Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Lakab Takma

ikraislam Çevrimdışı

ikraislam

Aktif Üye
Site Emektarı
Lâkab


Bir insanın adının benzerlerinden ayrılması için daha sonra ona verilen isim veya sıfat, çoğulu "elkâb''dır. Gerek yazı dilinde, gerekse konuşma dilinde karşıdaki şahsın rütbe ve ünvanı göz önüne alınarak söylenen sözler de lâkab kategorisi içine girer; Devletli, izzetli, saadetli gibi.



Lâkab kelimesi hem övgüyü, hem de yergiyi ifade etmek için kullanılır. Kur'ân-ı Kerim'de bu konuya açıklık getirilmekte, "Birbirinizi kötü lakablarla çağırmayınız" (49/Hucurât, 11) denilmektedir. "Ne-be-ze" fiilinden türetilen "Tenâbezû" kötü lâkab takmak, kötü adla çağırmak anlamlarını ifade etmektedir. İnsanı, utanacağı bir adla veya unvanla çağırmanın yasaklanması da bu sebepledir. Âyette zikredilen fiil çoğul olarak kullanılmakta ve bununla bütün müslümanlara hitabedilmektedir.



Müslümanlar arasında birliğin, beraberliğin, sevginin egemen olması için bu tür hareketlerden uzak kalmak gerekmektedir. İman eden bir mü’minin başka bir mü’mini kötü adla anması "fâsıklık" olarak nitelenmekte bu kötü fiili işledikten sonra pişman olmayan, tevbe etmeyen insan da zâlim olarak zikredilmektedir (49/Hucurât, 11).



Müslümanlar hakkında övgü ve saygı ifade eden lâkablar yasaklanmamıştır. Bu tip isimler ve sıfatlar insanların birbirlerini sevmesine, saymasına sebep olur. İnsanların birbiriyle olan münasebetlerini iyi yönde etkiler.



Peygamber Efendimiz (s.a.s.)'den rivâyet edilen bir hadiste: "Mü’minin mü’min kardeşi üzerindeki hakkından birisi de onu en çok sevdiği ismiyle çağırmasıdır" buyurulmaktadır. Bu hadisin ifadesine göre müslümanları sevdikleri adlarla çağırmak hem sünnettir, hem de örfe uygundur. İnsanları güzel buldukları adlarıyla çağırmakta bir sakınca yoktur. Hatta Hz. Ömer künyelerin yaşatılması fikrinde ısrar etmektedir.



İslâm tarihine göz attığımızda Hz. Ebû Bekir'in Sıddık; Hz. Ömer'in Fârûk; Hz. Osman'ın Zinnûreyn; Hamza'nın Esedullah; Hâlid b. Velid'in Seyfullah; Hz. Ali'nin Ebû Türab; Umeyr'in Ebû Hureyre adlarıyla anıldıklarını görürüz. Bu da Müslümanları bu tip adlarla çağırmanın teşvik edildiğini göstermektedir.



Peygamberimiz (s.a.s.), Medine'ye hicret ettiğinde Ensar'dan bazılarının iki, üç adla çağrıldıklarını gördü. Onlar, bu adlardan bazılarıyla çağırıldıkları zaman rahatsız oluyorlar, inciniyorlardı. İşte bu âyet-i kerime hem bu konuya açıklık getirdi, hem de müslümanların sevmedikleri adlarla çağırılmalarını yasakladı.



Hz. Peygamber yeni müslüman olanları huzuruna kabul ettiğinde onların adlarını sorar; hoşuna gitmeyen, insanlar arasında hoş karşılanmayan, bir anlam ifade etmeyen bazı isimleri değiştirir, yerine daha güzel, daha uygun adlar verirdi. (4)
Cemil Çiftçi, Şamil İslâm Ansiklopedisi, Şamil Y., c. 4, s. 16
 
Birtat Çevrimdışı

Birtat

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
her kötünün kötü bişe olmasının yanında;
lakabın da kötüsüne gerek yok demekki..
sağolasınız
 
Üst Ana Sayfa Alt