H
Çevrimdışı
Bir şehidin etkileyici öyküsü: ”Juventus’tan Jabhatu’n Nusra’ya transfer!”
Bir Şehid’in etkileyici öyküsü. ”Yeşil sahalardan Cihad meydanlarına transfer.”
Bazı insanlar vardır ki onların öykülerini anlatmaya kelimeler yetmez. Bu yazımda sizlere böyle bir insan olan silah arkadaşım Şehid (inşAllah) Ebu Musab’ı (ra) (Gökhan C.) ve onun ibret verici öyküsünü anlatmaya çalışacağım.
Ebu Musab (r.a.) kardeşim Avrupa(Viyana)’da doğdu ve burada yetişti. Lüks sayılacak bir hayatı vardı. Allah (svt) bir insanın hayatı boyunca sahip olabileceği her şeyi henüz doğmadan bahşetmişti.Güzel bir ahlaka yufka bir yüreğe sahipti. Cömert, güler yüzlü, azimli ve istikrarlı biriydi. Ailesi ve çevresi tarafından çok seviliyordu. Sporu çok seviyordu. Genç yaşlarında futbola merak sardı ve kısa zamanda profesyonel bir futbolcu oldu. Kısa sürede Juventus Viyana takımına transfer oldu. 2012 yılının son aylarında Allah(svt) onu hidayete erdirerek Tevhid dini ile tanışmasını ihsan buyurdu. Güzel ahlakı ve samimiyeti çevresine yapmış olduğu daveti de bereketli kıldı. Kısa sürede ailesinin tamamı davetini kabul etti.
Suriye halkının feryatları, yaşadığı zulüm ve ümmetin erkeklerine yapmış oldukları çağrılar Ebu Musab’ın Suriye Cihadı’na çıkma kararı almasına sebep oldu. Ebu Musab yetişkin her Müslümanın cihada çıkmak ile mükellef olduğunun bilincinde olan bir gençti.
Arkadaşları onu bu düşüncesinden vazgeçirmeyi denediyse de olmadı. Ebu Musab onlara şu nasihatte bulundu. ” Kardeşlerim kafirler sizleri mesaiye veya bir randevuya çağırdığında üç kuruş paranız kesilmesin, itibarınız zedelenmesin diye nasıl koşup gidiyorsanız,bende Rabbimin bana farz kıldığı mesaime ve randevuma ahiret ücretim kesilmesin, Rabbimin nazarına itibarım azalmasın diye icabet ediyorum.Sizler de Rabbiniz’den sakının ve O’nun davetine icabet edin. Suriye’de namuslarınız kirletiliyor ve bacılarımız her gün bizlerden yardım istiyor.Kafirlerden ve ölümden değil Allah(svt)’dan korkun”
Bu sıralarda Ankara Spor’dan kimsenin reddedemeyeceği güzel bir teklif aldı. Ebu Musab bu teklifi elinin tersi ile itti ve sahip olduğu her şeyi geride bırakarak Suriye Cihadı’na katılmak için hazırlık yapmaya başladı. Onun bu tutumu çevresinide çok şaşırtmıştı. Nasıl oluyor da bir insan böylesi lüks ve cazip bir hayatı bırakarak insanların kaçmak için yollar aradığı bir ülkeye gitmeyi arzulayabiliyordu. Ebu Musab’ın bu durumunu ancak iman etmiş ve Rabbine teslim olmuş kimseler anlayabilirdi. Evet, Ebu Musab Jabhatun Nusra içerisinde bir Mücahit olabilmek için Juventus Viyana’yı terk ediyor ve yeşil sahalardan cihad meydanlarına transfer oluyordu. Ailesine ve sevdiklerine son sözleri şunlar oldu; ‘ Kardeşlerimin çağrısına ve kafirler tarafından bacılarıma tecavüz edilmesine daha fazla dayanamıyorum.Şayet sizler için burada kalırsam din günü bu yaptığımın hesabını Allah’a (svt) veremem.Lütfen beni anlayın ve beklemeyin ben Şam’da Allah’ın dini hakim olana ve şeriat uygulanana kadar geri gelmeyeceğim”
Kardeşi dedi ki: ”10 Ağustos 2013 günüydü O an öylesine mutluydu ve öyle güzel gülümsüyordu ki anlatamam bizlere veda etti ve arkasına bakmadan gitti.”
Kendisini Suriye’de Avrupalı mücahit kardeşleri karşıladı. Nusret Cephesi’nin Avrupalılar makarına yerleşti. Ailesini aradı ve ‘iyi olduğunu Şam topraklarının çok bereketli ve huzurlu olduğunu’ söyledi. Musaker eğitimine katıldı. Profesyonel sporcu olması ve azmi nedeniyle eğitimini kısa sürede başarılı bir şekilde bitirdi. Hemen cepheye giderek Esed askerleri ile savaşmak istiyordu. Kardeşlerinden sürekli olarak şehid olması için kendisine dua etmelerini istedi. Kısa sürede ensar kardeşleri de Ebu Musab’ı çok sevdi. Ensar ile iyi ilişkiler kurdu.Tanıdığı tanımadığı herkese dili döndüğünce davet yapıyordu. Arkadaşlarının çocuklarına ve ensar çocuklara hediyeler alıp onları mutlu etmeyi çok severdi.
Nusret Cephesi’nin Halep bölgesine yapmış olduğu operasyonlara katılmak için bölgeye hareket etti. Burada kafirlerle aylarca cihat etti. Suriye Cihadı’na katılışının dördüncü ayında Esed askerleri ile girdiği bir çatışmada 04.12.2013 tarihinde Şehit (inşAllah) oldu. Henüz 23 yaşındaydı. Rabbım tamda fitnelerin zirveye çıktığı zaman diliminde onun canını fitnelere bulaşmadan almayı ihsan buyurdu.
Rabbım Şehit olmadan önce üç defa kelimeyi şehadet getirmesini nasip etti. Kanı misk gibi kokuyordu. Şehit olduğu bölgeye yayılan misk kokusu herkesi hayretler içinde bıraktı. Altıncı saatin sonunda kendisini defnetmek için naaşına dokunan kardeşler cesedinin sıcaklığı ile hayretler içinde kaldı. Bedeni hala sıcaktı, çok güzel kokuyordu ve kıpırdıyordu.
Bir insan için iki çeşit ölüm vardır:”Ya izzet yada zillet içinde bir ölüm”. Ebu Musab’ın şehadetine tanık olanlar onun izzetli bir ölüm ile şereflendiği ne şahit oldular. Tarih inançlı ve azimli insanların hedeflerine ulaşana kadar mücadele ettiklerine tanıklık etmiştir.
Ebu Musab da bu insanlardan biridir. İnsanların sahip olabilmek için hayatlarını feda ettikleri ve arzuladıkları her şeyi Rabbini razı etmek için feda etti.
”Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir. ‘‘(Al-i İmran, 92)
O sevdiği her şeyi Allah yolunda amacına ulaşacak bir araç olarak kullandı. Ve hedefine ulaştı. Allah’tan güzel ahlaklı ve cömertliği ile meşhur olan Ebu Musab kardeşimizin şehadetini kabul etmesini ve bizleri de şehadet nimeti ile rızıklandırmasını dilerim.
Muhammed İSRA
ÜMMET-İ İSLAM
Bir Şehid’in etkileyici öyküsü. ”Yeşil sahalardan Cihad meydanlarına transfer.”
Bazı insanlar vardır ki onların öykülerini anlatmaya kelimeler yetmez. Bu yazımda sizlere böyle bir insan olan silah arkadaşım Şehid (inşAllah) Ebu Musab’ı (ra) (Gökhan C.) ve onun ibret verici öyküsünü anlatmaya çalışacağım.
Ebu Musab (r.a.) kardeşim Avrupa(Viyana)’da doğdu ve burada yetişti. Lüks sayılacak bir hayatı vardı. Allah (svt) bir insanın hayatı boyunca sahip olabileceği her şeyi henüz doğmadan bahşetmişti.Güzel bir ahlaka yufka bir yüreğe sahipti. Cömert, güler yüzlü, azimli ve istikrarlı biriydi. Ailesi ve çevresi tarafından çok seviliyordu. Sporu çok seviyordu. Genç yaşlarında futbola merak sardı ve kısa zamanda profesyonel bir futbolcu oldu. Kısa sürede Juventus Viyana takımına transfer oldu. 2012 yılının son aylarında Allah(svt) onu hidayete erdirerek Tevhid dini ile tanışmasını ihsan buyurdu. Güzel ahlakı ve samimiyeti çevresine yapmış olduğu daveti de bereketli kıldı. Kısa sürede ailesinin tamamı davetini kabul etti.
Suriye halkının feryatları, yaşadığı zulüm ve ümmetin erkeklerine yapmış oldukları çağrılar Ebu Musab’ın Suriye Cihadı’na çıkma kararı almasına sebep oldu. Ebu Musab yetişkin her Müslümanın cihada çıkmak ile mükellef olduğunun bilincinde olan bir gençti.
Arkadaşları onu bu düşüncesinden vazgeçirmeyi denediyse de olmadı. Ebu Musab onlara şu nasihatte bulundu. ” Kardeşlerim kafirler sizleri mesaiye veya bir randevuya çağırdığında üç kuruş paranız kesilmesin, itibarınız zedelenmesin diye nasıl koşup gidiyorsanız,bende Rabbimin bana farz kıldığı mesaime ve randevuma ahiret ücretim kesilmesin, Rabbimin nazarına itibarım azalmasın diye icabet ediyorum.Sizler de Rabbiniz’den sakının ve O’nun davetine icabet edin. Suriye’de namuslarınız kirletiliyor ve bacılarımız her gün bizlerden yardım istiyor.Kafirlerden ve ölümden değil Allah(svt)’dan korkun”
Bu sıralarda Ankara Spor’dan kimsenin reddedemeyeceği güzel bir teklif aldı. Ebu Musab bu teklifi elinin tersi ile itti ve sahip olduğu her şeyi geride bırakarak Suriye Cihadı’na katılmak için hazırlık yapmaya başladı. Onun bu tutumu çevresinide çok şaşırtmıştı. Nasıl oluyor da bir insan böylesi lüks ve cazip bir hayatı bırakarak insanların kaçmak için yollar aradığı bir ülkeye gitmeyi arzulayabiliyordu. Ebu Musab’ın bu durumunu ancak iman etmiş ve Rabbine teslim olmuş kimseler anlayabilirdi. Evet, Ebu Musab Jabhatun Nusra içerisinde bir Mücahit olabilmek için Juventus Viyana’yı terk ediyor ve yeşil sahalardan cihad meydanlarına transfer oluyordu. Ailesine ve sevdiklerine son sözleri şunlar oldu; ‘ Kardeşlerimin çağrısına ve kafirler tarafından bacılarıma tecavüz edilmesine daha fazla dayanamıyorum.Şayet sizler için burada kalırsam din günü bu yaptığımın hesabını Allah’a (svt) veremem.Lütfen beni anlayın ve beklemeyin ben Şam’da Allah’ın dini hakim olana ve şeriat uygulanana kadar geri gelmeyeceğim”
Kardeşi dedi ki: ”10 Ağustos 2013 günüydü O an öylesine mutluydu ve öyle güzel gülümsüyordu ki anlatamam bizlere veda etti ve arkasına bakmadan gitti.”
Kendisini Suriye’de Avrupalı mücahit kardeşleri karşıladı. Nusret Cephesi’nin Avrupalılar makarına yerleşti. Ailesini aradı ve ‘iyi olduğunu Şam topraklarının çok bereketli ve huzurlu olduğunu’ söyledi. Musaker eğitimine katıldı. Profesyonel sporcu olması ve azmi nedeniyle eğitimini kısa sürede başarılı bir şekilde bitirdi. Hemen cepheye giderek Esed askerleri ile savaşmak istiyordu. Kardeşlerinden sürekli olarak şehid olması için kendisine dua etmelerini istedi. Kısa sürede ensar kardeşleri de Ebu Musab’ı çok sevdi. Ensar ile iyi ilişkiler kurdu.Tanıdığı tanımadığı herkese dili döndüğünce davet yapıyordu. Arkadaşlarının çocuklarına ve ensar çocuklara hediyeler alıp onları mutlu etmeyi çok severdi.
Nusret Cephesi’nin Halep bölgesine yapmış olduğu operasyonlara katılmak için bölgeye hareket etti. Burada kafirlerle aylarca cihat etti. Suriye Cihadı’na katılışının dördüncü ayında Esed askerleri ile girdiği bir çatışmada 04.12.2013 tarihinde Şehit (inşAllah) oldu. Henüz 23 yaşındaydı. Rabbım tamda fitnelerin zirveye çıktığı zaman diliminde onun canını fitnelere bulaşmadan almayı ihsan buyurdu.
Rabbım Şehit olmadan önce üç defa kelimeyi şehadet getirmesini nasip etti. Kanı misk gibi kokuyordu. Şehit olduğu bölgeye yayılan misk kokusu herkesi hayretler içinde bıraktı. Altıncı saatin sonunda kendisini defnetmek için naaşına dokunan kardeşler cesedinin sıcaklığı ile hayretler içinde kaldı. Bedeni hala sıcaktı, çok güzel kokuyordu ve kıpırdıyordu.
Bir insan için iki çeşit ölüm vardır:”Ya izzet yada zillet içinde bir ölüm”. Ebu Musab’ın şehadetine tanık olanlar onun izzetli bir ölüm ile şereflendiği ne şahit oldular. Tarih inançlı ve azimli insanların hedeflerine ulaşana kadar mücadele ettiklerine tanıklık etmiştir.
Ebu Musab da bu insanlardan biridir. İnsanların sahip olabilmek için hayatlarını feda ettikleri ve arzuladıkları her şeyi Rabbini razı etmek için feda etti.
”Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir. ‘‘(Al-i İmran, 92)
O sevdiği her şeyi Allah yolunda amacına ulaşacak bir araç olarak kullandı. Ve hedefine ulaştı. Allah’tan güzel ahlaklı ve cömertliği ile meşhur olan Ebu Musab kardeşimizin şehadetini kabul etmesini ve bizleri de şehadet nimeti ile rızıklandırmasını dilerim.
Muhammed İSRA
ÜMMET-İ İSLAM