Çözüldü İsim ve Sıfat Tevhidin Cûzüyken Kelamcılar Neden Tekfir Edilmiyor?

Horasan Fedaisi Çevrimdışı

Horasan Fedaisi

Hayye ale'l-cihad
İslam-TR Üyesi
Okuduğum kadarıyla Selef alimleri Allah'ın sıfatlarını tevil yoluyla iptal eden tahrife girişenleri zındık olarak görmekten tutun tevbe etmezlerse boyunları vurulur demeye kadar ağır laflar söylemişler.

Lakin günümüzde tekfir edilmiyorlar. Birçok kişiyle bunun sebebini konuştuğumda konunun geldiği son nokta "O kadar insanı tekfir mi edeceğiz" oluyor. (Bu arada avam kelam yapmadan Allah yukarıda vs diyor genelde ben o yüzden tevilcilerin düşünüldüğü kadar yüksek oranda olmadıkları kanaatindeyim.)

İlk dönem tevilcilerin tekfir edilen tek görüşü de Kur'an mahluk meselesi değil. Sıfatlar, Tevhidi bir konu olarak görülmüş. Bugün neden tekfir edilmiyorlar?

Üstelik trajikomik olanı bu adamlar bizi tekfir ediyor veya bize bidat ehli diyor.

O kadar Ayet, hadis, sahabelerin sözlerine karşı kendi akıllarıyla bir şeyler uydurmuşlar.
Şayet sırf ihtiyat için bunlara göz yumarsak biz de sıkıntıya girmez miyiz?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Soruların;
İsim ve sıfat tevhidin cûzü müdür?
Kelamcılar isim ve sıfatları inkar mı ediyor?
Eğer böyle ise, isim ve sıfatı inkar eden kelamcılar neden tekfir edilmiyor ?

**-

İsim ve sıfat tevhidin cûzü müdür?
Evet, isim ve sıfatlar tevhidin cûzüdür. Ancak bu, hangi mezhebe göre konuştuğumuza göre değişebilir.

Ehli Sünnet we'l Cemaat’e göre tevhid 3 kısımda ele alınır:

Tevhîd-i Rubûbiyet: Allah’ın yaratma, rızık verme, yaşatma, öldürme gibi fiillerinde tektir.
Tevhîd-i Ulûhiyet: İbadetin sadece Allah’a yapılması gerektiğidir.
Tevhîd-i Esmâ ve Sıfât: Allah’ın isim ve sıfatlarında eşi benzeri olmadığını kabul etmek.

Dolayısıyla, isim ve sıfatlar tevhidin bir parçasıdır. Bu konuda selefî/ehli hadîs çizgisi daha katı, eş'arî ve maturidî çizgi ise daha tevilci bir yaklaşıma sahibdir.


Kelâmcılar (özellikle Eş’arî ve Maturidîler) Allah’ın isim ve sıfatlarını inkâr mı eder?
Kelâmcılar Allah’ın isim ve sıfatlarını inkâr etmez. Ancak, bazı sıfatları zâhirî (lafzî) anlamıyla kabul etmezler, çünkü bu durumda Allah'a cisim isnadı gibi tehlikeler oluşabileceği (yanılgısını) düşünürler.

Misal: İstivâ : "Rahman Arş’a istiva etti" Tâhâ 5
Selef : Allah Arş’a istiva etti; “nasılını (keyfiyetini) bilmeyiz ama, Allah kendine yaraşır şekilde istiva edeceğine inanırız” (bilâ keyf, bilâ teşbih).
Kelâmcılar: İstivâ "hâkimiyet kurmak" ya da "egemenlik" anlamındadır gibi bâtıl manalar verirler. Sebeb olarak da Allah bir mekânda oturmaz derler..


Misal: “Yedullâh(Allah’ın eli):
Selef: Bu sıfatı zâhir anlamıyla ama keyfiyetsiz olarak kabul ederler (“Allah’ın eli vardır ama nasıl olduğunu bilmeyiz”).
Eş’arî/Mâturîdîler: “El” sıfatını güç/kudret gibi mecazî bir anlamla tevil ederler. Zira Allah’a organ isnadı mümkün değildir.
Yani kelâmcılar sıfatları inkâr etmez, ama te’vil ederler. Bu, inkâr değil farklı bir usûldur.


O halde sıfatı inkâr eden kelâmcılar, neden tekfir edilmiyor?
Çünkü kelâmcılar sıfatları inkâr etmiyor, sadece akidevi çerçevede anlamını tevil, farklı yorum getiriyorlar. Aradaki fark çok önemlidir:
Bir kişi “Allah’ın sıfatı yoktur” derse bu küfür olabilir. Ama bir kişi “Bu sıfat mecazîdir, teşbih olmaması için böyle anlamalıyız” derse bu hatalı da olsa itikadî bir ihtilaftır, küfür değildir.


Kelâmcılar teşbih ve cisim isnadından kaçınmak için tenzihî bir yöntem benimserler. Yani Allah’ı yaratılmışlara benzetmemek adına, lafzî anlamdan uzaklaşarak mecazî anlama yönelirler. Eş’arî ve Mâturîdî kelâmcılar, asırlardır Ehli Sünnet içinde sayılmıştır. Onlar, Allah’ın birliğini, kudretini ve aşkınlığını savunmak amacıyla bu yöntemi bid'at şekilde geliştirmişlerdir. Niyetleri tahrif değil, tenzihtir.
 
Üst