Irak güvenlik güçleri Irak’ın direnen bölgesi Anbar’ın başkenti Ramadi’de, 2013’un aralık ayında bir sünni protesto kampına baskın yapmıştı. Başbakan Nuri el Maliki’nin Şii ağırlıklı hükümeti, protesto kampının el-Kaide bağlantılı militanların barınağı haline dönüştüğünü iddia etmişti.
Maliki’nin baskısı Anbar’daki şehirlerde ayaklanmalara neden oldu, direnişçiler hükümet binalarına ve polis merkezlerine saldırdılar ve kontrolü ele geçirdiler. Anbar’daki kontrolü kaybettiğini gören Maliki, yılbaşı arefesinde ordusunu bölgenin iki büyük şehri olan Ramadi ve Felluce’den geri çekti.
Başbakan Maliki’nin attığı bu adım, kendisi için daha büyük bir felaket oldu ve Irak ordusunun şehirleri terketmesiyle birlikte Irak Şam İslam Devleti’ne bağlı cihadcılar, kendi bayraklarını taşıyan yüzlerce araçla şehirlere akın ettiler.
Maliki hükümeti, ocak ayının başında Anbar’ın en önemli şehirlerinde kontrolü neredeyse tamamen kaybetti. Felluce’yi tamamen ele geçiren IŞİD ve aşiret savaşçıları, Ramadi’nin ise yarısını kontrol altına aldı.
Hükümet yanlısı aşiret savaşçıların ve diğer direnişçilerin sayıca üstün olmalarına rağmen IŞİD, Felluce’yi tamamen ele geçirmeyi başardı. Ocak ayı başlarına IŞİD konvoyları şehre girdiler, Felluce’yi İslami Emirlik olarak ilan ettiler ve siyah bayraklarını polis merkezlerine ve hükümet binalarına çektiler. Çok geçmeden radikal vaiz Abdullah el-Cenabi yeniden sahneye çıktı. El-Cenabi, Felluce’de daha önce IŞİD’in selefi olan Irak el-Kaidesi tarafından kurulan Mücahidler Şura Meclisi’ni yönetiyordu. Daha önce şehirde şeriat mahkemelerini kurma görevini üstelenen el-Cenabi, şimdi tekrar şehre döndü ve bugün halâ camilerde açıktan vaazlar veriyor.
IŞİD şehirde şeriatı uygulamanın bir ayağı olarak, ‘Emri bil Maruf ve Nehyi anil Münker’ isminde bir komisyon kurdu ve şehri kontrol etmek ve kamu hizmetlerini yürütmek için diğer direnişçi örgütlerle birlikte bir idari yapı oluşturdu.
IŞİD’in Felluce şehrine ihtiyatlı bir şekilde giriş yapması, gurubun 2006 Anbar Sahve hareketinden, en azından Irak’ta, ders aldığını gösteriyor. O dönemde IŞİD’e dargın olan yerel aşiretler ve diğer direnişçiler, gurubu bölgeden uzaklaştırmak için Amerikalılar ve Irak hükümeti ile ittifak kurmuşlardı.
Orta Doğu Forumu üyesi Aymenn Javad el-Temimi, “IŞİD’in şehre girerken izlediği strateji, kendisinden beklenenden çok daha barışçıl oldu” diyor ve yerel polislerin idam edileceği korkusuna rağmen IŞİD’in onlara dokunmadığına dikkat çekiyor. El-Temimi ayrıca, gurubun sahip olduğu finansal kaynaklar sayesinde halka, şeyhlere ve din adamlarına yardım edebildiğini belirtiyor. El-Temimi’ye göre Amerikan işgaline ve Irak hükümetine karşı bir direniş geçmişine sahip olan Sünni şehirde Irak güvenlik güçlerine karşı en cesur saldırıları gerçekleştiren IŞİD, şehirdeki bir çok insan tarafından hiç şüphesiz takdirle karşılanıyor.
Irak hükümetinin defalarca IŞİD direnişçilerinden temizlediğini iddia ettiği Ramadi şehri, Irak ordusu için bir kıyma makinesine dönüşmüş gibi görünüyor. Ocak ayından bu yana aralıksız çatışmaların yaşandığı şehirde IŞİD, halen Ramadi’nin güneydoğu semtlerini kontrolünde bulunduruyor. Irak hükümeti, IŞİD savaşçılarına karşı koymak için şehre başbakan Maliki’ye doğrudan bağlı olan Özel Kuvvetler birimlerini yerleştirdi.
Her ne kadar Özel Kuvvetler ve seçkin kontur-terör birimleri bölgeyi direnişçileriden temizleme konusunda uzman olsalar da, şehrin güvenliğini Irak ordusuna devretmek zorundalar. Bu da kaçınılmaz bir şekilde sorunlara neden oluyor.
Irak ordusu Ramadi’de, 2006 yılında Amerikan ordusunun odaklandığı alandan daha geniş bir alana odaklanmak zorunda. Bu da onları aşırı gerginlik, mühimmat yetmezliği, büyük çapta ordudan firar ve hava desteğinden yoksunluk gibi sorunlarla karşı karşıya bırakıyor. IŞİD, Irak ordusundan tüfekler, çelik yelekler, miğferler, gece görüş dürbünleri, Humvee araçları, pickup araçları ve personel taşıma araçları gibi büyük çapta askeri malzeme ele geçirdi. Hatta IŞİD savaşçılarının Irak ordusuna karşı güdümlü anti-tank füzeleri kullandığını gösteren görüntüler ortaya çıktı.
Savaş acımasız ve sert bir şekilde sürüyor. Mart ayında sosyal medyada ortaya çıkan görüntülerde, bir IŞİD savaşçısının dizleri üzerine çökmüş Irak askerlerini sırayla öldürdüğü görülüyor. Aynı şekilde Irak ordu mensuplarının da IŞİD savaşçılarını yargılamadan öldürdüklerine ve cesetlerine müsle yaptıklarına dair bilgiler geliyor.
IŞİD’in Irak hükümetini yıldırmak için uyguladığı taktikler sadece öldürmek ve mallarını almakla sınırlı değil. IŞİD, geçtiğimiz mart ayında, Irak güvenlik güçlerinin bölgede hareketini engellemek için Fırat üzerine kurulu olan barajın kapaklarını kapatarak bölgedeki kırsal alanları sel altında bıraktı ve Felluce şehrini neredeyse bir ada haline getirdi. Sel nedeniyle geri çekilmek zorunda kalan Irak ordusu, her gün onlarca sivilin ölmesine neden olan uzun menzilli toplara bel bağlamak zorunda kaldı.
Barajın kapatılması, güney Irak’ta su kıtlığı yaşanmasını beraberinde getirdi ve Irak’ın zaten sıkıntılı olan enerji üretimini daha da kötüleştirdi. Fırat nehrinin suyuna bağlı olan elektrik santrallerinin kapasitelerinin yüzde 50 altında çalışması nedeniyle ülkede büyük çapta elektrik kesintisi yaşandı. Başbakan Maliki’nin izlediği güvenlik politikaları için bir referandum olarak görülen seçimlerin yaklaştığı şu dönemde IŞİD, hükümete karşı büyük çaplı bir ekonomik savaş yapma konumuna ulaştı.
Direnişin artışı sadece Anbar bölgesiyle sınırlı değil. Nisan ayı başlarında ortaya çıkan görüntülerde, 100 araçtan oluşan bir IŞİD konvoyunun Bağdat’ın hemen batısında bulunan Ebu Gureyb’te bir geçit töreni düzenlediği görüldü. Meşhur Ebu Gureyb hapishanesinin bulunduğu şehir, Irak hükümetinin bulunduğu Yeşil Bölge’nin 30 mil, Uluslararası Bağdat Havalimanı’nın ve eski ABD karargahının ise sadece 5 mil mesafesinde bulunuyor. Aynı zamanda başkent Bağdat’ın batısında ve güneyinde bulunan geniş alanları kontrolü altında tutan IŞİD direnişçileri, şehri bütün yönlerden kuşatma altına alarak Bağdat’ın merkezine girmeyi hedefliyor.
ABD, direnişin artmasıyla birlikte Irak güçlerini mühimmat, M4 tüfekleri, 100 adet Hellfire füzesi ve gözetleme İHA’ları ile destekledi. Ayrıca bu yılın sonunda Apaçi helikopterlerinin ve F-16 savaş uçaklarının verilmesi kararlaştırıldı. Irak direnişi uzmanı İtalyan gazeteci Daniele Raineri’ye göre ABD, Irak’taki direnişe doğrudan müdahelede bulundu. Raineri, Amerikan İHA’larının, aralık ve ocak aylarında Anbar üzerinde uçarak, Irak güçlerine ve Irak’taki bütün telefon görüşmelerinin verilerini toplayan NSA kurumuna istihbarat bilgileri verdiğini söylüyor. Bu bilgiler, Irak güvenlik güçlerinin IŞİD liderlerinin yerlerini tesbit etmelerine yardımcı oluyor.
IŞİD direnişçileri, 30 Nisan’da yapılacak olan seçimlerin yaklaşmasına rağmen, Anbar bölgesinin ana şehirlerini elinde tutmaya ve Bağdat’a yaklaşmaya devam ediyor. Irak güvenlik güçleri etkisizler ve gergin haldeler ve bu kez direnişçileri püskürtmek için ülkeye akın edecek onbinlerce ABD askeri yok.
IŞİD’in ateşli sözcüsü Ebu Muhammed el-Adnani, nisan ayı başlarında yaptığı konuşmada şöyle demişti: “Biz şehirlere geri döndük ve toprakları ele geçirdik. Bizden birimiz geri dönmeyi düşünmeden önce binlerce kez ölmeyi düşünüyor. Başta Felluce’de olmak üzere, kontrolümüzde olan şehirlerde ve bölgelerde Allah’ın hükümlerinden başkasıyla hükmedilmeyecektir ve buralarda laiklere yer yoktur. Felluce, mücahidlerin Fellucesi’dir, Anbar, mücahidlerin Anbarı’dır.”
Irak direnişi, ilk başladığından on yıl kadar sonra yeniden doğdu ve savaş yeni bir kanlı aşamaya tırmanıyor.
Haber Kaynağı: Takla Haber