‘İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.’ (Müslim, Tirmizi)
Kardeşlik, imanın koruyucusudur. Ancak kişi korunan bir imanla cennete girer. Hadiste de görüleceği üzere imanın alameti olarak kardeşlerin birbirlerini sevmeleri gösterilmiştir. İmanını korumak isteyen bir kimse kardeşlik hukukuna önem gösterir. Çünkü o bilir ki, kardeşlik hukukuna verdiği önem kendi imanına verdiği önemdir. Bu yüzdendir ki kardeşler imanlarını koruma adına birbirlerine muhtaçtırlar.
Akıllı Müslüman kardeşinden bolca meyveler (sevaplar) devşirendir. Müslümanlar kardeşini meyve veren bir ağaç gibi görmelidirler...
İslam tarihi, kardeşe karşı sevginin ve onu kendine tercih etmenin örnekleriyle doludur. Bunlardan biri Yermuk savaşında yaşanmıştır.
Bu savaşta Haris b. Hişam, İkrime b. Ebi Cehil ve Suheyl b. Amr (radiyallahu anhum) ağır yaralar alarak yere düştüler. Haris b. Hişam içmek için su istedi. Askerlerden biri ona su götürdü. İkrime’nin kendisine baktığını görünce ‘Bu suyu İkrime’ye götür’ dedi. İkrime suyu alırken, Suheyl’in kendisine baktığını gördü, o da suyu içmeyerek ‘Bunu götür Suheyl’e ver’ dedi. Fakat su Suheyl’e yetişmeden Suheyl şehit oldu. Bunun üzerine sucu İkrime’ye koştu. Fakat İkrime’de şehit olmuştu. Hemen Haris’in yanına koştu. Hariste şehit olmuştu… (Hayatu’s-Sahabe)
Görüldüğü gibi sahabeler kendi nefsi için istediğini kardeşi için istiyorlar ve kardeşine öncelik veriyorlardı. Çünkü onlar şu hadisi çok iyi kavramış ona göre amel ediyorlardı;
‘Hiç biriniz kendisi için istediğini (mümin) kardeşi için istemedikçe iman etmiş olmaz.’ (Buhari, Müslim)
Ve yine Allah Resulü s.a.v, Mescidi Nebevinin inşasından sonra Muhacirler ile Ensar’dan doksan sahabe arasında ikişer ikişer kardeşlik akdetti. Resulullah s.a.v de Hz. Ali’yi kardeş edindi.
Bütün müminler birbirinin din kardeşidir. Lakin bu özel kardeşleştirme, yardım, ziyaret, ihsan, nasihat gibi şeyleri kapsamına alıyordu.
Kardeşlik çoğu zaman imanın koruyuculuğunu yapar. İmanı zayıf karakterli kimseler yalnız başlarına kaldıklarında günahlara daha yatkın iken, iman kardeşlerinin yanında ise günahlardan kaçınıp imanlarını koruma altına almaya daha yatkın olurlar.
Kardeşlik iman ve takva üzerine bina edilmelidir. Allah’u Teala bizlere, kardeşlik şuurunun takva kıvamında olanının makbul olacağını bildirmiştir:
الْأَخِلَّاء يَوْمَئِذٍ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ إِلَّا الْمُتَّقِينَ
‘O gün dostların bazıları bazısı için düşmandır. Muttakiler müstesna.’ (Zuhruf/67)
Eğer kardeşler birbirlerine Allah’ı hatırlatmıyorlarsa, ahirette bu kardeşler birbirlerine düşman kesilip hesap soracaklardır.
Ancak kardeşlik iman ve takva üzerine bina edilirse, kardeşler ahirette birbirlerine şefaat edeceklerdir. Allah’u Teala şöyle buyurur:
فَمَا لَنَا مِن شَافِعِينَ... وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ
‘Bizim için şefaat edecek kimseler ve derdimize düşecek hiçbir samimi dost yoktur.’ (Şuara/100-101)
Eğer dinde samimi dostlar edinirsek, ahirette Allah’ın izniyle bu dostlar, bizlere şefaat edeceklerdir.
Kardeşler basit fıkhi meseleler yüzünden birbirlerinden ayrılmamalıdırlar. Mümin kişi benim usulüm güzeldir, hoştur diyebilir. Ama sadece benimki haktır diyemez. Dört mezhep imamını buna örnek gösterebiliriz. Birçok konuda farklı görüşlere sahip olmalarına rağmen, hiçbiri diğerini tekfir etmemiş ve birbirlerini hayırla anmışlardır.
Biz Müslümanlar birbirimize değer vermeliyiz. Eğer bizler birbirimize değer vermiyorsak, toplumun bizlere değer vermesi beklenemez.
Hz Ali diyor ki: ‘…Şüphesiz arkadaş, arkadaşıyla itibar görür.’
Ve yine şöyle bir söz vardır; ‘Şeyh uçmaz müridi uçurur.’
Müritler şeyhe çok değer verdiklerinden dolayı, halk nazarında da şeyhin belirli bir konumu olur. Bu yüzden kardeşler birbirlerine değer vermeli, savunmalı ve sevmelidirler.
Kardeşler bazı hatalar sebebiyle terk edilmemelidirler. Velev gaddar ve zalim bile olsa…
Resulullah s.a.v şöyle buyurur:
‘Zalim de olsa, mazlum da olsa mümin kardeşine yardım et!’ Sahabeler; ‘Mazlumu anladık peki ya zalime nasıl yardım ederiz?’ Resulullah s.a.v; ‘Onu zulümden el çektirirsin. Ona yapacağın yardım işte budur.’ (Buhari, Müslim)
Peygamberler ve şehitler, Allah için kardeş olanlara gıpta ederler: Hadiste şöyle geçer;
‘Arşın etrafında nurdan minberler vardır ki, minberlerin üstünde; yüzleri nur ve elbiseleri nur olan insanlar vardır. Onlar, ne peygamberdirler ne de şehittirler. Peygamberler ve şehitler onlara gıpta ederler.’ Sahabeler dediler ki: ‘Ya Resulullah! Onlar kimlerdir?’ Resulullah s.a.v şöyle dedi: ‘Onlar, birbirlerini Allah için sevenler ve Allah için birbirlerini ziyaret edenlerdir.’ (Ebu Davud)
Birçok kardeşe şahit olmaktayız ki birbirlerine çok sert sözler söylerler. Bu caiz değildir. Hatta bundan daha öte sert bir bakışla bakması bile helal değildir. Hadiste şöyle geçer:
‘Bir müminin din kardeşine eziyet verici sert bir bakışla bakması helal olmaz.’ (İbnu’l Mübarek)
Resulullah s.a.v şöyle buyurur:
‘Şeytan, kıbleye dönen müminlerin artık kendisine ibadet etmesinden ümidini kesmiştir; fakat onları birbirine düşürmekte (hala ümitlidir).’ (Tirmizi, Müslim)
Müslüman şeytanın dürtülerine karşı her daim teyyakkuz halinde olmalıdır. Şeytan kardeşlerin arasına kin ve nefret tohumları ekmek ister. Bunu önlemenin yollarından biri, kardeşlerin imkan buldukça birbirleriyle hediyeleşmeleridir. Allah Resulü s.a.v şöyle buyurur:
‘Hediyeleşiniz. Zira hediye, sevgiyi artırır ve kinleri giderir.’ (Deylemi)
Hediyeleşmek, Allah’ı razı, şeytanı ise kahreder. Hadiste;
‘Farzları yerine getirdikten sonra, Allah’ın en çok sevdiği amel bir Müslümanı sevindirmektir. (Tabarani)
‘…Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin’ (Haşr/10)
Kardeşlik, imanın koruyucusudur. Ancak kişi korunan bir imanla cennete girer. Hadiste de görüleceği üzere imanın alameti olarak kardeşlerin birbirlerini sevmeleri gösterilmiştir. İmanını korumak isteyen bir kimse kardeşlik hukukuna önem gösterir. Çünkü o bilir ki, kardeşlik hukukuna verdiği önem kendi imanına verdiği önemdir. Bu yüzdendir ki kardeşler imanlarını koruma adına birbirlerine muhtaçtırlar.
Akıllı Müslüman kardeşinden bolca meyveler (sevaplar) devşirendir. Müslümanlar kardeşini meyve veren bir ağaç gibi görmelidirler...
İslam tarihi, kardeşe karşı sevginin ve onu kendine tercih etmenin örnekleriyle doludur. Bunlardan biri Yermuk savaşında yaşanmıştır.
Bu savaşta Haris b. Hişam, İkrime b. Ebi Cehil ve Suheyl b. Amr (radiyallahu anhum) ağır yaralar alarak yere düştüler. Haris b. Hişam içmek için su istedi. Askerlerden biri ona su götürdü. İkrime’nin kendisine baktığını görünce ‘Bu suyu İkrime’ye götür’ dedi. İkrime suyu alırken, Suheyl’in kendisine baktığını gördü, o da suyu içmeyerek ‘Bunu götür Suheyl’e ver’ dedi. Fakat su Suheyl’e yetişmeden Suheyl şehit oldu. Bunun üzerine sucu İkrime’ye koştu. Fakat İkrime’de şehit olmuştu. Hemen Haris’in yanına koştu. Hariste şehit olmuştu… (Hayatu’s-Sahabe)
Görüldüğü gibi sahabeler kendi nefsi için istediğini kardeşi için istiyorlar ve kardeşine öncelik veriyorlardı. Çünkü onlar şu hadisi çok iyi kavramış ona göre amel ediyorlardı;
‘Hiç biriniz kendisi için istediğini (mümin) kardeşi için istemedikçe iman etmiş olmaz.’ (Buhari, Müslim)
Ve yine Allah Resulü s.a.v, Mescidi Nebevinin inşasından sonra Muhacirler ile Ensar’dan doksan sahabe arasında ikişer ikişer kardeşlik akdetti. Resulullah s.a.v de Hz. Ali’yi kardeş edindi.
Bütün müminler birbirinin din kardeşidir. Lakin bu özel kardeşleştirme, yardım, ziyaret, ihsan, nasihat gibi şeyleri kapsamına alıyordu.
Kardeşlik çoğu zaman imanın koruyuculuğunu yapar. İmanı zayıf karakterli kimseler yalnız başlarına kaldıklarında günahlara daha yatkın iken, iman kardeşlerinin yanında ise günahlardan kaçınıp imanlarını koruma altına almaya daha yatkın olurlar.
Kardeşlik iman ve takva üzerine bina edilmelidir. Allah’u Teala bizlere, kardeşlik şuurunun takva kıvamında olanının makbul olacağını bildirmiştir:
الْأَخِلَّاء يَوْمَئِذٍ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ إِلَّا الْمُتَّقِينَ
‘O gün dostların bazıları bazısı için düşmandır. Muttakiler müstesna.’ (Zuhruf/67)
Eğer kardeşler birbirlerine Allah’ı hatırlatmıyorlarsa, ahirette bu kardeşler birbirlerine düşman kesilip hesap soracaklardır.
Ancak kardeşlik iman ve takva üzerine bina edilirse, kardeşler ahirette birbirlerine şefaat edeceklerdir. Allah’u Teala şöyle buyurur:
فَمَا لَنَا مِن شَافِعِينَ... وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ
‘Bizim için şefaat edecek kimseler ve derdimize düşecek hiçbir samimi dost yoktur.’ (Şuara/100-101)
Eğer dinde samimi dostlar edinirsek, ahirette Allah’ın izniyle bu dostlar, bizlere şefaat edeceklerdir.
Kardeşler basit fıkhi meseleler yüzünden birbirlerinden ayrılmamalıdırlar. Mümin kişi benim usulüm güzeldir, hoştur diyebilir. Ama sadece benimki haktır diyemez. Dört mezhep imamını buna örnek gösterebiliriz. Birçok konuda farklı görüşlere sahip olmalarına rağmen, hiçbiri diğerini tekfir etmemiş ve birbirlerini hayırla anmışlardır.
Biz Müslümanlar birbirimize değer vermeliyiz. Eğer bizler birbirimize değer vermiyorsak, toplumun bizlere değer vermesi beklenemez.
Hz Ali diyor ki: ‘…Şüphesiz arkadaş, arkadaşıyla itibar görür.’
Ve yine şöyle bir söz vardır; ‘Şeyh uçmaz müridi uçurur.’
Müritler şeyhe çok değer verdiklerinden dolayı, halk nazarında da şeyhin belirli bir konumu olur. Bu yüzden kardeşler birbirlerine değer vermeli, savunmalı ve sevmelidirler.
Kardeşler bazı hatalar sebebiyle terk edilmemelidirler. Velev gaddar ve zalim bile olsa…
Resulullah s.a.v şöyle buyurur:
‘Zalim de olsa, mazlum da olsa mümin kardeşine yardım et!’ Sahabeler; ‘Mazlumu anladık peki ya zalime nasıl yardım ederiz?’ Resulullah s.a.v; ‘Onu zulümden el çektirirsin. Ona yapacağın yardım işte budur.’ (Buhari, Müslim)
Peygamberler ve şehitler, Allah için kardeş olanlara gıpta ederler: Hadiste şöyle geçer;
‘Arşın etrafında nurdan minberler vardır ki, minberlerin üstünde; yüzleri nur ve elbiseleri nur olan insanlar vardır. Onlar, ne peygamberdirler ne de şehittirler. Peygamberler ve şehitler onlara gıpta ederler.’ Sahabeler dediler ki: ‘Ya Resulullah! Onlar kimlerdir?’ Resulullah s.a.v şöyle dedi: ‘Onlar, birbirlerini Allah için sevenler ve Allah için birbirlerini ziyaret edenlerdir.’ (Ebu Davud)
Birçok kardeşe şahit olmaktayız ki birbirlerine çok sert sözler söylerler. Bu caiz değildir. Hatta bundan daha öte sert bir bakışla bakması bile helal değildir. Hadiste şöyle geçer:
‘Bir müminin din kardeşine eziyet verici sert bir bakışla bakması helal olmaz.’ (İbnu’l Mübarek)
Resulullah s.a.v şöyle buyurur:
‘Şeytan, kıbleye dönen müminlerin artık kendisine ibadet etmesinden ümidini kesmiştir; fakat onları birbirine düşürmekte (hala ümitlidir).’ (Tirmizi, Müslim)
Müslüman şeytanın dürtülerine karşı her daim teyyakkuz halinde olmalıdır. Şeytan kardeşlerin arasına kin ve nefret tohumları ekmek ister. Bunu önlemenin yollarından biri, kardeşlerin imkan buldukça birbirleriyle hediyeleşmeleridir. Allah Resulü s.a.v şöyle buyurur:
‘Hediyeleşiniz. Zira hediye, sevgiyi artırır ve kinleri giderir.’ (Deylemi)
Hediyeleşmek, Allah’ı razı, şeytanı ise kahreder. Hadiste;
‘Farzları yerine getirdikten sonra, Allah’ın en çok sevdiği amel bir Müslümanı sevindirmektir. (Tabarani)
‘…Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin’ (Haşr/10)