Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kimya-i Saadet

A Çevrimdışı

Alphan

Üye
İslam-TR Üyesi
http://www.haznevi.net/Bolum.aspx?BID=37


KENDİ NEFSİNİ BİLMEK


[Bu unvanda on sekiz fasıl vardır]


Bil ki, Allahü Teâlâ´yı tanımanın anahtarı, kişinin kendini tanıyıp bilmesidir. Bu yüzdendir ki, şöyle buyurulmuştur: «Nefsini (kendi hakikatini) bilip tanıyan, rabbini tanır.» Bu mevzuda Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur: «Pek yakında onlara dışlarında ve kendi nefislerinde âyetlerimizi (kudretimizin ve varlığımızın belgelerini) göstereceğiz. Ta ki, (Peygamberin söylediğinin) hak olduğunu anlasınlar.» (1)
Hulâsa, sana senden yakın hiçbir şey yoktur. Kendini bilmezsen, başkasını nasıl bilirsin? Kendimi biliyorum, tanıyorum diyorsan yanılıyorsun! Zira böyle bilmek, Hakkı tanımanın anahtarı olamaz. Hayvanlar da kendilerinden bu kadar bilir. Sen kendinden başın, yüzün, elin, ayağın, etin ve derinden fazla bir şey bilmiyorsun. Bâtından ise bildiğin, acıktığın zaman yemen, kızdığın zaman bir kimseye saldırman, şehvetin galebe çaldığı zaman hanımına yaklaşmandan fazla bir şey değildir. Bu hususlarda, bütün hayvanlar seninle aynıdır. O hâlde senin, hakikatini araman lâzımdır. Sen nesin, nereden gelmişsin, nereye gideceksin, bu dünyaya ne yapmak için geldin, seni niçin yarattılar, saadetin nedir, nededir; şakiliğin [şaki: bedbaht], ziyanın nedir, nededir?
Senin bâtınında toplanan sıfatların bir kısmı umum hayvanlara, bir kısmı yırtıcı hayvanlara, bir kısmı şeytanlara ve bir kısmı da meleklere mahsus sıfatlardır. Sen bunlardan hangisindensin? Cevherinin hakikati hangisidir? Hangileri ariyettir [tekrar alınmak üzere sana verilmiştir?]. Bunu bilmezsen, saadetini arayamazsın. Çünkü, her birinin gıdası ayrı, saadeti başkadır. Hayvanın gıdası ve saadeti yemek, uyumak ve çiftleşmektir. Eğer hayvan isen, gece - gündüz mideni doldurma ve çiftleşme yollarını ara. Yırtıcı hayvanların gıdası ve saadeti yırtmak, parçalamak, öldürmek ve saldırmaktır. Şeytanların gıdası ise kötülük, aldatmak ve hile yapmaktır. Eğer onlardan isen, kendi rahat ve iyiliğine kavuşman için, onların yaptıklarını sen de yap!.. Meleklerin gıdası ve saadeti Allahü Teâlâ´nın cemâlini müşahededir. Hırs, tasallut, hayvan ve yırtıcı hayvan sıfatları melekliğe çıkan yol değildir. Eğer sen aslında melek cevheri isen, Allahü Teâlâ´yı tanımaya uğraş ve kendini o cemâli müşahede edecek hâle getir. Kendini şehvet ve gazab elinden kurtar ve bu hayvan ve canavar sıfatlarının sende niçin yaratıldığını anlamaya çalış. Onlar, seni kendilerine esir etmek, kendi hizmetlerinde çalıştırmak, gece - gündüz bedava hizmet ettirmek için mi yaratılmışlardır? Yoksa, senin onları esir etmen, ilerde vâki olacak yolculukta onları kendi emrine alman, birinden binek hayvanı, diğerinden silâh yapman için mi yaratıldılar? Bu dünyada kaldığın birkaç gün içinde onlardan faydalan. Ancak böylece kendi saadet tohumunu elde edebilirsin. Saadet tohumunu elde ettikten sonra, onları ayaklarının altına al ve yüzünü saadetinin bulunduğu tarafa çevir. Orası havas [seçilmiş kullar] için Allahü Teâlâ´nın zâtı, avam için ise cennet diye ta´bir olunur.
O hâlde bu mânâların hepsini bilmen lâzımdır. Böylece kendinden az bir şey bilmiş olursun. Bunları bilmeyenin dinden nasibi, suret ve görünüştür. Dinin hakikatinden, özünden haberi yoktur.

(1) 41 - Fussilet: 53.
 
A Çevrimdışı

Alphan

Üye
İslam-TR Üyesi
http://www.haznevi.net/icerikoku.aspx?KID=7179&BID=81


Rahmân ve Rahîm Allah Adiyle

(Birinci Meclis)



Hamd, âlemi aletsiz yapan, gönle gelen herşeyi, söylenen her sözü, uğranan her hali bilen, oluruna bağlanacak ve halden hale girilecek her türlü sıfatın, zâtına yol bulmasından münezzeh olan Allah´a. Bir padişahtır ki hiçbir kimsenin, onun hükmüne, onun buyruğuna karşı durmıya gücü yoktur. Allahlığını apaçık delillerle bildirmiştir; akıl gözü, doğru - düzen bakar, yerli yerinde görürse, birliğine şahadet eder. Gücü - kudreti, her mahlûkun gücünden - kudretinden üst olmuştur; dileği her yaratılmışın dileğinden üstün olup ister o yaratılmışın aleyhine olsun, ister lehine, hükmü, yerine gelmiştir. Bir kişiye başarı vermiş, çalışmasını verimli kılmış, halini düzene sokmuştur da büyüklüğünü görsün diye gönlünden şüphe perdesini kaldırıp açmıştır. Birini de tek başına bırakıp aşağılatmış, şaşkınlık ve bilgisizlik yerlerine sürmüş, vaktini yitirmiş, yaptığı işleri yok etmiş, lûtfunu, ihsanını, keremini ona haram etmiştir. Halkı, helak uçurumundan, azap tehlikesinden kurtarmak için Muhammed´i, esenlik ona, "Her yana yayılan sancakla, kınından sıyrılmış kılıçla göndermiş", peygamberliğinin güneşini dolunaylar gibi parlak bir toplulukla kuşatıp doğdurmuştur; kalbine de, nur gibi parıl parıl parlıyan ve kalplere şifa olan bir kitap indirmiştir. "Ey insanlar, rabbinizden size bir öğüt ve gönüllerdeki dertlere şifa geldi.(1) Halk aslı olmayan şeylere uymuşken onu doğrulukla ve doğru yolu göstermek için gönderdi; onlarsa körlerdi, görmüyorlardı; sağırlardı, duymuyorlardı; dilsizlerdi, konuşamıyorlardı(2). Allah´ı bırakıp da ondan başka hiçbir şeyi yaratmıyan, yaratamıyan bir varlığa mı kulluk ederler? Oysa, kendileri de yaratılmışlardır(3). Yalanlıyanlar, onu yalanlamakla kutsuz oldular; gerçekleyenlerse, onu gerçeklemek yüzünden kutlu oldular. Allah´ın rahmeti ona ve soyuna olsun; bilhassa suçlardan çekinen Abû-Bakrı´s-Sıddıyk´a, doğruyla aslı olmıyanı ayırdeden temiz Ömer´e, iki nur ıssı arınmış Osman´a, Tanrı rızasını kazanmış, ahdine vefa eden Ali´ye, başka muhacirlere ve ansâra olsun; çok çok esenlikler onlara.

Münâcât:

A benim sultanım, a benim padişahım, bizim hırs ateşimizi rahmet suyunla söndür; özliyen canlara birlik şarabını tattır. Gönlümüzün marifet ışıklariyle, birlik sırlariyle nurlandır, aydın bir hale getir. Sonsuz, kıyısız-bucaksız rahmet ovanda açıp yaydığımız umut tuzaklarımızı, dilek ağlarımızı kutluluk kuşlariyle, yücelik avlariyle şereflendir, yücelt. Bağrı yananların seher çağlarında çektikleri ahları, kabul ediş, kerem buyuruş kulağıyla duy. Aşıkların, o canların topluluk yerine çektikleri hasret yanışiyle her solukta gökkubbeye ağan gönül dumanlarım, buluşup kavuşmanın güzel kokulanyla bürü. Aşk saltanatının damına, bekçiler gibi sopacıklarım vuran sözlerimize, söyleyip işittiklerimize, "Ecirlerini sayısız olarak öder"(4)lûtfundan dâimi ihsanlarda bulun; sözlerimizi, hâlin özü, özeti kıl; hâlimizi, söz ve dedikodu tehlikelerinden geçir, kurtar; iki dünyanın da kötülüğünden koru; düşmanların bize olmasını, başımıza gelmesini diledikleri şeyleri bizden uzaklaştır; dostların, hakkımızda diledikleri, umdukları şeylerden daha yüce kıl, daha iyi et bizi ey lütuf hazinesi sonsuz olan, ey geniş denizi, keremiyle, insaniyle uçsuz-bucaksız bulunan. Allah ona rahmet etsin, esenlik versin; Mustafa´nın hadislerinden bir hadisle vaaza başlıyalım:

O korkutucu müjdeciden, o eşi-örneği bulunmayan korkutucudan, şeriat ıssı peygamberlerin ulusundan, gökyüzünün de, yeryüzünün de ışığından rahmetlerin en üstünü, övüşlerin, esenliklerin en parlağı ona olsun; peygamberlerin en güzel, en açık ve yerinde söz söyliyeninden gelen en doğru hadisler arasında rivayet edilen hadistir; buyurmuştur ki:

"Ümmetimin değerden düşmesi, bozgunluğa düştüğü, bozulduğu zaman olur; ancak ümmetimin bozgunluğa düştüğü zaman benim sünnetime sarılan değerden düşmez, bozulmaz; hem de ona yüzbin şehidin sevabı verilir." Allah´ın elçisi doğru söylemiştir. İki âlemin elçisi insanlara ve cinlere yol gösteren, "Ömrün hakkıyçin" hususiyetine mazhar olan(5), "Sen olmasaydın" yüceliğiyle yüceltilen, "Ben Arabın en güzel söz söyleyeniyim" hükmünce en güzel ve yerinde söz söyliyen, "Âdem de, ondan sonrakiler de kıyamet günü benim sancağımın altındadır; fakat övünmem ben" hükmünce kendisine uyulan, izi izlenen, ´Yokluk övüncümdür" diyen, şöyle buyurmaktadır: Ümmetimin değerden düşmesi, bozgunluğa düştüğü zamandadır. Yâni, benden sonra hiçbir peygamber gelmiyecektir; hiçbir peygamberin ümmeti de benim ümmetimden üstün olmıyacaktır; netekim ümmetim, İsâ ve Mûsâ ümmetinden üstündür. Dinimin önceki dinlerin hükümlerini kaldırdığı gibi benim dinimin hükümlerini kaldıracak, bozacak, değerden düşürecek bir din de yoktur. Ey Allah´ın elçisi dediler; o halde ümmetin ne yüzden değerden düşer? Buyurdu ki: Ümmetim bozulmaya başladı mı, bozgunculuğa girişti mi, giyindikleri, iki dünyada da parıl-parıl parlayan´Tanrıdan çekinme elbisesi daha da hayırlıdır" (6) elbisesini, suç dumanı bürür; giyinmiş oldukları gökyüzünün o atlas elbisesini, Muhammed´e mensup o değerli ipek kumaşı yıpratırlar; islere-paslara bularlar, değerden düşürürler. Ey Allah´ın elçisi dediler, böylece islere-paslara bulanır, değerden düşer, suç isiyle değersiz bir hale gelir de, "Şüphe yok ki Allah, kendilerine cenneti vermek üzere inananların canlarını, mallarını satın almıştır"(7) müşterisi alıcılığa girişmez, onların değerden düşmüş kulluk kumaşlarını almaz, "Ecirlerini sayısız olarak öder"(8) pahasını vermezse; onlar da parasız-pulsuz, azıksız-sermayesiz kalırlarsa halleri nicolur? (Şiir)



Sen, aldanış yurdunda, Temmuz ayında, Nîşâbur´da kar satan kişiye benziyorsun.

O adam, Temmuz ayında karcağızını önüne koymuştu; kendisi de yok-yoksul biriydi.

Sıcaktan kar eriyor, adam da dertle yanan bir yürekle soğuk ahlar çekerek

Şu sözü söylüyor, gözyaşları yağdırıyordu: Malımız pek kalmadı, kimse de satın almadı.



(Bu şiirde anlatılan adam gibi) feryad ederlerse, şu varlık karımız değersiz bir hale gelip, suç güneşinin ısısıyla erimeye başlarsa, gene malımızın değer bulması, umut keselerimizin dolması için biz kar satanların çaresi nedir dediler. Cevab olarak buyurdu ki: Ümmetimin değerden düştüğü zaman ancak benim sünnetime sarılan değerden düşmez.



İşi bozulup şaşıran kişinin, bir ipe sarılması yeğdir.
 
DAVA Çevrimdışı

DAVA

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
ALLAH razi olsun, Imam gazalinin en meshur eseri..
 
Üst Ana Sayfa Alt