Elbetteki % 100 müslümanız.
Müslüman olduğunuzu nasıl ıspat edersiniz?
-Elhamdulillah deyip kelime-i şehâdet getirerek...
Peki her kelime-i şehâdet getiren müslüman olur mu?
-Olur tabii...
Genelevdeki bir kadın, meyhanedeki bir ayyaş, kumar masasından kalkmayan bir kumarbaz, bir faizci, şeriata/İslama/ Kur’an’a/kelime-i şehadete küfreden kendini bilmez sadece dille kelime-i şehadet getirse de mi?
- .-!..
Kelime-i şehadetin ne anlama geldiğini biliyor musun?
-Elbette.
- Ben şehadet ederim ki Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur.Ve yine şehadet ederim ki Hz.Muhammed (a.s.) Allah’ın kulu ve Resûlüdür...
Peki, ne anladın bu cümleden? Biraz da ondan bahseder misiniz?
-Allah’dan başka bir ilah olmadığına...
Yani?..
-Allah’tan başka hiçbir yaratıcı olmadığına...
“İlah” kavramını “Yaratıcı” olarak mı algılıyorsunuz?
“Allah’tan başka ilah yoktur.”Allah’tan başka yaratıcı yoktur” anlamına gelmez mi?
Niye gelsin ki?..
“İlah” olmak ayrı,“Yaratıcı” olmak ayrı. Her neyse konuya tekrar döneceğiz. Devam edin bakalım.
- Hz. Muhammed’in, Allah’ın kulu ve Resûlü olduğuna şehadet ederim...
Yani ..?..
-Hz. Muhammed (a.s.)’de bizler gibi Allah’ın bir kuludur, ama fazladan Resûllüğü, yani elçiliği vardır...
Peygamberin, Allah’ın (c.c.) bir elçisi olduğundan ne anlıyorsun?
-Elçi haber getirendir.Peygamber de kendisine vahyedilen Kur’an’ı insanlara ulaştırarak elçilik görevini yerine getirmiştir.
Pekâlâ...; Onun elçisi olduğuna şehadet ettiğin Hz.Muhammedin (s.a.v.) insanlara ulaştırdığı Kur’an-ı Kerim’i şöyle bir karıştırdın mı?
- Yok...
“Allah’tan başka ilah yoktur derken “ilah” kavramını anlamadan, ne tür ilahlara hayır dediğini ya da itaat ettiğini bilmeden, Resûlü olduğuna inandığın peygamberin insanlara ulaştırdığı Kur’an’ı karıştırmadan, senden ne tür bir sorumluluk istediğini merak edip araştırmadan, sadece dille kelime-i şehadet getirerek müslüman olacağını zannediyorsun öyle mi?
Sanki bir ses: “Kişi nasıl müslüman olur?” ve Müslüman olması neyi gerektirir? suallerine de hazır olmadığınızı söylüyor.
Kimler cennete girecekler diye bir soru yöneltsem?
-Kelime-i şehadet getiren tüm müslümanlar cennete girecekler.
Kelime-i şehadet getirmeyenler haliyle cehenneme girecekler. Öyle değil mi?
-Elbette.
Bir Sırp zaliminin, ya da bir yahudinin sadece dil ile kelime-i şehadet getirerek cennetle mükâfatlanıp hurilerle beraber olacağını düşünebiliyor musun?
-Sırp’ın ya da yahudinin cennette ne işi var!.. Cennete sadece müslümanlar girer.
Hani kelime-i şehadet getirenler müslüman olup cennete gireceklerdi?
- Her kelime-i şehadet getiren cennete giremez ki?
Her kelime-i şehadet getiren cennete giremeyecekse her kelime-i şehadet getiren de müslüman olamayacak.Yanılıyor muyum?
- ?!!..
Peki hiç düşündün mü??
Bu nasıl bir cümle ki (kelime-i tevhid) o cümlenin içeriğini anlamadan, dille papağan gibi tekrarlayan cennete, o kelimeyi inatla söylemeyen ise cehenneme girecek?
Cehennemi, kelime-i tevhidi söylememeye değişen bir insanın ya aklı yok, ya da Kelime-i Tevhid’in ne manaya geldiğini ve kendisinden ne tür bir sorumluluk istendiğini biliyor.
Mevzuyu güzel bir misalle aydınlatmaya çalışalım.
- A deterjan firmasından adresinize;
-Çamaşırlarda kar beyazlığı “A”
- “A” bir dünya markası
- “Türkiye’nin en iyi markası “A”
- Alternatifsiz marka “A” yazılı bir evrakın postalandığı ve o ilan kâğıdının altında da; televizyon ekranına çıkıp yukarıdaki dört maddeyi okuyana bir milyon $ ödül verilecektir, diye yazıldığını varsayalım. “A” firmasının teklifini kabul eder miydiniz?
-Elbetteki kabul ederdim.
Neden?
-Çünkü yukarıdaki dört maddeyi söylemekle hiçbir şey kaybetmeyeceğim.Menfaatime uygun bir teklif. Ne namusuma, ne de cebime zararı var. Ve inanıyorum ki tüm insanlar bu teklifi kabul eder. Çünkü kendilerinden hiç bir şey gitmiyor. Bedavadan bir milyon $
Pekâla... “A” firmasının bir milyon $’lık teklifini; “B” deterjan firmasının müdürünün kabul edeceğini düşünebiliyor musun?
- Kabul edeceğini pek zannetmiyorum.
Neden?..
Dört maddelik bir cümleyi söylemek o kadar zor olmasa gerek!.. bir milyon $ da iyi para!..
- Kabul etmez, çünkü; bu teklifi kabul etmek menfaatlerine ters düşer.
- Kabul etmez, çünkü; bir milyon $’ı dört maddeyi reklam yapmaya tercih ettiklerinde nice milyon $ zarar edeceğini biliyorlar.
Kabul etmez çünkü; dört maddeyi reklam yapmakla “B” markasının piyasada silineceğini ve deterjan piyasasını “A” firmasına kaptıracaklarını biliyorlar...
Çok güzel ... O zaman çok rahat bir şekilde şöyle diyebiliriz zannediyorum;
- ‘Ödüllü bir teklifin altını imzalamadan önce; teklifin getirisi ve götürüsü göz önüne alınmalı.’
- ‘İkinci bir misal’
Adınıza yazılmış, üzerinde beş maddelik bir kâğıdı okumadan, damga puluna atacağınız bir tek imzayla 100.000 $ ödül alacağınız teklif edildi varsayalım. İmzalar mıydınız?
- Kesinlikle hayır!..
Neden?!.. Ortada 100.000 $ var...Yorulmadan atacağınız bir imza sizi zengin kılacak?..
- Maddeleri okuyup menfaatimize ters düşüp düşmediğini öğrenmeden atacağım bir imza, milyon $ zarara sebep olabilir.
Ve haliyle, “Ödüllü bir teklifin altını imzalamadan önce teklifin getirisi ve götürüsü göz önüne alınır.” fikrine katıldığınızı söyleyebiliriz zannediyorum.Yanılıyor muyum?
-Yanılmıyorsunuz gibime geliyor...
Yine bir teklif düşünün ki tek cümleden oluşuyor ve o cümleyi dil ile söyleyene ebedî kalmak şartıyla cennet; söylemeyene ise ebedî kalmak şartıyla cehennem vaat ediliyor.
Şimdi soruyorum; insanlar arasında bu harika teklifi kabul etmeyen akılsızlar çıkabilir mi sizce?..
-Elbetteki dünyadaki tüm insanlar kabul eder.
İyi güzel de fî tarihinde kelime-i tevhidi söylemeyen insanlar çıkmış... Buna ne dersiniz?
- Pek zannetmiyorum ama, Peki kimlerdi bunlar?
Peygamber Efendimiz döneminden önce ve sonra birçok insan... Hatta Peygamber Efendimizin amcası...
– Amcası mı?..
- O ve diğerleri Allah’a inanmamış olabilirler mi?
Kesinlikle hayır... OnlarAllah’a inanıyorlardı ve O’na ibadet de etmek istiyorlardı.
- Bunları neye dayanarak söylüyorsun? Yani delilin ne?
Kur’an-ı Kerim’de okudum.İstersen o ayeti okuyalım.
“Allah’tan başka veli (dost, ilah) edinenler: “Biz bunlara, ancak bizleri Allah’a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” (derler)” (Zümer; 39/3)
- Allah’a inandıkları tamam da... Sakın ola Allah’ın yaratıcılık sıfatını inkâr etmiş olmasınlar?
Üzülerek söylüyorum ki, Allah’ın (c.c.) yaratıcılık sıfatını da inkâr etmediler. Eğer istersen insanların ancak okuyup yaşamakla kurtuluşa erecekleri Kur’an’a bakalım:
“Andolsun onlara:“Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka:“Allah” derler.“Hamd Allah’a layıktır” de. Hayır, onların çoğu bilmiyorlar.” (Lokman: 31/25)
“Andolsun onlara, “Kendilerini kim yarattı?” diye sorsan, elbette:“Allah” derler. O halde nasıl (haktan) çevriliyorlar?” (Zuhruf: 43/87)
“Onlara:“Kim gökten suyu indirip de ölmüş olan yeri onunla diriltti?” diye sorsan; “Allah” derler. De ki: “Hamd, Allah’a layıktır.” Fakat onların çoğu düşünmezler.” (Ankebut; 29/63)
“Onların çoğu, Allah’a ortak koşmadan inanmazlar.” (Yusuf: 12/106)
- Akıllarına şaştım doğrusu...Sen kalk Allah’ın varlığına inan; yaratıcılık sıfatına, kendisinin, doğa’nın ve her şeyi yaratanın Allah olduğuna inan, sonra da kelime-i şehâdet getirmeyip cehennemi boyla...
Sanki bir ses “Peygamber Efendimizin amcası ve o dönemin insanları kelime-i şehâdetin getirisi ve götürüsünü biliyorlardı” diyor.
Bu sese katılıp katılamayacağınızı bilmem, ama ben şahsen bu sesi işitir gibi oluyorum. Niye mi?
- Bir önceki misalde “A” firmasının teklifini herkes kabul eder demiştik. Ama bu milyon $’lık teklifi reddeden bir grup çıkmıştı. Ve ret etmelerinin altında haklı bir gerekçeleri vardı. Reklam teklifini kabul ettiklerinde otomatikmen, milyonlarca dolar harcadıkları “B” markasının silinmesine, piyasayı diğer firmalara kaptırmalarına ve ticarî hayatlarının allak bullak olmasına razı olacaklardı...İşte bu yüzden kabul etmediler... Ve haklıydılar.
O insanların, kelime-i şehâdet getirmeyi ret etmeleri,“B” markasının bir milyon $’lık teklifi ret etmesi gibiydi.
Eğer onlar kelime-i şehâdeti kalpleriyle tastik etselerdi; ticarî hayatları, sosyal hayatları, insanlık anlayışları, ahiret anlayışları, ibadet anlayışları, kısacası tüm hayatları tamamen değişecekti.
- Tüm bu değişimler kelime-i tevhid’le mi olacaktı?
Evet... Tüm bu değişimler Kelime-i Tevhid’le olacaktı.
- O zaman tabiri caizse Kelime-i Tevhid’e “Bir fabrikanın ana şarteli” ya da insana canlılık veren/yaşatan “kalp” diyabiliriz.
-Bence hiç bir sakıncası yok.
- Resûlullah (a.s.) dönemindeki cahillerin kelime-i tevhid anlayışını konuşma zamanı geldi zannediyorum.
Eğer isterseniz; öncelikle Kelime-i Tevhid’in tarihçesini, dindeki yerini, niçin bu kadar mühim olduğunu, kişiyi cennete götürecekse, faziletini konuşalım. Sonra da bizlerle Resûlullah (a.s.)
dönemindeki insanların tevhid anlayışına bir göz atarız.
Feyzullah Birışık
Müslüman olduğunuzu nasıl ıspat edersiniz?
-Elhamdulillah deyip kelime-i şehâdet getirerek...
Peki her kelime-i şehâdet getiren müslüman olur mu?
-Olur tabii...
Genelevdeki bir kadın, meyhanedeki bir ayyaş, kumar masasından kalkmayan bir kumarbaz, bir faizci, şeriata/İslama/ Kur’an’a/kelime-i şehadete küfreden kendini bilmez sadece dille kelime-i şehadet getirse de mi?
- .-!..
Kelime-i şehadetin ne anlama geldiğini biliyor musun?
-Elbette.
- Ben şehadet ederim ki Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur.Ve yine şehadet ederim ki Hz.Muhammed (a.s.) Allah’ın kulu ve Resûlüdür...
Peki, ne anladın bu cümleden? Biraz da ondan bahseder misiniz?
-Allah’dan başka bir ilah olmadığına...
Yani?..
-Allah’tan başka hiçbir yaratıcı olmadığına...
“İlah” kavramını “Yaratıcı” olarak mı algılıyorsunuz?
“Allah’tan başka ilah yoktur.”Allah’tan başka yaratıcı yoktur” anlamına gelmez mi?
Niye gelsin ki?..
“İlah” olmak ayrı,“Yaratıcı” olmak ayrı. Her neyse konuya tekrar döneceğiz. Devam edin bakalım.
- Hz. Muhammed’in, Allah’ın kulu ve Resûlü olduğuna şehadet ederim...
Yani ..?..
-Hz. Muhammed (a.s.)’de bizler gibi Allah’ın bir kuludur, ama fazladan Resûllüğü, yani elçiliği vardır...
Peygamberin, Allah’ın (c.c.) bir elçisi olduğundan ne anlıyorsun?
-Elçi haber getirendir.Peygamber de kendisine vahyedilen Kur’an’ı insanlara ulaştırarak elçilik görevini yerine getirmiştir.
Pekâlâ...; Onun elçisi olduğuna şehadet ettiğin Hz.Muhammedin (s.a.v.) insanlara ulaştırdığı Kur’an-ı Kerim’i şöyle bir karıştırdın mı?
- Yok...
“Allah’tan başka ilah yoktur derken “ilah” kavramını anlamadan, ne tür ilahlara hayır dediğini ya da itaat ettiğini bilmeden, Resûlü olduğuna inandığın peygamberin insanlara ulaştırdığı Kur’an’ı karıştırmadan, senden ne tür bir sorumluluk istediğini merak edip araştırmadan, sadece dille kelime-i şehadet getirerek müslüman olacağını zannediyorsun öyle mi?
Sanki bir ses: “Kişi nasıl müslüman olur?” ve Müslüman olması neyi gerektirir? suallerine de hazır olmadığınızı söylüyor.
Kimler cennete girecekler diye bir soru yöneltsem?
-Kelime-i şehadet getiren tüm müslümanlar cennete girecekler.
Kelime-i şehadet getirmeyenler haliyle cehenneme girecekler. Öyle değil mi?
-Elbette.
Bir Sırp zaliminin, ya da bir yahudinin sadece dil ile kelime-i şehadet getirerek cennetle mükâfatlanıp hurilerle beraber olacağını düşünebiliyor musun?
-Sırp’ın ya da yahudinin cennette ne işi var!.. Cennete sadece müslümanlar girer.
Hani kelime-i şehadet getirenler müslüman olup cennete gireceklerdi?
- Her kelime-i şehadet getiren cennete giremez ki?
Her kelime-i şehadet getiren cennete giremeyecekse her kelime-i şehadet getiren de müslüman olamayacak.Yanılıyor muyum?
- ?!!..
Peki hiç düşündün mü??
Bu nasıl bir cümle ki (kelime-i tevhid) o cümlenin içeriğini anlamadan, dille papağan gibi tekrarlayan cennete, o kelimeyi inatla söylemeyen ise cehenneme girecek?
Cehennemi, kelime-i tevhidi söylememeye değişen bir insanın ya aklı yok, ya da Kelime-i Tevhid’in ne manaya geldiğini ve kendisinden ne tür bir sorumluluk istendiğini biliyor.
Mevzuyu güzel bir misalle aydınlatmaya çalışalım.
- A deterjan firmasından adresinize;
-Çamaşırlarda kar beyazlığı “A”
- “A” bir dünya markası
- “Türkiye’nin en iyi markası “A”
- Alternatifsiz marka “A” yazılı bir evrakın postalandığı ve o ilan kâğıdının altında da; televizyon ekranına çıkıp yukarıdaki dört maddeyi okuyana bir milyon $ ödül verilecektir, diye yazıldığını varsayalım. “A” firmasının teklifini kabul eder miydiniz?
-Elbetteki kabul ederdim.
Neden?
-Çünkü yukarıdaki dört maddeyi söylemekle hiçbir şey kaybetmeyeceğim.Menfaatime uygun bir teklif. Ne namusuma, ne de cebime zararı var. Ve inanıyorum ki tüm insanlar bu teklifi kabul eder. Çünkü kendilerinden hiç bir şey gitmiyor. Bedavadan bir milyon $
Pekâla... “A” firmasının bir milyon $’lık teklifini; “B” deterjan firmasının müdürünün kabul edeceğini düşünebiliyor musun?
- Kabul edeceğini pek zannetmiyorum.
Neden?..
Dört maddelik bir cümleyi söylemek o kadar zor olmasa gerek!.. bir milyon $ da iyi para!..
- Kabul etmez, çünkü; bu teklifi kabul etmek menfaatlerine ters düşer.
- Kabul etmez, çünkü; bir milyon $’ı dört maddeyi reklam yapmaya tercih ettiklerinde nice milyon $ zarar edeceğini biliyorlar.
Kabul etmez çünkü; dört maddeyi reklam yapmakla “B” markasının piyasada silineceğini ve deterjan piyasasını “A” firmasına kaptıracaklarını biliyorlar...
Çok güzel ... O zaman çok rahat bir şekilde şöyle diyebiliriz zannediyorum;
- ‘Ödüllü bir teklifin altını imzalamadan önce; teklifin getirisi ve götürüsü göz önüne alınmalı.’
- ‘İkinci bir misal’
Adınıza yazılmış, üzerinde beş maddelik bir kâğıdı okumadan, damga puluna atacağınız bir tek imzayla 100.000 $ ödül alacağınız teklif edildi varsayalım. İmzalar mıydınız?
- Kesinlikle hayır!..
Neden?!.. Ortada 100.000 $ var...Yorulmadan atacağınız bir imza sizi zengin kılacak?..
- Maddeleri okuyup menfaatimize ters düşüp düşmediğini öğrenmeden atacağım bir imza, milyon $ zarara sebep olabilir.
Ve haliyle, “Ödüllü bir teklifin altını imzalamadan önce teklifin getirisi ve götürüsü göz önüne alınır.” fikrine katıldığınızı söyleyebiliriz zannediyorum.Yanılıyor muyum?
-Yanılmıyorsunuz gibime geliyor...
Yine bir teklif düşünün ki tek cümleden oluşuyor ve o cümleyi dil ile söyleyene ebedî kalmak şartıyla cennet; söylemeyene ise ebedî kalmak şartıyla cehennem vaat ediliyor.
Şimdi soruyorum; insanlar arasında bu harika teklifi kabul etmeyen akılsızlar çıkabilir mi sizce?..
-Elbetteki dünyadaki tüm insanlar kabul eder.
İyi güzel de fî tarihinde kelime-i tevhidi söylemeyen insanlar çıkmış... Buna ne dersiniz?
- Pek zannetmiyorum ama, Peki kimlerdi bunlar?
Peygamber Efendimiz döneminden önce ve sonra birçok insan... Hatta Peygamber Efendimizin amcası...
– Amcası mı?..
- O ve diğerleri Allah’a inanmamış olabilirler mi?
Kesinlikle hayır... OnlarAllah’a inanıyorlardı ve O’na ibadet de etmek istiyorlardı.
- Bunları neye dayanarak söylüyorsun? Yani delilin ne?
Kur’an-ı Kerim’de okudum.İstersen o ayeti okuyalım.
“Allah’tan başka veli (dost, ilah) edinenler: “Biz bunlara, ancak bizleri Allah’a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” (derler)” (Zümer; 39/3)
- Allah’a inandıkları tamam da... Sakın ola Allah’ın yaratıcılık sıfatını inkâr etmiş olmasınlar?
Üzülerek söylüyorum ki, Allah’ın (c.c.) yaratıcılık sıfatını da inkâr etmediler. Eğer istersen insanların ancak okuyup yaşamakla kurtuluşa erecekleri Kur’an’a bakalım:
“Andolsun onlara:“Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka:“Allah” derler.“Hamd Allah’a layıktır” de. Hayır, onların çoğu bilmiyorlar.” (Lokman: 31/25)
“Andolsun onlara, “Kendilerini kim yarattı?” diye sorsan, elbette:“Allah” derler. O halde nasıl (haktan) çevriliyorlar?” (Zuhruf: 43/87)
“Onlara:“Kim gökten suyu indirip de ölmüş olan yeri onunla diriltti?” diye sorsan; “Allah” derler. De ki: “Hamd, Allah’a layıktır.” Fakat onların çoğu düşünmezler.” (Ankebut; 29/63)
“Onların çoğu, Allah’a ortak koşmadan inanmazlar.” (Yusuf: 12/106)
- Akıllarına şaştım doğrusu...Sen kalk Allah’ın varlığına inan; yaratıcılık sıfatına, kendisinin, doğa’nın ve her şeyi yaratanın Allah olduğuna inan, sonra da kelime-i şehâdet getirmeyip cehennemi boyla...
Sanki bir ses “Peygamber Efendimizin amcası ve o dönemin insanları kelime-i şehâdetin getirisi ve götürüsünü biliyorlardı” diyor.
Bu sese katılıp katılamayacağınızı bilmem, ama ben şahsen bu sesi işitir gibi oluyorum. Niye mi?
- Bir önceki misalde “A” firmasının teklifini herkes kabul eder demiştik. Ama bu milyon $’lık teklifi reddeden bir grup çıkmıştı. Ve ret etmelerinin altında haklı bir gerekçeleri vardı. Reklam teklifini kabul ettiklerinde otomatikmen, milyonlarca dolar harcadıkları “B” markasının silinmesine, piyasayı diğer firmalara kaptırmalarına ve ticarî hayatlarının allak bullak olmasına razı olacaklardı...İşte bu yüzden kabul etmediler... Ve haklıydılar.
O insanların, kelime-i şehâdet getirmeyi ret etmeleri,“B” markasının bir milyon $’lık teklifi ret etmesi gibiydi.
Eğer onlar kelime-i şehâdeti kalpleriyle tastik etselerdi; ticarî hayatları, sosyal hayatları, insanlık anlayışları, ahiret anlayışları, ibadet anlayışları, kısacası tüm hayatları tamamen değişecekti.
- Tüm bu değişimler kelime-i tevhid’le mi olacaktı?
Evet... Tüm bu değişimler Kelime-i Tevhid’le olacaktı.
- O zaman tabiri caizse Kelime-i Tevhid’e “Bir fabrikanın ana şarteli” ya da insana canlılık veren/yaşatan “kalp” diyabiliriz.
-Bence hiç bir sakıncası yok.
- Resûlullah (a.s.) dönemindeki cahillerin kelime-i tevhid anlayışını konuşma zamanı geldi zannediyorum.
Eğer isterseniz; öncelikle Kelime-i Tevhid’in tarihçesini, dindeki yerini, niçin bu kadar mühim olduğunu, kişiyi cennete götürecekse, faziletini konuşalım. Sonra da bizlerle Resûlullah (a.s.)
dönemindeki insanların tevhid anlayışına bir göz atarız.
Feyzullah Birışık