Kur'an'ı Anlamanın Önünde 3. Engel: İnsan Allah'ın Halifesi mi, Yeryüzünün Halifesi mi?

KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Kur'an Vahyin-Tevhid Akidesi Önünde Engeller

-3.Kısım




İNSAN ALLAHIN HALİFESİ Mİ ?


YERYÜZÜNÜN HALİFESİ Mİ ?



(HALEF- SELEF OLAYI)



Allah Teâlâ şöyle buyurur:



وَاِذْقَالَرَبُّكَلِلْمَلاَۤئِكَةِاِنِّيجَاعِلٌفِياْلأَرْضِِِخَلِيفَةًقَالُوااَتَجْعَلُفِيهَامَنْيُفْسِدُفِيهَاوَيَسْفِكُالدِّمَاۤءَوَنَحْنُنُسَبِّحُبِحَمْدِكَوَنُقَدِّسُلَكَقَالَاِنِّيۤاَعْلَمُمَالاَتَعْلَمُونَ (30)



30-“Bir gün Rabbin meleklere: “Yeryüzünde bir halifelik oluşturmaktayım” dedi. Melekler: “Orada karıştırıcılık yapacak ve kan dökecek birilerini mi oluşturuyorsun? Ama neylersen, güzel eylersin; biz bu sebeple sana boyun eğeriz. Sen en temizini yaparsın[1]” dediler. Allah dedi ki: “Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.” (Bakara 2/ 30)


Başkasının yerine geçene halife veya halef denir. Her insan, öncelikle aile büyüklerinin yerine geçer. Hayatı boyunca, bir çok kimsenin malını, makamını ve imkanlarını ele geçirebileceği gibi elinde olanı da kaptırabilir.


Bütün karışıklıklar, elindekini kaybetme korkusundan veya başkasının yerine geçme arzusundan kaynaklanır. Peygamberlere karşı gelenler de ellerindekini kaybetme korkusu ile hareket etmişlerdir. Buna karşılık her bir peygamber şunu söylemiştir: “Ben sizden bunun bir karşılığını beklemiyorum. Alacağım karşılığı alemlerin Rabbi verecektir.” (Şuarâ 26/127)


Melekler; “Orada karıştırıcılık yapacak ve kan dökecek birilerini mi oluşturuyorsun?” derken bu sistemden duydukları endişeyi aktarmışlardır. Allah Teâlâ bunun olmayacağını söylememiş ama meleklerin bilmediği şeyler olduğunu belirtmiştir.


Bu âyete dayanılarak insanın, Allah’ın halifesi olduğu iddia edilir. Halife, kendinden öncekinin yerine konan ve onun makamına geçen kişidir[2]. Önceki kişi ya orada bulunmamalı veya aciz yahut ölmüş olmalıdır. Bunlar Allah hakkında düşünülemez. Öyle ise insan Allah’ın değil, ancak, bir başka insanın halifesi olabilir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:


“Bak Davûd! Biz seni bu toprağa halife yaptık. İnsanlar arasında gerçekçi kararlar ver. Arzuna uyma, bu seni Allah’ın yolundan saptırır.Çünkü Allah yolundan sapanlar, hesap gününü unuttukları için kendilerine çok şiddetli bir azab vardır.” (Sâd 38/26)


Çünkü Davûd, kendinden önce o toprağa hakim olan Talut’un yerine geçmişti. Konu ile ilgili âyetlerin tamamı insanların birbirlerine halife olmasını anlatır[3]. Onlardan ikisi şöyledir:



“Kavmi, Nuh’u yalancı yerine koydu. Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber olanları kurtardık. Onları ötekilere halifeler yaptık. Âyetlerimizi yalan sayanları da suda boğduk. Bak bakalım, uyarılan o kimselerin sonu nasıl olmuş.” (Yunus 10/73)



İsrail oğulları Musa aleyhisselama demişlerdi ki:


"Sen gelmeden önce de işkence gördük, geldikten sonra da." Musa dedi ki: "Belki Rabbiniz düşmanlarınızı yok eder de bu toprakta sizi onların halifesi yapar. Sonra da nasıl davranacağınıza bakar." (A’raf 7/129)


Bilgisine güvendiğim bir kişi ile aramızda şu konuşma geçti[4]:


Sordum: İnsan Allah’ın vekili olabilir mi?


Dedi ki: Hayır, Allah, peygamberini vekil etmemiştir; bizi eder mi? O, Peygamberine şöyle demiştir:


"Allah dileseydi şirke düşmezlerdi. Biz seni onların üzerinde bir koruyucu yapmadık. Sen onların üzerinde bir vekil de değilsin." (En'am 6/107)


"Sen sadece bir uyarıcısın. Her şeye vekil olan Allah'tır." (Hûd 11/12)


Sordum: İnsan Allah’ın halifesi olabilir mi?


Dedi ki: Evet, çünkü Allah meleklere, “Yeryüzünde bir halife var edeceğim” buyurmuştur.


Sordum: Halifelik mi üst görevdir, yoksa vekillik mi?


Dedi ki: Halifelik. Vekil bazı konularda temsile yetkili olur ama halifenin yetkisi fazladır.


Sordum: Allah’ın vekili olamayan, halifesi olabilir mi?


Dedi ki: Peki sen o âyeti nasıl anlıyorsun?


Dedim ki; ilgili âyetlere bakınca Bakara 30. âyette, bir kişinin diğerinin yerine geçeceğinden, halef-selef sisteminden bahsedildiği ortaya çıkar. Yoksa insan Allah’a halife olamaz. Bu, kelimenin hem sözlük anlamına; hem de terim anlamına aykırıdır. Ayrıca çok çirkin bir durumun ortaya çıkmasına da yol açar. Çünkü Melekler; Allah’ın yerine geçecek birinin karıştırıcı ve kan dökücü olacağını söylemekle, Allah’ın karıştırıcı ve kan dökücü olduğunu ima etmiş olurlar. Allah Teâlâ da Melekler de böyle şeylerden uzaktır.


Dedi ki: Beni susturdun.


6. TESBİH VE TAKDİS


Allah Teâlâ şöyle buyurur:


وَنَحْنُنُسَبِّحُبِحَمْدِكَوَنُقَدِّسُلَكَقَالَاِنِّيۤاَعْلَمُمَالاَتَعْلَمُونَ (30

“… Melekler: Neylersen, güzel eylersin; biz bu sebeple sana boyun eğeriz. Sen en temizini yaparsın.” dediler. Dedi ki: “Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.” (Bakara 2/30)


Tesbih, sebh kökündendir. Sebh, havada veya suda hızla akıp gitme, yüzme, yıldızların kendi yörüngelerinde dönmesi anlamlarına gelir. Hızla işe koşma veya atın hızla koşması anlamına da gelir. Tesbih, terim olarak, Allah’a kul olmada hızlı davranma anlamında kullanılmıştır[5].

Buna göre “nusebbihu bi hamdike” cümlesi, “Hamdin sebebiyle sana kul oluruz” demek olur. Hamd’in Türkçe[6] karşılığını katınca anlam şöyle olur: “Neylersen güzel eylersin, biz bu sebeple sana kul oluruz”.



Takdis, kuds kökündendir. Kuds, temiz olma anlamına gelir. Takdis ise, teksir kalıbında tertemiz saymak demektir. Kuddüs, Allah’ın isimlerinden, lekesiz, tertemiz demektir[7]. Allah’ın lekesiz ve tertemiz olduğunu, yaptığı işlere bakarak görebiliriz. “Nukaddisu lek” (seni takdis ederiz) sözünü, “en temizini yaparsın” diye tercüme etmemiz bundandır.


Kaynaklar:


[1] Bkz. "Tesbih ve Takdis" başlıklı yazı.


[2] “الخليفةمناستخلفمكانمنقبلهويقوممقامه” el-Halil b. Ahmed (100-175 h.) el-Ayn, Tahkik;: Mehdî el-Mahzûmî, İbrahim es-Sâmrâî, İran 1409 خلف mad., c. IV, s.267.


[3]Halef kökünden kelimeler şu ayetlerde geçer. Bakara 2/30,66, Al-i İmran 3/170, Nisa 4/9, En’am 6/133,165, A’raf 7/69,74,129,169,Yunus 10/14,73, Hud 11/57, Ra’d 13/11, İsra 17/76 Meryem 19/59, Nur 24/55, Neml 27/62, Fatır 35/39. Sad 38/26. Toplam 20 ayet.


[4]Bu zat, uzun süre İstanbul Müftülüğü’nde Fetva Kurulu Üyesi olarak çalışmış ve bu görevden emekli olmuş olan Celal Börühan’dır.


[5] Mufredât,سبح mad.


[6] Bkz: "Hamd" başlıklı yazı.


[7] Mufredât, قدس mad; Muhammed b. Yakub el-Firuzâbâdi, Besâiru zevi’t-temyiz, Beyrut tarihsiz, قدسmad.
 
B Çevrimdışı

bilinmez

Üye
İslam-TR Üyesi
Kur'an Vahyin-Tevhid Akidesi Önünde Engeller

-3.Kısım




İNSAN ALLAHIN HALİFESİ Mİ ?


YERYÜZÜNÜN HALİFESİ Mİ ?



(HALEF- SELEF OLAYI)



Allah Teâlâ şöyle buyurur:



وَاِذْقَالَرَبُّكَلِلْمَلاَۤئِكَةِاِنِّيجَاعِلٌفِياْلأَرْضِِِخَلِيفَةًقَالُوااَتَجْعَلُفِيهَامَنْيُفْسِدُفِيهَاوَيَسْفِكُالدِّمَاۤءَوَنَحْنُنُسَبِّحُبِحَمْدِكَوَنُقَدِّسُلَكَقَالَاِنِّيۤاَعْلَمُمَالاَتَعْلَمُونَ (30)



30-“Bir gün Rabbin meleklere: “Yeryüzünde bir halifelik oluşturmaktayım” dedi. Melekler: “Orada karıştırıcılık yapacak ve kan dökecek birilerini mi oluşturuyorsun? Ama neylersen, güzel eylersin; biz bu sebeple sana boyun eğeriz. Sen en temizini yaparsın[1]” dediler. Allah dedi ki: “Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.” (Bakara 2/ 30)


Başkasının yerine geçene halife veya halef denir. Her insan, öncelikle aile büyüklerinin yerine geçer. Hayatı boyunca, bir çok kimsenin malını, makamını ve imkanlarını ele geçirebileceği gibi elinde olanı da kaptırabilir.


Bütün karışıklıklar, elindekini kaybetme korkusundan veya başkasının yerine geçme arzusundan kaynaklanır. Peygamberlere karşı gelenler de ellerindekini kaybetme korkusu ile hareket etmişlerdir. Buna karşılık her bir peygamber şunu söylemiştir: “Ben sizden bunun bir karşılığını beklemiyorum. Alacağım karşılığı alemlerin Rabbi verecektir.” (Şuarâ 26/127)


Melekler; “Orada karıştırıcılık yapacak ve kan dökecek birilerini mi oluşturuyorsun?” derken bu sistemden duydukları endişeyi aktarmışlardır. Allah Teâlâ bunun olmayacağını söylememiş ama meleklerin bilmediği şeyler olduğunu belirtmiştir.


Bu âyete dayanılarak insanın, Allah’ın halifesi olduğu iddia edilir. Halife, kendinden öncekinin yerine konan ve onun makamına geçen kişidir[2]. Önceki kişi ya orada bulunmamalı veya aciz yahut ölmüş olmalıdır. Bunlar Allah hakkında düşünülemez. Öyle ise insan Allah’ın değil, ancak, bir başka insanın halifesi olabilir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:


“Bak Davûd! Biz seni bu toprağa halife yaptık. İnsanlar arasında gerçekçi kararlar ver. Arzuna uyma, bu seni Allah’ın yolundan saptırır.Çünkü Allah yolundan sapanlar, hesap gününü unuttukları için kendilerine çok şiddetli bir azab vardır.” (Sâd 38/26)


Çünkü Davûd, kendinden önce o toprağa hakim olan Talut’un yerine geçmişti. Konu ile ilgili âyetlerin tamamı insanların birbirlerine halife olmasını anlatır[3]. Onlardan ikisi şöyledir:



“Kavmi, Nuh’u yalancı yerine koydu. Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber olanları kurtardık. Onları ötekilere halifeler yaptık. Âyetlerimizi yalan sayanları da suda boğduk. Bak bakalım, uyarılan o kimselerin sonu nasıl olmuş.” (Yunus 10/73)



İsrail oğulları Musa aleyhisselama demişlerdi ki:


"Sen gelmeden önce de işkence gördük, geldikten sonra da." Musa dedi ki: "Belki Rabbiniz düşmanlarınızı yok eder de bu toprakta sizi onların halifesi yapar. Sonra da nasıl davranacağınıza bakar." (A’raf 7/129)


Bilgisine güvendiğim bir kişi ile aramızda şu konuşma geçti[4]:


Sordum: İnsan Allah’ın vekili olabilir mi?


Dedi ki: Hayır, Allah, peygamberini vekil etmemiştir; bizi eder mi? O, Peygamberine şöyle demiştir:


"Allah dileseydi şirke düşmezlerdi. Biz seni onların üzerinde bir koruyucu yapmadık. Sen onların üzerinde bir vekil de değilsin." (En'am 6/107)


"Sen sadece bir uyarıcısın. Her şeye vekil olan Allah'tır." (Hûd 11/12)


Sordum: İnsan Allah’ın halifesi olabilir mi?


Dedi ki: Evet, çünkü Allah meleklere, “Yeryüzünde bir halife var edeceğim” buyurmuştur.


Sordum: Halifelik mi üst görevdir, yoksa vekillik mi?


Dedi ki: Halifelik. Vekil bazı konularda temsile yetkili olur ama halifenin yetkisi fazladır.


Sordum: Allah’ın vekili olamayan, halifesi olabilir mi?


Dedi ki: Peki sen o âyeti nasıl anlıyorsun?


Dedim ki; ilgili âyetlere bakınca Bakara 30. âyette, bir kişinin diğerinin yerine geçeceğinden, halef-selef sisteminden bahsedildiği ortaya çıkar. Yoksa insan Allah’a halife olamaz. Bu, kelimenin hem sözlük anlamına; hem de terim anlamına aykırıdır. Ayrıca çok çirkin bir durumun ortaya çıkmasına da yol açar. Çünkü Melekler; Allah’ın yerine geçecek birinin karıştırıcı ve kan dökücü olacağını söylemekle, Allah’ın karıştırıcı ve kan dökücü olduğunu ima etmiş olurlar. Allah Teâlâ da Melekler de böyle şeylerden uzaktır.


Dedi ki: Beni susturdun.


6. TESBİH VE TAKDİS


Allah Teâlâ şöyle buyurur:


وَنَحْنُنُسَبِّحُبِحَمْدِكَوَنُقَدِّسُلَكَقَالَاِنِّيۤاَعْلَمُمَالاَتَعْلَمُونَ (30

“… Melekler: Neylersen, güzel eylersin; biz bu sebeple sana boyun eğeriz. Sen en temizini yaparsın.” dediler. Dedi ki: “Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.” (Bakara 2/30)


Tesbih, sebh kökündendir. Sebh, havada veya suda hızla akıp gitme, yüzme, yıldızların kendi yörüngelerinde dönmesi anlamlarına gelir. Hızla işe koşma veya atın hızla koşması anlamına da gelir. Tesbih, terim olarak, Allah’a kul olmada hızlı davranma anlamında kullanılmıştır[5].

Buna göre “nusebbihu bi hamdike” cümlesi, “Hamdin sebebiyle sana kul oluruz” demek olur. Hamd’in Türkçe[6] karşılığını katınca anlam şöyle olur: “Neylersen güzel eylersin, biz bu sebeple sana kul oluruz”.



Takdis, kuds kökündendir. Kuds, temiz olma anlamına gelir. Takdis ise, teksir kalıbında tertemiz saymak demektir. Kuddüs, Allah’ın isimlerinden, lekesiz, tertemiz demektir[7]. Allah’ın lekesiz ve tertemiz olduğunu, yaptığı işlere bakarak görebiliriz. “Nukaddisu lek” (seni takdis ederiz) sözünü, “en temizini yaparsın” diye tercüme etmemiz bundandır.


Kaynaklar:


[1] Bkz. "Tesbih ve Takdis" başlıklı yazı.


[2] “الخليفةمناستخلفمكانمنقبلهويقوممقامه” el-Halil b. Ahmed (100-175 h.) el-Ayn, Tahkik;: Mehdî el-Mahzûmî, İbrahim es-Sâmrâî, İran 1409 خلف mad., c. IV, s.267.


[3]Halef kökünden kelimeler şu ayetlerde geçer. Bakara 2/30,66, Al-i İmran 3/170, Nisa 4/9, En’am 6/133,165, A’raf 7/69,74,129,169,Yunus 10/14,73, Hud 11/57, Ra’d 13/11, İsra 17/76 Meryem 19/59, Nur 24/55, Neml 27/62, Fatır 35/39. Sad 38/26. Toplam 20 ayet.


[4]Bu zat, uzun süre İstanbul Müftülüğü’nde Fetva Kurulu Üyesi olarak çalışmış ve bu görevden emekli olmuş olan Celal Börühan’dır.


[5] Mufredât,سبح mad.


[6] Bkz: "Hamd" başlıklı yazı.


[7] Mufredât, قدس mad; Muhammed b. Yakub el-Firuzâbâdi, Besâiru zevi’t-temyiz, Beyrut tarihsiz, قدسmad.
kardeşim aslında güzel ama bi o kadar da sıkıntılı bir konu çünkü insanlar (düşünmeyen insanlar)farkında olmadan bu sözü çok kullanıyorlar yaptığın açıklamadan dolayı Rabbim ecrini artırsın. yalnız insanlar yaratıldığında melekler ve Allah ın arasında geçen konuda yeryüzüne gönderilen insanın Rabbimin yarattığı ve nefis taşıyan bir varlıkken insan meleklerden çok farklı bir yaratılış ve melekler bu yaratılıştan sadece nefsi olan yanlışlardan haberdar (ALLAHU ALEM) ZATEN RABBİM SİZ BİLMİYORSUNUZ HİTABI DA BU düşünceyi bende çağrıştırıyor zaten meleklerde Rabbim Rahmana kan dökecek karışıklık çıkaracak birini mi yaratacaksın diyorlar, daha sonra sizler bilmiyorsunuz hitabıyla karşılaşan melekler susup Rabbimin onlara gösterdiği, PEYGAMBERLER, SIDDIKLER, ŞEHİTLER, SALİHLERİ GÖRÜNCE(ALLAHU ALEM) RABBİME Sen en temizini yaparsın değip boyun eğmişlerdir (ALLAHU ALEM) yani melekler kendilerindeki eksik ilimle insanların nefis taşıdığı için hep karışıklık çıkaracaklarını sanmışlardır.. kardeşime selamun aleykum eksikliğimden Rabbime sığınır ve ilmimizi artırıp bu ilimle amel etmede de yardımını talep eder ve yalnız ALLAH A KULLUK EDER VE YALNIZ ONDAN YARDIM DİLERİZ
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Yazıyı okumadım ama yine de başlığa bakarak düşüncelerimi (doğru bildiklerimi) bildireyim.

İnsan, dünyada cinlerden sonra yaşamaya başladıkları için Cinlere Halef- halife olacaklarından; Allah c.c.: meleklere "yeryüzünde bir halife yaratacağım" demiştir.

Yani "insan yeryüzünde Allahın halifesidir" sözü sakat ve caiz olmayan batıl bir sözdür.
Allah tek Samed'dir! Zatı sıfatları gereğince "Kıyam binefsihî"dir, "Kıdem"dir, "Beka"dır halifesi olmaz.
 
Üst