Çevrimdışı
“KANDİL”LERİNİZ KUTLU OLMASIN
[*]
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) kendi doğum gününü kutlamadı. O’nun ashabı da O’ndan sonra bu günü kutlamadılar. Rasululllah (sallallahu aleyhi ve sellem) Ne Bedr gazvesini ve ne de diğer gazvelerinin yıldönümünü kutladı.
Cahiliyye ve şirk İmparatorlukları olan Roma; İran ve Bizans ve Mısır’da kazanılan savaş günleri zafer bayramları edinilir ve her yıl aynı zamanda kutlanırdı. Bu davranış ve akide kâfirlerin gururun ve enaniyetlerinin zirveye ulaştığı günlerdi. Tanırlarının doğum günleri kutlarlar ve memleketin her bir yanından onun doğum günü ya da düğün günü olan evlilik yıl dönümünde hediyeler ve cariyeler getirilip sunulurdu. Hatta bazı özel günlerde, tanrılarına genç kızları hediye ederlerdi. Mısır’ın fethedilmesinden sonra Mısır’daki Nasranîlerin ve diğer din mensuplarının memleketin en güzel kızını canlı canlı Nil nehrine tanrılarına kurban olarak atmayı sınayıp da Ömer’in mektubuyla buna engel olduğunu biliyoruz..
İslam, en büyük zaferini ve bayramını Kur’an’ın indiği ay ve Allah için Vakfeye durulan günü ardından gelen Kurban gününe tahsis etmiştir. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de Allah’ın iki günü bu ümmet için bayram günü olarak seçtiğini bize bildirmiştir; Birisi Ramazan “fıtr Bayramı” diğeri ise, “Kurban Bayramı”. Peki, nerede Bedr zaferinin kutlanması? Peki, nerede Tebuk gazvesi, nerede Hendek günü; Allah’ın müminleri üstün kıldığı günün sevinci?
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bu günleri neden ashabıyla sevinç günleri edinmedi. Eğer bu günlerde sevinmek ya da Mekke’nin fethedildiği günü bayram edinmek ve Bizlerin yaptığı gibi kutlanması gerekseydi Allah’ın Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem) bugünleri bayram günleri olarak kutlardı.
Allah için bir şeyde fazilet varsa bunu herkesten önce bilen ve bunu tavsiye edecek olan Allah’ın Rasulü’dür (sallallahu aleyhi ve selem)
Din kemale erdi. Şeriat; farzı, vacibi ve süneniyle tamamlandı.
الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلامَ دِينًا
“Bugün, size dininizi kemale erdirdim ve size [indirdiğim]nimetlerimi tamamladım ve sizin için de din olarak İslam’dan razı oldum”
(Maide:3)
قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“De ki. Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, [Allah] günahlarınızı bağışlasın, gerçekten Allah, çok bağışlayıcı ve çok acıyıcıdır.”
(Al-i İmran:31)
Evet, Din “kemal”e ermiştir. Ve Allah mümin kullarına verdiği nimetleri tamamlamıştır. Kimi âlimlerimiz derler ki: Kemale erdirilmiş Din, İslam ve Kur’an’dır. Nimet ise Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) nübüvveti yani sünnetidir.
“DİN” ve “Nimet”. Bu iki büyük gerçek, Allah’tan bize eksiksiz gelmiştir.
Bundan sonra, adab ve ahlak olarak islam’da yeni bir şey ihdas edilemez.
Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem)ve ashabının ve ümmetin en hayırlı zamanlarında işlenmemiş ve dördüncü hicri yy.’dan sonra Batınî İsmailî Fatımîlerin ihdasıyla ortaya çıkmış bir bid’atı Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) doğum günü olarak kutlamayı Ehl-i Sünnet topluklardan bazıları sadece ve sadece, Nasranîlerin yaptıkları törenler ile Fatımîlerin yaptıkları törenleri ve kutladıkları onlarca batıl günleri kutlamaları karşısında eziklik hissetmişler ve onlara benzemişlerdir.
Yıllardır da bu batıl gelenek, Allah’ın Rasulü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) adı kullanılarak sözlerinde birçok batıl bid’at ve uydurma hadis olan mevlid kasidelerinin okunmasına ve gereksiz masrafların yapılmasına ve ümmetin mallarının israf edilmesine yol açmıştır.
İslam beldelerinde bu bid’at öyle yayıldı ki, Sultanlara ve zalim yöneticilere yakın olmak isteyen bid’at taifeleri bu günlerin kutlanmasında Sultanlara önayak oldular. Onlar da bu günleri her vakti geldiğinde kutlamaya, bunun için haddinden fazla israfta bulunmaya başladılar. Derken bu günlerde batıl ve aslı olmayan birçok hadis sebebiyle Rasulü’ün (sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashabının asla yapmadığı ameller işlenmeye ve kılmadıkları namazlar kılınmaya başlandı.
Bunun yüzünden insanlar fırkalara ayrıldı ve birbirlerini incitir oldular. Bu günleri kutlamayanlara eskiden bir isim veremiyorduk. Şimdi Müslümanların Vahhabîler ve Selefiler diye bir düşmanları ve sapık (!) fırkaları var ve artık bu günahı onların omuzuna yıkabiliyorlar!
Mevlid denen uydurma günler sebebiyle ümmetin fakihleriyle sufileri yıllardır birbiriyle çekişip durmaktadırlar.
Din kemale erdi. Ama Müslümanlar hala kemale eremiyorlar neden acaba? Allah, bu ümmete kıyamet gününe kadar hidayet olan nimetlerin tamamlamıştır.
Rasul (sallallahu aleyhi ve sellem)veya onun izinden giden adil imamlar ve müctehidler; bu ümmetin bir de Kandilleri vardır demedi? Benim ümmetimin seyahatı Cihad’dır diyen bir nebi ve Rasul böyle beyhude ve cahilî gelenekleri meşru görmemiştir ve bunu bugün hangi isim altında yaparsak yapalım yine meşru görmeyecektir.
Mevlid kandilleri diye anılan günleri vd. Kandilleri kutlama ısrarı; Fıkha karşı tasavvufu savunma ve yaşatma savaşıdır. Bugün birçok zalim devlet bile bugünleri “Mevlid Kandilleri” olarak kutlamaya önem veriyor çünkü bugünler vesilesiyle İslam üzerinde uygulamak istedikleri projeleri de böylece hayat geçirebiliyorlar ve dini yozlaştırıyorlar.
Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) “tevhid” ve “şirk” hakkındaki dinini unutmuş birçok topluluk Mevlid kandilleri vesilesiyle cahil halk kitleleri üzerinde amaçlarını gerçekleştiriyor ve ve böylece kendi cahili egemenliklerini sürdürüyorlar.
İslam’ın katledildiği yüzyıllar boyunca, bid’atler ve dalaletler oluk oluk Müslümanların dinlerine kirler taşırken, elleri kolları bağlı duran birçok meskenet erbabı; bugünlerde şöhret uğruna yalancı bir rasul sevgisi dellallığı yaparak, etrafına avamı toplamaya ve batıl dinlerini öğretmeye çalışıyorlar.
Mevlide karşı geldiğinizde, sapıklıkla ve Rasulullah’ı (sallallahu aleyhi ve sellem) sevmemekle ittiham edilirsiniz.?
Bunu söyleyen birçok insan akidelerinde şirk ve küfr olan tasavvuf önderlerini kendilerine adeta Rasulullah’tan (sallallahu aleyhi ve sellem)sonra Dindeki yegane imamlar ve veliler seçmişler ve onların karanlık ve cahilî yollarında birçok insanı da saptırmışlardır. Bugün hala da saptırmaktalar.
Şunu iyi bilelim ki, bu sahte velayet dellalları ve cehalet bezirgânlarının en çok katlettikleri şey de Allah’ın Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetidir. Şirk ve küfr dinleri ve ideolojileri karşısında akademik nifakın dilini bir türlü terkedemeyen zavallılar, dalalet ve cehaletten toplum üzerindeki hâkimiyetlerini pekiştirmek için meded umuyorlar. Yenilikçi müfessirlerin halkın Arapça bilemeyişlerinden istifade ederek Kur’anı diledikleri gibi tahrif etmeleri gibi.
Müslümanlar! Kısaca şunu söylemek gerekiyor: Allah’a teslim olun ve Rasul’ün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetine ittiba edin. Din budur hidayet budur! Bunun dışındaki yollar “subul”dür ve ashabını cehenneme götürecek olan yollardır.
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)şöyle demedi mi?
من أحدث في أمرنا هذا ما ليس منه فهو رد
“KİM Kİ BİZİM BU İŞİMİZDE OLMAYANI İHDAS EDERSE, BU [ihdas ettiği şey] REDDEDİLMİŞTİR.”
(Buhari, Muslim)
Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem)seven bir topluluk, O’nun Sünnetini öğretir, O’nun sevdiklerini sever ve O’nun getirdiği Sünnete ve akideye düşman olanlara da düşman olur.
Onu sünneti Kur’an’ın tefsiridir. Onu hedy’i (hidayeti ve sünneti) insanlar içinde en hayırlı olanın hedyidir.
İnsanları kendi hidayet gördükleri yollara davet edenler; zannediyorlar ki, Allah’ın Rasulü’nünü (sallallahu aleyhi ve sellem) hidayetine ve sünnetine davet ediyorlar. Bu zümrelerin “sünneti”ni reddettiğiniz zaman Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetini reddetmiş oluyor ya a Rasulullah’ı (sallallahu aleyhi ve sellem) sevmemiş oluyorsunuz?
Fakat riya olan amelleri işlediğinizde, zenginlerin önünde önünüzü ilikleyip ilminizi ve şerefinizi ayaklar altına aldığınızda, büyük alim, hoşgörülü aydın ve hoca oluveriyorsunuz!
Mevlid yağdancılığının altında zalim suıltanlara yaranmak ve onların ulefelerinden nasiplenmek yatıyordu. Bugün de “Kutlu Doğum” mevsimi, “sevgililerin gününe” (!) denk gelince, Müslümanlardan bazılarının ağızları kulaklarına varıyor Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem)da bu vesileyle en sevgili olduğunu söylemek çok mutlu bir tesadüf oluveriyor!!
Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem), Papaz Valentino anısına ihdas edilmiş ve Türkiye’de gayri meşru ilişkilerin yaygınlaştırılması için de Batılı rejimi ve medyanın pohpohladığı bir batıl günün Mevlid Kandiline denk gelmesi çok önemli bir tesadüf ve ayrıntı oluyormuş bari buyurun hep birlikte kutlayın hayırlı olsun!? Haram aşkla birleştirilen günde, siz de Rasulullah’ı (sallallahu aleyhi ve sellem) nasıl sevdiğinizi ortaya koyun.
وَمَن يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَيَتَّبِعْ غَيْرَسَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءتْمَصِيراً
“Kim ki kendisine hüda apaçık bir biçimde beyan edildikten sonra, Rasule aykırı bir yol edinir ve MÜ'MİN OLMAYANLARIN YOLUNA uyarsa onu o yöneldiği yol üzere kılar ve sonra da onu cehennem koyarız.”
(Nisa: 115)
لقد كان لكم في رسول الله أسوةحسنة لمن كان یرجواالله والیوم الآخر و ذكرالله كثیرا
“Sizin için Allah’ın Rasulün’de en güzel üsve [uyulacak en güzel sünnet, ilim ve hidayet]vardır, Allah’ı ve ahiret gününü dileyip Allah’ı çok zikredenler için!”
(Ahzab:21)
Peki, O’nun ve ashabının sünnetine uyanlarda hangi “güzel örneklik varmış? Batılları ve dalaleti içeren birgün için güzel demek anlamına gelen sözler Allah’ın Rasulünü (sallallahu aleyhi ve sellem) “üsve-i hasene” en hafifinden söylemek gerekirse olduğuna gölge düşürür. “Aziz Valentine Gününüz” ile “Kutlu Doğum Günü”nüz ne de iyi oldu denk gelince değil mi? Üstelik sadece Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sevgili olmuyor, bunun yanında birçok sevgililerimiz de oluyor!
Ümmetin çocukları hem Kutlu Doğum’da “gül” dağıtsınlar hem de sevgilileriyle sevgililer günün kutlasınlar!
Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem)ve ashabının selefimizin ve mezhep İmamlarımızın kutlamadığı “Kandilleriniz” Kutlu olmasın!
Ülkenizde Allah’ın kitabının öğretilmesine yasak getirilirken, kızlarınız örtülü olarak okullara alınmazken ve bu ülkede Müslüman olarak bir hayvan kadar bile değeriniz yokken, kardeşleriniz Afganistan’da ve Irak’ta katledilirken, ABD ve AB İsrail’in desteğinde bütün İslam ülkelerinde Kur’an’ın ahkâmıyla savaşırken ve topraklarınız yavaş yavaş ellerinizden alınırken, tarikatların ve hizipçiliğin Allah’ın kitabının ve Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetinin önüne geçirilmişken, Mevlana'nın batı dininin, Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabının ve selefimizin ahlâkının ve edebini üzerine çıkarıldığı bir ülkede ve İslam’ın Türkleştirilmeye ve Şamanizm’le özdeşleştirilmeye çalışıldığı bir ülkede siz neyin “Kandili”ni kutluyorsunuz?
Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünneti ve hadisleriyle savaşılan bir akademik ortamın güdümüne dini aşağılamaya çalışan bunca “modernist batınî”nin Müslümanların dinlerini ve akidelerini gece gündüz ifsad etmesinin karşısında susan sizler, siz hangi Kandilleri kutluyorsunuz!? Allah’ın Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) ışıldattığı “tevhid” kandilini mi ışıldatıyorsunuz yoksa bid’atlerin, ve gericiliğin kandilini mi?
Ellerinde sokaklarda “kırmızı gül” dağıtanlar bu “kırmızı gül” hadisinin de uydurma olduğunu bilerek mi yapıyorlar, yoksa, Rasulü’n (sallallahu aleyhi ve sellem) sevgisi için olunca, uydurma hadis de mi güzeldir.? Kutlu Doğum Gününde sevgililer Günü de Kutlu olduktan sonra, Kutlu olmasın diyorum sizin Kandilleriniz!
MEHMET EMİN AKIN
[*] Kandil bir alettir. Müslümanların cehaleti sebebiyle “Kandil Geceleri terkibindeki “Geceler” kelimesi ortadan kalkıyor ve yerine “bir aydınlatma aleti” olan “kandil” aleti kutlanıyor..Bir aydınlatma aleti niye kutlanır? Müslümanlar, yıllardır ne olduğunu bilmedikleri bu cahilce sözü tekrarlayıp duruyorlar. Zaten birileri de böyle bir din istemiyor mu? Bunun için de “Kandilleriniz” Kutlu olmasın diyorum..! Çünkü bir aletin “mübarek” olması ancak, bir Müslüman tarafından bir ihtiyacını gidermek için aldığında kendisine falanca eşyanız veya malınız veya mülkünüz “hayırlı” “mübarek” olsun denerek onun Allah’tan hayırlı olması dilenebilir. Bu çağdaki Müslümanlara ne oluyor ki, hala bir aydınlatma aleti olan “kandil”i kutlayıp duruyorlar? Tabiî ki “kut”lama sözcüğünden nefret ettiğimi burada dile getireyim. Zir bu sözün Şamanizm’le bir ilgisi var da ondan.
[*]
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) kendi doğum gününü kutlamadı. O’nun ashabı da O’ndan sonra bu günü kutlamadılar. Rasululllah (sallallahu aleyhi ve sellem) Ne Bedr gazvesini ve ne de diğer gazvelerinin yıldönümünü kutladı.
Cahiliyye ve şirk İmparatorlukları olan Roma; İran ve Bizans ve Mısır’da kazanılan savaş günleri zafer bayramları edinilir ve her yıl aynı zamanda kutlanırdı. Bu davranış ve akide kâfirlerin gururun ve enaniyetlerinin zirveye ulaştığı günlerdi. Tanırlarının doğum günleri kutlarlar ve memleketin her bir yanından onun doğum günü ya da düğün günü olan evlilik yıl dönümünde hediyeler ve cariyeler getirilip sunulurdu. Hatta bazı özel günlerde, tanrılarına genç kızları hediye ederlerdi. Mısır’ın fethedilmesinden sonra Mısır’daki Nasranîlerin ve diğer din mensuplarının memleketin en güzel kızını canlı canlı Nil nehrine tanrılarına kurban olarak atmayı sınayıp da Ömer’in mektubuyla buna engel olduğunu biliyoruz..
İslam, en büyük zaferini ve bayramını Kur’an’ın indiği ay ve Allah için Vakfeye durulan günü ardından gelen Kurban gününe tahsis etmiştir. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de Allah’ın iki günü bu ümmet için bayram günü olarak seçtiğini bize bildirmiştir; Birisi Ramazan “fıtr Bayramı” diğeri ise, “Kurban Bayramı”. Peki, nerede Bedr zaferinin kutlanması? Peki, nerede Tebuk gazvesi, nerede Hendek günü; Allah’ın müminleri üstün kıldığı günün sevinci?
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bu günleri neden ashabıyla sevinç günleri edinmedi. Eğer bu günlerde sevinmek ya da Mekke’nin fethedildiği günü bayram edinmek ve Bizlerin yaptığı gibi kutlanması gerekseydi Allah’ın Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem) bugünleri bayram günleri olarak kutlardı.
Allah için bir şeyde fazilet varsa bunu herkesten önce bilen ve bunu tavsiye edecek olan Allah’ın Rasulü’dür (sallallahu aleyhi ve selem)
Din kemale erdi. Şeriat; farzı, vacibi ve süneniyle tamamlandı.
الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلامَ دِينًا
“Bugün, size dininizi kemale erdirdim ve size [indirdiğim]nimetlerimi tamamladım ve sizin için de din olarak İslam’dan razı oldum”
(Maide:3)
قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“De ki. Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, [Allah] günahlarınızı bağışlasın, gerçekten Allah, çok bağışlayıcı ve çok acıyıcıdır.”
(Al-i İmran:31)
Evet, Din “kemal”e ermiştir. Ve Allah mümin kullarına verdiği nimetleri tamamlamıştır. Kimi âlimlerimiz derler ki: Kemale erdirilmiş Din, İslam ve Kur’an’dır. Nimet ise Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) nübüvveti yani sünnetidir.
“DİN” ve “Nimet”. Bu iki büyük gerçek, Allah’tan bize eksiksiz gelmiştir.
Bundan sonra, adab ve ahlak olarak islam’da yeni bir şey ihdas edilemez.
Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem)ve ashabının ve ümmetin en hayırlı zamanlarında işlenmemiş ve dördüncü hicri yy.’dan sonra Batınî İsmailî Fatımîlerin ihdasıyla ortaya çıkmış bir bid’atı Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) doğum günü olarak kutlamayı Ehl-i Sünnet topluklardan bazıları sadece ve sadece, Nasranîlerin yaptıkları törenler ile Fatımîlerin yaptıkları törenleri ve kutladıkları onlarca batıl günleri kutlamaları karşısında eziklik hissetmişler ve onlara benzemişlerdir.
Yıllardır da bu batıl gelenek, Allah’ın Rasulü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) adı kullanılarak sözlerinde birçok batıl bid’at ve uydurma hadis olan mevlid kasidelerinin okunmasına ve gereksiz masrafların yapılmasına ve ümmetin mallarının israf edilmesine yol açmıştır.
İslam beldelerinde bu bid’at öyle yayıldı ki, Sultanlara ve zalim yöneticilere yakın olmak isteyen bid’at taifeleri bu günlerin kutlanmasında Sultanlara önayak oldular. Onlar da bu günleri her vakti geldiğinde kutlamaya, bunun için haddinden fazla israfta bulunmaya başladılar. Derken bu günlerde batıl ve aslı olmayan birçok hadis sebebiyle Rasulü’ün (sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashabının asla yapmadığı ameller işlenmeye ve kılmadıkları namazlar kılınmaya başlandı.
Bunun yüzünden insanlar fırkalara ayrıldı ve birbirlerini incitir oldular. Bu günleri kutlamayanlara eskiden bir isim veremiyorduk. Şimdi Müslümanların Vahhabîler ve Selefiler diye bir düşmanları ve sapık (!) fırkaları var ve artık bu günahı onların omuzuna yıkabiliyorlar!
Mevlid denen uydurma günler sebebiyle ümmetin fakihleriyle sufileri yıllardır birbiriyle çekişip durmaktadırlar.
Din kemale erdi. Ama Müslümanlar hala kemale eremiyorlar neden acaba? Allah, bu ümmete kıyamet gününe kadar hidayet olan nimetlerin tamamlamıştır.
Rasul (sallallahu aleyhi ve sellem)veya onun izinden giden adil imamlar ve müctehidler; bu ümmetin bir de Kandilleri vardır demedi? Benim ümmetimin seyahatı Cihad’dır diyen bir nebi ve Rasul böyle beyhude ve cahilî gelenekleri meşru görmemiştir ve bunu bugün hangi isim altında yaparsak yapalım yine meşru görmeyecektir.
Mevlid kandilleri diye anılan günleri vd. Kandilleri kutlama ısrarı; Fıkha karşı tasavvufu savunma ve yaşatma savaşıdır. Bugün birçok zalim devlet bile bugünleri “Mevlid Kandilleri” olarak kutlamaya önem veriyor çünkü bugünler vesilesiyle İslam üzerinde uygulamak istedikleri projeleri de böylece hayat geçirebiliyorlar ve dini yozlaştırıyorlar.
Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) “tevhid” ve “şirk” hakkındaki dinini unutmuş birçok topluluk Mevlid kandilleri vesilesiyle cahil halk kitleleri üzerinde amaçlarını gerçekleştiriyor ve ve böylece kendi cahili egemenliklerini sürdürüyorlar.
İslam’ın katledildiği yüzyıllar boyunca, bid’atler ve dalaletler oluk oluk Müslümanların dinlerine kirler taşırken, elleri kolları bağlı duran birçok meskenet erbabı; bugünlerde şöhret uğruna yalancı bir rasul sevgisi dellallığı yaparak, etrafına avamı toplamaya ve batıl dinlerini öğretmeye çalışıyorlar.
Mevlide karşı geldiğinizde, sapıklıkla ve Rasulullah’ı (sallallahu aleyhi ve sellem) sevmemekle ittiham edilirsiniz.?
Bunu söyleyen birçok insan akidelerinde şirk ve küfr olan tasavvuf önderlerini kendilerine adeta Rasulullah’tan (sallallahu aleyhi ve sellem)sonra Dindeki yegane imamlar ve veliler seçmişler ve onların karanlık ve cahilî yollarında birçok insanı da saptırmışlardır. Bugün hala da saptırmaktalar.
Şunu iyi bilelim ki, bu sahte velayet dellalları ve cehalet bezirgânlarının en çok katlettikleri şey de Allah’ın Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetidir. Şirk ve küfr dinleri ve ideolojileri karşısında akademik nifakın dilini bir türlü terkedemeyen zavallılar, dalalet ve cehaletten toplum üzerindeki hâkimiyetlerini pekiştirmek için meded umuyorlar. Yenilikçi müfessirlerin halkın Arapça bilemeyişlerinden istifade ederek Kur’anı diledikleri gibi tahrif etmeleri gibi.
Müslümanlar! Kısaca şunu söylemek gerekiyor: Allah’a teslim olun ve Rasul’ün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetine ittiba edin. Din budur hidayet budur! Bunun dışındaki yollar “subul”dür ve ashabını cehenneme götürecek olan yollardır.
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)şöyle demedi mi?
من أحدث في أمرنا هذا ما ليس منه فهو رد
“KİM Kİ BİZİM BU İŞİMİZDE OLMAYANI İHDAS EDERSE, BU [ihdas ettiği şey] REDDEDİLMİŞTİR.”
(Buhari, Muslim)
Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem)seven bir topluluk, O’nun Sünnetini öğretir, O’nun sevdiklerini sever ve O’nun getirdiği Sünnete ve akideye düşman olanlara da düşman olur.
Onu sünneti Kur’an’ın tefsiridir. Onu hedy’i (hidayeti ve sünneti) insanlar içinde en hayırlı olanın hedyidir.
İnsanları kendi hidayet gördükleri yollara davet edenler; zannediyorlar ki, Allah’ın Rasulü’nünü (sallallahu aleyhi ve sellem) hidayetine ve sünnetine davet ediyorlar. Bu zümrelerin “sünneti”ni reddettiğiniz zaman Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetini reddetmiş oluyor ya a Rasulullah’ı (sallallahu aleyhi ve sellem) sevmemiş oluyorsunuz?
Fakat riya olan amelleri işlediğinizde, zenginlerin önünde önünüzü ilikleyip ilminizi ve şerefinizi ayaklar altına aldığınızda, büyük alim, hoşgörülü aydın ve hoca oluveriyorsunuz!
Mevlid yağdancılığının altında zalim suıltanlara yaranmak ve onların ulefelerinden nasiplenmek yatıyordu. Bugün de “Kutlu Doğum” mevsimi, “sevgililerin gününe” (!) denk gelince, Müslümanlardan bazılarının ağızları kulaklarına varıyor Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem)da bu vesileyle en sevgili olduğunu söylemek çok mutlu bir tesadüf oluveriyor!!
Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem), Papaz Valentino anısına ihdas edilmiş ve Türkiye’de gayri meşru ilişkilerin yaygınlaştırılması için de Batılı rejimi ve medyanın pohpohladığı bir batıl günün Mevlid Kandiline denk gelmesi çok önemli bir tesadüf ve ayrıntı oluyormuş bari buyurun hep birlikte kutlayın hayırlı olsun!? Haram aşkla birleştirilen günde, siz de Rasulullah’ı (sallallahu aleyhi ve sellem) nasıl sevdiğinizi ortaya koyun.
وَمَن يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَيَتَّبِعْ غَيْرَسَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءتْمَصِيراً
“Kim ki kendisine hüda apaçık bir biçimde beyan edildikten sonra, Rasule aykırı bir yol edinir ve MÜ'MİN OLMAYANLARIN YOLUNA uyarsa onu o yöneldiği yol üzere kılar ve sonra da onu cehennem koyarız.”
(Nisa: 115)
لقد كان لكم في رسول الله أسوةحسنة لمن كان یرجواالله والیوم الآخر و ذكرالله كثیرا
“Sizin için Allah’ın Rasulün’de en güzel üsve [uyulacak en güzel sünnet, ilim ve hidayet]vardır, Allah’ı ve ahiret gününü dileyip Allah’ı çok zikredenler için!”
(Ahzab:21)
Peki, O’nun ve ashabının sünnetine uyanlarda hangi “güzel örneklik varmış? Batılları ve dalaleti içeren birgün için güzel demek anlamına gelen sözler Allah’ın Rasulünü (sallallahu aleyhi ve sellem) “üsve-i hasene” en hafifinden söylemek gerekirse olduğuna gölge düşürür. “Aziz Valentine Gününüz” ile “Kutlu Doğum Günü”nüz ne de iyi oldu denk gelince değil mi? Üstelik sadece Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sevgili olmuyor, bunun yanında birçok sevgililerimiz de oluyor!
Ümmetin çocukları hem Kutlu Doğum’da “gül” dağıtsınlar hem de sevgilileriyle sevgililer günün kutlasınlar!
Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem)ve ashabının selefimizin ve mezhep İmamlarımızın kutlamadığı “Kandilleriniz” Kutlu olmasın!
Ülkenizde Allah’ın kitabının öğretilmesine yasak getirilirken, kızlarınız örtülü olarak okullara alınmazken ve bu ülkede Müslüman olarak bir hayvan kadar bile değeriniz yokken, kardeşleriniz Afganistan’da ve Irak’ta katledilirken, ABD ve AB İsrail’in desteğinde bütün İslam ülkelerinde Kur’an’ın ahkâmıyla savaşırken ve topraklarınız yavaş yavaş ellerinizden alınırken, tarikatların ve hizipçiliğin Allah’ın kitabının ve Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetinin önüne geçirilmişken, Mevlana'nın batı dininin, Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabının ve selefimizin ahlâkının ve edebini üzerine çıkarıldığı bir ülkede ve İslam’ın Türkleştirilmeye ve Şamanizm’le özdeşleştirilmeye çalışıldığı bir ülkede siz neyin “Kandili”ni kutluyorsunuz?
Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünneti ve hadisleriyle savaşılan bir akademik ortamın güdümüne dini aşağılamaya çalışan bunca “modernist batınî”nin Müslümanların dinlerini ve akidelerini gece gündüz ifsad etmesinin karşısında susan sizler, siz hangi Kandilleri kutluyorsunuz!? Allah’ın Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) ışıldattığı “tevhid” kandilini mi ışıldatıyorsunuz yoksa bid’atlerin, ve gericiliğin kandilini mi?
Ellerinde sokaklarda “kırmızı gül” dağıtanlar bu “kırmızı gül” hadisinin de uydurma olduğunu bilerek mi yapıyorlar, yoksa, Rasulü’n (sallallahu aleyhi ve sellem) sevgisi için olunca, uydurma hadis de mi güzeldir.? Kutlu Doğum Gününde sevgililer Günü de Kutlu olduktan sonra, Kutlu olmasın diyorum sizin Kandilleriniz!
MEHMET EMİN AKIN
[*] Kandil bir alettir. Müslümanların cehaleti sebebiyle “Kandil Geceleri terkibindeki “Geceler” kelimesi ortadan kalkıyor ve yerine “bir aydınlatma aleti” olan “kandil” aleti kutlanıyor..Bir aydınlatma aleti niye kutlanır? Müslümanlar, yıllardır ne olduğunu bilmedikleri bu cahilce sözü tekrarlayıp duruyorlar. Zaten birileri de böyle bir din istemiyor mu? Bunun için de “Kandilleriniz” Kutlu olmasın diyorum..! Çünkü bir aletin “mübarek” olması ancak, bir Müslüman tarafından bir ihtiyacını gidermek için aldığında kendisine falanca eşyanız veya malınız veya mülkünüz “hayırlı” “mübarek” olsun denerek onun Allah’tan hayırlı olması dilenebilir. Bu çağdaki Müslümanlara ne oluyor ki, hala bir aydınlatma aleti olan “kandil”i kutlayıp duruyorlar? Tabiî ki “kut”lama sözcüğünden nefret ettiğimi burada dile getireyim. Zir bu sözün Şamanizm’le bir ilgisi var da ondan.
