İran’ın Belucistan bölgesindeki Sünnilere karşı yapılan baskılardan ötürü İran rejimine karşı Cündullah örgütünü kuran Abdulmâlik Rigi, İran ordusuna ve güvenlik güçlerine yönelik çok sayıda saldırıdan sorumlu tutuluyordu. Rigi, İran istihbaratı tarafından uçakta yakalanmış ve ardından idam edilmişti. İran yandaşları tarafından Amerikancı olduğu iddia edilen Rigi’nin cezaevinde tutukluyken yazdığı bir mektup, Rigi’nin İranlı annelere yönelik mesajını ve direnişlerinin sebebini ortaya koyuyordu. Küresel Haber’in Türkçe’ye kazandırdığı mektupta İran rejiminin Şiilere bile zulmettiği belirtiliyor. İşte o mektup:
İran’ın Belucistan bölgesindeki Sünnilere karşı yapılan baskılardan ötürü İran rejimine karşı Cündullah örgütünü kuran Abdulmâlik Rigi, İran ordusuna ve güvenlik güçlerine yönelik çok sayıda saldırıdan sorumlu tutuluyordu. Rigi, İran istihbaratı tarafından uçakta yakalanmış ve ardından idam edilmişti. İran yandaşları tarafından Amerikancı olduğu iddia edilen Rigi’nin cezaevinde tutukluyken yazdığı bir mektup, Rigi’nin İranlı annelere yönelik mesajını ve direnişlerinin sebebini ortaya koyuyordu. Küresel Haber’in Türkçe’ye kazandırdığı mektupta İran rejiminin Şiilere bile zulmettiği belirtiliyor. İşte o mektup:
Ey aziz, şerefli anneler! Size yüzlerce selam olsun! Öyle ki sevgi dolu şefkatli göğüslerinizdeki temiz sütünüzle sizler bize cesareti ve fedakarlığı öğrettiniz. Sizler ahlâksızlık ve rezilliğe karşı koymayı, direnmeyi, boyun eğmemeyi öğrettiniz. Evet anne! Küçük oğlun, Yüce Allah’ın fadlı ve kereminden sonra, senden emdiği temiz süte bağlı. Erkekliğin görünüşle olmadığını sen öğrettin. Endülüs’teki mücahidin hikayesini senden öğrendim. Hasret gözyaşları yanaklarından süzülür bir halde, ağlayarak annesinin kucağına döndüğünde karşısında sarsılmaz dağlar misali duran annesi mücahid oğluna şöyle sesleniyordu: “Canım oğlum, gözyaşları acılara derman olmaz, git diğer mücahidler gibi dinini ve hedefini müdafaa et ve bu yolda elinden geleni yap.” Evet anneciğim! Ben o mücahidim ve o değerli sözlerin yıllardır kulaklarımda hatta kalbimin derinliklerinde yankılanıyor. Uykumda bile aklımı meşgul ediyor sözlerin. Sana bu mesajı göndermek ve uğruma katlandığın zorluklar için teşekkür etmek istedim. Ancak diğer anneleri de görmezden gelmekten kaçındım. Zira her biri, o Endülüslü anneye benziyor. Eminim ki; onların yorgunlukları, acıları ve cesaretleri de o Endülüslü anneninkinden daha az değil, hatta daha fazla bile olabilir. Evet, Ey Belucistanlı anne! Ey Kürdistanlı, Farslı, Arap, Türkmen, İranlı anne…! Benden ve tarih boyunca hak yolunda savaşan bütün savaşçılardan cesaretiniz ve şerefiniz için size binlerce selam olsun. Zalimler ve ülkemize hükmeden zorbalar, gerçekleri sahte, zehirli propagandalarıyla değiştiriyor; zalimi mazlum, garip ve dost canlısı kuzuyu yırtıcı bir hayvan, yırtıcı hayvanı da garip, zavallı gibi gösteriyor. Son seçimler, ülkemizin -İranlı Şii Müslümanlar olduklarını beyan eden; ancak kendi şahsi çıkarlarından başka hiçbir şey düşünmeyen, insanların kanına susamış- zorba yöneticilerinin; otoriteleri ve mezhebin ileri gelenlerini münafıklık ve ihanetle suçlamaya, tutuklu oğullarının akibetlerini soruşturan anneleri tutuklamaya, insanların fikirleriyle alay etmeye, hatta kanları, canları ve şerefleriyle oynamaya, siyasi açıdan farklı görüşlere sahip olmak dışında hiçbir suçu olmayan halka karşı (hatta bizden daha sefil olmalarına karşın Şiilere bile), insanlık karşıtı, en iğrenç ahlak suçlarını işlemeye hazır olduğunu gösterdi. Evet anne! Tarih, Abdulmâlik Rigi’nin haram süt içmediği; kaçakçı, eşkıya, hırsız ya da katil olmadığı; yalnızca dinini, halkını ve yüksek hedeflerini koruduğu ve silahlı mücadeleye başvurmak zorunda kaldığı hükmünü verecek. Evet! Tarih, Abdulmâlik’in mazlum İran halkının, Belucistan halkından Sünnet Ehli’nin ve ‘din, mezhep ve imam-ı zaman’ adı altında zalim yöneticilerin yağ çekicilerine bağlı yaşayan bütün mazlumların çığlığı olduğunu ispatlayacak. Arzularını ve dürtülerini tatmin etmek için halkın ve ülkenin mukadderatını ele geçirdiler, insanlara da kendilerini kurtarmaları için savaşmaktan başka yol bırakmadılar. Evet! Tarih, hapishanelerde ve gözaltı kamplarında İran istihbaratı üyeleri tarafından tecavüze uğrayan anneleri ve kız kardeşleri müdafaa etmek için silahlı mücadeleyi seçtiğimize ve özgürlüklerine kavuşmaları için bozgunculara karşı savaş ve cihaddan başka bir yol bulamadığımıza tanıklık edecek. Evet! Bölgemizde ve İran’ın bütün bölgelerinde düşmanların kurnazlık ve dalavereleriyle, ya zor kullanarak ya da ikna yolu ve çeşitli numaralarla kandırılan anneler ve kız kardeşler var. En şerefli ailelerden olmalarına karşın, İran istihbaratının kontrolünde zalim suç çetelerine çekildiler. İstihbarat kaynakları onları tuzakları ve maharetleriyle yakaladı. Şu anda da aşiret liderlerini ve o aldatılmışların ailelerini, emirlerine karşılık vermeye ve kendileriyle işbirliği yapmaya zorlamak için, kızlarının sırlarını ifşa etmekle ve zayıf noktalarını ortaya çıkarmakla tehdit ediyorlar. Aziz annem ve muhterem kız kardeşim! Allah ben ve benim gibilerin şahidi olsun ki biz deli değiliz. Ancak bizi silah taşımak zorunda bırakan şeyler var ki onları ortaya koyarsak bütün dünyanın önünde insanlarımızın şeref ve haysiyeti yok olup gider. Bu mesajın annelere ve kız kardeşlere gönderilmesinin sebebi, onların konuyu başkalarından daha iyi biliyor olmaları! İçinizden yürekli ve cesur olanların çıkmasını ve takma isimler kullanarak suçluların işledikleri suç eylemlerini ortaya çıkarmasını ve Sünni ve Şii İran halkına İran’da giriştiğimiz silahlı mücadelemizin sebeplerini açıklamasını ümit ediyoruz. Rejimin üyeleri, geçmişten günümüze Sünni kadın ve erkeklere yaptıklarını -hatta Sünnet Ehli’nden yaşlılara karşı dahi öyle iğrenç suçlar işlediler ki kalem yazmaktan aciz kalır ve utanır- son zamanlarda gözaltı kampları ve hapishanelerdeki Şii mezhebinden kadın ve erkek tutuklulara yapıyorlar. İnsanlara yaptıkları rezillikleri açığa çıkarmak oldukça zor. Öyle ki ölüme eş değer. Dolayısıyla bu tehlikeli ve ağır meseleye işaret etmekten ve konuya dair imada bulunmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Bu mesajın, bizi silah taşımakla suçlayanlara bir hatırlatıcı olmasını ve mafya istihbarat çetesinin, Sünnet Ehli’nden Kürt, Belucistanlı, Türkmen, Arap ve Farslılara vs. neler yaptığını bilmeleri için gözlerini ve kulaklarını açmasını umuyorum. Artık vakit geldi ve bütün insanlar için gayretle, yüreklilikle, izzet ve şerefle kollarını sıvama ve geçen otuz sene boyunca İran halkının başından geçen esrarengiz olayların üzerindeki sır perdesini kaldırma fırsatı oluştu. Eğer isimlerini beyan etme cesaretleri ve cüretleri yoksa da en azından takma isimler kullansınlar ve rejimin mazlum halka karşı işlediği suçları açığa çıkarsınlar. Alimler, yazarlar, araştırmacılar, insan hakları eylemcileri ve sosyal hak savunucularından vs her birinin bu yolda üzerine düşen rolü ve dine ve insanlara karşı sorumluluğunu yerine getirmesi ve bugüne kadar gizli kalmış ve kötü molla düzeni tarihinde meydana gelmiş esrarengiz olayları ortaya çıkarması gerekir. Son olarak, oğlunuz hakkında endişelenmemeniz için sizi temin ederim. Elhamdulillah ben mukaddes ve yüksek hedeflerim uğrunda naçizane kendimi feda etmekten onur duyuyorum. Ve’s-Selamu aleykum. Zâlim İran Rejiminin Karanlık Zindanlarında Esir Abdulmâlik Rigi Rigi ölüme gülerek giderken:
Küresel Haber / Haber Merkezi
İran’ın Belucistan bölgesindeki Sünnilere karşı yapılan baskılardan ötürü İran rejimine karşı Cündullah örgütünü kuran Abdulmâlik Rigi, İran ordusuna ve güvenlik güçlerine yönelik çok sayıda saldırıdan sorumlu tutuluyordu. Rigi, İran istihbaratı tarafından uçakta yakalanmış ve ardından idam edilmişti. İran yandaşları tarafından Amerikancı olduğu iddia edilen Rigi’nin cezaevinde tutukluyken yazdığı bir mektup, Rigi’nin İranlı annelere yönelik mesajını ve direnişlerinin sebebini ortaya koyuyordu. Küresel Haber’in Türkçe’ye kazandırdığı mektupta İran rejiminin Şiilere bile zulmettiği belirtiliyor. İşte o mektup:
Ey aziz, şerefli anneler! Size yüzlerce selam olsun! Öyle ki sevgi dolu şefkatli göğüslerinizdeki temiz sütünüzle sizler bize cesareti ve fedakarlığı öğrettiniz. Sizler ahlâksızlık ve rezilliğe karşı koymayı, direnmeyi, boyun eğmemeyi öğrettiniz. Evet anne! Küçük oğlun, Yüce Allah’ın fadlı ve kereminden sonra, senden emdiği temiz süte bağlı. Erkekliğin görünüşle olmadığını sen öğrettin. Endülüs’teki mücahidin hikayesini senden öğrendim. Hasret gözyaşları yanaklarından süzülür bir halde, ağlayarak annesinin kucağına döndüğünde karşısında sarsılmaz dağlar misali duran annesi mücahid oğluna şöyle sesleniyordu: “Canım oğlum, gözyaşları acılara derman olmaz, git diğer mücahidler gibi dinini ve hedefini müdafaa et ve bu yolda elinden geleni yap.” Evet anneciğim! Ben o mücahidim ve o değerli sözlerin yıllardır kulaklarımda hatta kalbimin derinliklerinde yankılanıyor. Uykumda bile aklımı meşgul ediyor sözlerin. Sana bu mesajı göndermek ve uğruma katlandığın zorluklar için teşekkür etmek istedim. Ancak diğer anneleri de görmezden gelmekten kaçındım. Zira her biri, o Endülüslü anneye benziyor. Eminim ki; onların yorgunlukları, acıları ve cesaretleri de o Endülüslü anneninkinden daha az değil, hatta daha fazla bile olabilir. Evet, Ey Belucistanlı anne! Ey Kürdistanlı, Farslı, Arap, Türkmen, İranlı anne…! Benden ve tarih boyunca hak yolunda savaşan bütün savaşçılardan cesaretiniz ve şerefiniz için size binlerce selam olsun. Zalimler ve ülkemize hükmeden zorbalar, gerçekleri sahte, zehirli propagandalarıyla değiştiriyor; zalimi mazlum, garip ve dost canlısı kuzuyu yırtıcı bir hayvan, yırtıcı hayvanı da garip, zavallı gibi gösteriyor. Son seçimler, ülkemizin -İranlı Şii Müslümanlar olduklarını beyan eden; ancak kendi şahsi çıkarlarından başka hiçbir şey düşünmeyen, insanların kanına susamış- zorba yöneticilerinin; otoriteleri ve mezhebin ileri gelenlerini münafıklık ve ihanetle suçlamaya, tutuklu oğullarının akibetlerini soruşturan anneleri tutuklamaya, insanların fikirleriyle alay etmeye, hatta kanları, canları ve şerefleriyle oynamaya, siyasi açıdan farklı görüşlere sahip olmak dışında hiçbir suçu olmayan halka karşı (hatta bizden daha sefil olmalarına karşın Şiilere bile), insanlık karşıtı, en iğrenç ahlak suçlarını işlemeye hazır olduğunu gösterdi. Evet anne! Tarih, Abdulmâlik Rigi’nin haram süt içmediği; kaçakçı, eşkıya, hırsız ya da katil olmadığı; yalnızca dinini, halkını ve yüksek hedeflerini koruduğu ve silahlı mücadeleye başvurmak zorunda kaldığı hükmünü verecek. Evet! Tarih, Abdulmâlik’in mazlum İran halkının, Belucistan halkından Sünnet Ehli’nin ve ‘din, mezhep ve imam-ı zaman’ adı altında zalim yöneticilerin yağ çekicilerine bağlı yaşayan bütün mazlumların çığlığı olduğunu ispatlayacak. Arzularını ve dürtülerini tatmin etmek için halkın ve ülkenin mukadderatını ele geçirdiler, insanlara da kendilerini kurtarmaları için savaşmaktan başka yol bırakmadılar. Evet! Tarih, hapishanelerde ve gözaltı kamplarında İran istihbaratı üyeleri tarafından tecavüze uğrayan anneleri ve kız kardeşleri müdafaa etmek için silahlı mücadeleyi seçtiğimize ve özgürlüklerine kavuşmaları için bozgunculara karşı savaş ve cihaddan başka bir yol bulamadığımıza tanıklık edecek. Evet! Bölgemizde ve İran’ın bütün bölgelerinde düşmanların kurnazlık ve dalavereleriyle, ya zor kullanarak ya da ikna yolu ve çeşitli numaralarla kandırılan anneler ve kız kardeşler var. En şerefli ailelerden olmalarına karşın, İran istihbaratının kontrolünde zalim suç çetelerine çekildiler. İstihbarat kaynakları onları tuzakları ve maharetleriyle yakaladı. Şu anda da aşiret liderlerini ve o aldatılmışların ailelerini, emirlerine karşılık vermeye ve kendileriyle işbirliği yapmaya zorlamak için, kızlarının sırlarını ifşa etmekle ve zayıf noktalarını ortaya çıkarmakla tehdit ediyorlar. Aziz annem ve muhterem kız kardeşim! Allah ben ve benim gibilerin şahidi olsun ki biz deli değiliz. Ancak bizi silah taşımak zorunda bırakan şeyler var ki onları ortaya koyarsak bütün dünyanın önünde insanlarımızın şeref ve haysiyeti yok olup gider. Bu mesajın annelere ve kız kardeşlere gönderilmesinin sebebi, onların konuyu başkalarından daha iyi biliyor olmaları! İçinizden yürekli ve cesur olanların çıkmasını ve takma isimler kullanarak suçluların işledikleri suç eylemlerini ortaya çıkarmasını ve Sünni ve Şii İran halkına İran’da giriştiğimiz silahlı mücadelemizin sebeplerini açıklamasını ümit ediyoruz. Rejimin üyeleri, geçmişten günümüze Sünni kadın ve erkeklere yaptıklarını -hatta Sünnet Ehli’nden yaşlılara karşı dahi öyle iğrenç suçlar işlediler ki kalem yazmaktan aciz kalır ve utanır- son zamanlarda gözaltı kampları ve hapishanelerdeki Şii mezhebinden kadın ve erkek tutuklulara yapıyorlar. İnsanlara yaptıkları rezillikleri açığa çıkarmak oldukça zor. Öyle ki ölüme eş değer. Dolayısıyla bu tehlikeli ve ağır meseleye işaret etmekten ve konuya dair imada bulunmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Bu mesajın, bizi silah taşımakla suçlayanlara bir hatırlatıcı olmasını ve mafya istihbarat çetesinin, Sünnet Ehli’nden Kürt, Belucistanlı, Türkmen, Arap ve Farslılara vs. neler yaptığını bilmeleri için gözlerini ve kulaklarını açmasını umuyorum. Artık vakit geldi ve bütün insanlar için gayretle, yüreklilikle, izzet ve şerefle kollarını sıvama ve geçen otuz sene boyunca İran halkının başından geçen esrarengiz olayların üzerindeki sır perdesini kaldırma fırsatı oluştu. Eğer isimlerini beyan etme cesaretleri ve cüretleri yoksa da en azından takma isimler kullansınlar ve rejimin mazlum halka karşı işlediği suçları açığa çıkarsınlar. Alimler, yazarlar, araştırmacılar, insan hakları eylemcileri ve sosyal hak savunucularından vs her birinin bu yolda üzerine düşen rolü ve dine ve insanlara karşı sorumluluğunu yerine getirmesi ve bugüne kadar gizli kalmış ve kötü molla düzeni tarihinde meydana gelmiş esrarengiz olayları ortaya çıkarması gerekir. Son olarak, oğlunuz hakkında endişelenmemeniz için sizi temin ederim. Elhamdulillah ben mukaddes ve yüksek hedeflerim uğrunda naçizane kendimi feda etmekten onur duyuyorum. Ve’s-Selamu aleykum. Zâlim İran Rejiminin Karanlık Zindanlarında Esir Abdulmâlik Rigi Rigi ölüme gülerek giderken:
Küresel Haber / Haber Merkezi
Moderatör tarafında düzenlendi: