Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kusmak Orucu Bozar mı? Kan Aldırmak Caiz mi? Bu Konudaki Farklı Hadislerin Sebebi Nedir?

  • Konbuyu başlatan Hoor-al-ayn
  • Başlangıç tarihi
H Çevrimdışı

Hoor-al-ayn

Guest
1- ORUÇLU İKEN KAN ALDIRILIR MI?
1. Çelişik Hadis: “Kan aldırmak, yapanın da yaptıranın da orucunu bozar.”
Tirmizi Oruç 60; Ebu Davud Oruç 28; Buhari Oruç 32
2. Çelişik Hadis: “Peygamber’imiz oruçlu iken kan aldırmışlardır.”
Ebu Davud Oruç 29-30; Tirmizi Oruç 59; Buhari Tıp 11
Peygamberimiz eğer kan aldırmanın orucu bozduğunu söyleseydi, hiç şüphesiz kendisi kan aldırmazdı. Üstelik Kuran’da orucu; yemek, içmek ve cinsel ilişkinin bozduğu geçer. Yani birinci çelişik hadis, ikinci hadisle olduğu gibi Kuran’la da çelişmektedir. Fakat “en doğru” denen altı hadis kitabının üçünden yaptığımız bu alıntılar, çelişik hadislerin “en doğru” kabul edilen kitaplara bile girdiğinin bir delilidir.

Esselamu aleykum .. kardeşlerim biriniz bu konuda mantıklı bir açıklama yapabilir mi ? Allah razı olsun..


HADİS – HADİS ÇELİŞKİLERİ | Kurandaki Din

nasıl olduysa bu çıktı karşıma ... ne dersiniz ? bunlar nedir... Bir açıklama yapabilirseniz çok sevinirim
jazakkaAllahu khayran
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ramadan Ayında Oruçlu İken Kan Aldırmanın Hukmu

Rafi’ b. Hadîç (r.anh)’den rivâyete göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Kan aldıran kimsenin ve alan kimsenin orucu bozulmuş demektir.”
(Buhârî, Savm: 32; İbn Mâce, Sıyam: 18; Tirmizi, Savm 60, (774); Ebu Dâvud, Savm 28, (2367); İbnu Mâce, Savm 18, (1679, 1680, 1681).

Bu konuda Ali, Sa’d, Şeddâd b. Evs, Sevban, Usâme b. Zeyd, Âişe Ma’kıl b. Sinan (Makıl İbn Yesâr), Ebû Hurayra, İbn Abbâs, Ebû Musa, Bilâl ve Sa’d'tan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Rafi’ b. Hadîç hadisi hasen sahihtir.
Ahmed b. Hanbel, şöyle demiştir: “Bu konuda en sağlam rivâyet Rafi’ b. Hadîç’in rivâyetidir.”
Ali b. Abdullah’dan da şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Bu konuda en sahih rivâyet Sevbân ve Şeddâd b. Evs hadisidir. Çünkü Yahya b. ebî Kesir, Ebû Kılâbe’den iki hadisin tamamını rivâyet etmiştir. Sevbân ve Şeddâd hadislerini…
Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bir kısım ilim adamları oruçlunun kan aldırmasını hoş karşılamamışlar hatta bazı sahabîler geceleyin kan aldırmışlardır. Ebû Musa el Eşarî ve İbn Ömer bunlardandır. İbn’ul Muberak’te aynı görüştedir.

Tirmîzî: İshâk b. Mansur’dan işittim şöyle diyordu: Abdurrahman b. Mehdî; “Her kim oruçlu iken kan aldırırsa o orucu kaza etmesi gerekir.” demişlerdir.
İshâk b. Mansur: Ahmed ve İshâk’da aynı görüştedirler. Za’feranî, Şâfii’nin şöyle dediğini bana anlattı: Rasûlullah (s.a.v.)’in “Oruçlu olduğu halde kan aldırdığı ayrıca kan aldıran ve alan kimsenin de orucunun bozulduğu” konusunda hadisler bize kadar gelmiştir. Dolayısıyla bu iki hadisten hangisinin sabit olduğunu bilemiyorum. Fakat oruçlu kimsenin kan aldırmaması bana daha sevimli gelir. Yinede zaruri olur da oruçlu kan aldırırsa orucunun bozulacağını sanmıyorum.
Tirmîzî: Şâfii’nin Bağdat’taki görüşü böyle idi. Fakat Mısır’da oruçlu kimsenin kan aldırabileceği yönüne meyletmiş, oruçlunun kan aldırmasında bir sakınca görmemiş bu konuda da Rasulullah (s.a.v.)’in veda haccında ihramlı iken kan aldırdığını delil olarak göstermiştir.

Oruçlu Kimse Kan Aldıramaz mı?

775- İbn Abbâs (r.anhuma)’den rivâyete göre: Rasulullah (s.a.v.) ihramlı ve oruçlu iken kan aldırmıştır demiştir.
(Buhârî, Savm: 32; Muslim, Hac: 11; Tirmizi, Savm, 775 )

776- İbn Abbâs (r.anhuma)’den rivâyete göre: Rasulullah (s.a.v.) oruçlu iken kan aldırmıştır.”
(Buhârî, Savm: 32; Muslim, Hac: 11; Tirmizi, Savm, 776 ) Bu hadis bu şekliyle hasen sahihtir.

777- Yine İbn Abbâs (r.anh)’den rivâyete göre: Rasulullah (s.a.v.) Mekke ile Medîne arasında ihramlı ve oruçlu olduğu halde kan aldırmıştır.”
(Buhârî, Savm: 32; Muslim, Hac: 11; Tirmizi, Savm, 777)
Tirmîzî: Bu konuda Ebû Saîd, Câbir ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: İbn Abbâshadisi hasen sahihtir.
Rasulullah (s.a.v.)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden bazı ilim adamları oruçlunun kan aldırmasında bir sakınca görmemektedirler Sufyân es Sevrî, Mâlik b. Enes ve Şâfii bunlardandır.

Oruçlunun Kan Aldırması (Hacamat) Ve Kusması

Ebu Hurayra şöyle demiştir: "Oruçlu kustuğu zaman orucu bozulmaz. Kustuğu zaman çıkarmıştır, içeriye bir şey sokmamıştır ki..."
Ebu Hurayra'den bu durumda orucun bozulduğuna dair bir görüş de nakledilmiştir. Fakat birinci görüş daha sahihtir.
İbn Abbâs ve İkrime şöyle demişlerdir: "Oruç, (insanın ağzından dışarı) çıkan şeyler dolayısıyla değil (ağzından karnına) giren şeyler dolayısıyla bozulur.
Abdullah İbn Ömer, oruçlu iken kan aldınrdı. Fakat daha sonra bunu terk etti; geceleri kan aldırmaya başladı.
Ebu Musâ gece kan aldırmıştı.
Sa'd İbn Ebu Vakkas, Zeyd İbn Erkam ve Ummu Seleme'nin oruçlu iken kan aldırdıkları nakledilmiştir.
Bukeyr, Ummu Alkame'nin şöyle dediğini nakletmiştir: "Biz Aişe'nin yanında kan aldırırdık. Buna rağmen bu davranışımızı yasaklamazdı."
Hasan-ı Basrî pek çok sahabîden merfu olarak şu rivayeti nakletmiştir: "Kan alan da, aldıran da orucunu bozmuş olur."
Ayyaş İbnu'l-Velîd bana şöyle dedi: "Abdula'lâ, Yunus İbn Ubeyd yoluyla Hasan-ı Basrî'den benzeri bir rivayet nakletti. Hasan-ı Basrî'ye: "Bu rivayet Peygamber'e (s.a.v) ulaşıyor mu, O'ndan (s.a.v) mı nakledildi?" diye soruldu. O'na "Evet" dedikten sonra: "Allah en doğrusunu bilir!" diye ekledi.
1938- Abdullah İbn Abbas'tan nakledildiğine göre Peygamber (s.a.v) ihramlı iken kan aldırdığı gibi oruçlu iken de kan aldırmıştır.
1939- Abdullah İbn Abbâs'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Peygamber (s.a.v) oruçlu iken kan aldırdı."
1940- Enes İbn Mâlik'e: "Siz oruçlu iken kan aldırmayı uygunsuz (kerih) bir avranış olarak görür müydünüz?" diye sorulmuş,
O da: "Hayır, oruçluyu zayıf düşüreceği söz konusu olmadıkça görmezdik" diye karşılık vermiştir.
Ravilerden Şebâbe İbn Suvvâr el-Fezârî şöyle bir eklemede bulunmuştur:
"Şube bize (soruldu): "Peyganber (s.a.v) zamanında..." ifadesinin bulunduğunu söyledi."

Açıklama
İmam Buhârî, bu başlık altında kan aldırma ve kusma dolayısıyla orucun bozulup bozulmayacağı konusunu açıklamaktadır. Selef alimleri bu konuda görüş ayrılığına düşmüşlerdir:

1- ORUÇLUYKEN KUSMAK :
Alimlerin çoğunluğuna göre kişi isteyerek kusarsa orucu bozulur. Fakat elinde olmadan kusacak olursa oruç bozulmaz. Hatta İbnu'l-Munzir, isteyerek kusan kişinin orucunun bozulacağı konusunda icma bulunduğunu nakletmiştir.
Ebu Hurayra (r.anh) anlatıyor; Rasulullah (s.a.v.) buyurdular ki:
Kim kendiliğinden kusacak olursa, üzerine kaza gerekmez. Kim de isteyerek kusarsa orucunu kaza etsin.”
(Ebu Dâvud, Savm: 16, 32; Tirmizî, Savm: 25; İbni Mâce, Savm: 16; Ahmed b. Hanbel, II, 498, Hakim, el-Mustedrak, I, 427; Muvatta savm, 47; Beyhakî, es-Sunenu'l-kubrâ, IV, 219)

İbnu'l-Munzir ayrıca elinde olmadan kusan kişinin orucu kaza etmekle yükümlü olmayacağına dair de icma bulunduğunu nakletmiş ancak, Hasan-ı Basrî'den nakledilen iki farklı görüşten birine göre kaza gerektiğini belirtmiştir.
Kendi kendine gelip de önlenemeyen kusma dört mezhebe göre orucu bozmaz. Ağıza gelen kusmuğun geriye gitmesi halinde oruç bozulur ve kaza icâb eder. Ancak Hanefî imamlarından Ebû Yûsuf'la Muhammed arasında şu tafsilât göze çarpmaktadır:
Ebû Yûsuf, geriye giden kusmuğun ağız dolusu olması halinde orucun bozulduğuna hükmeder. İmâm Muhammed ise, geriye giden kusmuğun azlığına çokluğuna değil, geriye gidiş sebebine bakar. Muhammed'e göre kusmuk geriye kendi kendine giderse orucu bozmaz. Kişi yutarsa, o zaman orucu bozulur.

Bu izahın ışığı altında, istifra eden bir oruçlunun kusmuğunun geriye gitmesi konusunda şu dört hâlin olabileceği düşünülür:

1. Kusma ağız dolusundan azdır ve kişinin müdahalesi olmadan kendi kendine geriye gider. Bu durumda hem Ebû Yûsuf hem de Muhammed'e göre oruç bozulmaz.
2. Kusmuk ağız dolusu olmaz fakat kişi içeriye kendisi iade ederse, yâni yutarsa, oruç Ebû Yûsuf'a göre bozulmaz, Muhammed'e göre bozulur.
3. Kusmuk ağız dolusu olur ve içeriye kendi kendine giderse, İmâm Ebû Yûsuf'a göre orucu bozar, Muhammed'e göre bozmaz.
4. Kusmuk ağız dolusu olur ve içeriye kişinin isteği ile iade edilirse, her iki imâma göre de oruç bozulur.
Yukarıda işaret edildiği gibi kusmak sebebiyle oruç bozulursa, sadece kaza gerekir.
Hadîs-i şerifin devamında da yine mutlak olarak, kasden istifra etmenin orucu bozup kazayı gerektirdiği ifâde edilmektedir. Ulemânın cumhuru bu görüştedir. Ancak önceki meselede olduğu gibi burada da Ebû Yûsuf'la Muhammed'in görüşleri arasında bazı farklar göze çarpmaktadır. Şöyleki;
Kasdî kusma ağız dolusu ise, ittifakla orucu bozar ve kazayı gerektirir.
Ağız dolusundan az olur ve içeriye kendi kendine giderse, İmâm Muhammed'e göre orucu bozar, Ebû Yûsuf'a göre bozmaz. Ağız dolusundan az olan kusmuk bile bile yutulursa, hem Ebû Yûsuf hem de Muhammed'e göre orucu bozar. Ebû Yûsuf'tan diğer bir rivayete göre ise oruç bozulmaz.
Bu anlattıklarımız, kusmuğun yemek, su veya safra olması halindedir. Balgam olduğu takdirde nasıl gelirse gelsin, orucu bozmaz.
İsteyerek kusmak, Atâ ve Ebû Sevr'e göre orucu bozar ve keffâreti gerektirir. Ancak bu görüşün delili yoktur.
İbn Mesûd, İkrime, Rabîâ ve Kâsım'a göre, kusmuk ister kendi kendine gelsin, ister kişinin isteğiyle olsun, geriye birşey gitmediği takdirde orucu bozmaz. Bunlar, Tirmizî'nin Ebû Saîd el-Hudrî'den merfû' olarak rivayet ettiği "üç şey orucu bozmaz; kan aldırma, kusma ve ihtüâm olmak", manâsındaki hadîse dayanırlar. Ancak bu hadîs, delîl olacak kadar sıhhatli değildir. Çünkü senedinde, Abdurrahman b. Zeyd b. Eşlem vardır ki o, zayıftır. Bunun için Tirmizî, "bu hadîs mahfuz değildir" demiştir.
Bu görüşler arasından en kuvvetlisi cumhurun görüşüdür. Gerçi cumhura delîl olan bu (üzerinde durduğumuz) hadîs tenkide uğramıştır ama bu manâyı takviye eden eserler vardır, meselâ;
İmâm Mâlik ve İmâm Şafiî, İbn Ömer'in şöyle dediğini rivayet ederler;
"Oruçlu iken kendi isteği ile kusan kişiye kaza gerekir. Kendi isteği olmadan kusana ise, kaza yoktur."
Hattâbî, oruçlu iken bile bile yemeyi isteyerek kusmanın sadece kazayı gerektirdiğim söylemiştir. Ancak yeri gelince izah edileceği üzere bu, bütün ulemânın ittifak ettiği birşey değildir. Meselâ Hanefîlere göre, kasden yeme-içme hem kazayı hem de keffâreti gerektirir.
2381. ...Ma'dân b. Talha'dan rivayet edildiğine göre, Ebu'd-Derdâ ona, Rasûlullah (s.a.v.)'ın (kendi isteği olmadan) istifra edip, orucunu açtığını haber vermiştir.
Ma'dân şöyle der:
Dimeşk mescîdinde Peygamber (s.a.v.)'ın azatlısı Sevbân (r.anh)'la karşılaşıp kendisine;
"Ebû'd-Derdâ bana, Rasûlullah (s.a.v.)'ın, istifra edip, orucunu açtığını haber verdi" dedim.
"Doğru söylemiş, ona abdest suyunu da ben döktüm", dedi
(Dârimî, Savm 24; Hâkim el-Mustedrak, I, 426; Dârekutnî, Sunen, II, 182; Beyhâkî, es-Sunenu'l-kubra, IV, 220; Ahmea b. Hanbel, V, 195, 276, 277, 283; VI, 443; Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/239-240)
Açıklama :
Dimeşk, bugün Şam denilen şehrin adıdır. Ma'dân b. Talha'nın Dimeşk mescidinde Sevbân'la karşılaşınca, Ebû'd-Derdâ'nın kendisine verdiği haberi söylemesi, haberin sıhhatini tahkîk içindir. O ana kadar bilgisinin, Ebû'd-Derdâ'nın bildirdiğinin aksine olduğu için haberin sıhhatini araştırmak istemiş olması mümkündür.
Bu hadîsin zahiri, kişinin kendi isteği olmadan kusmasının, orucu bozacağı izlenimini vermektedir. Çünkü Peygamber istifra ettikten sonra, yemek yemiştir. Buna göre, bu hadîsle önceki hadîs arasında bir tezat ortaya çıkmaktadır.
Bu meseleyi Tirmizî şu şekilde izah etmektedir:
"Peygamber nafile oruç tutmakta idi. İstifra edip halsiz kaldı, onun için, yemek yedi."
Bu izaha göre, Peygamber'in yemesine sebep, istifrâsından dolayı orucunun bozulması değil, halsiz kalmasıdır. Bu durumda hadîsler arasında bir tezat olmadığı ortaya çıkar.
Peygamber (s.a.v.)'in azatlısı Sevbân, Rasûlullah (s.a.v.) istifra ettikten sonra onun eline su döktüğünü söylemiştir. Döktüğü suyun abdest suyu olması muhtemel olduğu gibi, elini ve yüzünü yıkamak için alması da muhtemeldir. Çünkü kelimesinin her iki manâya da ihtimâli vardır. Vedû'nun, abdest suyu için kullanılması şer'î manasıdır. Terceme buna göre yapılmıştır. Diğeri ise luğâvî manâsıdır.
Ebû Hanife, Ahmed b. Hanbel, İshâk b. Rahûye, İbnu'l-Mubârak ve Sevrî bu hadîs ile istidlal ederek kusmanın abdesti bozduğuna hükmetmişlerdir.
İmâm Şafiî ise, Sevbân'ın döktüğü su ile Peygamber'in sadece el ve yüzünü yıkadığını, dolayısıyla kusmanın abdesti bozduğuna delâlet etmediğini söyler.
Buna göre Şafiî, Peygamber'in abdest aldığının kabulu halinde, bu abdestin mustehâb olmak üzere alındığını söyler. Aliyyu'l-Kârî, Mirek'ten naklen bu ikinci izâhın daha muvafık olacağını, çünkü bir şeyi şer'î manâsıyla almak mümkünken lugâvî manâya gidilmeyeceğini söyler.
(Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/240-241)
2- ORUÇLUYKEN KAN ALDIRMAK (Hacamat):
Alimlerin çoğunluğuna göre kan aldırmak dolayısıyla oruç bozulmaz.
Buna karşılık Ali, Atâ İbn Ebu Rabah, Evzâî, Ahmed İbn Hanbel, İshâk İbn Râhuye ve Ebu Sevr kan alanın ve aldıranın orucunun bozulacağını söylemişlerdir.
Bu alimlere göre kan aldırma dolayısıyla bozulan oruçların kaza edilmesi gerekir.
Şâfiîlerden İbn Huzeyme, İbnu'l-Munzir, Ebu'l-Velid en-Nîsâbûrî ve İbn Hibbân da Ahmed İbn Hanbel'in görüşünü benimsemişlerdir.
(Fethu'l bari, 4. Cild, Savm, 1938)
Abdulaziz b. Baz'a tahlil yaptırmak amacıyla Ramazan'da kan aldırmak hakkında sorulduğunda o şöyle cevab vermiştir:
"Bu gibi tahlil amacıyla alınan kan, orucu bozmaz. Aksine buna gerek duyulduğundan dolayı insan bundan muafdır. Ayrıca bu, temiz İslâm şeriatında bilinen orucu bozan şeyler kabilinden de değildir." (Fetâvâ İslâmiyye, c: 2, s: 133)
Abdullah b. Cibrîn, bu konuda şöyle demiştir:
"Bir kimse, hastayı kurtarması veya âcil durumlarda kullanılması için kan bağışında bulunur da kendisinden çok miktarda kan alınırsa, hacâmâta kıyas edilerek onun orucu bozulur. Yok eğer alınan kan, tahlil ve deney için şırınga yoluyla alınan kan gibi az miktarda ise, bu takdirde orucu bozulmaz." (Fetâvâ İslâmiyye, c: 2, s: 133)
Ramadan’da oruçlu iken kan verenin orucu bozulmaz. (İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 50-52) Vücuda kan almak ise, beslenme, gıda alma kapsamına girdiği için orucu bozar. Kan vermenin orucu bozup bozmaması ile ilgili olarak birbirine zıt iki rivayet vardır. Bunlardan birine göre Peygamber (s.a.v.), “Hacamat yapanın ve yaptıranın (vücuttan tedavi maksadıyla kan alanın ve aynı amaçla vücudundan kan aldıranın) orucu bozulur.” (Ebû Dâvûd, Savm, 28) buyurmuştur. Öte yandan Rasûlullah’ın (s.a.v.) oruçlu iken hacamat yaptırdığı rivayet edilmiştir (Buhârî, Savm, 32; Ebû Dâvûd, Savm, 29).
Bu iki hadisi birlikte değerlendiren bilginlerin çoğu, birinci hadisi “Hacamat yapan kişinin, kanı özel alet ile emerken ağzına kaçırabileceği, hacamat yaptıran ise kan verdiği için zayıf düşerek hasta olabileceği için oruçları bozulma tehlikesi ile karşı karşıya kalır.” şeklinde yorumlamış ve ikinci hadisi esas alarak kan vermenin orucu bozmayacağı sonucuna varmışlardır.
 
Üst Ana Sayfa Alt