Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Madde-Ruh Muvazenesi Üzerine

Ebu İbrahim el-Türki Çevrimdışı

Ebu İbrahim el-Türki

Üye
İslam-TR Üyesi
Materyalizm'e biat eden milletler yok olmaya mahkumdur. Tarih tekerrürden ibarettir. Görüyoruz ki Roma medeniyetinin çökme sebeplerinin en kuvvetlisi, halkın se fahat ve refah havuzunda ideallerden kopup materyalizm çukuruna savrulmasıydı. İslamlılar da keza aynı sebeple, rehavet ve sefahat çukurunda boğulma ile güçsüz kaldı. Bu saydığımız iki medeniyetten nasiplenen Avrupa da aynı sebeple şuan büyük bir buhran-ı maneviyye içerisindedir. Bu çukur içinden çıkma uğruna ideal yarışı içerisine giren Avrupalı, ''milliyet'' mefhumunu ileri boyuta taşıyıp kafatasçı görüşlere vâsıl oldu. Ancak bu 'mefkure' de ne kadar etkili oldu; zira o batıl uğraşların da amacı gene materyalizme dayanıyor ve para, makam, bencillik gibi putların yerini toplum, kan ve kültür alıyordu. Serdettiğimiz iki grubun mücadelesi kanlı oldu; milyonlarca kişinin ölümüyle sonuçlanacak bir harp fayda vermedi.

Materyalizm'i sadece Marxizm'in temeli olan bir fikir olarak görmeyin. Materyalizm maddeyi manadan üstün gören her düşüncenin tabiridir. Materyalizmin getirisi yoktur, bilakis götürüleri bî-şumardır. Evvela materyalizm vefâ, fedakârlık, vatan muhabbeti gibi ulvî duygulara hançeri vurur ve bunların yerini bencillik, vefa tanımazlık, vatan düşmanlığı, önemsemezlik, ahlaksızlık gibi şeytanî hisleri yerleştirir. Sahaif-i tarih bize gösterir ki Komünizm gibi materyalist akımlar ne vatan, millet duygusu bırakır, ne de Kapitalizm bundan farklıdır. Bu iki güruhtan farklı olduğu iddiasındaki Faşist-Rasist görüşler ise insandan -öncekilerde olduğu gibi- merhamet ve insanîyet duygusunu alır. Tek bir fark vardır: Bu batıl fikir tapınma merciini ferde değil fert topluluklarına ihdas eder.

Bu bozuk karmaşadan sıyrılıp hakikate ve mükemmelliğe ulaşmanın tek bir yolu vardır: O da madde-ruh muvazenesini iyi kurabilmektir. Ve dahi dünya üzerinde hiç bir görüş, din, ideoloji -adına ne derseniz deyin- yoktur ki bu, insanın biricik kurtuluş yolunu tutsun. Birkaç misal aktarmak gerekirse: Madem ki efkâr cephesini geçmişiz, o halde meseleyi dinler cephesinden ele alalım. Bu, madde-ruh muvazene-yi mühime hakkında tetkike koyulduğumuzda ortaya iki fark çıkar: Yahudîlik gibi dünya uğruna her şeyi hiçe sayan dinler, Budizm, Hinduizm gibi ahiret mefhumunu yanlış anlayıp dünyaya karşı bir silah olarak kullanan dinler. Bir üçüncü yol, madde-ruh muvazenesini kurabilen tek bir yol vardır ki o da İslam'dır. Gerçekten İslam'ın bu konudaki rah-ı bihterînini görmek isteyene -eğer gözü inkar perdesi ile kapalı değilse- bir hadis-i şerif kafidir: “Kendini hiç ölmeyecek zanneden kişinin çalışması gibi (dünya için) çalış, yarın öleceğini zanneden kişinin korkması gibi (günahlardan) kork." (Münavi. Feyzü’l-Kadir, II/12; Kenzü’l-Ummal, III/40, hn: 5379)

Evet, İslamiyet bu şekilde hem havf ve reca (korku ve ümit) yolunu dengeler, hem de madde-ruh muvazenesi hakkında insanlığın asırlarca aradığı -fakat tevhidden gözünü çevirenler ''devekuşları''nın kafasını kaldıramayıp cevâbına ulaşamadığı- bu soruya ne de güzel cevap verir. Bir insan ki gözü şirkin perdesiyle kapanmamış, mantığı küfür heyezanlarına tutsak olmamış, aklı inkârda boğulmamıştır, gerçekten de mantığı ve vicdânı ile hakikat yolunu arar, o hâlde İslam'ın insanlığı eriştirdiği yüce şereften hala daha ne diye mahrum kalmaya çalışır?

الحمد لله الذي جعلنا من المسلمين و منه التوفيق
 
Üst Ana Sayfa Alt