Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kafirin Duası Kabul Olur mu?

AbdulFettah Çevrimdışı

AbdulFettah

94.7 - Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.
İslam-TR Üyesi
Selamün Aleyküm ve Rahmetullah hocam,
Kafirler sınıfına giren münafıkların müşriklerin ve ehli kitabin dünyadayken ettiği dualar veya beddualar kabul olunur mu? Allahu Teala bu dualara icabet eder mi?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh kardeşim;

Hakkını helal et kardeşim, musait zamanda cevab hazırlarım diye kalmış unutulmuş, bugün tevafuk denk gelince cevab vermek istedim.


Aslolan kâfirlerin dua ve ibadetlerinin boşa gittiğidir.

وَيُسَبِّـحُ الرَّعْدُ بِحَمْدِهٖ وَالْمَلٰٓئِكَةُ مِنْ خٖيفَتِهٖۚ وَيُرْسِلُ الصَّوَاعِقَ فَيُصٖيبُ بِهَا مَنْ يَشَٓاءُ وَهُمْ يُجَادِلُونَ فِي اللّٰهِۚ وَهُوَ شَدٖيدُ الْمِحَالِؕ
لَهُ دَعْوَةُ الْحَقِّؕ وَالَّذٖينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِهٖ لَا يَسْتَجٖيبُونَ لَهُمْ بِشَيْءٍ اِلَّا كَبَاسِطِ كَفَّيْهِ اِلَى الْمَٓاءِ لِيَبْلُغَ فَاهُ وَمَا هُوَ بِبَالِغِهٖؕ وَمَا دُعَٓاءُ الْكَافِرٖينَ اِلَّا فٖي ضَلَالٍ
"Gök gürültüsü Allah’ı överek tenzih eder; O’nun korkusundan dolayı melekler de buna katılır. Onlar Allah hakkında tartışıp dururken O, yıldırımlar gönderip bunlarla dilediğini çarpar. O’nun azabı pek şiddetlidir."
"Dua edilmeye lâyık olan O’dur. O’nun dışında el açıp dua ettikleri şeyler, Onların hiçbir isteğini karşılayamazlar. Onlar ancak, ağzına gelsin diye iki avucunu suya doğru açıp yalvaran kimse gibidir. Halbuki bu yoldan su asla Onun ağzına gelecek değildir. Kâfirlerin duası hep boşa gider
." (Ra'd 13 - 14)


Fakat bazı durumda olan kâfirlerin duasına icabet edilebilmektedir.
قُلْ مَنْ يُنَجّٖيكُمْ مِنْ ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ تَدْعُونَهُ تَضَرُّعاً وَخُفْيَةًۚ لَئِنْ اَنْجٰينَا مِنْ هٰذِهٖ لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرٖينَ
قُلِ اللّٰهُ يُنَجّٖيكُمْ مِنْهَا وَمِنْ كُلِّ كَرْبٍ ثُمَّ اَنْتُمْ تُشْرِكُونَ
"De ki: “Karanın ve denizin karanlıklarından Sizi kim kurtarır?” O’na açık gizli yalvararak, “Eğer Bizi bundan kurtarırsa andolsun şükredenlerden olacağız” diye dua edersiniz."
"De ki: “Ondan ve bütün sıkıntılardan Sizi Allah kurtarır.” Sonra Siz yine O’na ortak koşarsınız." (Enam 63 - 64)
وَاٰتٰيكُمْ مِنْ كُلِّ مَا سَاَلْتُمُوهُؕ وَاِنْ تَعُدُّوا نِعْمَتَ اللّٰهِ لَا تُحْصُوهَاؕ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌࣖ
"Hem Size istediğiniz şeylerin hepsinden verdi öyle ki Allahın nÎmetini saysanız onu bitiremezsiniz, her halde insan, çok zâlim, çok nankördür." (İbrahim 34)

Kâfirlerin Allah'a duaları bazen, kâfirlere karşı delil getirmek veya Onların küfürlerini, inkârlarını ve inatlarını isbat etmek için; veya içlerinden haksızlığa uğrayanlara adaleti sağlamak için, çünkü Allah adaleti emreder ve zulmü yasaklar; veya Onlara bu dünyada rızık vermeyi garantilediği için, eğer O'ndan rızık isterlerse Onlara verir; veya bütün insanlara olan lütfunu, cömertliğini ve bereketini göstermek için kabul edilebilir.


Bu ayetlerin zahiri anlamı, Allah'ın kâfirlerin bazı dualarına cevap vermesinin, onların küfürlerini ve inkarlarını ispatlamak, onlara karşı deliller oluşturmak veya çaresiz durumda olanlara yardım ederek ve sıkıntıda olanları kurtararak merhametini, lütfunu ve şefkatini göstermek olduğunu göstermektedir.


Allah'ın kâfirlerin duasına cevab vermesi, onları sevdiği veya onları desteklediği veya onurlandırdığı veya dinlerinden ve inançlarından memnun olduğu anlamına gelmez. Aksine, bu, Onları (dalaletlerinde) sürükleyip götürmenin ve bu dünyada Onlar için iyi şeyleri acele ettirmenin bir parçası olabilir ki, ahirette cezalarını tatsınlar. Allah, yüce ve şanlı olsun, kâfirleri sevmez ve Onlardan veya küfürlerinden memnun değildir.

Bu konuda İbn Kayyim el Cevziyye (rahimehullah) şöyle demiştir:
Allah'ın duasını kabul ettiği her kimse, O'nun rıdasına veya sevgisine ermiş değildir ve yaptıklarından da memnun değildir. O, salihlerin ve kötülerin, müminlerin ve kâfirlerin dualarına cevab verebilir.
Birçok insan, haddi aşarak dua eder veya şartlar koyar veya istenmesi caiz olmayan şeyleri ister. Sonra Onlar bunu veya bir kısmını elde ederler ve yaptıklarının salih ve Allah'ın hoşuna gittiğini düşünürler, fakat onlar, kendisine bol mal ve evlat verilip (dalgalarına) kapılması için kendisine bol miktarda mal ve evlat verilen ve Allah'ın kendisine bütün iyilikleri aceleyle verdiğini düşünen kimse gibi bir durumdadırlar. Fakat yüce Allah, (anlamın yorumlanması) şöyle buyurmaktadır:

فَلَمَّا نَسُوا مَا ذُكِّرُوا بِهٖ فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ اَبْوَابَ كُلِّ شَيْءٍؕ حَتّٰٓى اِذَا فَرِحُوا بِمَٓا اُو۫تُٓوا اَخَذْنَاهُمْ بَغْتَةً فَاِذَا هُمْ مُبْلِسُونَ
"Onlar, kendilerine yapılan uyarıları unutunca her şeyin kapılarını onlara açtık. Nihayet kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık! Böylece onlar birden bire bütün ümitlerini yitirdiler." (En am 44)
Dua, yapanın mukâfatlandırılacağı bir ibadet olabilir veya ihtiyaçlarının karşılanmasını istemek olabilir, ancak bu kişiye zararlı olabilir: ya elde ettiği şeyin bir sonucu olarak cezalandırılır ya da statüsü düşürülür, böylece ihtiyaçları karşılanır ancak görevlerini ihmal ettiği veya sınırı aştığı için cezalandırılır. (İbn Kayyim el Cevziyye, İġās̱etu’l-Lehfân min Meṣâyidi’ş-Şeyṭân, C.1, Sf: 13)


Şeyhu'ul İslam İbn Teymiyye (rahimehullah) da şöyle der: Allah'ın duasına karşılık veya başka bir şekilde rızık ve yardım bahşettiği herkes Allah'ın sevdiği ve yardım ettiği kişilerdendir; bilakis O, mûminlere ve kâfirlere, salihlere ve kötülere rızık verir. Bu dünyada istediklerini vermek için dualarına cevab verebilir, ancak ahiretten payları yoktur.
Alimler, Hıristiyan olan bazı kâfirlerin bir Müslüman şehrini kuşattığını ve sularının bittiğini, bu yüzden Müslümanlardan Onlara biraz temiz su vermelerini istediklerini ve kuşatmayı kaldıracaklarını belirttiler.
Müslüman liderler konuyu tartıştılar ve susuzluk Onları zayıflatana kadar Onları bırakmalıyız, sonra Onları yenebiliriz dediler.

Sonra Hıristiyanlar yağmur duasına çıktılar ve Allah'tan Kendilerine su vermesini istediler ve Allah dualarını kabul etti.
Bazı sıradan insanlar şaşırdı, bu yüzden yönetici, alimlerden birine şöyle dedi: Durumu insanlara açıklamak için bir şeyler söyle.

Bunun üzerine kendisi için bir minber kurulmasını emretti ve şöyle dedi: Allah'ım, biz bunların, rızkını Senin garanti ettiğin kimselerden olduğunu biliyoruz. Zira sen şöyle buyuruyorsun: "Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın." (Hûd 6)
Sıkıntıda Sana yalvardılar ve Sen, sıkıntıda olana yalvardığında cevab verdin. Onlara yağmur verdin, çünkü rızıklarını garanti altına aldın ve sıkıntıda Sana yalvardılar, Onları sevdiğin veya dinlerini sevdiğin için değil. Şimdi, iman eden kullarının kalblerinde inancı sabit kılacak bir işaret görmek istiyoruz. Böylece Allah, Onlara (düşmana) onları yok eden bir rüzgar gönderdi... (Şeyhu'ul İslam İbn Teymiyye, Shaykh al- İḳtiżâʾu’ṣ-Sırâṭi’l-Mustaḳīm (li-)Muḫâlefeti Aṣḥâbi’l-Caḥîm, Sf: 89)
Uygun olmayan bir şey isteyerek ya da Allah'a karşı isyan içeren bir dua ederek, ister O'na başkalarını ortak koşarak (şirk koşarak) ister başka bir şekilde dua eden biri de vardır. Sonra istediğinden bir kısmını elde ederse, bunun yaptığının doğru olduğuna dair bir işaret olduğunu düşünür. Bu, kendisine bol miktarda mal ve oğullar verilen ve böylece (sapkınlığında) sürüklenip gitmesi için iyi şeylerin aceleyle kendisine verildiğini düşünen kişi gibidir. Fakat yüce Allah (anlamın yorumlanması) şöyle buyurur:

اَيَحْسَبُونَ اَنَّمَا نُمِدُّهُمْ بِهٖ مِنْ مَالٍ وَبَنٖينَۙ
نُسَارِعُ لَهُمْ فِي الْخَيْرَاتِؕ بَلْ لَا يَشْعُرُونَ
"Sanıyorlar mı ki, Onlara mal ve evlâtlar verirken yalnızca iyilikleri için çırpınıyoruz! Hayır, Onlar işin farkına varamıyorlar." (Mûminun 55 - 56)
Allah kâfirlerin bazı dualarına cevab verdiğinde, bu onların dünyevi konulardaki bazı isteklerini yerine getirmesi şeklinde olur.

Fakat Allah (c.c.), müslümanın duasına cevab verdiğinde, üç şeyden biri olur: Ya istediği verilir ya da ondan eşdeğer bir kötülük uzaklaştırılır ya da (duanın karşılığı) ahirette kendisine saklanır.
Peygamberimiz (s.a.v.); dua edene yüce Allah’ın isteğini ya dünyada hemen vereceğini veya ahiratte vereceğini ya da istediği iyilik kadar kötülüğün giderileceğini bize haber vermiştir:

يف هل لجعي نأ امإف هل بيجتسا لإ ءاعدب للا وعدي لجر نم ام ردقب هبونذ نم هنع رفكي نأ امإو ةرخلا يف هل رخدي نأ امإو ايندلا للا لوسر اي اولاق لجعتسي وأ محر ةعيطق وأ مثإب عدي مل ام اعد ام يل باجتسا امف يبر توعد لوقي لاق ؟لجعتسي فيكو
Allah’a dua eden herhangi bir insan yoktur ki duası kabul edilmiş olmasın. Günah işlemediği, yakınları ile ilişkisini kesmediği ve isteğinde acele etmediği sürece Allah O'na ya dünyada istediğini hemen verir veya isteğini ahirete bırakır ya da duası nisbetinde günahlarını bağışlar. "
Sahabe, “Ey Allah’ın elçisi! Nasıl acele edilir? diye sordular.
Peygamber, “Kulun, Rabb'ime dua ettim de duama icabet etmedi, demesidir” buyurur.
(Tirmizî, De’avât, 13; Muslim, Dua, 92)
Aynı hadisin Hâkim’in Mustedrak adlı eserindeki rivayetinde; üçüncü şık; “Ya da duası nisbetinde Ondan bir kötülüğü savar” şeklindedir.
(Hâkim, De’avât, I, 493)


Oruçlu Kimsenin, Âdil Devlet Başkanının ve Mazlumun Duası

Üç kimsenin duası reddedilmez: İftar edinceye kadar oruçlu kimsenin, âdil devlet başkanının ve mazlumun duası. Allah, mazlumun duasını bulutların üzerine kaldırır ve o dua için sema kapılarını açar ve ‘İzzetime yemin ederim ki belli bir süre de olsa mutlaka sana yardım edeceğim’ buyurur.”

(Tirmizî, De’avât, 115,129; İbn Mâce, Siyâm, 48; İbn Hıbbân, Ed’ıye, 17, No:17228)

Muaz (b. Cebel)'e kendisini Yemen'e gönderdiğinde şöyle demiştir:
"Bir de mazlumun bedduasından sakın. Çünkü Onun duası ile Allah arasında hiçbir perde yoktur."
(Muslim, I, 50; Buhari, II, 364; Tirmizi, III, 21, IV, 368; Ebû Dâvûd, II, 104; İbn Mâce, 1, 561, (Elbani , Silsile sahihe, 767)

Oruç, riya karışmayan bir ibadettir. Oruç tutan sırf Allah için tutmuştur. Dolayısıyla Allah oruç tutanın duasını kabul eder. Devlet başkanı/yönetici olup da yönetilenlere ve halka adaletli davranabilmek bir meziyettir, dürüstlüktür. Allah, bu kimselerin dualarını kabul edeceğini bildirerek adaletin önemine vurgu yapmıştır. Mazlum ise zarara uğramış, kalbi kırılmıştır, dolayısıyla zâlime içtenlikle dua etmiştir. Allah, zalimin değil mazlumun yanındadır. Dolayısıyla mazlumun duasını kabul eder ve zâlimden onun intikamını alır.
 
Üst Ana Sayfa Alt