İslâm Akaidine Giren Yanlışlar ve Nedenleri

kevser'e doğru Çevrimdışı

kevser'e doğru

Üye
İslam-TR Üyesi
İslâm Akaidine Giren Yanlışlar ve Nedenleri

1- KUR’AN’A BAKIŞ: Kur’an’ın anlaşılmaz olduğu anlayışı. Sadece sevaba girmek için Arapça metnini okumakla yetinmek. “Kur’an akaidi”, “İslâm akaidi” anlayışının olmaması. Akaidin Kur’an’dan bağımsız işlenmesi, Bir konunun Kur’an’da olup olmamasının önemsenmeyişi, bir konunun Kur’an’la sağlamasının yapılmaması. İmanın artıp eksilmesi, nebî-Rasûl ayrımı, suhuf, hayrihî ve şerrihî mina’llah örneklerinde olduğu gibi.

2- GÜNCEL İTİKADÎ PROBLEM VE SAPMALARA YETERLİ ŞEKİLDE DEĞİNİLMEMESİ:
Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyen düzenler, tâğutlar, putlar, vahyi reddeden eğitim ve benzeri kurumlar…

3- PARÇACI YAKLAŞIM: Kur’an bütünlüğünde bir kavramın nasıl kullanıldığını önemsememek, Kur’an’ın en doğru tefsirinin yine Kur’an olduğunu unutmak. Kader konusunda tarihteki ifrat ve tefriti savunan mezhepler örneğinde olduğu gibi.

4- HADİSLER KONUSUNDA İFRAT VE TEFRİT:
İfrat, her rivâyetin sahih kabulü ve Kur’an’a ters düşen zayıf rivâyetlerin bile akaidde temel ölçü kabul edilmesi. Yine bunun tam aksine, tefrit olarak; Peygamber’e akaidle ilgili Kur’an’da bahsedilen konuları açıklama hakkının bile verilmemesi.

5- ÖNCEKİ ÂLİMLERİN HER DEDİKLERİNİN MUTLAK DOĞRU OLDUĞU ANLAYIŞI: Eski âlimler eleştirilemez, “onların vardır bir bildiği” denilir, anlamaya çalışılır, te’vil edilir, tasdik edilir, şerh edilir. Ama Kur’an’la tashih edilmeye gerek duyulmaz.

6- BEŞERÎ YORUM VE DÜŞÜNCELERİN TEMEL AKAİD İLKESİ GİBİ KABULÜ: İman ilkeleri mutlak hakikate dayanmalıdır. Yorumlar, ictihadî, beşerî ve zannî doğrular akaidde ümmeti bağlamaz ve delil olmaz. Yorumlara tüm müslümanların katılması beklenmemeli, bu yorumlara uymadığı gerekçesiyle mü’minler tekfir edilmemeli. Seyyid Kutub’un, Mevdûdî ve benzeri âlimlerin akaidle ilgili, sosyal yapı, siyaset ve tâğutla ilgili yorumları, ya da Akaid hoca(ları)mızın yorumlarını doğru kabul etmek başka, o yorumlardan yola çıkarak farklı te’vil ve yorumlara sahip olanları tekfir etmek başkadır.

7- SADECE KABULÜN YETERLİ GÖRÜLÜP REDDEDİLMESİ GEREKEN ESASLARIN OLMADIĞI İNTİBÂSI:
Din “lâ ilâhe…” ile başlıyor. Reddedilmesi gereken hususlar, falan mezhebin veya cemaatin görüşü değil; kesin küfür olan şeyler olarak gösterilmeli.

8- HAKSIZ TEKFİR VE HAKSIZ TESLÎM:
Hâricî veya Mürcie mantığı/mirası.

9- İSRÂİLİYAT, ESKİ CÂHİLİYE İNANÇLARININ İSLÂM’A TAŞINMASI.

10- HURÂFE VE BÂTIL İNANIŞLAR:
Geleneksel ve modern yatır tapımı, bazı insanların, simge ve soyut kavramların putlaştırılması, Kemalizm inancı, resmî programlarda ve okullardaki âyin şeklinde törenler, “Allah devlete zeval vermesin” gibi yanlış duâlar ve yanlış siyasî tavır veya tavırsızlık…

11- TEVHİDİN GÖLGELENMESİ:
Tevhide yeterli önem verilmemesi. Tevhidin bireysel, sosyal ve siyasal hayata yansıması gereken esaslardan hemen hiç bahsedilmemesi. Hâlbuki tevhid tüm peygamberlerin ilk ve en önemli mesajı idi. Kur’an’ın da ilk ve en önemli mesajıdır.

12- TEMEL İTİKAD ESASLARININ BİR BÜTÜN OLDUĞU VE BÖLÜNME KABUL ETMEDİĞİNİN GÖZARDI EDİLMESİ.

13- TASAVVUFÎ BAKIŞ AÇISI:
Hiçbir muvahhid müslümanın kabul etmemesi gereken ve ancak şirkle bağlantısı olan tasavvufî bazı kavramları savunan ve Kur’an’a bu tahrif edilmiş kavramlarla bakan anlayış: Vahdet-i Vücud, Fenâ fillâh ve “Ene’l-Hak” gibi sapık görüşler, tevhide tümüyle zıt şathiyeler, tasarruf, istimdâd (medet umma), evliyâ, yatır, gavs, kutup, üçler, dörtler, yediler, kırklar anlayışı. Dünya-âhiret ikilemi, yanlış zühd ve takvâ tanımı, İslâm’ın siyaset anlayışını terk edip tâğutlara ve küfür rejimlerine rızâ, kendisiyle (nefsiyle) uğraşmanın esas/büyük cihad olduğu, ilmin önemsenmemesi gibi anlayış(sızlık)lar, ciddi sapmalara yol açan problemlerdir. Yine, Kur’an’a ters şefaat, vesile, velî, kerâmet, bid’at zikir ve râbıta anlayışlarının asırlardır Akaidi olumsuz etkilediği bir vâkıadır.

14- KUR’AN VE AKAİD KAVRAMLARININ İÇİNİN BOŞALTILMASI VE BAŞKA ŞEYLERLE DOLDURULMASI: Tarihsel süreç içinde Kur’an kavramlarının çoğunun içinin boşaltıldığına ve başka şeylerle doldurulduğuna şâhit oluyoruz: Tevhid, şirk, tâğut, (İlmini dünya karşılığı satan Kitap yüklü eşeğe benzetilen kötü âlimler için -Kur’an’da geçmemesine rağmen- bu şekilde kavramlaştırılan) bel’am gibi sayıları çoğaltılabilecek Kur’an kavramlarının anlamının unutturulduğu ve güncel hayatla bağlantısının koparıldığı bir vâkıadır. Yine zikir, ibâdet, imam, nefis, zulüm gibi kavramların anlamının daraltıldığını, yanlış veya eksik anlaşıldığını görüyoruz. Cihad, vesile, duâ, şefaat, velî-evliyâ, halife gibi kavramların tahrif edilip saptırıldığını müşâhede ediyoruz. Bu, ihânet derecesindeki çarpık kabullerin tarihte kaldığını, günümüzde en azından âlim ve kanaat önderi geçinenlerin bu saplantı ve yanlışlardan kurtulduğunu iddia etmek çok zor.
 
Üst