Kadın Fıtratı
"Kadın bir kaburga kemiği gibidir. Kadın bir kaburga kemiğinden, bir eğri kaburga kemiğinden yaratıldı, onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın, kırılması da boşanmasıdır."(Müslim, Reda 64; Nesai, Nikah 15; Ahmed b. Hanbel, II, 168. ) buyurulmuştur.
Burada eğri kaburga kemiği, bu yarılmaya işaret etmekle beraber erkekle kadın arasındaki tabiat uyumsuzluğuna ve kadınların erkekleştirilmeye kalkışılması, onları kırıp atmak demek olduğuna dair uyarıyı içeren bir misaldir. Bundan başka bu kısımlara ayrılmanın, cennetteki yaratılış başlangıcında meydana geldiği de hadislerde yer almıştır.
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kadınlara hayırhah olun, zira kadın bir eyeği kemiğinden yaratılmıştır. Eyeği kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline bırakırsan eğri halde kalır. Öyleyse kadınlara hayırhah olun." [Buharî, Nikâh 79, Enbiya 1, Edeb 31, 85, Rikâk 23; Müslim, Radâ 65, (1468); Tirmizî, Talâk 12, (1188).>
AÇIKLAMA:
1- Bu hadis muhtelif vecihlerde rivayet edilmiştir. Burada zikri gereken ziyâdeli bir veçhi şöyle: "Kadın eyeği kemiğinden yaratılmıştır. Aslâ bir istikamet üzere doğru olmayacaktır. Ondan istifâde etmek istersen eğri haliyle istifade et, doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Onun kırılması,boşanmasıdır."
2- Hadis kadınların kendilerine has tabiatları olduğuna, bu tabiatın fıtri olup istenen şekilde değiştirilemiyeceğine, onu kendi tabiî şekliyle kabul etmek, mevcut hali üzere uyum yapma yolları aramak icabettiğine, onların eğriliklerine tahammül etmek gerektiğine dikkat çekiyor. Aksi halde istenen şekilde bir istikamet vermek, onu kırmak demek olacaktır. Bu da boşanmadır. Hadisin bir veçhinde: "Kadın eyeğidendir, doğrultursan kırarsın. Ona iyi muâmelede bulun onunla yaşa" denir.
Bu veçhinden daha iyi anlaşılacağı üzere, Resulullah kadınların hassas bir mizaç üzere yaratıldıklarına, onlara iyi muamele yapıldığı takdirde onlarla uyum içinde yaşanabileceğine dikkat çekmektedir. İmam Gazâli: "Kocanın karısı ile iyi geçinmesi, ona karşı güzel ahlakla muamelede bulunması, kadının hakkıdır. Güzel ahlaktan murad kadına göstermektir, Resulullah'ın yolundan giderek kadının taşkınlık ve gazabına karşı halîm selîm davranmaktır" der. Bazı âlimler bu hadiste Resulullah'ın kadınlara olan şefkat ve merhametini görürler.
3- Hadis kadınların bidayette eyeği kemiğinden yaratıldığına da parmak basıyor. Yani ilk kadın Hz. Havva'nın, Hz. Adem aleyhisselam'dan yaratıldığına dikkat çekiyor. Başka rivayetlerde daha sarîh olarak Hz. Havvâ'nın, Hz. Adem'in en kısa olan sol eyeği kemiğinden yaratıldığı ifade edilmiştir. Esâsen Kur'an muhtelif âyetlerinde insanlığın bir tek nefisten (Hz. Âdem'den) yaratılıp sonradan çoğaltıldığını açıklar. Ayette bir tek nefisten nasıl yaratıldılar? Eyeğisinden mi, hangi eyeğisinden? gibi teferruata girilmez.
Nisa sûresindeki âyet şöyle:
"Ey insanlar sizi bir nefisten yaratan, ondan da zevcesini (Havva'yı) yaratan Rabbinizden korkun. Sonra da o ikisinden çok sayıda erkek ve kadınlar yarattı" (Nisâ 1).
4- Alimler kadınların eğriliği deyince onların hırçınlığı, hissiliği, aklen zayıf oluşu, en basit bir hâdisede boşanma taleb etmesi, kocanın gücünü aşan talep ve isteklerde bulunması, aile sırrını ifşa etmesi, nankörce davranması, dedikodu yapması gibi umumiyetle fıtrî olan zaaflarını anlarlar. Şu halde Resulullah, sadedinde olduğumuz hadiste, kadınların bu fıtrî hallerine dikkat çekerek, onların bu zaaflarını gidermeye kalkma yanlışlığına düşmeden, bu hallerine tahammül ederek geçinme yollarını aramayı tavsiye etmektedir. Onlarla güzel geçinmede nebevî tavsiyenin esası tahammül, anlayış ve iyi davranıştır.
Kadının yaratılışı tesettürü gerektiriyor
Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktizâ ediyor. Çünkü kadınlar
hilkaten zayıf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade
sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına
muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve
istiskale mâruz kalmamak için fıtrî bir meyli var.
“Mu`min kadinlara da soyle, gozlerini haramdan sakinsinlar, irzlarini korusunlar. Gorunen kisimlar mustesna, zinet yerlerini gostermesinler. Basortulerini ta yakalarinin uzerine kadar salsinlar zinetlerini, kocalarindan, yahut babalarindan, yahut kocalarinin babalarindan, yahut ogullarindan, yahut uvey ogullarindan, yahut erkek kardeslerinden, yahut erkek kardeslerinin ogullarindan, yahut kiz kardeslerinin ogullarindan, yahut sahip olduklari kolelerden, yahut erkekligi kalmamis hizmetcilerden, yahut da henuz kadinlarin mahrem yerlerine vakif olmayan erkek cocuklardan baskalarina gostermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarini yere vurmasinlar. Ey muminler, hep birlikte tovbe ediniz ki kurtulusa eresiniz!” {Nur: 31}
Örnek Nesilleri Yetiştirecek Mücahide Hanımın Vasıfları:
Akîde yapısı: Bu ümmet için örnek ve temel olan inanç sisteminin Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve A'lihi ve Sellem'in öğrettiği gerçek akîde olduğu bilinciyle; Sahabe, Tâbiîn ve Etbâu Tâbiîn'in, yani Selef-i Salihîn’in akîdesinin, kendisiyle bütünleştiği Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat metodunu anlamak ve idrak etmek hedefidir.
Metodu: Sadece ve sadece Allah’ın, Rasûlü-sallallahu aleyhi ve sellem-'in, Sahâbe-i Kirâm'ın ve kıyâmete kadar onların yoluna uyanların çizgisine bağlı kalmayı hedeflemiş, bunu tek yol olarak benimsemiştir.
Ahlâkı: Üstün İslâm ahlâkıdır.
Nişânesi: Hicap ve tesettürdür.
Edebi: Haya, iffet ve temizliktir.
Örneği: Mü'minlerin anneleri, sahabe hanımları ve tüm saliha hanımlardır.
Sevgisi: Yalnız Allah ve Rasûlü ve İslâma bağlı herkes içindir.
Halveti: Ahiret hayatını hatırlamak, kendisini kabrin karanlık ve darlığından rahata eriştirecek, onu selamete götürecek iyi amelleri işlemektir.
Dostları: Allah'ın dinine bağlı Muvahhide, Mü'mine ve tüm Müslüman hanımlardır.
Buğzu: Düşman yahudilere, hıristiyanlara, münafıklara, ateistlere; 'kadın özgürlüğü' ve 'feminizm' diye yaygara koparan sinsi çağırtkanlaradır.
Düşmanları: Müstehcen şarkılar; haram davetçisi müzik aletleri; açık ve sapık fikirleri empoze etmeye çalışan tüm dergi ve gazeteler; flört ve aşkın konu edildiği bütün sapık dizi ve filimler; ayrıca ahlaksız, iffetsiz kadınlar; kısaca Allah'ın gazabını üzerine toplayan her şeydir.
Rağbeti: Çok bağışlayan 'Ğafûr' ve acıyan 'Rahîm' Allah Azze ve Celle'ye karşı; şartlarına bağlı kalarak samimi bir şekilde tevbe yapmaktır.
Evliliği: İslâmîdir. Düğününde şarkı, içki vb. yoktur. Davetli kadın ve erkek karışıklığına yer verilmez. İslâm'a aykırı kıyafetlere de rağbet olmaz.
Gâyesi: Müslüman aileyi bina etmek, böylece tüm insanlığın susadığı gerçek İslâm toplumunun sağlam yapı taşını oluşturmak; Ümmete hayırlı nesiller yetiştirmektir.
Tatili: Faydalı ilim öğrenmek, Kur'an-ı Kerim ezberlemek, meşru çerçevede dinlenip istirahat etmekle geçer.
Gezintisi: İnce düşünme ve tefekkür yapmak; aynı zamanda dinlenerek kendini rahatlatacak şeylerle meşgul olmaktır. Böylelikle bitkinlik ve yorgunluktan uzak kalır, dinamikliğini muhafaza eder.
"Kadın bir kaburga kemiği gibidir. Kadın bir kaburga kemiğinden, bir eğri kaburga kemiğinden yaratıldı, onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın, kırılması da boşanmasıdır."(Müslim, Reda 64; Nesai, Nikah 15; Ahmed b. Hanbel, II, 168. ) buyurulmuştur.
Burada eğri kaburga kemiği, bu yarılmaya işaret etmekle beraber erkekle kadın arasındaki tabiat uyumsuzluğuna ve kadınların erkekleştirilmeye kalkışılması, onları kırıp atmak demek olduğuna dair uyarıyı içeren bir misaldir. Bundan başka bu kısımlara ayrılmanın, cennetteki yaratılış başlangıcında meydana geldiği de hadislerde yer almıştır.
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kadınlara hayırhah olun, zira kadın bir eyeği kemiğinden yaratılmıştır. Eyeği kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline bırakırsan eğri halde kalır. Öyleyse kadınlara hayırhah olun." [Buharî, Nikâh 79, Enbiya 1, Edeb 31, 85, Rikâk 23; Müslim, Radâ 65, (1468); Tirmizî, Talâk 12, (1188).>
AÇIKLAMA:
1- Bu hadis muhtelif vecihlerde rivayet edilmiştir. Burada zikri gereken ziyâdeli bir veçhi şöyle: "Kadın eyeği kemiğinden yaratılmıştır. Aslâ bir istikamet üzere doğru olmayacaktır. Ondan istifâde etmek istersen eğri haliyle istifade et, doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Onun kırılması,boşanmasıdır."
2- Hadis kadınların kendilerine has tabiatları olduğuna, bu tabiatın fıtri olup istenen şekilde değiştirilemiyeceğine, onu kendi tabiî şekliyle kabul etmek, mevcut hali üzere uyum yapma yolları aramak icabettiğine, onların eğriliklerine tahammül etmek gerektiğine dikkat çekiyor. Aksi halde istenen şekilde bir istikamet vermek, onu kırmak demek olacaktır. Bu da boşanmadır. Hadisin bir veçhinde: "Kadın eyeğidendir, doğrultursan kırarsın. Ona iyi muâmelede bulun onunla yaşa" denir.
Bu veçhinden daha iyi anlaşılacağı üzere, Resulullah kadınların hassas bir mizaç üzere yaratıldıklarına, onlara iyi muamele yapıldığı takdirde onlarla uyum içinde yaşanabileceğine dikkat çekmektedir. İmam Gazâli: "Kocanın karısı ile iyi geçinmesi, ona karşı güzel ahlakla muamelede bulunması, kadının hakkıdır. Güzel ahlaktan murad kadına göstermektir, Resulullah'ın yolundan giderek kadının taşkınlık ve gazabına karşı halîm selîm davranmaktır" der. Bazı âlimler bu hadiste Resulullah'ın kadınlara olan şefkat ve merhametini görürler.
3- Hadis kadınların bidayette eyeği kemiğinden yaratıldığına da parmak basıyor. Yani ilk kadın Hz. Havva'nın, Hz. Adem aleyhisselam'dan yaratıldığına dikkat çekiyor. Başka rivayetlerde daha sarîh olarak Hz. Havvâ'nın, Hz. Adem'in en kısa olan sol eyeği kemiğinden yaratıldığı ifade edilmiştir. Esâsen Kur'an muhtelif âyetlerinde insanlığın bir tek nefisten (Hz. Âdem'den) yaratılıp sonradan çoğaltıldığını açıklar. Ayette bir tek nefisten nasıl yaratıldılar? Eyeğisinden mi, hangi eyeğisinden? gibi teferruata girilmez.
Nisa sûresindeki âyet şöyle:
"Ey insanlar sizi bir nefisten yaratan, ondan da zevcesini (Havva'yı) yaratan Rabbinizden korkun. Sonra da o ikisinden çok sayıda erkek ve kadınlar yarattı" (Nisâ 1).
4- Alimler kadınların eğriliği deyince onların hırçınlığı, hissiliği, aklen zayıf oluşu, en basit bir hâdisede boşanma taleb etmesi, kocanın gücünü aşan talep ve isteklerde bulunması, aile sırrını ifşa etmesi, nankörce davranması, dedikodu yapması gibi umumiyetle fıtrî olan zaaflarını anlarlar. Şu halde Resulullah, sadedinde olduğumuz hadiste, kadınların bu fıtrî hallerine dikkat çekerek, onların bu zaaflarını gidermeye kalkma yanlışlığına düşmeden, bu hallerine tahammül ederek geçinme yollarını aramayı tavsiye etmektedir. Onlarla güzel geçinmede nebevî tavsiyenin esası tahammül, anlayış ve iyi davranıştır.
Kadının yaratılışı tesettürü gerektiriyor
Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktizâ ediyor. Çünkü kadınlar
hilkaten zayıf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade
sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına
muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve
istiskale mâruz kalmamak için fıtrî bir meyli var.
“Mu`min kadinlara da soyle, gozlerini haramdan sakinsinlar, irzlarini korusunlar. Gorunen kisimlar mustesna, zinet yerlerini gostermesinler. Basortulerini ta yakalarinin uzerine kadar salsinlar zinetlerini, kocalarindan, yahut babalarindan, yahut kocalarinin babalarindan, yahut ogullarindan, yahut uvey ogullarindan, yahut erkek kardeslerinden, yahut erkek kardeslerinin ogullarindan, yahut kiz kardeslerinin ogullarindan, yahut sahip olduklari kolelerden, yahut erkekligi kalmamis hizmetcilerden, yahut da henuz kadinlarin mahrem yerlerine vakif olmayan erkek cocuklardan baskalarina gostermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarini yere vurmasinlar. Ey muminler, hep birlikte tovbe ediniz ki kurtulusa eresiniz!” {Nur: 31}
Örnek Nesilleri Yetiştirecek Mücahide Hanımın Vasıfları:
Akîde yapısı: Bu ümmet için örnek ve temel olan inanç sisteminin Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve A'lihi ve Sellem'in öğrettiği gerçek akîde olduğu bilinciyle; Sahabe, Tâbiîn ve Etbâu Tâbiîn'in, yani Selef-i Salihîn’in akîdesinin, kendisiyle bütünleştiği Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat metodunu anlamak ve idrak etmek hedefidir.
Metodu: Sadece ve sadece Allah’ın, Rasûlü-sallallahu aleyhi ve sellem-'in, Sahâbe-i Kirâm'ın ve kıyâmete kadar onların yoluna uyanların çizgisine bağlı kalmayı hedeflemiş, bunu tek yol olarak benimsemiştir.
Ahlâkı: Üstün İslâm ahlâkıdır.
Nişânesi: Hicap ve tesettürdür.
Edebi: Haya, iffet ve temizliktir.
Örneği: Mü'minlerin anneleri, sahabe hanımları ve tüm saliha hanımlardır.
Sevgisi: Yalnız Allah ve Rasûlü ve İslâma bağlı herkes içindir.
Halveti: Ahiret hayatını hatırlamak, kendisini kabrin karanlık ve darlığından rahata eriştirecek, onu selamete götürecek iyi amelleri işlemektir.
Dostları: Allah'ın dinine bağlı Muvahhide, Mü'mine ve tüm Müslüman hanımlardır.
Buğzu: Düşman yahudilere, hıristiyanlara, münafıklara, ateistlere; 'kadın özgürlüğü' ve 'feminizm' diye yaygara koparan sinsi çağırtkanlaradır.
Düşmanları: Müstehcen şarkılar; haram davetçisi müzik aletleri; açık ve sapık fikirleri empoze etmeye çalışan tüm dergi ve gazeteler; flört ve aşkın konu edildiği bütün sapık dizi ve filimler; ayrıca ahlaksız, iffetsiz kadınlar; kısaca Allah'ın gazabını üzerine toplayan her şeydir.
Rağbeti: Çok bağışlayan 'Ğafûr' ve acıyan 'Rahîm' Allah Azze ve Celle'ye karşı; şartlarına bağlı kalarak samimi bir şekilde tevbe yapmaktır.
Evliliği: İslâmîdir. Düğününde şarkı, içki vb. yoktur. Davetli kadın ve erkek karışıklığına yer verilmez. İslâm'a aykırı kıyafetlere de rağbet olmaz.
Gâyesi: Müslüman aileyi bina etmek, böylece tüm insanlığın susadığı gerçek İslâm toplumunun sağlam yapı taşını oluşturmak; Ümmete hayırlı nesiller yetiştirmektir.
Tatili: Faydalı ilim öğrenmek, Kur'an-ı Kerim ezberlemek, meşru çerçevede dinlenip istirahat etmekle geçer.
Gezintisi: İnce düşünme ve tefekkür yapmak; aynı zamanda dinlenerek kendini rahatlatacak şeylerle meşgul olmaktır. Böylelikle bitkinlik ve yorgunluktan uzak kalır, dinamikliğini muhafaza eder.