Cumhur mezheblere göre;İSLAMIN KILICI' Alıntı:Ahi, bir sorum daha olacaktı sınıftan bir arkadaş sordu tam cevap veremedim dedi ki:
Müslüman bir kişi 10 yıl oruç tutmadı, sonra "yanlış yaptım oruç tutayım" dedi.
Bundan sonra önceden tutmadığı oruçlarını tutması gerekir mi?
Mezheblere göre açıklarsan sevinirim ahi Allah razı olsun
Erkek olsun, kadın olsun mukellef olduğu halde Ramadan orucunu terk eden bir kimsenin hükmü Allah ve Rasulune isyan etmiş ve büyük bir günah işlemiş olmasıdır. Bundan dolayı Allah'a tevbe etmesi gerekir. Eğer doyurmaya gücü yetiyorsa her gün için bir fakiri doyurmakla beraber terkettiği herbir günü de kaza etmesi gerekir. Eğer doyurmaya gücü yetmeyecek ölçüde fakir ise kaza ve tevbe yeterlidir. Çünkü Ramadan orucu büyük bir farzdır. Allah Teala onu mükellef müslümanlara farz kılmıştır. Peygamber (Sallallahu aleyhi vesellem)'de onun İslam'ın beş ruknunden biri olduğunu haber vermiştir.
Ramadan orucunun farz oluşunu inkar etmediği zaman bu böyledir.
Ancak orucu bir hastalık veya yolculuk sebebiyle terk ederse bu konuda onun için bir günah yoktur. Hastalığından iyileştiği veya yolculuktan döndüğü zaman tutamadığı oruçları kaza etmesi gerekir. Delili şu ayet-i kerimedir:
"Kim o vakit de hasta veya yolcu ise başka günlerde kaza etsin." (Bakara: 185)
Hiç oruç tutmadığı gibi dinin diğer emirlerini de yerine getirmeyen kişi, Allah'ın lutfetmesiyle ibadetlere başlamasıyla, önceki imani durumu için "geçmişte kâfirmişim, şimdi müslüman oldum" diyebiliyorsa, geçmişteki oruç ve namazlarını kaza etmesi gerekmez. Yeni müslüman olmuş gibi o andan sonraki farzlardan yükümlüdür.
"İbadetlerin (terk etmekten dolayı) Kazası olmaz, tevbesi olur" diyen Şeyhu'l İslam İbn Teymiyye (rahimehullah) ve takibçilerine göre :
"Her ibâdet için belirli bir vakit tayin edilmiştir. İnsan, bir ibâdeti özürsüz olarak kasten vaktinden sonraya ertelerse, Allah Teâlâ o ibâdeti ondan kabul etmez.
Buna göre bu kimsenin tutmadığı oruçları kaza etmesinde hiçbir fayda yoktur. Fakat onun, Allah -azze ve celle-'ye tevbe etmesi ve bol bol salih amel işlemesi gerekir. Çünkü kim, Allah Teâlâ'ya samimî olarak tevbe ederse, Allah Teâlâ onun tevbesini kabul eder." (Mecmû'u Fetâvâ İbn-i Useymîn; s: 19, soru no: 41)
Bu durum, özürsüz olarak oruç tutmayan, yani oruca niyet etmeyen ve oruca hiç başlamayan kimse hakkındaki hükümdür.
Oruca başlayıp da gündüz oruç sırasında orucunu bozan kimseye gelince, bu kimsenin orucunu bozduğu bu günü kaza etmesi gerekir.
Özürsüz olarak kasten orucu temelden terk etmesine (hiç tutmamasına) gelince, bu konuda tercihli görüşe göre, bu kimseye kaza gerekmez. Çünkü bu kimse, kaza orucundan hiçbir şey elde edemeyecektir ve bu orucu asla kabul olunmayacaktır. Bu konuda kâide şudur:
Her ibâdet için belirli bir vakit tayin edilmiştir. Eğer bir ibâdet, özürsüz olarak dînen belirlenen vaktinden sonraya ertelenirse, sahibinden kabul edilmez. Nitekim Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bu konuda şöyle buyurmuştur:
[ رواه مسلم ] مَنْ عَمِلَ عَمَلاً لَيْسَ عَلَيْهِ أَمْرُنَا فَهُوَ رَدٌّ
"Her kim, işimiz (dînimiz) üzere olmayan bir iş işlerse, o işlediği şey reddolunmuştur (bâtıldır ve ona itibar edilmez)."
(Muslim; Hadis no: 1718; Ebu Davud, Hadis no : 4606)
Ayrıca bu davranış, Allah Teâlâ'nın çizdiği sınırları çiğnemektir. Allah Teâlâ'nın çizdiği sınırları çiğnemek ise, zulûmdür. Zâlimin yapmış olduğu amel de kendisinden kabul edilmez.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
وَمَن يَتَعَدَّ حُدُودَ اللهِ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ .... [ سورة البقرة من الآية: 229 ]
"Kim, Allah'ın (çizmiş olduğu helâl ve haram) sınırlarını çiğnerse, işte onlar zâlimlerin tâ kendileridir." (Bakara 229)
Çünkü bu kimse, bir ibâdeti vaktinden önce yapsa o ibâdet kendisinden nasıl kabul edilmiyorsa, aynı şekilde onu vaktinden sonra yaparsa, kendisinden kabul edilmez. Ancak özürlü olması hâli bunun dışındadır. (Mecmû'u Fetâvâ İbn-i Useymîn; s: 19, soru no: 45) Allah Teâlâ en iyi bilendir.