Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kadınlar Ile Erkeklerin Bir Arada Bulunmasının Hükmü

I Çevrimdışı

islami bilgiler

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kur’an ve Sünnet, kadınların ve erkeklerin karışık bulunmalarını yasakladığı gibi, buna vesile olan her şeyi de haram kılar. Bunun Kur’an-ı Kerim’deki delilleri;
1- Allah Teala buyuruyor ki;

(وقرن في بيوتكن ولا تبرجن تبرج الجاهلية الأولى وأقمن الصلاة وآتين الزكاة وأطعن الله ورسوله إنما يريد الله ليذهب عنكم الرجس أهل البيت ويطهركم تطهيراً، واذكرن ما يتلى في بيوتكن من آيات الله والحكمة إن الله كان لطيفاً خبيراً)

“Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. Evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah, her şeyin iç yüzünü bilendir ve her şeyden haberi olandır.”(Ahzab 33-34)

Allah Azze ve Celle’nin bu emri, bütün mümin ve Müslüman kadınları kapsamaktadır. Böylece fesat vesilelerinden uzaklaşarak korunmuş olacaklardır. Zira kadınların ihtiyaç haricinde dışarı çıkmaları, açılıp saçılma ve yabancı erkekle halvet gibi pek çok kötülüklere sebep olmaktadır. Sonra kadınlar, kendilerini kötülük ve çirkinliklerden alıkoyacak olan Salih ameller işlemekle emrolunuyorlar. Bunlar da, namaz kılmaları, zekat vermeleri, Allah’a ve Rasulüne itaat etmeleridir.

Bundan sonra da kendilerine hem dünyada hem ahirette faydalı olacak şeylere yönlendiriliyorlar; Kur’an-ı Kerim okumak ve ona tabi olmak, peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in tertemiz sünnetine sarılmak. İşte bunlar kalbi cilalandırır, pisliklerden temizler, hakka ve doğruya irşat eder.

Allah Azze ve Celle, kadınların evde durmasını emrederken; “قرار " kelimesini kullanıyor. Bu da demektir ki; kadının evde durmasında nefsi için istikrar, kalbi için rahat, göğsü için inşirah (genişleme) vardır. Evden çıktığında ise, nefsine sıkıntı, kalbine endişe, göğsüne de darlık hasıl olur.

2- Allah Azze ve Celle buyuruyor ki;

(يا أيها النبي قل لأزواجك وبناتك ونساء المؤمنين يدنين عليهن من جلابيبهن ذلك أدنى أن يعرفن فلا يُؤذين وكان الله غفوراً رحيماً)

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman başlarını ve yüzlerini kapatacak şekilde) dış örtülerinden (çarşaflarından bir kısmıyla) üzerlerine örtmelerini söyle. Onların tanınıp ta incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Ahzab 59)

Kadınlara ihtiyaçları olduğu zaman, kalpleri hastalıklı olanların eziyetlerine maruz kalmamaları için bütün vücutlarını örten bir dış örtüsüyle çıkmaları emrediliyor.
Hal böyle olunca, nasıl olur da kadınlar erkeklerin aralarına girer, onlarla ihtilat eder ve ihtiyaçlarını onlara arz ederler? Bu gidişat, hayâlarını kaybetmelerine sebep olur!

3- Allah Azze ve Celle buyuruyor ki;

(قل للمؤمنين يغضوا من أبصارهم ويحفظوا فروجهم ذلك أزكى لهم إن الله خبير بما يصنعون، وقل للمؤمنات يغضضن من أبصارهن ويحفظن فروجهن ولا يبدين زينتهن إلا ما ظهر منها وليضربن بخمرهن على جيوبهن)

“(Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.

Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.”(Nur 30-31)

Allah Azze ve Celle, peygamberi aleyhissalatu vesselama, mümin erkek ve kadınlara gözlerini sakındırmalarını, avret yerlerini zinadan korumalarını tebliğ etmesini emretmektedir.
Sonra Allah, bunun kendileri için daha temiz olduğunu açıklıyor. Bilinmektedir ki, avret yerlerini çirkinliklerden korumak, ancak onun vesilelerinden uzak durmak ile olur.

Şüphe yok ki, çalışma alanlarında ve başka yerlerde kadınların erkeklerle karışık olmaları, birbirlerine bakmalarını gerektirecektir ki bu, fuhşa düşmelerinin en büyük vesilesidir. Müminlerden talep edilen bu iki emir, çeşitli yerlerde erkekler ile kadınların bir arada bulunmalarına imkan vermemektedir.

Şüphesiz erkeklerle kadınların beraber bulunmaları, gözlerin sakındırılmasına, avret yerlerinin korunmasına ve nefislerin temiz kalmasına mani olmaktadır.
Böylece Allah Azze ve Celle, mümin kadınlara, gözlerini sakınmalarını, avretlerini korumalarını, kendiliğinden görünen yerler dışında zinetlerini göstermemelerini, örtülerini yakalarına salarak, başlarını ve yüzlerini örtmelerini emrediyor . Zira ayette geçen “الجيب ” (yaka) başı ve yüzü kapsar.

Şu halde kadın, erkeklerle bir arada bulunursa ve onlarla beraber çalışırsa, gözlerini nasıl sakınacaklar, avretlerini korumaları ve zinetlerini göstermemeleri nasıl mümkün olacaktır?
Kadınlar ile erkeklerin karışık bulunmaları, bahsedilen sakıncalara düşülmesinin bir garantisidir.

İslam, haram kılınan sakıncalara ulaştıran vesileleri de haram kılar. Bu yüzden kadınların erkeklere yumuşak konuşmalarının erkekleri tamaha düşürdüğü için haram kılındığını görürüz;

Allah Azze ve Celle buyuruyor ki;

(يا نساء النبي لستن كأحد من النساء إن اتقيتن فلا تخضعن بالقول فيطمع الذي في قلبه مرض)

“Ey peygamber kadınları, siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allâh'ın buyruğuna karşı gelmekten) korunuyorsanız, sözü yumuşak bir edâ ile söylemeyin ki, kalbinde hastalık bulunan kimse tamah etmesin; güzel, (kuşkudan uzak bir biçimde) söz söyleyin.”(Ahzab 32)

Yani kalbinde şehvet hastalığı olanlar kastedilmektedir. Öyleyse ihtilat olduğu takdirde bundan nasıl korunulabilir?

Şurası bedihi (apriori) olarak bilinmektedir ki; kadın, erkeklerin bulunduğu yerlere girince, mecburen onlarla konuşacak, birbirlerine karşı konuşmalarını inceltecekler, şeytan da fuhşa düşürene kadar geri planda çirkinliği süsleyecek ve güzel gösterecektir.

Allah Azze ve Celle, kadınlara hicabı emretmekle ve ihtilatı yasaklamakla çok hikmet sahibi ve en iyi bilendir. Çünkü şüphesiz insanlar arasında iyisi ve faciri, temizi ve rezili bulunmaktadır. Örtünme ve ihtilattan sakınma, Allah’ın izniyle fitneden alıkoymakta, şehvet hastalıklarından uzaklaştırmakta, kadınların ve erkeklerin kalplerinin temiz kalmasını sağlamakta, itham edilmekten ve suizandan korumaktadır.

4- Allah Azze ve Celle buyurur ki;

(وإذا سألتموهن متاعاً فاسألوهن من وراء حجاب ذلكم أطهر لقلوبكم وقلوبهن)

“Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır.”(Ahzab 53)

Bu gösteriyor ki, yabancı kadınlardan bir şey istenilmesi, ancak erkekler ile kadınlar arasında birbirlerini görmelerini engelleyen bir perdenin bulunması halinde caiz olur. Kadının, dış elbisesiyle yüzünü ve vücudunu örttükten sonra en hayırlı örtüsü, kendisini yabancı erkeklerin görmesinden alıkoyan evidir
 
I Çevrimdışı

islami bilgiler

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kadın Erkek İhtilatı Haramdır

Bunun sünnetten delilleri şunlardır;

1- Ebu Hureyre r.a.’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;

"خير صفوف الرجال أولها وشرها آخرها، وخير صفوف النساء آخرها وشرها أولها"

“Erkeklerin en hayırlı safları ön sıralar, en şerli safları ise arka sıralardır. Kadınların en hayırlı safları arkalar, en şerli safları da ön sıralardır.”

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, kadınların erkeklerden uzaklaştırılmasının mecburiyetinden dolayı, Müslüman’ın Rabbine en yakın olduğu yer olan namazda, nefislerin şehvetlere karşı zaafı ve şeytanın vesveselerine muhatap olunması korkusuyla, Müslüman erkeğin ve Müslüman kadının fitne ve şüphe mevzilerinden uzak olmaları için böyle irşat ediliyorlar. Namazda dahi durum böyle olunca, namaz dışında nasıl olur da bunun aksi mümkün olabilir?
Bu, iki cinsin çalışma alanlarında ve başka yerlerde ayrı bulunmalarının mecburi oluşuna delil olmaktadır.

2- Abdullah Bin Mes’ud r.a.’den; Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem buyurdu ki;

"المرأة عورة فإذا خرجت استشرفها الشيطان، وأقرب ما تكون بروحة ربها وهي في قعر بيتها"

“Kadın avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan, bakışları ona çevirtir. Kadının Rabbine en yakın olduğu yer, evinin ortasıdır.”
Tıybî der ki; “Hemen anlaşılıveren odur ki; kadın evinde olduğu müddetçe, şeytan, insanlara vesvese vererek tamaha düşüremez. Evinden çıktığında ise, hem tamah eder, hem ona tamah edilir. Zira şeytanın en önemli tuzak kapısı kadınlardır.”

Münziri der ki; “Şeytan bakışları kadına çevirtir ve vesvese verir. Çünkü evinden çıkmakla kendisine musallat olunmasına sebep olmuştur.”

3- Ümmü Humeyd es Saidiye r.a., Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’e gelip der ki;

عن أم حميد الساعدية رضي الله عنها أنها جاءت إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقالت: يا رسول الله إني أحب الصلاة معك، فقال: "قد علمت أنك تحبين الصلاة معي، وصلاتكِ في بيتك خير لكِ من صلاتكِ في حجرتكِ، وصلاتكِ في حجرتكِ خير لك من صلاتكِ في داركِ، وصلاتكِ في داركِ خير لكِ من صلاتكِ في مسجد قومكِ، وصلاتكِ في مسجد قومكِ خير لكِ من صلاتكِ في مسجدي"

“Ey Allah’ın Rasulü! Ben seninle beraber namaz kılmak istiyorum .” Bunun üzerine buyurdu ki;
“Benimle namaz kılmak istediğini biliyorum . Lakin evinin ortasında kıldığın namaz, evinin avlusunda kıldığı namazdan hayırlıdır. Evinin avlusunda kıldığın namaz da, mahalle mescidinde kıldığın namazdan hayırlıdır. Mahalle mescidinde kıldığın namaz ise, senin için benim şu mescidimde kıldığın namazdan hayırlıdır.”

Bu saliha ve takvalı hanım sahabiyenin, ahlaklı ve dindar olmasına rağmen, Rasulullah salallahu aleyhi ve sellem ona daha doğru ve daha hayırlı olanı açıklamış, ona namaz kılabileceği yerleri fazilet sırasına göre saymıştır. Fazileti en az olan yer, evine en uzak olan yerdir. Çünkü evi dışında daha fazla yol yürüyecek ve bakışlara daha çok maruz kalacaktır.
Bu da gösteriyor ki, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, kadınları mümkün mertebe evinden çıkmaktan alıkoymak istemekte, onların dışarı çıktıkları takdirde meydana gelebilecek tehlikelere işaret etmektedir.

Takvalı ve saliha bir kadının, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile namaz kılmak için çıkması müstehap olmadığına göre, kadının ders için, çalışmak için, siyasi alanlara ve gezmek için çıkabileceği nasıl söylenebilir ve onlar nasıl olur da dışarı çıkmaya davet edilir!?

4- Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, kadınların yanına girmekten ve onlarla yalnız kalmaktan sakındırmıştır.

Utbe Bin Amir r.a.’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;

"إياكم والدخول على النساء، فقال رجل من الأنصار: أفرأيت الحمو؟ قال: الحمو الموت"

"Sizleri kadınların yanına girmekten sakındırırım." Ensar’dan biri dedi ki;
"Ya Rasulullah! Kocanın akrabalarına ne dersin?" Buyurdu ki;
"Kocanın akrabaları ölüm (gibi kaçınılması gereken bir durum) dur."

İbni Abbas r.a.’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;

"لا يخلون رجل بامرأة إلا مع ذي محرم"

“Bir erkek, bir kadın ile yanlarında mahremleri olan bir kimse bulunmadan yalnız kalmasın.”

Amir Bin Rabia r.a.’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;

"ألا لا يخلون رجل بامرأة إلا كان ثالثهما الشيطان"

“Bir kadınla erkek yalnız kaldığında üçüncüleri şeytan olur."
Bütün tecrübelerden bilinmektedir ki, bu hadislerde sakındırılan kadın erkek ihtilatı, o toplumu fitneye düşürür.

5- Gözleri harama bakmaktan sakındıran hadisler; Cerir radıyallahu anh der ki;

"سألت رسول الله صلى الله عليه وسلم عن نظرة الفجأة، فأمرني أن أصرف بصري"

"Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e aniden (yabancı kadına) bakışın hükmünü sordum; gözümü derhal başka tarafa çevirmemi emretti.
Büreyde r.a.’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ali radıyallahu anh'e buyurdu ki;

" يا علي لا تتبع النظرة النظرة، فإن لك الأولى وليست لك الآخرة"

"Ya Ali! bir bakışına bakış ekleme zira birincisi lehine ise de ikincisi aleyhinedir."

İbni Abbas r.a.’dan;

"كان الفضل بن عباس رديف رسول الله صلى الله عليه وسلم فجاءته امرأة من خثعم تستفتيه، فجعل الفضل ينظر إليها وتنظر إليه، فجعل رسول الله صلى الله عليه وسلم يصرف وجه الفضل إلى الشق الآخر"

"Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kurban gününde Mina'da Fadl Bin Abbas radıyallahu anh’ı bineğinin arkasına almıştı. Bu esnada bir kadın fetva sormaya gelmişti. Fadl bu kadına bakmaya başladı. Bunun üzerine Rasulullah aleyhissalatu vesselam Fadl'ın başını başka tarafa çevirdi."

Ümmü Seleme radıyallahu anha der ki;

"كنت عند رسول الله صلى الله عليه وسلم وعنده ميمونة، فأقبل ابن أم مكتوم، وذلك بعد أن أمرنا بالحجاب، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: احتجبا منه، فقلنا: يا رسول الله أليس أعمى لا يبصرنا ولا يعرفنا؟، فقال صلى الله عليه وسلم: أفعمياوان أنتما؟ ألستما تبصرانه"

"Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanındaydım. Yanında Meymune radıyallahu anha da vardı. İbni Ümmü Mektum radıyallahu anh çıkageldi. Bu hicab ayetinden sonra idi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ;

"Haydi ikinizde perde arkasına geçin" buyurdu. Dedik ki;
"Ya Rasulullah! o âmâ değil mi? Bizi ne görür ne tanır?" Buyurdu ki,
"Siz de mi körsünüz? Onu görmüyor musunuz?"
Hz. Aişe radıyallahu anha âmâ’dan örtünürdü. Ona; “O âmâ’dır seni görmez” denilince;
“Lakin ben onu görüyorum” demiştir.

Şüphe yok ki, İslam’a davet ve tebliğ amacıyla bile olsa, iki cinsin ihtilatı ister çalışma alanında, ister öğrenim alanlarında olsun, karşılıklı bakışın önüne geçilemez. Bu yüzden kadınlarla erkeklerin bir arada bulunmaları haramdır.

Sahabeler r.anhum, şer’î delillerin kadın erkek ihtilatını haram kıldığını bildikleri için, bundan sakındırmış ve engel olmuşlardır;

أنه دخلت على عائشة رضي الله عنها مولاة لها، فقالت لها: "يا أم المؤمنين طفتُ بالبيت سبعاً واستلمت الركن مرتين أو ثلاثاً، فقالت لها عائشة: لا آجركِ الله، لا آجركِ الله، تدافعين الرجال؟!!، ألا كَبَّرتِ ومررت"

1- Azatlı bir cariyesi, Aişe r.a.’nın yanına girmiş ve demiştir ki;
“Ey müminlerin annesi! Beyt’i yedi defa tavaf ettim ve Rükn’ü iki ya da üç kez selamladım.”
Aişe r.a. ona dedi ki; “Allah sana karşılık vermesin! Allah sana karşılık vermesin! Erkeklerin arasına mı girdin!? Tekbir getirip geçemez miydin?”

كان عمر بن الخطاب رضي الله عنه شديد الغيرة على النساء، فهو الذي أشار على النبي صلى الله عليه وسلم بحجب نسائه فوافقه القرآن، فعن أنس بن مالك رضي الله عنه أنه قال: قال عمر رضي الله عنه: قلت: يا رسول الله يدخل عليك البر والفاجر، فلو أمرت أمهات المؤمنين بالحجاب فأنزل الله آية الحجاب"

2- Ömer Bin el Hattab r.a., kadınlara karşı çok kıskanç idi. Bu yüzden Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e hicabı emretmesini işaret etmiş, bunun üzerine Kur’an’ın hicap emri buna muvafık gelmiştir.

Enes r.a.’den; Ömer r.a. dedi ki; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e;

“Ey Allah’ın Rasulü! Senin yanına iyiler de, kötüler de giriyor. Müminlerin annelerine hicabı emretsen” dedim. Bunun üzerine Allah Azze ve Celle hicap ayetini indirdi.”

وكان رضي الله عنه "ينهى الرجال عن الدخول إلى المسجد من باب النساء"

Ömer radıyallahu anh erkeklerin mescide kadınlara ayrılmış kapılardan girmesini yasaklardı.
Hafız İbni Hacer r.a. der ki; “el Fakihî – Zaide’den, - o da İbrahim en Nehaî’den naklediyor;

نهى عمران أن يطوف الرجال مع النساء، قال: فرأى رجلاً معهن فضربه بالدرة"

“İmran r.a., erkeklerin kadınlarla beraber tavaf etmesini yasakladı ve bir adamı onlarla beraber görünce onu kamçısıyla dövdü.”

3- İbni Cürayc, Atâ’dan naklediyor;

إذ منع ابن هشام النساء الطواف مع الرجال- قال: كيف يمنعهن وقد طاف نساء النبي صلى الله عليه وسلم مع الرجال؟، قلت: أبعد الحجاب أو قبل؟ قال: أي لعمري لقد أدركته بعد الحجاب، قلت: كيف يخالطن الرجال؟ قال: لم يكن يخالطن، كانت عائشة رضي الله عنها تطوف حَجْرة

“İbni Hişam kadınları erkeklerle beraber tavaf etmekten men edince dedi ki;

“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kadınları erkeklerle beraber tavaf ettiği halde onları bundan nasıl alıkoyarsın?” dedi ki; “Bunu hicap emrinden önce mi, yoksa sonra mı yapıyorlardı?”
“Ben onlara ancak hicap emrinden sonra yetiştim.”
“Peki erkeklerle kadınlar nasıl karışıyorlardı?”
“Karışmıyorlardı. Aişe r.a. erkekler arasına karışmadan, ayrı şekilde tavaf ediyordu.”
Bu haber gösteriyor ki, İslam’ın ilk yıllarında erkekler ile kadınlar karışıp, izdiham içinde tavaf etmiyorlardı.

4- Sevde r.a.’ya; “Kızkardeşlerinin yaptığı gibi hac ve umre yapsan olmaz mı?” denilince dedi ki;

قد حججت واعتمرت فأمرني الله أن أقرَّ في بيتي. قال الراوي: فوالله ما خرجت من باب حجرتها حتى أُخرجت جنازتها رضوان الله عليها

“Ben hac ve umre yaptım. Bunun üzerine Allah bana vakarla evde oturmamı emretti.” Ravi der ki; “Allah’a yemin olsun, o cenazesi çıkarılana kadar evinden çıkmadı.”

5- Ali Bin Ebi Talib r.a., kadınlar ile erkeklerin karışmasına karşı çıkarak dedi ki;

"ألا تستحيون ألا تغارون أن يخرج نساؤكم؟، فإنه بلغني أن نساءكم يخرجن في الأسواق يزاحمن العُلوج

“Hiç utanmıyor musunuz? Hiç kıskanmıyor musunuz? Duyduğuma göre kadınlarınız çarşılara çıkıyor ve kalabalığın arasına giriyormuş!”

عن الزبير بن العوام رضي الله عنه أن زوجته عاتكة بنت زيد شرطت عليه ألا يمنعها الخروج إلى المسجد فأجابها، فلما أرادت الخروج إلى المسجد للعشاء الآخر شق ذلك عليه ولم يمنعها، فلما عيل صبره خرج ليلة إلى العشاء وسبقها، وقعد لها على الطريق بحيث لا تراه، فلما مرت ضرب بيده على عَجُزها فنفرت من ذلك ولم تخرج بعدُ

6- Zübeyr Bin el Avam r.a., Atike Binti Zeyd ile evlenirken, onun; “Mescide çıktığında mani olmamasına dair” şartını kabul etmişti. Hanımının yatsı namazı için çıkması kendisine zor gelmeye başlayıp sabredemez hale gelince, bir gece ondan önce çıkıp onun yolu üzerinde bir yere gizlendi. Hanımı oradan geçerken arkasına vurdu ve kayboldu. Bundan sonra hanımı bir daha çıkmadı.”

وعن أبي عمر الشيباني أنه رأى عبد الله بن مسعود يُخرج النساء من المسجد يوم الجمعة ويقول: "أُخرجن إلى بيوتكن فهو خير لكُنَّ"

7- Ebu Ömer Şeybani’den; “İbni Mesud r.a. kadınların Cuma günü mescide çıktıklarını görünce dedi ki; “Evlerinize dönmeniz sizin için daha hayırlıdır.”

İbni Mesud r.a., kadınların evlerinde vakarla oturmalarını teşvik ederek dedi ki;

"إنما النساء عورة، وإن المرأة لتخرج من بيتها وما بها بأس فيستشرفها الشيطان، فيقول: إنك لا تمرين بأحد إلا أعجبته، وإن المرأة لتلبس ثيابها، فيقال: أين تريدين؟، فتقول: أعود مريضاً، أو أشهد جنازة، أو أصلي في مسجد، وما عَبَدت امرأة ربها بمثل أن تعبده في بيتها"

“Şüphesiz kadın avrettir. Kadın dışarı çıkmada sakınca görmezse, şeytan bakışları ona çevirtir ve denilir ki; “Sen bir kimseden hoşlanmasan ona uğramazsın.” Kadın dış elbisesini giyince ona denilir ki; “nereye gidiyorsun?” o da; “Hasta ziyaret etmeye veya cenazeye katılmaya ya da mescitte namaz kılmaya” der. Halbuki kadın, evinde yaptığı ibadet gibisiyle Rabbine ibadet edemez.”

Bütün bu rivayetlerden sonra İslam’ın ihtilata mani olmadığı ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabını bundan yasaklamadığı nasıl söylenebilir?

İşte bu, İslam’ın ilk yıllarındaki gidişatı, şer’î hükümleri bilen bir Müslüman’ın kabul edemeyeceği bir iftiradır!
 
I Çevrimdışı

islami bilgiler

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Asrı Saadette Kadınlar ile Erkekler İhtilat Etmemişlerdir!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında kadınlarla erkeklerin mescitlerde, çarşılarda, ilim meclislerinde, cihad alanlarında ve Müslümanların sorunları hakkındaki istişare toplantılarında bir arada bulundukları iddiası dikkate alınabilecek bir iddia değildir!
Mescitlerde ve yollarda ihtilat etmelerine gelince bu, ihtilata davet edenlerin arzuladığı biçimde bir kadın erkek karışması değildir! Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında erkek sahabeler, mescidin ön saflarında, kadınlar ise örtünmüş oldukları halde arka saflarda namaz kılıyorlardı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bayram günlerinde erkeklere vaaz ettikten sonra, hutbeyi işitemeyecek uzaklıkta bulunan kadınlara doğru yaklaşarak vaaz ediyordu.

عن عبد الرحمن بن عابس أنه قال: سمعت ابن عباس رضي الله عنهما قيل له: "أشهدت العيد مع النبي صلى الله عليه وسلم؟ قال: نعم، ولولا مكاني من الصغر ما شهدتُه، حتى أتى العَلَم الذي عند دار كثير ابن الصامت فصلى ثم خطب، ثم أتى النساء ومعه بلال فوعظهن وذكَّرهن وأمرهن بالصدقة"

Abdurrahm an bin Âbis r.a.’den; “İbni Abbas r.a.’ya; “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber bayram gününe katıldın mı?” diye sorulunca;

“Evet. Küçük yaşta olmasaydım katılamazdım. Kesir Bin Samit’in evi civarından bayrak getirilir, namaz kılındıktan sonra hutbe verirdi. Sonra Bilal r.a. ile kadınların bulunduğu yere doğru gider, onlara vaaz eder, sadaka vermelerini emrederdi .”

Hafız İbni Hacer der ki; “Sonra kadınlara doğru giderdi” sözü, kadınların erkeklerden ayrı bir yerde olduğunu gösterir. “Yanında Bilal olurdu” sözü, kadınlara vaazın bir edebi olması veya şahitlik gibi ihtiyaçlar sebebiyle erkeklerden birinin hazır olması hikmetine binaendir . Zira Bilal r.a., Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hizmetçisi ve zekat toplama görevlisi idi. İbni Abbas r.a. ise, kendisinin de belirttiği gibi, küçük olması sebebiyle orada bulunmuştur.”
Düşün ki, erkekler ve kadınlar, kalabalık cemaatler olmalarına rağmen, birbirlerine karışmamaya özen gösterilmiş, ihtilat men edilmiştir. Tek bir kadının erkekler ile beraber namaz kılması da bu hükme dahildir;

عن أنس رضي الله عنه أنه قال: "صلى النبي صلى الله عليه وسلم في بيت أم سليم، فقمتُ ويتيم خلفه، وأم سليم خلفنا"

Enes r.a.’den; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, (süt teyzesi olan) annem Ümmü Süleym’in evinde namaz kılar, ben ve yetim kardeşim onun arkasında saf olurduk. Ümmü Süleym ise bizim arkamızda namaza dururdu.”
Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, kadınların erkeklerle ihtilat etmemesi için mescidinde kadınlara özel bir kapı tahsis etmiştir. Ebu Davud, Sünen’inde;
(باب اعتزال النساء في المساجد عن الرجال)، “Kadınların Mescitler de Erkeklerden Ayrı Tutulması” diye bir başlık koymuş ve İbni Ömer r.a.’dan şu rivayeti kaydetmiştir;

"لو تركنا هذا الباب للنساء"

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem; “Şu kapıyı kadınlara ayırsak” buyurdu.” Nafi der ki; “İbni Ömer r.a. ölünceye kadar bir daha o kapıdan girmedi.”

Kadınlarla erkeklerin yolda karşılaşmamaları için erkekler, namaz bitişinde kadınlar mescidi terk edene kadar beklemekle emrolunurlardı.
Hind Bintul Haris r.a.’dan; Ümmü Seleme r.a. dedi ki;

"كان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا سَلَّم قام النساء حين يقضي تسليمه، ويمكث هو في مقامه يسيراً قبل أن يقوم. قال الإمام الزهري رحمه الله: نَرَى –والله أعلم- أن ذلك كان لكي ينصرف النساء قبل أن يدركهن أحد من الرجال". وفي رواية أخرى: "كان صلى الله عليه وسلم يُسَلِّم فينصرف النساء فيدخلن بيوتهن من قبل أن ينصرف رسول الله صلى الله عليه وسلم"

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem namazı bitirip selam verince, kadınlar derhal kalkarlar, Rasulullah ise kalkmadan önce bir müddet beklerdi.” Zührî dedi ki;

“Bunun sebebi, kadınların erkekler ile karşılaşmamaları içindir. Allahu a’lem.”

Diğer rivayetin metni şu şekilde; “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem namazı kılıp selam verince, kadınlar derhal evlerine dönmek üzere kalkarlardı.”

Hafız İbni Hacer der ki; “Bu hadiste sakıncaya sebep olan şeye karşı ihtiyatlı olmak ve ithama sebep olabilecek konumlardan uzak durmak gereği vardır. Kadınların erkeklerle yolda karşılaşması, evde ihtilattan daha çirkindir.”

İbni Kudame der ki; “Erkekler ve kadınlar bir imamın arkasında namaz kıldıkları zaman, selamdan sonra kadınlar çıkıncaya kadar erkeklerin beklemesi müstehaptır. Aksi halde kadın erkek ihtilatına sebep olunur.”

Kadınlara gece namaza mescide çıkmaları için izin verilmesi, karanlığın örtücülüğü sebebiyle fitneden uzak olmaları yüzündendir.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurur ki; “Gece mescide gitmeleri için kadınlara izin veriniz.”
Aişe r.a. diyor ki;

"كن نساء المؤمنات يشهدن مع رسول الله صلاة الفجر متلفعات بمروطهن، ثم ينقلبن إلى بيوتهن حين يقضين الصلاة، لا يعرفهن أحد من الغلس"

“Kadınlar Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber namaz kılmak için sabah namazına koku sürünmeden ve yüzlerini de örterek katılırlar, namazı kıldıktan sonra, kimsenin onları tanıyamayacağı karanlıkta evlerine dönerlerdi.”

Aynı şekilde kadınlardan, fitnenin davetçisi olan güzel koku ve süs bulundurmaktan sakınmaları istenmiştir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurur ki;

"إذا شهدت إحداكن المسجد فلا تَمسَّ طيباً"

“Siz kadınlardan biriniz, mescide geldiği zaman koku sürünmesin.”

"أيما امرأة أصابت بخوراً فلا تشهد معنا العشاء الآخرة"

“Herhangi bir kadın üzerine koku sürünmüşse bizimle yatsı namazına da gelmesin.”

ولقد تنبهت أم المؤمنين عائشة رضي الله عنها إلى خطر تساهل المرأة في خروجها من بيتها فقالت: "لو أن رسول الله صلى الله عليه وسلم رأى ما أحدث النساء لمنعهن المسجد كما مُنعت نساء بني إسرائيل"

Aişe r.a. kadınların bu konuda gevşek davrandıklarını görünce şöyle uyarmıştır; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, kadınların neler çıkardığını görseydi, İsrailoğullarının kadınlarının yasaklandığı gibi, bunları da mescide çıkmaktan yasaklardı.”

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kadınları, yolu ortalamaktan yasaklar, kenardan gitmelerini, erkeklerle ihtilat etmemelerini emrederek, yolda gidiş esnasında birbirlerine dokunmalarıyla fitneye sebep olmaktan sakındırırdı.

عن أبي أُسيد الأنصاري رضي الله عنه أنه سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول وهو خارج من المسجد وقد اختلط الرجال بالنساء في الطريق: "استأخرن، فإنه ليس لكن أن تحققن الطريق، عليكن بحافات الطريق"، فكانت المرأة تلصق بالجدار، حتى إن ثوبها ليتعلق بالجدار من لصوقها به

Ebu Useyd el Ensarî r.a.’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kadınlarla erkeklerin karışık bir halde yürüdüklerini görünce buyurdu ki;

“Kadınlar geri tarafa geçsin! Kadınların yol ortasından yürümeye hakları yoktur. Onlar kenarlardan yürümelidirler.” Bunun üzerine kadınlar kenardaki duvarlara o kadar yakın yürürlerdi ki, bazılarının elbisesi duvara takılırdı.”
 
I Çevrimdışı

islami bilgiler

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İlim Meclisler i ve Kadınlar
İlim meclisler ine gelince, peygamber sallallah u aleyhi ve sellem zamanında kadınlar asla erkeklerl e karışık bulunmazl ardı. Onlar, erkeklerd en ayrı olarak, mescidin arka taraflarında otururlar, vaazları, hutbeleri dinlerler ve dinlerini n hükümlerini öğrenirlerdi. Tabii ki, bu esnada tesettürlü bulunuyor lar, süslerini gizliyorl ardı. Bugün iki cinsin ilim meclisler inde ihtilat etmesini ortaya çıkarmak için bağrışanlar nerede, onlar nerede!..
Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş bir kimsenin; “Kız öğrenci, erkek öğrencinin sandalyes inin yanında oturabili r” demesi düşünülebilir mi?
Kadın zaruret gereği olarak evinden çıktığında şu şartları gözetmesi vaciptir;
1- Velisinde n (yani bekar ise babasından, evli ise kocasından) izin alması
2- Güzel koku sürünmemesi, süsten sakınması, şer’î tesettüre bürünmesi ve vakarlı olması
3- yabancı erkekler ile yalnız kalmaması, onlarla bir arada bulunmama sı
4- ev dışındaki işini en kısa zamanda bitirip derhal evine dönmesi
5- Çalışmak mecburiye tindeyse, mesleğinin ağır işler olmaması, tesettüre ve erkeklerl e bir arada bulunmama ya dikkat etmesi
Hicap emrinin gereği olarak yüz ve ellerin örtülü olması halinde bile, kadının erkek ile beraber oturması, yüzün ve ellerin açılmasına, süslerin ve güzelliklerin gösterilmesine ve fitneye sürükleyen diğer sakıncalara sebep olacaktır.
Bilinmekt edir ki, kız öğrencinin erkek öğrenci ile beraber oturması en büyük fitne kapısıdır. Allah’ın mümin kadınlara emrettiği hicabın terkine, Allah’ın belirttiği kimseler dışındaki kimselere zinetleri n açılmasına sebep olur. Allah Azze ve Celle buyurur ki;
(وقل للمؤمنات يغضضن من أبصارهن ويحفظن فروجهن ولا يبدين زينتهنَّ إلا ما ظهر منها وليضربن بخمرهن على جيوبهن ولا يبدين زينتهن إلا لبعولتهن أو آبائهن أو آباء بعولتهن أو أبنائهن أو أبناء بعولتهن أو إخوانهن أو بني إخوانهن أو بني أخواتهن أو نسائهن أو ما ملكت أيمانهن أو التابعين غير أولي الأربة من الرجال أول الطفل الذين لم يظهروا على عورات النساء)
“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunla r; namus ve iffetleri ni esirgesin ler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetleri ni teşhir etmesinle r. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanla r (köleleri), erkeklerd en, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyet lerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetleri ni göstermesinler.”(Nur 31)
Bazıları kadınların Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem ile beraber cihada katılmalarını öne sürerek ihtilatın caiz olduğunu iddia ediyorlar . Buna itibar edilemez. Zira onlar, mahremler i ile beraber çıkıyorlardı.
 
I Çevrimdışı

islami bilgiler

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kadınlar ve İstişare Meclisler i
Müslümanların işleri hakkında istişare meclisler ine gelince, ne peygamber sallallah u aleyhi ve sellem zamanında ne de raşid halifeler zamanında kadınlar asla istişare meclisler inin bir üyesi olmamıştır. Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem kadınlarla musafaha etmeden biat almıştır.
İslam tarihinin bazı safhalarında kadınların belli idarelere getirilmiş olması, üzerine hüküm bina edilecek bir delil değildir. İslam’ın hükümleri ancak Allah’ın kitabı ve Rasulü’nün sünnetindeki sabit delillerd en alınır. Sahabe bile olsa, ferdi tasarrufl ar ile delil getirilem ez. Selef alimleri Ali radıyallahu anh’ın şu sözünü ikrar etmişlerdir;
لا تعرف الحق بالرجال، اعرف الحق تعرف أهله
“Hakkı, kişilerle tanıyamazsın. Önce hakkı tanı, hak ehlini de tanırsın.”
Peygamber ler dışında herkesin yanlış yapması mümkündür. Enes r.a.’ın rivayet ettiği hadiste buyrulur ki;
"كل بني آدم خطَّاء"
“Her ademoğlu hata edicidir.”
İşte bu yüzden, seleften (sahabe ve tabiinden) bazılarının içki içtiklerini buluruz fakat “İçki içmek helaldir” diyemeyiz .
 
I Çevrimdışı

islami bilgiler

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah Azze ve Celle, Kadınlara Evde Oturmalarını Emrediyor!
İhtilatın, Müslüman toplumun ilerlemes i ve çağdaşlaşması için gerekli olduğu iddiasına gelince, İslam, Hicap ayetlerin in nüzulünden beri ihtilatı yasaklamıştır. Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem, sahabeler i, onlara en güzel şekilde uyan Tabiîn’in bu yasağı uygulamay a devam ettikleri sabittir. Bu hiçbir zaman Müslümanların ilerlemes ine engel olmadığı gibi, aksini iddia edenler de Allah ve Rasulünün açık emirlerin e kafa tutmaktadırlar.
Ümmetin önceki ve sonraki alimleri ve muhakkikl eri, Allah Teala’nın;
(وقرن في بيوتكن ولا تبرجن تبرج الجاهلية الأولى)
“Vakarınızla evleriniz de oturun. Önceki Cahiliye açılıp saçılması gibi açılmayın.” (Ahzab 33) ayetinden, Müslüman kadının evinde oturup zaruret haricinde dışarı çıkmamaları gerektiği ve onların yabancı erkeklerl e ihtilatının haram olduğu hükmünü çıkarmışlardır.
Allame İbnul Cevzi r.a. der ki; “Müfessirler, bu ayetin anlamının, vakar ve sükun ile evlerinde oturmalarının kadınlara emredildiğini, dışarı çıkmaktan yasaklandığını belirttiğini söylediler.”
İbni Cerir et Taberî; “Ayetin manası; vakar ve sukunetle evlerinde otursunla r demektir.”
İbni Kesir r.a. der ki; “Yani evlerinde oturmaya devam etsinler, zaruret haricinde çıkmasınlar.”
Kadı Ebubekir İbnul Arabî r.a. der ki; “Evlerinde sükûn ile otursunla r, oradan başka yere hareket edip çıkmasınlar demektir.”
Ahmed Mustafa el Meragî der ki; “Bütün kadınlara evlerinde oturmaya devam etmeleri ve ihtiyaç dışında çıkmamaları emrediliy or.”
Hasaneyn Muhammed Mahluf der ki; “Meşru bir mazeretle ri olmadıkça dışarı çıkmasınlar ve evlerinde oturmaya devam etsinler. Bütün kadınlar bu hükme dahildir.”
Şeyh Abdurrahm an Bin Sa’dî der ki; “Evlerinde karar kılsınlar. Zira bu, onlar için daha güvenilir ve daha koruyucud ur.”
Şeyh Ebubekir el Cezairî der ki; “Yani evlerinde sabit kalsınlar, mecbur kalmadıkça çıkmasınlar.”
Ebul A’la el Mevdudi der ki; “Kadının övülmeyen bir durum için çıkması uygun düşmez. Bilakis onlar için hayırlı olan evlerinde durmaya devam etmelerid ir.”
Kurtubî der ki; “Alimlerin ve lugatçilerin bu ayetin manası hakkında sözleri, kadınlara evde durmalarının emredildiğidir. Hitap peygamber hanımlarına ise de, başka bütün kadınlar da bu hükme dahildir.”
Suyutî, İbnu Ebi Hatem’den nakledere k der ki; “Allah Azze ve Celle, kadınları dışarı çıkmaktan yasaklıyor ve onların evlerinde karar kılmalarını, cenaze takibi için, mescidler ve Cuma için çıkmamalarını emrediyor .”
Şevkanî der ki; “Ayette kastedile n, kadınların evlerinde oturmaları ve istikrar etmelerin in emredilme sidir.”
Ebubekir el Cessas der ki; “Kadınlar evlerinde oturmakla emrolunmuşlar, çıkmaktan yasaklanmışlardır.”
Ebus Senâ el Alusi der ki; “Bütün kıraatler gösteriyor ki, peygamber hanımları ve diğer kadınlar evlerinde oturmakla emrolunmuşlardır.”
Ebu Cafer en Nehhas , Ebus Suud , el Vahidi , Begavi , Zemahşeri ve Nesefi de bu ayeti; “Evlerinde sebat etsinler, vakarla oturmaya devam etsinler” şeklinde tefsir etmişlerdir.
 
I Çevrimdışı

islami bilgiler

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu Emir Bütün Kadınlara Şamildir.

Burada hitabın yalnız Peygamber hanımlarına olduğunu iddia edenlerin bu iddiasının batıllığına gelince;

1- Mevcut şer’î hükümler ve kuvvetli deliller, bunun müminlerin annelerine özel olmadığını gösterir. Bilakis bütün kadınları kapsayan bir hükümdür. Lakin peygamber hanımlarının başkalarından şu farkları vardır;

(يا نساء النبي لستن كأحد من النساء)

“Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz.”(Ahzab 32)

(يا نساء النبي من يأت منكنَّ بفاحشة مبيّنةٍ يُضاعف لها العذاب ضعفين)

“Ey peygamber hanımları! Sizden kim açık bir hayâsızlık yaparsa, onun azabı iki katına çıkarılır.”(Ahzab 30)

ومن يقنت منكنَّ لله ورسوله وتعمل صالحاً نؤتها أجرها مرتين)

“Sizden kim, Allah'a ve Resûlüne itaat eder ve yararlı iş yaparsa ona mükâfatını iki kat veririz.”(Ahzab 31)

İşte bu ayetlerden sonra Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor;

(فلا تخضعن بالقول فيطمع الذي في قلبه مرضٌ وقلن قولاً معروفاً، وقرن في بيوتكن ولا تبرجن تبرُّج الجاهلية الأولى وأقمن الصلاة وآتين الزكاة وأطعن الله ورسوله)

“Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin. Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin.”(Ahzab 32-33)

Böylece bu ayetlerdeki emirler ve nehiyler bütün Müslüman kadınları kapsamaktadır. Hiçbir kimsenin; “Sözü yumuşatmak, açılıp saçılmak, namaz kılmak, zekat vermek, Allah’a ve Rasulüne itaat etmek gibi emirler ile yasaklar peygamber hanımlarına mahsustur” demesi caiz değildir!

Şüphesiz bu hükümler bütün Müslüman kadınlar için geçerlidir.

2- Müslüman kadınlar, bu hükümlere muhatap olmaya, peygamber hanımlarından daha önceliklidirler. Zira başkaları fitne ve fesada düşmeye daha müsaittirler. Özellikle de bozulmanın arttığı şu zamanda…

3- Şüphesiz Kitap ve Sünnet’te gelmiş deliller, sahih bir gerekçe olmadan ümmetten biri için has kılınamazlar. Bu durumda kıyamete kadar bu hükümler herkes için geçerli olur. Allah, peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem’i kıyamet gününe kadar iki ağırlık (Kitap ve Sünnet) ile göndermiştir;

(قل يا أيها الناس إني رسول الله إليكم جميعاً)

“De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim.”(A’raf 158)

(وما أرسلناك إلا كافة للناس بشيراً ونذيراً ولكن أكثر الناس لا يعلمون)

“Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler .”(Sebe 28)

(هذا بلاغٌ للناس ولينذروا به وليعلموا أنما هو إله واحدٌ وليذكر أولوا الألباب)

“İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir.”(İbrahim 52)

(وأوحي إليَّ هذا القرآن لأنذركم به ومن بلغ)

“Bu Kur'an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu.”(En’am 19)

Ebul A’la Mevdudi der ki; “Bazıları bu ayetlerdeki (Ahzab 32-33) emirlerin peygamber hanımlarına mahsus olduğunu iddia ettiler. Sorarız;

“Bu ayette geçen tavsiyelerden hangisi diğer kadınları ilgilendirmeyip yalnız peygamber hanımlarına mahsustur? Bu ayetleri okuyup düşün ve bana söyle, Müslüman kadınların dışarı çıkmaktan, erkeklerle yumuşak konuşmaktan, ilk cahiliye açılıp saçılması gibi açılmaktan sakınmaları gerekmiyor mu?

Onların namazı ve zekatı terk etmeleri, Allah ve Rasulüne itaat etmemeleri caiz midir?
Allah diğer kadınları kir içinde bırakmayı mı dilemektedir?!!”
 
I Çevrimdışı

islami bilgiler

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kadının Kocasına Hizmetini n Vacip Oluşu
“İslam, kadına, kocasına hizmeti, evinde durmayı ve çocuklarına bakmayı vacip kılmamıştır” iddiasına gelince;
1- İmam Buhari rivayet ediyor; Fatıma r.a. elindeki rahatsızlıktan şikayet ederek Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’e geldi ve ondan kendisine bir hizmetçi vermesini istedi. Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem O’na ve Ali r.a.’ya şöyle buyurdu;
"ألا أدلكما على خير مما سألتما؟ إذا أخذتما مضاجعكما فسبحا ثلاثاً وثلاثين، واحمدا ثلاثاً وثلاثين، وكبرا أربعاً وثلاثين، فهو خير لكما من خادم"
“Size bu isteğinizden daha hayırlısını göstereyim mi? Yatacağınız zaman otuz üç kere tesbih, otuz üç kere hamd edersiniz ve otuz dört defa da tekbir getirirsi niz. İşte bu, sizin için bir hizmetçiden daha hayırlıdır.”
2- Yine imam Buharî rivayet ediyor;
عن أسماء بنت أبي بكر رضي الله عنهما أنها كانت تعلف فرس زوجها الزبير وتسقي الماء وتحرز الدلو وتعجن وتنقل النوى على رأسها من أرض له تبعد عنها ثلثي فرسخ
Esma Binti Ebu Bekir r.a., kocası Zübeyr r.a.’ın atını sular, yemini verir, üç fersah uzak yerden kovalarla su taşırdı.
Birinci hadiste, Fatıma r.a., kocasına ve evine hizmetind en dolayı çektiği sıkıntı sebebiyle şikayet etmiş, Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem de, bunun kendisi için daha hayırlı olduğunu belirtmiştir.
İbni Habib - Esbağ - İbnul Macişun tarikiyle İmam Malik’ten rivayet ediyor; “Ev hizmetler i kadına düşer. Bu yüzdendir ki, Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem ev içindeki işleri Fatıma’ya, ev dışındaki işleri ise Ali r.a.’a vacip kılmıştır.”
İbnul Kayyım der ki; “Bunda şüphe yoktur. Kadınlardan şerefli olanı ile alçak olanı ve fakiri ile zengini arasında ayırım yapılamaz. Zira kadınların en şereflisi olan Fatıma r.a. kocasına hizmet ederdi.”
İkinci hadiste ise, peygamber sallallah u aleyhi ve sellem, Esma r.a.’nın kocasına hizmet ettiğini görünce ona; “Kocana hizmet etme, bu zulümdür” demedi! Bilakis, Zübeyr’in ve diğer sahabeler in hanımlarının kendileri ne hizmet ettikleri ni Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem biliyordu ve bunu kabul etmişti. Bu takrîrî bir sünnettir.
Muttalib Bin Abdullah Bin Hanteb r.a. der ki;
"دَخَلَت أيِّمُ العرب على سيد المرسلين أول العشاء عَروساً، وقامت آخر الليل تطحن- يعني: أم سلمة رضي الله عنها"
“Peygamber lerin efendisin in yanına Arapların en bereketli si olan gelin, düğün gecesinin başında girdi, gecesinin sonuna kadar un öğüttü. O, Ümmü Seleme radıyallahu anha idi.”
Şeyh Seyyid Sabık diyor ki; “İşin başında ve sonunda Müslümanların örfü anlattığımız şekilde devam etmiştir. Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem’in ve ashabın hanımlarını görmez misiniz? Onlar un öğütüyor, ekmek pişiriyor, yemek yapıyor, ev süpürüyorlardı. Bundan çekinen bir kadın olduğunu bilmiyoru z. Zaten kadınların bundan çekinmelerine de hoş bakılmazdı. Aksine, bu işlerde kusur ettikleri zaman döverlerdi. Bu işler, onlardan talep edilen bir hak olmasaydı, bununla mesul tutulmazl ardı. İşte doğrusu da budur.”
Ebu Muaz der ki; şayet “kadının kocasına hizmet etme ve çocuklarına bakma mecburiye ti yoktur” denilirse, onların da kocalarından kuru ekmek ve zeytinden başkasını istemeye hakları olduğu da söylenemez.
3- Buhari ve Müslim, Abdullah Bin Amr r.a.’dan rivayet ediyorlar; Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem buyurdu ki;
"المرأة راعية على بيت بعلها وولده وهي مسؤولة عنهم"
“Kadın, evindeki işlerden ve çocuğundan sorumludu r ve onların çobanıdır (gözeticisidir).”
4- Husayn Bin Mihsan r.a., halasından rivayet ediyor;
"حدثتني عمتي قالت: أتيتُ رسول الله صلى الله عليه وسلم في بعض الحاجة، فقال: أي هذه! أذاتُ بعلٍ أنتِ؟، قلتُ: نعم، قال: كيف أنت له؟ قلت: ما آلوه إلا ما عجزت عنه، قال: فانظري أين أنتِ منه، فإنما هو جنتكِ وناركِ
“Halam dedi ki; “Bir ihtiyacım için Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’e gitmiştim. Buyurdu ki;
“Ey şuradaki! Sen evli misin?”
“Evet” dedim.
“Kocana nasıl davranıyorsun?” buyurdu.
“Ona hizmette kusur etmiyorum” dedim. Bunun üzerine buyurdu ki;
“Onun yanındaki yerini gözet. Zira o senin ya cennetin yada cehennemi ndir.”
Şeyh Elbani r.a. der ki; “Bu hadisin zahiri, kadının kocasına itaat etmesinin vacip olduğunu gösterir. Bunda şüphe yoktur. Bu konuda üzerine düşenler, evindeki hizmeti görmesi ve çocuklarına bakması gibi şeylerdir.”
5- Allah Azze ve Celle buyurur ki;
(الرجال قوَّامون على النساء بما فضل الله بعضهم على بعض وبما أنفقوا من أموالهم فالصالحات قانتاتٌ حافظات للغيب بما حفظ الله)
“Allah'ın insanlard an bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucus udur. Onun için sâliha kadınlar (kocalarına gönülden) itaatkârdır. Allah'ın kendileri ni korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucud urlar.” (Nisa 34)
قال ابن عباس وغير واحد: يعني مطيعات لأزواجهن"، وقال ابن تيمية بعد ذكره لهذه الآية: "فالمرأة الصالحة هي التي تكون قانتة، أي مداومة على طاعة زوجها"
İbni Abbas r.a. ve başkaları dedi ki; “Bu ayetteki gönülden itaat eden kadınlar; kocalarına itaat edenlerdi r.”
İbni Teymiye r.a., bu ayet hakkında der ki; “Saliha kadın, kocasına gönülden itaata devam eden kadındır.”
6- Ebu Hureyre r.a.’den; Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’e; “Hangi kadın hayırlıdır?” diye soruldu. Buyurdu ki;
"التي تسره إذا نظر وتطيعه إذا أمر ولا تخالفه في نفسها ولا مالها بما يكره"
“Kendisine bakıldığında sevinç veren, emredildiğinde itaat eden, nefsinde ve malında hoşlanılmayan bir şeyle muhalefet etmeyen kadındır.”
Bu hadis ve önceki ayet, karı koca arasındaki şer’î hukukta, kadının, marufta kocasına itaatinin vacip olduğunu gösterir.
İbni Teymiye r.a. der ki; “Kadının, kocasına ev süpürme, yemek hazırlama, ekmek yapma, un öğütme gibi hizmetler le itaat etmesi vaciptir. Zira Allah’ın Kitabı kocayı ona efendi kılmıştır. Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’in sünneti de bunu göstermektedir.”
Bu sözlerden sonra Şeyh Elbani r.a. der ki; “İşte doğru olan da budur. Kadının ev hizmetler ini görmesi gerekir. Malik’in, Esbağ’ın, Ebu Bekir İbni Ebi Şeybe’nin, el-Cuzecanî’nin, selef ve halef alimlerin in kavli budur. Ayetin deliliyle, erkekler kadınlar üzerine idarecidi rler.”
 
I Çevrimdışı

islami bilgiler

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kadının Yüce Vazifeler i
Allah Azze ve Celle kadını ve erkeği, akıl, hissiyat ve beden olarak farklı özelliklerde yaratmıştır. Bunun için vazifeler i de farklıdır. Kadının en önemli vazifeler i; eş olma ve annelik vazifeler idir.
1- Eş olma vazifesi; Allah Azze ve Celle buyuruyor ki;
(هو الذي خلقكم من نفسٍ واحدةٍ وجعل منها زوجها ليسكن إليها)
“Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan O'dur.”(A’raf 189)
(ومن آياته أن خلق لكم من أنفسكم أزواجاً لتسكنوا إليها وجعل بينكم مودة ورحمة)
“Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun (varlığının) delilleri ndendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.”(Rum 21)
(والله جعل لكم من أنفسكم أزواجاً وجعل لكم من أزواجكم بنين وحفدة)
“Allah size kendi nefisleri nizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar yarattı ve sizi temiz gıdalarla rızıklandırdı.”(Nahl 72)
2- Annelik vazifesi; bu, kadın için en kutsal, en şerefli ve en önemli vazifedir . Bu yüzden Allah, annenin hakkını, babanın hakkından üstün tutmuştur. Analık vazifesi insan hayatının dört merhalesi ni kapsar; hamilelik, doğum, süt emzirme ve terbiye etme (yetiştirme)
Allah Azze ve Celle buyuruyor ki;
(ووصينا الإنسان بوالديه إحساناً حملته أمه كرهاً ووضعته كرهاً وحمله وفصاله ثلاثون شهراً)
“Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer.”(Ahkaf 15)
(ووصينا الإنسان بوالديه حملته أمه وهناً على وهن وفصاله في عامين أن اشكر لي ولوالديك إليّ المصير)
“Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanara k taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.”(Lukman 14)
(والوالدات يرضعن أولادهن حولين كاملين لمن أراد أن يتم الرضاعة)
“Emzirmeyi tamamlatm ak isteyen (baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirle r.”(Bakara 233)
 
I Çevrimdışı

islami bilgiler

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ma’mer Bin Raşid Cami(10/409) Bezzar(Keşful Estar-1490) Beyhaki(10/225,226) Deylemi(4326) Kudai Müsnedi Şihab(1/123) Beyhaki Şuab(7/411) Heysemi Mecmauz Zevaid(4/327) Suyuti Cemül Cevami(11397) İbni Kesir Camiül Mesanid(33/294) İbni Nasr Tazimu Kadris Salat(1/469,470) Zehebi Mizan(4/338) Semerkand i Bustanul Arifin(s.368) Suyuti Camiüs Sağir(5824) İbni Hacer Züherül Firdevs(2/346) Kurtubi Tefsiri(12/227) Acluni Keşful Hafa(2/105) Sa’dî Nevafihul Atira(1159) Suyuti Dürerül Müntasıra(118) Nebhani Fethul Kebir(8121) Gımari Fethul Vahhab(107) Munavi Kunuzül Hakayık(5009) Elbani Daiful Cami(3945) Hasendir.
İbnul Gars ve imam Suyuti hasen dediler. Elbani zayıf dedi. Bu rivayet Zeyd Bin Eslem’den mürsel olarak rivayet edilmiştir. Bezzar ve Beyhaki bunu Ebu Merhum (Abdurrahi m bin Kerdem) tariki ile Ebu Said r.a.’den merfuan rivayet etmişlerdir. Ebu Merhum (Abdurrahi m bin Kerdem) hakkında Ebu Hatem; “Mechul” dediyse de Zehebi onun meçhulül ayn olmadığını, meçhulül hal olduğunu belirtmiş, fakat sebt bir ravi olmadığını da söylemiştir. İbni Hibban onu Sükatta zikretmiş ve; “Hata eder” demiştir. Bkz.: İbnu Ebi Hatem Cerh ve Tadil(5/339) Buhari Tarih(6/101) İbni Hibban Sükat(7/133) İbnul Cevzi Duafa(2/102) Mizanul İtidal(4/337)
Derim ki; bu durumdaki bir ravinin tek kaldığı bu rivayet, Zeyd Bin Eslem’in mürsel rivayeti ile takviye olur ve hasen olduğuna hükmedilir. Heysemi’nin bu rivayetin ardından söylediği şu sözü ise zuhuldür; “Nesai Ebu Merhum’un güvenilir bir ravi olduğunu, İbni Main ise zayıf olduğunu söyledi” der. Allah onu affetsin, Heysemi, Ebu Merhum künyesiyle bilinen iki raviyi; Abdurrahi m Bin Kerdum ile Abdurrahi m bin Meymun’u karıştırmıştır.
Müslim(4/159)
“hasen, sahih” kaydıyla Tirmizi(1173) İbni Huzeyme(3/93) İbni Hibban(12/412,413) İbni Ebi Şeybe(2/157) Bezzar(5/428) Taberani(9/295,10/108) Deylemi(6713) Hatib Tarih(8/451) Darekutni İlel(5/314) Mecmauz Zevaid(2/35) mevkuf olarak da rivayet edildi lakin Darekutni merfu olarak rivayetin in sahih olduğunu belirtti. Münziri ve Heysemi dediler ki; “Bunu Taberani Evsat’ta İbni Ömer r.a.’dan sahih isnad ile rivayet etti.” Bkz.: Mecmauz Zevaid(4/314) Tergib ve Terhib(1/304)
Münavi Feyzul Kadir(6/266)
Tergib ve Terhib(1/306)
İbni Huzeyme(3/95) İbni Hibban(5/595) Mecmauz Zevaid(2/33) İbni Ebi Şeybe(2/157) Ahmed(6/371) Ru’yani(2/233) İbni Ebi Asım el Ahad vel Mesani(6/150) Taberani(25/148) İbni Abdilberr et Temhid(23/398) Hafız İbni Hacer Fethul Bari’de(3/318) İmam Ahmed ve Taberani’ye nisbet etmiş; “Ahmed’in isnadı hasendir. Ebu Davud’un Ebu Mesud r.a.’den rivayeti bunun şahididir.” demiştir.
Buhari(9/330 no; 5232) Müslim(14/153) Tirmizi(1171) Darimi(2645) Ahmed(4/149) İbnu Katan Kitabun Nazar(s198) Tergib(4/195) Beyhaki(7/90) Beyhaki Şuab(5437) Deylemi(1551) Makdisi Umdetul Ahkam(306) Nesai İşretün Nisa(338) Fethul Bari(9/330) İbni Cevzi Zadul Mesir(6/34) Rıyazus Salihin(1630) Iraki Tarhut Tesrib(7/39)
Buhari(9/331 no; 5233) Müslim(9/109) Tirmizi(2779) Beyhaki Şuab(5444) Rıyazus Salihin(1631)
Müslim(hac 1341) Tirmizi(2165, 2254) Nesai(3898) Ahmed(1/18,26, 3/446) Hakim(1/114,198) Beyhaki Şuab(5454) Zeylai Nasbur Raye(4/249) Tergib(4/196) Tarhut Tesrib(7/40)
Müslim(14/138) Ebu Davud(2148) Tirmizi(2776) Hakim(2/396) Beyhaki(7/90) Ahmed(4/358) Tayalisi(s.93) Darimi(2646) İbnu Katan Kitabun Nazar(s.71) İbni Ebi Şeybe(3/409) sahihtir
Ebu Davud(2149) Tirmizi(2927) Ahmed(5/353,357) İbni Kesir(3/292) Darimi(rikak,3) Beyhaki(7/90) Hakim(2/212) Deylemi(8312) İbnu Katan Kitabun Nazar(s.73) Bezzar (Keşful Estar, 2/159) Mecmauz Zevaid(4/255) sahihtir.
Müslim(9/97) Buhari(Hac,1, Megazi, 77) Malik(841) Şafii El Ümm(2/97,7/196) Ebu Hanife Müsned(249) Ahmed(1/219,251,329,346) Tayalisi(347) Darimi(1838-40) Ebu Davud(1809) Tirmizi(928) Nesai(5/117,8/228) Ebu Ya'la(2384) İbnu Hüzeyme(3031-36) İbni Hibban(3979) Beyhaki(4/328) sahihtir
sahihtir Ebu Davud(4112) Tirmizi(2778) Cem'ül Fevaid(4358) Ahmed(6/396) Riyazus Salihin(1626) Beyhaki(7/91) Nevevi Şerhu Sahihi Müslim(10/97) Mizzi Tehzibul Kemal(3/703) İbnu Katan Kitabun Nazar(s208,363) Hakim Tirmizi Nevadir(1/195) İbni Hibban(12/387) Tac(7/429) İbni Kesir(3/284) Beyhaki Sagir(2467) İbni Kayyım İlamul Muvakkiin(4/125) İbni Mülakkin Bedrül Münir(1490) Telhisu Habir(3/148) Razi Tefsiri Kebir(17/44) Taberi(6/138) Dürrul Mensur(6/181) İbnu Kuteybe Te'vil(348) Kurtubi(12/228) Nüzhetül Muttakin(1628) Amiri Ahkamun Nazar(263) Iraki Muğni(2806) İhya(3/99) İbni Sa'd(8/178) Neylül Evtar(6/125) Fethul Bari(9/337) Hatib(3/16) Tuhfetul Muhtac(2/360) Nesai Kübra(5/393) İshak Bin Rahuye(1/85) Ebu Ya’la(12/353) Taberani Kebir(23/302) İbni Abdilberr Temhid(19/154) Şerhu Zürkani(3/268) Tuhfetül Ahvezi(8/51) Siyeri A’lamin Nübela(9/455) İbni Kudame Muğni(7/81) Heytemi Zevacir(2/148) bu hadisin sahih oluşuna itiraz edenlere Zadul Guraba’da cevap verdim.
Kayravani Muhtasarı Müdevvene(215) Neylül Evtar(6/125) İbni Hacer Telhisu Habir(1488) İbni Sad(8/178)
İmam Şafii Müsned(s.127) el Ümm(2/172) Beyhaki(5/81) Fakihi Ahbaru Mekke(1/122) isnadı hasendir.
Buhari(8/527 no; 4790)
Ebu Davud(464) Buhari Tarihul Kebir(1/60) İbni Hazm Muhalla(3/131,4/199) Şarani Keşful Gumme(1/104)
Fakihi Ahbaru Mekke(1/252) Fethul Bari(3/480)
Buhari(3/479 no; 1618) Beyhaki(5/78) İbni Hacer Taglikut Ta’lik(3/73)
İbni Sa’d(8/55,208) Kurtubi Camiul Ahkamil Kur’ân(14/180) Şevkani Fethul Kadir(4/281)
İbnül Cevzi Ahkamun Nisa(s.34) Hayatus Sahabe(3/1245) Kutul Kulub(4/327) Şarani Hukukil Uhuvvet(153) Semerkand i Bustan(880)
İbni Esir Üsüdül Gabe(6/185) İbni Sad(8/267)
Taberani(9/294 no; 9475) Mecmauz Zevaid(2/35) Abdurrazz ak(3/173) Tergib(1/142) Beyhaki Şuab’da(3/186) Sad Bin Iyas’tan.
Taberani(9/294 no; 9480) Heysemi; “Ricali güvenilirdir” dedi. Mecmauz Zevaid(2/35) Münziri; “İsnadı hasendir” dedi. Tergib(1/305)
Buhari(2/465 no; 977)
Fethul Bari(2/466)
Buhari(2/351 no; 871)
Ebu Davud(462) Şeyh Elbani r.a. sahih olduğunu belirtti; Sahihu Camiis Sağir(5/61 no; 5134)
Buhari(2/350 no; 870)
Buhari(2/334 no; 850)
Fethul Bari(2/336)
El Muğni(2/254)
Müslim(4/162)
Buhari(2/54 no; 578) Müslim(5/143)
Müslim(4/163)
Müslim(4/163)
Buhari(2/349 no; 869) Müslim(4/163-164)
Ebu Davud(5272) Taberani(19/261) Beyhaki Şuab(6/173) Tehzibul Kemal(12/402) İbni Kesir(3/287) Elbanî r.a.; “hasen” dedi. Sahihu Camiis Sağir(1/317 no; 942)
İslamiyat, nisan-haziran 2000, sayı 2 s.8
Buhari(190) Abdurrazz ak(1/75)
Abdurrazz ak(1/110,269)
Abdurrazz ak(1/75)
bkz.: Abdurrazz ak(1/75)
İslamiyat (s.9)
Bkz.: Tuhfetut Tahsil(s.306) Camiüt Tahsil(s.281) Tehzibul Kemal(28/53)
Ahkamun Nisa(105-106)
bkz.: Mustafa es Sıbai el Mer’etu Beynel Fıkh vel Kanun(s.151) Abdulaziz Bin Baz er Resail vel Fetavan Nisaiye(s.23-37)
Bu söz, Ali r.a.’e nisbet edilmekte dir. Bkz.: Kurtubi(1/340) Feyzul Kadir(1/210,4/17) Sıddık Hasen Han Kannuci Ebcedil Ulum(1/126)
Ahmed(3/198) Darimi(2/213 no;2730) Tirmizi(2616) Elbani; “Hasen” dedi. Sahihul Cami(4/171 no;4391)
bkz.: Muhammed Ahmed el Mukaddem Da’vetul Hicab(s.409)
Zadul Mesir(6/379)
Camiül Beyan(22/3)
Tefsiru Kur’anil Azim(3/482)
Ahkamul Kur’an(3/1535)
Tefsirul Meragi(22/6)
Safvetul Beyanil Meayinul Kur’an(s.531)
Tefsirul Kerimir Rahman Fi Tefsiri Kelamil Mennan(6/219)
Eyserut Tefasir Li Kelamil Aliyyul Kebir(3/561)
el Hicab(s.235)
el Cami Li Ahkamil Kur’an(14/179)
Durrül Mensur(6/600)
Fethul Kadir(4/278)
Ahkamul Kur’an(3/471)
Ruhul Meani(22/6)
Meaniyul Kur’an(5/346)
İrşadu Aklı Selim(7/102)
el Veciz(2/865)
Mealimut Tenzil(3/528)
El Faik(2/169)
Tefsirun Nesefî(3/305)
Mevdudi Hicap(s.235)
Buhari(9/506 no; 5361)
Buhari(9/319 no;5224)
İbni Hacer Fethul Bari(9/506-507)
Zadul Mead(5/188)
Hakim(4/19) Beyhaki Şuab(7/317) İbni Sad(8/92) Nevevi Tehzibul Esma(2/625) Zübeyr Bin Bekkar Ezvacun Nebi(s.43) Zehebi Siyeri A’lamin Nübela(2/205)
Seyyid Sabık Fıkhus Sunne(2/203)
Buhari(9/299 no; 5200) Müslim(Nevevi Şerhi-12/213)
Ahmed(4/341,6/419) Beyhaki(7/291) Hakim(2/206) Elbani Adabuz Zifaf(s.286) sahihtir.
Adabuz Zifaf(s.286)
İbni Kesir Tefsiri(1/491)
Mecmuul Fetava(32/275)
Ahmed(2/251,432,438) Nesai(6/68) Hakim(2/175) sahihtir.
Mecmuul Fetava(32/260,34/90)
Adabuz Zifaf(s.288)
 
Üst Ana Sayfa Alt