Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kadının Şerefini, Haysiyetini Ve Iffetini Koruyan Bazı Hükümler

I Çevrimdışı

islami bilgiler

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
KADININ ŞEREFİNİ, HAYSİYETİNİ VE İFFETİNİ KORUYAN BAZI HÜKÜMLER

1- Kadın da erkek gibi gözünü haramdan korumakla, namus ve iffetini muhafaza etmekle emrolunmuştur. Yüce Allah şöyle buyurmakt adır: “Mü’min erkeklere de ki: Gözlerini (haramdan) sakınsınlar, mahrem yerlerini de korusunla r. Böylesi onlar için daha temizdir. Şüphe yok ki Allah yaptıkları işlerden çok iyi haberdar olandır. Mümin kadılara da de ki: Gözlerini (haramdan) sakınsınlar, mahrem yerlerini korusunla r.” (en-Nur, 24/30-31)
Şeyh Muhammed Emin eş-Şankitî, Advâu’l-Beyân adlı tefsirind e şunları söylemektedir: “Şanı yüce Allah mümin erkeklerl e mümin kadınlara gözlerini haramdan korumalarını ve iffetleri ni sakınmalarını emretmiştir. İffetlerini korumanın kapsamına zinadan, Lut kavminin amelinden, lezbiyenl ikten korunmak da dahildir. Kişinin mahrem yerlerini insanlara açmaktan ve onlara göstermekten korumayı da kapsar… Yüce Allah erkek ve kadın olsun bu ayet-i kerimede vermiş olduğu emirleri yerine getiren kimselere mağfiret ve büyük mükâfat vaat etmiştir. Ancak bununla birlikte el-Ahzab suresinde sözü edilen hasletler i de beraber yapmalıdır. Bu da yüce Allah’ın. “Doğrusu müslüman erkeklerl e müslüman kadınlar… gizli yerlerini koruyan erkeklerl e (gizli yerlerini) koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerl e Allah’ı çokça anan kadınlar için Allah, bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (el-Ahzab, 33/35)
Müsâhaka (lezbiyenl ik); kadının kadına sürtünmesi demektir. Bu çok büyük bir suçtur. Bu işi yapan her iki kadın da bu işten vazgeçilecek şekilde bir tedib cezasını hak ederler. el-Muğni’de şöyle denilmekt edir: “İki kadın birbirine sürtünürse her ikisi de zinakârdır ve lanetlidi rler. Çünkü Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem’den şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Kadın kadına yaklaşacak olursa her ikisi de zinakârdır” ve her ikisine de tazir cezası verilir. Çünkü bu haddi (cezası) belirlenm emiş bir zinadır…” O halde müslüman kadın, özellikle gençleri, bu çirkin işi yapmaktan alabildiğine sakınmalıdır.
Gözleri haramdan sakınmaya gelince büyük ilim adam İbnu’l-Kayyim, el-Cevabu’l-Kâfi adlı eserinde şunları söylemektedir: “Bakışlara gelince, bunlar şehvetin önderi ve elçisidirler. Harama bakmaktan korunmak, mahrem yerini korumanın esasıdır. Etrafına serbestçe bakan bir kimse kendisini tehlikeli yollara salmış olur. Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Ey Ali, bir bakışın ardından bir diğer bakış salma. Çünkü ancak birincisi senindir” Bununla kastedile n de maksat gütmeksizin ve aniden gerçekleşen bakıştır. Müsned’de Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu kaydedilm ektedir: “Bakış İblis’in oklarından zehirli bir oktur” …Bakış aslında insana gelip çatan genel olayların esasını teşkil eder. Çünkü bakış kalpte duyguyu doğurur, bu duygu düşünceyi meydana getirir, düşünce daha sonra şehveti uyandırır, şehvet arkasından iradeyi doğurur, sonra bu güçlenir ve nihayet kesin bir karar haline gelir, arkasından fiil gerçekleşir. Bunu engelleye cek bir husus olmadığı takdirde bütün bunlar olur. Bundan dolayı şöyle denilmiştir: Gözü harama karşı korumaya sabretmek, ondan sonrasından gelecek acılara sabretmek ten daha kolaydır…”
O halde müslüman kız kardeşim, sen erkeklere haram olan bakışlardan gözünü koru bazı dergilerd e sergilene n çekici resimlere bakma! Yahut ta televizyo n ekranlarındaki, video filmlerin deki çekici resimlerd en gözünü alıkoy! Kötü akıbetten böylece kurtulaca ksın. Sahibini hasretler e boğan nice bakışlar vardır. Esasen yangın küçümsenen kıvılcımlardan olur.
2- Mahrem yerini koruma yollarından birisi de şarkı ve çalgıları dinlemekt en uzak durmaktır. Büyük ilim adamı İbnu’l-Kayyim, İğâsetu’l-Lehfân de şunları söylemektedir:
“İlim, akıl ve dinden az pay sahibi olan kimselere şeytanın tuzak ve hileleri ile kendileri vasıtasıyla cahilleri n ve bâtılcıların kalplerin i tuzağa düşürdüğü hususlard an birisi de insanın kalbini Kur’ân’dan alıkoyan, fasıklığa ve isyana yönelten haram aletler ile birlikte söylenen şarkılar, tutulan tempolar ve çırpılan ellerdir. Bunlar şeytanın Kur’ânı’dır. Rahmandan uzak tutan oldukça kalın bir perdedir. Bu Lut kavminin amelinin ve zinanın yoludur; bu yolla fasık olan aşık, maşukundan maksadına ulaşır.
Kadından yahut tüysüz çocuktan şarkı dinlemeğe gelince; bu en büyük haramlard an bir haram, dini bozan en büyük fesat unsurlarından birisidir… Hiç şüphesiz gayret sahibi her bir kimse aile halkını şüpheli hallere götüren yollardan uzak tuttuğu gibi; şarkı dinlemekt en de uzak tutar… Bilindiği gibi kadını elde etmek, erkek için zor bir hal alınca ona şarkıları dinletmey e gayret eder. İşte o vakit kadın yumuşamaya başlar. Çünkü kadın gerçekten seslerden ileri boyutta etkilenir . Eğer ses şarkı nağmeleriyle birlikte olursa bu sefer hem sesten hem de anlamı açısından, iki bakımdan etki altına girer.
Bir de bu etkileyic i unsurlara tef, kaval, kırıtarak raks da eklenecek olursa kadının şarkıdan hamile kalması mümkün olsaydı bu şarkılar dolayısıyla hamile kalırdı. Allah’a yemin olsun ki nice kadın namus ve iffetini bırakıp şarkıların etkisiyle fahişelerden bir fahişe olup çıkmıştır…”
O halde ey Müslüman kadın! Allah’tan kork ve bu tehlikeli ahlâkî hastalıktan sakın! Bu ise müslümanlar arasında çeşitli yollar ve türlü üsluplarla revaç bulan şarkı dinlemekt ir. Bu sebepten ötürü bilgisiz bir çok genç kız, bu şarkıları kaynaklarından istemekte ve bunları birbirler ine hediye etmektedi rler.
3- Mahrem yerleri korumanın yollarından birisi de, beraberin de kendisini abes işler yapanların ve fasıkların hudutlarından koruyup himaye edecek bir mahremi bulunmaksızın kadının yolculuk yapmasını engelleme ktir. Beraberin de bir mahremi olmaksızın kadının yolculuk yapmasını engelleye n sahih bir takım hadis-i şerifler, bize kadar ulaşmış bulunmakt adır.
Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh’tan rivayete göre Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem, kadının beraberin de kocası yahut herhangi bir mahremi bulunmaksızın iki gün yahut iki gecelik bir yolculuğa çıkmasını yasaklamıştır.
Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan rivayete göre Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Bir kadının beraberin de onun için mahrem olan birisi bulunmadıkça bir günlük ve bir gecelik bir mesafe çeken bir yolculuğa çıkması helal değildir.”
Hadis-i Şerifte belirlene n üç gün, iki gün ve bir gece bir gündüz tespitler inden maksat, o dönemlerde bilinen yayan yürümek ve binekler üzerinde yol almak gibi nakil araçlarıdır. Hadisleri n üç gün iki gün yahut bir gece bir gündüz ve bundan daha az değişik süre tespitler i ihtiva etmeleri ile ilgili olarak ilim adamları; “maksat ifadeleri n zahiri değildir. Ancak kendisine yolculuk adı verilen her şeyin kastedild iğidir,” şeklinde cevap vermişlerdir. Buna göre (böyle bir yolculuğu) kadının yalnız başına yapması yasaktır.
İmam Nevevi Sahih-i Müslim Şerhinde şunları söylemektedir: “Hulasa kendisine yolculuk denilebil ecek her bir mesafeye kadının beraberin de kocası ya da mahremi bulunmaksızın yolculuğa çıkması yasaktır. Bu süre ister üç gün ister iki gün ister bir gün ister bir berîdlik mesafe, isterse de başka bir uzaklık olsun fark etmez. Çünkü bu hususta İbn Abbas’ın mutlak rivayeti delildir. Bu konuda geçen Müslim’in rivayetle rinin sonuncusu da odur. Bu rivayet. “Hiç bir kadın beraberin de mahremi bulunmaksızın yolculuk yapamaz” şeklindedir. Bu ise kendisine sefer adı verilecek bütün yolculukl arı kapsar. Doğrusunu en iyi bilen Allah’dır…”
Farz olan hac için kadınlar topluluğu ile birlikte yolculuk yapmasının caiz olduğuna fetva verenlere gelince; bu fetva sünnete muhalifti r. İmam Hattabi, Meâlimu’s-Sünen’de –İbnu’l-Kayyım’ın Tehzibi ile birlikte yapılmış baskısında- şunları söylemektedir: “Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem kadına, beraberin de mahremi olan bir erkek bulunmaksızın yolculuk yapmasını yasaklamıştır. Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem’in tesbit ettiği şartı öngörmeksizin hac yolculuğunu yapabilec eğini söylemek sünnete aykırıdır. Mahremsiz yolculuğa çıkması bir masiyet olduğuna göre bu durumda onun hac etmesi gerektiğini söylemek caiz olamaz. Çünkü böyle bir şey, sonunda masiyete ulaştıran bir yolla itaat etmektir…”
Şunu belirteli m ki; onlar (bu fetvayı verenler) kadının mutlak olarak mahremsiz yolculuk yapmasını kabul etmemekte dirler. Onların böyle bir yolcuğu kadın için mübah kabul etmeleri sadece farz olan hac yolculuğu içindir. İmam Nevevi, Mecmu’da şunları söylemektedir: “Tatavvu (nafile hac için ticaret ve ziyaret ve buna benzer) yolculukl ar ise beraberin de mahrem bulunmaksızın caiz değildir.”
Bu dönemde, kadının bütün yolculukl arında mahremsiz yola çıkması hususunda işi gevşek tutan kimseleri n bu kanaati sözlerine itibar edilir ilim adamlarından hiç bir kimse tarafından paylaşılmamaktadır. Bunların: Kadının mahremi onu uçağa bindirir, sonra bir diğer mahremi gitmek istediği yerde ulaştığı vakit onu karşılar. Çünkü bunların kanaatine göre uçakta, erkek kadın pek çok yolcu bulunmakt adır. Böylelerine biz şunu söyleriz: Asla! Uçaktaki tehlike diğerlerinden daha fazladır. Çünkü yolcular onunla ihtilat halindedi r. Belki bir erkeğin yanında oturur, belki uçak gitmek istediği istikamet ten bir başka alana gitmek zorunda kalabilir . Bu durumda kendisini karşılayacak kimse bulamaz ve sonuçta tehlikeye maruz kalır, bilmediği ve mahremi bulunmaya n bir yerde kadının hali ne olacaktır?
4- Mahrem yerlerini koruma yollarından birisi de erkeğin mahrem olmayan bir kadınla birlikte tenhada baş başa kalmasının önlenmesidir. Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’a ve Âhiret gününe iman ediyor ise; beraberin de mahremi bulunmaya n bir kadın ile kesinlikl e başbaşa kalmasın. Çünkü bu takdirde üçüncüleri şeytandır.”
Amir b. Rebîa’dan şöyle dediği nakledilm ektedir: Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Hiç bir erkek kendisine helal olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Çünkü şüphesiz onların üçüncüleri şeytandır; beraberin de mahrem bulunması hali müstesnâ.”
Mecduddin (İbn Teymiyye), el-Münteka adlı eserinde şunları söylemektedir: “Bu iki hadisi de İmam Ahmed rivayet etmiş olup bu anlamda İbn Abbas’ın rivayet ettiği Buhari ile Müslim’de yer alan bir hadis ise daha önceden geçmiş bulunmakt adır”.
İmam Şevkânî, Neylu’l-Evtâr adlı eserinde şunları söylemektedir: “Yabancı bir kadınla başbaşa kalmanın haram olduğu icma ile kabul edilmiştir. Nitekim bu icmâı Hafız İbn Hacer, Fethu’l-Bari adlı eserinde nakletmiş bulunmakt adır. Haram kılmanın illeti, hadis-i şerifte belirtild iği üzere şeytanın üçüncüleri olmasıdır. Onların yanında hazır bulunması her ikisini de masiyete düşürür. Mahremin varlığı ile birlikte yabancı kadınla bulunmak ise caizdir. Çünkü mahremin bulunması ile birlikte masiyetin meydana gelmesine imkan yoktur…”
Bazı kadınlar ve onların velileri bir takım halvet çeşitlerinde işleri gevşek tutabilme ktedir. Bunlar:
a- Kadının kocasının yakın akrabası ile birlikte baş başa kalması ve onun yanında yüzünü açması: Böyle bir baş başa kalış, diğerlerinden daha büyük bir tehlikedi r. Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Sakın kadınların yalnız başına bulundukl arı yerlere (evlerinde odalarına) girmeyini z.” Ensardan bir adam:
“Ey Allah’ın Resulu ya kayın hakkında ne dersin”, diye sordu. Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem: “Kayın ölümün kendisidi r” diye buyurdu.
Kadının, kocanın erkek kardeşi demek olduğu söylenmiştir. Sanki Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem erkeğin kardeşinin kadın ile baş başa kalmasını mekruh görmüş gibidir.
Hafiz İbn Hacer, Fethu’l-Bârî’de şunları söylemektedir: “Nevevi dedi ki: Din ilmini bilenleri n ittifakla belirttik lerine göre “Kayınlar” kadının kocasının akrabalarıdır. Babası, amcası, erkek kardeşi, erkek kardeşinin oğlu, amcasının oğlu ve benzerler i… Hadis-i şerifte bununla kastedile n kocanın -babaları ve oğulları dışında kalan- akrabalarıdır. Babalar ve çocuklar ise eşinin mahremler i olup onların böyle bir kadınla baş başa kalmaları caizdir ve bunlar “Ölüm” diye nitelendi rilemezle r… Bu hususta işin gevşek tutulması adet haline gelmiştir. Kardeş kardeşinin hanımı ile baş başa kalabilme ktedir. Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem bunu ölüme benzetmiştir. O bakımdan böyle bir baş başa kalışın engellenm esi öncelikle söz konusudur”.
Şevkânî, Neylu’l-Evtâr’da şunları söylemektedir: “Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem Efendimiz in “Kayın ölümdür” buyruğu, ondan yana korku duymak, başkasına göre daha fazladır, demektir. Nitekim ölümden korkmanın başka şeylerden duyulan korkudan daha büyük olması gibi…”
O halde ey müslüman hanım, Allah’tan kork ve bu hususta –sair insanlar işi gevşek tutsalar bile- sen işini gevşek tutma! Çünkü asıl itibar edilmesi gereken şeriat’ın hükmüdür, insanların adeti değildir.
b- Bazı hanımlar ve onların velileri kadınların tek başına mahremi bulunmaya n bir şoför ile birlikte arabaya binmesine müsaade edebilmek tedir. Halbuki bu o kadına yabancı olan birisi ile bir halvet demektir.
Hicaz Müftüsü Muhammed b. İbrahim Âlu’ş-Şeyh, Mecmûu’l-Fetâva’da şunları söylemektedir: “Beraberin de bir mahremi bulunmaksızın yabancı bir hanımın tek başına şoförle birlikte arabada yolculuk etmesinin apaçık bir münker olduğu hususunda herhangi bir şüphe bulunmama ktadır. Böyle bir yolculukt a küçümsenemeyecek çapta pek çok mefsedet bulunmakt adır. Kadının vakarlı, genç birisi olması ile erkeklerd en fazla kaçmayan, onlarla konuşan ve fakat iffetli birisi olması arasında herhangi bir fark yoktur. Mahremler inin böyle bir yolculuk yapmasına ses çıkarmayan bir erkek, dindarlığı gevşek, mahremler ini kıskanması az bir kimse demektir. Peygamber Efendimiz de şöyle buyurmuştur: “Bir erkek bir kadın ile baş başa kaldı mı, mutlaka şeytan onların üçüncüleri olur.” Kadının sürücü ile baş başa arabaya binmesi, ev ve benzeri bir yerde başbaşa kalmasından daha da ileri derecede bir halvet sayılır. Çünkü sürücü onu alıp -istese de istemese de- şehrin içinde ya da dışında istediği yere götürebilir. Bunun sonuçta ortaya çıkaracağı kötülük ve zararlar ise mücerred halvetin sebep olabileceği kötülük ve zararlard an daha fazladır...”
Halvetin kendisi sebebiyle ortadan kalkacağı kişinin, yaşça büyük olması gerekir. Küçük bir çocuğun bulunması bunun için yeterli değildir. Bazı hanımların; beraberin de küçük bir çocuk bulundurm akla halvet ortadan kalkar, şeklindeki kanaatler i yanlıştır. İmam Nevevî şöyle diyor: “Yabancı bir erkek yabancı bir kadınla üçüncü bir şahıs bulunmada n (halvet halinde), baş başa kalmaları, ilim adamlarının ittifakıyla haramdır. Aynı şekilde beraberle rinde yaşının küçüklüğü sebebiyle kendisind en utanılmayan, sakınılmayan bir küçük bulunması halinde de haram olan halvet, ortadan kalkmış olmaz.”
c- Bazı hanımlar tedaviye gerek gördükleri gerekçesiyle kadının doktorun yanına girmesi hususunda işi oldukça gevşek tutmaktadır. Bu da karşısında sessiz kalınması caiz olmayan, büyük bir münker ve büyük bir tehlikedi r.
Şeyh Muhammed b. İbrahim, Mecmûu’l-Fetavâ’da şunları söylemektedir: “Durum ne olursa olsun, bir kadının kendisine yabancı olan bir erkekle -isterse bu kendisini tedavi edecek bir doktor olsun- başbaşa halvette kalması şer’an haramdır. Çünkü; “Bir erkek bir kadın ile baş başa kaldı mı mutlaka onların üçüncüleri şeytan olur” hadisi bunu gerektirm ektedir. O halde beraberin de kocasının yada erkek mahremler inden birisinin bulunması mutlaka gereklidi r. Eğer böyle birisi bulunamaz sa hiç olmazsa hanım akrabalarından birisi bulunmalıdır. Şayet sözü edilenler den kimse bulunamaz ve hastalık da ertelenem eyecek kadar tehlikeli olursa, hiç olmazsa haram kılınmış olan halvet halinin sınırlarının dışına çıkılmış olmamak için en azından bir hastabakıcısının bulunması gerekir.. .”
Aynı şekilde erkek doktorun kendisine yabancı olan meslektaşı yada hastabakıcısı ile halvet halinde bulunması da caiz değildir. Gözleri görsün, görmesin, öğretmenin kız öğrencisi ile, uçaktaki hostesin kendisine yabancı birisi ile halvette kalması da caiz olmaz... Sözüm ona uygarlık, kâfirlerin körü körüne taklit edilmesi ve şer’î hükümlere aldırmamaktan ötürü, insanlar bu hususlard a gevşeklik göstermektedirler. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahil aliyyil azîm!
Erkeğin evinde hizmet eden hizmetçi ile baş başa kalması caiz olmadığı gibi ev sahibi olan hanımın hizmetçi erkekle baş başa kalması da caiz değildir. Hizmetçi problemi gerçekten çok tehlikeli bir problemdi r. Günümüzde pek çok insanın başına bir beladır çünkü kadınlar öğrenim ve evin dışında iş yapmakla meşgul bulunmakt adırlar. Bu ise mümin erkek ve mümin kadınların son derece dikkatli olmalarını ve gerekli ihtiyat tedbirler ini almalarını ve kötü alışkanlıkların peşinden gitmemele rini gerektirm ektedir
Kadının Mahrem Olmayan Erkekle Tokalaşması
Makıl Bin Yesar r.a.'den merfuan; "Kişinin başına demirden çivi çakılması yabancı kadına dokunmasından daha iyidir." Diğer hadiste:
"Gözler zina ederler. Onun zinası harama bakmaktır. Eller ve ayaklarda zina ederler. Onların zinası yabancı kadına dokunmak ve harama gitmektir . Ferc (tenasül uzvu) onu ya tasdik eder yada tekzib."
Kadının mahremler inden olmayan bir erkekle tokalaşması haramdır. Nur suresi 30. ve 31.ayetle rinde hem erkeklere hem kadınlara gözlerini haramdan sakındırmaları emrolunmuştur. Evla kıyas (veya kıyası celi=delaletün nas) ile dokunmak da yasaktır. Yukarıdaki hadisi şerifler de bu hususu daha açık bir şekilde ortaya koymuştur.

Ayrıca İsra suresi 32. ayeti ile sadece bilfiil zina değil, zinaya yaklaşmak bile yasaklanmıştır. Dolayısı ile İsra suresi 32. ayeti de erkeğin yabancı kadına veya kadının yabancı erkeğe bakmasının haram olmasına delildir; “Zinaya yaklaşmayın, gerçekten o, 'çirkin bir hayasızlık' ve kötü bir yoldur.”
Fetva davet ve irşad dairesi genel başkanı Şeyh Abdülaziz b. Abdullah b. Bâz, İslamî Davet Kurulunun bastığı Fetvalarında şunları söylemektedir:
“Mahrem olmayan kadınlarla tokalaşmak mutlak olarak caiz değildir; kadınların genç ya da yaşlı olmaları arasında fark yoktur. Tokalaşan erkeğin de genç ya da yaşlı olması fark etmez. Çünkü bu durumda her iki taraf için de fitne tehlikesi vardır. Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’den gelen şu rivayet sahihtir: “Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’in eli asla bir kadının eline değmemiştir; o kadınlarla ancak sözlü olarak beyatleşirdi.” Kadının erkekle arada bir engel bulunduğu halde tokalaşması ile bir engel bulunmaksızın tokalaşması arasında da fark yoktur. Çünkü bu husustaki deliller geneldir. Ayrıca fitneye götüren bu yolun kapalı tutulması da gerekmekt edir…”
Şeyh Muhammed Emin eş-Şankitî, Advau’l-Beyân adlı tefsirind e şunları söylemektedir: “Şunu bil ki yabancı bir erkeğin kendisi için yabancı olan bir kadın ile tokalaşması caiz değildir. Onun bedeninin böyle bir kadının bedeninin herhangi bir yerine temas etmesi de caiz değildir. Buna dair bir takım deliller şöyledir:
1- Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem’in “Ben kadınlarla tokalaşmam” dediği sabittir. Yüce Allah da: “And olsun sizin için Allah’ın Rasulunde uyulacak güzel bir örnek vardır” (el-Ahzab, 33/21) buyurmakt adır. O halde ona uyarak kadınlarla tokalaşmamamız gerekir. Az önceki hadisi gerekli açıklamalar ile birlikte Hac Sûresi tefsirind e söz konusu etmiş bulunmakt ayız. Bu hadisi ihramlı halde iken ve bunun dışındaki hallerde erkeklere asfura boyanmış kıyafetleri giyinmeni n yasaklığına delil olarak zikretmiştir. el-Ahzab suresinde bu, hicap ayetiyle ilgili olarak da onu söz konusu ediyoruz. Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem’in bey’at zamanında kadınlar ile musafaha etmemesi (tokalaşmaması) erkeğin kadın ile tokalaşmayacağına ve onun bedeninin herhangi bir bölümünü kadının bedenine değmemesi gerektiğine açık bir delildir. Çünkü dokunmanın en hafif çeşidi tokalaşmaktır. Tokalaşmanın gerektiği bir vakit olan beyatleşme vaktinde Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem’in tokalaşmayı terk etmesi, caiz olmadığının delilidir . Kimse de ona muhalefet edemez. Çünkü o sözleri, fiilleri ve takriri ile ümmeti için şeriat koyandır.
2- Daha önce açıkladığımız üzere kadın bütünüyle avrettir. Onun hicaba bürünmesi gerekir. Gözü haramdan koruma emrini ancak fitneye düşmek korkusund an vermiştir. Şüphesiz bedenin bedene değmesi gözle bakmaya nisbetle insanın duygularını galeyana getirmekt e ve fitneye çağırmakta daha güçlü bir etkendir. İnsaflı herkes bunun doğruluğunu çok iyi bilir.
3- Böyle bir iş yabancı bir kadından zevk almaya sebeptir. Çünkü günümüzde takva azalmış, emanet diye bir şey kalmamış, şüpheli hallerden uzak durmak (vera) görülmez olmuştur. Bizlere defalarca nakledild iğine göre avamdan olan bir takım kocalar baldızlarını ağızlarından öpmekte ve icma ile haram olan bu öpüşmeyi selamlaşmak diye adlandırarak: Ona selam ver demekte ve bununla onu öpmeyi kastetmek tedirler. Herhangi bir şüphenin söz konusu olmadığı gerçek şu ki; bütün fitnelerd en, şüpheli hallerden ve sebepleri nden uzak kalmak gerekir. Bunların en büyüklerinden birisi de erkeğin kendisi için yabancı olan bir kadının bedenine herhangi bir şekilde dokunmasıdır. Harama götüren bir yolun ise kapatılması gerekmekt edir…”
 
Üst Ana Sayfa Alt