Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İstikamet Üzere Olmanın Yolları / İbn Kayyım rahimehullah

M Çevrimiçi

Muvahhid Mücahid

İslam-tr Mudâvimi
İslam-TR Üyesi
İbn Kayyım rahimehullah :
İstikamet üzere olmanın en önemli sebebi, vesveselerden korunmak ve onları önemsemeyerek onlara göre davranmaktan sakınmaktır.
Çünkü bütün bozuklukların kaynağı vesveselerdir.

Zira vesveseler, şeytanın ektiği tohumdur. Nefis, kalp arazisinde bulunmakta olup; bu tohumlan ekmeye imkan bulduğu zaman, şeytan onları ardı ardına sular ve neticede bu vesveseler irade şeklini alır. Şeytan onları sulamaya devam eder ve onlar kesin karar şekline dönüşürler. Başta vesvese olan bu kesin kararlar, amel meyvesini verene kadar şeytan onlarla ilgilenmeye davam eder.

Hiç şüphe yok ki vesveseleri defetmek ve onlardan korunmak, irade ve kesin kararları defedip onlardan korunmaktan daha kolaydır. Zira bu vesveseler, kesin bir irade şeklini aldıktan sonra kul onları defetmekten âciz kalır. Bu hususta kusurlu ve suçlu olan, daha zayıf bir vesvese iken onları defetmediği için kulun kendisidir. Aynen kuru odunların içine düşen bir ateş kıvılcımına önem vermeyen ve o ateş iyice tutuştuktan sonra onu söndürmekten âciz kalan kimse gibi...

Eğer:

"Bu vesveselerden korunmanın yolu nedir?" Sorarsan, buna cevaben:

"Bundan korunmanın bir çok yolları vardır" derim:

1. Rabb'in seni gözetlediğini, senin kalbine baktığını ve bütün vesveselerini tafsilatıyla bildiğini kesin olarak bilmendir.

2. Allah'tan utanma duygusuna sahip olmandır.

3. Kendisine muhabbet edilmesi ve kendisinin tanınması için yaratmış olduğu evin de böyle vesveseleri görmekten Allah'ı daha yüce bilmen ve bu konuda O'na saygılı davranmandır.

4. Bu vesveselerden dolayı O'nun gözünden düşmekten korkmandır.

5. O'nun sevgisinden başka bir şeyin kalbinde bulunmasını istememen ve O'nu tercih etmendir.

6. Bu vesveselerin çoğalmasından ve kıvılcımlarının tutuşmasından korkmandır. Tutuşan bu vesveseler, kalbinde bulunan imanı ve Allah sevgisini yakarak; senin haberin olmadan yavaş yavaş onları tamamen kalbinden silip atarlar.

7. Şunu iyice bilmendir ki: Bu vesveseler,"avlanılması için kuşa atılan taneler" konumundadır. Bilmelisin ki:

Bu vesveselerden her birisi, hissetmeden avlanman için konulmuş bir tuzakta bulunan bir tanedir.

8. Şunu da bilmelisin ki: Bu düşük ve değersiz vesveselerle, iman duyguları ve muhabbet ile Allah'a yöneliş hisleri asla bir arada bulunamazlar. Bilakis bunlar her açıdan birbirlerine zıttırlar. Bunların her ikisi de bir kalpte bulunduktan zaman, kesinlikle onlardan birisi galip gelir ve diğerini kalpten çıkararak kendisi oraya iyice yerleşir.

Şeytan ve nefsin ektiği vesveselerin kendisinde iman, marifetullah ve muhabbetullah duygularına galip gelerek onları çıkardığı ve onların yerine yerleştiği bir kalp hakkında ne düşünürsün?

Eğer böyle bir kalpte azıcık bir hayat kalsaydı, bunun acısını anlar ve bu musibeti hissederdi!

9. Bu vesveselerin, sahili olmayan bir hayal denizi olduğunu bilmendir. Kalp bu denizin derinliklerine daldığı zaman, onun karanlıkları içinde şaşkına dönüp boğulur. Artık ondan kurtulma yolunu arar, fakat bulamaz. Vesveselerin sahibi olduğu bir kalp, kurtuluştan çok uzak, azap içerisinde ve faydasız şeylerle meşgul olan bir kalptir.

10. Bu vesveseler, ahmakların vadisi ve cahillerin emelleridir. Bunlar, sahibi için pişmanlık ve perişanlıktan başka bir netice vermez. Bunlar kalbe galip geldikleri zaman, otoriter olmaktan kalbi azleder, kalbin reayasına ifsat eder ve kalbi uzun bir esirliğe maruz bırakırlar. Nitekim nefsani vesveseler için bu bilinen bir husustur.

Rahmani olan imani duygular da, her türlü hayırların aslıdır.

Zira kalp toprağına, iman, Allah korkusu, Allah sevgisi, Allah'a yöneliş, Allah'ın va'dini tasdik etmek ve Allah'ın vereceği mükâfatı ummak tohumlan ekilir; ardı ardına sulanır ve kalbin sahibi de onları koruyup gözetlerse; onun için her türlü güzel eylemi netice verir, onun kalbini hayırlarla doldurur ve bütün azalarını tâatlerde istihdam eder. Böylece melik olan kalbin saltanatı devam eder ve reayası da doğru bir şekilde ona itaat ederler.

Bunun kul için faydalı olması iki şarta bağlıdır:

Birincisi; Bu vesveselerden korunmaya çalıştığı zaman içinde hiçbir vacibi ve sünneti terk etmeyecek.

İkincisi ise; sadece bunlardan korunmayı hedef edinmeyecek; Bilakis onların yerini, iman, Allah sevgisi, Allah'a yöneliş, Allah'a tevekkül etme ve Allah'tan korkma duygularıyla doldurması; böylece kalbini vesveselerden arındırıp onların karşıtları / zıtlarıyla mamur etmesi gerekir. Yoksa kalbini hem bunlardan hem de onlardan boşaltırsa zarar eder. Bu hususa çok dikkat etmek gerekir.

İşte bu noktada bazı tasavvuf erbabı hataya düşerek hem vesveselerden hem de diğer tüm duygulardan kalplerini temizlemeye kalkıştılar. Şeytan da onların kalbine çeşit çeşit şüphe ve hayalleri ekti; onlar bu şüphe ve hayalleri tahkik ve rahmani bağışlar olarak kabul ettiler. Halbuki onlar bu hususta hak ile batılı birbirine karıştırarak büyük bir hataya düşmüşlerdir. Çünkü onlar, şeytani hayallerden başka bir şey değildi...

Bu konuda hiçbir şekilde şaşmayan ölçü:

- Konuşan ve hükümlerini açık bir şekilde beyan eden kitap,

- Bozulmamış fıtrat ve

- Peygamberlik nuruyla desteklenmiş akıldır.

Yardımı istenen ve yardım eden sadece Allah'tır.

(Tariku'l Hicreteyn)
 
M Çevrimiçi

Muvahhid Mücahid

İslam-tr Mudâvimi
İslam-TR Üyesi
İstikamet Üzere Olmanın İkinci Sebebi​

İstikamet üzere olmanın en faydalı ve en güzel bir vesilesi de, samimi bir şekilde Allah ile karşılaşmaya hazırlanmaktır.

Zira Allah ile karşılaşmaya hazır olan bir kimsenin kalbi, dünya ve dünyanın içindeki her şeyden, bütün dünyevi isteklerden uzaklaşır; nefsinde bulunan şehevi duygular ateşi söner ve tamamen Allah'a boyun eğer.

Aynı şekilde böyle bir kimsenin himmeti, sadece Allah'la, O'nun sevgisiyle ve O'nun razı olacağı şeyleri tercih etmekle sınırlıdır.

Bu duruma gelen birisinin yeni bir himmeti oluşur ve farklı ilimlere sahip olarak öyle yüce doğuşla yeniden doğar ki, annesinin karnında iken cesedinin bu dünyaya nispeti ne ise; onun kalbinin de ahiret âlemine nispeti öyledir. Cesediyle o, hakiki bir şekilde annesinin karnından doğup bu dünyaya geldiği gibi; onun kalbide hakiki olarak yeniden doğar. Annenin karnı onunla bu dünya arasında engel olduğu gibi, onun nefsi ve hevası da onun kalbiyle ahiret âlemi arasında engel olur. İşte İsâ Mesih (a. s.)'in söylediği nakledilen şu sözün anlamı da budur:

"Ey israiloğulları! Siz iki defa doğmadıkça sema'nın melekutuna giremezsiniz."

İnsanların çoğu bu ikinci doğuşla doğmadıkları, onu yaşamayı bir kenara bırakalım onu tasavvur bile edemedikleri için; onlardan herhangi birisi şöyle diyebilir:

"Büyük birisinin veya kalbin yeniden doğması nasıl olur ki?"

Ve yine bundan dolayı yeniden doğuşa yönelik onların hiçbir himmeti bulunmaz ve buna yönetmezler. Zaten bir şeyi bilmeyen ve onu tasdik etmeyen birisi o şeye nasıl azmedebilir ki?

Fakat kalbin üzerinden gaflet perdesi kalktığı zaman, o bunu tasdik edecek ve kalbinin daha hakiki olarak doğmamış olduğunu bilecektir.

Elhasıl:

Allah'la karşılaşmak için hazırlanmak, bütün Salih amellerin, imani durumların ve Allah'a gidenlerin makamlarının anahtarıdır.


Bu makamlar;

- uyanıklık,

- tevbe,

- Allah'a yöneliş,

- muhabbet,

- recâ / ümit,

- korku,

- her şeyi Allah'a havale etme,

- tam anlamıyla O'na teslim olma ve

- kalp ile azaların diğer tüm amelleridir.

İşte bütün bunların anahtarı; "Allah'la karşılaşmak için samimi olarak hazırlanmaktır."

Bu anahtar da, kendisinden başka "Rabb" ve "ilâh" olmayan "Fettah" (hayır ve bereket kapılarını açan) ve "Alim" (her şeyi bilen) Allah'ın elindedir.
(Tariku'l Hicreteyn)
 
Üst Ana Sayfa Alt