İslami Hareket Metodunun Özellikleri

M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
[FONT=&amp][FONT=&amp]İslami Hareket Metodunun Özellikleri


Birinci Özellik:

Bu dinin metodunda bulunan ciddi nesnellik.. (Yani metodun vakaya uygunluğu).

Bu din, beşer realitesine hitap eden bir harekettir.

İnsanın nesnel varlığıyla ölçülü yöntemlerle karşı koymaktadır. Yani bu din; İtikadı ve ideolojik bir cahiliyyeye karşı durmaktadır. Pratiği ve sosyal düzeni bir ideolojiye dayanan, maddî güç sahibi iktidarlarca desteklenen bir cahiliyyeye...

Öyleyse İslâmî hareket, bu vak'anın tümüne hem de ona yetecek yöntemlerle karşı durmalıdır.

- Düşünce ve inançları, davet ve açıklama yoluyla düzeltirken,

- Bu ideolojiye dayanan kurulu düzen ve iktidarları da kuvvet ve cihad yoluyla yıkmalıdır. Açıklama yoluyla inanç ve düşüncelerin tashihine engel olan, zor kullanarak halkı yöneten; saptıran ve insanları Rablerinden başkasına kul yapan kurulu düzen ve iktidarlar..

Görülüyor ki maddi otorite ve iktidarlara karşı sadece açıklamayla yetinmeyen bir harekettir bu.

Ama bu hareket, bireylerin vicdanı üzerine hiç bir zaman baskı oluşturmaz, zor kullanmaz. Bu bakımdan insanları kula kulluktan çıkarıp bir tek Allah'ın kulluğuna yönelten İslâmî harekette, cihad ve kuvvet kullanımı, tebliğ ve açıklamayla aynı önem derecesine sahiptir. Nitekim bunu ileride de göreceğiz.İkinci Özellik:

Hareket aşamalarının nesnelliği;

İslâmî metod, aşamalı bir hareket gerektirir. Her aşamanın gereklerine ve nesnel ihtiyaçlarına göre yeterli yöntemleri vardır. Her bir aşama, kendisinden bir sonraki aşamanın basamağıdır.

İslâm, nesnel şartlara soyut teorilerle yaklaşmaz. Bu nesnelliğin aşamalarında donuk ve işe yaramaz yöntemler de kullanmaz.

İslâm'ı nizamın cihad farizasına delil getirmek için bu özelliğini ve cihadın geçiş aşamalarını gözardı ederek, değişik nassların her bir aşamayla ilgisine önem vermeyerek Kur'an'dan ayetler getiren kimseler, evet bunu böylece yapan kimseler kesinlikle halt etmektedir. İşi karıştırıp bırakmakta ve bu dinin metoduna saptırıcı bir giysi giydirerek nasslara - nihai ilke ve kaidelerle bağdaşmayan - manalar yüklemektedirler. Çünkü bu kimseler, her nassa nihaî hükümmüş gözüyle bakmaktadırlar. Bu dinin nihai ilkelerini ifade eden nihaî hükümlermiş gibi..

Bunu yapıyor ve İslâmî bir unvan taşımaktan öte İslâmi hiç bir özellikleri kalmayan yenik müslümanların yaşadığı dramatik şartların baskısı altında hem ruhen, hem de aklen yıkılmış olarak diyorlar ki:

"İslâm, sadece savunma için savaşmıştır."

Sonra bunu yaparken de İslâm'a iyilik yaptıklarını sanıyorlar. İslâm'a, metodundan soyutlayarak iyilik yaptıklarını sanıyorlar.

Bu dinin metodu, ki hedef; yeryüzünde hiç bir tağut bırakmamak, insanları sadece Allah'a kul yapmak ve onları kula kulluktan Rabb'ül-alemin kulluğuna yöneltmektir.

Ama İslâm, bunu zorla yapmaz. Sadece bu akideyle insanları - aradaki engelleri kaldırarak - baş başa bırakır. Yani egemen siyasal sistemleri çökerttikten veya cizye verdirip teslimiyetini ilan ettirdikten sonra insanları doğrudan doğruya akideyle tanıştırmak..

Halk yığınlarını araya giren bu tağuti engelleri kaldırarak ; tam bir özgürlük ortamında akideyle karşı karşıya getirir. Akideyi, özgür bir iradeyle benimseyip benimsememenin yolu budur.Üçüncü özellik:

Sürekli hareket ve gelişen yöntemler, bu dini, belirlenmiş ilkeleri veya çizilen hedefleri dışına çıkarmaz. Bu ilke ve hedefler İslâm'ın ilk gününden beri aynıdır. Yakın aşireti davet ederken, Kureyş'i tüm Arapları veya tüm insanları davet ederken hedef neyse şimdi de odur. Onlara aynı esasla hitap ediyordu. Bir tek hedefe yönelmelerini istiyordu.

Bu da, bir tek Allah'a ubudiyyet ihlasıydı. Kula kulluktan tamamen çıkmaktı.

Bu ilkede yumuşama yok.

Pazarlık konusu yapmak yok.

Sonra aşamaları belirlenmiş belirli bir plan dahilinde bir tek hedefin gerçekleşmesi yolunda yürümek..

Yukarıda değindiğimiz gibi söz konusu her bir aşamanın da kendisine has gelişen yöntemleri vardır.Dördüncü Özellik:

İslâm toplumuyla diğer toplumsal düzenler arasındaki ilişkilerin yasal ölçüsü..

Bunu, "Zad'ül-Mead" tan aktardığımız güzel özetteki gibi anlama gereği..

Bu ölçüyü aşağıdaki esasa dayalı olarak hayata geçirmek zorunludur. Bir tek Allah'a teslimiyet, evrensel bir esastır.

Tüm insanlığa düşen;

- ya bu esasa uyup müslüman olmak

- ya da İslâm'la barış içinde (zimmet akdiyle) yaşamaktır.

Öyle ki insanlar, hiç bir siyasal düzenle veya hiç bir maddî güçle İslâm çağrısına engel olamayacaktır. İslâm çağrısıyla bireylerin arasına giremeyecektir. Ta ki bireyler özgür iradeleriyle İslam'ı seçip seçmeme hakkına kavuşsun. Yani İslâm'a karşı direnip savaşmadan..

Çünkü bu esasa göre birileri İslâm'a karşı savaşırsa İslâm'ın da görevi, ona karşı savaşmaktır, öldürünceye kadar veya teslimiyetini ilan etmesini sağlayıncaya kadar savaşmak..

Seyyid Kutub -- Davet Yolu/2
 
Üst