SORU: Kuran mealini nüzul sırasına göre okursak daha mı iyi anlaşılır?
burada konu ile alakalı başlık bulamadım varsa kusura bakmayın.
bir sitede şöyle bir yazıya rastladım. özellikle şu kısmı çok dikkatimi çekti. siz düşünüyorsunuz bu konuda?
''Bakara süresi, iniş sırasına göre 87 veya 93.süredir.
Bundan önce 90 küsür süreyi okumamışsanız Bakara süresini anlayamazsınız.
Onun içindir ki Kuranı nüzul sırasına göre okumanın çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim.''
yazının tamamı ise şöyle:
Kur'an Sureleri Niçin İniş Sırasına Göre Değil?
Elimizdeki Kuran sürelerinin resmi sıralaması iniş sırasına göre değildir.
Bu sıralama Hz. Osman döneminde Zeyd b. Sabit önderliğinde bir heyet tarafından şekillendirilmiştir.
Hemen söylemek isterim ki bu konu, istismara müsait bir konudur.
İstismar edilmiştir de.
ALLAH'ın son mukaddes kitabı, bütün insanlığa İlâhi fermanı olan Kur'an, 23 senede âyet âyet, sûre sûre nazil olmuştur.
Peygamber Efendimiz kendisine nazil olan âyet ve sûreleri yanında bulunan sahabelerine okur, sahabeler de onu ezber ederler, bir kısmı da yazardı.
Bundan ayrı olarak, Peygamber Efendimizin vahiy kâtipleri vardı. Bunlar nazil olan âyetleri ve sûreleri özel olarak yazmakla vazifeli idiler.
Gelen âyetin hangi surede yer alacağı, Kur'an'ın neresine gireceği de bizzat Peygamberimize Cebrail (A.S.) vasıtasıyla bildiriliyor, o da vahiy kâtiplerine tarif ederek, gerekeni yaptırıyordu. Böylece Hz. Peygamberin sağlığında Kur'an'ın tamamı yazılmış, nereye neyin gireceği belli olmuştur. Aynca Cebrail
(A.S.) her Ramazanda gelir, o güne kadar nazil olmuş âyet ve sûreleri Peygamberimize yeni baştan okurdu.
Efendimizin vefat ettiği yıl Hz. Cibril Kur'an'ı Peygamberimizle 6 ayda bir olmak üzere iki sefer okumuşlardı.
Nazil olan ayetler ve sureler belirli bir sıra ile gelmiyordu. Bir sure tamamlanmadan başka bir sure inebiliyor ve ayetler de belli bir sıra takip etmiyordu. Hz. Muhammed (asm) Cebrail'in (as) Allah'tan (cc) getirdiği emirleri deri parçası, hurma yaprağı, düz taş parçası, kürek kemiği gibi küçük parçalara yazdırıyordu. Ve Cebrail (as) her ayet geldikçe Hz. Muhammed'e (asm) konacağı sureyi ve sure içindeki yeri de öğretiyordu.
Surelerin Kur'ân içinde takip ettiği sıra Hz. Osman'ın (ra) halifeliği zamanında ashapla istişare edilerek belirlenmiştir. Hz. Ebu Bekir'in (ra) halifeliği zamanında Hz. Ömer (ra) savaşlarda kurra hafızlarının şehit edildiğini ve bundan dolayı Kur'ân için endişeye kapıldığını söyledi.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz'in (asm) vahiy kâtibi olan ve Kurân'ı ezbere bilen Zeyd bin Sabit'i (ra) ve muhacir ve ensardan oluşan on iki kişilik istişare heyetini Kur'ân nüshalarını bir araya getirmekle görevlendirdiler.
Hz. Ebu Bekir (ra), Hz. Zeyd'e (ra) Kurân'ı bir araya getirirken hafızasına güvenmemesini, her ayet için yazılı iki şahit istemesini şart koştu. Ve yanında yazılı Kur'ân nüshası bulunduranların, bunları Hz. Zeyd'e (ra) teslim etmesini istedi. Getirilen yazılı nüshalarını Hz. Muhammed (asm) tarafından kontrol edilip edilmediği hususunda yemin ettiriliyordu.
Sonuç olarak Kur'ân surelerinin şu andaki düzenine Hz. Osman'ın (ra) halifeliği sırasında ashapla istişare edilerek karar verilmiştir.
Kur'anı Kerim' in surelerinin sıralama ve çoğaltılmasının Hz. Osman zamanında yapıldığı açıklanır. Orada Hz. Ali'nin elinde bulunan bir Kur'an'dan bahsedilir, hatta bir de İbni Mesud'un nüshasından söz edilir. Doğrudur. Aynı kaynaklar, Hz. Ali ve İbni Mesud'un Kur'an'larının da, diğer Müslümanlar'ın elinde ve ezberinde olan Kur'an'ların aynısı olduğunu, tek farkın sure sıralamasından ibaret olduğunu beyan eder.
Hz. Ali, Kur'an ayet ve surelerini iniş sırasına göre sıralamıştır. Hatta yalnız Hz. Ali değil Sahabiden İbn Abbas, Cafer es-Sadık gibilerin elllerinde iniş sırasına göre bir araya getirilmiş Kuran vardı. Dolayısıyla, bu sıralamada o zamanki sosyal gelişme ve değişmelerle Kur'an arasındaki ilişkiyi izlemek mümkündür.
Maalesef Hz. Osman zamanındaki sıralamada sureler iniş sıralarına göre değil, uzunluk sıralarına göre tertip edilmiştir. Ancak bugün her surenin iniş sırası da bilinmektedir. Nitekim iniş sırasına göre, yani Hz. Ali'nin terkibi üzere yapılmış Türkçe Kur'an meali de vardır. Kur'an ilimleri ile ilgili kitaplarda, hatta bazı meallerin baş tarafında, surelerin iniş sıraları ve bugünkü tertip sıraları rakamla gösterilmiştir. Yani Hz. Ali'nin Kur'an nüshası da bugünkü Kur'an nüshasının içinde, ta kendisidir. Çünkü surelerin iniş sırasına veya uzunluk sırasına göre tertip edilmesi, esasta, yani Kur'an metninde hiçbir değişmeye sebep olmamaktadır.
Keşke piyasada en az resmi sıralama kadar nüzül (iniş) sıralamasına göre basılmış Kuran olsa!
90 civarında süre Mekke'de indi (Mekki), 24 kadar süre de Medine'de indi (Medeni).
Bakara süresi, iniş sırasına göre 87 veya 93.süredir.
Bundan önce 90 küsür süreyi okumamışsanız Bakara süresini anlayamazsınız.
Onun içindir ki Kuranı nüzul sırasına göre okumanın çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim.
Fatiha, başından sonuna kadar bir defada ilk indirilen süredir.
Fatihadan önce başka ayetler indi ama peyderpey indirildi ve sonra Cebrailin işaretiyle hangi ayet hangi sürede olduğu tesbit edilmiştir.
Toplu halde bütün olarak indirilen ilk süre Fatiha süresi olması ve mesajlarının da dikkate alınması hasebiyle Kuranın resmi sıralamasında ilk süresi olmuştur.
Fatiha, açılış, açan, bir anlamda da anahtar demektir.
Her ayetinin Kuran da yüzlerce ayette karşılığı vardır.
Onun için 5.sırada indirildiği halde ilk sıraya konmuştur.
Sonra öneri yaparak denmiş ki ayet sayısına göre sıraya koyalım, uzun süreden kısa süreye doğru sıralansın.
Kuranı okuyan kişi her şeyden önce niçin okuduğunun farkında olması lazım.
Hikâye okur gibi Kuran okunmaz.
Kaldı ki hikâyenin de bir seyri vardır.
Sondan başlayarak hikâye okunmaz.
Kuran okuyan, Allahın mesajlarının ne olduğunu öğrenmek için okumalıdır.
Kuranı iyi anlamak isteyenler nüzul sırasına göre okuyup anlamalıdırlar.
Önce Alak, sonra Müzzemmil, sonra Müddessir ve ..... devamı şeklinde iniş sırasına göre okumalıdır.
Böyle olunca Kuranın hangi konuya hangi sırada değinip nasıl önem verdiğini anlayacaktır.
Hangi kavramların zaman içinde hangi anlam zenginliğine kavuştuğunu görecektir.
Önce imanla ilgili ayetler, sonra savaş ayetleri mesela.
İnançla ilgili ayetleri okuyup anlamadan direk savaş ayetlerini okumak doğru olmayacaktır.
Yani önce Mekki sonra Medeni süreler okunmalıdır.
Böyle olursa bileceksiniz ki
a-Mekki sürelerde genel iman ilkeleri var
b-Mekki sürelerde genel ahlak ilkeleri var
c-Mekki sürelerde genel kainat kitabına dair göndermeler var.
d-İnsana yönelik göndermeler var.
İnsan, kâinatta bir kitaptır.
Kâinat kitabına göndermeler yapılır buradan yaratana işaret edilir.
Yani yaratılmıştan yaratanı bulmak.
Eserden Müessire ulaşmak.
Ayrıca kıssalar var Mekki sürelerde.
İnsanlık tarihinin özetini verir Mekki süreler.
Pek çok peygamberin hayatlarında önemli kesitlerinin yer aldığı sürelerdir Mekki süreler.
Eski insanlar şöyle şöyle yaşadı, iyilerin mükafaatı şöyle, kötülerin cezası da şöyle oldu gibi.
Siz bu örneklere bakıp kendi yerinizi tayin eder peygambere uymada safınızı seçersiniz.
Mekki süreler hayatın temelleridir.
Önce neye inanılması, niye inanılmasını öğretir Mekki süreler.
İnanmanın sonucunu, inanmamanın sonucunu öğretir.
Kâinat kitabına, insanlık tarihine ibret alıcı bir mantıkla sizi yönlendirir.
Medeni Sürelere Gelince,
Artık toplumsal hayattan bahsedilir.
Ferdi bazında ibadetten, en az iki kişiden oluşan muamelattan, karşılıklı ilişkiden, toplumlar arası ilişkilerden, aile hukukundan miras hukukuna kadar.
Devletlerarası savaş ve barışa kadar bütün ilişkiler Medeni sürelerin konusudur.
Böyle olunca Kuranı anlamış olursunuz.
Tavsiyem odur ki birden fazla meali nüzül (iniş) sırasına göre not tutarak okumanızdır.
Bundan sonra da tefsirleri okumanızı tavsiye ediyorum.
12 gün kadar önce (25 Mayıs 2014) istanbulda Hilal Tv canlı yayınında Prof. Dr. Mehmed Okuyan Hoca ile beraber olduk. Program sonu öğle yemeğinde bir araya gelip 2 saati aşkın ilmi müzakere fırsatı esnasında kendilerinin ifadesiyle İniş sırasına göre tefsir hazırlama çabası devam etmektedir. Değerli dostum Prof. Dr. Mehmet Okuyan, 6 ciltlik kısmı tamamlandığında piyasaya süreceğini beyan etmiştir.
Prof. Dr. Mehmed Okuyan Hocanın bir an önce bu tefsiri bitirmesini iştiyakla bekliyorum.
Hasan Karagüzel / 06 Haziran 2014
burada konu ile alakalı başlık bulamadım varsa kusura bakmayın.
bir sitede şöyle bir yazıya rastladım. özellikle şu kısmı çok dikkatimi çekti. siz düşünüyorsunuz bu konuda?
''Bakara süresi, iniş sırasına göre 87 veya 93.süredir.
Bundan önce 90 küsür süreyi okumamışsanız Bakara süresini anlayamazsınız.
Onun içindir ki Kuranı nüzul sırasına göre okumanın çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim.''
yazının tamamı ise şöyle:
Kur'an Sureleri Niçin İniş Sırasına Göre Değil?
Elimizdeki Kuran sürelerinin resmi sıralaması iniş sırasına göre değildir.
Bu sıralama Hz. Osman döneminde Zeyd b. Sabit önderliğinde bir heyet tarafından şekillendirilmiştir.
Hemen söylemek isterim ki bu konu, istismara müsait bir konudur.
İstismar edilmiştir de.
ALLAH'ın son mukaddes kitabı, bütün insanlığa İlâhi fermanı olan Kur'an, 23 senede âyet âyet, sûre sûre nazil olmuştur.
Peygamber Efendimiz kendisine nazil olan âyet ve sûreleri yanında bulunan sahabelerine okur, sahabeler de onu ezber ederler, bir kısmı da yazardı.
Bundan ayrı olarak, Peygamber Efendimizin vahiy kâtipleri vardı. Bunlar nazil olan âyetleri ve sûreleri özel olarak yazmakla vazifeli idiler.
Gelen âyetin hangi surede yer alacağı, Kur'an'ın neresine gireceği de bizzat Peygamberimize Cebrail (A.S.) vasıtasıyla bildiriliyor, o da vahiy kâtiplerine tarif ederek, gerekeni yaptırıyordu. Böylece Hz. Peygamberin sağlığında Kur'an'ın tamamı yazılmış, nereye neyin gireceği belli olmuştur. Aynca Cebrail
(A.S.) her Ramazanda gelir, o güne kadar nazil olmuş âyet ve sûreleri Peygamberimize yeni baştan okurdu.
Efendimizin vefat ettiği yıl Hz. Cibril Kur'an'ı Peygamberimizle 6 ayda bir olmak üzere iki sefer okumuşlardı.
Nazil olan ayetler ve sureler belirli bir sıra ile gelmiyordu. Bir sure tamamlanmadan başka bir sure inebiliyor ve ayetler de belli bir sıra takip etmiyordu. Hz. Muhammed (asm) Cebrail'in (as) Allah'tan (cc) getirdiği emirleri deri parçası, hurma yaprağı, düz taş parçası, kürek kemiği gibi küçük parçalara yazdırıyordu. Ve Cebrail (as) her ayet geldikçe Hz. Muhammed'e (asm) konacağı sureyi ve sure içindeki yeri de öğretiyordu.
Surelerin Kur'ân içinde takip ettiği sıra Hz. Osman'ın (ra) halifeliği zamanında ashapla istişare edilerek belirlenmiştir. Hz. Ebu Bekir'in (ra) halifeliği zamanında Hz. Ömer (ra) savaşlarda kurra hafızlarının şehit edildiğini ve bundan dolayı Kur'ân için endişeye kapıldığını söyledi.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz'in (asm) vahiy kâtibi olan ve Kurân'ı ezbere bilen Zeyd bin Sabit'i (ra) ve muhacir ve ensardan oluşan on iki kişilik istişare heyetini Kur'ân nüshalarını bir araya getirmekle görevlendirdiler.
Hz. Ebu Bekir (ra), Hz. Zeyd'e (ra) Kurân'ı bir araya getirirken hafızasına güvenmemesini, her ayet için yazılı iki şahit istemesini şart koştu. Ve yanında yazılı Kur'ân nüshası bulunduranların, bunları Hz. Zeyd'e (ra) teslim etmesini istedi. Getirilen yazılı nüshalarını Hz. Muhammed (asm) tarafından kontrol edilip edilmediği hususunda yemin ettiriliyordu.
Sonuç olarak Kur'ân surelerinin şu andaki düzenine Hz. Osman'ın (ra) halifeliği sırasında ashapla istişare edilerek karar verilmiştir.
Kur'anı Kerim' in surelerinin sıralama ve çoğaltılmasının Hz. Osman zamanında yapıldığı açıklanır. Orada Hz. Ali'nin elinde bulunan bir Kur'an'dan bahsedilir, hatta bir de İbni Mesud'un nüshasından söz edilir. Doğrudur. Aynı kaynaklar, Hz. Ali ve İbni Mesud'un Kur'an'larının da, diğer Müslümanlar'ın elinde ve ezberinde olan Kur'an'ların aynısı olduğunu, tek farkın sure sıralamasından ibaret olduğunu beyan eder.
Hz. Ali, Kur'an ayet ve surelerini iniş sırasına göre sıralamıştır. Hatta yalnız Hz. Ali değil Sahabiden İbn Abbas, Cafer es-Sadık gibilerin elllerinde iniş sırasına göre bir araya getirilmiş Kuran vardı. Dolayısıyla, bu sıralamada o zamanki sosyal gelişme ve değişmelerle Kur'an arasındaki ilişkiyi izlemek mümkündür.
Maalesef Hz. Osman zamanındaki sıralamada sureler iniş sıralarına göre değil, uzunluk sıralarına göre tertip edilmiştir. Ancak bugün her surenin iniş sırası da bilinmektedir. Nitekim iniş sırasına göre, yani Hz. Ali'nin terkibi üzere yapılmış Türkçe Kur'an meali de vardır. Kur'an ilimleri ile ilgili kitaplarda, hatta bazı meallerin baş tarafında, surelerin iniş sıraları ve bugünkü tertip sıraları rakamla gösterilmiştir. Yani Hz. Ali'nin Kur'an nüshası da bugünkü Kur'an nüshasının içinde, ta kendisidir. Çünkü surelerin iniş sırasına veya uzunluk sırasına göre tertip edilmesi, esasta, yani Kur'an metninde hiçbir değişmeye sebep olmamaktadır.
Keşke piyasada en az resmi sıralama kadar nüzül (iniş) sıralamasına göre basılmış Kuran olsa!
90 civarında süre Mekke'de indi (Mekki), 24 kadar süre de Medine'de indi (Medeni).
Bakara süresi, iniş sırasına göre 87 veya 93.süredir.
Bundan önce 90 küsür süreyi okumamışsanız Bakara süresini anlayamazsınız.
Onun içindir ki Kuranı nüzul sırasına göre okumanın çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim.
Fatiha, başından sonuna kadar bir defada ilk indirilen süredir.
Fatihadan önce başka ayetler indi ama peyderpey indirildi ve sonra Cebrailin işaretiyle hangi ayet hangi sürede olduğu tesbit edilmiştir.
Toplu halde bütün olarak indirilen ilk süre Fatiha süresi olması ve mesajlarının da dikkate alınması hasebiyle Kuranın resmi sıralamasında ilk süresi olmuştur.
Fatiha, açılış, açan, bir anlamda da anahtar demektir.
Her ayetinin Kuran da yüzlerce ayette karşılığı vardır.
Onun için 5.sırada indirildiği halde ilk sıraya konmuştur.
Sonra öneri yaparak denmiş ki ayet sayısına göre sıraya koyalım, uzun süreden kısa süreye doğru sıralansın.
Kuranı okuyan kişi her şeyden önce niçin okuduğunun farkında olması lazım.
Hikâye okur gibi Kuran okunmaz.
Kaldı ki hikâyenin de bir seyri vardır.
Sondan başlayarak hikâye okunmaz.
Kuran okuyan, Allahın mesajlarının ne olduğunu öğrenmek için okumalıdır.
Kuranı iyi anlamak isteyenler nüzul sırasına göre okuyup anlamalıdırlar.
Önce Alak, sonra Müzzemmil, sonra Müddessir ve ..... devamı şeklinde iniş sırasına göre okumalıdır.
Böyle olunca Kuranın hangi konuya hangi sırada değinip nasıl önem verdiğini anlayacaktır.
Hangi kavramların zaman içinde hangi anlam zenginliğine kavuştuğunu görecektir.
Önce imanla ilgili ayetler, sonra savaş ayetleri mesela.
İnançla ilgili ayetleri okuyup anlamadan direk savaş ayetlerini okumak doğru olmayacaktır.
Yani önce Mekki sonra Medeni süreler okunmalıdır.
Böyle olursa bileceksiniz ki
a-Mekki sürelerde genel iman ilkeleri var
b-Mekki sürelerde genel ahlak ilkeleri var
c-Mekki sürelerde genel kainat kitabına dair göndermeler var.
d-İnsana yönelik göndermeler var.
İnsan, kâinatta bir kitaptır.
Kâinat kitabına göndermeler yapılır buradan yaratana işaret edilir.
Yani yaratılmıştan yaratanı bulmak.
Eserden Müessire ulaşmak.
Ayrıca kıssalar var Mekki sürelerde.
İnsanlık tarihinin özetini verir Mekki süreler.
Pek çok peygamberin hayatlarında önemli kesitlerinin yer aldığı sürelerdir Mekki süreler.
Eski insanlar şöyle şöyle yaşadı, iyilerin mükafaatı şöyle, kötülerin cezası da şöyle oldu gibi.
Siz bu örneklere bakıp kendi yerinizi tayin eder peygambere uymada safınızı seçersiniz.
Mekki süreler hayatın temelleridir.
Önce neye inanılması, niye inanılmasını öğretir Mekki süreler.
İnanmanın sonucunu, inanmamanın sonucunu öğretir.
Kâinat kitabına, insanlık tarihine ibret alıcı bir mantıkla sizi yönlendirir.
Medeni Sürelere Gelince,
Artık toplumsal hayattan bahsedilir.
Ferdi bazında ibadetten, en az iki kişiden oluşan muamelattan, karşılıklı ilişkiden, toplumlar arası ilişkilerden, aile hukukundan miras hukukuna kadar.
Devletlerarası savaş ve barışa kadar bütün ilişkiler Medeni sürelerin konusudur.
Böyle olunca Kuranı anlamış olursunuz.
Tavsiyem odur ki birden fazla meali nüzül (iniş) sırasına göre not tutarak okumanızdır.
Bundan sonra da tefsirleri okumanızı tavsiye ediyorum.
12 gün kadar önce (25 Mayıs 2014) istanbulda Hilal Tv canlı yayınında Prof. Dr. Mehmed Okuyan Hoca ile beraber olduk. Program sonu öğle yemeğinde bir araya gelip 2 saati aşkın ilmi müzakere fırsatı esnasında kendilerinin ifadesiyle İniş sırasına göre tefsir hazırlama çabası devam etmektedir. Değerli dostum Prof. Dr. Mehmet Okuyan, 6 ciltlik kısmı tamamlandığında piyasaya süreceğini beyan etmiştir.
Prof. Dr. Mehmed Okuyan Hocanın bir an önce bu tefsiri bitirmesini iştiyakla bekliyorum.
Hasan Karagüzel / 06 Haziran 2014
Moderatör tarafında düzenlendi: