uğruyor. Bu liderlerin hepsinin tabi ki şimdi 'ılımlılar' olarak yanımızda olması gerektiğine inanıyoruz".
"Müslüman tutuklu sayısında rekor"
Times, İngiltere ve Galler'de tutuklu Müslüman sayısının tarihin en yüksek seviyesine çıktığını duyuruyor.
İngiltere Adalet Bakanlığı'nı açıkladığı son istatistiklere göre, her 7 tutukludan biri Müslüman.
Habere göre 2004'ten 2014'e kadarki dönemde, Müslüman tutuklu sayısı 6.571'den 12.255'e çıktı.
İngiltere'deki Müslüman nüfusun diğer gruplara kıyasla çok genç olması ve gençler arasında suç işleme oranlarının daha yüksek olması, bu artışın nedenlerinden biri olarak gösteriliyor.
"Ben ülkeme geri dönebilirim ama Kürtler aynısını yapamaz"
Independent gazetesi, Türkiye'de "terör propagandası" yaptığı suçlamasıyla hakkında dava açılan ve 5 yıla kadar hapsi istenen Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink ile yapılmış özel bir söyleşi yayımladı.
Chris Green imzalı haber, "Geerdink'in suçu, Kürtlerin mücadelesinin altını çizmek" ifadesiyle başlıyor.
Hollandalı gazetecinin geçen ay Diyarbakır'daki evinde çalışırken kapısının birden çalındığı, gelenlerin tepeden tırnağa silahlı terörle mücadele polisleri olduğu belirtiliyor.
Geerdink, polisleri karşısında görünce çok şaşırdığını, bunu beklemediğini söylüyor: "Kütüphanemde bulunan Kürdistan tarihiyle ilgili bir kitabı, sanki kanıtmışçasına incelediler. Sonra karakola götürüldüm ve orada 4 saat kaldım".
Haberde, Geerdink'in evine yapılan baskının üzerinden henüz birkaç saat geçmişken Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Edoğan'ın "İddia ile konuşuyorum. Ne Avrupa'sında ne diğer ülkelerinde, Türkiye'deki basın kadar özgür bir medya yoktur" dediği hatırlatılıyor.
Yazı şöyle devam ediyor: "Independent'ın yaptığı araştırma ise bunun tam tersini gösteriyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün geçen yılki basın özgürlüğü sıralamasında, Türkiye 180 ülke arasında 154. sırada. Polis Türk ve Kürt gazetecileri sıklıkla hedef alıyor, ancak yabancı bir gazeteci hakkında dava açılması pek sık yaşanan bir durum değil".
Geerdink'in 15 yıldır dünyanın birçok bölgesinde serbest gazeteci olarak çalıştığı, Independent'a da yazılar yazdığı, 2006'dan bu yana da Türkiye'de yaşadığı belirtiliyor.
Söyleşide Geerdink neden Kürt sorunu ile ilgili haberler hazırladığını şöyle açıklıyor: "Ben her zaman kimlik sorunlarına ilgi duydum. Kürt sorunu Türkiye'nin en önemli sorunu ve bir gazeteci için çok geçerli bir konu... İnsanların burada neler yaşadığını gördüm. Ben de Türkiye'de yaşayan bir yabancıyım. Kendi kimliğini tam olarak yaşayamamanın ne demek olduğunu deneyimledim. Bu hayatı ben seçtim, değiştirmek istersem kendi ülkeme geri dönebilirim. Kürtler ise, yüzyılı aşkın süredir kendi kimliklerini yaşayamıyor, baskı altındalar".
"Her iki kişiden biri kanser riski altında"
İngiliz gazetelerinde yer bulan bir diğer konu da Birleşik Krallık Kanser Araştırmaları Derneği'nin yaptığı son araştırma.
Buna göre uzmanlar, artık her iki kişiden birinin kansere yakalanma riski olduğunu tahmin ediyor. Ancak teşhis ve tedavi yöntemlerindeki gelişmeler sayesinde hastalığı atlatabilenlerin sayısının arttığına dikkat çekiliyor.
Guardian, kansere yakalanan insan sayısındaki artışın, yaşam süresinin artmasıyla da bağlantısı olduğuna vurgu yapıyor. Araştırmayı yapan profesörlerden Peter Sasieni, kanser teşhisi konan hastalardan %60'ının 65 yaşın üstünde olduğunu belirtiyor.
Independent da değişen yaşam tarzının kanserin artışında etkili olduğunu duyuruyor. Obezitenin artması, işlenmiş ve kırmızı et tüketimindeki artış, solaryumlar ve kadınların daha geç yaşlarda doğum yapmaya başlaması, kanser vakalarını artıran etkenler arasında gösteriliyor.
press medya
İngiliz gazetelerinde bugün (4 Şubat)
İngiltere gazetelerinin ilk sayfalarında, IŞİD'in (Irak Şam İslam Devleti) öldürdüğünü açıkladığı Ürdünlü pilotla ilgili haberler öne çıkıyor.
Guardian IŞİD'in son eylemindeki "gaddarlığın", örgütün daha önceki acımasız cinayetlerine kıyasla bile şok edici olduğu yorumunu yapıyor.
İntikam sözü veren Ürdün'ün ilk cevap olarak elindeki 5 tutuklu teröristi idam edeceğini açıkladığı belirtiliyor. Bu 5 kişiden biri, IŞİD'in Ürdünlü pilot ve bir Japon rehine karşılığında salıverilmesini istediği bir militan.
Haberde, Ürdünlü pilotun yakınlardan bazılarının, ölüm haberini aldıktan sonra Ürdün Kralı Abdullah aleyhine sloganlar attığına dikkat çekiliyor.
Gazetenin vurguladığı bir diğer nokta da pilot Muaz Safi el-Kesasibe'nin, öldürülmeden önce Ürdünlü diğer askeri pilotların isimlerini ve çalıştıkları yerleri söylemeye zorlandığı...
Haberde pilotun ölümünün duyurulduğu 23 dakikalık videounun sonunda, bu pilotların fotoğraflarının da yer aldığı ve örgütün her öldürülen pilot için 20 bin Amerikan doları ödemeyi vadettiği belirtiliyor.
Gazetedeki bir yorum yazısında ise, IŞİD'in bu eyleminin ardından Ürdün'ün örgüte karşı silahlı mücadeleki rolünü azaltabileceği öne sürülüyor. Yazıda, pilotun öldürülmesinden bile önce, Ürdün'ün IŞİD karşıtı koalisyona olan desteğine yönelik ülke içindeki eleştirilerin artmış olduğu belirtiliyor.
Ürdün'ün ABD önderliğindeki IŞİD karşıtı koalisyona destek veren dört Arap ülkesinden (Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün) biri olduğunu hatırlatan gazete, bu ülkeler içinde hem Suriye hem de Irak'a sınırı olan tek ülke olarak Ürdün'ün diğerlerinden daha kırılgan bir pozisyonda olduğuna dikkat çekiyor.
Yazıda Eylül ayında Ürdün'de yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre, halkın %62'sinin IŞİD'i bir "terör örgütü" olarak gördüğü belirtiliyor. IŞİD içinde 2.000-2.500 kadar Ürdünlü olduğunun tahmin edildiği de haberde verilen bilgiler arasında.
Independent'ta Robert Fisk'in aynı konuyla ilgili bir yazısı bulunuyor. "Onu cehennem ateşinde yaktılar" cümlesiyle başlayan yazıda bunun Cengiz Han tarzı bir gaddarlık olduğu yorumu yapılıyor.
Fisk, aylar önce Esad'ı destekleyen Suriyelilerin ve askerlerin de IŞİD tarafından benzer şekilde kafaları kesilerek ve yakılarak öldürüldüğünü, o zaman kimsenin buna sesini çıkarmadığını belirtiyor.
Kamuoyunun o zamanlar bu cinayetleri görmezden gelmeyi tercih ettiğini belirten Robert Fisk, Batı'nın Orta Doğu'daki liderlere bakışını eleştirdiği yazısına şöyle devam ediyor: "Değişen IŞİD değil, değişen biziz. Orta Doğu'daki otokrat liderlere -Sisi, Esad, hatta Ayetullah Ali Hamaney- olan tahamülsüzlüğümüz şimdi halifeliğin (IŞİD) karşısında mutasyona uğruyor. Bu liderlerin hepsinin tabi ki şimdi 'ılımlılar' olarak yanımızda olması gerektiğine inanıyoruz".
"Müslüman tutuklu sayısında rekor"
Times, İngiltere ve Galler'de tutuklu Müslüman sayısının tarihin en yüksek seviyesine çıktığını duyuruyor.
İngiltere Adalet Bakanlığı'nı açıkladığı son istatistiklere göre, her 7 tutukludan biri Müslüman.
Habere göre 2004'ten 2014'e kadarki dönemde, Müslüman tutuklu sayısı 6.571'den 12.255'e çıktı.
İngiltere'deki Müslüman nüfusun diğer gruplara kıyasla çok genç olması ve gençler arasında suç işleme oranlarının daha yüksek olması, bu artışın nedenlerinden biri olarak gösteriliyor.
"Ben ülkeme geri dönebilirim ama Kürtler aynısını yapamaz"
Independent gazetesi, Türkiye'de "terör propagandası" yaptığı suçlamasıyla hakkında dava açılan ve 5 yıla kadar hapsi istenen Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink ile yapılmış özel bir söyleşi yayımladı.
Chris Green imzalı haber, "Geerdink'in suçu, Kürtlerin mücadelesinin altını çizmek" ifadesiyle başlıyor.
Hollandalı gazetecinin geçen ay Diyarbakır'daki evinde çalışırken kapısının birden çalındığı, gelenlerin tepeden tırnağa silahlı terörle mücadele polisleri olduğu belirtiliyor.
Geerdink, polisleri karşısında görünce çok şaşırdığını, bunu beklemediğini söylüyor: "Kütüphanemde bulunan Kürdistan tarihiyle ilgili bir kitabı, sanki kanıtmışçasına incelediler. Sonra karakola götürüldüm ve orada 4 saat kaldım".
Haberde, Geerdink'in evine yapılan baskının üzerinden henüz birkaç saat geçmişken Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Edoğan'ın "İddia ile konuşuyorum. Ne Avrupa'sında ne diğer ülkelerinde, Türkiye'deki basın kadar özgür bir medya yoktur" dediği hatırlatılıyor.
Yazı şöyle devam ediyor: "Independent'ın yaptığı araştırma ise bunun tam tersini gösteriyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün geçen yılki basın özgürlüğü sıralamasında, Türkiye 180 ülke arasında 154. sırada. Polis Türk ve Kürt gazetecileri sıklıkla hedef alıyor, ancak yabancı bir gazeteci hakkında dava açılması pek sık yaşanan bir durum değil".
Geerdink'in 15 yıldır dünyanın birçok bölgesinde serbest gazeteci olarak çalıştığı, Independent'a da yazılar yazdığı, 2006'dan bu yana da Türkiye'de yaşadığı belirtiliyor.
Söyleşide Geerdink neden Kürt sorunu ile ilgili haberler hazırladığını şöyle açıklıyor: "Ben her zaman kimlik sorunlarına ilgi duydum. Kürt sorunu Türkiye'nin en önemli sorunu ve bir gazeteci için çok geçerli bir konu... İnsanların burada neler yaşadığını gördüm. Ben de Türkiye'de yaşayan bir yabancıyım. Kendi kimliğini tam olarak yaşayamamanın ne demek olduğunu deneyimledim. Bu hayatı ben seçtim, değiştirmek istersem kendi ülkeme geri dönebilirim. Kürtler ise, yüzyılı aşkın süredir kendi kimliklerini yaşayamıyor, baskı altındalar".
"Her iki kişiden biri kanser riski altında"
İngiliz gazetelerinde yer bulan bir diğer konu da Birleşik Krallık Kanser Araştırmaları Derneği'nin yaptığı son araştırma.
Buna göre uzmanlar, artık her iki kişiden birinin kansere yakalanma riski olduğunu tahmin ediyor. Ancak teşhis ve tedavi yöntemlerindeki gelişmeler sayesinde hastalığı atlatabilenlerin sayısının arttığına dikkat çekiliyor.
Guardian, kansere yakalanan insan sayısındaki artışın, yaşam süresinin artmasıyla da bağlantısı olduğuna vurgu yapıyor. Araştırmayı yapan profesörlerden Peter Sasieni, kanser teşhisi konan hastalardan %60'ının 65 yaşın üstünde olduğunu belirtiyor.
Independent da değişen yaşam tarzının kanserin artışında etkili olduğunu duyuruyor. Obezitenin artması, işlenmiş ve kırmızı et tüketimindeki artış, solaryumlar ve kadınların daha geç yaşlarda doğum yapmaya başlaması, kanser vakalarını artıran etkenler arasında gösteriliyor.
press medya