Çevrimdışı
Peygamber (sav) kıble duvarında bir tükürük gördü. Bu kendisine o kadar ağır geldi ki, üzüldüğü yüzünden besbelli oldu.
Kalktı ve eliyle (çakıl tasıyla) onu kazıdı. Sonra şöyle buyurdu:
"Her biriniz namâzına durduğu vakit, şüphesiz Rabb'i ile münâcât eder yâhud Rabb'i kendisi ile kiblesi arasındadır. O hâlde hiçbiriniz kıblesine karşı tükürmesin. Mecbur kaldığında ya sol tarafına veyâ ayaklarının altına tükürsün".
Bunu söyledikten sonra Rasûlullah, ridâsının kenârını tutup içine tükürdü, sonra bir kısmını diğeri üzerine dürerek: "Yahut işte böyle yapar" buyurdu. (Buhari)
Görüldüğü üzere İslam dini nasıl tüküreceğimize bile karışıyor. Allah Resul'ü (sav) "Oraya tükürme, mecbur kalırsan böyle tükür" diye tarifini yapıyor, bunu da uygulamalı olarak gösteriyor. Yani İslam sadece bir kimlik değil, tam bir hayat nizamı...
Kur'an ölülere okunan bir dua kitabı değil, bir anayasa...
Allah Resul'ü bir öğretmen, bir ana-baba veya bir komutan...
Günümüz insanının Müslümanlığı "babadan kalma post" şeklinde.
Çoğumuza göre (özellikle gençler), dedelerimiz hacca gidip geldikleri için hepimiz Müslüman sayılırız...
Namaz kılarız, yatıp kalkarız. Oruç tutarız, çünkü dedemizden öyle gördük (yani adet olsun diye). Başımızı kapatırız, kapatırız ama üzerimize daracık bi elbise giyer, alta da kot pantolon çekeriz, rengârenk başörtüsü, vıccık vıccık etlerimizin yanlardan nasıl çıktığını herkes görür...
Kuran'a çok saygılıyız, belden aşağı tutmayız, tutanın gözünü oyarız ama "Acaba içinde ne anlatılıyor" diye anlamaya çalışmayız... Kur'an'ı hatmederiz ama "Kur'an ne anlatıyor" diye sorulunca bön bön bakarız...
Öyleyse kâfir batının eğittiği bel'amların ve kanunlarıyla, ideolojileriyle, fiilleriyle Allah ile savaşan devlet otoritelerinin de etkisiyle İslam dininin insanlara "ibadetten ibaret ahlâki bir sistem" olarak tanıtıldığı günümüzde:
İslam'ın bir hayat nizamı olduğunu;
İslam dininin (yani Allah Teala'nın) eğitimden öğretime, evlilikten boşanmaya, ekonomiden borçlanmaya, savaştan barışa, dostluktan düşmanlığa, yöneticilikten babalığa, yeyip içtiğimize kısacası hayatın her alanına emirler, yasaklar, tavsiyeler koyduğunu;
ve parayı, kadını, futbolu, yöneticiyi veya devleti Allah'ın önüne geçirmenin, Allah'a itaat edileceği yerde bunlara itaat etmenin ŞİRK olarak nitelendirildiğini insanlara anlatmalıyız...
alıntı.cihadruhu.net
Kalktı ve eliyle (çakıl tasıyla) onu kazıdı. Sonra şöyle buyurdu:
"Her biriniz namâzına durduğu vakit, şüphesiz Rabb'i ile münâcât eder yâhud Rabb'i kendisi ile kiblesi arasındadır. O hâlde hiçbiriniz kıblesine karşı tükürmesin. Mecbur kaldığında ya sol tarafına veyâ ayaklarının altına tükürsün".
Bunu söyledikten sonra Rasûlullah, ridâsının kenârını tutup içine tükürdü, sonra bir kısmını diğeri üzerine dürerek: "Yahut işte böyle yapar" buyurdu. (Buhari)
Görüldüğü üzere İslam dini nasıl tüküreceğimize bile karışıyor. Allah Resul'ü (sav) "Oraya tükürme, mecbur kalırsan böyle tükür" diye tarifini yapıyor, bunu da uygulamalı olarak gösteriyor. Yani İslam sadece bir kimlik değil, tam bir hayat nizamı...
Kur'an ölülere okunan bir dua kitabı değil, bir anayasa...
Allah Resul'ü bir öğretmen, bir ana-baba veya bir komutan...
Günümüz insanının Müslümanlığı "babadan kalma post" şeklinde.
Çoğumuza göre (özellikle gençler), dedelerimiz hacca gidip geldikleri için hepimiz Müslüman sayılırız...
Namaz kılarız, yatıp kalkarız. Oruç tutarız, çünkü dedemizden öyle gördük (yani adet olsun diye). Başımızı kapatırız, kapatırız ama üzerimize daracık bi elbise giyer, alta da kot pantolon çekeriz, rengârenk başörtüsü, vıccık vıccık etlerimizin yanlardan nasıl çıktığını herkes görür...
Kuran'a çok saygılıyız, belden aşağı tutmayız, tutanın gözünü oyarız ama "Acaba içinde ne anlatılıyor" diye anlamaya çalışmayız... Kur'an'ı hatmederiz ama "Kur'an ne anlatıyor" diye sorulunca bön bön bakarız...
Öyleyse kâfir batının eğittiği bel'amların ve kanunlarıyla, ideolojileriyle, fiilleriyle Allah ile savaşan devlet otoritelerinin de etkisiyle İslam dininin insanlara "ibadetten ibaret ahlâki bir sistem" olarak tanıtıldığı günümüzde:
İslam'ın bir hayat nizamı olduğunu;
İslam dininin (yani Allah Teala'nın) eğitimden öğretime, evlilikten boşanmaya, ekonomiden borçlanmaya, savaştan barışa, dostluktan düşmanlığa, yöneticilikten babalığa, yeyip içtiğimize kısacası hayatın her alanına emirler, yasaklar, tavsiyeler koyduğunu;
ve parayı, kadını, futbolu, yöneticiyi veya devleti Allah'ın önüne geçirmenin, Allah'a itaat edileceği yerde bunlara itaat etmenin ŞİRK olarak nitelendirildiğini insanlara anlatmalıyız...
alıntı.cihadruhu.net
