Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Mazlumları Koruma

eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
12.jpg


Hz. Aişe'nin Rasulullah'dan sorduğu bu kişi, Abdullah bin Cüd'an'dır. O mazlumlara merhamet etmeye insanları davet eden biriydi. Hatta Hılfu'l-Fudul anlaşması onun evinde yapıldı ki Allah Rasulü (sav) bu anlaşma hakkında şunu buyurmuştur: "Abdullah bin Cüd'an'ın evinde şahid olduğum anlaşma bana kırmızı tüylü develerden daha sevimlidir. İslâm'da da o anlaşmaya çağrılsaydım icabet ederdim." Abdullah bin Cüd'an mazlumlardan zulmün kaldırılmasına insanları davet ediyordu. Bu hadis "Afganlılarda birçok hurafe, bidat, şirk vb. şeyler var. Onlara karşı basiretsiz ve gözü kör davranmamamız lazım" diyenlere bir reddiyedir. Zira mazlumlar kâfir dahi olsalar onlardan zulmü kaldırmak gereklidir. Allah Rasulü (sav)'in Hılfu'l-Fudul anlaşması hakkında: "Eğer İslâm'da da ona çağrılsaydım icabet ederdim" buyurduğunu görmedin mi? Çünkü Hılfu'l-Fudul anlaşmasında mazlumlardan zulmün kaldırılması vardı.

Bir gün Rasulullah (sav)'e Eraş topluluğundan bir adam gelerek, devesinin parasını Ebu Cehil'in yediğini söyledi. Adam o gün Kabe'nin gölgesinde Kureyş'in liderlerine Ebu Cehil'i şikayet ediyor ve: "Mekke'nin göbeğinde kalabalığın ortasında malı gasb olunmuş bir mazlum için yardım edecek bir yiğit yok mudur?" diyordu. Fakat onun yardım isteğine hiçbir kimse cevap vermiyordu. Yine: "Ebu'l-Hakem Amr bin Hişam (Ebu Cehil) malımı yedi," diye yardım istiyor, ancak kimse ona yardım etmiyordu. Onun bu çağrısına alay edip, dalga geçerek: "Senin hakkını ancak şu adam kurtarır" diyorlardı. Allah Rasulü (sav) ise onlardan uzakta bulunuyordu. Adam Allah Rasulü (sav)'e geldi ve ona:

- "Amr bin Hişam Ebu'l-Hakem malımı yedi. Ondan hakkımı kurtarabilir misin?" dedi. Allah Rasulü (sav):

"Evet, haydi gidelim" buyurdu (Bu olay peygamberlikten sonra meydana gelmiştir, çünkü peygamberlikten önce Allah Rasulü'ne herkes saygı gösteriyordu. Fakat Mekkeliler malı zulmen yenilen bu insanla alay ederek, senin hakkını ancak şu adam kurtarabilir, diyor ve Peygamber'e işaret ediyorlardı). Allah Rasulü (sav) Ebu Cehil'in kapısına gelir ve ona:

"Bu adamın hakkını ver" diye seslenir. Ebu Cehil evinden malı çıkarır ve Eraş topluluğundan olan adama verir. Uzaktan ise Mekkeli müşrikler olayı seyretmektedirler. Ebu Cehil'in adamın hakkını geri verdiğini görünce: "Ne oluyor Ebu'l-Hakem'e? Neden malı geri veriyor?" derler. Ve Ebu Cehil'e niçin malı geri verdiğini sorduklarında o:

"Lat ve Uzza'ya yemin ederim ki, O'nun (sav) başı üzerinde, ağzı açık erkek bir deve gördüm. Ağzını açmış beni yutmak istiyordu" der.

Zulme uğrayanlardan zulmü kaldırmak müslümanın üzerine farz olan şeylerdendir. Eğer bir adam, hristiyan komşunun namusuna saldırmak isterse, sana o hristiyan komşunu kurtarmak farz değil midir? Eğer, ateşperest bir komşun aç veya çıplak ise hanımı veya kızları çıplak ve korku halindelerse, yazın sıcağı ayaklarını kavuruyorsa ve seninde maddi durumun müsaitse, bu kadını ve küçük kızlarını giydirmen, doyurman sana farz değil midir? O halde dini İslâm olan ve La ilahe illallah Muhammedu'r Rasulullah diyen, İslâm'ın dışında göremeyeceğin, ne yarısını ne de üçte birini İslâm dininden koparamayacağın müslüman bir halka karşı nasıl aleyhlerinde olabiliyorsun? Ve: "Allah'tan kork, bunlar için yardım toplama!" demeye nasıl cesaret edebiliyorsun? Nasıl?!

"Abdullah bin Cud'an'ın evinde şahit olduğum anlaşma, bana kırmızı tüylü develerden daha sevimlidir. Eğer İslâm'da da buna çağrılsaydım icabet ederdim" diyen bizim Peygamberimiz değil midir?

İşte bu sebeple mazlumlara karşı insaflı olmak, onlara merhamet etmek, Müslümanların görevlerindendir. İzzetin Rabbi olan şanı yüce Allah'ın haksızlığa uğrayan bir yahudi hakkında ayet indirdiğini ve ona zulmedilmesini önlediğini görmediniz mi? Namaz kılan, oruç tutan fakat münafıklardan olan Tu'ma bin Ubeyrik'in akrabaları veya arkadaşları bir yahudiyi zırh çalmış olmakla itham ederler. Ve Allah Rasulüne gelerek çalınan zırhı, Tu'ma'nın değil de bir yahudinin çaldığına dair yemin ederler. Araştırma neticesinde zırhı çalanın Tu'ma olduğunun ortaya çıkacağını anlayınca, Tu'ma ve arkadaşları, zırhı ve çalınan un torbasını yolda iz yaparak yahudinin evine kadar getirir ve zırhı un torbası ile birlikte yahudinin evine atarlar. Daha sonra zırhın sahihleri izi takip ederek zırhı yahudinin evinde bulurlar. Yahudi, zırhı kendisinin çalmadığını söylemektedir. Allah Rasulü (sav) ise, zırhı yahudinin çaldığını söyleyenleri doğrulamaya, yahudiyi de yalanlamaya meyleder. Bunun üzerine aziz ve celil olan yüce Allah yahudiye zulüm olunmasına razı olmayarak, yahudinin suçsuz olduğunu belirten Nisa Suresi’nden on ayet-i kerime indirir.

Ey kardeşlerim! Yeryüzünde adaletin hâkim kılınması bu dinin vazifesidir. Tüm dinlerin vazifesi yeryüzünde adaletin hakim olması ve zulmü kaldırmaktır.

"Muhakkak ki Biz peygamberlerimizi apaçık deliller ile gönderdik. İnsanlar aralarında adaleti hâkim kılsınlar diye o peygamberlere Kitap ve ölçü indirdik." (Hadid, 25)

Yeryüzünde adaletin hâkim olması için tüm peygamberler adaletle gönderilmiştir. İşte bu nedenle;

"Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olun. Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun. Çünkü o takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır." (Maide, 8) buyurulmuştur.

alıntı...
 
Üst Ana Sayfa Alt