Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Iran, Müslümanların Vahdetinden Söz Ederken, Neden Allah’tan Önce Esed’e Ibadet Ettiğini Söyleyen Kâ

Muhammed Yusuf Çevrimdışı

Muhammed Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Suriye’de durum daha kötüye giderken, İran körfezde ABD ve müttefiklerine gözdağı vermek için askeri manevralarına sadece Suriye’den Nusayrileri çağırması çok önemli bir işarettir.
Suriye’den son gelen haberlere göre, üst düzey bütün devlet görevlilerinin adeta rehin alındığını ve Irak’tan Mehdî Ordusu’nun silahlı militanlarının ve Lübnan Dürzilerinin de Suriye’deki savaşa fiilen militan verdiklerinden söz ediliyor. Suriye Nusayri rejimi, Alevileri Ehl-i Sünnet Müslümanlarla savaşa zorlamakta ve tamamına yakınını silah altına almış durumda.
Suriye’de İran’ın, Hizbullah’ın ve Mehdî Ordusu’nun silahlı adamları tarafından kıyamcılar katledilirken, bizlerin bu iğrenç ve acımasız kıyımın adeta mezhep savaşına dönüştürüldüğünü görmemizi insanın havsalası kabul edemiyor.Büyük şehirler teker teker Nusayrilerin ellerinden çıkmakta. Her yüz kişiden sekseni ordudan ayrılmak istiyor. Müslümanların büyük çoğunluğu Nusayrilerin zindanlarında esir ve birçoğu da işkenceyle ve katliamla ortadan kaldırılmaktadır. Ölü sayısının elli- altmış bin civarında olduğu söyleniyor İşkence ve tehditle kâfir Nusayri rejimi lehine, halkın aleyhine ihbarcılık yapmayanların tüm aileleri ve yakınları yok ediliyor.
Hizbullah ve İran da, katliamda elleri kanlı olarak bütün İslam âlemine küfredercesine ve Allah’a ve kitabının nasslarını inkâr edercesine kırk yıldır Müslümanların kanlarını akıtan ve dünyanın en vahşi işkencelerini yapan bir çeteyi ve mezhebi; hem de kâfir bir mezhebin eli kanlı zalimlerini destekliyor.
İran’ın Müslümanların vahdetini propaganda ederek milyonlarca gencimizi ve aldanmış şöhret düşkünü kalpleri kararmış birçok yazarımızı ve medya organını dillerinden bal akan sözleriyle “takiyye” silahıyla kandırarak ve Şia Holokoust’u denebilecek bir hümanizmle bizleri aldatmaktadır.
Türkiye’de, kendilerini İran devrimini rüzgârına kapılmış bulanlar, düşünce ve ideoloji olarak, kendilerini tesadüfü olarak bir değişimin içinde bulmadılar. Aynı zamanda akidemize, sahabeye ve Kur’an’a bakışlarında ve kalplerindeki insanî duygularında dahi çok büyük bir değişim ve uzaklaşma yaşadılar. Hatta öylelerini gördük ki, Türkçe’yi bile Farsça konuşur gibi konuşmaya başladılar.
İran’ın, ABD ve İsrail karşıtı siyaseti ve diplomasisi ve askeri alanda büyük bir devrim gerçekleştirmesi, Yahudilere düşmanlık esası üzerine ideolojilerini inşa edenlerin gözünde adeta İranı ma’sum yanılmaz bir Ma’sum İmam mevkiine yerleştirdi. Türkiye’de bir zamanlar; Şia ile aramızdaki ihtilafın bütün sorumlusunun alimler olduğunu söyleyen eski Devrim propagandistleri, maalesef Suriye’de İran’ın mezhepçi ve Mehdici savaş stratejilerini nasıl açık ve inkar edilemez bir tarzda ortaya koyduğunu ve daha ne kadar kan akıtacağın göremeden dillerini evirip çevirmekteler. Ve “İran şayet böyle bir şey yapıyorsa…” diyerek, buna hala inanamadıklarını da söyleyebilmekteler ve buna ihtimal vermemekteler.
İran Devriminin bu yumuşak elleri, Türkiye’de akıllarımızı ve hevamızı okşayarak “Şia ile aramızda, ne olduğunu tarihimizde asla göremediğimiz “vahdet” denen “şaibeli” bir masalın ardından bizi sürüklediler. Şimdi yanılgılarını, kibirlerinden ve gururlarından ötürü hâlâ itirafa edemiyorlar. Diyorlar ki: “biz İran’ın Suriye’ye askeri olarak yardım ettiğini ve Suriye halkının iradesini kırmak istediğini bir türlü kabullenemiyoruz. Kabullenemiyorlar çünkü vakıa öyle ve gerçek de bu!
Colan’ı İsraile kiralayan ve bunun karşılığında Suriye’de iktidarda kalmayı garanti altına alan tağut Esed, İsrail'in de güvencesini sağlıyor ve hem de "Müslüman kardeşler"i İsraille birlikte takip ediyor ve İsrailin de desteğinde en büyük darbeyi vuruyordu.
Suriye’de “Müslüman Kardeşler”e düşmanlığını laiklik ve Arap Milliyetçiliği akidevi temeline oturtan bu kafir rejim; bugün açık bir şekilde Irakı ABD’nin ve İsrail’in de desteğiyle ele geçiren Şiilerin desteğini görmekte ve bu toprakların Şiîliğin elinden çıkmaması savaşı vermektedir. Nusayrilerle Dürzîlerle akide olarak İsna Aşeriyye’den ve Şia’dan çok farklılıklar arzetmesine rağmen bugün Beşşar’ın yanında yer alıyorlar.
Nusayriler, Kırkı yıla yakındır Müslümanların kardeşliğinden söz eden İran’dan muazzam yardım görmektedir. Bugün İran Savunma Bakanı Ali Fehîdî’nin Türkiye hakkında Suriye’nin içişlerine karışmaktan elini çekmezse, iki ülke arasındaki ilişkilerin hiç bir zaman düzelmeyeceğini ilan edebilmiştir.
İran Allah’a ve tarihe karşı meydan okurcasına, Suriye Müslümanlarının kanlarını akatılmasına ortak olmaktadır. Buradan bütün İranlı vicdan sahibi âlimlere sesleniyorum: "Bu politikanız bir gün mutlaka kırılacak ve bunun bedelini çok ağır olarak ödeyeceksiniz, tarih ve Müslümanlar sizi affetmeyecektir. Suriye’de Müslümanların canları ve ırzları Kafir Nusayri rejiminin katilleri ve yırtıcı hayvanlardan daha vahşileşmiş olan zalim “Şebbiha”larının iğrenç zorbalığına maruz kalırken, sizin kadınlarınız evlerinde ve alimleriniz Hüseyniyelerde Beşşar tağutunun zaferi için dua edemezler!"
Ümmet, İran’ın kırk yıla yakındır izlediği politikaları iyi izlemektedir. İslam alemine ABD ve İsrail “yem”ini kullanarak milyonlarca gençliğimizi aldatmasının en tehlikeli ve en aydınlık dönemecine doğru gittiğimizi söyleyebiliriz. Zira Lübnan’da, Irak’ta ve Afganistan’da olanlarda İran’ın “teşeyyü felsefesi”nin ve Beklenen Mehdî ideolojisinin bölgede nasıl tehlikeli bir silahlanma yarışına dönüştüğü görmeyen kalmamıştır.
Bütün Şiilerin sabrı tükenmekte ve en kısa zamanda Mehdî’nin de geleceğine imandan hareketle, kendileri dışındaki bütün Müslümanları da dalaletle ve küfrde gören bir hükümle bizleri mahkum etmekteler ve Suriye’de dâhil bütün dünyada, kökeni Sünnet Ehli olan ülkeleri ciddi bir şekilde tehdit eder bir siyaset izlemektedir.
İsrail’in Suriye rejiminin yıkılmasında ne kadar huzursuz olduğunu görmeyen bir göz sahibi ve akıl sahibi olduğunu tahmin edemiyorum: İran’ın ise, aynı düzlemde Nusayri devletinin yanında olmasını anlamak ve bu çarpık denklemi çözmek birilerinin gözünde çok zor görünmektedir. Bir tarafta Müslümanları kırk yıldır ateş ve demirle yöneten bir rejim, diğer tarafta da birbirlerine düşman oldukları halde, Nusayri Baas rejimi üzerine titreyen iki devlet İran ve İsrail!
Bu bilinçli denklemi çözebilecek miyiz? İsraili coğrafyadan silecek ve Nusayrileri bizden daha çok kendilerine kardeş gören bir devlet, neden bugüne kadar Colan’ın kurtarılması için Suriye rejimine silah ve asker vermedi? Irak şimdi bir Şii devlet. Şii bir ordusu olacak ve bu ordu Mehdi devletinin Ordusu olacak. Nasrullah’ın son açıklamaları ne kadar Müslümanların kardeşi olduğunu ortaya koymuştur. Kendisi bile Batının "terör listesi"ndeyken, Bin Ladin’e ve Taliban’a bizim dilimizce “kafir” demek yerine, Batılıların dilinde “kafir “ demek olan “terörist” nitelemesinde bulunuyor. Taliban Müslümanları en az Hizbullah kadar vatan savunmasında hak sahibi iken, Şiilik mantığı hâlâ bize karşı kafirlerin hoşnutluğunu kazanmak ve onların gözünde teberri bizden etmek için mücadele veriyor.
Nasrullah hangi hakla, Müslümanları ABD ve İsraili memnun edercesine terörist ilan ediyor? Bu Allah’ın ve Müslümanların nazarında büyük bir hiyanet ve büyük bir dalalettir. Acaba kendilerini; -herşeyi gördükleri halde- körler mesabesine indirenler bu gerçeği ne zaman görecekler ve tarihin gözlerimizin önüne serdiği sayfasını okuyabilecekler ve sahih bir bakışla ve hükümle değerlendirebilecekler midir?
İran ve Irak güçlendikçe, Batı'yla, Rusya’yla ve Çin ile ilişkileri daha da gelişecek. Bölgede tam tahakküm sahibi olduklarında ve Nükleer gücünü deklare ettirdikten sonra, Şia ile Müslümanların düşmanları arasında çok ciddi bir problem kalmayacaktır.
Suriye’de İran’ın ve Şia’nın verdiği kavga; Allah’ın kitabı ve Onun dinini yücelmesi için verilen bir kavga değildir. İran, Nusayrilerin yanında durmakla Suriye’yi daha da İsrailin ve ABD’in ağzının içine itmektedir. Suriye’de İran ve Irak’ın ve de Hizbullah’ın bütün müdahalelerine rağmen bir devrimi gerçekleşecek ve çok büyük bir kan deryası olacak. Devrime dünya ülkeleri müdahale etmezler ve İran’ın doğrudan bir savaşın içine girmezse, Nusayrileri destekleyenlerin çok büyük kayıplar vereceğini şimdiden söylemek mümkündür. Zira şu anda Suriye’de bütün Aleviler ve Nusayriler silahlı olarak Suriye ordusunda kardeşlerine silah sıkmayanların yerine geçerek Müslümanlara karşı savaşmaktadır.
İran, geleceğini Müslümanların geleceğiyle aynı kader çizgisinde sürdürmek istiyorsa, Suriye’den elini çekmeli ve Suriye halkının yanında yer almalı. Gittikçe bir yanardağa dönüşen Suriye kıyamcılarının öfkeleri İranı da Hizbullahı da olmaları gerektikleri yere oturtacaktır. İran Müslümanların gördüklerini ve hissettiklerin görmek ve bunu iyiyi değerlendirmek zorundadır.
Bunu görmemekle, dünya Düzenini yok saymakla ABD’nin ve AB’nin gelecekte nasıl bir tavır alacağını da görmeyecektir. Zira Suriye de diğer Arap ülkeleri gibi, dünya sorunlarının bir parçasıdır. Ve Suriye sadece Türkiye’nin ilgisinden dolayı bu tehlikeli dönemce gelmemiştir. İran’ın izlediği politika Suriye’deki kıyamcıları "tekfir" esası üzerine bina edildiği için, gelecekte karşısına çıkacak sorunları umursamadan hareket etmektedir.
İran ve Şiilik taassubu ve Ehl-i Sünnetle hesaplaşma yangını İranı içten içten yakmakta ve bölgeyi gelecekte büyük bir felakete sürükleyecektir.(Duamız böyle birşeyin olmamasıdır) Çünkü Irak’taki Müslümanlar Saddam’da gördükleri zulmün ardından ABD’nin ve Şiî Irak devletinin zulmüne ve katliamına maruz kalmışlardır. Irak’ta yaşananlar ve Müslümanlara yönelik zulümler kimsenin hafızasından silinmeyecektir. Velev ki Türkiye’nin korkak ve benliği kirlenmiş kalem sahipleri bunu görmeseler bile.
Suriye’deki zulmün yanında olanlar, asıl Allah’ın düşmanları ve İslam’a sırt dönen hainlerdir. Ümmetin artık bunu görmesi gerekiyor. Daha önce de yazmıştım, bugün yine yazıyorum: Suriye’deki muhalefeti İslamcıları da dahil ABD ve İsrail uşağı görenlere soruyorum; peki bugüne kadar Suriye’deki işkenceler, namuslara tecavüzler ve katliamların karşısında ne yapmıştınız? Sizin İslamınız nasıl bir İslamdı ki yıllarca hapishanlerdeki tasfiyeleri ve zalimane işkenceleri görmediniz? Bu hangi İslamdır ki İran ve ideolojiniz söz konusu olunca, kafir Nusayrilerin yanında yer almanıza müsaade ediyor?
"Colan Tepeleri"ni kendi güvenlikleri için İsrail’e satan kimdi? Haydi İran buyursun, Suriye’nin Colan’ını İsrailin elinden kurtarsın! Suriye ve İran nerdeyse kırk yıldır neden bunun için bir tek adım atmadılar? Kırk yıldır Suriye toprağı olan Colan için bir tek kurşun atmamış Nusayri rejimi ve Tahran mı Suriye’yi batılıların işgalinden kurtaracak? İran Suriye’yi mi düşünüyor, yoksa mezhebi çıkarlarını mı buradan da anlaşılmıyor mu?
03.01.2012 Çarşamba

Mehmet Emin Akın
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu Sapıkların dünüde böyleydi,yarınıda böyle olacak taki hz. Mehdi(a.s.) bunları reddi ile ehli İslamı hakim kılıncaya kadarda bu böyle devam edecektir..
 
Y Çevrimdışı

Yavuz_Selim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Afganistan'da Taliban mücahidlerine karşı ABD ve ABD işbirlikçisi Karzai hükümetiyle işbirliği yapan ve Irak'ta da sünni direnişçilere karşı ABD ile işbirliği yapan İran yönetimi şimdi de Suriye'deki halk ayaklanmasına karşı, İslam düşmanı Baas rejimine ve Beşşar Esad kafirine destek vererek müslümanlara ihanet ediyor!..
 
Üst Ana Sayfa Alt