Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İslam Bir Barış ve Birliktelik Dini Değildir

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
H Çevrimdışı

Hattab Amedi

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Doğruhaber Logo

Faruk KILIMAN
İslam Bir Barış ve Birliktelik Dini Değildir!
Faruk KILIMAN
İslam, her türlü kültürün ve dinlerin birlikteliğini ve halkların barışını(batılla barışık olmayı) önceleyen bir din değildir. İslam, Allah’a savaş açan ve Rablık iddiasında bulunan tüm sahte ilahlara karşı başkaldırıyı ön gören ve Allah’a karşı isyan edenlerle ayrılığı ön gören bir ayrışma dinidir.
Müşriklerin Resulullah(a.s.v)’a getirdikleri en büyük eleştirilerden biri de; İslam’ın Mekke halkının birlikteliğini ve düzenini bozduğu, üzereydi. Müşrik liderlerden Utbe b. Rebia Efendimizle(a.s.v) görüşmeye gittiğinde, Mekke halkının ve ailelerin birlikteliklerini bozduğunu ileri sürmüştü. Mekke’ye dışarıdan gelenlere karşı bir numaralı propaganda malzemesi de buydu.
Zaten bir tevhid dini, batılla nasıl kol kola ve sarmaş dolaş olabilir ki? Daha işin başında “ Verrucze fehcur (Her türlü pislikten uzak dur.)” ( Müddessir 5) ilahi emir gereği Efendimizin(a.s.v) iç ve dış her türlü pislikten(rics) uzak durması gerektiği emredilmişti.
Ayette geçen “pislik(rics)” kelimesi Kur’an-ı Kerim’in farklı yerlerinde ‘Müşrik ve Putlar’ için de kullanılmıştır. Yani bu ayetle Müslümanların belki sayısı dahi oluşmamışken Müşrikler ve mundar işleri ile araya mesafe koymayı ön gören manevi bir temizlik ile duruş emredilmiştir.
Bazı tevilci ve hikmetçilerin(!) dikkatini özellikle Müslüman sayısının azlığına ve bu mesafe koyma emrine çekmek istiyorum. Çünkü Müslümanlar arasında; “Zayıfız güçlenene kadar batılla hemhal olabilir veya onlarla ortak bazı yollar aşılabilir” düşünce ve söylemi hiç de azımsanmayacak derecededir. Yani fazla uzatmadan ifade etmemiz gerekirse bu din batıl fikir ve sahipleri ile ortaklığı, birlikteliği ve barışı ön görmez. Ön gördüğü barış sadece ve sadece yegane hak din olan İslam’ın adil şemsiyesi altında bazı uygulamalara müsaade etmesidir. Ki bunun örnek uygulamaları kutlu siyerde mevcuttur. Medine Vesikası olarak bilinen sözleşme de bunlardan birisidir. Yalnız bu sözleşme de suiistimalcilerin gadrine uğramaktan kurtulamamıştır.
Müslümanlar bugün öyle bir hale evrildi ki; ekseriyeti bir taraftan İslam’ın tevhid dini olduğu hakikatini ve “ Hak geldi batıl zail oldu, zaten batıl zail olmaya mahkumdu.”(İsra 81) sırrınca hakkın batıl ile sürekli bir mücadele içinde olması gerektiğini düşünmez veya zikretmezken; diğer taraftan İslam dininin barış, hoşgörü ve birlik dini olduğu söylemini dillerinden düşürmezler.
Açıkçası bu; batılla ceht etmek yerine, mevcut durumu muhafaza etmeyi, rahatlığı ve kolaycılığı önceleyen çıkarsal bir söylemdir. Neden olmasın ki?
Çünkü bu söylem bize ait değildir. Bu söylem Şeytan ve askerlerinin Müslümanların direniş ruhlarına sinsice sirayet etme, batıla karşı mukavemetlerini kırma ve Müslümanları batılın şemsiyesi altında uysal bir koyun gibi gütme kurnazlığından başka bir şey değildir.
Mekke Tağuti sisteminde Müslümanların ciddi bir güç olduğu anlaşılınca Tağutlar; “Bu ayrışma, kopuş ve mücadele bize ve sistemimize zarar veriyor” diyerek Müslümanlarla birliktelik(!) planlarını devreye koymaya başladılar. “Neden kavga ve gürültü koparıp birliğimize zarar veriyoruz ki? Beraber, iç içe, barış ve hoşgörü içinde yaşayalım. Biraz ve bir mühlet siz bizim putlarımıza saygı duyun, biraz da biz sizin dininize!” demeye başladılar.
Günümüzde ise İslam’ın büyük bir güç olduğu anlaşıldığı için, tağuti sistemler aynı söylemi hem Müslüman görünümlü kuklaları üzerinden hem de doğrudan İslam’ın kendi kavramlarını sinsice kullanarak bu çıkarsal emellerini sürdürmüşlerdir.
ABD başbakanı Obama’nın Kahire’de Müslümanlara verdiği mesajda, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in son Kurban Bayramı mesajında ve diğer Tağutların söylemlerinde; Ilımlı İslam, Dinler Arası Diyalog ve buna benzer birçok projede İslam’ın “barış ve birliktelik” dini olduğu pompalanıp işlendi. Bu yüzden bu söylem bize ait değildir. Peki, bize ait olan söylem nedir?
Bize ait olan söylem Efendimizin(a.s.v) bu çıkarsal söylem içerisinde olanlara karşı Kafirun Süresi ile verdiği cevaptan başkası değildir. Şehit Seyyid Kutup tefsirinde bu cevapla ilgili şunları dile getirmiştir;
“ …Buluşma imkanı bulunmayan ayrılık, benzerlik tarafı bulunmayan çelişki, beraberlik imkanı bulunmayan ayrılık, karışma imkanı bulunmayan farklılık gerçeği özet biçimde veriliyor…
Özdeki bütün farklılığın boyutlarını açıklamak için böyle bir ayrılık zorunlu idi. Çünkü bu, yolun ortasında herhangi bir şekilde buluşmayı imkansız kılan bir ayrılıktı. İnanç sisteminin özünde, düşüncenin temelinde metodun gerçeğinde ve yolun yapısında meydana gelen bir farklılıktır…
Hiç şüphesiz tevhid bir sistem, şirk ayrı bir sistemdir. Bunlar asla buluşup birleşemez. Tevhid insanı bütün bir varlıkla birlikte ortağı olmayan tek Allah'a yöneltir. İnsanların inanç sistemlerini ve hukuklarını, değerlerini ve ölçülerini, eğitim ve ahlâkını, hayat ve varlıkla ilgili tüm düşüncelerini kendisinden alacağı kaynağı belirler. Mü'minin kendisinden alacağı bu kaynak Allah'tır, sadece Allah, ortaksız olarak Allah.
Bu nedenle müminin hayatı bütünüyle bu ilke üzerinde kuruludur. Gizli ve açık hiçbir şekilde şirkle karışamaz. Yolunun tüm aşamalarında böyledir. Böyle net bir ayrılık hem davet edenler için bir zorunluluk, hem de davet edilenler için bir zorunluluktur…
Bu konuda atılacak ilk adım davetçinin cahiliyye sisteminden farklı olduğunu ortaya koyması ve ondan tamamen ayrı olduğunun bilincinde olmasıdır. Düşüncede, sistemde ve uygulamada tamamen ayrı. Bu ortak noktalarda buluşmaya asla müsaade etmeyen bir ayrılıktır. Yardımlaşmayı imkansız kılan bir farklılıktır…Yama yapmak yok. Orta yolda çözüm arama yok. Yolun ortasında buluşma yok. Cahiliyye istediği kadar islam kılığına bürünsün. İstediği kadar islamın adını kullansın…”
Bugün Müslümanlar ve İslam davetçileri olarak yaşadığımız en büyük sorunlardan biri de bu değil midir?
Evet, her türlü birliktelik ve ahvalin sıradanlaştığı ve tevhidi bir ayrışmadan yoksun, ‘Hedefe ulaşmak için her yol meşrudur’ diyerek küfrün her türlüsüyle barışık olmayı öngören anlayışların ve kol kola alınan yoların sonu çıkmaz sokaktan başkası değildir!
Selam ve dua ile.
 
İmam Malik Çevrimdışı

İmam Malik

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Henüz çocukluk ve gençlik arası bir dönemi yaşıyordum, 2015 paris olayları olmuştu, haberlerden izlyorduk, komplo teorileri havada uçuşuyor; Davutoğlu, Hebdo ile kolkola giriyor, FETÖ'cülerle ilk defa benzeşiyorlardı...
Yanlız kimse bahsetmiyordu bu saldırı hangi gerekçe ile yapıldı, onu gören, bilen yok.
"Bu işte bir iş var" dedim kendi kendime, birkaç gün sonra sizin Kuaşi kardeşlere destek amaçlı yaptığınız gösterilere denk gelmiştim. İşin aslını ancak ordan öğrenebildim, meğer bu adi herifler Rasulullah'a(s.a.v) hakaret etmişler
Bunun dışında yazılı ve Görsel medya varsa yoksa "Hepimiz Kuaşiyiz", "İslam'da adam öldürmek yoktur" falan edebiyatı yapıyor ama pek kimse bu eylemin sebebine hiç temas etmiyordu.
Bizim Müslüman(!) başbakanımız onlara ilk desteği vermiş, Diyanet İşleri başkanı ise; Papa kadar haysiyet ve onur emaresi gösterememiş ve kendini hüküm bakımından Papa'nın altına yerleştirmişti...
Diyanet İşleri Başkanının yaptığı açıklamada ısrarla Rasuluıllah'ın, Mekkede gösterdiği tavır göze çarpıyordu, halbuki Rasulullah'ın Mekkedeki tavrı sadece İslam'ın maslahatını gözeterek kılıca sarılmamaktı, küfre hoşgörü değildi, bunu ise şu iki vakada rahatça görebiliriz:
"Bir gün müşriklerin Kâbe yanındaki hatimde bir araya geldiklerini gördüm. Rasûlullah'tan bahsederek şöyle diyorlardı: 'Bu adama sabrettiğimiz kadar hiç kimseye sabretmedik. O, bize hakaret etti. Atalarımıza sövdü. Dinimizi kötüledi. Cemaatimizi dağıttı. İlahlarımıza küfretti.' Bu sırada, Rasûlullah efendimiz çıkageldi. Kâbe'yi tavaf ederek yanlarından geçti. Bazı müşrikler, Rasûl'e laf attılar. Bu lafları duyduğu ve rahatsız olduğu, Rasûlullah'ın mübarek yüzünden anlaşıldı. Geçip gitti. İkinci defa yanlarından geçtiğinde yine aynı sözlerle karşılaştı. Yine rahatsız olduğu, yüzünden anlaşıldı. Üçüncü kez yanlarından geçerken, aynı şekilde kendisine laf attılar. Bunun üzerine Peygamber, onlara şöyle dedi: 'Beni duyuyor musunuz ey Kureyşliler? Ben sadece sizi kesmekle gönderildim!' Orada bulunanlar, bu sözü işittiler, sükûtla dinlediler. O kadar sessizleştiler ki, sanki her birinin başının üzerinde bir kuş vardı da, o kuşu ürkütüp uçurmamak için seslerini çıkarmıyor ve hareket etmiyorlardı. Hatta orada bulunan müşriklerin, Peygambere karşı en şiddetli olanları bile şöyle diyordu: 'Ey Eba Kasım, doğruca yoluna git, sen cahil bir kimse değilsin.' " (İmam Ahmed'in Müsnedi)

Mekke döneminde buna benzer vakalar çoktur, örnekleri arttırmak mümkündür.
Burada görüldüğü gibi Rasulullah(s.a.v), kendisine hakaret edenlere asla hoşgörü ile yaklaşmamış ve söylediği şeyide Medinede; eline güç, imkan geçince ve İslam'ın maslahatına zarar gelmeyeceği duruma gelince uygulamıştır. Muhammed bin Meseleme'nin(r.anh), Kab bin Eşref'i öldürmesi olayı en meşhur örneğidir.

Şeyh Usame'nin güzel bir sözü var konu hakkında, bir röportajda muhabir ona "Barış" diye sorunca ona "Onların istedikleri barış anlayışı bizi öyle bir uyuştursunlarki kesecek kıvama getirsinler. Sonra bu kesme hali aralıksız devam etsin, durup kendimizi savunmaya kalktığımız zamanda bize 'Siz teröristsiniz' desinler"
Günümüzn dünyasını en güzel özetleyen bir cümle bu şübhesiz. Küresel Tuğyanın ayakta durması, İslam'ın yok olmasına bağlı, bunu gayet iyi biliyorlar. Bu sebepten İslam'a saldırıyorlar.
Bu durumu Samuel Huntington gayet iyi özetliyor aslında:
"Batı medeniyeti için tehtit, İslam Fundemantalizmi değil bizzat İslam'ın ta kendisidir"

Tarih boyunca olduğu gibi, Kafirler ile Müslümanlar hiçbir zaman hoşgörü çerçevesinde bir araya gelememişlerdir:
"Biz sizdende, Allah'ın dışında taptıklarınızdanda beriyiz. Biz sizi inkar ettik, sizinle bizim aramızda tek olan Allah'a ibadet edinceğe kadar ebedi bir düşmanlık ve nefret başgöstermiştir"
(Mümtehine 4. ayet)
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Belki tepki alacağım ama söylemeden olmaz. İslam tabili bir barış dinidir slm kökü hem teslimiyet hem selam yani barış ve huzur anlamına gelir. İslam tabiki bir hoşgörü dinidir çünkü “dinde zorlama yoktur” ve “sizin dininiz size bizim dinimiz bize.”dir. Ve islam tabiki birliktelik dinidir çünkü Nisa 36da komşuya iyi davranın diyor Allah. Ve ayrıca peygamberimiz sasin gayrimüslim ibadethanelerine savaşta bile dokunulmaması gerektiğine dair sünneti var. Hal böyleyken islamı her tarafa saldıran kafirlerin kökünü kurutmak için gelmiş bir din gibi yansıtmak islama sadece zarar verir hele ki bunu bir gazete, dergi yazısında yapıyorsanız. İslama karşı yürütülen savaşta devletlerin halk desteği nereye dayanıyor? Halkın islamdan korkmasından dayanıyor bu gibi söylemler sebebiyle. Bu korku ve nefret dolayısıyla kimisi gidip orduya katılıyor kimisi belediye meclislerinde başörtülü öğretmenleri çalışmaktan men ediyor okullarda başörtüsü yasağı getiriyor, menülerde zorunlu domuz eti verdiriyor vs vs. Yani bu tarz söylemler kendi halinde yaşamaya çalışan müslüman kadın ve çocukları etkiliyor en çok bilinesin. Mücahit şerefli kardeşlerimizin bu tür yazılara ihtiyacı var mı işlerini sürdürebilmeleri için? Hayır yok Allahın sözü onlara yeter. Peki islamda saldırmayana eman dileyene savaş var mıdır? Günümüzde istişhadı caiz gören fetvalar var tabiki ama görmeyenler de var. Yani ihtilaflı bir mesele. İslam önüne gelene saldıran bir din değildir ama tabiki pasif bir din de değildir saldırana tabiki cevabı verilir. Zulüm görenlerin yardımına koşulur. Bu yüzden dinimiz mükemmel elhamdulillah. İnsan aklı da bunu gayet güzel algılar. Afganistan’da ihalar düğünleri yemekleri bombaladı bu ortaya çıkınca insanlar e adamlar haklı demeye başladı veya Suriye’de yapılanlar. Halk bunları desteklemiyor o yüzden zaten yer birliği yok denecek kadar az Suriye’de. Maşa kullanıyorlar bu yüzden bol bol. Yani sonuç olarak biz zaten haklıyız davamızda ama savaş meydanlarında mücahidleri gaza getirmek için yapılacak bir konuşmayı gidip gazetede yayınlamak da nedir? Güçlü mü hissetti bunu yazıp yayınlatan bu şekilde? Saçmalık.
 
İmam Malik Çevrimdışı

İmam Malik

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Belki tepki alacağım ama söylemeden olmaz. İslam tabili bir barış dinidir slm kökü hem teslimiyet hem selam yani barış ve huzur anlamına gelir.

Abla bu tam doğru bir bilgi değil, günümüz Türkçesinde "سلام" kelimesinin tam bir karşılığı yok. Aslında İngilizcedeki "Peace" kelimesi ile neredeyse aynı anlama geliyor. Huzu, güvenlik, barış hepsini kapsar.
İslam hak, küfür ise batıldır. Hak ile batılın barışması ise hakkında batılında fıtratına terstir.

Ve islam tabiki birliktelik dinidir çünkü Nisa 36da komşuya iyi davranın diyor Allah

Müslüman bir erkek, Yahudi yada Hristiyan yani kafir olan bir kadınla bile evlenebilir. Bu evin içinin savaş alanı olacağı anlamına gelmez, kastettiğimiz şey şahsi insani ilişkiler değil, toplumsal bazda olan şeylerdir. Yoksa mesela bu bölgede aynı evin bir kadeşinin Kominist, diğerinin ise İslamcı olduğu bilinen bir şeydir. Bu iki kardeş şahsen çok iyi geçinebilir ama bölgede bu iki kanatın yer yer birbirine kurşun sıkacak derecede ayrıştığıda bir gerçektir.

Hal böyleyken islamı her tarafa saldıran kafirlerin kökünü kurutmak için gelmiş bir din gibi yansıtmak islama sadece zarar verir hele ki bunu bir gazete, dergi yazısında yapıyorsanız. İslama karşı yürütülen savaşta devletlerin halk desteği nereye dayanıyor? Halkın islamdan korkmasından dayanıyor bu gibi söylemler sebebiyle. Bu korku ve nefret dolayısıyla kimisi gidip orduya katılıyor kimisi belediye meclislerinde başörtülü öğretmenleri çalışmaktan men ediyor okullarda başörtüsü yasağı getiriyor, menülerde zorunlu domuz eti verdiriyor vs vs.

Evela kafirleri değil, küfrü ve küfrün hakimiyetini yeryüzünden silmek için gelmiştir İslam. Bunu herkes kabul eder.
Biz bunu açıkça izhar edelim yada etmeyelim, devletler ne olduğumuzu biliyor.
Adamlar kaç yüz senedir bizim kitaplarımızı şarkiyat çalışmaları adı altında didik didik ediyorlar. Pek çoğu uzun yıllarını topraklarımızda geçirdi, bizim neye inandığımızı biliyorlar.
Halk desteğine gelince, kastın içerdeki halklarsa bu onların sefihliğidir. Gavurun hatrı için oruç yenmez.
Yok eğer asli kafir olan halklarsa, onların içinden isitisna olan insaflıları dışında herkes zaten bize düşmanlık besliyor. İngiltere bildiğim kadarı ile bunun tek istiasnası, onlarsa asırlık siyasetleri gereği sadece içerde düşmanlıklarını gizliyorlar. Dışarda ne yaptıkları ise malum.
Amerika halkını örnek verelim, 11 eylül için yas tutuyorlar peki Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan iki koca atom bombası için bir özeleştiri varmı?
Bu düşmanlık karşılıklı, yukarda Huntington'dan biz söz naklettim, sırf oda değil pek çokları söyledi bunu.
Sosyalizmden sonra, küresel Tuğyan için yeni hedef ve tehtit İslam.
Onlar bizim topraklarımızda biz hakimken rahatça yaşadılar hatta Rumlar uzun yıllar, Fener Patrikasnesinin önünde, Patrik düzeyinde bir Müslüman din adamı asacaklarına dair yemin dahi ettiler. Biz bu abartılı sayılabilecek sabrı gösterdik ama onlar kendi ülkelerinde Filistin'e verilen her desteğe "Antisemitizm" damgası vurdular. Biz bu şekilde izhar edelim yada etmeyelim bizim kendileri hakkında ne düşündüğümüzü biliyorlar, tıpkı bizim Rafızilerin bizim hakkımızdaki fikirlerini, takiyyelerine rağmen bilmemiz gibi.


Bizim onlara karşı düşmanlığımız illaki kılıç anlamına gelmez, Mekke döneminde olduğu gibi

Selam ve dua ile
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Abla bu tam doğru bir bilgi değil, günümüz Türkçesinde "سلام" kelimesinin tam bir karşılığı yok. Aslında İngilizcedeki "Peace" kelimesi ile neredeyse aynı anlama geliyor. Huzu, güvenlik, barış hepsini kapsar.
İslam hak, küfür ise batıldır. Hak ile batılın barışması ise hakkında batılında fıtratına terstir.



Müslüman bir erkek, Yahudi yada Hristiyan yani kafir olan bir kadınla bile evlenebilir. Bu evin içinin savaş alanı olacağı anlamına gelmez, kastettiğimiz şey şahsi insani ilişkiler değil, toplumsal bazda olan şeylerdir. Yoksa mesela bu bölgede aynı evin bir kadeşinin Kominist, diğerinin ise İslamcı olduğu bilinen bir şeydir. Bu iki kardeş şahsen çok iyi geçinebilir ama bölgede bu iki kanatın yer yer birbirine kurşun sıkacak derecede ayrıştığıda bir gerçektir.



Evela kafirleri değil, küfrü ve küfrün hakimiyetini yeryüzünden silmek için gelmiştir İslam. Bunu herkes kabul eder.
Biz bunu açıkça izhar edelim yada etmeyelim, devletler ne olduğumuzu biliyor.
Adamlar kaç yüz senedir bizim kitaplarımızı şarkiyat çalışmaları adı altında didik didik ediyorlar. Pek çoğu uzun yıllarını topraklarımızda geçirdi, bizim neye inandığımızı biliyorlar.
Halk desteğine gelince, kastın içerdeki halklarsa bu onların sefihliğidir. Gavurun hatrı için oruç yenmez.
Yok eğer asli kafir olan halklarsa, onların içinden isitisna olan insaflıları dışında herkes zaten bize düşmanlık besliyor. İngiltere bildiğim kadarı ile bunun tek istiasnası, onlarsa asırlık siyasetleri gereği sadece içerde düşmanlıklarını gizliyorlar. Dışarda ne yaptıkları ise malum.
Amerika halkını örnek verelim, 11 eylül için yas tutuyorlar peki Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan iki koca atom bombası için bir özeleştiri varmı?
Bu düşmanlık karşılıklı, yukarda Huntington'dan biz söz naklettim, sırf oda değil pek çokları söyledi bunu.
Sosyalizmden sonra, küresel Tuğyan için yeni hedef ve tehtit İslam.
Onlar bizim topraklarımızda biz hakimken rahatça yaşadılar hatta Rumlar uzun yıllar, Fener Patrikasnesinin önünde, Patrik düzeyinde bir Müslüman din adamı asacaklarına dair yemin dahi ettiler. Biz bu abartılı sayılabilecek sabrı gösterdik ama onlar kendi ülkelerinde Filistin'e verilen her desteğe "Antisemitizm" damgası vurdular. Biz bu şekilde izhar edelim yada etmeyelim bizim kendileri hakkında ne düşündüğümüzü biliyorlar, tıpkı bizim Rafızilerin bizim hakkımızdaki fikirlerini, takiyyelerine rağmen bilmemiz gibi.


Bizim onlara karşı düşmanlığımız illaki kılıç anlamına gelmez, Mekke döneminde olduğu gibi

Selam ve dua ile
Kardeşim ben almanyada afd yani bunların Neo nazi partisinin en çok oyu aldığı bölgede yaşıyorum. Halk kesinlikle açık bir düşmanlık beslememekte. Hatta çoğunun islamla müslümanlarla olan tek derdi ekmek parası. İdeolojik bir çatışma yok ortada. Şimdilerde mültecileri, ondan önce ülekeye işçi olarak gelen Türkleri ve bunların evlatlarını sosyal yardım sistemlerini sömürmekle suçluyorlar ve kısmen haklılar. Bu çok insancıl ve es geçilebilecek bir kin. Adamlar çalışıyor maaşlarının yarısı sosyal destek payları adı altında kesiliyor ve çalışmayan iş bulamayan mülteci ve çeşitli azınlıklar bu ödenen paylarla geçimini sağlıyor. Bunun haricinde Alman medyası islamı kötülemek adına her türlü şeyi yapar, tüm dünyada olduğu gibi. Geçende bir film izledim takip İstanbul diye taken2 filmini. İstanbuldaki polis araçlarını sanki 1980lerden kalma murat model arabalar gibi göstermişler halbuki film 2019da çekilmiş jukelarla geziyor polisler İstanbul’da. Yani karalama kampanyasının sonu yok, buna rağmen halkın açık bir kini yok ama bu tarz bir yazı ✍️ bunların gündemine düştüğünde (ki düşüyor senin de dediğin gibi adamlar araştırıp duruyor) halktaki korku/nefret dolaylı olarak artıyor. Bu yüzden yanlış buluyorum. Zaten biliyorlar diyip geçmemek lazım milyonlarca seçmeni bilmiyorlar diye cehaletlerinden ötürü tekfir etmemezlik yapmıyor muyuz?
 
İmam Malik Çevrimdışı

İmam Malik

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim ben almanyada afd yani bunların Neo nazi partisinin en çok oyu aldığı bölgede yaşıyorum. Halk kesinlikle açık bir düşmanlık beslememekte. Hatta çoğunun islamla müslümanlarla olan tek derdi ekmek parası. İdeolojik bir çatışma yok ortada. Şimdilerde mültecileri, ondan önce ülekeye işçi olarak gelen Türkleri ve bunların evlatlarını sosyal yardım sistemlerini sömürmekle suçluyorlar ve kısmen haklılar. Bu çok insancıl ve es geçilebilecek bir kin. Adamlar çalışıyor maaşlarının yarısı sosyal destek payları adı altında kesiliyor ve çalışmayan iş bulamayan mülteci ve çeşitli azınlıklar bu ödenen paylarla geçimini sağlıyor. Bunun haricinde Alman medyası islamı kötülemek adına her türlü şeyi yapar, tüm dünyada olduğu gibi. Geçende bir film izledim takip İstanbul diye taken2 filmini. İstanbuldaki polis araçlarını sanki 1980lerden kalma murat model arabalar gibi göstermişler halbuki film 2019da çekilmiş jukelarla geziyor polisler İstanbul’da. Yani karalama kampanyasının sonu yok, buna rağmen halkın açık bir kini yok ama bu tarz bir yazı ✍ bunların gündemine düştüğünde (ki düşüyor senin de dediğin gibi adamlar araştırıp duruyor) halktaki korku/nefret dolaylı olarak artıyor. Bu yüzden yanlış buluyorum. Zaten biliyorlar diyip geçmemek lazım milyonlarca seçmeni bilmiyorlar diye cehaletlerinden ötürü tekfir etmemezlik yapmıyor muyuz?

Dediğim şeyi anlamamışsın, bende zaten hepsini et kıyma makinasına atalım demiyorum
 
عبد الرحمن Çevrimdışı

عبد الرحمن

قُل آمَنتُ بِاللهِ ثُمَّ استَقِم
İslam-TR Üyesi
İslam adalet ve rahmet dinidir.

Barışa gelince, Hanefilere göre barış dinidir, Şafiilere ve bazı Hanbelilere göre değil :D (zulmün mü yoksa küfrün mü savaş sebebi olması meselesi).

Herhalükarda İslam'ın savaş anlayışı realisttir, yani savaşın kurtulması mümkün olmayan bir gerçek olduğunu kabul eder. Şafii ve Hanbelilerin görüşünü esas alırsak taarruz halinde bir realizm olur bu. Hanefilere göre ise teyakkuzda olmak lazım daima.

Bununla birlikte İslamın savaş uygulamaları (zimmet ve eman, harbi olmayanların öldürülmemesi ve sair ahlaki hükümler) ve yukarıda değinilen komuşuluk gibi toplumsal öğretileri barışı sağlar. İslam fütuhatı zamanında Asya'ya barış ve kalkınma getirmiştir. Osmanlı'nın Balkan fetihleri de aynı şekilde (Pax Ottomanica). Büyük güçlerin egemenliğinin (hejemonya) barışın en sağlam garantisi olduğu tezini kabul edersek bu her zaman için beklenen neticedir. Yeni bir Hilafet de aynı şekilde barış getirecektir. Ama barışa giden yol savaştır. Barış istiyorsan savaşa hazırlan ve benzeri sözler yaygındır stratejisyenlerce.

Buna ilaveten Resulullah'ın düşmanla karşılaşmayı ummaktan menetmesi , savaşın kerih görülmesi, kendi özünde bir gaye olmaması, Harp ismini yasaklaması gibi bir çok ayrıntı hatırda tutulmalı. Savaş vesiledir, gaye değil.

Onun haricinde yazının değindiği gibi İslam dinlerin birbirine girip karışmasını yasaklar, kafirlere muhalefet etmeyi emreder ve tevhidi risaleti en baş sıraya yerleştirir. Bu da bazı kafirleri hoşnutsuz eder ve savaşa sebep olabilir. Kendilerine zülum eden de onlar olur yine.
 
Son düzenleme:
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Rasulullah (s.a.v.)'in Medine'de misafir olduğu, sancaktarı olan Ebû Eyyûb Hâlid b. Zeyd b. Kuleyb el-Ensârî (r.anh)'ı 90 küsurlu yaşlarda atın sırtında bile duramayacağı halde iken hatta şehadete kavuşmasına sebeb olan cihad yolculuğuna çıkmasının sebebi, İstanbul'un Mekke için tehlike arzetmesi miydi ?
Yahud Osmanlı Devleti 3 kıtaya, Macaristan'a kadar dayanmasının sebebi İslam'ın dinamiklerini yanlış anlamak mıydı?


Gerek 11 Eylül İkiz Kule Bayramlarında, gerek Kouachi kardeşlerin Şerefsiz Charli Hedbo Dergisine Zillet Kıyamında içimizdeki Gavurlara karşı psikolojik ve maddi ezikler "İslam'da cihad sadece savunma amaçlıdır" diyerek yaltaklanmada aralarında yarıştıklarını görürdük.

فَتَرَى الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يُسَارِعُونَ ف۪يهِمْ يَقُولُونَ نَخْشٰٓى اَنْ تُص۪يبَنَا دَٓائِرَةٌۜ فَعَسَى اللّٰهُ اَنْ يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ اَوْ اَمْرٍ مِنْ عِنْدِه۪ فَيُصْبِحُوا عَلٰى مَٓا اَسَرُّوا ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ نَادِم۪ينَۜ
"Kalblerinde hastalık bulunanların :" Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek, onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih ihsan eder veya katından bir emir (iş) getirir de içlerinde gizlediklerine pişman olurlar." (Maide 52)


**

İslam'ın Barış dini olması konusu da Barış derken ne kastediliyor anlamına göre farklı algılanabilir. Yoksa Barış diyenler bile Rasulullah (s.a.v.) teslim olmalarına rağmen 700 - 900 civarında Hayber Yahudilerinin boyunlarını vurduklarını biliyorlardır. Hakeza Dinde zorlama yoktur manası da bu minvalde anlaşılmalıdır.

Konunun ilk mesajında yazar "İslam Bir Barış ve Birliktelik Dini Değildir!" başlığında yazdıkları da bu minvalde anlaşılmalı ve Celaleddin Rûmi'nin "Ne olursan gel" sözüne Peygamberininin ve cennetle müjdelenmiş ashaba küfreden Batıl'ı kafirlerin balıklama atlamasına ve Yahudi kurumu olan UNESCO'nun 2007 Yılını Dünyada Mevlana Yılı ilan etme sebebini ve hinliğini iyi düşünmek gerekir.

Aslen bunların her biri ayrı bir konu ama gecenin bu saatinde kalemi az da olsa titreteyim dedim.






 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Hem ikiz kulelerin hem hedbo olayının bir sebebi bir tetikleyicisi var. Yine savunma cihadıdır bana kalırsa. Şu saatte dünyanın her yerinde müslümanlar o yada bu şekilde zulme uğruyor ve savunma yapmaları yeridir. Ama İslam egemen olsa hak adalet yerini bulsa bu böyle mi olur? Hayır herkes güllük gülistanlık geçinir. Ya Zafer ya da şehadet olsaydı ana tema neden peygamberimiz sas muhacirlerin bir kısmını Habeşistan’a göndersin ki kafirlerin kucağına? Herkes otursun ölümü beklesin dese beklemeyecekler miydi tabiki bekleyeceklerdi. Ve Zafer yine de gelmez miydi tabiki gelirdi Allahın lütfuyla. Yaşanılan herşeyin bir sebebi vardır.

hayber olayının da bir sebebi var antlaşmanın bozulması. Antlaşmayı bozmasalar peygamberimiz çocuk kadın hariç herkesi kılıçtan geçirir miydi? Kendisine taşlar atarak kovalayan Taif halkına bile gazab edilmesini istemeyen bir peygamberden bahsediyoruz sas.
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Onun haricinde yazının değindiği gibi İslam dinlerin birbirine girip karışmasını yasaklar, kafirlere muhalefet etmeyi emreder ve tevhidi risaleti en baş sıraya yerleştirir. Bu da bazı kafirleri hoşnutsuz eder ve savaşa sebep olabilir. Kendilerine zülum eden de onlar olur yine.
türkiyede hakim din islam gibi gözüktüğü için böyle düşünmek normaldir belki ama misal Endonezya’yı ele alalım üç din iç içe yaşıyor pazarın bir ucunda donu bir ucunda helal kesim satılıyor. Napsın şimdi bu müslümanlar komşusunu islama davet edip reddedilince gidip kessin mi? Mantıklı mı bu dedikleriniz? Ve hangi ayete dayanıyor? Bulduğunuz yerde öldürün ayeti Mekkeli müşrikler için inmedi mi? Tevbe suresinin başında bismillahirahmanirahim yazmamasınlar nasıl yorumluyorsunuz bu durumda merak ediyorum.
 
salticidae Çevrimdışı

salticidae

lessismore
İslam-TR Üyesi
İslam savaş yada barış dini demek için zır cahil olmak lazım. İslam tevhid dinidir. Savaş yada barış duruma göre gereken şeylerdir.

İslam; Herşeyin yaratıcısı, üstü ve dengi olmayan, noksanlıklardan münezzeh olan Allah’a iman eden, onu İslam peygamberinin bildirdiği biçimde kabul eder. Bildirici olan peygambere de iman eder.

Bu doğrultuda İslam’a tabii olanlar (Müslümanlar) barış ve savaşı gerektiğinde uygular. Meselenin neticesinde savaş araç, barış amaçtır.
 
İmam Malik Çevrimdışı

İmam Malik

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Konunun ilk mesajında yazar "İslam Bir Barış ve Birliktelik Dini Değildir!" başlığında yazdıkları da bu minvalde anlaşılmalı ve Celaleddin Rûmi'nin "Ne olursan gel" sözüne Peygamberininin ve cennetle müjdelenmiş ashaba küfreden Batıl'ı kafirlerin balıklama atlamasına ve Yahudi kurumu olan UNESCO'nun 2007 Yılını Dünyada Mevlana Yılı ilan etme sebebini ve hinliğini iyi düşünmek gerekir.

Hocam bunlar öyle rezil bir taifedirki kendi kutsadıkları insanlara atfettikleri sözleri bile tahrif ederler.
"Ne olursan ol gel" sözünden kastedilen şey, "Eskiden ne olduğun önemli değil, Allah seni affeder, kendini düzeltebilirsin" demektir. Zira şiir: "Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir/ Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel"
diye devam eder. Ama bu ezik taife kendi imamlarının sözlerini dahi bektaşi mantığı ile tahrif etmekten çekinmez kafirlere yaranabilmek için
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Hem ikiz kulelerin hem hedbo olayının bir sebebi bir tetikleyicisi var. Yine savunma cihadıdır bana kalırsa. Şu saatte dünyanın her yerinde müslümanlar o yada bu şekilde zulme uğruyor ve savunma yapmaları yeridir. Ama İslam egemen olsa hak adalet yerini bulsa bu böyle mi olur? Hayır herkes güllük gülistanlık geçinir. Ya Zafer ya da şehadet olsaydı ana tema neden peygamberimiz sas muhacirlerin bir kısmını Habeşistan’a göndersin ki kafirlerin kucağına? Herkes otursun ölümü beklesin dese beklemeyecekler miydi tabiki bekleyeceklerdi. Ve Zafer yine de gelmez miydi tabiki gelirdi Allahın lütfuyla. Yaşanılan herşeyin bir sebebi vardır.

hayber olayının da bir sebebi var antlaşmanın bozulması. Antlaşmayı bozmasalar peygamberimiz çocuk kadın hariç herkesi kılıçtan geçirir miydi? Kendisine taşlar atarak kovalayan Taif halkına bile gazab edilmesini istemeyen bir peygamberden bahsediyoruz sas.
Savunma cihadı tabirini peydahlayanlar, "İslam'da kâfir ülkelerin fethi, veya savaş açılması diye bir cihad hareketi olmadığı, aksine sadece cihad, İslam beldelerin sınırının mudafaası durumlarında gündeme gelir" manasıyla müslümanların yaptığı eylemleri kınamak, İslam dışı göstermek için icat etmişlerdir. Nitekim 2001 Yılında 11 Eylül harekâtının ezikliğini hissetip üstlendiği misyonunun gereği olarak (Şehid) Usame bin Ladin ve kutsal eylemlerini kınamış, İslam'da savunma cihadı olduğunu sayıklamıştı.

Bir önceki mesajımda verdiğim ilk linki okuyabilseydin, Charli Hedbo dergisinin Peygamberine yaptığı küfür ve hakaretlere yıllardır ses çıkarmayan Amerika'lı kravatlı hoca(!) Nouman Ali Khan da, İslam'ın izzeti için kendi canlarını feda ederek karşı koyan şehidleri kınamış ve cihadı yermiş, sabredilmesi, kaşı çıkılmaması hakkında İslam'ın ilk dönemlerindeki hadiseleri çarpıtarak delil diye zikretmesine verdiğimiz reddiyeyi görebilirdin.
Yine İslam'ın tamamlanmadığı ve cihadın farz kılınmadığı dönemleri İslam'ın genel ahkamıymış gibi algılayıp benimsemeniz eksiğiniz. Bu sebebleri itiraz ederken delil diye zikretmeniz size yakışmamış.
Bahsettiğin ve hatalı yorumladığın Hayber hadisesi de, teslim olmalarına rağmen bir şehrin tüm yetişkin erkeklerinin boyunları vurulmuştur. Size bu konuda ayrıca Rasulullah (a.s.)'ın davet mektublarını bir kez daha okumanızı, üzerine düşünmeyi öneririm. Hiç alakası ve tehlikesi olmadığı halde davet mektubları yollayarak İslam'a ve Tek olan Allah'a kulluğa davet , aksi durumda Kılıçla tehdit etmesini özümseyebilmek gerekir. Cihad, barış için, huzur için, tağutların gölgesindeki mazlum halklara Allah'ın dinini götürebilmek için silahlı güçlerin imha edilmesi gerektiği için yapılır. Bu sebebke Kıyamete kadar Hak üzere cihad edecek topluluklar bulunacaktır.


كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَكُمْۚ وَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـٔاً وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ وَعَسٰٓى اَنْ تُحِبُّوا شَيْـٔاً وَهُوَ شَرٌّ لَكُمْؕ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَࣖ
Size zor geldiği halde cihad üzerinize farz kılındı. Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara 216)

وَاَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ وَمِنْ رِبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهٖ عَدُوَّ اللّٰهِ وَعَدُوَّكُمْ وَاٰخَرٖينَ مِنْ دُونِهِمْۚ لَا تَعْلَمُونَهُمْۚ اَللّٰهُ يَعْلَمُهُمْؕ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ يُوَفَّ اِلَيْكُمْ وَاَنْتُمْ لَا تُظْلَمُونَ
Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez. (Enfal 60)



Konu kapandı
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt