Sizin de dediğiniz gibi: YAŞAYANIN HAKKINA GİRDİN Mİ HELALLİK DİLERSİN, YA ÖLÜNÜN ? ALLAH' tan Kork.
Peki soruyorum size; ÖLÜNÜN ARKASINDAN AĞZA BİLE ALINMAYACAK KÖTÜ SÖZLERLE KONUŞMAK BÜYÜK GÜNAH İSE, MUSTAFA KEMAL' in VEFATINDAN TAM 77 SENE GEÇTİKTEN SONRA, ONUN ARKASINDAN KONUŞULAN KÖTÜ SÖZLER, KÜFÜRLER, İFTİRALAR NE OLACAK?
ALLAH (celle celalehu) BUNUN HESABINI SORMAZ MI? ATATÜRK' e YAPILAN HAİNCE SALDIRILARIN HESABINI SORMAZ MI? MUSTAFA KEMAL de ALLAH' ın BİR KULUYDU, ONU DA ALLAH (svt) YARATTI. MUSTAFA KEMAL'e EDİLEN ONCA HAKARETİN HESABINI ALLAH (c.c) HESAP GÜNÜ SORMAYACAK MI?
PEYGAMBERİMİZ (sallallahu aleyhi ve sellem); “Ölülerinizi hayırla anın.” buyuruyor.
(Nesei, 1936)
Ayrıca Peygamber Efendimiz "HİÇ KİMSENİN ARKASINDAN, HATTA YÜZÜNE KARŞI BİLE KÖTÜ SÖZLER SARF ETMEZKEN, BİZİM NE HADDİMİZE Kİ; ŞU ANDA YAŞAMAYAN BİRİNİN BİLE ARKASINDAN KÖTÜ KONUŞMAK?"
kardeşim bu söylenen tabirin bir müslüman için geçerlidir. Atatürke gelince bu farklı bir olaydır kendisi tağuttur insanlarımızı bilinçlendirmemiz gerekmek lazım atatürk kötülükleri yaptığı islama olan zarar haddi biçilmez
Şapka Kanunu Yasa, çeşitli Anadolu illerinde protestolara neden oldu. Yasanın kabul edildiği gün Erzurum'da protesto gösterileri oldu ve bu ilde bir ay sıkıyönetim ilan edildi. Tutuklananlardan 13 kişi idama mahkûm oldu.
[4]24-25 Kasım tarihlerinde
Kayseri'de Şeyh Ahmet Efendi ve dört arkadaşının yönlendirmesi ile büyük bir yürüyüş yapıldı, 300 kişi tutuklandı. Şeyh Ahmet Efendi ve dört arkadaşı İstiklal Mahkemesi'nde yargılanarak idama mahkûm edildi. 25 Kasım günü
Sivas'ta duvarlara şapka aleyhine afiş ve bildiri asılması nedeniyle şehrin bütün muhtarları tutuklandı; suçsuzluğu anlaşılanlar beraat etti; ulemadan İmamzade Mehmet Necati Efendi ile Abdurrahman Efendi idama mahkûm edildi.
Rize'de on gün kadar süren olaylar sonucu 143 kişi tutuklandı; içlerinden 8 kişi idama mahkûm edildi.
Maraş'ta ise
Camii-i Kebiretrafında toplanıp "Şapka İstemeyiz" diye bağıranlar tutuklandı, 5 kişi idama mahkûm oldu.
İstanbul'da özellikle
Fatihsemtinde yaptıkları konuşmalarla halkı isyana teşvikle suçlanan çok sayıda kişi tutuklandı ve sanıklar Ankara'da yargılanıp idam edildiler.
Kiyafet devrimiErkeklerin başlıklarını düzenleyen Şapka Kanunu'nun çıkmasından sonra toplumun bir kesiminde kadın kıyafeti konusunda da bir yasa çıkması için beklenti oluşmuş ve kimi basın organları bu konuda hükûmeti teşvik edici yayın yapmışlardı. Ancak hükümet bu yönde bir karar almadı. Ne var ki birçok yerel yönetim, 1925-1934 tarihlerinde kadınların çarşaf ve peçeyi bırakıp çağdaş kıyafetler giymesi için yasak ve cezalar getirdi. Örneğin
TireboluBelediyesi 7 Ekim 1926’da aldığı kararla ilçede peçe takılmasını yasakladı ve peçesini 48 saat içinde çıkarmayan kadınların cezalandırılacağını ilan etti;
TrabzonVilayet Meclisi Aralık 1926’da aldığı bir kararla peçeyi yasakladı, peçe takmaya devam edenlerin karakola sevkedileceğini açıkladı. 1934 yılı sonunda
BodrumKent Konseyi kadınların çarşaf ve peçe takmasının yasaklanmasına, yasağa uymayanların belediyece cezalandırılmasına karar Verdi. Devlet memurlarına şapka giyme zorunluluğu getiren bakanlar kurulu kararnamesinin çıktığı 2 Eylül 1925 günü çıkarılan din adamı dışındaki kişilerin cübbe ve sarık giymeleri yasaklanmıştı. Buna aykırı davranışlar, bir yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı.
[2] 1934 yılında ise din adamlarının dini kıyafetlerini sadece ibadet yerlerine giymelerine dair bir yasa çıkarıldı.
[3] Hükûmetin meclise sunduğu yasa önerisinin gerekçesi şöyleydi:
“
Din ile devletin ayrılığını ve dini değerlerin devlet hayatı dışında sırf vicdani bir nitelikte kalıp memleketin devlet hayatında dinin hiçbir etkisi olmamasını, yani laiklik esasını devrimin ve rejimin ana ilkesi tanımış olan Cumhuriyet hükûmeti bu yolda attığı adımların doğal bir sonucu ve gereği olarak ruhanilerin dini kıyafetlerini ancak ayinler sırasında taşıyıp, ayinler dışında herhangi bir bireyin taşıyabileceği kıyafetlerde bulunması konusunu gerekli görmüştür.
Harf inkilabı
Bir milleti yapılacak en büyül kötülük, diliyle ”harf inkılabı” oynamaktır. ”Şimdi Bilimsel Akılcıl (Analiz) Yapalım…!Harf devrimi gerekli miydi?
1928`deki Harf inkılabının, “Dünyayla bütünleşmek” için yapıldığını sanıyor bazısı. Yani biz eski alfabeyi terk edip, Latin harflerini alınca, dünyayla bütünleşmişiz. Emin misiniz? Latin alfabesiyle yazınca, nasıl oluyor da dünya ile bütünleşiyorsun kardeş? Bu iddia bir hayaldir. Bir illüzyondur. Kendini kandırmadır. Uydurmacadır. Örneklere geçelim:
* Japon alfabesini Batılılar bilmez. Ama Japonya, 1905`ten beri önemli bir dünya aktörüdür.
* Çin`in alfabe yüzünden geri kalmadığı ortaya çıktı: En büyük ekonomi oluyorlar
* Onları yine Batılıların bilmediği alfabeleriyle Hindistan takip ediyor.
* Yunanistan, Grek alfabesiyle, Avrupa Birliği`ne girdi. Son kriz öncesinde kişi başı ortalama gelir 30 bin dolardan fazlaydı. Türkiye ise 10 bin dolara ancak ulaştı.
* Rusya`da Kiril alfabesi kullanılıyor. Batılılar, yani Avrupalılar ve ABD`liler bu alfabeyi bilmez. Sovyetler Birliği olarak Soğuk Savaş döneminde dünyanın ikinci büyük gücüydü. Sonra yıkıldı. Şimdi toparlanıyor.
Japonya, Çin, Hindistan, Rusya, Yunanistan… Bu ülkelerin hepsi küresel ekonominin küçüklü büyüklü üyeleri… Yani dünyayla bütünleşme konusunda temel bir sorunları yok…
Ancak çarpıcı bir ortak noktaları var: Hiçbirinin alfabesi ötekine benzemediği gibi, Latin alfabesi de değil!
Buradan çıkan sonuç şudur: Ekonomik gelişme ve kültürel zenginliğin, alfabeyle bir alakası bulunmuyor.
Latin alfabesine geçmek, Türkiye`de kayda değer bir gelişmeye yol açmamıştır.
Arap alfabesinde yapılacak bazı sadeleştirmelerle, okuma yazmayı halka kolayca öğretebilirdik.
“Dünyanın dilleri içinde kelime haznesinin zenginliği bakımından İngilizce’ye yaklaşmış tek dil Osmanlıcadır.”
Oxford Üniversitesi emekli profesörü Geoffrey Lewis,
Dilde Osmanlı Mirası / İmparatorluk Mirası, s.316
H. Ritter şöyle diyor: “Lâtin yazısından beş defa kısa ve harikulâde müsait olan Arap yazısı okuma yazmayı kolaylaştırdığı için İslâm âlimleri sayısız eser vermiştir (Classicisme et Declin culturel dans l’histoire de Islâm, Paris 1957, s. 178-179)
Dünyanın en zengin 2 dili Arapça ve İngilizcedir. 2 dilde, hiç bir kelimenin sonun ek getirileyemeceği için her kelime farklı isimlendirilir. Mesela bizde simit’in sonuna ek getirilince simitçi oluyor yani kökü hala aynı. Fakat Osmanlıca ve İngilizce hep kelime türetmek zorunda, bu yüzden zengin dillerdir.
Prof. Dok. Oktay Sinanoğlu da ingilizce için 1000 kelimelik tarzan dili diyor. Osmanlıca gibi muhteşem bi dili ingilizceyle kıyaslamak yanlış olur.
Türk dilini (OSMALICA) tetkik ederken konuşma lehçesinin muntazam ve mükemmel sıra düzeni, kulağa hafifçe yansıyan ölçülü sesleri, ahenk kanunu ve nihayet uzun ve kısa seslerin bir nevî musiki’yi andıran tatlı akışı karşısında hayran kalmamak mümkün değildir. İnsan bu dilin bir bilim kurulu tarafından özellikle düzenlenmiş mantıkî esaslardan doğmuş olduğuna hükmedecek hâle gelmektedir.
[Rahip Viguier, Eléments de la langue turque. İstanbul,1787]
İşte İsmet İnönü’nün ağzından, harf devriminin asıl amacı: “Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olduğu değildi. (ki zor da değildir. 2 ayda, 6 yaşında çocuklar çok rahat öğrenebiliyor ‘A.B’) Uzun yıllar devlet eğitim sorununa eğilmemiş, kütlesel eğitime önem vermemişti.(uzun süren harblerden dolayı ‘A.B’. ) ; vermiş olsaydı şüphesiz ki daha yüksek olurdu. Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı.(…) Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik.(…) Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.” İnönü, Hatıralar C.II s 223
Iki ayet Atatürkün kafir olduğunu kanıdıdır
“Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir” diyen Ataturk
Quran Yusuf suresi 10. ayet’te “.....inil hukmu illâ lillâh…” Hüküm vermek ancak Allah'a aittir ”Eğer bir insan hükmün Allahtan başkasına ait olduğunu belirttiği an kafir olur Allaha şirk koşmuştur, bunun yanı sıra Allah’ın maide 40 “Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar kafirlerdir.” Ataturk Allahın belirttiği ile yönetmediğinden dolayı kafir olduğunun bir başka kanıdır.