Aleykum selam we rahmetullah;
Kapitalist rejimlerin şah damarlarından olan faizhane bankalar, Dar'ul harbin mûkimleri arasında bulunan muslumanları da ahtapot misali dört bir yandan kuşatmış durumdadır.
Faizi kendilerine meşru kabul eden şeriat düşmanı rejimlerin tasallutu altındaki devletler, küçük veya büyük tüm iş yerlerinden vergi alarak ayakta kalmaya çalışır. Vergi kaçırılmasının önüne geçebilmek için esnafın çalıştırdığı işçilerin aldığı maaşın ve esnafın ödediği ucrette göre tesbit ederek daha fazla vergi alabilmek için işçilerin maaşlarının faizli bankaların hesabına yatırttırarak kontrol altına almak ister.
Bankadan kredi almanın haricinde, bahsettiğiniz gibi artık SGK'lı olarak çalışan işçilerin maaşı (en az asgari ücret miktarı) dahi bankaya yatmakta ; elektirik, su, doğalgaz, telefon vs. gibi sıradan faturalar dahi banka aracılığıyla tahsil edilmesi teşvik edilerek, sakallı - çarşaflı muslumanların dahi beynini / gözlerini alıştırmıştır. Gününde ödenememesi durumunda bu faturalara gecikme faizi eklenir.
Tüm bu durumlar (en masumu maaşın bankaya yatırılması bile) direkt olarak faiz olmasa bile, endirekt yoldan faiz kurumuna destek verilir. Sadece maaşın yatırılması için bankaya hesab açtırılması sonucu Bankalar, mudî sayısınca Devletten gelir elde ederler. Ayrıca kişi; hesabına yatırılan maaşı çekmekte ne kadar gecikirse, o kadar süre ve miktarda, banka parayı faizli işinde tutup kullanabilmektedir. Tüm bunlar üstte de dediğimiz gibi, dolaylı yoldan faize bulaşmak, endirekt olarak faiz sistemine alet olmaktan başka bir şey değildir.
Rasululllah (s.a.v.)'in ileride gelecek zamanda insanların 'faizin tozu' ismiyle bulaşarak yiyeceğini zikrettiği hadis, durumumuza / günümüze oldukça uyduğu ortadadır.
Rasulullah (s.a.v.) buyurdular ki: "Öyle bir zaman gelecek ki insanlar faiz yiyecekler".
Sordular: Ey Allah'ın Rasûlu! Herkes mi faiz yiyecek?
Peygamber şöyle cevab verdi: "Yemeyenlerine de faizin tozu bulaşacak".
(Nesâî, Buyû: 2; İbni Mâce, Ticârât, 58; Ahmed bin Hanbel, Musned, No: 10410)