Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İyi Davranış Hasıl Edinilir?

I Çevrimdışı

islami bilgiler

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بســـم الله الرحمن الرحيم


İyi Davranış Hasıl Edinilir?


Bilmek gerekir ki, içerdikleri şeriata uygun (meşru) bazı unsurlard an dolayı önemli oranda “iyi” olan ve aynı zamanda bir takım bidat ve benzeri nahoş unsurları da içeren öyle ameller var ki, sonuç olarak sahipleri nin dine yüz çevirmiş olmaları sebebi ile “kötü” olurlar. Meselâ münafıkların ve fasıkların durumu gibi.

Bu durum, son dönemlerde, çoğunluğu ile İslâm ümmetinin karşılaştığı bir durumdur. Bu durumla ilgili olarak sana şu iki edep kuralını benimseme yi tavsiye ederiz:

1 - Birincisi, gerek kendi davranışlarınla ve gerekse sözünü dinleyen yakınlarınla ilgili olarak her yönü ile sünnete bağlı olmakta titizlik göstermen ve iyi olanı emredip kötü olandan sakındırmandır.

2 - İkincisi, mümkün olduğu oranda başkalarını da sünnete çağırmandır.

Fakat sözünü ettiğimiz kötülüklerden birini işlemekte olan ve işlemekte olduğu kötülükten ancak yerine daha kötü bir davranış koyarak vazgeçebilecek olan bir kimse ile karşılaşınca; Böyle bir kimseyi, işlediği kötülüğü daha büyük bir kötülük işlemek üzere terketmey e veya yine o kötülüğü daha zararlı olacak şekilde bir vacibi yada bir müstahabı bırakmak pahasına terketmey e çağırma.

Bunun yanında eğer işlenmekte olduğunu gördüğün bid'at nitelikli davranış bazı iyi yönler içeriyorsa, elinden geldiği kadar o bid'atı, yerine şeriata uygun hayırlı bir davranış önererek değiştirmeye çalış.

Çünkü insanlar, alışkanlıklarını yerlerine başka bir şey koymadan bırakmazlar. İnsan, yapmakta olduğu bir davranışı ancak yerine benzerini veya daha iyisini koyarak bırakmalıdır, bunun tersi insana yakışmaz.

Kısacası, sözü geçen bid'atleri işleyenler mekruh işler yaptıklarından dolayı kınanmaya lâyık oldukları gibi, sünnetleri yapmayanl arda kınanmışlardır.

Çünkü bu sünnetlerin bazıları mutlak olarak ve bir kısmı da belirli şartların sonucu olarak vaciptirl er.

Meselâ nafile namaz, aslında vacip (farz) değildir. Fakat nafile namaz kılmak isteyen kimsenin, bu namazın rükünlerini (temel şartlarını) yerine getirmesi vacip (farz)dır.

Yine bunun gibi çeşitli günahlar işleyen kimsenin bu günahları affettire bilmek için kefaret, kaza (görevi gecikmeli olarak yerine getirme), tevbe ve günahları silmeyi sağlayıcı iyilikler işlemek gibi telâfi edici mekanizma lara baş vurması da vaciptir.

Bu arada imamlık, kadılık (hakimlik), müftü ve valilik gibi görevlere getirilen lerin omuzlarına binen özel sorumlulu klar da böyledir.

Ayrıca ilim öğrenmeye koyulan öğrencilerin uyacakları edep kuralları ile, yapacakla rı bazı özel nafile ibadetler de bu kategoriy e girer.

Yine bu sünnetler arasında öyleleri var ki, bunları sürekli olarak terketmek ağır şekilde mekruhtur . Bazı sünnetler de var ki, bunlar sadece imamları ilgilendi rir, sıradan halkı ilgilendi rmez. İmamlara özgü bu sünnetler ya yapılmaması mekruh veya yapılması vacip ek görevlerdir.

Bu arada istisnasız bütün sünnetler, öğretim yolu ile yaygınlaştırılmaları, özendirilmeleri ve uyulmalarına çağrılmaları gereken görevlerdir.

Oysa bidat nitelikli ibadetler e karşı çıkanların çoğunlukla sünnetleri işleme veya buna özendirme konusunda ihmalkâr ve umursamaz davrandıkları görülmektedir.

Bu yüzden böylelerinin durumu, belki de sözünü ettiğimiz mekruh unsurlu adetleri (bid'atleri) işleyenlerin durumlarından daha kötüdür. Çünkü;

“Din” demek; “iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, alıkoymaya çalışmak” demektir.

Bu iki kural biribirin e bağlıdır, biribirin den ayrı düşünülmeleri düşünülemez.

Buna göre bir kötülükten sakınılması istenirke n, mutlaka o kötülüğün yerine geçecek bir iyiliğin yapılması özendirilmelidir. Tıpkı;

- Allah'a kulluk sunmak (kulluk yapmak ibadet etmek) emredilir ken,

- O'nun dışında kalan her şeye tapınılmasının (kulluk yapılıp ibadet edilmesin in) yasaklanm ası gibi.

Çünkü:

“Allah'dan başka ibadete layık ilâh olmadığına şahadet etmek” her şeyden önce gelir, diğer bütün görevlerin başıdır.

İyi bilmek gerekir ki, insan “yapmamaya (terketmey e)” değil, “yapmaya” yatkın ve istekli bir yapıda yaratılmıştır.

İnsanlar bir şeyi yapmamayı, yapmaktan vazgeçmeyi, ancak başka bir şeyi yapmak için benimserl er.

Bu yüzden salih (iyi, yararlı) bir amele koşulmadıkça kötü veya kusurlu davranışlarını bırakmaz.

Fakat şu gerçeği de göz önünden kaçırmamak gerekir ki, kötü davranışlar iyi amelleri bozdukları, gölgeledikleri için, iyi amelleri korumak amacı ile kötü davranışlar yasaklanmıştır.

Bu açıdan bakacak olursak;

Peygamber Efendimiz in (salât ve selâm üzerine olsun) doğum gününü anmak, bu günün yıldönümünü kutlamak bazı kimselere büyük oranda sevap kazandırabilir. Çünkü bu kimseleri n bu konudaki niyetleri iyidir, çünkü Peygamber imize karşı saygılarını ifade etmektedi rler. Daha önce değindiğimiz gibi, tam anlamı ile doğru yolu bulmuş bir mü'min tarafından yapılınca kendisine çok görülecek, hatta kötü görülecek bazı davranışlar başka bazı kimseler için iyilik sayılabilir.

Nitekim İmam-ı Ahmed'e, zamanın bir hükümdarı hakkında:

“Falanca, bir mushafı süslemek için bir sarı lira harcadı” dedikleri zaman imam böyle diyenlere:

“Bırakın harcasın, çünkü onun para harcadığı en yararlı iş budur” diye cevap vermiştir.

Oysa O'na göre mushaf süslemek, aslında mekruhtur . Bu yüzden bazı arkadaşlarımız, İmam'ın bu sözlerini söz konusu masrafın kağıt ve yazı yenilemes i için yapıldığını kabul ettiği biçiminde yorumlamışlardır.

Halbuki, bize göre, İmam'ın söylemek istediği bu değildi. O bu davranışın (yani mushafları süslemenin) hem faydalı yönleri ve hem de mekruh sayılmasına gerekçe olan sakıncalı tarafları olduğunu belirtmek istemiştir. Çünkü sözü edilen hükümdar gibileri, bu işi yapmadıkları takdirde onun yerine hiç yararı olmayan benzeri bir iş yaparlar. Meselâ mushaf süslemek için harcanan bu parayı eğlence, şiir, eski İran veya eski Yunan felsefele ri ile ilgili kitaplar için harcayabi lirler.

Ey okuyucu!

Bu aşamada yapman gereken şey, dinin özünü iyice kavrayara k çeşitli hareketle rin şeriat açısından içerdikleri fayda ve sakıncaları tespit etmek ve bunun sonucu olarak iyilikler le kötülüklerin farklı dereceler ini bilip çatışma durumunda daha önemli olanına öncelik tanımaktır.

Peygamber lerin getirdikl erine uygun amel etmek, gerçek anlamı ile budur.


 
Üst Ana Sayfa Alt