Kadının Kocasına Hizmeti ve İş Bölümü:
İbn Habîb, el-Vâdıha'da şöyle der: Hz. Peygamber (s.a.) hizmet konusunda kendisine şikâyette bulunduklarında Hz. Ali (r.a.) ile eşi Fâtıma arasında bir hüküm verdi. Buna göre Hz. Fâtıma iç hizmetleri, ev hizmetlerini görecek, Hz. Ali de dış hizmetleri görecekti. İbn Habîb sonra devamla: "îç hizmetleri, hamur yoğurmak, yemek pişirmek, yatak yapmak, ev süpürmek, su çekmek ve bütün ev işleri demektir." der.[740]
Sahihayn'da rivayet edilir. Hz. Fâtıma elindeki, değirmen taşından duyduğu rahatsızlıktan şikâyet etmiş, (derken Hz. Peygamber'e esirler gelmiş) Hz. Fâtıma bir hizmetçi istemek üzere O'na gitmiş fakat bulamamış; durumu Hz. Âişe'ye söylemişti. Hz. Peygamber (s.a.) gelince Hz. Âişe durumu haber verdi.
Hz. Ali (r.a.) der ki: Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.) yanımıza geldi. Biz döşeklerimize yatmıştık. Hemen kalkmaya davrandık. Hz. Peygamber (s.a.): "Yerlerinizde kalın!" buyurdu ve geldi aramıza oturdu. Hatta karnımın üzerinde ayaklarının soğukluğunu hissettim. Sonra şöyle buyurdular: "Size istediğinizden daha hayırlısını öğreteyim mi? Döşeklerinize yattığınız vakit Allah'a otuz üç defa teşbih edin, otuz üç defa tahmid (hamdet-me), otuz dört defa tekbir getirmelisiniz. Bu sizin için hizmetçiden daha hayırlıdır." Hz. Ali (r.a.): "Ondan sonra bunu asla terketmedim." dedi. "Sıf-fın gecesinde de mi?" dediler. O: "Sıffin gecesinde de." dedi.[741]
Sahih rivayette, Esma şöyle anlatır: "Zübeyr'e ev hizmetlerinin tamamını yapardım. Bir atı vardı. Onun bakımını yapardım. Ona ot toplardım. Umuru bana aitti."[742]
Yine Esmâ'nın, Zübeyr'in atının yemini verdiği, su çektiği kovayı tamir ettiği, hamur yoğurduğu, üçte iki fersahlık bir yerden başı üzerinde çekirdek taşıdığı sahih olarak bilinmektedir.[743]
Kadının hizmeti konusunda fakihler ihtilâf etmiştir. Selef ve haleften bir grup âlim, kadının kocasına karşı ev hizmetlerini yerine getirmesinin vacip olduğu görüşünü benimsemiştir. Bu Sevr: "Kadına her konuda kocasına hizmet etmesi vaciptir." der. Bir başka grup âlim ise, kadının hiçbir hususta hizmet yükümlülüğü olmadiğini belirtmişlerdir. İmam Mâlik, Şafiî ve Ebu Hanife ile Zahirîler bu görüştedirler. Bunlar şöyle diyorlar:
"Çünkü nikâh akdi, sadece zevcenin kadınlığından istifadeyi gerektirir; onun istihdamını, sair menfaatlerini ortaya koymasını gerektirmez. Zikri geçen hadisler, gönüllülüğe ve üstün ahlâka delâlet eder. Hadislerde vaciplik nerede?" Kadın üzerine hizmetin vacib olduğu görüşünde olanlar şöyle delil getirmişlerdir: Allah'ın hitap ettiği insanlar katında maruf olan, kadının kocasına hizmette bulunmasıdır. Kadının keyfine bakması, kocasının ise hizmet etmesi, evi süpürmesi, (el değirmeni ile) un öğütmesi, hamur yoğurması, çamaşır yıkaması, yatak yapması, evin sair işlerini görmesi münker olan (yadırganan) hususlardandır. Allah Teâlâ ise: "Kadınların hakları, örfe uygun bir şekilde vazifelerine denktir."[744]
ve yine: "Erkekler kadınlar üzerine hâ-'kimdirler."[745] buyurur.
Kadın erkeğine hizmet etmez de, aksine karısına hizmette bulunursa, durum tersine dönüp kadın erkek üzerine hâkim olmaz mı? Sonra mehir, kadınlığından istifadesi karşılığındadır ve eşlerden her biri, diğerinden ihtiyacını gidermektedir. Allah'ın bunun dışında, kadının nafaka, giyim-kuşam ve mesken hakkını erkek üzerine yüklemesi, sadece ondan istifade etmesi, kadının hizmet etmesi ve âdeten eşler arasındaki yapılması gereken şeyler karşılığında olmaktadır.
Yine mutlak olarak icra edilen akitler, örfe göre yorumlanır. Örf ise, kadının hizmet etmesi ve ev işlerini görmesi şeklindedir. Hz. Fâtıma ve Esmâ*-nın hizmetleri, gönüllü ve kendilerinden bir iyilik olsun diye yaptıklarını söylemeleri doğru değildir. Hz. Fâtıma'nın, hizmet sırasında karşılaştığı güçlüklerden şikâyetçi olması durumunda Hz. Peygamberin (s.a.) Hz. Ali'ye, "Ona bir hizmet yükümlülüğü yoktur. O sadece sana aittir." dememesi, —ki O hiçbir zaman hüküm verirken taraf tutmazdı— ve yine Esmâ'yı, Zübeyr yanında, 'yem ise tepesi üzerinde bir halde iken gördüğünde, Zübeyr'e: "Kadına hizmet yoktur. Bu ona bir zulümdür." dememesi, aksine Zübeyr'in onu hizmette kullanmasını tasvip etmesi ve yine diğer ashabının zevcelerini istihdam etmelerine —bu kadınların içerisinde gönüllü de gönülsüz de olduğunu bildiği .halde— ses çıkarmaması, evet hiç şüphesiz mevcut olan bu durum onların bu iddialarının doğru olmadığını ortaya koymaktadır. Soylu-soysuz, zengin-fakir ayrımına gitmek doğru değildir, işte bütün dünya kadınlarının efendisi Hz. Fâtıma, kocasına hizmet ediyordu. Hz. Pey-gamber'e (s.a.) hizmet etmekten şikâyetçi olarak gelmiş, fakat Allah Rasûlü(s.a.) onun şikâyetini (haklı bularak) gidermemişti. Sahih bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.) kadınlardan bahsederken, esir mânasına gelen "aniye" kelimesini kullanmış ve: "Kadınlar hakkında Allah'tan sakının: Çünkü onlar, sizin yanınızda esirdirler." buyurmuştur. [746]
Esirin durumu, eli altında bulunduğu kimseye hizmeti gerektirir. Yine şüphe yoktur ki nikâh (kadın için) bir nevi köleliktir. Nitekim bazı selef âlimleri: "Nikâh köleliktir. Sizden biriniz kızını kimin yanına köle olarak veriyor, iyi baksın!" demişlerdir. İnsaf sahibi birisi için bu iki görüşten hangisinin daha doğru olduğu, hangisinin delil bakımından daha güçlü bulunduğu gizli değildir. [747]
Kaynak: Zadul Mead 5.cilt (ibni Kayyim)
[740] Bk. îbn Ferce el-Kurtubî, Akdiyetu'r-Rasûl, s. 73. İbn Habîb, Abdülmelik b. Habîb b. Süleyman b. Harun el-Endelûsî'dir. Mâliki olan İbn Habîb muhaddis, fakih ve dilcidir. Hicrî, 238'de ölmüştür. Bk. Zehebî, Tezkiretü'l-Huffâz, 2/107, 108; Siyer-i A'lâmi'n-Nübelâ, 8/169, 171.
[741] Buharı, 69/6 ve daha başka yerler; Müslim, 2727.
[742] Ahmed, 6/352. İsnadı sahihtir.
[743] Ahmed, 6/347. İsnadı sahihtir.
[744] Bakara, 2/228.
[745] Nisa, 4/34.
[746] Kaynaklan geçti. Hadis sahihtir.
[747] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/289-291.
İbn Habîb, el-Vâdıha'da şöyle der: Hz. Peygamber (s.a.) hizmet konusunda kendisine şikâyette bulunduklarında Hz. Ali (r.a.) ile eşi Fâtıma arasında bir hüküm verdi. Buna göre Hz. Fâtıma iç hizmetleri, ev hizmetlerini görecek, Hz. Ali de dış hizmetleri görecekti. İbn Habîb sonra devamla: "îç hizmetleri, hamur yoğurmak, yemek pişirmek, yatak yapmak, ev süpürmek, su çekmek ve bütün ev işleri demektir." der.[740]
Sahihayn'da rivayet edilir. Hz. Fâtıma elindeki, değirmen taşından duyduğu rahatsızlıktan şikâyet etmiş, (derken Hz. Peygamber'e esirler gelmiş) Hz. Fâtıma bir hizmetçi istemek üzere O'na gitmiş fakat bulamamış; durumu Hz. Âişe'ye söylemişti. Hz. Peygamber (s.a.) gelince Hz. Âişe durumu haber verdi.
Hz. Ali (r.a.) der ki: Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.) yanımıza geldi. Biz döşeklerimize yatmıştık. Hemen kalkmaya davrandık. Hz. Peygamber (s.a.): "Yerlerinizde kalın!" buyurdu ve geldi aramıza oturdu. Hatta karnımın üzerinde ayaklarının soğukluğunu hissettim. Sonra şöyle buyurdular: "Size istediğinizden daha hayırlısını öğreteyim mi? Döşeklerinize yattığınız vakit Allah'a otuz üç defa teşbih edin, otuz üç defa tahmid (hamdet-me), otuz dört defa tekbir getirmelisiniz. Bu sizin için hizmetçiden daha hayırlıdır." Hz. Ali (r.a.): "Ondan sonra bunu asla terketmedim." dedi. "Sıf-fın gecesinde de mi?" dediler. O: "Sıffin gecesinde de." dedi.[741]
Sahih rivayette, Esma şöyle anlatır: "Zübeyr'e ev hizmetlerinin tamamını yapardım. Bir atı vardı. Onun bakımını yapardım. Ona ot toplardım. Umuru bana aitti."[742]
Yine Esmâ'nın, Zübeyr'in atının yemini verdiği, su çektiği kovayı tamir ettiği, hamur yoğurduğu, üçte iki fersahlık bir yerden başı üzerinde çekirdek taşıdığı sahih olarak bilinmektedir.[743]
Kadının hizmeti konusunda fakihler ihtilâf etmiştir. Selef ve haleften bir grup âlim, kadının kocasına karşı ev hizmetlerini yerine getirmesinin vacip olduğu görüşünü benimsemiştir. Bu Sevr: "Kadına her konuda kocasına hizmet etmesi vaciptir." der. Bir başka grup âlim ise, kadının hiçbir hususta hizmet yükümlülüğü olmadiğini belirtmişlerdir. İmam Mâlik, Şafiî ve Ebu Hanife ile Zahirîler bu görüştedirler. Bunlar şöyle diyorlar:
"Çünkü nikâh akdi, sadece zevcenin kadınlığından istifadeyi gerektirir; onun istihdamını, sair menfaatlerini ortaya koymasını gerektirmez. Zikri geçen hadisler, gönüllülüğe ve üstün ahlâka delâlet eder. Hadislerde vaciplik nerede?" Kadın üzerine hizmetin vacib olduğu görüşünde olanlar şöyle delil getirmişlerdir: Allah'ın hitap ettiği insanlar katında maruf olan, kadının kocasına hizmette bulunmasıdır. Kadının keyfine bakması, kocasının ise hizmet etmesi, evi süpürmesi, (el değirmeni ile) un öğütmesi, hamur yoğurması, çamaşır yıkaması, yatak yapması, evin sair işlerini görmesi münker olan (yadırganan) hususlardandır. Allah Teâlâ ise: "Kadınların hakları, örfe uygun bir şekilde vazifelerine denktir."[744]
ve yine: "Erkekler kadınlar üzerine hâ-'kimdirler."[745] buyurur.
Kadın erkeğine hizmet etmez de, aksine karısına hizmette bulunursa, durum tersine dönüp kadın erkek üzerine hâkim olmaz mı? Sonra mehir, kadınlığından istifadesi karşılığındadır ve eşlerden her biri, diğerinden ihtiyacını gidermektedir. Allah'ın bunun dışında, kadının nafaka, giyim-kuşam ve mesken hakkını erkek üzerine yüklemesi, sadece ondan istifade etmesi, kadının hizmet etmesi ve âdeten eşler arasındaki yapılması gereken şeyler karşılığında olmaktadır.
Yine mutlak olarak icra edilen akitler, örfe göre yorumlanır. Örf ise, kadının hizmet etmesi ve ev işlerini görmesi şeklindedir. Hz. Fâtıma ve Esmâ*-nın hizmetleri, gönüllü ve kendilerinden bir iyilik olsun diye yaptıklarını söylemeleri doğru değildir. Hz. Fâtıma'nın, hizmet sırasında karşılaştığı güçlüklerden şikâyetçi olması durumunda Hz. Peygamberin (s.a.) Hz. Ali'ye, "Ona bir hizmet yükümlülüğü yoktur. O sadece sana aittir." dememesi, —ki O hiçbir zaman hüküm verirken taraf tutmazdı— ve yine Esmâ'yı, Zübeyr yanında, 'yem ise tepesi üzerinde bir halde iken gördüğünde, Zübeyr'e: "Kadına hizmet yoktur. Bu ona bir zulümdür." dememesi, aksine Zübeyr'in onu hizmette kullanmasını tasvip etmesi ve yine diğer ashabının zevcelerini istihdam etmelerine —bu kadınların içerisinde gönüllü de gönülsüz de olduğunu bildiği .halde— ses çıkarmaması, evet hiç şüphesiz mevcut olan bu durum onların bu iddialarının doğru olmadığını ortaya koymaktadır. Soylu-soysuz, zengin-fakir ayrımına gitmek doğru değildir, işte bütün dünya kadınlarının efendisi Hz. Fâtıma, kocasına hizmet ediyordu. Hz. Pey-gamber'e (s.a.) hizmet etmekten şikâyetçi olarak gelmiş, fakat Allah Rasûlü(s.a.) onun şikâyetini (haklı bularak) gidermemişti. Sahih bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.) kadınlardan bahsederken, esir mânasına gelen "aniye" kelimesini kullanmış ve: "Kadınlar hakkında Allah'tan sakının: Çünkü onlar, sizin yanınızda esirdirler." buyurmuştur. [746]
Esirin durumu, eli altında bulunduğu kimseye hizmeti gerektirir. Yine şüphe yoktur ki nikâh (kadın için) bir nevi köleliktir. Nitekim bazı selef âlimleri: "Nikâh köleliktir. Sizden biriniz kızını kimin yanına köle olarak veriyor, iyi baksın!" demişlerdir. İnsaf sahibi birisi için bu iki görüşten hangisinin daha doğru olduğu, hangisinin delil bakımından daha güçlü bulunduğu gizli değildir. [747]
Kaynak: Zadul Mead 5.cilt (ibni Kayyim)
[740] Bk. îbn Ferce el-Kurtubî, Akdiyetu'r-Rasûl, s. 73. İbn Habîb, Abdülmelik b. Habîb b. Süleyman b. Harun el-Endelûsî'dir. Mâliki olan İbn Habîb muhaddis, fakih ve dilcidir. Hicrî, 238'de ölmüştür. Bk. Zehebî, Tezkiretü'l-Huffâz, 2/107, 108; Siyer-i A'lâmi'n-Nübelâ, 8/169, 171.
[741] Buharı, 69/6 ve daha başka yerler; Müslim, 2727.
[742] Ahmed, 6/352. İsnadı sahihtir.
[743] Ahmed, 6/347. İsnadı sahihtir.
[744] Bakara, 2/228.
[745] Nisa, 4/34.
[746] Kaynaklan geçti. Hadis sahihtir.
[747] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/289-291.