Kuss Bin Saide, Arabistanın önemli kabilelerinden birinin ileri gelenlerindendir. İslam tarihinde yer almasının, bizim onu tanımamızın esas sebebi ise peygamberlik gelmeden önce arabistanın panayırlarından Ukaz Panayırı denilen yerde bir deve
üzerine çıkarak o bölgenin ileri gelenlerinin de orada olduğu halde halka vermiş oldugu meşhur hutbesidir.
خُطْـبَتُ قُـسِّ بْنِ سَاعِدَةَ الْاِيَادِيِّ
أَيُّهَا النَّاسُ ! اِسْمَعُوا وَعُوا ، واِذَا وَعَيْتُمْ شَيْئًا فَانْتَفَعُوا . إنَّهُ مَنْ عَاشَ مَاتَ ، وَمَنْ مَاتَ فَاتَ ، وَكُلُّ مَا هُوَ آتٍ آتٍ . مَطَرٌ وَنَبَاتٌ ، وَأرْزَاقٌ وَأَقْوَاتٌ ، وَآبَاءٌ ، وَأمَّهَاتٌ ، وَأحْيَاءٌ وَأَمْوَاتٌ ، جَمْعٌ وَأَشْتَاتٌ ، وَآيَاتٌ بَعْدَ آيَاتٌ . إنَّ فِي السمَاءِ لَخَبَرًا ، وَ إنَّ فِي الأرْضِ لَعِبَرًا : لَيْلٌ دَاج ٍ، وَسَمَاءٌ ذَاتُ أَبْرَاج ٍ ، وَأرْضٌ ذاتُ فِجَاج ٍ ، وَبِحَارٌ ذاتُ أمْوَاج ٍ. مَا لِي أَرَى الناسَ يَذْهَبُونَ وَلَا يَرجِعُونَ ، أَرَضُوا بِالْمُقَامِ فَأَقَامُوا ، أمْ تُرِكُوا هُنَاكَ فَنَامُوا .
أَقْسَمَ قُصٌّ قَسَمًا حَقًّا ، لَا خَائِنًا فِيهِ وَلَا آثِمًا : إنَّ لِلَّهِ دِينًا هُوَ أَحَبُّ اِلَيْهِ مِنْ دِيـنِكُمْ اَلَّذِي أَنْتُمْ عَلَيْهِ ، وَنَبِيًّا قَدْ حَانَ حِينُهُ ، وَ أَضَلَّكُمْ أَوَانُهُ وَأَدْرَكَكُمْ إِبَّانُهُ : فَطُوبَى لِمَنْ أَدْرَكَهُ فَآمَنَ بِهِ ، وَهَدَاهُ ، وَوَيْلٌ لِمَنْ خَالَفَهُ وَعَصَاهُ .
ثُمَّ قال : تَـبًّا لِأَرْبَابِ الْغَفْلَةِ ، وَالْأُمَمِ الْخَالِيَةِ ، وَالْقُرُونِ الْمَاضِيَةِ . يَا مَعْشَرَ إِيَادٍ : أَيْنَ الْآبَاءُ وَالْأَجْدَادُ ، وَأَيْنَ الْمَرِيضُ وَالْعُوَّادُ ، وَأَيْنَ الْفَرَاعِنَةُ الشِّدَادُ ، أيْنَ مَنْ بَنَى وَشَيَّدَ ، وَزَخْرَفَ وَنَجَّدَ ، أيْنَ الْمَالُ وَالْوَلَدُ ، أيْنَ مَنْ بَغَى وَطَغَى ، وَجَمَعَ فَأَوْعَى ، وَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى . أَلَمْ يَكُونُوا أَكْـثَرَ مِنْكُمْ أَمْوَالًا ، وَأَطْوَلَ مِنْكُمْ آجَالًا ، طَحَنَهُمُ الثَّرَى بِكَلْكَلِهِ ، وَمَزَّقَهُمْ بِطَوْلِهِ ، فَتِلْكَ عِظَامُهُمْ بَالِيَةً ، وَبُيُوتُهُمْ خَالِيَةً ، عَمَرَتْهَا الذِّئَابُ الْغَاوِيَةُ . كَلَّا بَلْ هُوَ اللَّهُ الْوَاحِدُ الْمَعْبُودُ ، لَيْسَ بِوَالِدٍ وَلَا مَوْلُودٍ .
ثُمَّ أَنْشَأَ يَقولُ :
فِـي الـذَّاهِـبـِينَ الْأَوَّلِـيـنَ مِنَ الْـقُــرُونِ لَـنَـا بَـصَـائِــرُ
لَـمَّـا رَأَيْـتُ مَـوَارِدًا لِـلْـمَــوْتِ لَـيْــسَ لَــهَـا مَــصَـادِرُ
وَرَأَيْــتُ قَوْمِي نَحْوَهَا يَمْضِي الْأَصَاغِرُ وَالْأَكَابِرُ
لَا يَـرْجِــعُ الْـمَـاضِـي اِلَــيَّ وَلَا مِـنَ الْـبَـاقِـيـنَ غَـابِــرُ
أَيْـقَـنْـتُ أَنِّــي لَا مَحَـالَـةَ حَـيْـثُ صَـارَ الْـقَـوْمُ صَائِـرُ
KUSS BİN SÂİDE’nin Hutbesi
Ey insanlar! Beni iyi dinleyin ve anlayın. Anladığınız şeylerden de faydalanın. Şunu iyi bilin ki; yaşayan ölür, ölen gömülür, gelecek olan her şey de görülür.
Yağan yağmurlar ve biten otlar, rızıklar ve azıklar, babalar ve analar, diriler ve ölüler, toplular ve dağınıklar; ayet üstüne ayettir bunlar.
Vahiy bilgisi gökten gelen haberlerdir. Karanlık gece, burçlarla dolu gökyüzü, vadilerle yarılmış yeryüzü ve dalgalarla coşan denizler; yerdeki ibretlerdir.
Bana ne oluyor! İnsanların gittiğini fakat dönmediğini görüyorum. Bunlar, gittikleri yerlerden çok mu memnunlar da orada duruyorlar? Yoksa terk mi edildiler de uyuyorlar?
Kuss ne haince ne günahkârca ama dosdoğruca yemin eder ki; Allah katında; Ona şu inandığınız dininizden çok daha sevimli olan bir din var. Ve bir de gönderilme vakti çok yaklaşmış bir peygamber var.
O peygamberin gelme zamanı sizi gölgeledi, devri de kucakladı. Ne mutlu onu anlayan ve ona iman edene. Yazıklar olsun ona karşı gelen ve ona isyan edene.
Yine yazıklar olsun gafillere, bomboş ümmetlere ve geçmiş toplumlara.
Ey İyad topluluğu! Hani şimdi nerede o dedeler ve babalar, ziyaretçileriyle beraber hastalar, o zalim firavunlar, binalar yapanlar ve kuleler dikenler, evlerini süsleyip döşeyenler. Hani nerede mallar ve oğullar, zalimler ve azgınlar, servetler toplayıp yığanlar ve “ben sizin en büyük rabbiniz değil miyim?” diye bağıranlar.
Onlar malca sizden daha zengin değiller miydi? Onların ömürleri sizden daha uzun değil miydi?
Toprak onları değirmeninde öğüttü, güçlerini dağıttı. İşte onların çürümüş kemikleri, içlerinde uluyan kurtların yaşadığı bomboş kalmış evcikleri.
Sakın ha! Şunu iyi bilin ki, O Allah tek mabuttur ve O, ne doğurmuş ne de doğmuştur.
Önceki geçen toplumlarda bizim için ibretler var.
Henüz görmedim dönüşünü, ölüme giden yol çok dar.
Görüyorum kavmim küçüğüyle büyüğüyle o tarafa gidiyor naçar.
Gidenler bana geri dönmüyor ve baki olmuyor kalanlar.
Anladım ki, bir toplumun başına geleceklere mani bir güç mü var?
üzerine çıkarak o bölgenin ileri gelenlerinin de orada olduğu halde halka vermiş oldugu meşhur hutbesidir.
خُطْـبَتُ قُـسِّ بْنِ سَاعِدَةَ الْاِيَادِيِّ
أَيُّهَا النَّاسُ ! اِسْمَعُوا وَعُوا ، واِذَا وَعَيْتُمْ شَيْئًا فَانْتَفَعُوا . إنَّهُ مَنْ عَاشَ مَاتَ ، وَمَنْ مَاتَ فَاتَ ، وَكُلُّ مَا هُوَ آتٍ آتٍ . مَطَرٌ وَنَبَاتٌ ، وَأرْزَاقٌ وَأَقْوَاتٌ ، وَآبَاءٌ ، وَأمَّهَاتٌ ، وَأحْيَاءٌ وَأَمْوَاتٌ ، جَمْعٌ وَأَشْتَاتٌ ، وَآيَاتٌ بَعْدَ آيَاتٌ . إنَّ فِي السمَاءِ لَخَبَرًا ، وَ إنَّ فِي الأرْضِ لَعِبَرًا : لَيْلٌ دَاج ٍ، وَسَمَاءٌ ذَاتُ أَبْرَاج ٍ ، وَأرْضٌ ذاتُ فِجَاج ٍ ، وَبِحَارٌ ذاتُ أمْوَاج ٍ. مَا لِي أَرَى الناسَ يَذْهَبُونَ وَلَا يَرجِعُونَ ، أَرَضُوا بِالْمُقَامِ فَأَقَامُوا ، أمْ تُرِكُوا هُنَاكَ فَنَامُوا .
أَقْسَمَ قُصٌّ قَسَمًا حَقًّا ، لَا خَائِنًا فِيهِ وَلَا آثِمًا : إنَّ لِلَّهِ دِينًا هُوَ أَحَبُّ اِلَيْهِ مِنْ دِيـنِكُمْ اَلَّذِي أَنْتُمْ عَلَيْهِ ، وَنَبِيًّا قَدْ حَانَ حِينُهُ ، وَ أَضَلَّكُمْ أَوَانُهُ وَأَدْرَكَكُمْ إِبَّانُهُ : فَطُوبَى لِمَنْ أَدْرَكَهُ فَآمَنَ بِهِ ، وَهَدَاهُ ، وَوَيْلٌ لِمَنْ خَالَفَهُ وَعَصَاهُ .
ثُمَّ قال : تَـبًّا لِأَرْبَابِ الْغَفْلَةِ ، وَالْأُمَمِ الْخَالِيَةِ ، وَالْقُرُونِ الْمَاضِيَةِ . يَا مَعْشَرَ إِيَادٍ : أَيْنَ الْآبَاءُ وَالْأَجْدَادُ ، وَأَيْنَ الْمَرِيضُ وَالْعُوَّادُ ، وَأَيْنَ الْفَرَاعِنَةُ الشِّدَادُ ، أيْنَ مَنْ بَنَى وَشَيَّدَ ، وَزَخْرَفَ وَنَجَّدَ ، أيْنَ الْمَالُ وَالْوَلَدُ ، أيْنَ مَنْ بَغَى وَطَغَى ، وَجَمَعَ فَأَوْعَى ، وَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى . أَلَمْ يَكُونُوا أَكْـثَرَ مِنْكُمْ أَمْوَالًا ، وَأَطْوَلَ مِنْكُمْ آجَالًا ، طَحَنَهُمُ الثَّرَى بِكَلْكَلِهِ ، وَمَزَّقَهُمْ بِطَوْلِهِ ، فَتِلْكَ عِظَامُهُمْ بَالِيَةً ، وَبُيُوتُهُمْ خَالِيَةً ، عَمَرَتْهَا الذِّئَابُ الْغَاوِيَةُ . كَلَّا بَلْ هُوَ اللَّهُ الْوَاحِدُ الْمَعْبُودُ ، لَيْسَ بِوَالِدٍ وَلَا مَوْلُودٍ .
ثُمَّ أَنْشَأَ يَقولُ :
فِـي الـذَّاهِـبـِينَ الْأَوَّلِـيـنَ مِنَ الْـقُــرُونِ لَـنَـا بَـصَـائِــرُ
لَـمَّـا رَأَيْـتُ مَـوَارِدًا لِـلْـمَــوْتِ لَـيْــسَ لَــهَـا مَــصَـادِرُ
وَرَأَيْــتُ قَوْمِي نَحْوَهَا يَمْضِي الْأَصَاغِرُ وَالْأَكَابِرُ
لَا يَـرْجِــعُ الْـمَـاضِـي اِلَــيَّ وَلَا مِـنَ الْـبَـاقِـيـنَ غَـابِــرُ
أَيْـقَـنْـتُ أَنِّــي لَا مَحَـالَـةَ حَـيْـثُ صَـارَ الْـقَـوْمُ صَائِـرُ
KUSS BİN SÂİDE’nin Hutbesi
Ey insanlar! Beni iyi dinleyin ve anlayın. Anladığınız şeylerden de faydalanın. Şunu iyi bilin ki; yaşayan ölür, ölen gömülür, gelecek olan her şey de görülür.
Yağan yağmurlar ve biten otlar, rızıklar ve azıklar, babalar ve analar, diriler ve ölüler, toplular ve dağınıklar; ayet üstüne ayettir bunlar.
Vahiy bilgisi gökten gelen haberlerdir. Karanlık gece, burçlarla dolu gökyüzü, vadilerle yarılmış yeryüzü ve dalgalarla coşan denizler; yerdeki ibretlerdir.
Bana ne oluyor! İnsanların gittiğini fakat dönmediğini görüyorum. Bunlar, gittikleri yerlerden çok mu memnunlar da orada duruyorlar? Yoksa terk mi edildiler de uyuyorlar?
Kuss ne haince ne günahkârca ama dosdoğruca yemin eder ki; Allah katında; Ona şu inandığınız dininizden çok daha sevimli olan bir din var. Ve bir de gönderilme vakti çok yaklaşmış bir peygamber var.
O peygamberin gelme zamanı sizi gölgeledi, devri de kucakladı. Ne mutlu onu anlayan ve ona iman edene. Yazıklar olsun ona karşı gelen ve ona isyan edene.
Yine yazıklar olsun gafillere, bomboş ümmetlere ve geçmiş toplumlara.
Ey İyad topluluğu! Hani şimdi nerede o dedeler ve babalar, ziyaretçileriyle beraber hastalar, o zalim firavunlar, binalar yapanlar ve kuleler dikenler, evlerini süsleyip döşeyenler. Hani nerede mallar ve oğullar, zalimler ve azgınlar, servetler toplayıp yığanlar ve “ben sizin en büyük rabbiniz değil miyim?” diye bağıranlar.
Onlar malca sizden daha zengin değiller miydi? Onların ömürleri sizden daha uzun değil miydi?
Toprak onları değirmeninde öğüttü, güçlerini dağıttı. İşte onların çürümüş kemikleri, içlerinde uluyan kurtların yaşadığı bomboş kalmış evcikleri.
Sakın ha! Şunu iyi bilin ki, O Allah tek mabuttur ve O, ne doğurmuş ne de doğmuştur.
Önceki geçen toplumlarda bizim için ibretler var.
Henüz görmedim dönüşünü, ölüme giden yol çok dar.
Görüyorum kavmim küçüğüyle büyüğüyle o tarafa gidiyor naçar.
Gidenler bana geri dönmüyor ve baki olmuyor kalanlar.
Anladım ki, bir toplumun başına geleceklere mani bir güç mü var?