Âleykum selam we rahmetullah;s.a abi
ikincisi bu zinet esyalarinda bilezigi demiyorumda, kolye, gerdanlik gibi seylere zekat dusuyormu dusmuyormu?
dusmez diyorlar ama bi hadisde bi kadin kiziyla geliyor kizin elinde 2 kalin bilezik var diyor peygamber sav bunun zekatini verdin mi vs sonra vermedim deyince Allah diyor bunun yerine 2 atesten halka katmasini istermisin hadisi aklima geliyor arada baglanti kurunca bu dedigim gerdanlik ve kolyeye dusuyor gibi geldi
s.a
Cumhura göre kadının kendine ait olan zinet / takı eşyalarında zekat vermez; fakat Hanefi mezhebi muctehidlerince ve zekat vermesi gerekir.
Ancak "Kadının zînetine zekat düsmez" diyen alimler, kadının zînet esyasının örfe ve içtimai mevkisine göre normal olmasını ve zekattan servet kaçırma gibi bir niyet taşınmamasını şart koşmuslardır. İsrafa ve gösterişe kaçan veya zekatının verileceği kanaatindedirler. (Hukuk-u Islamiyye Kamusu, C. 4, Sf: 112)
İki Görüş ve Delilleri:
Zînet Eşyasına Zekat Düşer Diyenler ve Delilleri:
Amr b. Şu'ayb'ın babası vasıtasıyla dedesinden rivayet ettiğine göre bir kadın, kızı ile beraber Rasûlullah (s.a.v.)'a geldi. Kızının kolunda kalın iki tane altın bilezik vardı.
Rasûlullah (s.a.v.) kadına: "Bunun zekâtını veriyor musun?" buyurdu. Kadın: Hayır, dedi.
Rasûlullah (s.a.v.): "Kıyamet gününde Allah'ın onların yerine sana ateşten iki bilezik taktırması hoşuna gider mi?" deyince,
kadın hemen onları çıkarıp Peygamber (s.a.v.)'e uzattı ve şöyle dedi: İkisi de aziz ve celil olan Allah'a ve Rasulune (ait)'dir.
(Ebu Davud, Zekat: Bab 4, Hadis no: 1563; Nesâî, zekât 19; Tirmizî, zekât 12; Ahmed b. Hanbel, 11-178, 204, 208; VI-452, 453, 455, 461)
Bu hadis süs olarak kullanılan ziynet eşyasının zekâtını vermenin vâcib olduğuna delâlet etmektedir.
Ebû Hanife ve arkadaşları, Meymûn b. Mihrân, Mucâhid ve Zuhrî bu görüştedirler. Aynı zamanda bu görüş, Ömer, İbn Mes'ûd, İbn Abbâs ve İbn Ömer'den de rivayet edilmiştir. Ayrıca Saîd b. el-Museyyeb, Saîd b. Cubeyr, Atâ, Muhammed b. Şîrîn ve Tâvûs'un da görüşü budur.
Bunlar altın ve gümüş kapların da zekâtını vermenin vâcib olduğunu söylemişlerdir. Delilleri bu hadis ile "Altınla gümüşü biriktirip onları Allah yolunda sarf etmeyenler (var ya) işte onlara elîm bir azabı müjdele!" (Tevbe 34) âyetidir
Abdullah b. Şeddâd b. el-Hâdî'den rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.)'in hanımı Âişe'nin huzuruna girdik.
Âişe dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) yanıma girdi.
Eller (parmaklar)'imde büyük gümüş yüzükler gördü de: "Bu nedir? ya Âişe!" dedi.
Ben de: Onları senin için süsleneyim diye yaptım, ya Rasûlullah! dedim.
Rasûlullah (s.a.v.): "Onların zekâtını veriyor musun?" diye sordu.
Ben de: Hayır (dadim) veya Allah'ın dilediği bir şey söyledim.
O da: "O ateş(e girmen) için sana yeter", buyurdu
(Ebu Davud, Zekat: Bab 4, Hadis no: 1565; Hakim, el-Mustedrak, I, 390)
Zînet Eşyasına Zekat Düşmez Diyenler ve Delilleri:
İmam Mâlik, İmam Şafiî, Kasım b. Muhammed, Şa'bî, Katâde, Muhammed b. Ali, Ebû Ubeyd, İshak ve Ebû Sevri, "süs olarak kullanmak için alınan ziynet eşyası zekâta tabi değildir" demişlerdir. Bu görüş aynı zamanda Câbir, Enes, Âişe, Esma ve bir kavle göre, İbn Ömer'den rivayet edilmiştir.
Delilleri Dârakutnî'nin Câbir'den rivayet ettiği hadistir.
Câbir'in merfû olarak rivayet ettiği hadis şudur:
"Ziynet eşyası zekâta tabi değildir"
(Dârakutni, Sunen, 2 : 107; Bu hadisi Taberanî Cabir'den rivayet etmiştir. Beyhakî diyor kî: Hadisin aslı yoktur. Ancak, merfu olmaksızın Cabir'in kendi sözü olarak rivayet edilmiştir. el-Mecmû', VI, 32)
Bu hadis, tenkid edilmiş senetlerle rivayet edilmiştir.
Bir başka delilleri; Mâlik'in Muvatta'da Abdurrahmân b. el-Kâsım'ın babasından rivayet ettiği, "Âişe, kardeşinin yetim kızlarına bakıyordu, onların ziynet eşyası olduğu halde zekâtını vermiyordu" haberiyle;
Nâfi'den rivayet ettiği "Abdullah b. Ömer'in kızları ile cariyelerinin ziynet eşyası vardı da onların ziynet eşyasından zekât vermezdi" haberidir. Beyhakî de Amr b. Dînâr tarikiyle şunu rivayet etmiştir:
"İşittik ki İbn Halid, Câbir b. Abdullah'a: Ziynet eşyasının zekatı var mıdır? diye sordu.
Câbir: Hayır, dedi.
İbn Hâlid: Bin dinar olsa da mı? deyince,
Câbir; Daha fazla olsa da, cevabını verdi." (Beyhâki)
Bazıları da "ziynet eşyasının zekâtını vermek, ömürde bir sefer vâcibdir," demişlerdir. Bu kavi Enes'ten rivayet edilmiştir.
Hattâbî dedi ki, "âyetin zahiri onun vâcib olduğunu söyleyenlerin görüşünü desteklemektedir ki, bu eser de onu te'yid etmektedir. Vâcib olmadığını söyleyenlerin delili olarak bazı eserler vardır. Ancak ihtiyatlı olanı, verilmesidir."
İbn Kattan bu hadisin isnadının sahih olduğunu söylemiştir. Tirmizî de bunu İbn Lehîa târikiyle Amr b. Şuayb'tan rivayet etmiş ve demiştir ki: "bu, el-Musennâ b. es-Sabbah'ın Amr b. Şuayb hadisin bir benzeridir, el-Musennâ b. es-Sabbâh ile İbn Lehîa hadis rivayet etmede zayıftırlar. Bu konuda Peygamber (s.a.v.)'den rivayet edilen sahih bir şey yoktur."
Şafii mezhebinin azhar olan görüşe göre, kadınlar için mubah olan halhal, bilezik, zincir, küpe ve benzeri zinetlerden zekât vermek gerekmez. Çünkü bunlar mubah bir kullanış için hazırlanmıştır. İşte çalıştırılan hayvanlara benzemektedirler. (Muğni'l-Muhtâc, 1/390 vd.; el-Mecmû', VI, 29; el-Muhezzeb, 1,158 vd; el-Hadramiyye, 102)
Hanbeli mezhebinin kuvvetli olan görüşüne göre, giyinmek yahut emanet olarak verilmek üzere kadının sahib olduğu zinet eşyasından zekât vermek gerekmez. Bunun gibi, bu zinetleri kullanmak kendilerine haram olanlann da zekât vermesi gerekmez. Meselâ, bir erkek kadınlara ödünç olarak vermek üzere edindiği zinet eşyası ile erkeklere ait zinetleri yine erkeklere emanet olarak vermek üzere edinen kadınlara da bunlardan zekât vermek gerekmez. (el-Muğnî, III, 9-17; Keşşafu'l Kınâ, II, 272-275)
Özet olarak: Cumhura göre kadınlann mutat, israf ve mubalağaya kaçmayan zinet eşyasından zekât vermek gerekmez. Çünkü Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zinet eşyasından ötürü zekât yoktur."
(Dârakutni, Sunen, 2 : 107; Bu hadisi Taberanî Cabir'den rivayet etmiştir. Beyhakî diyor kî: Hadisin aslı yoktur. Ancak, merfu olmaksızın Cabir'in kendi sözü olarak rivayet edilmiştir. el-Mecmû', VI, 32)
Bu görüş Aişe, Esma binti Ebu Bekir ve İbni Ömer'in görüşüdür. Bu gibi zinetler mubah olan kullanma için aynlmıştır. Dolayısıyla bunlardan zekât vermek gerekmez. Bunlar çalıştırılan hayvanlarla giyinilen elbiselere benzemekledirler. İslâm ise zekâtı sahibi atıl bıraksa da gelişen, büyüyen ve gelir getiren mallar için farz kılmıştır. Mubah olan zinet eşyasında büyüme ve gelişme yoktur. Ancak biriktirmek gayesiyle yahud açıkça israf olacak şekilde ve mutadın dışına çıkacak şekilde biriktirilen mallarla erkeklerin kendileri için zinet olarak kullandıkları yahut kaplarda, hediyelerde, heykellerde ve benzeri yerlerde kullanılan mallardan zekât vermek gerekir.
Hanefi'lere göre: Şu mallardan zekât vermek farzdır: İster külçe olsun, ister döküm olsun, ister kap olsun ister başka türlü olsun, erkek ve kadınların süs olarak kullandıktan zinet eşyasından zekât vermek farzdır. Çünkü altın ile gümüş büyüyen mallardır. Bunlarda büyüdüğünün delili de vardır. Bu da yaratılışları itibarıyla bunların ticaret için hazırlanmış olmasıdır. Elbise böyle değildir. Altın ile gümüş aynı zamanda semen, bedel olarak yaratılmışlardır. Nasıl bulunurlarsa bulunsunlar, sahibi bunların zekâtını ödeyecektir. Şu hadis-i şerif de onları desteklemektedir:
"Peygamber (a.s) elinde iki bilezik bulunan bir kadına: "Zekatını veriyor musun?" diye sordu.
Kadın, hayır diye cevab verdi.
Peygamber (a.s) bunun üzerine: "Allah'ın sana ateşten iki bilezik takmasından hoşlanır mısın?" buyurdu.
(Beyhâki)
Şafiîler dışındaki fakihlere göre zekât vermek farz olan zinet eşyasında muteber olan ağırlıktır, kıymet değildir. Bir kimse iki yüz dirhem değerinde zinet eşyasına sahib olsa, fakat ağırlığı iki yüz dirhemden az olsa, bunlardan ötürü zekât vermek kendisine farz değildir. Eğer ağırlık olarak iki yüz dirheme ulaşırsa o takdirde kıymeti iki yüz dirhemden az olsa da zekât vermesi farzdır.
Zekât vermenin farz kılındığı zinet eşyasında, kıymeti ile ağırlığı farklı olunca, ağırlığına değil kıymetine itibar edilir. Kaplarda olduğu gibi kendisi haram olan zinetler mustesnadır. Bunlarda kıymete değil, ağırlığa itibar edilir.
Hanbelîler zinet eşyasının ticaret için olmasını istisna etmişlerdir. Eğer zinet eşyası ticarî olursa, o takdirde kıymet üzerinden zekata tabi olur. Eğer değeri altın ve gümüş nisablarına ulaşırsa bundan ötürü zekât vermek gerekir. Çünkü zekât kıymetle ilgilidir. Ticarî olmayan zinet eşyasının zekâtını ise kendisinden vermek gerekir. O zaman da değer ve ağırlığının nisab miktarına ulaşmasına itibar olunur.
Netice olarak diyebiliriz ki, hadisten anlaşıldığına göre ziynet eşyası, zekâta tâbidir. Bu konuda âlimler arasında ihtilâf vardır. İhtiyatlı olan görüş, sosyal hayat dini olan İslam'ın fakirleri koruma açısından zekâtını vermenin vâcib (daha doğru) olduğudur.