Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kutlu Doğum Haftası İslama Sonradan Sokulan Bir Bidat tir

  • Konbuyu başlatan Ebu & Dücane
  • Başlangıç tarihi
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Ebû Katâde radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e pazartesi günü oruç tutmanın fazileti soruldu. O da şöyle buyurdu:
"O gün, benim doğduğum, peygamber olduğum (veya bana vahiy geldiği) gündür." .
Müslim, Sıyâm 197, 198

1259. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Pazartesi ve perşembe günleri ameller (Allah'a) arz olunur. Ben, oruçluyken amellerimin arz olunmasını isterim."[Tirmizî, Savm 44. Ayrıca bk. Müslim, Birr ve's–sıla 36 (ancak burada oruçla ilgili kısım yer almamaktadır); Nesâî, Sıyâm 70 ]

HADİSİN ŞERHİ:
hadisin isnadı sahihtir.
1- Nebi sallallahu aleyhi ve sellem sene içerisinde doğduğu günü tayin etmemiş, haftanın günleri içerisinde pazartesi gününün doğduğu gün olduğu olduğunu belirtmiştir. ayrıca bahsi geçen hadisin rivayet yollarında pazartesi ile birlikte perşembe günü oruç tutmanın da meşru kılındığı belirtilmektedir. pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmak meşru ve faziletli ibadetlerdendir, bu günler amellerin Allah'a arz edildiği günlerdir. bu oruçları tutan kimse sünnet işlediği için övülür, takdir edilir, hiçkimse onu bidat işlemekle suçlamaz. Allah'a yakınlaştıran amellerde sünnetin belirlediği sınırlara dikkat etmeyen kimselerin, bu hadisten hareketle Nebi sallallahu aleyhi ve sellemin emretmediği ve meşru kılmadığı şekiller tayin etmeleri ise Allah'a karşı çirkin bir cüret, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e karşı cahilce bir itham ve müslümanlara karşı hain bir aldatmadır. Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem "Her kim bu dinde emretmediğimiz bir amelde bulunursa o reddolunur" buyurmuştur. sene içerisinde sadece Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in doğduğu tarihi ibadet yada kutlama için belirlemek şüphe yok ki bidat olan bir belirlemedir, kafir ehli kitaba benzemeyi içermektedir. cübbesi müslümana amelleri hristiyana benzeyen kimselerden olmamak için, rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in çizdiği sınırları aşmamak ve ondan geri de kalmamak gerekir.
2- Bununla beraber doğum tarihinin ne ayı ne de günü hakkında mutemed bir şey sabit olmamıştır. Hatta bu, meşhur olana da aykırıdır. Rafızilerden Ubeydîler (Memlukler) hicri 4. Asırda, tercih edilen görüş olmamasına rağmen, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in Rebiulevvel ayında doğmuş olduğunu kararlaştırdılar.
Halbuki bu ay, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in vefatıyla İslam ümmetinin en büyük bir musibete uğradığı aydır. Nitekim Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in Rebiulevvel ayında vefat ettiği hususunda ihtilaf yoktur.
Hatta Ubeydîler, Rebiulevvel ayının 12. Gününü seçmişler ve Mısıra hükmettikleri sırada Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in doğumu ile ferahladıklarını iddia ederek kutlamalar ve törenler ortaya çıkarmışlardır. Halbuki ilim ehlinin geneline göre bu tarih, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in vefat tarihidir.
Bu zındık Ubeydîlerin çoğu İslam’a ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e kin güden kimselerdir. Hatta bazıları ilahlık iddia etmiştir. Bunların başında el-Hakim Biemrillah el-Ubeydî gelir ki, bugüne kadar Dürzîler onun ilahlığına inanmaktadırlar. Arafat’ta ve şerefli Ka’be’nin yanında hacıları katleden, Kabe’nin bir kısmını yıkan, Haceru’l-Esved’i oradan alan ve ancak yıllar sonra iade eden Karamita fırkası da onların takipçilerindendir.
Ubeydîler hicri dördüncü asırda 363 senesinde, Mısıra hükmettikleri sırada ilk mevlid kutlamalarını başlatan kimselerdir.
Bu dinden çıkmış Ubeydilerin Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e kinlerinden dolayı kasten vefat ettiği ayı bu tür kutlamalar için seçmeleri, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in vefatıyla sevinç duymaları ve insanlara Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in doğumuna seviniyormuş gibi davranmaları uzak bir ihtimal değildir.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu sabit olmuştur: “Sizden biriniz bir musibete uğradığında benim vefatımla uğradığı musibeti düşünsün. Zira bu musibetlerin en büyüğüdür.” İbn Mace (1599) muttasıl olarak zayıf senedle rivayet etti. Darimi (85, 86) ve İbn Sad (2/75) sahih fakat mürsel olan iki tarikle rivayet ettiler. Rivayet yollarıyla hadis hsendir. Nitekim Şeyh Elbani es-Sahiha’da (1106) sahih demiştir.
Nitekim ilim ehli, başta Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabı olmak üzere faziletli ilk üç asırdaki Salih seleften hiç kimsenin böyle kutlamalar yapmadığı hususunda ittifak etmişlerdir. Bu yüzden faziletli ilk üç asırdan hiç kimsenin, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e olan şiddetli sevgilerine ve hayra karşı hırslı olmalarına rağmen, ne böyle bir şey yaptıkları ve ne de meşru olduğunu söyledikleri nakledilmemiştir.
Bu, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabının ve bu ümmetinin selefinin; bu kutlamaların ve bütün sonradan çıkan merasimlerin meşru olmadığına dair icmalarıdır.
Müslümanların çoğu bugünki kutlamalarda o Ubeydî Şiaları ve İsa aleyhisselam hakkında aşırılık yaparak ona ibadet eden ve doğumunu hatırlamak üzere kutlamalar yapan hristiyanları taklid ettiklerinden diğer bidatlere de düşmektedirler. Mesela bu merasimler esnasında bazı cahiller Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in bu merasimlerde hazır bulunduğunu zannederek ayağa kalkarlar. İşte bu, ilim iddiasında bulunup da bu merasimleri düzenleyen iftiracıların bir yalanıdır. Cahiller de bunu tasdik ederler. Toplu halde zikretmek, davul çalmak gibi haramlar da bu bidate eklenmektedir.
Hatta bu uydurma merasimler pek çok kimseyi büyük şirke düşmeye götürmektedir. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem hakkında aşırılık, gayb ilmi, fayda ve zarar vermek gibi Allah Teala’ya mahsus bazı sıfatların ona verilmesi gibi hususlar bunlardandır. Onlardan çoğu bu merasimlerde Busayri’nin içinde açık şirk bulunan kasidesini okumaktadırlar. Böylece bütün bidatleri işleyerek Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in şu hadisini gerçekleştirmiş oluyorlar:
“Her bidat sapıklıktır” Bir sapıklık diğer sapıklıklara götürmektedir.
Müslümanın Allah Teala’yı ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’i canından ve çocuğundan daha fazla sevmesi gerekir. Bunun için Muhammed b. Abdillah sallallahu aleyhi ve sellem’in – annem ve babam ona feda olsun – menhecinde yürümeli, ona indirilen kitabı okumalı ve ezberlemeli, yılın hergün ve gecesinde Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetlerinin ve siyerinin dersini yapmalı, her zaman ona salat ve selam vermelidir. Özellikle her hafta Cuma günü ve gecesinde buna devam etmelidir.
Rafızi Ubeydî’lerin Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in doğum günü olarak kesinleştirdikleri vefat vaktinde merasimler yapmamız, yılın herhangi bir gecesini tahsis ederek Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in siyerini, şirk içeren veya içermeyen kasideler okumak ona muhabbetten değildir. zira bunlar onun sünnetine muhalefettir ve onun dinine haram olan bidatler eklemektir. Bu, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in ve bütün ashabının yolunu bırakarak kafirlerin ve Rafızilerin yollarını taklid etmektir. Artık Müslüman kendisi için bu iki yoldan dilediğini seçsin!
 
Üst Ana Sayfa Alt