Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Islam Alimlerinin Tasavvuf Ve Sufiler Hakkındaki Görüşleri ?

A Çevrimdışı

asrinsirri

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İmam Malik: Tasavvuf bilmeyen fakih fasık, tasavvufu bilip de fıkhı bilmeyen ise zındık olur. Bu ikisini birleştiren eden ise hakikate ulaşır".

Fıkh-ı Maliki şerhi cild 2; s,195 Abdü'l-Baki ez-Zerkanî ve Aliyyü'l-Kâri, aynı eserin 1. cildinin 33. sayfası

İmam Şafiî: "Sufiyye ile sohbetim esnasında kendilerinden üç şey istifade ettim:

1. Zaman bir kılıçtır, sen onu kullanmazsan, o seni keser.

2. Kendini hakla meşgul etmezsen, batıl seni istila eder.

3. Kendine hiçbir varlık isnad etmemek, erbab-ı ismetten olmak demektir”.

Celalüddin-i Suyûtî'nin "Te'yidü'l-Hakikati'l-Aliyye" adlı eserinin 15. sayfası; Şeyh Emin Kürhî'nin "Tenvîru'l-Kulûb" isimli eserinde

Ahmed İbni Hanbel: Sufîlerle sohbeti tavsiye ederim. Onlar ilimleriyle, murakabeden edindikleri feyz ile Allah korkusunu hakkıyla tanımalarıyla ve halkın mesavi ve abeslerinden uzak kalmakla ve yüce himmet olmalarıyla bizi geçmişlerdir". "Onlardan daha efdal bir zümre bilmiyorum" .

Allame Muhammed Sifarinî, "Gızau'l-Elbab li Şerhi Manzûmeti'l-Adab" adlı eserinin, 1.cildinin 120. sf. İbrahim bin Abdullahi'l-Kalanisî'den naklen

İbni Teymiye: Hidayet üzere bulunan sufilerin tutulmasını emrettikleri Allah’ın yolu, Allah’a itaat etmek ve O’na asi olmamak esasına dayanır. Tasavvuf şeyhleri daima ilme ve şeriate uyulmasını mensuplarına tavsiye etmişlerdir.

(Kuşeyri Risalesi s. 40–41) Kadiri Tarikatına bağlı bir âlimdi (Tasavvuf | İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, yıl: 8 [2007], sayı: 19);Tiblavi Mahmud Sad "İbn-i Teymiyede Tasavvuf"

İmam Gazali: “...O Zaman açıkça öğrendim ki, sufilerin en önemli özelliği iğrenme yoluyla ulaşılamayan, ancak tadarak, yaşayarak ve kötü sıfatları iyi sıfatlarla değiştirerek varılabilen özellikleridir. İnsanların faydalanması için söyleyeceğim şudur ki; Yakinen anladım ki; sufiler gerçekten Allah Tealanın yoluna suluk edenlerdir. Onların davranışları, davranışların en güzeli, gittikleri yol, yolların en doğrusu, ahlakları ahlakların en güzeli ve faziletlisidir. Dünyadaki bütün akıllı kimselerin akılları, hikmet sahiplerinin hikmetleri, şeriatın sırrına vakıf olan âlimlerin ilimleri, onların tutum ve ahlakını daha iyisiyle değiştirmek üzere bir araya getirseler buna çare ve yol bulamazlar. Onların içi ve dış yaşayışlarındaki bütün hareket ve hareketsizlikleri peygamberler kandilinin nurundan alınmadır. Bilindiği gibi, yeryüzünde peygamberlik nurundan başka kendisiyle aydınlanacak başka bir nur yoktur.

(El-Munkızu Mine’d Dalal; s, 83-84; 93-94)

İmam Şevkani: İnsanlardan niceleri vardır ki, ya dünya işleriyle meşgul olarak ya da başka bir hususu düşünür bir vaziyette Allah (c.c.)’ya ibadet ettiği için kendisinde ne huşu mertebesinden bir şey, ne kalp huzurundan bir nasip, ne de murakabeden bir parça hâsıl olabilir. Öylesi de vardır ki; Allahu Teala ona ihsanı nasip etmiş ve Rahman’a ibadet için göğsünü açmıştır. Bu hususta Allah dostlarının, kendilerinden başkasının ortak olamayacağı ve katılamayacağı bu meziyetlerden dolayı kuvvetli bir himmet ve muvaffakiyetleri vardır. Kim Allah (c.c.)’nun genel fazlından ve toplu ikramından ayırıp, onlara fazladan ihsan ettiği şeyi inkâr ederse. Bu o kimsenin bilmediği şeyi inkâr etmesi, anlamadığı şeyden hoşlanmamasıyla beraber şeriat ilmindeki bilgisizliğinden dolayıdır. Allah’ım sen mağfiret eyle!


(Allah Dostları – Velayetullah s.179) İmam Şevkani


Seyyid Şerif Cürcani: Tasavvuf, Şeriatin zahir ve batınını, ahkâm ve adabını bilip yaşamaktır.

(Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi s.34) Prof. Dr. Mustafa Kara



İmam-ı Nevevî : "Tarik-i tasavvufta beş asıl vardır:1. Zahir ve batında takvayı şiar etmek, 2. Sözlerinde ve işlerinde sünnet-i Nebevîye uymak, 3.İkbal ve idbar zamanında halktan birşey beklememek, 4. Az olsun, çok olsun Hakk'ın herşeyde, her türlü vergisine içten boyun eğmek, 5. Ferah ve sıkıntı zamanında Hakk'ı düşünüp, O'na rücû' edebilmektir".

"el-Makâsıd"

Tâcüddin es-Subkî: "Onları hakikî hüviyetleri herkes tarafından bilinmediğinden, haklarında pek çok söz söylenmiştir. Şeyh Ebû Muhammed Cüveynî der ki: - Bilinen kat'î bir şey olmadığı için aleyhlerinde bulunmak doğru olmaz. Onlar dünyaya yüz çevirmişler ve birçok vakitlerini ibadete hasretmişlerdir, dedikten sonra: "Onlar havass-ı ehlullahdır. Zikirleriyle rahmet umulur, dualarıyla yağmur beklenir. Allah onlardan ve onların yüzü suyu hürmetiyle bizden razı olsun".

"Muîdü'n-Niam"

Bayezid-i Bistami: Nefsi kulluk alanına almak, kalbi Rabba bağlamak, güzel olan her huyu uygulamak, tümüyle Allah’a nazar etmektir. Tasavvuf (hizmet ve gayret) kemeri kuşanmak ve bedeni disiplin altına almaktır. Tasavvuf, şaşaalı bir nur olup gözlere çarptığı zaman görülür. Sufiler, Hakk’ın kucağındaki bebeklerdir. Bakımı ona aittir. Sufi bir elinde Kur’an, bir elinde sünnet, bir gözü cennette, öbür gözü cehennemde olduğu halde sadece Hakk’ı isteyen kimsedir.

Bayezid-i Bistami; s.49( Prof. Dr. Süleyman Uludağ)

Seyyid Kutub: Yüce Allah'ın kullarından herhangi birine yönelik sevgisi, ifadenin vasfedemeyeceği bir olay olunca; kullarından birinin O'na yönelik sevgisi de zaman zaman sevenlerin sözlerinde örneklerini görmekle beraber, ifade ve tasvir edebilmesi son derece güç bir olaydır. İşte gerçek tasavvuf adamlarının yükseldiği kapı burasıdır. Ancak bunlar da, tasavvuf kisvesine bürünen ve uzun tarihlerinden bilinen bu, topluluğun içinde son derece azdırlar- Rabia el-Adeviye'nin şu beyitleri hâlâ o eşsiz sevginin gerçek tadını duygularıma taşımaktadır...

(Fi-Zilali’l-Kur’anMaide suresi 54–56. ayetlerin tefsiri)

Sehl b. Abdillah Et-Tüsteri: Tasavvufun aslı, Kitab ve sünnete yapışmak; hevâ, heves ve bid'atleri terk etmektir. Tasavvuf, ahkâm-ı dine ve sünnet-i Rasûl'e sarılmaktan ibarettir.

(Tezkire, c. I, s. 164.;Sülemî. s.21.)

Said Nursi: Ehl-i tarîkat, ehl-i dalaletin hücumu zamanında imanlarını muhafaza etmesidir. Âdi bir samimî ehl-i tarîkat; surî, zahirî bir mütefenninden daha ziyade kendini muhafaza eder. O zevk-i tarîkat vasıtasıyla ve o muhabbet-i evliya cihetiyle imanını kurtarır. Kebairle fâsık olur, fakat kâfir olmaz; kolaylıkla zındıkaya sokulmaz. Şedid bir muhabbet ve metin bir itikad ile aktab kabul ettiği bir silsile-i meşayihi, onun nazarında hiçbir kuvvet çürütemez. Çürütmediği için, onlardan itimadını kesemez. Onlardan itimadı kesilmezse, zındıkaya giremez. Tarikatta hissesi olmayan ve kalbi harekete gelmeyen, bir muhakkik âlim zât da olsa, şimdiki zındıkların desiselerine karşı kendini tam muhafaza etmesi müşkilleşmiştir.

Birşey daha var ki: Daire-i takvadan hariç, belki daire-i İslâmiyet’ten hariç bir suret almış bazı meşreblerin ve tarîkat namını haksız olarak kendine takanların seyyiatıyla, tarîkat mahkûm olamaz. Tarîkatın dinî ve uhrevî ve ruhanî çok mühim ve ulvî neticelerinden sarf-ı nazar, yalnız âlem-i İslâm içindeki kudsî bir rabıta olan uhuvvetin inkişafına ve inbisatına en birinci, tesirli ve hararetli vasıta tarîkatlar olduğu gibi; âlem-i küfrün ve siyaset-i Hristiyaniyenin, nur-u İslâmiyeti söndürmek için müdhiş hücumlarına karşı dahi, üç mühim ve sarsılmaz kal'a-i İslâmiyeden bir kal'asıdır. Merkez-i Hilafet olan İstanbul'u beşyüz elli sene bütün âlem-i Hristiyaniyenin karşısında muhafaza ettiren, İstanbul'da beşyüz yerde fışkıran envâr-ı tevhid ve o merkez-i İslâmiyedeki ehl-i imanın mühim bir nokta-i istinadı, o büyük câmilerin arkalarındaki tekyelerde "Allah Allah!" diyenlerin kuvvet-i imaniyeleri ve marifet-i İlahiyeden gelen bir muhabbet-i ruhanî ile cûş u huruşlarıdır.

İşte ey akılsız hamiyet-füruşlar ve sahtekâr milliyetperverler! Tarîkatın, hayat-ı içtimaiyenizde bu hasenesini çürütecek hangi seyyiatlardır, söyleyiniz?

(Risale v.1.0 Mektubat s 443 444-446)

İmam-ı Rabbani: Tasavvuf yoluna girmek, İslamiyet’in inanılacak şeylerine imanı kuvvetlendirmek içindir. Böylece iman, düşünerek anlamak zorluğundan kurtularak, görmüş gibi sağlam ve vicdanî olur ve kısaca inanmak yerine, etraflı ve derin îman hâsıl olur. Meselâ, Allahü teâlânın varlığına ve bir olduğuna önce düşünerek veya başkalarından görerek inanıyordu. Tasavvuf yolunda ilerlemek nasip olunca, o düşünerek ve işiterek olan îman, şimdi bularak, anlayarak hâsıl olur. Îmanı olgunlaşır. İnanılacak şeylerin hepsine de, böyle îman hâsıl olur. Tasavvuf yoluna girmenin ikinci faydası, fıkhda bildirilen vazîfeleri yapmakta kolaylık elde etmek ve nefs-i emmâreden ileri gelen güçlükleri yok etmektir. Bu fakir, iyi anladım ki, Tasavvuf, islâmiyetin yardımcısıdır. İslâmiyetten başka birşey değildir.

(Mektubat-ı Rabbani, 210. mektup)

Cüneyd-i Bağdadi: Tasavvuf, Hakk’ın seni senden öldürmesi ve seni kendisi ile diriltmesidir. Sulhü olmayan bir savaştır. Dağınık olmayan zihinle Allah’ı zikretmek sema ile vecd-e gelmek, sünnete uygun bir şekilde amel etmek, maddi şeylerden ilgiyi keserek Allah ile beraber olmaktır. Vakitleri muhafaza etmektir. Hakk’ın seni senden öldürmesi kendisi ile diriltmesidir. Halka uyma kirinden arınmak, süfli huylardan ayrılmak, beşeri ve adi vasıfları söndürmek, nefsanî davalardan uzaklaşmak, ruhani vasıflar kazanmaya gayret etmek, hakiki ilimlere sarılmak, daima en uygun olana göre hareket etmektir. Her kese nasihatte bulunmak, Allah’a elest bezminde verilen söz üzerinde samimiyetle durmak, Rasulullah’a ve şeriatine uymak. Kulun içinde oturduğu bir sıfattır. Biz şu tasavvufu dedikodu ile tahsil etmedik, aç kalmak, dünyayı terk etmek, hoşa giden ve alışılan şeyleri kesinlikle bırakmak suretiyle tahsil ettik. Kur’an ezberlemeyen ve hadis yazmayan kimselere tasavvuf yolunda tabi olunmaz. Çünkü bizim bu ilmimiz Kitap ve Sünnet’le mukayyettir. Masiva ile alakayı terkederek Allah ile olmaktır.

(Kuşeyri Risalesi s.117)Ana Hatlarıyla Tasavvuf Tarihi s.23–24) Osman Türer; (Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi s.31–32)

Şihabüddin Es-Sühreverdi: Sufi taifesinin doğruluğuna inanışım ve onlara sevgim sebebiyle onların şerefle halini, Allah’ın minnet ve ihsanını gerçekleştirmeye sebep olan kitap ve sünnete bağlı yollarını bilişim, beni bu taifeyi müdafaaya; tasavvufun adab ve hakikatlerini bölümler halinde anlatan bir eser yazmaya sevketti. Benim gönlüme doğan düşünce, bu yola intisab ederek sufilerin gerçek hallerine işaret etmektir. İlmi Tasavvuf, saf gönüllere, ihlâslı kalblere inen rabbani bir Hakk vergisidir. İşaretle onun künhüne varılamaz, ibarelerle kalbe sığdırılamaz. Bu İlimde ruhlar, ülfet ve manevi yakınlaşma yoluyla birbirlerine yol göstererek, tasavvufi hakikatleri lütuf denizinden içerler. Fakat çokları onların ilmindeki inceliği anlayamaz.

(Avarifül Maarif s.2-4)

Ömer Nasuhi Bilmen: Tasavvuf İlmi, ruhun terbiyesine, kalbin kötülüklerden arınmasına seyri suluka, manevi zevklere yönelik mes’elelerden bahseder. Tasavvuf: “Kulun kalbini Mevla’ya raptetmesi, Allah’tan başkasından alakayı kesmesi.” Diğer bir tarife göre tasavvuf: şeriatin edep kuralları ile zahiren ve batınen süslenmenin neticesi olarak insanda tecelli eden feyzin kemalatı olan bir haldir.

(Muvazzah İlmi Kelam s.59–60–61)


Ebu'l Hasan en-Nedevî: "Sufiyye, halkı tevhîd ve ihlâsa çağırır; sünnet-i Rasûle uymayı, günahlardan tevbeyi, Allah ve Rasûlu’ne itaati tavsiyede bulunur. Fuhuştan, münkerden ve kötü huylardan, zulümden, katı kalplilik ve duygusuzluktan sakınmayı; güzel huylarla bezenmeyi; kibir, hased, buğz, zulüm ve hırs gibi kötü huylardan çekinmeyi, nefsin tezkiye ve ıslahını telkin eder. Hakk'ın zikrini talim ve halka nasihati şiar etmek gibi hususlarda mürid ile şeyh arasındaki ilişkiyi temin ederler".

(Hind Müslümanları" adındaki kitabının 140–142 nci sayfalarında, Hindistan'daki sufiyye ve cemiyetteki te'sirleri başlıklı yazısında)

Mevdudî: Hülasa, halis İslamî tasavvuf şeriatten başka bir şey değildir. Tam bir ihlâs ile ahkâm-ı ilahîyi yerine getirmek tertemiz niyyet ve kalb temizliğinden ibarettir".(Mebâdiu'l-İslam, s. 114–115)

Prof. Dr. Hayrettin Karaman: ...Ve o zaman şeriat - tarikat arasında bir bütünlük vardır. Tasavvuf, sûret-i şerîatten, hakîkat-i şerîate varmanın yoludur.

(Mehmed Zahid Kotku ve Tasavvuf-sempozyum bildirisi, s.17–2
cool.gif


Hasan el-Benna: Bizim ahlakımız sufi ahlakıdır.

(İhvan-ı Müslimin’de Eğitim ve Teşkilatlanma Siyaseti -Abdulhalim Mahmud)

Said Havva: “Asrımız şehvet, duygusallık ve maddecilik asrıdır. Bu gibi şeyleri en az onların seviyesinde ve ayarında şeylerle karşılamamız lazımdır. Onun için diyorum ki, bu tehlikelere sadece tasavvufi terbiye ile karşı konulabilir” “Tasavvufi tecrübeden yararlanmaksızın hayat seyrinin ve asrımızın giriftleştirdiği ruh hastalıklarından çoğunu tedavi etmemiz mümkün değildir." “Çok denedim, çok gördüm. Ama İslam esaslarına uygun temiz bir tasavvufi terbiye almış kişiler dışında nefiste kemal, sülukta ihsan ve akıllıca muamele gücüne sahip nadir kimseler gördüm”

(Ruh Terbiyemiz)

guLaLe_ilahi.jpg
Halil Gönenç: Tasavvuf; kemale ermek için ruhu, ibadet, zikir, ve fikir gibi şeylerle terbiye ettirip nefsi kalb hastalıklarından tezkiye etme yolunu gösteren ilimdir. Konusu, zikir, fikir, ahlak, riya, muhabbet, buğz, tevazu ve kibir, zühd, hırs, murakabe, mücahede, ve tevekkül gibi şeylerdir.

(Günümüz Meselelerine Fetvalar c.1 s.95–96)

Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz: Tasavvuf; İslam’ın ruh hayatı ve İslam Peygamberi’nin şahsında temsil ettiği manevi otoritenin müesseseleşmiş ve günümüze kadar yaygınlaşarak gelmiş şeklidir... Tasavvuf; İslami ilimlerin zirve noktası, zübdesi ve özü olarak ifade edilmiştir. Tasavvufun “hal” olarak adlandırılan “manevi tecrübe” yönü, bu işin zevk ve haz tarafıdır. Tasavvufun Temeli Kur’an ve sünnettir. Çünkü Kur’an ilahi emirlerin yazılı bir metni, Peygamber (s.a.) de onun uygulayıcı bir modelidir. Bu yüzden sufiler, Hz. Peygamber’in Kur’an’ı uygulaması demek olan sünnetine büyük önem vermişlerdir.

(Tasavvuf Meseleleri s19–20,50)

Prof. Dr. Mustafa Kara: Tasavvuf bir gönül terbiyesidir. Gönül de insanda bulunduğu için tasavvufun konusu insandır, gayesi ise onun kalbi yönünü eğiterek, olgunlaştırarak kemal derecesine ulaştırmaktır denilebilir. Bu noktaya ulaşan kimseye insan-ı kâmil, mürşid-i kâmil denir. İslam düşünce, kültür ve medeniyetinin önemli bir bölümünü meydana getiren tasavvufi düşüncenin esasları da Kur’an-ı Kerimden alınmıştır. Bu düşünce, tarihi seyri içinde takip edildiği zaman diğer ilim, medeniyet ve kültürlerle münasebet kurduğunu görmek mümkündür. Fakat bir derviş için hepsinden önemlisi Kur’an-ı Kerim’dir, onun tesbit ve tavsiyeleridir. Sufi zikir ve vird olarak Kur’an-ı Kerim-i okur, okurken tefekkür eder, ayetlerin mana ve sırları üzerinde düşünür ve yeni yorumlar getirir. Bu tefekkürle kendi manevi hayatını da geliştirir ve kemale doğru ilerler. Kemale doğru ilerledikçe gönül dünyası da derinlik kazanır ve tatmin bulur.

(Tasavvuf ve Tarikatler Tarihi s.17–18,49)

Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan: Ne kusursuz, ne tam, ne hârika, ne şâhâne nizamdır, İslâm! İslâm, her çağın ve özellikle şu hasta asrın şifası; tüm maddî ve manevî, ferdî ve ictimaî dertlerin devası; akılların gıdası, gönüllerin sefası; karanlık gecelerin nurlu sabahı, ölümlü dünyanın âb-ı hayatıdır.




Fakat bir de, tasavvuf denilen çok sevimli ve çok önemli bir Şer'î İlim vardır ki, o olmadan imanın tadını duyarak yaşamak; İslâm'ın özünü, iç yapısını, ruhunu, mahiyetini, inceliklerini, esrarını kavramak, bugünün ve belki her devrin insanı için, hemen hemen imkânsız gibidir.

Çünkü tasavvuf Kur'an ahlâkıdır, Resulullah'ın derûnî ahvâl ve hâlâtı, Şeriatın ince Adâbıdır. Tasavvuf bencillik değil diğerbînliktir, merhamettir, mahabettir, hizmettir; laf ebeliği ve söz kalabalığı değil, samimiyet, ihlâs ve hikmettir; kalp temizliği, irfan yüceleği ve amel-i salih üreticiliğidir; kıyl-ü kal değil, güzel haldir; taşa karşı gül, zehire karşı panzehirdir; gözlere nur, gönüllere sürurdur.

…Tasavvuf, dinimizin özü ve gerçek anlamı; asıl gaye olan İnsan-ı Kâmil olmanın yolu ve yöntemidir.

Özetle tasavvuf, tüm devirlerde olduğu gibi, hattâ onlardan da fazla, 20. yüzyılın şu stresli, sinirli, gerilimli, bunalımlı, şüpheci, aceleci, dertli, hasta ve bedbaht insanın da; "nerede" diye gece gündüz aradığı, yalan yanlış yerlerden sağlamaya çalıştığı gerçek mutluluğun ilâhi yolu ve anahtarı'dır.

(Tasavvuf Hakkında Birkaç Söz...-İslam, Mart 1992)

Meşhur Mutasavvıflardan bazıları:

Muhaddis, Müfessir, Fıkıhçı, Mücahid Âlim, Salihler’den birçok kıymetli şahsiyet vardır: Üveys Karani, Herim B. Hayyan, Amir B. Abdullah B. Kays, Rebi B. Heysem, Hasan-I Basri, Malik B. Dinar, İbrahim B. Ethem, Abdullah B. Mübarek, İzzeddin B. Abdusselam, İmam Nevevi, İmam Gazali, İmam Rabbani, İbni Abidin, İmam Rabbani, İzz b. Abdusselam…

Kumandan Ve Devlet Adamlarından bazıları: Nureddin Zengi, Salahaddin Eyyubi, Zahir Baybars, Fatih Mehmed, Osman Bey...

Çağımızdaki Bazı Mücahid, Önder, Âlim Ve Düşünürler:





Libya: Senusiler ve Ömer Muhtar...

Sudan: Muhammed Ahmed El-Mehdi...

Cezayir: Emir Abdulkadir, Şeyh Haddad...

Mısır: Ahmet Arabî, Hasan El-Benna, Muhammed Tantavi...

Yemen: Şeyh Hâkimi...

Fas: Muhammed B. Abdulkerim Hattabi, Şerif Muhammed Mekki El-Kettani...

Somali: Muhammed Abdullah Hasen...

Moritanya: Şeyh Maul-Ayneyn Ve Oğlu...

Senegal: Ömer Tekruri, Ahmet Habibullah...

Nijerya: Şeyh Osman Fudi, Abdullah B. Fudi, Muhammed Belu...

Mali: Himallah Şerif...

Hindistan: İmam-I Rabbani, Muhammed İkbal, Şah Veliyullah Dihlevi, Ahmet İrfan, Dihlevîler, Kandehlevîler ve Nedvîler...

Kafkasya: İmam Şamil, Şeyh Mansur...

Türkiye: Ahmed Ziyaeddini Gümüşhanevi, Ömer Ziyaeddini Dağıstani, Said Nursi, M. Zahid Koktu, M, Esad Coşan, Necib Fazıl, 2. Abdulhamid, M. Zahid Kevseri, Nureddin Topçu, Ömer Nasuhi Bilmen…

Filistin: İzzeddin Kassam, Ferhanes-Sa’di...

Suriye: Muhammed Bedreddin El-Haseni, Muhammed Hamid, Muhammed Eşmer, Said Havva, Kuftari…

Bangladeş: Hacı Şeriatullah, Titu Mir...

Maldiv Adaları: Ebul Beraket...

Batılılar: Rene Guenon, Martin Lings, Gai Eaton, L. Schaya, F. Schoun, T. Burckhardt, Michel Valsan, M. Schodkievitcz...

—On sene kadar önce, Gencay Şaylan tarafından yayınlanan bir araştırmada, Türkiye’deki sivil toplum örgütü olarak vakıfların yüzde yetmişinin, tasavvuf merkezli olduğu tespit edilmişti.

En zengin elyazması koleksiyonu Süleymâniye Kütüphanesi’nde. Orada tasnif edilmiş, yaklaşık yüz otuz beş bin elyazması var. Kütüphanedeki uzmanlardan edindiğimiz malûmat ve orada geçmişte yaptığımız çalışmalar ışığında, kütüphanedeki eserlerin, yüzde yetmişe yakınının tasavvuf erbâbınca te’lif edildiğini biliyoruz. Geri kalan yüzde otuz civarındaki âsâr-i mahtûtât ise; tefsir, fıkıh, hadis, kelam, akâid, tarih, siyaset, folklör, ahlak vs. gibi konularla alakalı. ([Linkleri görebilmek için üye olmanız gerekmektedir, ] Prof.Dr.[Linkleri görebilmek için üye olmanız gerekmektedir, ]

—A. Popovic'in belirttiğine göre, bugün Balkan ülkelerinde dokuz ayrı tarikat faaliyet halindedir. Alaviyye tarikatının, bir çok Avrupa, Afrika, Ortadoğu ve Asya ülkesinde şûbeleri vardır. Fransa'da da bir çok şûbesi bulunan bu tarîkat Les Amis de l'Islam (İslam'ın dostları) adlı bir dernek halinde çok yönlü bir faaliyet içerisinde olup, İslâm'ın tanınıp yayılmasında hayli etkili olmaktadır. Bugün Batıda en aktif durumda olan tarikatlar şunlardır:

1. Avrupa'da Şazeliye'nin bir kolu olan Alaviyye.

2. Mevleviyye.

3. Amerika'da Halvetiyye'nin Cerrahiyye kolu.

4. İspanya'da, Endülüste Tekrar İslâm'a Dönüş adlı dernek

4. İskenderpaşa cemaati(Nakşibendi).

Tasavvufî eserler daha ziyade entelektüel zümre üzerinde etkili olurken, tarikatlar her kesimden insana hitab etmekte bu yüzden de etki alanı çok daha geniş olmaktadır.

—1986’da Paris'te Batı'daki ihtida olaylarında tasavvuf ve tarikatların te'sir nispeti hakkında fikirlerini sorduğum birçok Fransız Müslüman, bu nispetin çok yüksek olduğunu, özellikle Fransa açışından %80'lere ulaşabileceğini açık olarak ifade etmişlerdir. Aynı düşünceye Prof. Muhammed Hamidullah da iştirak etmektedir. Yıllardır Paris'te ikamet eden ve Batı'daki ihtida olaylarını yakından müşahade eden değerli bir ilim adamı Prof. Muhammed Hamidullah'ın bu konudaki şu sözleri de, Batının İslâm'ı tanımasında tasavvufun oynadığı önemli rolü dile getirmektedir. O diyor ki:

"Batı toplumunda, Paris gibi bir muhitte yaşamaya başladığımdan beri hayretle görmekteyim ki, Hıristiyanların İslâm'ı kabulü, onun akıl yoluyla izahı suretiyle değil tasavvufî izahla olmaktadır. Onları İslâm'ı kabule sevk eden ne Ebu Hanife, ne de İmam-ı Maturidî'dir; fakat Muhyiddin-i A'rabi'dir. Bu konuda benim de şahsî müşahedelerim olmuştur. İslâmî bir konuda benden bir izah istendiği zaman, benim verdiğim aklî delillere dayanan cevap, soranı tatmin etmiyor; fakat tasavvufî izah meyvesini vermekte gecikmiyordu. Şimdi inanıyorum ki, Hülâgû'nun yakıp-yıkan istilâlarından sonra Gazan Han zamanında olduğu gibi, bugün en azından Avrupa ve Afrika'da İslâm'a hizmet edecek olan ne kılıç, ne de akıldır; fakat kalp ve tasavvuftur."

—Bugün Müslümanları yeni bir İslâm-Hıristiyanlık diyalogunun gündemde olduğu şu dönemde, bu diyalogun İslâm'ın zaferiyle sonuçlanmasını istiyorlarsa, tasavvuf ve tarikat olayını mutlaka göz önüne almak ve onu çok iyi değerlendirerek, dış dünyaya İslâm'ı tasavvufî bir anlayışla takdim etmek durumundadırlar. Bu gerçeği daha ondokuzuncu asırda farkeden E. Mallitski adlı Sovyet İslâm uzmanı, bir kitabında aynen şunları söylemektedir:

"İslam dünyasındaki bütün entelektüel hareketler tekrar tasavvuf bayrağına sarılmak zorundadırlar. İslâm'ın rönesansı ancak tasavvufun etkisiyle gerçekleşebilir. Her yeni fikir, gerici veya devrimci her dînî veya siyâsî hareket, tasavvuf bayrağına sarılmak zorunda kalacaktır."

Kaynaklar:

1.Kur’an Ve Tasavvuf-Dr. Dilaver Selvi

2.Sufiler Ve Aksiyon-Es’ad El-Hatib

3.Devrimci Sufi Hareketleri Ve İmam-I Rabbani-Prof.Dr. Ethem Cebecioğlu(İ.Ethem Bilgin)

4.Sömürgeciliğe Karşı Afrika’da Sufi Direniş-B. G. Martin

5.Güney Asya’da İslam’ın Yayılmasında Tasavvufun Rolü- Prof.Dr. Ethem Cebecioğlu (İlim Ve Sanat)

6.Afrika’da İslam’ın Yayılmasında Tasavvufun Rolü- Prof.Dr. Ethem Cebecioğlu (İlim Ve Sanat)

7.Tarikatların Güneydoğu Asya’daki Kökleri Ve Gelişimi-Martin Van Bruınessen(İlim Ve Sanat)

8.Osmanlı Sonrası Dönemde Güneydoğu Avrupa’daki Müslüman Tarikatlar-Alexandre Popoviç(İlim Ve Sanat)

9.Nakşibendî Tarikatının Siyasi Boyutları- Prof.Dr. Hamid Algar(İlim Ve Sanat)

10.Sufi Ve Komser- Alexandre Benningsen

11.Kuzey Kafkasyada Tarikatlar-Chantal Lemercier-Quelquejay-(İlim Ve Sanat)

12.Orta Asya’da İslam’ın Yerleşmesinde Ve Muhafazasında Tarikatların Rolü- Prof.Dr. Osman Türer

13.Kolonizatör Türk Dervişleri- Prof.Dr. Ömer Lütfi Balkan

14.Cumhuriyet Dönemi İstanbul’unda Tarikatlar-Thıerry Zarcone

15.M. Zahid Koktu Ve Tasavvuf

16.Tasavvuf- Prof.Dr. Mahir İz

17.Tasavvuf Tarihi-Prof.Dr. Mustafa Kara

18.Avariful Mearif-Sühreverdi

19.Tasavvuf’un Boyutları-Annemarie Schimmel

KAYNAK : İslam Alimlerin Tasavvuf ve Sufiler Hakkındaki Görüşleri - Yenidendogus
 
T Çevrimdışı

tektanri.com

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
19 tane kaynak var emek verilmiş bir çalışma.

Niye Kuran yok...

Yukarıdakiler arasında kendine Allah diyen kişiler var, yazdıkları eserleri bu Allah katındandır diyen kişiler var, resmen şirk içinde olanlar var.

Allah için sabredin de şu Kuranı güzelce bir tahkik edin.

Ki kitabım kuran derken yalan söylemiş olmayın. Bir okuyun ne olur...
 
Üst Ana Sayfa Alt