Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Küfür Diyarında Öğrenim Maksadıyla Kalmak / Muhammed B. Sâlih El-‘useymîn

Devlet-i 'Aliyye Çevrimdışı

Devlet-i 'Aliyye

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun Aleykum

Küfür Diyarına Yolculuk Yapmanın Hükmü: Küfür Diyarında İkame: Küfür Diyarında Kalmanın Farklı Türleri Vardır: 5- Öğrenim Maksadıyla Kalmak: Bu da bir ihtiyaç dolayısıyla kalmak kabilindendir. Ancak ondan daha tehlikeli ve kalanın din ve ahlâkını daha çok yaralayıcıdır. Çünkü öğrenci olan, mertebe itibariyle kendisinin aşağıda, hocalarının da daha yukarıda olduğunu hisseder. Bunun neticesinde onlara ta’zim eder, onların görüşlerinin, düşünce ve yaşayışlarının doğruluğuna kanaat getirir. Sonunda onları taklide kadar gider. Allah’ın korumayı dilediği pek az kimseler müstesnâ… Diğer taraftan öğrenci, hocasına ihtiyaç duyar. Bu da ona sevgi duymasına ve onun sapıklık ve sapkınlığında ona müdahalede bulunmamasına sebeb olur. Öğrenci, öğrenim gördüğü yerde arkadaş edinir. Aralarından samimî olanları da olur. Onları sever, onları veli edinir, onlardan bir şeyler alır.

İşte bu hususların tehlikesinden ötürü daha çok korunmak, dikkat ve özen göstermek gerekir. Bu yüzden bu maksatla küfür diyarında kalmada daha önce aranan iki temel şarta ek olarak başka şartlarda aranır:

a) Öğrencinin, faydalıyı zarardan ayırabilecek ve uzak geleceğe bakabilecek derecede aklî olgunluğa erişmiş olması. Küçük yaşta gençlerin ve aklı yetersiz olanların gönderilmesi ise onların din, ahlâk ve yaşayışları için büyük tehlikedir. Ayrıca bu, geri dönecekleri ve o kâfirlerden aldıkları zehirleri bünyelerine üfleyecekleri ümmetleri toplumları içinde bir tehlikedir. Nitekim vâkıa buna şahittir. Bu gibi öğrencilerin pek çoğu gittiklerinden başka türlü dönmüşlerdir. Dinlerinde, ahlâk ve yaşayışlarında sapıtarak dönmüşlerdir. Hem kendileri, hem de toplumları için bu hususta bilinen ev tanık olunan zararlar ortaya çıkmıştır. Böylelerini öğrenim maksadıyla göndermek, ancak koyunları, saldırgan köpeklere takdim etmeye benzer.

b) Öğrencinin hak ile bâtılı birbirinden ayırt edebilecek, bâtıla karşı hak ile mücadele verebilecek kadar şer’î bilgiye sahip olması gerekir. Ta ki onların üzerinde oldukları bâtıla aldanarak onu hak zannetmesin. Ya hak ile bâtıl onun için içinden çıkılamayacak bir hal almasın ya da bâtılı bertaraf etmekte acze düşmesin. Aksi taktirde şaşırır kalır ya da bâtıla uyar.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in yaptığı duada şöyle buyrulmaktadır:

“Allah’ım! Bana hakkı hak olarak göster ve ona tâbi olmayı nasib et. Bâtılı da bâtıl olarak göster ve ondan uzak durmayı nasib et. Bana hakkı içinden çıkılmaz, anlaşılmaz bir hale getirme, o takdirde ben saparım.”

c) Öğrencinin küfre ve fasıklığa karşı kendisini koruyup himaye edebilecek bir dindarlığa sahip olması gerekir. Dindarlığı zayıf bir kimse –Yüce Allah’ın dilemesi müstesnâ- orada kalınca kötülüklerden kendini koruyamaz. Buna sebep ise hücumların kuvvetli, direncin zayıf olmasıdır. Oradaki küfür ve fasıklığın sebebi güçlü ve çok çeşitlidir. Öğrencinin direnci zayıf düşerse etkisini hemen gösterir.

d) Kendisi sebebiyle orada kalacağı ilme ihtiyaç duyulması. Şöyle ki onun o ilmi öğrenmesi, Müslümanlar için bir maslahat olmalı ve Müslüman ülkelerde ki okullarda onun benzeri bulunmamalıdır. Şâyet Müslümanların maslahatına olmayan fuzûlî bir bilgi ya da İslâm diyarındaki okullarda benzeri bulunan bir bilgi ise böyle bir bilgi için küfür diyarında kalmak caiz olmaz. Çünkü bu tür kalış, din ve ahlâk için bir tehlikedir ve faydasız yere pek çok malın zayi edilmesi söz konusudur.

Kaynak: Allame Muhammed b. Sâlih el-‘Useymîn, Şerhu Selâseti’l-Usûl, Sahife: 257-266.
 
A Çevrimdışı

Away

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ve aleykum selam.
Şeyhin veya başka alimlerimizin, müslümanların diyarında bulunmaması nedeniyle müslümanlara düşmanlık besleyen yada onlara karşı savaşan kişilerin, kurum veya devletlerin yanında bulunup, onların teknolojilerinden fayda sağlamak amacıyla çalışmak(öğrenmek için) caiz olup olmamasıyla ilgili bir bilgi var mı?
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

2024 Resmi Kitap Sponsoru
İslam-TR Üyesi
Ben bu küfür diyarı meselesini anlamadım.
Küfür diyarı derken nedir ?

Yurtdışında okumak filan mı ?
 
HCT Çevrimdışı

HCT

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ben bu küfür diyarı meselesini anlamadım.
Küfür diyarı derken nedir ?

Yurtdışında okumak filan mı ?

Küfür diyarı, İslam diyarı kimilerine göre de 3.tip bir diyar.. Bu mesele geniş bir meseledir. Yukarıda ki paylaşımda küçük bir kısmını temsil eder. Farklı görüşler var. Tavsiyem eğer başında böyle bir hal yoksa bu meseleyi öğrenme işini sonraya bırak.
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

2024 Resmi Kitap Sponsoru
İslam-TR Üyesi
Küfür diyarı, İslam diyarı kimilerine göre de 3.tip bir diyar.. Bu mesele geniş bir meseledir. Yukarıda ki paylaşımda küçük bir kısmını temsil eder. Farklı görüşler var. Tavsiyem eğer başında böyle bir hal yoksa bu meseleyi öğrenme işini sonraya bırak.


diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm
dolaştım mülk-i islamı bütün viraneler gördüm

.)

Tamam sagolasin.
Cok derin/geniş kismini bilemem icerik olarak.
Ama kabaca baktim ettim ben.
 
Devlet-i 'Aliyye Çevrimdışı

Devlet-i 'Aliyye

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
ve aleykum selam.
Şeyhin veya başka alimlerimizin, müslümanların diyarında bulunmaması nedeniyle müslümanlara düşmanlık besleyen yada onlara karşı savaşan kişilerin, kurum veya devletlerin yanında bulunup, onların teknolojilerinden fayda sağlamak amacıyla çalışmak(öğrenmek için) caiz olup olmamasıyla ilgili bir bilgi var mı?

Bu batıl tev'il'e girer -Allahulalem-. Bu kişiyi sonuçtan kurtarmaz diye biliyorum ki "dostluk ve düşmanlık akidesinde" sende bilirsin ki Müslümanların düşmanlarıyla birlik olmak/Müslümanlara karşı onlara yardım etmek küfürdür. Ama İslam Devleti seni Müslümanların maslahatı için onların -kafirlerin- arasına gönderir ve bundan dolayı şerri def etmeyi amaçlar ise cevaz var mıdır/yok mudur? bilemiyorum. Ama tarihte bunun örnekleri var. Ama şunuda biliyorum ki kişi kendi kendisini "ben onların arasına müslümanların maslahatı için gidiyorum" diye teselli edemez/bu tev'il'i geçerli olmaz/batıl olur. Bunları sadece fikir vermek amaçlı yazım. İnşeallah sen mezhep imamlarımızın kitaplarından bu konuyu detaylarıyla öğren.

Ben bu küfür diyarı meselesini anlamadım.
Küfür diyarı derken nedir ?

Yurtdışında okumak filan mı ?

Şirk Diyarı: Küfrün esasları uygulandığı, ama İslâm'ın ezan, cemaatle namaz, -genel ve kapsamlı şekilde- bayramların ve cuma namazlarının kılınması gibi İslâm kaidelerinin uygulanamadığı yerler demektir. Genel ve kapsamlı bir şekilde dememizin sebebi bu kaidelerin Müslüman azınlıkların bulundukları kâfir ülkelerinde dar çerçevede uygulanmasının kapsam dışında kalması içindir. Çünkü bu gibi yerler, Müslüman azınlıklar tarafından İslâm kaidelerinin uygulanmasıyla İslâm diyarı olmazlar. İslâm ülkesi, İslâmî kaidelerin genel ve kapsamlı bir şekilde uygulanabildiği yerler demektir.

İşte dinini açıkça uygulama imkanı bulamayan bir mü'minin küfür diyarından hicret etmesi farzdır. Eğer hicret etmeksizin dinini yaşama imkânı bulamıyorsa hicret etmeden İslâm'ı tamam olmaz. Çünkü "kendisi olmaksızın vacibin tamam olmadığı her husus da vacibdir."

Kaynak: Allame Muhammed b. Sâlih el-‘Useymîn, Şerhu Selâseti’l-Usûl, Sahife: 255.

Rahman ve Rahim Allah'ın Adıyla...

Kendilerine yazık eden kimselere melekler, canlarını alırken: Ne işde idiniz! dediler. Bunlar: Biz yeryüzünde çaresizdik diye cevap verdiler. Melekler de: Allah’ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya! dediler. İşte onların barınağı cehennemdir; orası ne kötü bir gidiş yeridir. Erkekler, kadınlar ve çocuklardan (gerçekten) âciz olup hiçbir çareye gücü yetmeyenler, hiçbir yol bulamayanlar müstesnadır. İşte bunları, umulur ki Allah affeder; Allah çok affedicidir, bağışlayıcıdır. Allah yolunda hicret eden kimse yeryüzünde gidecek bir çok güzel yer ve bolluk (imkân) bulur. Kim Allah ve Resûlü uğrunda hicret ederek evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse artık onun mükâfatı Allah’a düşer. Allah da çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Nisâ Suresi 97, 98, 99, 100)

İlgili Ayetlerin Tefsiri:
fotoğraf0067.jpg



fotoğraf0068.jpg


fotoğraf0070.jpg


1rbjgj.jpg


o95nkb.jpg
 
Üst Ana Sayfa Alt