S
Çevrimdışı
İslam Dininden Çıkaran Ameller
Abdulmunim Mustafa Halime
“Ebu Basir et-Tartusi”
Mukaddime
Hamd, ezelden ebede dek yalnızca Allah’a özgüdür. O’nu över ve O’ndan Peygamber Efendimizi, O’nun ehli beytini ve sahabilerini rahmetiyle kuşatmasını dileriz. Allah Tealâ şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Allah’tan sakınılması gerektiği gibi sakının. Sizler, kesinlikle Müslüman olarak ölün.” (3/Ali İmran 102)
“Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar vücuda getirip (dünyanın dört bir tarafına) yayan Rabbinizden (emir ve nehiylerine riayetsizlikten) sakının. Adını anarak birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah’tan ve sıla-i rahmi kesmekten korkun. Hiç şüphesiz ki O, sizin üzerinize Rakîb’tir. (En ince ayrıntısına kadar her halinizi daima gözetendir.)” (4 Nisa/1)
“Ey iman edenler! Allah’tan (emir ve nehiylerine riayetsizlikten) sakının ve doğru olan sözü söyleyin ki, Allah, yaptığınız amelleri kabul etsin ve günahlarınızı affetsin. Allah ve Resulüne itaat eden, elbette ki bütün büyük emel ve beklentilerini elde etmiştir.” (33 Ahzab/71)
Bütün hitap ve kitapların başında ifade edilmesi sünnet olan “hamd ve salât” fasılasını ifa ettikten sonra...
En doğru söz, Allah’ın kelamı ve en mustakim yol, Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) rehberlik ettiği yoldur. Yoldan saptıran en şerli şeyler, dinde sonradan çıkartılan şeylerdir. (Din adına başlı başına bir ibadet olması amacıyla) dinde sonradan çıkartılan her şey bid’attir. Her bid’at sapkınlıktır. Ve hiç şüphesiz ki, her sapkınlık azaba mustehaktır.
Ey Cebrail, Mikail ve İsrafil’in rabbi! Ey yeryüzünün ve gökyüzünün yaratıcısı, görünen ve görünmeyeni bilen Allah’ım! İhtilafa düştükleri hususlarda kullarının arasında hüküm verecek olan sensin. İhtilaf ettiğimiz hususlarda bizi hidayete ulaştır, sen dilediğini dosdoğru olan yola iletensin.
Birçok insan, İslam şeriatını ve bu dinin açık olan hidayetini küçümsemektedir… Bu insanlar, önemli olanın uzuvların itaati, uzuvların dine bağlılığı ve dini sevmesi değil, kalbin itaati, kalbin dine bağlılığı ve dini sevmesi olduğunu söylerler.
Bu, onları birçok ameli terk etmeye sevketmiştir. Kendilerine, şeriatın zahiri itaatlerinden yüz çevirmelerinin ve onu küçümsemelerinin nedeni sorulduğunda, önemli olanın kalp olduğunu söylerler. Bu, şeytanın kullara olan vesvesesidir ve bu şekilde şeytan onları, dinlerinden alıkoymaktadır.
Şüphesiz ki bu düşünce yayılmış olan büyük bir “İrca” saldırısı niteliğindedir. Bu saldırı, ümmetin göğsüne çökmüş olan tağuti sistemlerin imkânları ve güçleri ile desteklenmiş ve onlar için bütün kolaylıklar sağlanmıştır. Zira bu kötü ve batıl davadan birinci derecede faydalananlar, küfürlerinin meşrulaştırılması nedeni ile bu zalim tağutlardır.
Yine bu saldırı vasıtası ile insanlara, imanın sadece kalp ile tasdikten ibaret olduğu, uzuvların ameli bunu doğrulamasa dahi, kalpte olanın yeterli olduğu anlayışı verilmiştir. Bu görüşü benimseyenler arasında durumu en iyi olanlar, dil ile ikrar edilmesini de imanın gereklerinden sayan ve ameli, imanın kemalinden gören gruptur.
Onlara göre, amelin varlığı veya yokluğu, imanın varlığına ya da yokluğuna etki eden bir unsur niteliğinde değildir. Dolayısıyla sahibinin dinden çıkmasına sebep olacağı konusunda ittifak bulunan bir ameli dahi işlemiş olsa kişi; kalben tasdik ettiği sürece mü’mindir ve cennet ehlindendir.
Günümüzde birçok cemaat ve ilim halkalarının bulunduğu medrese ya da üniversiteler, imanın mücerred kalp tastiğinden ibaret olduğu görüşündedirler. Onlara göre, kalbi ile tasdik eden kişi, itaat türünden olan hiçbir amel işlemese ve zahiri durumu şeriatın ahkâmına muhalif dahi olsa, mü’mindir ve cennet ehlindendir. Bu kötü ve sapık görüş, maalesef insanların çoğu tarafından benimsenmiştir. Zira bu görüş, kötülüğü emreden nefisleri tarafından kabul görmekte, hevaları, bir takım eğilimleri, zaafları, tembellikleri ve ameli terketmeleri açısından da kendi durumları ile uyum sağlamaktadır.
Ancak bu görüşün kötülüğü, sadece amellerin terk edilmesi ile sınırlı kalmadı. Bunun yanı sıra, neseplerin karışmasına, hak ve görevlerin kaybolmasına da sebep oldu. Nice Müslüman kızlar, mürtedlerin ellerine teslim edildi. Bu evliliklerden çocuklar dünyaya geldi.
İşte bütün bunlara binaen, kişiyi dinden çıkaran amelleri ele almaya karar verdik. Aktaracağımız bütün hüküm ve meseleleri, Allah’ın kitabına, Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetine, sahabenin ve onların menhecine bağlı kalan selefin sözlerine dayandırmaya gayret ettik ki böylece insanlar, Allah’ın dininin neresinde olduklarını hesap etsinler. Allahu Tealâ şöyle buyurur:
“Ta ki, helak olan kişi apaçık bir delil üzere helak olsun. Hayatta kalan kişi de apaçık bir delil üzere yaşasın. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, her şeyi bilendir.” (8 Enfal/42)
Asıl konumuz olan, “İslam Dininden Çıkaran Ameller” konusuna geçmeden önce, konumuz ile ilgili olan bir takım önemli kurallar hakkında kısaca açıklamalarda bulunduk. Allahu Tealâ’dan yardım ve başarı dileriz. O, işitendir, yakın olandır.
“Ben gücümün yettiği kadar ıslahtan başkasını istemem. Benim başarım ancak Allah iledir, ben yalnız O’na güvenip dayandım ve yalnız O’na dönerim.” (11 Hud/88)
Allahu Tealâ’nın salât ve selamı, ümmi peygamber Muhammed’in, onun âlinin ve ashabının üzerine olsun.
Abdulmunim Mustafa Halime
“Ebu Basir et-Tartusi"
Dosya Şifresi:
Link - 1
Link - 2
Link - 3
Link - 4
Link - 5
Link - 6
Abdulmunim Mustafa Halime
“Ebu Basir et-Tartusi”
Mukaddime
Hamd, ezelden ebede dek yalnızca Allah’a özgüdür. O’nu över ve O’ndan Peygamber Efendimizi, O’nun ehli beytini ve sahabilerini rahmetiyle kuşatmasını dileriz. Allah Tealâ şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Allah’tan sakınılması gerektiği gibi sakının. Sizler, kesinlikle Müslüman olarak ölün.” (3/Ali İmran 102)
“Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar vücuda getirip (dünyanın dört bir tarafına) yayan Rabbinizden (emir ve nehiylerine riayetsizlikten) sakının. Adını anarak birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah’tan ve sıla-i rahmi kesmekten korkun. Hiç şüphesiz ki O, sizin üzerinize Rakîb’tir. (En ince ayrıntısına kadar her halinizi daima gözetendir.)” (4 Nisa/1)
“Ey iman edenler! Allah’tan (emir ve nehiylerine riayetsizlikten) sakının ve doğru olan sözü söyleyin ki, Allah, yaptığınız amelleri kabul etsin ve günahlarınızı affetsin. Allah ve Resulüne itaat eden, elbette ki bütün büyük emel ve beklentilerini elde etmiştir.” (33 Ahzab/71)
Bütün hitap ve kitapların başında ifade edilmesi sünnet olan “hamd ve salât” fasılasını ifa ettikten sonra...
En doğru söz, Allah’ın kelamı ve en mustakim yol, Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) rehberlik ettiği yoldur. Yoldan saptıran en şerli şeyler, dinde sonradan çıkartılan şeylerdir. (Din adına başlı başına bir ibadet olması amacıyla) dinde sonradan çıkartılan her şey bid’attir. Her bid’at sapkınlıktır. Ve hiç şüphesiz ki, her sapkınlık azaba mustehaktır.
Ey Cebrail, Mikail ve İsrafil’in rabbi! Ey yeryüzünün ve gökyüzünün yaratıcısı, görünen ve görünmeyeni bilen Allah’ım! İhtilafa düştükleri hususlarda kullarının arasında hüküm verecek olan sensin. İhtilaf ettiğimiz hususlarda bizi hidayete ulaştır, sen dilediğini dosdoğru olan yola iletensin.
Birçok insan, İslam şeriatını ve bu dinin açık olan hidayetini küçümsemektedir… Bu insanlar, önemli olanın uzuvların itaati, uzuvların dine bağlılığı ve dini sevmesi değil, kalbin itaati, kalbin dine bağlılığı ve dini sevmesi olduğunu söylerler.
Bu, onları birçok ameli terk etmeye sevketmiştir. Kendilerine, şeriatın zahiri itaatlerinden yüz çevirmelerinin ve onu küçümsemelerinin nedeni sorulduğunda, önemli olanın kalp olduğunu söylerler. Bu, şeytanın kullara olan vesvesesidir ve bu şekilde şeytan onları, dinlerinden alıkoymaktadır.
Şüphesiz ki bu düşünce yayılmış olan büyük bir “İrca” saldırısı niteliğindedir. Bu saldırı, ümmetin göğsüne çökmüş olan tağuti sistemlerin imkânları ve güçleri ile desteklenmiş ve onlar için bütün kolaylıklar sağlanmıştır. Zira bu kötü ve batıl davadan birinci derecede faydalananlar, küfürlerinin meşrulaştırılması nedeni ile bu zalim tağutlardır.
Yine bu saldırı vasıtası ile insanlara, imanın sadece kalp ile tasdikten ibaret olduğu, uzuvların ameli bunu doğrulamasa dahi, kalpte olanın yeterli olduğu anlayışı verilmiştir. Bu görüşü benimseyenler arasında durumu en iyi olanlar, dil ile ikrar edilmesini de imanın gereklerinden sayan ve ameli, imanın kemalinden gören gruptur.
Onlara göre, amelin varlığı veya yokluğu, imanın varlığına ya da yokluğuna etki eden bir unsur niteliğinde değildir. Dolayısıyla sahibinin dinden çıkmasına sebep olacağı konusunda ittifak bulunan bir ameli dahi işlemiş olsa kişi; kalben tasdik ettiği sürece mü’mindir ve cennet ehlindendir.
Günümüzde birçok cemaat ve ilim halkalarının bulunduğu medrese ya da üniversiteler, imanın mücerred kalp tastiğinden ibaret olduğu görüşündedirler. Onlara göre, kalbi ile tasdik eden kişi, itaat türünden olan hiçbir amel işlemese ve zahiri durumu şeriatın ahkâmına muhalif dahi olsa, mü’mindir ve cennet ehlindendir. Bu kötü ve sapık görüş, maalesef insanların çoğu tarafından benimsenmiştir. Zira bu görüş, kötülüğü emreden nefisleri tarafından kabul görmekte, hevaları, bir takım eğilimleri, zaafları, tembellikleri ve ameli terketmeleri açısından da kendi durumları ile uyum sağlamaktadır.
Ancak bu görüşün kötülüğü, sadece amellerin terk edilmesi ile sınırlı kalmadı. Bunun yanı sıra, neseplerin karışmasına, hak ve görevlerin kaybolmasına da sebep oldu. Nice Müslüman kızlar, mürtedlerin ellerine teslim edildi. Bu evliliklerden çocuklar dünyaya geldi.
İşte bütün bunlara binaen, kişiyi dinden çıkaran amelleri ele almaya karar verdik. Aktaracağımız bütün hüküm ve meseleleri, Allah’ın kitabına, Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetine, sahabenin ve onların menhecine bağlı kalan selefin sözlerine dayandırmaya gayret ettik ki böylece insanlar, Allah’ın dininin neresinde olduklarını hesap etsinler. Allahu Tealâ şöyle buyurur:
“Ta ki, helak olan kişi apaçık bir delil üzere helak olsun. Hayatta kalan kişi de apaçık bir delil üzere yaşasın. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, her şeyi bilendir.” (8 Enfal/42)
Asıl konumuz olan, “İslam Dininden Çıkaran Ameller” konusuna geçmeden önce, konumuz ile ilgili olan bir takım önemli kurallar hakkında kısaca açıklamalarda bulunduk. Allahu Tealâ’dan yardım ve başarı dileriz. O, işitendir, yakın olandır.
“Ben gücümün yettiği kadar ıslahtan başkasını istemem. Benim başarım ancak Allah iledir, ben yalnız O’na güvenip dayandım ve yalnız O’na dönerim.” (11 Hud/88)
Allahu Tealâ’nın salât ve selamı, ümmi peygamber Muhammed’in, onun âlinin ve ashabının üzerine olsun.
Abdulmunim Mustafa Halime
“Ebu Basir et-Tartusi"
Dosya Şifresi:
Kod:
www.islam-tr.org
Link - 2
Link - 3
Link - 4
Link - 5
Link - 6