Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Komşularıma Yardım Etmemi Yasaklayan Kocama İtaat Etmemin Hükmü? Komşu ve Komşuluk Hakkı Nedir?

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Soru' Alıntı:
Selamun aleykum Abdulmuizz abi, aşağıdaki soru şahsıma ait ancak örnek olacağını düşünüyorsanız, forumdan da (ismimi belirtmeden) cevaplayabilirsiniz inşallah:

Komşuluk hakkı malum. Ancak eşim beni: "İnsanları, onların işlerine yardım etmek suretiyle, kolaycılığa alıştırma" diye sürekli ikaz ediyor. Aynı şekilde katiyetle onlardan herhangi bir şekilde yardım istememi de istemiyor. Kısaca prensibi: Herkes kendine..

Ben hasta olduğumda, ölsem de kalsam da tek başımayım. Burada eşimin istediği oluyor.

Ama komşularımdan biri hasta olduğunda (tabi bizi diğer tanıdıklarıyla kıyas ettikleri için) benden yardım bekliyorlar. Bundan önceki komşularıma çok sık gidip gelmeyerek, samimiyeti artırmamak kaydıyla bu gibi durumların önüne geçmeye çalıştım. Olmadı, sonunda eşimin müsade vermediğini söylemek zorunda kaldım. Ve benimle ilişiklerini kestiler, zamanla düşman oldular, arkamdan konuşur oldular..

Şimdi yeni bir komşum var, düşük tehlikesi dahilinde hamile. Ve beni yine aynı sıkıntılar sardı: Ev işlerinde yardım için benden talepte bulunacak diye çok korkuyorum, çünkü eşim izin vermiyor. (Şimdiden ufak tefek istekleri başladı bile, ve eşim de buna mukabil bana karşı uyarılarına başladı)

Bu arada eşimle aramızda küçük de olsa yalan söylememe hususunda karşılıklı sözümüz var. Yani eğer "bugün ne yaptın" diye soracak olursa (Ki çoğu zaman daha net sorular sorar) yardım ettiysem söylemek zorundayım. Ne yapmamı önerirsiniz? Eş hakkı ile komşu hakkı.. İkisinin arasını bulamadım yıllardır.

Aleykum selam we rahmetullah kardeşim ;

Kocanızın, komşularınız hakkında sizden yapmanızı istediği İslam'ın yapısına uymayan, sosyal yaşama muhtaç ve mecbur olan mu'min için uygun olmayan isteklerdir.
Her ne kadar kocanız bu taleblerinde hatalı olsa da; sizin de bu yanlışa, tahriktar bir hareketle karşılık vermeye kalkışmayınız. Burada yapılması gereken, kocanıza İslam'ın komşuya verdiği önem ve değeri aktarmak, komşuluk ilişki ve yardımlaşmanın İslam'ın olmazsa olmazlarından olduğunu bildirmektir. Kocanız, İslam'daki Komşu ve komşuluk haklarını gerçek mahiyetinde bildiği, öğrendiği zaman, gerçekten Allah korkusu varsa, bırakın sizi komşunuza yardım etmekten alıkoymasını, yardım etmemekten dolayı sizden hesap sorar hale gelecektir.
Tabî bu geçiş süresi için güzel bir metod ve sabır izlenmeli, bu süre zarfında kocayı tahrik etmeden, tatlı dil ve merhametle komşuluk haklarıyla ilgili kocanızın vicdani ve merhamet duygularını galeyana getirecek kıssaları vicdanına sunasınız.
Size yardımcı olması için konuyla ilgili bazı delilleri aktaracağım.

Allah (c.c.), muslumanın komşusu ile ilişkisi hakkında şöyle buyurmuştur :
"Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahib olduğunuz kölelere iyilik edin. Şubhesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez." (Nisa 36)

Rasulullah (s.a.v.) ise komşuluk hakkında şunları bildirmiştir:

مَا زَالَ يُوصِينِى جِبْرِيلُ بِالْجَارِ حَتَّى ظَنَنْتُ أَنَّهُ سَيُوَرِّثُهُ
"Cebrail komşuyu bana o denli tavsiye etti ki, komşuyu komşuya mirasçı ilân edeceğini sandım" (Buhârî, edeb, 28; Muslim, birr, 140,141; Ebû Dâvûd, edeb 123; Tirmizî, birr 28; ibn Mâce, edeb 4; Musned, N/85,160...)

مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَصْمُتْ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيُكْرِمْ جَارَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ

"Allah'a ve ahirat gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun. Allah'a ve ahiret gününe inanan, komşusuna ikram etsin, Allah'a ve ahiret gününe inanan, misafirine ikram etsin."
(Buharî, Edeb, 31; Muslim, İman, 74, 76, 77)


:وَاللّٰهِ لاَ يُؤْمِنُ ، وَاللّٰهِ لاَ يُؤْمِنُ ، وَاللّٰهِ لاَ يُؤْمِنُ . قِيلَ وَمَنْ يَا رَسُولَ اللّٰهِ قَالَ
الَّذِى لاَ يَأْمَنُ جَارُهُ بَوَايِقَهُ

"Vallahi mu'min olamaz! (üç defa)
Kim, ey Allah'ın Rasûlu?
Şerrinden komşusu emin olmayan kişi"

(Buharî, Edeb, 29; Muslim, İman, 73; Tirmizi, ahkam, 18; Musned, I/235, 303, 313)

"Kapısı en yakın olan komşu iyilikte bulunmaya, diğerlerinden daha lâyıktır"

(Buhârî, edeb 32, suf'a 3)

Komşu kimdir?
Bu konuda meseleyi dar ve geniş tutanlar, iç içe değişik tariflerde bulunmuşlardır. En yakın kırk ev, her yönden kırk ev, bağırılınca sesin ulasacâğı kadar ev, sabah namazına aynı mescide gelenler, mesciddeki ikamet sesini duyan evler... (Kurtubî V/185 vd.) diye belirleyenler olmuştur.


لَيْسَ الْمُؤْمِنُ الَّذِي يَشْبَعُ وَجَارُهُ جَائِعٌ



“Yanı başınızdaki komşusu açken tok olarak geceleyen kişi (olgun) mu’min değildir.”

(Buhari, Edebu'l-Mufred, 52; ibn Ebi Şeybe, Kitabu'l iman, (nşr. el-Albanî), s.33 (Dımaşk ts.)
Hadisin değişik rivayetleri için bk. el-Albanî, Silsıletu'l-ehadisi's-sehiha, l, 69-71


Komşunun hakkı nedir?

Rasûlullah (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur :


يَا أَبَا ذَرٍّ إِذَا طَبَخْتَ مَرَقَةً فَأَكْثِرْ مَاءَهَا وَتَعَاهَدْ جِيرَانَكَ


"Ebû Zer! Çorba pişirdiğinde suyunu bol koy ve komşunu da gözet"
(Muslim, birr 142, 143; Dârimî, at'ime 37; İbni Mâce, Et`ıme, 58; Tirmizî, Et`ıme, 30)


Rasûlullah Efendimiz :


يَا نِسَاءَ الْمُسْلِمَاتِ لاَ تَحْقِرَنَّ جَارَةٌ لِجَارَتِهَا وَلَوْ فِرْسِنَ شَاةٍ

"Ey Müslüman kadınları! Sakın bir komşu kadın bir koyun parçasıyla da olsa komşu kadına (hediye ve) sadaka vermeyi hakir görmesin"
(Buhârî, hibe, 1, edeb 30; Muslim, zekât 91; Tirmizî, velâ 6) buyurmuştur.


اَ يَمْنَعْ أَحَدُكُمْ جَارَهُ أَنْ يَغْرِزَ خَشَبَةً فِى جِدَارِهِ


"Komşu komşusunun duvarına bir ihtiyaç için sopa (mertek) çakmasına engel olmasın."
(Buhâri, mezâlim, 20, esribe, 24; Muslim, musâkât, 36; Timizî, ahkâm, 18)


…وَأَحْسِنْ جِوَارَ مَنْ جَاوَرَكَ تَكُنْ مُسْلِمًا…

"Komşularına iyi komşuluk et ki gerçek müslüman olasın".
(İbn Mâce, Zuhd, 24)

أَوَّلُ خَصْمَيْنِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ جَارَانِ

"Kıyamet gününde muhakeme edilecek ilk iki hasım, iki komşu olacaktır."
(Ahmed, IV.151)

"Borç istediğinde verirsin, yardım istediğinde yardım edersin, muhtaç ise verirsin, hasta ise ziyaret edersin, ölürse cenazesine gidersin, bir nimete kavuşursa sevinirsin ve onu kutlarsın, bir musîbete uğrarsa üzülürsün ve ona ta'ziyet edersin, tencerinin kokusuyla onu rahatsız etmezsin, ona pişirdiğinden verirsin, binanın üzerine çıkmazsın, onun izni olmadan ferahlatıcı rüzgârını kesmezsin, meyva aldığında ona da hediye edersin, hiç olmazsa evine getirirsin; çocuğun onun çocuğunun gıbta edeceği birşeyle çıkmâz. Ne dediğimi anlıyor musunuz? Komşunun hakkını ancak Allah'ın çok az şanslı kulu gözetebilir."
Bir defasında Efendimiz, Aişe annemize hitaben: "kurban etini dağıtmaya önce komşumuz yahudiden başla" buyurmuşlardır. (Kurtubî V/188)


Komşunun Dereceleri :
Komşular hakları açısından üç sınıfa ayrılır:

1- Üç hakka sahib komşular:
Bunlar hem akraba, hem müslüman olanlardır. Bunların komşu, akraba ve müslüman olmaktan doğan üç çeşit hakları vardır.
2- İki hakka sahib komşular:
Akraba dışındaki müslüman komşular. Bunların komşu ve müslüman olmaktan ileri gelen iki çeşit komşuluk hakları vardır.
3- Bir hakka sahib komşular:
Akraba ve müslüman olmayanlardır. Bunlar, akraba olmayan ehl-i kitab (yahudi, hıristiyan) veya muşrik komşulardır. Bunların sadece komşu olmalarından kaynaklanan bir tür hakları bulunur.

Komşu ile Küsmek:

Rasûlullah Efendimiz: "Müslümanın kardeşiyle üç günden fazla konuşmaması helâl değildir"
(Buhârî, edeb, 57, 62, isti'zân 9; Muslim, birr, 23, 25, 26; Ebu Dâvûd, edeb, 47; Tirmizî, birr, 21, 24), buyurduğundan, Müslüman komşuyla da üç günden çok dargın kalınmaz.
Ancak dîne ve ırza karşı kötü bir tavrı var ve sözle de bunu terk etmiyorsa, kendisiyle konuşmamak da onu sıkıyor, yalnızlığa itiyor ve hatâsından caydırıcı bir özellik taşıyorsa, konuşmamakla ta'zir edilebilir. Bunu özellikle birçok kişinin yapması da etkili olur. Saadet asrından da Tebuk seferinden geri kalan Kâ'b b. Malik'e bu tür bir boykot uygulanmış ve iyi sonuç alınmıştır. (Aynî XXI/44; Ayrıca Kur'ân-ı Kerîm, Tevbe 9/120 âyetinin tefsirleri) Aksi halde konuşmamak câiz görülemez.
 
Üst Ana Sayfa Alt